-Yeni Umut Işığı-
İsmet Bey!
Sabah oturduğum yerde sızmışım ve uyumuşum.Kalktığımda İsmet Bey'i gördüm.Birkaç Lodos neferine talimatlar veriyordu.Etrafındaki neferler oldukça rütbeli kimselerdi.Yanına gidip burası hakkında bir soru sormak istedim ancak cesaretim buna izin vermedi.Emir alan rütbeli askerler derhal hızlıca alt yoldan giderek gözden kayboluyorlardı.İsmet Bey'e cesaretimi toplayarak soru sormaya gittim.Düşünceli gözüküyordu.
- Merhaba İsmet Bey.
- Hımmm,merhaba Lodos neferi.
- Efendim size bir sorum olacaktı.
- Sor bakalım.
- Bu Hol denilen yerde ilginç gariplikler var.Buraya gelirken bir takın ilginç şeylerle karşılaştık.Ben bunları araştırıyorum.Siz de ilginç bir şeyler gördünüz mü?
- Emrim altımdaki rütbeli kimseler bana keşif raporları sunarlar.Hem Lodos klanına yeni başlamış,genç bir nefersin.Böyle fazla şeyleri araştırma.
İstediğim cevabı alamadım.Önümde iki seçenek vardı.Ya geri dönmek yada davamdan vazgeçmemek...Zira ben vazgeçmeyecektim.Öleceğimi bilsem bile bu yola devam etmeliydim.Oturdum ve düşündüm.Tüm gün boyunca düşündüm.Önümden sayısız neferler gelip geçmişti.Sonra aklıma Migrat geldi.Migrat'ta bulduğum at kafası motifleri.Parçalanmış bu şeyleri yapıştırıp eski haline getirmeliydim.Böyle şeyleri ne yapıştırabilirdi?Buldum!Zamk.Zamk ağaç özlerinde bulunan yapışkanlığı güçlü bir özdü.Ancak sadece Eminönü'nde bulunuyordu.Biz de oldukça uzağız.Diğer neferlerle ticaret yapmalıydım.Birkaç kişiye sorduğumda net cevap alamadım.Ancak bir kişi Zamk aradığımı duyunca beni aratmış Holdekilere.Bir Lodos neferi gelerek beni aldı ve onun yanına götürdü.Uygun fiyattan anlaşarak birkaç tane Zamk satın aldım.
Zamkları bir yerde muhafaza ettim.Şimdi bu,kırık at kafalarının taslak çizimi yapmalıydım.Kim kırdı ki bunları,oldukça parçalarına ayırmış.Birkaç saat çizimle uğraştım.Vakit akşama doğru geliyordu.Önümden gelen geçen herkes bana bakıyordu.Kimse beni umursamaz sanıyordum.Ancak onların gözünde anormal tavır gibi gözüküyor yaptıklarım.Biraz haklılar.Akşam suları çizim bitti.Elimde bolca Zamk vardı.Yavaşça taslağa göre yapıştırmaya başladım.Vakit gece olmuştu.Ayakta nöbet tutanlardan başka kimse yoktu.Bir ara muhafızın biri geldi ve bana baktı.Yaptığım şeyi anlamayınca yüzünü ekşiterek çekti ve gitti.Tüm gecemi buna ayırdım ve uyumadım.Bir ara gözlerim dalmak üzereydi ancak kulağımda "Devam et Koruyucu!" sözünü duyunca hırsla devam ettim.Sabah sularında bitmek üzereyken uyuya kalmışım.Uyandığımda ikindi vakitleri idi.Başımda İsmet Bey vardı ve elinde de heykel vardı.Ne gariptir ki benim az kalan yapıştırma işim tamamlanış biçimdeydi.
- Demek uyandın nefer!
- Evet efendim.
- Bu nedir?
- O bir heykelcik.
- Bunu görüyorum!Ne işe yarar bunu sormak istiyorum.
- Henüz ben de bilmiyorum ama o şey benim keşfimin bir parçası.
- Öyle mi?İsmet Bey,düşünceli gözlerle heykele baktı ve sonra da bana.Yatağanını kınına sokarak elini uzattı ve beni ayağa kaldırdı."Gel bakalım,seninle bu konu hakkında konuşalım."