
Kısa Bir Mola
- Bugünkü paylaşımlarımız:
- 10.07.2014 Tarihte Bugün
- Günün Müziği; Cem Karaca - Tamirci Çırağı (1975)
- Günün Hikayesi; Dolmuş - Cüneyd Suavi, Hayatın İçinden Hikayeler
- Günün Şiiri; Namık Kemal - Vatan Şarkısı Şiiri
- Günün Atasözü; Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar.

Tarihte Bugün
- Proteston reformist, Fransız teologt John Calvin doğdu. (1509)
- "Geçmiş Zaman Peşinde" romanıyla tanınan Fransız yazar Marcel Proust doğdu. (1871)
- "Carmina Burana" orotoryosunun bestecisi Carl Orff doğdu. (1895)
- Paris metrosu açıldı. (1900)
- Ta Hronika gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Madam Mihailidi "Türklüğe hakaret" iddiasıyla 3 yıl hapse mahkum oldu. (1929)
- Kağıt stoklarının azaldığı gerekçesiyle gazetelerin sayfa sayılarını sınırlandırmaya karar verildi. (1940)
- Hindistan'ın ikiye ayrılmasıyla oluşan Pakistan'ın genel valiliğine Muhammed Ali Cinnah getirildi. (1947)
- Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) kuruldu. (1952)
- İstanbul Tekstil ve Örme Sanayii İşleri Sendikası işçi ücretlerini protesto etti. Sendika Meclis'teki işçi kökenli 4 milletvekiline soğan ve ekmek gönderdi. (1955)
- Galatasaraylı milli futbolcu Metin Oktay İtalya'nın Palermo takımına 660 bin liraya transfer oldu. (1961)
- Dünya Sağlık Örgütü, Dünyada çocuk felci artışının en çok Türkiye'de yaşandığını açıkladı. (1968)
- Bahama Adaları 300 yıllık İngiliz egemenliğinden sonra bağımsızlığını ilan etti. (1973)
- Türkiye Amerika Birleşik Devletleri'nden üsler için kira isteyeceği açıkladı. (1975)
- Meclis ilk kez bir ölüm cezasını reddetti. Sağ görüşlü Mehmet Onur Mimar'ın idamında "kamu adına herhangi bir yarar olmadığı" görüşüne varıldı. (1984)
- Greenpeace'e ait "Rainbow Warrior" gemisinde iki patlama oldu, gemi battı. Eylül ayında Fransa gemiyi gizli ajanların batırdığını kabul etti. (1985)
- 10 bin kadın, Uluslararası Kadın Konferansı için Nairobi'de toplandı. (1985)
- Beşiktaş'ın eski milli futbolcusu ve Milliyet gazetesi spor yazarı Şükrü Gülesin öldü. (1987)
- Türkiye Avrupa Topluluğu bünyesindeki bilgisayar işbirliği ağı PC-Net'e katıldı. (1991)
- Halkın Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın cenaze törenine katılan on binlerce kişinin üzerine ateş açıldı; resmi rakamlara göre 3, HEP'lilere göre 10 kişi öldü. Vedat Aydın'ın işkenceyle öldürülmüş bedeni 6 Temmuz'da Elazığ-Maden yolunda bulunmuştu. (1991)
- Yazar, şair, edebiyat araştırmacısı ve eleştirmen Cevdet Kudret öldü. (1992)
- Sosyalist Parti kapatıldı. (1992)
- Türk Halk Müziği sanatçısı Şemsi Yastıman öldü. (1994)
- İstanbul Gazi mahallesinde bir kahveye ateş açılmasıyla başlayan olaylar nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir hakkında "görevi ihmal"den soruşturma açılması istendi. Görevli 20 polis hakkında dava açıldı. (1995)
- Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden, kapatılan Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) eski lideri ve Sosyalist Devrim Partisi kurucusu Mehmet Ali Aybar. Aybar, "Türkiye'ye özgü sosyalizm", "güler yüzlü sosyalizm" şeklinde ifade ettiği sosyalizm anlayışını savundu; Aybar ABD'nin Vietnam'daki savaş suçlarını soruşturan Russel Mahkemesi'nin üyesiydi. 1928-35 arası Türkiye milli atletizm takımında yer alan bir sporcu olan Aybar, 100 ve 200 metre bayrak yarışlarında Türkiye rekorları da kırmıştı. (1995)
- Basına promosyon sınırlaması getirildi. (1996)
- Türk Sanat Müziği sanatçısı Hamiyet Yüceses öldü. (1996)
- Türksat uydusu, Fransız Guyanası'ndan uzaya fırlatılarak geçici yörüngesine yerleşti. (1996)
- Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat'ın ölümünden sonra tek aday Hafız Esat'ın oğlu Başar Esat referandumla Devlet Başkanlığı'na seçildi. (2000)
- Caz şarkıcısı Ray Charles öldü. (2004)

Günün Müziği
[youtube]http://youtu.be/brnJ8nVfyvQ[/youtube]

Günün Hikayesi
Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş beline rağmen, sağa sola koşuyordu.
Yanına sokularak:
- Hayrola teyzeciğim!. dedim. Bir derdiniz mi var?
Sıcak bir tebessümle:
- Buralara yabancıyım evladım!. dedi. Hastane tarafına giden bir araba arıyorum.
- Biraz beklerseniz, aynı dolmuşa binebiliriz!. dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyemin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanacıkları pembe pembe olmuştu.
- Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.
Saatime baktıktan sonra:
- Yirmi dakikanız var!. dedim. Hastane yakın ama, bu havada araba bulunmuyor.
Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran kişilerin bir anda hücum ettiğini gördüm.
İçeriye doluşan ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara:
- İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı?
Ön koltukta oturanı:
- Hak istiyorsan, Hakkari'ye gideceksin arkadaşım!. dedi. Hem oradaki haklardan K.D.V. de alınmıyormuş.
Bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu.
Sakinleşmeye çalışarak:
- Ben biraz daha bekleyebilirim!. dedim. Ama şu yaşlı teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor.
Şoför lafa karışıp:
- Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim!. dedi. Okuyup üfledi mi, oraya uçuverir.
Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaştı. Yaşlı kadına baktım, öylece susuyordu.
Daha sonraki dolmuş, biraz geç geldi. Arka koltuğa yan yana oturduk. Yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu. Üstelik de yol çok kalabalıktı.
Şoför meraklanarak:
- Bu vakitte yol tıkanmazdı!. dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra dönerek:
- Kısmete bak yahu!. diye söylendi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.
Heyecanla:
- Bir şey olmuş mu? dedim. Yaralı falan var mı?
- Herhalde varmış!. dedi. Şoför dahil beş kişiyi, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım.
Solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dualar ediyordu.
Şoför, şaşkınlık içinde:
- Kısmet işte!. diye tekrarlıyordu. Koca bir kamyon gelip sana çarpsın. Hem de Hakkari'den gelen bir kamyon...
Yanına sokularak:
- Hayrola teyzeciğim!. dedim. Bir derdiniz mi var?
Sıcak bir tebessümle:
- Buralara yabancıyım evladım!. dedi. Hastane tarafına giden bir araba arıyorum.
- Biraz beklerseniz, aynı dolmuşa binebiliriz!. dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyemin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanacıkları pembe pembe olmuştu.
- Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.
Saatime baktıktan sonra:
- Yirmi dakikanız var!. dedim. Hastane yakın ama, bu havada araba bulunmuyor.
Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran kişilerin bir anda hücum ettiğini gördüm.
İçeriye doluşan ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara:
- İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı?
Ön koltukta oturanı:
- Hak istiyorsan, Hakkari'ye gideceksin arkadaşım!. dedi. Hem oradaki haklardan K.D.V. de alınmıyormuş.
Bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu.
Sakinleşmeye çalışarak:
- Ben biraz daha bekleyebilirim!. dedim. Ama şu yaşlı teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor.
Şoför lafa karışıp:
- Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim!. dedi. Okuyup üfledi mi, oraya uçuverir.
Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaştı. Yaşlı kadına baktım, öylece susuyordu.
Daha sonraki dolmuş, biraz geç geldi. Arka koltuğa yan yana oturduk. Yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu. Üstelik de yol çok kalabalıktı.
Şoför meraklanarak:
- Bu vakitte yol tıkanmazdı!. dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra dönerek:
- Kısmete bak yahu!. diye söylendi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.
Heyecanla:
- Bir şey olmuş mu? dedim. Yaralı falan var mı?
- Herhalde varmış!. dedi. Şoför dahil beş kişiyi, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım.
Solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dualar ediyordu.
Şoför, şaşkınlık içinde:
- Kısmet işte!. diye tekrarlıyordu. Koca bir kamyon gelip sana çarpsın. Hem de Hakkari'den gelen bir kamyon...

Günün Şiiri
Amalimiz afkarımız ikbal-i vatandır
Ser-haddimize kal'e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.
Ser-haddimize kal'e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz
Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.

Günün Atasözü
Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar.
Bir konuda zor kullanılırsa, orada kuraldan,yasadan söz edilemez. Zorbalığın egemen olduğu bir yerde, hak ve hukuk bulunmaz. Her şey kaba kuvvetle halledilir. Haydutluğun ve zorbalığın hüküm sürdüğü yerlerde kanunlar olsun, şeriat hükümleri olsun pek dinlenmez.