Retaliation-YollugTigin-IıIıIYaMaNIıIıI Günlüğü

[VoiceOfVoiceless]

Merhaba Sevgili Günlük;

Hasan dostum sonunda istediğine kavuştu.Kendisi günlüğe ara vereyim diye bence saçma bir karar verdi ve paylaşmadı.Bunu okuyorsan günlüğüne geri dön!

Bugünlük böyleydi günlük,başka yazılarda görüşmek dileğiyle esen kal!

[Retaliation]

-Yeni Umut Işığı--

Kapalı Karanlık Bir Yer?

Arzuhalci'nin tarif etmiş olduğu eve girdim.Yerde yığınla duran Teşkilat Madalyaları dikkatimi çekti.Madalyalarda ezilmeler ve kurşun deliklerini andıran delikler vardı.Teşkilat posterleri,Beyazköşk liderleri posterleri hepsi yırtılmış vaziyetteydi.Belli ki ağabeyim teşkilata sırtını dönmüştü.Daha sonra bir defter buldum ve okumaya başladım.Defterin çoğu hiciv dolu sözler ve pişmanlıklarla doluydu.Hatta Teşkilat Marşının son sözleri değiştirilerek
"Yüce Teşkilat ile ulaştık hiçliğe!" sözleri yazılmıştı.Daha sonra alt alta sıralanmış bir metin gözümü aldı.

Geçmiş geri gelmeyecek
İhtiyarların anlattığı hikayeler
Muazzam manzaralar,düşlerdeki hayatlar
Bunların,Hepsi Yalan!
Hiçbir yerde onlardan görmedim ben
Tek gördüğüm rüya ve yalan...

Bana bak kabul etmesen de,Akıbetin benim
Erg her köşe başından,fışkırdığında
Beynine erg basıncıyla
İki laf edecek adam kalmadığında
Kıyamet,Kıyamet Vaktinde
Senin için benden başka var oluş yok!

Erg neydi?Zihnimi kurcaladım bir süre.Buldum!Erg bir enerji birimiydi.Hatta enerjinin ta kendisi.Kağıttakileri,başka bir temiz kağıda geçirdim.Defterde dikkatimi çeken şey ise Temmuz Ayında başlanılan yazı dizileri 25 Aralık'da son bulmuş.Tüm günlüğü okudum,burada eski anılar ve düşmanlar vardı;Azul,Kuklacı'nın Seçilmişi,Philotheos,Zincir Çetesi,Yağmacılar,Kurtlar,Tepegözler,Fare adamlar,Sivri ada Canlıları,Kara Cin ve gösterişiyle ünlü Hidralar.Peki neden devam etmemişti?İşte cevap burada,geçmişte saklıydı.

Evden dışarı çıkıp Arzuhalci'ye kağıdı gösterdim.Arzuhalci hayrete düşmüştü.

- Erg Arzuhalci,bu konuşmadaki Erg...?Çemberlitaş'da olan bu enerji bu sayfalara nasıl dökülmüş olabilir?
- Dostum,Erg bir insanı deli edebilir.Ağabeyin,Erg yüzünden bu hallerde.Bak sana önerim Çemberlitaş kısmını en sona bırakman.Yarın uğra bana.Burada,ağabeyinin evinde kal.

Mantıklı gelen bu cevapla eve gittim.Kafamda sesler belirleşti.Tüm bu olayların ilk günü.Hol diye adlandırılan bölge.Kafamdaki sesler artık beni rahatsız etmiyordu.Sanki onlara alışmış gibiydim veya...Bugün beni rahatsız edecek günlerinde değillerdi.Tüm bu düşüncelerle beraber uyuya kalmışım.Gözlerimi açtığımda her yer karanlıktı.Sanki bir şeyin içerisindeydim.Elimi olağan güç ile yukarıya kaldırırken dehşete düşmüş bir sözle kendime sordum "Aman Allah'ım yoksa?"

[mstfmrt]

Zincir görevler malum,Meran kısmı da başlamışken tüm hepsini yapalım dedim.Buz Büyücülerine koşarken şöyle bir şey geldi aklımıza Mustafa ile.Kimse birbirine söylememişti fikrini.İkimiz de aynı anda uygulamaya koyunca anlaşıldı her şey.Akıl akıla eşit olunca,vücut halay çekermiş(#?!- Mahmut Tuncer)

Şu şarkı anlatmaya yeter mi?? :mrgreen: :mrgreen:

[Retaliation]

Zincir görevler malum,Meran kısmı da başlamışken tüm hepsini yapalım dedim.Buz Büyücülerine koşarken şöyle bir şey geldi aklımıza Mustafa ile.Kimse birbirine söylememişti fikrini.İkimiz de aynı anda uygulamaya koyunca anlaşıldı her şey.Akıl akıla eşit olunca,vücut halay çekermiş(#?!- Mahmut Tuncer)

Şu şarkı anlatmaya yeter mi?? :mrgreen: :mrgreen:

Hem de nasıl anlatır. :mrgreen:

[Retaliation]

-İsmetname-

İsmet Bey,giderek mağaranın derinliklerindeydi.Köprüyü geçti ve değişik bir Kurt gördü.Kurt da ona baktı ve yanındaki 2 adamına İsmet Bey'i işaret etti.Kurtlar savaş hamlesinde İsmet Bey'e yaklaştılar.Kurtlardan biri İstanbul Türkçesi biliyordu öbürü ise az çok.Akıcı dili olan ."Ne işin var burada?Ölüme susadın herhalde?"ismet Bey Öldürdüğünüz dostlarımın ve insanların intikamı için geldim."Kurt Kurt"Demek öyle.O zaman senin de sonun onlar gibi olacak."İsmet Bey "Adil dövüşçüler iseniz teker teker karşıma çıkın."

Kurtlar göz göze geldi ve onaylar biçimde kafa salladılar.Az Türkçe bilen Kurtla mücadeleye başladı İsmet Bey,Yatağanını az öcne öldürmüş olduğu,yerde yatan kurtun üstünde temizledi.Savaş pozisyonu aldı ve başladılar.Kurt üst üste hamleler yaparak rakibini köşeye sıkıştırmıştı.İsmet Bey,rakibini tartarak hareket etmek istemişti ve savunmaya çekilmişti.Kurt yaptığı hamleler karşısında yetersiz kaldığını düşündüğü İsmet Beyle alay geçmeye başladı.Bir ara pis pis gülmeye başlamıştı.İsmet Bey sol eliyle dişlerine yumruk attı.Dişlerden ikisi kırıldı ve düşmüştü.Kurt acı içinde bağırdı ve hamle yapmaya başladı.İsmet Bey yine savunmaya geçti.Arkasını duvara vermişti.Kurt bir ara pençe attı.İsmet Bey eğildi ve kolunun altından geçerek yatağanını kurtun sırtına salladı.Kurt ikinci kez bağırdı.Sonra duvardan çıkardığı pençesi ile tekrar savurdu.İsmet Bey yine eğildi ve yatağanı karnına sapladı.Dizlerinin bağı çözülen Kurt,resmen son hamleyi bekliyordu.İsmet Bey,gözününden önünden geçen arkadaşlarının anısı için bir nara atarak,şiddetle Kurtun kafasını vücudundan ayırdı ve bu kafa,3 metre kadar uzağa fırlamıştı.Öbür Kurt kolları bağlı şekilde izliyordu.Mücadele bitince İsmet Bey'in gözü,bu kurtların liderindeydi.Baktığında yerinde yoktu.Öbür Kurt devreye girerek "Ona ulaşman için daha önce Şamanları öldürmen gerekiyordu." dedi.İsmet Bey "Yolda bir sürü öldürdüm zaten."Hayır,Baş Şamanları.Onlar onu buradan alıp güvenli yere götürmüşlerdir.""Senin işini bitirdiğimde sıra ona gelecek Kurt""Karakürk'ün en has adamıyım.Buradaki tüm Kurtların çoğu akrabadır.Bir sürü akrabamı öldürdün.""Ne güzel işte,şimdi seni onların yanına göndereceğim.Savun kendini."

Karşılıklı iki rakip de birbirlerine saldırılar ve savunmalar yapıyordu.İkisi de üstün güçlerdeydi.Kurt bir ara İsmet Bey'in sağ bacağına pençe attı.İsmet Bey bacağını kaldırdı ve sol eliyle kurtun karnına yumruk attı.Kurt sendeledi ve bekledi.İsmet Bey yatağanı ile kurtun sol arka omuzuna saldırdı.Kurt omuzunu tuttu.İki rakip de yorulmuştu.Birkaç dakika nefesleştiler.Bir ara Kurt pençesini salladı.Pençe mağaranın duvarına isabet etti ve duvardan parça kopardı.İsmet Bey Kurtun sağ bacağına hamle yaptı ve bacağa çizik attı.Kurt acıyla inledi ama kendini topladı.Hiddetle daha fazla hamle yapıyordu.Bir ara Kurt İsmet Bey'in kafasına hamle yaptı.İsmet Bey'in yüzü çizildi ve yere yığıldı.Görme yetkisini kaybedecek gibi oldu.Kurt tam son hamleyi yapacakken yatağanı bacağına sapladı.Hızla bir can iksiri içti ve ayağa kalkarak Kurta hamleler yaptı.Kurt savunmaya geçti ve köşeye sıkıştı.İsmet Bey son bir hamle daha yaptı.Kurtun sağ gözüne denk geldi bu hamle ve Kurt,kör olmuştu.Artık tek gözü ile görebilirdi.Tam son hamleyi yapacakken bir gürültü koptu ve Handan Hanım,Arz klanı mensubu üyelerle İsmet Bey'i durdurdu.Handan Hanım,ekibine işaret ederek Kurtu başka yere taşıdılar.İsmet Bey ise yorgunluktan ve kanamadan inliyordu.Handan Hanım yaklaştı.

[Devamı Gelecek...]

[Retaliation]

-İsmetname-

"Biz Arz'ın Çocukları ekibi,İnsan ve insan olmayan varlıkları eşit görüyoruz İsmet unuttun mu?"

"Onlar insanlara saldırdılar.Silah arkadaşlarımı öldürdüler.Her şeyin suçlusu ben miyim Handan Hanım?"

"Seni burada öldürebileceğimi biliyorsun değil mi"

"Hala elim kılıç tutuyor Handan Hanım,hala dayanabilirim."

"Sana zarar vermeyeceğim...Tabi şimdilik...Seni sadece Er Meydanı'nda öldürürüm.Öbür yollar bana mübah değildir."

"Bu konuda hemfikiriz."

"Güzel.O zaman senden ricam bu mağaradan çık ve Kale'ne geri dön.Ekibim sana son kez yardım edecektir."

"Daha işim bitmedi."

"Yeterince katliam yaptın zaten,intikamını aldığını düşünüyorum."

"Peki Handan Hanım,her ne kadar bazen o mahukları da destekliyor olsanız da insanlık yapmış olmanız sevindirici.Şimdi ama bir şey demek isterim.Bu köpekler,tekrardan bir insana saldırırlarsa bana kimse engel olmaz bilesin."

"Meraklanma,Arz'ın çocukları olarak onlarla anlaşmaya varacağız bundan emin ol."

İsmet Bey mağaradan ayrıldıktan sonra Kale'ye döndü ve coşku ile karşılandı.Kahraman ilan edildi.Arz'ın çocukları klanı sözünü tuttu ve kurtlarla anlaşmaya vardı.Kurtlar insanlara zarar vermeyecekti.Bu olaydan sonra iki klan da aylar sonra hiç bu olay yaşanmamış gibi çarpışmaya devam ettiler.

Okuyan herkese teşekkürler.

[Retaliation]

Merhaba Sevgili Gümlük;

Bugün keyifli bir gündü.Buğra dostum sağ olsun onun sayesinde bir nebze ticaret yapabildim.Ayrıca şifacı için başlamışken hepsini bitireyim düşüncesi,bugün baya yol kat ettirdi bize.Hem Solucan,Hem Dişi Örümcek hem de Dev Komodo'yu kestik.Bunun dışında Sığınak turlarımız oldu.3.turdan sonra benim göz artık başka alemlere daldı.Ben de müsade isteyerek oyundan çıktım dostlarımdan.Neyse haydi başlayalım.

Güne üretimle başladık.Demiştim Buğra sayesinde ticaret yaşadım diye.Dün kendisine 1 adet Menekşe Elmas, ve 6 adet Saf Gümüş vererek üretimi hızlandırmak istedim.İşte bugün çok istediği şaheseri yani Transformatör Ceket'i üretti.Kendisine tekrardan hayırlı olmasını diliyorum.

Sonra biraz dinlenmek için loncadan birkaç kişi ile Mısır Çarşısı'nda uzandık.Aramıza daha sonra Topkapı'dan dahil olan Normancı,Nasrettin Hoca'nın eşeğe ters binmesi gibi,bizim yattığımızı yönün tersine uzandı.

Sığınak Turları demiştik.Düşürebildiklerim şunlar;

Bir ara yaratıklara yakalandım ve öldüm.Kalktığımda Bahadır hala yerdeydi.Yetişkinlerin biz,bir yerde uyuya kaldığımızda bize söyledikleri gibi ben de ona söyledim bu sözü

Sonra;geçen zevki biraz kursağımda kalan Klorotoksin için Yer altında indim.O 1 tane düşmeli diyordum kendime.Her ne kadar kimseye lazım olmasa da kenarda kalabilirdi.Ve düştü de.Avada Kedavara!

Bu adam çıldırmış olmalı?Bir günde 2 üretim!Aklıma şöyle bir şey gelmişti.Telefon'un bir görevde bize söylediği bir söz.

Ya çok zekisin yada kaynakların güçlü.

İşte bu sözü değiştirerek topu Buğra'ya atıyorum.Ya çok zenginsin yada kaynakların bol. .Son Sürüngen Pullarını benden aldı Buğra ve başarıyla ayakkabısını üretti.Tekrardan hayırlı uğurlu olsun.

Ekstra olarak;alışveriş için Savaş 3'e geçtiğimizde Hasan dostumuz da oradaydı.Kendisi Kangalı gezmesi için dışarı saldı.Ben de klasik repliği attım ortaya.

Günün Sözü:
Bir insan sabahleyin doğru yolda ise, akşam saatlerinde de öyle kalacak ve bundan pişman olmayacaktır. -Konfiçyüs

Bugünlük böyleydi günlük,başka yazılarda görüşmek dileğiyle esen kal!

[Retaliation]

-Bilgi Köşesi(Bilgi Şöleni)-

Dört Yapraklı Yonca Nedir?

Hepimiz aynı kanıya varabiliriz ki gerçek yaşantıda bu bitkiyi bulunca şans getireceği inanılır.Şahsen şu zamana kadar hiç birine rastlamadım.Neden şanssız olduğumun sebebi belki de budur.(?)Şans getireceği doğru mudur bilinmez ama biz bitkinin kendisi ile ilgileneceğiz,şansıyla değil.

4 yapraklı yonca, Trifolium cinsi bitkilerin (300 farklı türü tanımlanmıştır) bir varyasyonudur. Yani genetik çeşitlilikten ötürü kimi zaman yaprak sayısı, normalde evrimsel süreçte edinilmiş olan 3 sayısından fazla olabilmektedir. Bu durum, "yaprak sayısı geni" olarak adlandırılan bir gendeki mutasyon sonucunda çekinik karakterin baskın hale gelmesi sonucu meydana gelmektedir. Ayrıca bu genin çevresel etmenlerle yoğun bir şekilde ilişkisi olduğu tespit edilmiş, araştırma sonuçları Temmuz 2010 ayında Crop Science dergisinde yayınlanmıştır.

Doğada istatistiki olarak her 10.000 üç yapraklı yonca için sadece 1 tane dört yapraklı yonca bulunmaktadır. Bu sebeple bulunmaları güçleşmektedir. Ancak pratikte, eğer ki araştırmaya kalkacak olursanız her 160.000 üç yapraklı yoncaya karşılık sadece 1 tane dört yapraklı yonca bulabilirsiniz.

Keyifli Forumlar.

[Retaliation]

Merhaba Sevgili Günlük;

Biraz önce hedef kesimi gerçekleştirdik.Canım sıkıldı ve oradakilere eşlik ettim.Aslında kesim sonundan sonra Hedef'in ne kadar canı olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim.Daha önce Efsunkarxmehmet ustam bir videoda ve günlüğünde paylaşmıştı.Kendisine ve örnek aldığım diğer ustalara selamlar.

Keyifli Forumlar.

[Retaliation]

-Yeni Umut Işığı-

Lahitin içinde uyanmak!

Hemen elimle vücudumu kapatan şeyi ittim.Bir tabuttaydım.Kalktım.Bu tabuttan öte bir lahitti ve üzerinde sembolle karışık yazılar vardı.Aklıma göğsümdeki kağıt geldi.Kağıttaki "Tutela Urbis" yazsını,tabutta farklı şekilde gördüm.Sadece "Urbis" kısmı vardı.Neydi bu?Sonra cebimden kalem çıkartıp her şeyi not ederken etrafa baktım.Etrafta yerde yatan iskeletler vardı.Sonra bir ses oluştu hatta birden fazla bir ses.Birkaç ölü ayağa kalktı.İçlerinden biri beni işaret etti.Galiba bana saldıracaklardı.Korkudan adımlarımı geriye doğru atarken elimle bir şeye vurduğumu fark ettim.Bu bir madalyondu.Yavaşça onu yerden kaldırdım.Madalyonu kaldırdığımı gören iskeletlerin hepsi ayağa kalktı.Üzerime doğru gelenler,madalyonu kaldırınca durdular.Bu madalyonun bir gizemi vardı ama ne?Belki de bu madalyon onlara hükmediyordu.Daha sonra madalyonu boynuma astım.Bir amfi tiyatroda gibiydim.Arkamdaki akrep heykelinin bir gözü yoktu.İster istemez korkar oldum.

Kalabalığın arasından bir şeyin parladığını fark ettim.Bu bir ruh taşıydı.Madalyonu havaya kaldırarak ruh taşına gittim.Kötü olan şu ki sözcükleri bilmiyordum.Bir nebze olsun kafadan bir şeyler sallarım diye elimi taşa dokundum.Hiçbir söz söylemeden bana bir şey olmuştu.Ruhum ve bedenim başka bir yerdeydi sanki.Daha sonra gözlerimi açtım.Eminönü'ndeki eski mezarlıktaydım.Madalyon hala boynumdaydı.Arzuhalci'ye gidip olanların hepsini anlattım.

- Eski dostlarımız geri döndü demek.
Hiçbir şey anlamamıştım.
- Gittiğin yani gözüğünü açtığın yer bir labirent dostum.Philothes'un Labirenti.
- Kim?
- Bu adam oranın yanı kentin eski koruyucusuydu ta ki ebediyete ulaşana kadar.Akrep heykeli demiştin;o bir tılsım.Zaten bu labirent de o tılsımı ve kenti korumak için inşa edilmiş.Madalyon ise...Arzuhalci boynumdaki madalyonu dikkatle inceledi."Bu madalyon seni,onlara koruyucu kılmış."
- Peki hala nasıl hayattalar?Tılsım bozulmadı mı?
- Haklısın ama akrebin bir gözü hala yerinde değil mi?
Onaylar biçimde kafamı salladım.
- Kalan diğer gözü korumanı isteyeceklerdir.Hatta bu iskeletlerin hepsi ölüydü bundan eminim.Yeni bir koruyucu yani elçiyle dirildiler.Şu boynundaki madalyon sayesinde.
Aklıma göğsümdeki kağıt geldi.Arzuhalci'ye uzattım.
- Tutela Urbis ve Urbis...Tutela Urbis,kentin koruyucusu demek.Urbis ise koruyucu.Bak burada güç yazıyor,şurada ise cesaret...