***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
BilgeTonyukuk
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 808
Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen BilgeTonyukuk »

Resim
Kısa Bir Mola

  • Bugünkü paylaşımlarımız:

  • 10.07.2014 Tarihte Bugün
  • Günün Müziği; Cem Karaca - Tamirci Çırağı (1975)
  • Günün Hikayesi; Dolmuş - Cüneyd Suavi, Hayatın İçinden Hikayeler
  • Günün Şiiri; Namık Kemal - Vatan Şarkısı Şiiri
  • Günün Atasözü; Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar.
Resim
Tarihte Bugün

  • Proteston reformist, Fransız teologt John Calvin doğdu. (1509)

  • "Geçmiş Zaman Peşinde" romanıyla tanınan Fransız yazar Marcel Proust doğdu. (1871)

  • "Carmina Burana" orotoryosunun bestecisi Carl Orff doğdu. (1895)

  • Paris metrosu açıldı. (1900)

  • Ta Hronika gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Madam Mihailidi "Türklüğe hakaret" iddiasıyla 3 yıl hapse mahkum oldu. (1929)

  • Kağıt stoklarının azaldığı gerekçesiyle gazetelerin sayfa sayılarını sınırlandırmaya karar verildi. (1940)

  • Hindistan'ın ikiye ayrılmasıyla oluşan Pakistan'ın genel valiliğine Muhammed Ali Cinnah getirildi. (1947)

  • Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) kuruldu. (1952)

  • İstanbul Tekstil ve Örme Sanayii İşleri Sendikası işçi ücretlerini protesto etti. Sendika Meclis'teki işçi kökenli 4 milletvekiline soğan ve ekmek gönderdi. (1955)

  • Galatasaraylı milli futbolcu Metin Oktay İtalya'nın Palermo takımına 660 bin liraya transfer oldu. (1961)

  • Dünya Sağlık Örgütü, Dünyada çocuk felci artışının en çok Türkiye'de yaşandığını açıkladı. (1968)

  • Bahama Adaları 300 yıllık İngiliz egemenliğinden sonra bağımsızlığını ilan etti. (1973)

  • Türkiye Amerika Birleşik Devletleri'nden üsler için kira isteyeceği açıkladı. (1975)

  • Meclis ilk kez bir ölüm cezasını reddetti. Sağ görüşlü Mehmet Onur Mimar'ın idamında "kamu adına herhangi bir yarar olmadığı" görüşüne varıldı. (1984)

  • Greenpeace'e ait "Rainbow Warrior" gemisinde iki patlama oldu, gemi battı. Eylül ayında Fransa gemiyi gizli ajanların batırdığını kabul etti. (1985)

  • 10 bin kadın, Uluslararası Kadın Konferansı için Nairobi'de toplandı. (1985)

  • Beşiktaş'ın eski milli futbolcusu ve Milliyet gazetesi spor yazarı Şükrü Gülesin öldü. (1987)

  • Türkiye Avrupa Topluluğu bünyesindeki bilgisayar işbirliği ağı PC-Net'e katıldı. (1991)

  • Halkın Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın cenaze törenine katılan on binlerce kişinin üzerine ateş açıldı; resmi rakamlara göre 3, HEP'lilere göre 10 kişi öldü. Vedat Aydın'ın işkenceyle öldürülmüş bedeni 6 Temmuz'da Elazığ-Maden yolunda bulunmuştu. (1991)

  • Yazar, şair, edebiyat araştırmacısı ve eleştirmen Cevdet Kudret öldü. (1992)

  • Sosyalist Parti kapatıldı. (1992)

  • Türk Halk Müziği sanatçısı Şemsi Yastıman öldü. (1994)

  • İstanbul Gazi mahallesinde bir kahveye ateş açılmasıyla başlayan olaylar nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir hakkında "görevi ihmal"den soruşturma açılması istendi. Görevli 20 polis hakkında dava açıldı. (1995)

  • Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden, kapatılan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) eski lideri ve Sosyalist Devrim Partisi kurucusu Mehmet Ali Aybar. Aybar, "Türkiye'ye özgü sosyalizm", "güler yüzlü sosyalizm" şeklinde ifade ettiği sosyalizm anlayışını savundu; Aybar ABD'nin Vietnam'daki savaş suçlarını soruşturan Russel Mahkemesi'nin üyesiydi. 1928-35 arası Türkiye milli atletizm takımında yer alan bir sporcu olan Aybar, 100 ve 200 metre bayrak yarışlarında Türkiye rekorları da kırmıştı. (1995)

  • Basına promosyon sınırlaması getirildi. (1996)

  • Türk Sanat Müziği sanatçısı Hamiyet Yüceses öldü. (1996)

  • Türksat uydusu, Fransız Guyanası'ndan uzaya fırlatılarak geçici yörüngesine yerleşti. (1996)

  • Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat'ın ölümünden sonra tek aday Hafız Esat'ın oğlu Başar Esat referandumla Devlet Başkanlığı'na seçildi. (2000)

  • Caz şarkıcısı Ray Charles öldü. (2004)
Resim
Günün Müziği


[youtube]http://youtu.be/brnJ8nVfyvQ[/youtube]


Resim
Günün Hikayesi


Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş beline rağmen, sağa sola koşuyordu.

Yanına sokularak:

- Hayrola teyzeciğim!. dedim. Bir derdiniz mi var?

Sıcak bir tebessümle:

- Buralara yabancıyım evladım!. dedi. Hastane tarafına giden bir araba arıyorum.

- Biraz beklerseniz, aynı dolmuşa binebiliriz!. dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm.

Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyemin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanacıkları pembe pembe olmuştu.

- Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.

Saatime baktıktan sonra:

- Yirmi dakikanız var!. dedim. Hastane yakın ama, bu havada araba bulunmuyor.

Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran kişilerin bir anda hücum ettiğini gördüm.

İçeriye doluşan ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara:

- İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı?

Ön koltukta oturanı:

- Hak istiyorsan, Hakkari'ye gideceksin arkadaşım!. dedi. Hem oradaki haklardan K.D.V. de alınmıyormuş.

Bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu.

Sakinleşmeye çalışarak:

- Ben biraz daha bekleyebilirim!. dedim. Ama şu yaşlı teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor.

Şoför lafa karışıp:

- Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim!. dedi. Okuyup üfledi mi, oraya uçuverir.

Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaştı. Yaşlı kadına baktım, öylece susuyordu.

Daha sonraki dolmuş, biraz geç geldi. Arka koltuğa yan yana oturduk. Yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu. Üstelik de yol çok kalabalıktı.

Şoför meraklanarak:

- Bu vakitte yol tıkanmazdı!. dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.

Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra dönerek:

- Kısmete bak yahu!. diye söylendi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.

Heyecanla:

- Bir şey olmuş mu? dedim. Yaralı falan var mı?

- Herhalde varmış!. dedi. Şoför dahil beş kişiyi, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar.

Göz ucuyla yaşlı kadına baktım.

Solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dualar ediyordu.

Şoför, şaşkınlık içinde:

- Kısmet işte!. diye tekrarlıyordu. Koca bir kamyon gelip sana çarpsın. Hem de Hakkari'den gelen bir kamyon...


Resim
Günün Şiiri


Amalimiz afkarımız ikbal-i vatandır
Ser-haddimize kal'e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.


Resim
Günün Atasözü


Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar.

Bir konuda zor kullanılırsa, orada kuraldan,yasadan söz edilemez. Zorbalığın egemen olduğu bir yerde, hak ve hukuk bulunmaz. Her şey kaba kuvvetle halledilir. Haydutluğun ve zorbalığın hüküm sürdüğü yerlerde kanunlar olsun, şeriat hükümleri olsun pek dinlenmez.

 
Resim
Kullanıcı avatarı
BilgeTonyukuk
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 808
Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen BilgeTonyukuk »

Resim
Kısa Bir Mola

  • Bugünkü paylaşımlarımız:

  • 11.07.2014 Tarihte Bugün
  • Günün Müziği; Fikret Kızılok & Leman Sam - Gönül (1990, "Çağrı" adlı ikinci albümü)
  • Günün Hikayesi; Tokat - Cüneyd Suavi, Hayatın İçinden Hikayeler
  • Günün Şiiri; Abdürrahim Karakoç - Beklemek
  • Günün Atasözü; Fakir, zenginin malını hesap ederken, bir kütük çıra yakmış.
Resim
Tarihte Bugün

  • Fransız devrimci Lafayette, "İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi"ni Devrimci Milli Meclis'e sundu. (1789)

  • Osmanlı-İsveç ittifakı. (1789)

  • "Kral ve Ben", "7 Silahşörler" filmleriyle ünlü Amerikalı aktör Yul Brynner doğdu. (1915)

  • Of ve Sürmene çevresinde sel ve heyelan felaketi; 700 kişi boğuldu, 3500 kişi açıkta kaldı. (1929)

  • Milli Piyango Genel Müdürlüğü kuruldu. (1939)

  • Türkiye - Amerika Birleşik Devletleri Yardım Antlaşması imzalandı. (1947)

  • İdam cezasında yaş haddi kaldırıldı. (1960)

  • Eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve Verem Savaş Derneği Başkanı Profesör Dr. Tevfik Sağlam öldü. (1963)

  • Profesör Sabahattin Eyüboğlu, İsviçre asıllı piyanist Magdi Rufer, edebiyatçı Azra Erhat ile Vedat Günyol ve Yaşar Kemal'in eşi Tilda Gökçeli gözaltına alındılar. (1971)

  • Eski Çin'in başkenti Xian'da 2000 yıl öncesine ait aslı ile aynı boyda, savaş donanımlı kilden yapılmış 6 bin kişilik bir ordu bulundu. Seramik askerlerin hiç birinin diğerine benzememesi şaşkınlık yarattı. (1975)

  • Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Bedrettin Cömert, suikastta öldü. Sanat tarihçisi, şair, yazar ve çevirmen Cömert "Sanatın Öyküsü" adlı çevirisiyle Türk Dil Kurumu 1977 Çeviri Ödülü'nü kazanmıştı. (1978)

  • Abdi İpekçi cinayetinin katil zanlısı Mehmet Ali Ağca ve Yavuz Çaylan yakalandı. (1979)

  • Ordu'nun Fatsa ilçesine yüzlerce asker ve polis "nokta operasyonu" düzenledi, sokağa çıkma yasağı ilan edildi, bütün evler arandı. Sol görüşlü bağımsız belediye başkanı Fikri Sönmez de dahil 300 kişi gözaltına alındı. İçişleri Bakanı, Başkan Sönmez'i derhal görevden aldı. (1980)

  • Özel dershanelerin yeniden kurulması yasalaştı. (1984)

  • Kuşağının en büyük aktörü kabul edilen İngiliz oyuncu Laurence Olivier öldü. (1989)

  • Aktüel Dergisi yayın hayatına başladı. (1991)

  • Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın cenazesinde halkın üzerine ateş açılmasını protesto için Nusaybin, Lice ve Bismil'de esnaf kepenk kapattı.(1991)

  • Milli Savunma Bakanlığı PKK eylemlerini gerekçe göstererek er ve erbaşların terhislerini 4 ay erteledi. (1994)
Resim
Günün Müziği


[youtube]http://youtu.be/jugEd_oHB5s[/youtube]


Resim
Günün Hikayesi


Emektar Öğretmen, dersini bitirip sınıftan çıkarken; öğrencilerinden birinin diğerine çelme taktığını gördü. Düşen çocuk, en sevdiği öğrencisiydi ve canı yandığı için ağlıyordu. Öğretmen, onu yerden kaldırdıktan sonra üstünü temizleyip eve gönderdi ve öbür çocuğu kolundan çekerek öğrencilerin terk ettiği sınıfa soktu. Kendisi, aynı köyün ilkokulunda yirmi yıldan bu yana hizmet vermiş, o köyden evlenmiş ve tayini büyük şehirlere çıkmasına rağmen; bir yuva olarak bildiği okulunu terk etmemişti. Bu yüzden, öz evlatları gibi gördüğü öğrencilerin haylazlıklarına dayanamıyordu. Çelme takan çocuğu şiddetle azarladıktan sonra, onun korkudan tir tir titremesine aldırış bile etmeden suratına bir tokat patlattı.

Küçük çocuğun cılız vüzudu, tokadın şiddetinden bir yaprak gibi savrulmuş ve yeni çıkmakta olan dişlerinden akan kan, öğretmenin ceketine sıçramıştı.

Öğretmen, yedi yaşındaki bir çocuğa yaptığı bu hareketten hemen sonra pişmanlık duymasına rağmen, bunun kendisi için iyi bir ders olacağını düşünüyordu. Öğrencisini bırakıp gitmeye hazırlanırken, çocuğun elini cebine attığını görüp telaşa düştü.

En yakın arkadaşını bile düşüren bir yaramaz, öğretmenine de bir çakıyla saldırabilirdi. Ona karşı korunmaya hazırlanırken, küçük çocuk teyzesinin bayramda hediye ettiği mendili çıkarttı ve düştüğü yerden kalkmaya çalışırken:

- Ceketiniz kanlandı öğretmenim!. dedi. Sileyim isterseniz...


Resim
Günün Şiiri


Sarıcadüzü'nde bir yığın toprak
Sulanır her sabah göz yaşlarımla
Mihriban, Mihriban uyan da bir bak!
Hasret düğüm düğüm ak saçlarımda
Ardıçlı ağaçlarda gene ay doğar...
Akasya gölgeleri delik - deşik...
Bir pınar ağlar sabahtan akşama dek
Yapraklar sallanır, ışıklar söner
Büyüdükçe büyür içimde bir dert
Beklemek...



Resim
Günün Atasözü


Fakir, zenginin malını hesap ederken, bir kütük çıra yakmış.

Gereksiz yere başkalarının işine karışan kendi malından olur. Kişi, kendi işine bakmalıdır. Kendi malını koruyamazken, başkalarının işine karışmamalıdır.



 
Resim
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

asim3428 yazdı:Selamun Aleyküm

Oyunda aktif olan Kürşad kardeşimizin (en azından çarı) bugün yapılan etkinlikte ödül kazanmıştır kendisini tebrik ederim :)


Resim
Maşallah Kürşadıma 41 kere maşallah.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Erkin KORAY

Anadolu rock ve hard rock türünde özgün eserler vermiş olmakla birlikte birçok türküyü yeniden düzenlemiştir.
Özgün çalışmaları, doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla birçok müzisyeni etkilemiştir. Cemalim, Köprüden Geçti Gelin gibi çalışmaları ile Türk halk müziği, Nihansın Dideden, Kıskanırım gibi parçalar ile Türk sanat müziği eserlerini yorumlayarak Türk Rock müzik tarzının en önemli eserlerini vermiştir.

Şaşkın (Ala Ain Moulayiteen) (Dabke), Estarabim, Çöpçüler, Fesuphanallah gibi geniş kitlelerin beğenisini kazanan Arabesk-rock parçaların yanında, Mesafeler, Yağmur gibi psychedelic rock'a uzanan ve Krallar,"Akrebin Gözleri","Öfke" gibi metal müzik olarak nitelendirilebilen birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. 1960´larin sonuna dogru, bağlamanın sesini müzik yapilan mekânlarda daha çok duyurmak ve rock müziğinde de kullanabilmek için elektro bağlamayı icat etti.

24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul'da doğdu. Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan annesi Vecihe Koray'dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı. İstanbul Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü 50'li yılların ikinci yarısında , arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan Erkin Koray ve Ritimcileri ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından 60'lı yılların başına dek çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü.

1959 yılında ilk grubu Erkin Koray Ve Ritimcileri'ni kurdu. 1962 yılında çeşitli müzikli mekânlarda programlar yaptığı sıralarda aldığı bir teklif ile bir yüzünde Bir Eylül Akşamı, diğer yüzünde It's So Long adlı İngilizce parça bulunan ilk 45'liğini yaptı. Erkin Koray askerliğini 1963-1965 yılları arasında Ankara'da Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda Solist ve Gitarist olarak yaptı.

Terhisi sonrasında Almanya'nın Hamburg şehrine giden Erkin Koray 1966 yılında Türkiye'ye dönüşünden sonra Erkin Koray Dörtlüsü adlı grubu kurdu. 1967 yılında basılan, bir yüzünde "Kızları da Alın Askere", diğer yüzünde "Aşk Oyunu" adlı parçalar bulunan 45'liği ile önemli başarı kazandı. Özellikle "Kızları da Alın Askere" parçası Erkin Koray'ın geniş kitleler tarafından tanınmasında önemli rol oynamıştır.

1968 yılında, Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan "Altın Mikrofon" yarışmasına katıldı. Bu yarışmada 4. olan Erkin Koray'ın yarışmadaki şarkıları "Meçhul" ve "Çiçek Dağı" daha sonra bir plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılarak 800 bin adet gibi büyük tiraj yaptı. Grubu ile bir yandan konser verdi, bir yandan da Klüp, Bar gibi çeşitli müzikli mekânlarda çalışmaya devam etti.

Bu ilk önemli başarıyı, 60'lı yılların sonlarına dek ardı ardına gelen: "Anma Arkadaş", "Hop Hop Gelsin", "Sana Bir Şeyler Olmuş", "Seni Her Gördüğümde" gibi hepsi büyük beğeni toplayan parçalar takip etmiştir.

1969 yılında kurduğu Yeraltı Dörtlüsü adlı grubu ile Türkiye'de ilk "Underground" müzik akımının öncüsü oldu. 70'li yılların başlarına gelindiğinde Koray Türkiye'de oldukça geniş bir dinleyici kitlesine sahiptir ve kendine özgü müzik çizgisi belirginleşmiş durumdadır.
1971'de Erkin Koray Süper Grup, 1972'de Ter gruplarını kuran Koray , 1970-1974 yılları arasında Türkiye müzik listelerinde üst sıralarda yer alan klasikleşmiş birçok esere imza atmıştır. "İlahi Morluk", "Aşka İnanmıyorum", "Mesafeler", "Züleyha", "Silinmeyen Hatıralar", 1974'te "Şaşkın", "Fesuphanallah" bu dönem eserlerindendir.

Erkin Koray 1974-1984 yılları arasında kısa sürelerle Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşadı. Hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, "Estarabim", "Arap Saçı" gibi çok bilinen eserleri yayımladı. Koray 1977 yılında kurduğu Erkin Koray Tutkusu adlı LP ve aynı adlı gruptan sonra, kısa süreli beraberlikler dışında başka grup kurmamıştır.

Erkin Koray, 1982'de Benden Sana albümünü yayınladı. Albümün bir kısmını Almanya'da Köln ve Hamburg'da kaydederken bir kısmını da İstanbul'da kaydetti. Albümde Koray'a, Haluk Taşoğlu ve Sedat Avcı'nın yanı sıra Hint müzisyen Harpal Singh de destek verdi. Albümdeki şarkıların bir kısmı (Meyhanede, Öyle Bir Geçer, Sayın Arkadaşım Osman) Hint müzisyenlerin bestelerine Erkin Koray'ın Türkçe yazdığı sözlerden oluşur.

Bir sene sonra ise İlla Ki albümünü yayınladı. Bu albüm içindeki şarkılar kadar, Nuri Kurtcebe'nin çizdiği albüm kapağı ve plak versiyonunun şeffaf olmasıyla da dikkat çekiyordu. Miksajı Köln'de yapılan albümde İlla Ki, Deli Kadın, Tek Başına gibi hit şarkıların yanında Kızları da Alın Askere ve Hop Hop Gelsin gibi eski şarkıların da yeni yorumları yer alıyordu.

Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, ailevi sorunlarından dolayı kendisi için pek verimli geçmeyen 1985-1990 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler'in de yer aldığı Ceylan 1985'te yayınlandı. Albümde Erkin Koray, çoğu enstrümanı kendi çalmıştı. Bu dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başladı; nedeni olarak da "para kazanması gerektiği" olduğunu belirtti.

Bu dönemin diğer bir önemli ve özgün eserlerinden biri de 1986'da yayınlanan Gaddar albümü oldu. Anılan maddi sıkıntılar, sanatçıyı tek bir sentezleyici eşliğinde kaydedilen Çukulatam Benim (1987) gibi düşük bütçeli yapımlara zorlamıştır. Bu albümde de Şaşkın ve Sana Bir Şeyler Olmuş şarkılarının taverna müziği tadındaki yorumları bulunmaktaydı. 1989'da Hay Yam Yam albümü çıktı. Bu albümde klip çektiği Hayat Katarı şarkısı Kemal Sunal filmi Abuk Subuk Bir Film filminde kullanılmıştı. 1990 yılında yayınladığı Tamam Artık albümü de önceki albümlerinden farklı olmayan bir şekilde eski ve yeni şarkıların karışık bulunduğu bir albüm oldu.

Erkin Koray'ın hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçmiştir. Yaptığı çıkışlar, son derece popüler olan çalışmaları onu maddi açıdan rahatlatmaya yetmemiştir. Müziği kendine yaşam biçimi olarak seçmiş olan Koray ve dönemdaşı birçok özgün sanatçı, o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamamışlardır. Bunlardan bazıları küserek müziği bırakmışlar ve daha iyi maddi koşullar elde edebilecekleri işler ile uğraşmışlardır. Erkin Koray telif hakları en çok ihlal edilmiş sanatçılarımızdan biri olmuştur. Bu nedenlerle nerede ise hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamamıştır.

Yenilikçi, sentezci, deneyci bir müzik çizgisi olan Erkin Koray; sıradışı şarkı sözleri, kendine özgü vokal biçemi, uzun saçları, özgün kıyafetleri ve bunun gibi daha birçok nedenle dönemin yayın tekeli olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TRT tarafından dışlanmıştır. Eserlerinin nerede ise tamamı yakın zamanlara kadar, TRT denetimi tarafından yayımlanmaya uygun görülmemiştir. Bu durum Türkiye'de özel yayın kuruluşlarının ortaya çıkışına kadar süregelmiş ve Koray'ın dinleyici kitlesinin sınırlı kalmasına yol açmıştır.

1990'lar
1990 - 1993 yıllarında, genelde Öyle Bir Geçer, Arapsaçı, Fesupanallah, Şaşkın, Sevince ve Yalnızlar Rıhtımı vb. hitleri içeren bir toplama albüm serisi ve bir de Best Of piyasaya sürdü. 1990'da yayınladığı Tamam Artık albümünden sonra bir sessizlik ve plak şirketlerine küskünlük dönemine giren sanatçı, 1991'de Tek Başına Konser adlı konser kayıtlarından oluşan dışında albüm çalışmalarına ara verdi.

1996 yılına kadar süren bu sessizlik, iddialı ve görece yüksek bütçeli Gün Ola Harman Ola albümü ile bozulmuştur. Büyük satış başarısı göstermeyen ancak eleştirmenlerce olumlu eleştiriler alan bu çalışmayı 1999 yılında yayımlanan Devlerin Nefesi adlı son albümü takip etmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

Hacettepe Tıp Fakültesinin başlangıcı sayılan Çocuk Sağlığı Kürsüsü, 2 Şubat 1954 tarihinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı olarak Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından kurulmuştur.

Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü ve Hastanesi olarak 1957 yılında Hacettepe'de çalışmaya başlamış ve 1958 yılında da eğitim, öğretim, araştırma çalışmalarına ve kamu hizmetine geçmiştir. 1961 yılında Hacettepe'de Hemşirelik, Tıbbi Teknoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, 1962 yılında Beslenme ve Diyetetik alanlarında eğitim yapan Sağlık Bilimleri Yüksekokulu kurulmuştur. 1963 yılında ise Hacettepe Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi hâline getirilerek Temel Bilimler, Hemşirelik, Fizyoterapi- Rehabilitasyon, Tıbbi Teknoloji ve Sağlık Teknolojisi Yüksekokulları bu fakülteye bağlı olarak yeniden örgütlenmiş ve ayrıca yine Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesine bağlı Diş Hekimliği Yüksekokulu kurulmuştur. 1965 yılında Hacettepe Üniversitesi eğitim kurumlarının koordinasyonunu sağlamak amacıyla Hacettepe Bilim Merkezi ve 1966'da Hacettepe Tıp Merkezi kurulmuş, aynı yıl Hacettepe Tıp Merkezi Hastanesi de hizmete girmiştir. Bu şekilde örgütlenen ve gelişen çekirdek kuruluşlar, 8 Temmuz 1967 tarih ve 892 sayılı Kanun'la Hacettepe Üniversitesi hâline getirilmiş ve Tıp, Sağlık Bilimleri, Fen ve Sosyal Bilimler Fakülteleri ile eğitime başlamıştır. 1968 yılında Ev Ekonomisi Yüksekokulu kurulmuş ve 1969 yılında yüksekokul olarak kurulan Eczacılık ve Diş Hekimliği 1971 yılında fakülte hâline getirilmiştir. Daha sonraki yıllarda kurulan yeni bölümler ve fakültelerle büyüyen Hacettepe Üniversitesi, ikinci yerleşkesini merkez yerleşkesine 20 km uzaklıkta Beytepe mevkiinde 1500 hektarlık alanda kurmuştur.

Hacettepe Üniversitesi, 1982 yılında kabul edilen 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu kapsamında, 14 Fakülte, 14 Enstitü, 2 Yüksekokul, 1 Konservatuvar, 6 Meslek Yüksekokulu, 45 Araştırma ve Uygulama Merkezi ile faaliyetlerini sürdürmektedir.

Hacettepe Üniversitesi ülkemizin önde gelen üniversitelerden biri olarak bilim, teknoloji ve sanat alanlarında toplumsal kalkınmaya ve evrensel değerlere katkılarını sürdürmektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

TÜRKİYEDE İLK GECE MAÇI

Türkiye'de ilk kez gece maçı oynanmasının üzerinden tam 56 yıl geçti. Türkiye'de ilk gece maçı 8 Temmuz 1954'te oynandı.
Ankara 19 Mayıs Stadı'ndaki ilk gece maçında Gençlerbirliği ile Ankara Demirspor karşı karşıya gelmişti. Etrafına ışıldaklar konularak aydınlatılan 19 Mayıs Stadı'nda oynanan gece maçı 2-2 berabere sonuçlanmıştı. Gençlerbirliği ile Ankara Demirspor'un bu karşılaşması Türk futbol tarihine ilk gece maçı olarak geçti.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanvekili Lütfi Arıboğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, o tarihten bu yana oynanan gece maçlarının futbola çok olumlu etkileri olduğunu ifade etti.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ARJANTİN

Arjantin Cumhuriyeti (İspanyolca: República Argentina) 34’ 36’’ Güney enlemleri ve 58’ 27’’ Batı boylamları arasında, Güney Amerika Kıtası’nda yer alan bir ülkedir. Arjantin’in toplam yüzölçümü 2.791.810 km²[1] – Türkiye'den yaklaşık 3,5 kat büyük , nüfusu ise 2001 yılı nüfus sayımı rakamlarıyla 36.260.130 kişidir.

Arjantin Güney Amerika Kıtası’nın güney kesiminde, And Dağları ve Atlas Okyanusu arasında uzanan bir devlettir; kıyı şeridinin uzunluğu 4989 km’dir. Arjantin’in sahip olduğu toprak Güney Amerika Kıtası’nda 2. dünya genelinde ise 8. en büyük topraktır. Şili (5308 km), Bolivya (832 km), Paraguay (1880 km), Brezilya (1261 km) ve Uruguay (580 km)'la sınırı bulunmaktadır.

Arjantin’in adı Latince ‘’Argentum’’ (gümüş) kelimesinden gelir. İspanyol kolonicilerinin bu topraklarda bulmayı umduğu madenin ne olduğu ülkenin isminden de açıkça anlaşılabilir. Ülkede yaşayanların çoğu İspanyol ve İtalyan göçmenlerin torunlarıdır.

Arjantin yaklaşık 2,8 milyon kilometrekarelik alanıyla, uzun bir kareyi anımsatan bir şekilde kuzeyden güneye doğru indikçe daralır. Kuzeyden güneye kadar olan uzunluğu 3694 km ve batıdan doğuya uzanan en geniş topraklarının uzunluğu ise yaklaşık 1423 km’dir. Doğu kıyıları boyunca Atlantik Okyanusu uzanır, batısında Şili, kuzeyinde Bolivya ve Paraguay, kuzeydoğusunda ise Brezilya ve Uruguay bulunur. Geniş ve soğuk bir çöl olan Patagonya 2001 yılındaki ekonomik krizin ardından tarıma açılmıştır.

Arjantin 23 eyalete (provincias) ve bir federal bölgeye (distrito federal) ayrılmıştır:

Eyaletler:

1 - Buenos Aires
2 - Buenos Aires (eyalet)
3 - Catamarca
4 - Chaco
5 - Chubut
6 - Córdoba
7 - Corrientes
8 - Entre Ríos
9 - Formosa
10 - Jujuy
11 - La Pampa
12 - La Rioja
13 - Mendoza 14 - Misiones
15 - Neuquén
16 - Río Negro
17 - Salta
18 - San Juan
19 - San Luis
20 - Santa Cruz
21 - Santa Fe
22 - Santiago del Estero
23 - Tierra del Fuego ve Güney Atlantik Adaları
24 - Tucumán
Federal Bölge:

Buenos Aires

Amerika kıtası keşfedildikten sonra Avrupa devletleri hızla bu kıtada koloniler kurmaya başladılar. 1536’da Arjantin’e gelen İspanyollar bugün Buenos Aires olarak bilinen yerde ilk koloniyi kurdular. Fakat şehre yerleşme ancak on sekizinci yüzyılda oldu. Arjantin 1776’ya kadar İspanya’ya bağlı Peru Genel Valiliğince idare edildi. Bu seneden sonra La Plata Genel Valiliği kuruldu ve Buenos Aires genel valiliğin başkenti oldu.

1806’da Buenos Aires’in İngilizler tarafından kısa bir müddet işgal edilmesi, Arjantin’in istiklal mücadelesi için bir başlangıç olmuştur. 1808’de Napoleon’un İspanya’ya girmesi bağımsızlık mücadelesini hızlandırdı. Ülke 1812’ye doğru istiklalini kazandıysa da, 1816 yılına kadar müstakil bir devlet olduğu resmen ilan edilmedi. İstiklal hareketinin baş lideri ve kahramanı, Şili’nin de kurtarılması için öncelikle sorumlu bir kimse olan General Jose de San Martin’dir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

TÜRKİYE' DE İLK TV YAYINI

Türkiye'de ilk olarak 1953 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından bölgesel olarak ve haftada birkaç saat deneme yayınları başlatıldı. Zaman içinde gelişen televizyon altyapısı TRT'nin İstanbul stüdyoları ve vericisi kurulana kadar TRT'ye de hizmet vermiştir. Ancak TRT Kanunu ile ülkemizde radyo ve TV yayın tekelinin TRT Kurumuna verilmesi üzerine haftada bir yapılan İTÜ TV yayınlarına son verildi. TRT'nin ünlü Arı Stüdyoları ismini TRT'nin İTÜ TV ile olan bu geçmişinden almıştır. 1968 yılında TRT siyah beyaz olarak deneme yayına başladı. Başta tek kanalken sonradan TRT1, TRT2... gibi çeşitli TRT kanalları oluşturuldu. Renkli televizyona geçiş 1980'lerde kısmen gerçekleşti. 1990'lı yılların başında özel televizyon kanalları yayına başladı.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

CEM KARACA

Annesi Ermeni asıllı Toto Karaca ve babası Azeri asıllı tiyatrocu Mehmet Karaca olan Cem Karaca, sanatla iç içe büyüdü. Ortaöğrenimini Robert Kolej'de yapan Cem Karaca'nın müzikle tanışması oldukça ilginçtir. Ergenlik çağındayken hoşlandığı kızı etkilemek amacıyla şarkı söylemeye başlamış ve bu başlangıcın ardından devam eden olaylar sonucu kendisini müzik piyasasının içinde bulmuştur. Karaca'nın sesinin keşfedilmesi ise annesi Toto Karaca tarafından olmuştur. İlk dönemlerde Jaguarlar, Dinamitler gibi gruplarla amatörce çalışmalar yapan Cem Karaca popüler rock'n'roll parçalarını söylüyordu. O dönemlerde kendisinin en büyük destekçilerinden biri de İlhan Gencer'di ve onun orkestrasında müzikal deneyimini oldukça ilerletmişti. Bu yıllarda aynı zamanda tiyatro ile de ilgilenen Cem Karaca çeşitli oyunlarda da görev aldı. Askerliği sırasında Anadolu'nun ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi olmadığını fark etti. Asker arkadaşının çaldığı bağlama ise onu bambaşka diyarlara taşıdı. Bir zamanlar ilkel ve sıkıcı bulduğu müziğin kendi duygularını anlattığını keşfetti. 1967'de askerlik dönüşü Apaşlar grubuna katıldı. Bu grupla Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalayla ikinci oldular ve doğu-batı müziği sentezinde şarkılar üretmeye çalıştılar. 'Resimdeki Gözyaşları' isimli parçayla büyük başarı elde eden Apaşlar'la Batı Almanya'ya gitti. Apaşlar'la olan beraberliği 1969'un sonlarına kadar sürdü. Grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar dağıldı. Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay ile birlikte Kardaşlar grubunu kurdu. Bu sırada Almanya'ya giderek Ferdy Klein Orkestrası'yla dört tane 45lik doldurdu. Amacı maddi sıkıntı yaşamadan çalışmalar yapmaktı. İlk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile büyük bir başarı elde ettiler. Fakat 1972'de Seyhan Karabay arasındaki tartışmalar nedeniyle Kardaşlar'la yolları ayrıldı. Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş meydana geldi. Cem Karaca, Kardaşlar'dan ayrılıp Anadolu Rock'ın güçlü sesi Moğollar'la birleşirken Kardaşlar da Moğollar'la anlaşamayan Ersen Dinleten'i gruplarına dahil etti. Üç 45'lik çıkaran Karaca, Moğollar'ın dağılmasıyla kariyerinin en önemli dönemini yaşayacağı Dervişan grubunu kurdu. Dervişan politik rockın yanısıra progressive rock'ın Türkiye ile tanışmasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda tam anlamıyla ilk stüdyo albümünü bu grupla çıkardı: 'Yoksulluk Kader Olamaz'. Dervişan'ın dağılmasından sonra Edirdahan isimli grubu kurdu. Yeni albümü 'Safinaz'la eski başarısını elde edemedi. Bu albümden sonra Almanya'ya gitti ve 1987'ye kadar sürgün hayatı yaşamak zorunda kaldı. Bu dönemdeki çalışmalarında sık sık gurbet acısı gibi temaları işledi. Bu süre içindeki en iyi albümünü Almanca olarak çıkardı: 'Die Kanaken'. Bu albümde yabancı düşmanlığı, gurbetçilerin yaşamı gibi konuları işledi. Albümdeki bazı parçaların Türkçesini sonraki albümlerinde kaydetti. 'Die Kanaken' albümünün arka kapağında kendisiyle ilgili şunlar yazılıydı: Cem Karaca ülkesi olan Türkiye'de bir rock yıldızı. Ülkesinde 50'ye yakın 45'lik ve LP yayınlayan Karaca'nın parçalarının çoğu sosyal içerikli sözlere sahip. 1981'in ocak ayında Almanya'dayken son albümü yüzünden ülkesinde aranmaya başladı. Bunun üzerine Karaca, ülkesine geri dönmedi. Mallarına el konan şarkıcı 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve 1983'te de darbeci generaller onu Türk vatandaşlığından attılar... Almanya'da daha çok Nazım Hikmet'in şiirlerini seslendirmesiyle tanınan Karaca, ilk olarak 1983'ün başlarında Almanca sözlerle ve doğu-batı sentezinden oluşan bir müzikle seyirci önüne çıktı... Amacı Türkiye'de olan biteni anlatmak değil, burada olup bitenleri anlatmak ve Alman-Türk ilişkilerini düzeltmeye çalışmak. Şarkıları yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkdan bahsediyor. Yurda döndüğü zaman Turgut Özal'ın elini öptüğü iddia edildi ve döneklikle suçlandı. Hem Cem Karaca hem de Özal ailesi bu iddianın gerçek olmadığını ısrarla belirttikleri halde, sanatçı yine de 12 Eylül bozgununa sorumlu arayan eski solcuların günah keçisi olmaktan ve dışlanmaktan kurtulamadı. Bu aydın sapmasını hicvettiği 'Yarım Porsiyon Aydınlık' adlı şarkısında 'hiç bir şey üretemeden sadece eleştirirsiniz' diyerek kırgınlığını dile getirdi. Seksen sonrası dönemde müzik yapımcılarının desteğini alamadan çıkardığı albümler o yıllar büyük ses getirmemesine karşın, yıllar içinde şarkılar değerini buldu. Oh Be, Kahya Yahya, Hep Kahır gibi hit şarkılar bu dönemde çıktı. Ülkesine yeniden dönüşünden sonra ilk albümünü 1987'de eski arkadaşı Cahit Berkay'la birlikte yaparlar. 'Merhaba Gençler Ve Her Zaman Genç Kalanlar'. Bundan bir sene sonra 1988'de, aranjör Oğuz Abadan'la birlikte 60'lı yılların sonunda yaptığı çalışmalarda da olduğu gibi, orkestrasyona ağırlık vererek, yaylı varyasyonlarının hakim olduğu bir başka çalışmayı gerçekleştirirler: 'Töre'. 1990 ve 1992'de Uğur Dikmen ve Cahit Berkay'la 'Yiyin Efendiler' ve 'Nerde Kalmıştık' albümleriyle biraz da olsa eski günlerine döndü. 1997'de çekilen 'Ağır Roman' filminde seslendirdiği 'Resimdeki Gözyaşları' ile yeniden popüler oldu. 1999'da Cahit Berkay, Engin Yörükoğlu, Ahmet Güvenç ve Uğur Dikmen'in desteğiyle 'Bindik Bir Alamete...' isimli albümünü çıkardı. Son albümü de sayılabilecek olan bu albüm eski günlerin gürül gürül Cem Karaca'sının yeniden geri döndüğü başarılı bir çalışmadır. 'Kahpe Bizans' filmi için üç parça kaydedip, filmde küçük bir rol aldı. 2000'li yıllarda çeşitli şiir çalışmaları da yaptı. Barış Manço'nun efsanevi grubu Kurtalan Ekspres'le birleşerek konserler verdi. Son olarak Yol Arkadaşları isimli grubuyla sahneye çıkan ve bu grupla son albümü Hayvan Terli ve Murathan Mungan albümündeki Göç Yolları isimli şarkıyı kaydeden Cem Karaca, 8 Şubat 2004'de hayata gözlerini yumdu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

PAKİSTAN

Pakistan veya resmî adıyla Pakistan İslam Cumhuriyeti, Güney Asya'da bir ülkedir. Umman Denizi'ne 1.046 km kıyısı vardır. Batısında Afganistan ve İran, kuzeyinde Çin, doğusunda Hindistan vardır. Nüfus bakımından dünyada 6.'dır.[2]

1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan'dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılarak 14 Ağustos 1947'de kurulmuştur. Daha sonrasında yine bir bölünme yaşayıp, batısı bugünkü Pakistan doğusu da Bangladeş olmuştur.

Pakistan'da Pencap, Sind, Kuzeybatı Sınır Eyaleti ve Belucistan olmak üzere 4 eyalet vardır. Federal başkenti İslamabad'dır.

"Pakistan" Urdu dilinde ve Fars dilinde "Pak ülke" anlamına gelmektedir. İlk olarak "PAKSTAN" sözcüğü Choudhary Rahmat Ali tarafından 1934 yılında telafuz edilmiştir ve İngiltere'nin eski Hindistan sömürgesinin 5 eski eyaletinin harflerinden türetilmiştir. Söz konusu eyaletler bugün Pakistan'ı meydana getirmektedir.

P- Pencap
A- Afganya (ülkenin Kuzeybatı bölgesi)
K- Keşmir
S- Sind
TAN - BelucisTAN => PAKSTAN => PAKİSTAN

Pakistan'ın kuzeydoğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, kuzeybatı ve batısında Afganistan, doğusunda Hindistan ve güneybatısında İran yer almaktadır. Ülkenin yüzölçümü 796.095 kilometrekaredir. En yüksek noktası, 8.611 metre ile dünyanın ikinci en yüksek zirvesi olan Himalayalar'daki K-2 Godwin Austen Zirvesi'dir.

Pakistan, Güney Asya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinin kültürel, sosyal ve tarihi etkisi altında, değişik dil, mezhep ve etnik gruplara mensup 160 milyon civarında nüfusa sahiptir. Toplam nüfusun %96,68'i Müslümandır. Müslüman nüfusun %20'sini Şiiler, geriye kalanını Sünniler oluşturmaktadır. Nüfusun %3,32'sini ise Hıristiyan, Hindu, Sih ve Budistler oluşturmaktadır. Gayrimüslim azınlıklar içinde en büyük grubu %1,55 ile Hıristiyanlar teşkil etmektedir. Pencap Eyaleti'nde Pencabiler, Sind Eyaleti'nde Sindler, Kuzey Batı Sınır Eyaleti'nde Pathanlar, Beucistan'nde Beluciler ağırlıklı olarak yerel nüfusu oluşturmaktadır.

Pakistan İran'dan sonra, dünyanın ikinci büyük Şii nüfusa sahip ülkesidir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön