Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Tüm İKV oyuncularının ortak paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
Rescuer
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2694
Kayıt: 05 Ara 2009 19:43
Klan: Lodos

Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Rescuer »

Eskiden açmış olduğum bir konu vardı Karaköy hakkında, bu konunun sonunda linkini de paylaşacağım, inanmayanlar girip baksın diye...
İlk bu fikri açığa vurduğumda olur mu öyle saçmalık diyenler daha sonralarda bu fikri ben buldum gibisinden konuşmaya başladığı için o konunun içerisinde bulunan mesajları ve şimdilerde "Mini Fan Art" için yazmış olduğum hikayeyi bu konuya topladım, diğer bir yönden söyleyecek olursak tek bir başlık altında toplamaya çalıştım.
Konuya açmış olduğum ilk konudaki yazıyla giriş yapıyorum ;

Rescuer yazdı:Karaköy'ün muhtemel girişini bildiklerimden faydalanarak tahmin ediyorum ve sizlerle paylaşmak istedim:
"Karaköy"e geçiş Yeraltı'ndan olacak!
Kadim Hidra'nın bölgesinde bulunan su akıntılı olduğuna göre bu su bir birikinti değil, zaten oyun hikayesinden de Kadim Hidra'nın denizden gelip saldırdığı ve daha sonra yine deniz yoluyla geri kaçtığı biliniyor.Demek ki ordaki su Balıkçı İdris'in balık tuttuğu Haliç suları...
Kadim Hidra yeraltında bulunduğuna göre aslında Yeraltı Bölgesi'nin bir kısmı Haliç'in altında olabilir, Yeraltı'nı kullanarak karşı kıyıya yaklaşıldığında ise yukarı çıkan bir merdiven ile Karaköy'e ulaşılmış olacak.Karaköy' ulaşıldıktan sonra yeni yeni paketler ile Beyoğlu ve Üsküdar'a kadar uzanan yeni yolculuklar bizleri bekleyecek diye düşünüyorum, umut ediyorum.
Şimdi ise bazı arkadaşların soruları üzerine verilmiş cevapları paylaşıyorum.

Rescuer yazdı:
DeathLord yazdı:Evet, işte bu yazıyı bekliyordum.Çok mantıklı bir düşünce de o suyun altından nasıl geçeceğimiz biraz mantık dışı.

Suyun altından geçmeyeceğiz o sular bize yeraltının Haliç Suları altında bir yerde olduğunu gösteriyor :) Haliç sularının olduğu yerde nasıl kuru kalabiliyorsak aynı şekilde belki bir tünel ile karşıya da geçebiliriz.


Vandervaart yazdı:Karaköy mü=)


Öle bişe varmı =) Hiç duymadm bi anda aklıma 55 bin kişinin rezil olduğu KADIKÖY geldide =)
Karaköy:
Resim

Kullgeretta yazdı:Umarım dediğiniz gibi olur ama bir rivayet vardır bu oyuna başladıgım gün duymuşumdur hatta ...

Çemberlitaş gelecek Çemberlitaş gelecek.Bence ilk önce Çemberlitaş-Beyoğlu gibi yerler gelir [Rivayet gerçekleşirse tabii].Ama Karaköy gelirse Fareadamlarla başımız fena halde derde girecek şimdiden söylemesi :twisted:
İstanbul haritasına bakacak olursak:
Resim
Kırmızı ile gösterdiğim yer, bizim zaten oynamakta olduğumuz Eminönü, yeşil bölge ise Karaköy...
Sarı daire bakınca ise Beyoğlu'nu görebiliyoruz, Beyoğlu ile Karaköy arasında çok bi uzaklık olacağını sanmam ayrıca şöyle bir durum var karşıya geçtiğimizde direk Karaköy'ü görmemiz gerekir, Karköy'ü geçmeden nasıl Beyoğlu'na ulaşırız?
2 yolu olabilir birisi sıkça bulunan ruh taşları bir diğeri ise Yeraltı'nda ki çıkış.Çıkışın nereden olacağını biliyoruz tıpkı Kemal Sunal'ın filmindeki gibi yanlış çıkış yapılırsa direk Beyoğlu'na çıkıp oradan kıyıya ilerleyebiliriz :) Ama bence kıyıdan içlere ilerlemek daha mantıklı olur :)
Gltsry yazdı:Rescuer Düşünceni Çok Beğendim Açıkcası..

1977 yılının ilk aylarına kadar, bu kısmi huzur ortamı süre geldi. Ancak 1977 yılının bahar ayında, Karaköy'de o zamana kadar hiç görülmemiş büyüklükte bir fare adam toplanması başladı. Aydemir Bey bu toplanmayı kaygı ile izliyordu. Ancak hemen sert tedbirler almadı. Sakin bir hareketle önce Karaköy bölgesinde yaşayan az sayıda insanı, dikkatleri çekmeden Eminönü'ne yerleştirdi. Ardından fare adamların önde gelenleriyle diyalog kurdu. Genel olarak fare adamlar, sayılarının çok artmasını gerekçe göstererek şu anda yerleştikleri iskele bölgesinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını belittiler ve Karaköy bölgesine el koyduklarını ilan ettiler. Aydemir Bey fare adamlarla kurulan diplomatik temaslarda Ziya Bey'e güveniyordu. Ziya Bey, tutarlı bir ilişki yürütmeye çalışmasına rağmen fare adamların talepleri artarak devam etti. Karaköy bölgesi resmen olmasa da fiilen fare adamlara bırakılmıştı. Bu fare adamların çoğunu memnun etse de, Gizit adındaki bir fare adam oluşumunu tatmin etmedi.

Gizitler,daha önce Eminönü dışında uzun bir süre yaşamış olan fare adamlar tarafından oluşturulmuş bir topluluktu. Aralarında Kuklacı tarafından büyü ile üretilen ilk nesilden olanlar mevcuttu. Ve onlara göre sayıca çok olanın en çok söz sahibi olması gerekiyordu. Bu grubun diğer bir çok fare adam üzerinde büyük bir nüfuzu vardı. Ve onların baskıları sonucunda Gizit oluşumu genişledi, 77 yılının yaz ayında, Gizit'e bağlı fare adamlar resmen Yükseliş Cemiyeti yönetimini tanımadıklarını ilan ettiler. Ardından Galata köprüsünü geçerek Eminönü'ne çeşitli akınlar başlattılar. Ve 1973'ten beri süregelen barış dönemi sona erdi.

Savaş esnasında Eminönü çevresi biraz daha değişti. Eskiden sığınılacak mekan olarak kullanılan Antrepo, savaşı fırsat bilerek saldırıya geçen cinlerin kontrolü altına geçti. Yeni Cami - Galata köprüsü arasında siperler kazıldı. Karaköy'ün kaybedilmesiyle Beyoğlu ile iletişim oldukça zor hale geldi.
Tarihçenin bu bölümünden de Anlayacağımız Gibi Beyoğlu ve Karaköy Aynanda getirilir bence. (Amin ) :mrgreen:
MykonS yazdı:Hidranın bulundugu yerdeki su birikintisi (Göl gibi bir şey) ile eminönü arasında kesin bir bağlantı vardır bunu tarihçeden anlayabiliriz hidra denizden gelmiştir ve bir başı kopunca denizden geri çekilmiştir geldiği yerde (tahminimce) şuanda buşunduğu yer yani hidra ile eminönü arasında bir geçiş olabilir ilerleyen seviyelerde ..
turkoxKANPARA yazdı:

evet enes yani yıkık köprü zaten galata köprüsü.ben bir ara bakıyordum yeraltı tam olarak istanbulun neresinde kalıyor diye.tam hesaplayamadım ama tren garının ilersi solucanın olduğu yer oluyor.

Eleştirecek olanların aşağıda paylaşacaklarımı kesinlikle okumalarını istiyorum.

Sagopakajmeran yazdı:
Rescuer yazdı:Ben bu konuyu açtığımda ne o datacı adam vardı ne de datalarda gemi vardı ve açtığım zamana bakılırsa oldukça mantıklı bir konuydu. Ayrıca o Arif adında geminin kullanılabileceği ne malumdur ? Size bu yönde bir teminat verilmiş gibi konuşuyorsunuz. Belki gemi denizde duran bir süs olacak sadece. Belki karşıya geçtiğimizde bir görev daha olacak Selami için ve o gemiyi ziyaret etmemiz gerekecek. Tek ihtimal üzerine bu kadar yoğunlaşıp kalabilmeniz beni şaşırtıyor ve her ne kadar datalarda o gemi olsa da bence bu konu da mantıklıdır...
Ayrıca ben Kadim Hidra'nın olduğu yerdeki sudan yüzeceğiz gibi şeyler dediğimi de hatırlamıyorum, o halde her geçmek isteyen Kadim Hidra'yı kesecek diye de bir kaide yoktur. Ben geçişin Yeraltı'ndan olabileceğini belirttim ve hala sözümün arkasındayım, neyle, nasıl geçilir tam fikir yürütmek imkansızdır ancak bana göre Karaköy ve Beyoğlu'na geçiş Yeraltı'ndan olacak !



Herkese iyi forumlar dilerim...
peki her geçmeye çalışan kadimi mi kescek :D
Rescuer yazdı:Ben ne diyorum sizler ne diyorsunuz :) Neden Kadim'i kesesiniz ille Kadim'in dibinden geçmek zorundamısınız, asla böyle birşey olmaz.Tekrar söylüyorum YERALTI'ndan olacak diyorum, Hidralardan olacak demiyorum ama farz edelimki Hidralar'dan olacak, bildiğiniz gibi Hidralar'ın bulunduğu mekan gayet geniş yani Hidra size saldırmadan da geçişinizi yapabilirsiniz.
İdris'in yanından bakınca gözükmesi konusuna gelince;
İlk sayfalara bakarsan ordan karşı tarafın çekilmiş bir fotoğrafı var, yani bölgenin oralarda olduğunu zaten biliyorum.Ordan gözüküyor olması ordan geçileceği anlamına gelmez. Konuyu baştan aşağı okursanız son haliyle bana hak vereceğinize inanıyorum. Arzuhalci Beyoğlu'ndan gemi ile mi geldi o halde ? Hatta gemiyle geldiyse nasıl gizemli bir gelş oldu diyim sizlere, nasıl kimsenin bilmediği bir geliş olabildi ? !.
Mantıklı düşünürseniz öyle bir kıyamet vaktinde bir gemiyi yada feribotu çalıştırmak için harcanak enerji öyle kolay bulunmayabilir ancak siz Arzuhalci hakkında söylediklerimi bir düşünün ve bir dahaki cevabınızı ona göre verin derim ;) :)



Herkese iyi forumlar...
Resim
Bitmez görünen mücadelede bir adım daha ilerlemek için...
Tılmesa
Kullanıcı avatarı
Rescuer
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2694
Kayıt: 05 Ara 2009 19:43
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Rescuer »

Ek olarak şunu söylemek istiyorum datalarla oynayan şahsın bulduklarını (gemi, vapur, kayık her neyse) kullanmama veya kullanamama nedenleri arasında halkın denizden korkması olabilir. Mykons (Ogün) arkadaşım eski konuda şöyle bir soru yöneltmiş;

MykonS yazdı:Merak ediyorum İstanbul Kıyamet vaktindeki halk hiç mi karşı taraftaki insanları düşünmedi neden onlara ulaşmayı denemedi küçük bir balıkçı teknesi yapabilirlerdi ve onunla karşıya geçebilirlerdi ..
Aynı zamanda bu sorunun cevabı da korku olabilir... Yeni kayıplar yaşanmasından korkuluyor olabilir, denizden ne gibi zarar gelebilir diyecek olursanız sonuçta Hidra denizden geldi ve denize gitti dolayısıyla denize doğru açılındığında tekrar Hidra'nın harekete geçeceği, Hidra'nın hala oralarda saklanıyor olabileceği korkusu ortaya çıkar. Buna Hidralar'ı keşfetmiş bir oyuncu gözüyle değil, Halime Teyze gibi halkten birinin gözüyle bakmanızı tavsiye ederim.

Değerli ve mantıklı yorumlarını esirgemeyen smartenes, MykonS, turkoxKANPARA, Gltsry ve Kullgeretta'ya bu isimler dışında isimlerini yazamadığım ilk konuya yorumlarını esirgemeden yorum yapan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.


Rescuer yazdı:
Kullgeretta yazdı:Bize sadece teoriler üzerinde düşünmek ve beklemek kalıyor arkadaşlar :)
Resim
Bitmez görünen mücadelede bir adım daha ilerlemek için...
Tılmesa
Kullanıcı avatarı
Rescuer
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2694
Kayıt: 05 Ara 2009 19:43
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Rescuer »

Ve son olarak mini Fan Art'a yollanılan hikayem...

Son Kurbanlar ve İntikam Savaşı


Eminönü'nün tatlı rüzgarına gözlerini açtığında duyduklarının ilk bu sözler olacağını ummuyordu. Bir an keşke ölseydim diye geçirdi içinden ve onu tedavi eden şifalı hekimlerin kendine geldiğini anlamasına fırsat dahi vermeden doğrularak Teşkilat'ın tedavi için kullandığı alandan hızlıca ayrıldı. Arkasından durmasını rica eden sözler artık bir emire döndüğünde "Kapa çeneni !" diyerek yoluna devam etti. Nasıl olurdu da büyük keşifi yapan kişi, o dev yaratığın ölümüne sebebiyet veren ordunun başındaki kişi böyle bir organizasyon için beklenmezdi ! Kendi iyiliği için olabileceği ihtimalini göz önünde bile bulundurmuyordu çünkü bu hayatta son sevdiği olan ablasını kaybettiğinde ölümü göze alıp katılmıştı Teşkilat'ın neferlerine... 96 senesinde Balyoz abisinin yaptıkları geçiyordu gözünün önünden, o zamanlar küçük elleri bir taşı dahi zor tutabiliyordu, şimdi ise Teşkilat'ın en güvendiği kişilerden biri haline gelmiş ve intikam yemini etmişti Koca Yasin ! Evet tam olarak böyle derdi ona tanıdıkları, yaklaşık 1,70 boyu olduğu halde Koca Yasin'di, 20 yaşına rağmen anlının akıyla çıktığı operasyonlar ve kazandığı sayısız madalyalar gösterirdi bunu . Apar topar zırhını giydi ve kimseye haber etmeden başladı uzun yolculuğa. Katılamadığı operasyonun sonuna kalan o kadim yaratığın ölüsünü görebilmek için gidiyordu, yüzlerce can alan yaratığın ölüsünü görebilmek için... Henüz Meteor'u yeni geçmiş, Yeraltı'na inmişken dönemin usta şifalarından olan yakın arkadaşı Mustafa onu görmek üzere Teşkilat'ın tedavi alanına gitmişti, duyduklarına pek de şaşırmayan Mustafa, söylene söylene Lodos Kalesi'ne gitti, ordan aldığı bir büyücü ile Yasin'in peşine takılacaktı diğer yandan ise Yeraltı'nın dar ve ıslak yolarından ilerleyen Koca Yasin akrepli yola varmıştı bile. Öyle büyük bir hırsla saldırıyor, öylesine darbeler indiriyordu ki adeta akreplere her bir vuruşta gücü biraz daha artıyor, nefreti biraz daha büyüyordu. Bu soğuk havaya rağmen anlından süzülen terleri silmek üzere çıkarttı tozlu eldivenlerini ve yanındaki küçük su matarasından bir kaç damla su içti. Dinlenmek için sırtını yasladığı küçük kaya sanki tüm yolun yorgunluğunu alırcasına bir masaj yapıyordu Yasin'in yorgun bedenine ve oracıkta sızıverdi. Uyandığında etraftan duyduğu sesler gözlerini açma isteğini yok ediyordu bi cesaret eline aldığı Teşkilat'ın hediyesi balyozunu bilinçsizce savurmaya başladı, bir kaç saniye sonra ise gözlerini açıp baktığında yerde cansız yatan üç akrep ve tek kancasını kopardığı bir akrep gördü, soluklanmaya fırsat bulamadan acı bir ısırıkla yerde buldu kendini, adeta omurgası parçalanır gibiydi. "Buraya kadar mı be Koca Yasin ! Buraya kadar mı senin yiğitliğin " diye içinden düşünürken ikinci bir darbeyle sol kolunu hissedemez hale gelmişti ancak bir an o gücü kendinde hissetti ve balyozunu tekrar savurduğunda ömründeki en acı dakikaları ve belki bu acı dakikaların sonuncusunu yaşatan akrep tekrar yerden kalkamayacak haldeydi.Burda daha fazla kalmamalıydı, öleceğini hisseder gibiydi ama bu şekilde değil diyerek yoluna devam etmeye çalışıyordu. Dakikalar önce bir aslanın ayaklarından güçlü ayakları şimdi onun için gereksiz bir fazlalıktı sanki, sürüne sürüne ilerlediği yolda artık sona yaklaştığını hisseder gibiydi ancak gümüş renkli bir akrepin küçük ısırığıyla vücudunda oluşan katalizör yolun değil ömrünün sonunu getiren bir darbe olmuştu. Yasin'in cansız bedeni yerdeki nemli toprakla birleştiğinde usta şifa Mustafa ve yanındaki genç büyücü Halil Meran yolunun ayrımına yeni yeni varmıştı. Bu denli yavaş olmalarına sinirlenen ve bir an sinirlerine hakim olamayan Mustafa "sana şu saçma büyü okulunda adam gibi birşey öğretemediler mi ?" diye bağırdı Halil'e. O sıra saygı duyduğu abisi Mustafa'dan durmasını rica eden Halil, yanındaki usta şifanın kolunu kavrayarak gözlerini yumdu ve saniyeler sonra kendilerini bir akrep cesetinin üstünde buldular.Genç yaşına rağmen son derece inanılmaz bir ışınlanma büyüsü gerçekleştiren Halil gurulu bir şekilde "Bunu okulda öğretmiyorlar efendim." dedi ancak henüz lafı bitmeden zaten sinirli olan usta şifanın ufak bir darbesini yiyince konuşmaya devam etmemesi gerektiğini anladı. Yoldaşına karşı bu sert çıkışına anlam veremeyen usta şifa özür kelimesini kendine yakıştıramadığından söze girdi "Şimdi laf etmenin vakti değil, çok daha mühim bir iş için burdayız. Bu başarını unutmayacağım." diyerek yolun dönüşünde vereceği hediyeyi garanti etti. Saniyeler sonra yolun üzerinde çember şeklinde dizilmiş ölü akrep cesetlerini ve yolun devamındaki kan izlerini gören Mustafa'nın adeta gözleri kararıyordu, adımları bir şifaya göre çok daha hızlı ve beynindeki düşünceler nedeniyle ruhundaki kudreti bir şifaya göre çok azdı o dakikalarda ve işte korktuğu başına gelmişti, kendini kaybedip bağırmaya, sanki anlıyorlarmış gibi akreplere tehtid savurmaya başlayan Mustafa az ilerde bekleyen ve Yasin'in ölümüne neden olan akrepin dikkatini çekmişti, saniyeler sonra Mustafanın yanında olan akrep için artık kıyamet vaktinin sonuydu. Mustafa hemen Yasin'e yaklaştı ve ellerini açabildiği kadar açtı, gücünü öylesine kullanıyordu ki yol boyunca devam eden mağara duvarları sanki çatlayacak gibiydi bir an genç büyücü hiç görmediği, belki bir daha göremeyeceği kadar parlak bir ışık gördü ve ardından duyulan sesler hiç kimsenin tanık olmadığı boğuk, ürkütücü seslerdi, ne Mustafa ne de Halil daha önce böyle bir canlandırma büyüsüne tanık olmamıştı. Usta şifa sustuğunda hem kendisi hem de temas etmeden ayağa diktiği Koca Yasin yerdeydi ancak bu bir zaferdi, bu bir son değil bu bir başlangıçtı. Gördükleri karşısında usta şifaya duyduğu saygı artık ölçülemez olmuştu genç büyücü için ve hemen asasını bir kenara bırakarak yerdeki iki bitkin bedeni Yeraltı'nın sırlarla, anılarla, acılarla dolu duvarlarına yasladı, çantasında zor bir an için sakladığı klan kimyagerinin hediyesi olan iksiri çıkartarak bir kaç damlasını zorlukla içirdi usta şifaya, saniyeler içinde sanki hiç bir iş yapmamışcasına güçlenen şifa derhal Yasin'e yöneldi "Sanırım tamam. Şimdi sen biraz uyu ben burda bekleyeceğim bir kaç saat sonra geri dönmek için yola çıkarız." genç büyücü, teşekkür edercesine başını salladı ve asasını yanına alıp yere uzandı. Yaklaşık 1 saat sonra kendine gelen Koca Yasin gözlerini açtığında bir an için yaşadığına inanamadı. Başını çevirdiğinde Mustafa'yı görünce herşey daha anlamlı ve sevindiriciydi. Hemen usta şifaya yaklaştı "Kardeşim ! Gördün mü bana yapılanı, gördün mü nasıl haksızlığa uğradığımı ! Beraber indirmedik mi darbelerimizi o üç başlı mahlukata, neden beklemediler ki beni !" Mustafa çok sevdiği arkadaşına susmasını rica edercesine işaret etti eliyle, sakin ve başlangıçta alaylı bir ses tonuyla konuşmaya başladı "Amma aç gözlüsün be kardeşim, bırakda yalnız başımıza bi kaç leş serelim. Seni bekleseydik eğer o kadim yaratık tekrar Eminönü'ne giden yolu bulabilirdi ve yine herşey için geç kalınmış olurdu, o zaman ne anlamı kalırdı senin kendini harab etmenin, ne anlamı kalırdı bizlerin seninle büyük mücadeleler vererek yavruları (Yeşil Hidralar) devirmemizin ? Hem tedavin bitmeden, tam iyileşmeden yaptığın bu hatayı henüz unutmadım, az dinlen geri dönerken konuşuruz." söylenene karşı gelmeyerek eski yerine döndü ve tekrar uzandı Yasin. Yaklaşık 3 saat sonra usta şifa Mustafa uyanmaları için sesleniyordu "Hadi uyanında yola çıkalım." Yasin bu cümleden Hidra'nın yolunda ilerleyecekleri hissine kapıldığı için hemen ayaklandı ve çok yol kalmadığını anlattı ancak bu kadar olaydan sonra geri dönmesinin istenmesi bir hayli sinirlendirmişti, ablasının ölümüne sebebiyet veren bu yaratığın en azından ölüsünü görmeyi hak ettiğini düşünüyordu. Uzun süre tartıştılar ve sonunda usta şifa, Halil'in kulağına birşeyler fısıldadı bu sözlerden sonra Halil "Peki efendim, görüşmek üzere." diyerek geri dönüş yolunu tuttu.Yasin ve Mustafa ise zorlu yolda ilerlemeye devam ediyordu, geçit göründüğünde adımlar da hızlanmıştı.

1 Gün Sonra...

Ölü yaratığın bedeninine indirdiği yumruklarla sızıp uyuyakalan Yasin uyandığında artık yaratığı değil mekanı süzüyordu meraklı gözlerle. Yeraltı'nın soğuk mağaralarında artık ellerini eldivenleri de koruyamıyor her dakika elindeki çatlaklar çoğalıyordu. Yavaşça kanamaya başlayan ellerini gezdirdiği mağara duvarlarında sarmaşıkların ardında eline bir merdiven geldi. Yeraltı'na inerken kullandıkları merdivenle hemen hemen aynı olan bu merdiven sarmaşıkların arasından yukarı doğru çıkıyordu, sonu görünmezcesine yukarı... Belki insanlık için yepyeni bir umut ışığı doğuyordu, belki yeni bir kıyamet kopacaktı anın oluşturduğu heyecanla hala uyumakta olan mustafa'yı şiddetle sarstı. "Şuna bak Mustafa, hayal mi bu ?" gerçekten inanamıyordu gördüklerine, birileri çok önceleri burdan geçmiş olmalıydı. Mustafa'nın durmasını isteyen sözlerine aldırmadan merdivene tırmanmaya başladı bir yandan küçük bıçağıyla sarmaşıkları kesiyor diğer yandan yukarı doğru tırmanıyordu, yerden yaklaşık 200 metre yükseğe çıktığında merdiven artık bitmişti fakat merdivenin zirvesinde merdiven toprağa giriyordu, bir an Hidra'nın kesiminde kullanılmış bir taktik olacağını düşündü fakat o kadar kısa sürede sarmaşıklar merdiveni örtemezdi, sarmaşıkları biraz daha temizlediğinde tahtalarla kapatılmış bir tünel gördü, içerisi oldukça karanlıktı ve neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Yasin'in arkasından tırmanan Mustafa "Hadisene be adam ! Burda beni dikmek için mi çıktın bu kadar yolu." diye kızdığında elindeki iksiri bir bez parçasına bağlayan Yasin iksirin alkolünden yararlanarak bezi yaktı ve tünele fırlatıp içeri girdi, gayet sessiz ve tehlikesiz görünüyordu bir o kadar da alçaktı. Aşağı doğru elini uzatıp Mustafa'yı da yukarı çekti, gittikleri yol belli olmasın diye tüneli tekrar tahta parçalarıyla kapacaktıki aşağıdan dalgalı bi ses duyuldu, "Dur bakalım Yasin abi, bensiz maceraya mı gidiyorsunuz bakalım". Gelen kişi aslında Eminönü'ne dönmüş olması gereken Halil'di. 3 kişi küçük tünelde ilerlemeye başladılar, bir yandan tek eliyle tünelin tavanını yoklayan Mustafa'nın eli birden boşta kaldı, tavan burda oldukça yükseliyordu, küçük bir ray ve rayın üzerinde madenlerde kullanılan küçük vagonlardan vardı, görünüşe göre bir zamanlar önce burada Yeral'tından başka yerlere geçilebilmesi için geçit yapılmaya çalışılmıştı fakat her nedense bundan vazgeçilmiş olmalıydı. Duvarda duran bir gaz lambasını eline alan Yasin, etrafı aydınlatabilmek için kudretini son damlasına kadar harcayan genç büyücü Halil'e durmasını işaret ederek gaz lambasını yaktı. Bir süre ilerlediklerinde ilerden küçük tıkırtılar ve konuşmalar duymaya başladılar, insan gibiydiler fakat yaklaşıldığında gayet donanımlı fareadamlar olduğu anlaşıldı. Gençliğinin verdiği heyecanla birden saldırıya geçen Halil tek gözüken fareadamın yakınlarında başka fareadamlar olabileceğinin farkında değildi, artık çok geç kalınmıştı Eminönü'ndekilerden çok farklı ve iri olan 4 fareadam Teşkilat'ın neferlerine karşı atağa başlamıştı, vagonu kendine siper eden Mustafa ustalığıyla adeta Azrail'e meydan okuyordu, dakikalar sonra 3 fareadam yerde cansız yatarken diğeri saniyeler içerisinde gözden kayboldu. İnanılır gibi değildi, daha önce ne Mustafa ne Yasin bu denli hızlı, iri ve güçlü fareadamlar görmemişti. Bir müddet dinlendikten sonra geri dönmeyi ve Teşkilat'ı bu durum hakkında bilgilendirmeyi düşündüler ancak Halil, Eminönü'ne gittiğinde zaten Teşkilat'a nerde olacaklarını bildirdiğini ve 3 gün içerisinde geri dönmedikleri taktirde bir arama ekibinin geleceğini bildirdi. Bizim açtığımız bu yolu arkamızdan gelen ajanlar rahatlıkla bulabilir diye düşünen ekip yoluna devam etti. Artık tünel karanlık olmaktan çıkmış, yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı, tüne üzerinde ağır cisimlerle kapatılmış küçük açıklar vardı ve bu açıklardan takip edildiklerini anlamaları çok uzun sürmedi. Kaçan fareadamın hızına bakılacak olursa bu kadar kısa sürede çok büyük bir fareadam ordusunun oraya gelebilmesi mümkündü fakat Mustafa yukarda tek bir fareadam olduğuna adeta adı kadar emindi. Küçük çıkış kapısı artık görünmüştü fakat üzerinde küçük bir çakı ile yazdığı düşünülen bir oyma yazı vardı, yazıya yaklaşan Halil'in ağzından sessizce "Selami Kelaynak 2009, hızlı ölüm" sözleri döküldü. İçten içe herkes kendine aynı soruyu soruyordu "Burda da mı bu adam ?!".Yavaşça kapıyı açan Mustafı'nın ardından ışın hızıyla gözlerini kapıyıp dışarı atlayan Yasin gözlerini kapatıp hızla silahını savurmaya başladı gözlerini açıp baktığında etrafta kimse yoktu ancak izlendiklerine emindiler, bu kadar akıllı bir düşmanla karşı karşıya olduklarını bilmek gerçekten herkesi ürkütmeye başlamıştı. Açıkta durmamaları gerektiğini söyleyen Halil az ilerdeki telgrafı göstererek telgrafa doğru ilerledi. Teşkilat'a bir telgraf ile yerlerini belirtmek ve bir an önce geri dönmeyi planlıyordu fakat unuttuğu bir şey vardı ki telgrafı çektikten sonra aklına geldi. Telgraf'ın üstünde Karaköy Belediyesi yazıyordu, artık karşıdaydılar ve Teşkilat'ın burayla hiç bir bağı yoktu. Çılgınca dua etmeye başladı telgraf hatlarının fareadamlarda olmaması için fakat ölümün pençesinden artık onu hiç bir dua kurtaramayacaktı. Saniyeler bile sürmemişti fareadam ordusunun bulundukları yere gelmesi, dönüş yoolu fareadamlarca kapatılmış ve çember içine alınmıştılar. Yaptığı hatanın üzüntüsünde olan Halil yanındaki iki abisinin kollarını kavradı, sözleri bittiğinde Mustafa ve Yasin'in ölümü belki gecikmişti kendisi ise yaptığı son ışınlanma büyüsünün bitkinliğiyle saniyeler içinde paramparça olmuştu.
Kendini feda ederek abilerinin yaşamasını sağlayan Halil'i hatırladıkça sinirlenen Yasin anlamsızca yumruklar savuruyordu. Bir geri dönüş olmalıydı ama çncelikle nerde olduklarını bulmalıydılar. Biraz dolaştıktan sonra öncelerine kırık dökük bir yazı çıkmıştı, yarım yamalak okuyabilen Mustafa "Beyoğlu Belediye Binası" demeye çalıştığı sıralarda şakağında hissettiği dişler sonrasında son olarak gördüğü Yasin'in uğraştığı 3 fareadamdı...

Aradan 1 hafta geçmesi sonucu Teşkilat kayıp 3 kişi hakkında arama çalışmaları başlatmıştı ve aylar süren aramalar sonucu Karaköy çıkışı bulunmuştu. Domuz'un Teşkilat'ı engellemeye çalışması sonucu İstanbul tekrar ikiye bölünmüştü fakat her ne pahasına olursa olsun Agah Bey canlarını insanlık için feda eden bu 3 kişinin cesedini bulmalıydı, alınacak bir intikam ve keşfedilecek yeni sırlar vardı.
2011 yılının ortalarında Domuz Teşkilat'ın kapısını şehrinde oluşan ölüm ve hırsızlık olayları yüzünden çalmıştı, fareadamlar belli zamanlarda tüneli kullanarak Yeraltı'na geçiyor ve hızları sayesinde kimseye görünmeden etrafı yağmalayıp kaçıyordu. Bir kaç ay içinde hazırlıklarını tamamlayan Teşkilat, Karaköy'e doğru ve belki kurtuluşa doğru ilerlemeye başladı.
Resim
Bitmez görünen mücadelede bir adım daha ilerlemek için...
Tılmesa
Kullanıcı avatarı
Rescuer
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2694
Kayıt: 05 Ara 2009 19:43
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Rescuer »

Son olarak konunun ilklerden ve en büyüklerden olduğunu göstermek amacıyla arama motoruna "ikv karaköy" yazdığımızda çıkan sıralamayı gösteriyorum:

Resim

Görüldüğü gibi en üst sırada eski konum bulunmakta.
Mesaj kastığım düşünülmesin lütfen konuyu 4 parçada oluşturmamın sebebi konunun uzunluğundan dolayı 1 mesaja sığmamasıdır.



Herkese iyi forumlar dilerim...
Resim
Bitmez görünen mücadelede bir adım daha ilerlemek için...
Tılmesa
Kullanıcı avatarı
abdullatif82
Işık Hanım'ın Elemanı
Işık Hanım'ın Elemanı
Mesajlar: 211
Kayıt: 05 Ara 2009 22:45
Sunucu: Sancak
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen abdullatif82 »

başka işiniz gücünüx yokmu sizin millet uzaya çıktı türk gençliğinin uğraştığı şeye bak
Fetih Cyberxonbaşı Trowhy

zaman, insanları değil ancak armutları olgunlaştırır ..
Kullanıcı avatarı
Shader
Işık Hanım'ın Elemanı
Işık Hanım'ın Elemanı
Mesajlar: 225
Kayıt: 20 Eyl 2010 16:44
Sunucu: Tılsım
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Shader »

Bana Kalırsa Sivri Ada - Karaköy - Eminönü arasında bir bağlantı var şimdi soracaklar Sivri adayı nereden çıkardın diye Selami Kelaynak görevlerindeki taşın altına bak görevinden taşı altında bulunan kağıtta neler yazıyordu

Kelaynak 2006 ( 2007 de olabilir bilmiyorum ) Karaya Veda

Selami Kelaynak Büyük bir ihtimalle Karaköy civarlarında ..

Yasin Yeraltından geçiş olması düşük bir ihtimal neden diyeceksin ..

Yeraltına giriş ve çıkış domuzun izni olmadan olmazmış zaten bab-ı aliden girip çıkıyorsun yani mutlaka domuzla karaköyün ilişkisi olması lasım yeraltından geçiş için ama yazılanlara bakarsak Eminönü daha yakın gibi duruyor Eminönüde teşkilatın kontrolünde olduğuna göre Eminönünden geçiş daha bir mantıklı geliyor ..

2.Kısım
Arif ve Ufkabakan gemileri hakkında
Ufkabakan gemisi Sivri Ada ile bağlantısı olmalı ve Selami Kelaynak Tarafından kullanılmış olmalı
Çünkü Selami Kelaynağın bir zamanlar kaldığı evin yanındaki Kulede Ufkabakan yazıyor ..
Ufkabakan gemisi buradan Sivri Ada ile ilişkilendirilebilir ..
Bana kalırsa Ufkabakan yazısını yazan kişi Selami Kelaynak
o yazıda ben ufkabakan gemisiyle Karaköye gidiyorum gibi bir anlam çıkartabiliriz ..

İleride Göreceğiz Biraz Sabır Biraz Sabır :!: :!:

MykonS ..
Resim
Kullanıcı avatarı
Canceazi
Kadim Hidra Avcısı
Kadim Hidra Avcısı
Mesajlar: 3606
Kayıt: 07 Ara 2009 19:24
Sunucu: Meran
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: #direngezi

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Canceazi »

Gerçekten çok kafa yormuşsunuz ve harika ve tüyleri diken diken edici gerçeklere ulaşmışsınız. Bana kalırsa Selami Kelaynak İKV'de gelecekte çok büyük bir yer kaplayacak !!!.

Bilgileri verenlere özellikle rescuere tebrikler.
Resim
Colorado - Magicem
- BeoWulfxBaNDeRaS - MeGaxPeaRSoN

Resim
Kullanıcı avatarı
Shader
Işık Hanım'ın Elemanı
Işık Hanım'ın Elemanı
Mesajlar: 225
Kayıt: 20 Eyl 2010 16:44
Sunucu: Tılsım
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Shader »

Yasinin Kafa yorduğunun 10/1 kadar kafa yormadım ama sadece Tarihçe Görew düzenine göre aklımdan geçenleri ve datada bulunan bazı bilgilerden Yararlandım

Ellerine Sağlık Yasin :lol: :lol:
Resim
Kullanıcı avatarı
Canceazi
Kadim Hidra Avcısı
Kadim Hidra Avcısı
Mesajlar: 3606
Kayıt: 07 Ara 2009 19:24
Sunucu: Meran
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: #direngezi

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Canceazi »

Resim

kafama en çok bu resim takıldı :? datadamı var bunlar =)
Resim
Colorado - Magicem
- BeoWulfxBaNDeRaS - MeGaxPeaRSoN

Resim
Kullanıcı avatarı
Rescuer
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2694
Kayıt: 05 Ara 2009 19:43
Klan: Lodos

Re: Karaköy HK. Fikir (2. Konu)/İKV'nin En Büyük Karaköy Konusu

Mesaj gönderen Rescuer »

Canceazi yazdı:Gerçekten çok kafa yormuşsunuz ve harika ve tüyleri diken diken edici gerçeklere ulaşmışsınız. Bana kalırsa Selami Kelaynak İKV'de gelecekte çok büyük bir yer kaplayacak !!!.

Bilgileri verenlere özellikle rescuere tebrikler.
Shader yazdı:Yasinin Kafa yorduğunun 10/1 kadar kafa yormadım ama sadece Tarihçe Görew düzenine göre aklımdan geçenleri ve datada bulunan bazı bilgilerden Yararlandım

Ellerine Sağlık Yasin :lol: :lol:
Teşekkür ederim dostlarım, birşeyler çağrıştırdıysam, birşeylerin birleştirilmesinde katkıda bulunduysam ne mutlu bana.

Shader yazdı:Bana Kalırsa Sivri Ada - Karaköy - Eminönü arasında bir bağlantı var şimdi soracaklar Sivri adayı nereden çıkardın diye Selami Kelaynak görevlerindeki taşın altına bak görevinden taşı altında bulunan kağıtta neler yazıyordu

Kelaynak 2006 ( 2007 de olabilir bilmiyorum ) Karaya Veda

Selami Kelaynak Büyük bir ihtimalle Karaköy civarlarında ..

Yasin Yeraltından geçiş olması düşük bir ihtimal neden diyeceksin ..

Yeraltına giriş ve çıkış domuzun izni olmadan olmazmış zaten bab-ı aliden girip çıkıyorsun yani mutlaka domuzla karaköyün ilişkisi olması lasım yeraltından geçiş için ama yazılanlara bakarsak Eminönü daha yakın gibi duruyor Eminönüde teşkilatın kontrolünde olduğuna göre Eminönünden geçiş daha bir mantıklı geliyor ..

2.Kısım
Arif ve Ufkabakan gemileri hakkında
Ufkabakan gemisi Sivri Ada ile bağlantısı olmalı ve Selami Kelaynak Tarafından kullanılmış olmalı
Çünkü Selami Kelaynağın bir zamanlar kaldığı evin yanındaki Kulede Ufkabakan yazıyor ..
Ufkabakan gemisi buradan Sivri Ada ile ilişkilendirilebilir ..
Bana kalırsa Ufkabakan yazısını yazan kişi Selami Kelaynak
o yazıda ben ufkabakan gemisiyle Karaköye gidiyorum gibi bir anlam çıkartabiliriz ..

İleride Göreceğiz Biraz Sabır Biraz Sabır :!: :!:

MykonS ..

Evet güzel bir yönden bakmışsın Ogün dostum ancak yazdığım hikayeye bakarsan ben de Domuz'un Teşkilat'a başlarda müsade etmediğini fakat daha sonra başı fareadam baskınlarıyla derde girince yardım istemek zorunda kaldığını söyledim. Adadan geçişe gelecek olursak datadaki o gemiler belkide Karaköy'e gittiğimizde Karaköy'de görülen ve bizden önce birilerinin gelmiş olduğunu gösteren gemiler olacak... Ben bir gemi aracılığıyla (oyunun konsepti açısından) karşıya geçiş yapılacağına inanamıyorum.

Yorumlarınız için çok teşekkürler, iyi forumlar...
Resim
Bitmez görünen mücadelede bir adım daha ilerlemek için...
Tılmesa
Kilitli

“Genel Etkileşim” sayfasına dön