KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI
Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşını sona erdiren ve Osmanlı Devletinde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşmadır. Güney Dobruca’daki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.
Osmanlı ordusunun, 1773’te Ruslara karşı kazandığı Rusçuk, Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe II. Katerina, Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Petro Rumyantsev, Osmanlı ordusunu, merkezinde muhasara için Şumnu’ya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzade Mehmed Paşa, düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de, bu kuvvetler Kozluca’da mağlup oldu. Rumyantsev’in, bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle, Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi, askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Ahmed Resmî Efendi, nişancı rütbesi ile birinci, Reîsül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak, 12 Temmuz 1774’te Şumnu’dan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası,General Nikolay Repnin idi. Mareşal Rumyantsev mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden, mecburen teklif kabul olunup, iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.
Rus başkumandanı, sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun, Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları, bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine, Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler.
Antlaşmanın koşulları
Kırım Hanlığı'yla Kuban ve Bucak Tatarları siyâsî bakımdan müstakil olup, ancak dînî işlerinde Hilafet makamına tâbi olacaklardır.
Kılburun, Kerç, Yenikale ve Azak Kalesi'yle Dinyeper (Özi) ve Buğ (Aksu) nehirleri arasındaki arazi, Rusya’ya terk edilmiş ve Aksu hudut kabul edilmiştir.
Ruslar tarafından işgal edilen Besarabya, Eflak, Boğdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adaları Osmanlılara iade olunacaktır.
Rus ordusu, Bulgaristan’da Tuna’nın sağ sahilinden, bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.
Rusya, Osmanlı topraklarındaki Ortodoksları daimî surette himaye edebilecektir.
Rus sefirlerinin, Eflâk ve Boğdan vaziyetleri hakkındaki müracaatları dikkate alınacaktır. (Bu madde mucibince memleketin işlerinde Rus müdahalesine devamlı açık kapı bırakılmış oluyordu.)
Rus ticaret gemileri, Karadeniz’le Akdeniz’de hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boğazlardan geçebilecekler ve Osmanlı limanlarında kalabileceklerdi. Böylelikle Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
Ruslar, İstanbul'da daimi elçilik bulundurabilecek ve Balkanlar'da istedikleri yerde konsolosluk açabileceklerdi. Bu da Rusların Panslavizm politikasına zemin hazırlamıştır.
İngiltere ile Fransa'ya verilen kapitülasyonlar, Rusya’ya da aynen tanınacaktır.
Osmanlı Devleti, savaş tazminatı olarak, üç senede ve üç taksitte, Rusya’ya on beş bin kese akça verecektir. Osmanlı Devleti, tarihinde ilk defa savaş tazminatı ödemiştir.
Orta-Kuzey Kafkasya'da Osmanlı Devleti ile Rusya arasında tarafsız bir bölge olan Kabartay ya da Kabardiya, Rusya'ya ilhak edildi.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
22 TEMMUZ TARİHTE BUGÜN
Olaylar
ErzurumKongresiKararlari.JPG
1456 - Belgrad Kuşatması - Macar Kralı John Hunyadi, Osmanlı padişahı II. Mehmed'i yendi.
1711 - Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Prut Barış Antlaşması imzalandı.
1913 - Edirne Bulgar işgalinden kurtarıldı.
1919 - Erzurum Kongresi toplandı.
1933 - Wiley Post, Dünya etrafında uçakla tek başına dolaşan ilk insan oldu. 15.596 millik yolculuğu 7 gün, 18 saat, 45 dakika sürdü.
1961 - Barzani aşiretlerinin baskılarına dayanamayan 800 Türk, Irak sınırını aşarak Türkiye'ye iltica etti. Gelenler Hakkari'nin Benekli yaylasına yerleştirildi ve kendilerine uçakla yiyecek maddesi atıldı. Göç daha sonraki günlerde de sürdü.
1974 - Kıbrıs Harekâtı: İkinci çıkartma birliği olan 39. Türk Tümeni, Kıbrıs'a çıktı ve havadan inmiş olan birliklerle birleşti. Saat 17:00’de ateşkes ilan edildi. Türk birlikleri, Lapta-Girne-Lefkoşa üçgeni içerisinde Cenevre Görüşmeleri’nin sonucunu beklemeye başladı.
1998 - Türkiye, Avrupa Birliği politikasının özünü oluşturacak şekilde hazırlamış olduğu "Türkiye-AB ilişkilerini Geliştirme Stratejisi" başlıklı raporunu bir nota eşliğinde, AB Komisyonu ve dönem başkanlığına (Konseye) gönderdi.
2007 - Türkiye genel seçimleri yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi, 46,66 oy oranı ile 341 milletvekili çıkardı ve tekrar tek başına iktidar oldu.
2008 - Bosna Savaş Suçlusu Radovan Karadzic Sırbistan'da yakalandı.
Olaylar
ErzurumKongresiKararlari.JPG
1456 - Belgrad Kuşatması - Macar Kralı John Hunyadi, Osmanlı padişahı II. Mehmed'i yendi.
1711 - Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Prut Barış Antlaşması imzalandı.
1913 - Edirne Bulgar işgalinden kurtarıldı.
1919 - Erzurum Kongresi toplandı.
1933 - Wiley Post, Dünya etrafında uçakla tek başına dolaşan ilk insan oldu. 15.596 millik yolculuğu 7 gün, 18 saat, 45 dakika sürdü.
1961 - Barzani aşiretlerinin baskılarına dayanamayan 800 Türk, Irak sınırını aşarak Türkiye'ye iltica etti. Gelenler Hakkari'nin Benekli yaylasına yerleştirildi ve kendilerine uçakla yiyecek maddesi atıldı. Göç daha sonraki günlerde de sürdü.
1974 - Kıbrıs Harekâtı: İkinci çıkartma birliği olan 39. Türk Tümeni, Kıbrıs'a çıktı ve havadan inmiş olan birliklerle birleşti. Saat 17:00’de ateşkes ilan edildi. Türk birlikleri, Lapta-Girne-Lefkoşa üçgeni içerisinde Cenevre Görüşmeleri’nin sonucunu beklemeye başladı.
1998 - Türkiye, Avrupa Birliği politikasının özünü oluşturacak şekilde hazırlamış olduğu "Türkiye-AB ilişkilerini Geliştirme Stratejisi" başlıklı raporunu bir nota eşliğinde, AB Komisyonu ve dönem başkanlığına (Konseye) gönderdi.
2007 - Türkiye genel seçimleri yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi, 46,66 oy oranı ile 341 milletvekili çıkardı ve tekrar tek başına iktidar oldu.
2008 - Bosna Savaş Suçlusu Radovan Karadzic Sırbistan'da yakalandı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
BELGRAD KUŞATMASI 1456
Belgrad Kuşatması, 1456 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun Macaristan Krallığı'nın elinde olan Belgrad'ı 2. kez ele geçirme girişimidir. İlk kuşatma Osmanlı sultanı I. Murat tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sırpların başkenti olan Belgrad, Osmanlı baskısı nedeniyle 15. yüzyıl başlarında Macarlara bırakılmıştı. Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet 1453'te İstanbul'un fethinden sonra, Macaristan Krallığı'nı hükmü altına almak için güçlerini toplamaktaydı. Öncelikli hedefi Belgrad (eski Macarca Nándorfehérvár) şehrinin sınır kalesiydi (Macarca végvár). Önceki yirmi yıllık süreçte Osmanlı ile birçok savaşta bulunmuş, Valak soyundan soylu ve savaşçı lider olan János Hunyadi, saldırıyı bekliyordu.
Kuşatma, sonunda büyük bir savaşa dönüştü.Hunyadi'nin komutasındaki ani karşı saldırı ile Osmanlı kampını istila etmesi sonucunda, yaralanan Fatih Sultan Mehmet kuşatmayı kaldırmak ve geri dönmek zorunda kaldı. Bu arada Macar kampındaki vebaya yakalanan János Hunyadi, savaştan üç hafta sonra öldü.
Belgrad Kuşatması, 1456 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun Macaristan Krallığı'nın elinde olan Belgrad'ı 2. kez ele geçirme girişimidir. İlk kuşatma Osmanlı sultanı I. Murat tarafından gerçekleştirilmiştir.
Sırpların başkenti olan Belgrad, Osmanlı baskısı nedeniyle 15. yüzyıl başlarında Macarlara bırakılmıştı. Osmanlı sultanı Fatih Sultan Mehmet 1453'te İstanbul'un fethinden sonra, Macaristan Krallığı'nı hükmü altına almak için güçlerini toplamaktaydı. Öncelikli hedefi Belgrad (eski Macarca Nándorfehérvár) şehrinin sınır kalesiydi (Macarca végvár). Önceki yirmi yıllık süreçte Osmanlı ile birçok savaşta bulunmuş, Valak soyundan soylu ve savaşçı lider olan János Hunyadi, saldırıyı bekliyordu.
Kuşatma, sonunda büyük bir savaşa dönüştü.Hunyadi'nin komutasındaki ani karşı saldırı ile Osmanlı kampını istila etmesi sonucunda, yaralanan Fatih Sultan Mehmet kuşatmayı kaldırmak ve geri dönmek zorunda kaldı. Bu arada Macar kampındaki vebaya yakalanan János Hunyadi, savaştan üç hafta sonra öldü.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
PRUT BARIŞ ANTLAŞMASI
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Muharebesi'nde İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı. İsveç Kralı'nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi, ve Bender'de mülteci bulunan Karl'ın İstanbul'a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmed Rusya'ya karşı savaş ilan etti (1710).
Savaşın kazanılması
Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 200.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında Stanileşti kasabası yakınında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkânı bulunmayan Rus Çarı Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe I. Katerina araya girerek Osmanlı Devleti'ne barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa, Deli Petro'nun ordusunun etrafını sarmışken, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenmemesi nedeniyle barışı kabul etmiştir. 22 Temmuz 1711'de taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Antlaşmanın imzalanmasından Sultan III. Ahmed de memnun olmuştu. Ancak ordusunu muhasaradan kurtaran Çar I. Petro'nun, vaatlerini yerine getirmemesi, sadrazama karşı İstanbul'da bir muhalefet grubunun oluşmasına yol açtı. Baltacı ile Katerina arasında ne tür bir ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuştur. Ancak bilimsel anlamda yapılan araştırmaların, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile Katerina arasında bir buluşmanın gerçekleşmediğini ortaya koyduğu söylenmektedir.
Prut Antlaşması
Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa barış yapılmasını kabul etti . İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul'da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Karl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi. Rusya Lehistan'ın içişlerine karışamayacaktı. Osmanlı Devleti, 1700 yılında İstanbul Antlaşması'yla kaybettiği Azak Kalesi ve çevresini alarak Rusları Karadeniz'den uzaklaştırmış ve Karlofça Antlaşması'yla da kaybettiği yerleri geri alma konusunda ümitlenmiştir. Ayrıca Prut Savaşı sonunda Osmanlı-İsveç ilişkileri güçlenmiştir.
Osmanlı Devleti, Prut Savaşı sırasında elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Bunda yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın yeniçerilere güvenememesi etkili olmuştur.
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Muharebesi'nde İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı. İsveç Kralı'nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi, ve Bender'de mülteci bulunan Karl'ın İstanbul'a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmed Rusya'ya karşı savaş ilan etti (1710).
Savaşın kazanılması
Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 200.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında Stanileşti kasabası yakınında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkânı bulunmayan Rus Çarı Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe I. Katerina araya girerek Osmanlı Devleti'ne barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa, Deli Petro'nun ordusunun etrafını sarmışken, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenmemesi nedeniyle barışı kabul etmiştir. 22 Temmuz 1711'de taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Antlaşmanın imzalanmasından Sultan III. Ahmed de memnun olmuştu. Ancak ordusunu muhasaradan kurtaran Çar I. Petro'nun, vaatlerini yerine getirmemesi, sadrazama karşı İstanbul'da bir muhalefet grubunun oluşmasına yol açtı. Baltacı ile Katerina arasında ne tür bir ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuştur. Ancak bilimsel anlamda yapılan araştırmaların, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile Katerina arasında bir buluşmanın gerçekleşmediğini ortaya koyduğu söylenmektedir.
Prut Antlaşması
Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa barış yapılmasını kabul etti . İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul'da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Karl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi. Rusya Lehistan'ın içişlerine karışamayacaktı. Osmanlı Devleti, 1700 yılında İstanbul Antlaşması'yla kaybettiği Azak Kalesi ve çevresini alarak Rusları Karadeniz'den uzaklaştırmış ve Karlofça Antlaşması'yla da kaybettiği yerleri geri alma konusunda ümitlenmiştir. Ayrıca Prut Savaşı sonunda Osmanlı-İsveç ilişkileri güçlenmiştir.
Osmanlı Devleti, Prut Savaşı sırasında elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Bunda yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın yeniçerilere güvenememesi etkili olmuştur.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
ERZURUM KONGRESİ
Erzurum Kongresi ve Önemi-
İstanbul’da kurulmuş olan Doğu İllerinin Haklarını Koruma Derneğinin bir şubesi de Erzurum’da açılmış, şube kongresi, 17 Haziran’da toplanarak tüm doğu illeri temsilcilerinin katılacağı bir bölge kongresi düzenlenmesini kararlaştırmıştı.3Temmuz’da Erzurum’a gelmiş bulunan Mustafa Kemal’in ve Kazım Karabekir’in destek ve katkılarıyla kongre 23 Temmuz’da toplandı. Mustafa Kemal ve Rauf Bey de Erzurum’dan delege olarak kongreye katıldılar. Mustafa Kemal kongre başkanlığına seçildi.Kongrede alınan kararlar şöyleydi:
Erzurum Kongresinin Maddeleri
14 gün yoğun çalışmadan sonra Erzurum Kongresi,7 Ağustos'ta sona erdi. Aldığı tarihi kararlar ile yalnızca doğu illerini değil, bütün ulusu temsil ediyordu.Alınan belli başlı kararlar şunlardır:
• Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür. Onun çeşitli kısımları birbirinden ayıramaz.
• Her türlü yabancı işgal ve müdahalesinde karşı ve Osmanlı Devleti’nin dağılması halinde ulus birlikte karşı koyacaktır.
• Yurdun ve bağımsızlığın korunması için İstanbul’daki Hükümet yeterli olmaz ise geçici bir Hükümet kurulacaktır. Bu Hükümet, ulusal kongrece seçilecekti. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.
• Ulusal gücü etkin ve ulusal iradeyi egemen kılmak esas amaçtır.
• Gayrimüslim unsurlara siyasal egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar (imtiyazlar) verilemez.
• Meclisin derhal toplanması ve hükümet çalışmalarının Meclisin denetimine girmesi için çalışılacaktır.
• Kongre dağılmadan önce dokuz kişilik Temsil Heyetini seçti. Mustafa Kemal, Temsil Heyeti başkanlığına getirildi.
Erzurum Kongresinin Önemi
Bu kongrede yeni bir devletin kurulması düşüncesi belirtilmiştir. Kongre, ayrıca Doğu Anadolu bölgesindeki, ‘ulusal hakları savunma örgütlerini’ de birleştirmiştir. Erzurum Kongresi daha sonraki kongreye ışık tutmuş ve ana ilkeleri saptayarak yaygınlaştırılmış, ulusal birlik yolunda atılan önemli bir adım olmuştur. Ulusal egemenliğimizin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine ilk kez burada karar verilmiştir. Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına karşın alınan kararlar ülkenin tümüne yönelikti. Bu da kongrenin önemini arttırmıştır.Bu hareketin tabandan geldiğini göremeyen ve onu sadece birkaç subayın işinden ibaret sayıp dağıtılabilirse başkaldırının sona ereceğini sanan İstanbul Hükümeti bir bildiri yayımlayarak kongreye katılanların tutuklanmasını istedi.Ne var ki İstanbul Hükümeti bu emri yerine getirecek bir makam bulamadı.
Yabancı devlet temsilcileri de kongreyi, kısa ömürlü ve cılız bir başkaldırma hareketi olarak değerlendirdiklerinden fazla önemsemediler.Bu sıralarda Batı Anadolu’daki dernekler de birleşme yoluna gitmişlerdi. Balıkesir (26-30 Temmuz), Alaşehir (16-25 Ağustos) Kongreleri toplanmış ve Amasya Genelgesinde yazılı esasların uygulanması kabul edilmiştir.
Erzurum Kongresi ve Önemi-
İstanbul’da kurulmuş olan Doğu İllerinin Haklarını Koruma Derneğinin bir şubesi de Erzurum’da açılmış, şube kongresi, 17 Haziran’da toplanarak tüm doğu illeri temsilcilerinin katılacağı bir bölge kongresi düzenlenmesini kararlaştırmıştı.3Temmuz’da Erzurum’a gelmiş bulunan Mustafa Kemal’in ve Kazım Karabekir’in destek ve katkılarıyla kongre 23 Temmuz’da toplandı. Mustafa Kemal ve Rauf Bey de Erzurum’dan delege olarak kongreye katıldılar. Mustafa Kemal kongre başkanlığına seçildi.Kongrede alınan kararlar şöyleydi:
Erzurum Kongresinin Maddeleri
14 gün yoğun çalışmadan sonra Erzurum Kongresi,7 Ağustos'ta sona erdi. Aldığı tarihi kararlar ile yalnızca doğu illerini değil, bütün ulusu temsil ediyordu.Alınan belli başlı kararlar şunlardır:
• Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür. Onun çeşitli kısımları birbirinden ayıramaz.
• Her türlü yabancı işgal ve müdahalesinde karşı ve Osmanlı Devleti’nin dağılması halinde ulus birlikte karşı koyacaktır.
• Yurdun ve bağımsızlığın korunması için İstanbul’daki Hükümet yeterli olmaz ise geçici bir Hükümet kurulacaktır. Bu Hükümet, ulusal kongrece seçilecekti. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.
• Ulusal gücü etkin ve ulusal iradeyi egemen kılmak esas amaçtır.
• Gayrimüslim unsurlara siyasal egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar (imtiyazlar) verilemez.
• Meclisin derhal toplanması ve hükümet çalışmalarının Meclisin denetimine girmesi için çalışılacaktır.
• Kongre dağılmadan önce dokuz kişilik Temsil Heyetini seçti. Mustafa Kemal, Temsil Heyeti başkanlığına getirildi.
Erzurum Kongresinin Önemi
Bu kongrede yeni bir devletin kurulması düşüncesi belirtilmiştir. Kongre, ayrıca Doğu Anadolu bölgesindeki, ‘ulusal hakları savunma örgütlerini’ de birleştirmiştir. Erzurum Kongresi daha sonraki kongreye ışık tutmuş ve ana ilkeleri saptayarak yaygınlaştırılmış, ulusal birlik yolunda atılan önemli bir adım olmuştur. Ulusal egemenliğimizin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine ilk kez burada karar verilmiştir. Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına karşın alınan kararlar ülkenin tümüne yönelikti. Bu da kongrenin önemini arttırmıştır.Bu hareketin tabandan geldiğini göremeyen ve onu sadece birkaç subayın işinden ibaret sayıp dağıtılabilirse başkaldırının sona ereceğini sanan İstanbul Hükümeti bir bildiri yayımlayarak kongreye katılanların tutuklanmasını istedi.Ne var ki İstanbul Hükümeti bu emri yerine getirecek bir makam bulamadı.
Yabancı devlet temsilcileri de kongreyi, kısa ömürlü ve cılız bir başkaldırma hareketi olarak değerlendirdiklerinden fazla önemsemediler.Bu sıralarda Batı Anadolu’daki dernekler de birleşme yoluna gitmişlerdi. Balıkesir (26-30 Temmuz), Alaşehir (16-25 Ağustos) Kongreleri toplanmış ve Amasya Genelgesinde yazılı esasların uygulanması kabul edilmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
SELAMÜNALEYKÜM
Bütün kardeşlerimin, Türk Milletinin ve İslam aleminin kadir gecesi mubarek olsun. Hayırlara vesile olsun.
Bütün kardeşlerimin, Türk Milletinin ve İslam aleminin kadir gecesi mubarek olsun. Hayırlara vesile olsun.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
23 TEMMUZ; TARİHTE BUGÜN
Olaylar
1894 - Japon güçleri Seul kraliyet sarayını işgal etti ve Kore kralını tahttan indirdi.
1903 - Ford şirketi, ürettiği ilk arabanın satışını yaptı.
1908 - II. Meşrutiyet'in ilanı
1929 - İtalya'da faşist hükümet, yabancı sözcüklerin kullanımını yasakladı.
1939 - Hatay anavatana katıldı.
1952 - Mısır'da Cemal Abdül Nasır liderliğindeki Hür Subaylar Hareketi I. Faruk'u devirdi ve monarşiye son verdi.
1963 - Fransa, nükleer denemeleri sınırlandırmak üzere Moskova'da yapılan Deneme Yasaklama Antlaşması'na katılmayı reddetti.
1967 - Detroit, Michigan'da ABD tarihinin en kanlı ayaklanmalarından biri başladı. Olaylar sona erdiğinde, geride 43 ölü, 342 yaralı ve yaklaşık 1400 yanmış bina kaldı.
1983 - Sri Lanka'daki Budist çoğunluk, yaklaşık 3.000 Tamili katletti. 400.000 civarında Tamil komşu ülkelere kaçtı. Olay Sri Lanka tarihine "Kara Temmuz" olarak geçti.
1995 - Hale-Bopp kuyrukluyıldızının keşfi.
Olaylar
1894 - Japon güçleri Seul kraliyet sarayını işgal etti ve Kore kralını tahttan indirdi.
1903 - Ford şirketi, ürettiği ilk arabanın satışını yaptı.
1908 - II. Meşrutiyet'in ilanı
1929 - İtalya'da faşist hükümet, yabancı sözcüklerin kullanımını yasakladı.
1939 - Hatay anavatana katıldı.
1952 - Mısır'da Cemal Abdül Nasır liderliğindeki Hür Subaylar Hareketi I. Faruk'u devirdi ve monarşiye son verdi.
1963 - Fransa, nükleer denemeleri sınırlandırmak üzere Moskova'da yapılan Deneme Yasaklama Antlaşması'na katılmayı reddetti.
1967 - Detroit, Michigan'da ABD tarihinin en kanlı ayaklanmalarından biri başladı. Olaylar sona erdiğinde, geride 43 ölü, 342 yaralı ve yaklaşık 1400 yanmış bina kaldı.
1983 - Sri Lanka'daki Budist çoğunluk, yaklaşık 3.000 Tamili katletti. 400.000 civarında Tamil komşu ülkelere kaçtı. Olay Sri Lanka tarihine "Kara Temmuz" olarak geçti.
1995 - Hale-Bopp kuyrukluyıldızının keşfi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
II. MEŞRUTİYET
Meclis-i Mebusan
17 Aralık
1908'de padişahın nutkuyla açılarak çalışmalarına başladı. Ama meclisin çalışmaları bu kez de dinci çevreler ile İttihatçı karşıtlarının
13 Nisan
1909’da
İstanbul'da ayaklanmasıyla kesintiye uğradı.
31 Mart Olayı olarak anılan bu ayaklanma,
Selanik'ten gelen
Hareket Ordusu tarafından
24 Nisan
1909'da bastırıldı.
27 Nisan'da yeniden toplanan meclis,
II. Abdülhamit'i bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve yerine
V. Mehmet Reşat’ın geçirilmesine karar verdi. Ardından
1876 Anayasası olarak da bilinen
Kanun-i Esasi üzerinde değişiklikler yaparak siyasal ve hukuksal kurumları yeniden düzenledi.
Yeni anayasa padişahın yürütme yetkisini büyük ölçüde sınırlıyordu. Artık vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise karşı sorumluydu. Ayrıca meclisin hükümetin çalışmalarını denetleme yetkisi vardı. Meclisten güvenoyu alamayan vekillerin ve hükümetin görevi sona eriyordu. Gerek
Meclis-i Mebusan gerekse
Meclisi-i Âyan, vekiller heyetinin yanı sıra yasa çıkarılmasını önerebiliyordu. Meclis başkanını
padişah değil, meclisin kendisi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi tanınmakla birlikte, bu yetki hem koşullara bağlamış, hem de üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmişti.
İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti. Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular. Bu dönemde Osmanlı Devleti, Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya savaşlarına girdi. Üç savaşta da yenilgiyle ve toprak kayıplarıyla çıktı. I. Dünya Savaşı’nın hemen ardından VI. Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918’de parlamentoyu kapattı. Bu tarihten yaklaşık 4 yıl sonra da Osmanlı Devleti tarihten silindi.
Meclis-i Mebusan
17 Aralık
1908'de padişahın nutkuyla açılarak çalışmalarına başladı. Ama meclisin çalışmaları bu kez de dinci çevreler ile İttihatçı karşıtlarının
13 Nisan
1909’da
İstanbul'da ayaklanmasıyla kesintiye uğradı.
31 Mart Olayı olarak anılan bu ayaklanma,
Selanik'ten gelen
Hareket Ordusu tarafından
24 Nisan
1909'da bastırıldı.
27 Nisan'da yeniden toplanan meclis,
II. Abdülhamit'i bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve yerine
V. Mehmet Reşat’ın geçirilmesine karar verdi. Ardından
1876 Anayasası olarak da bilinen
Kanun-i Esasi üzerinde değişiklikler yaparak siyasal ve hukuksal kurumları yeniden düzenledi.
Yeni anayasa padişahın yürütme yetkisini büyük ölçüde sınırlıyordu. Artık vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise karşı sorumluydu. Ayrıca meclisin hükümetin çalışmalarını denetleme yetkisi vardı. Meclisten güvenoyu alamayan vekillerin ve hükümetin görevi sona eriyordu. Gerek
Meclis-i Mebusan gerekse
Meclisi-i Âyan, vekiller heyetinin yanı sıra yasa çıkarılmasını önerebiliyordu. Meclis başkanını
padişah değil, meclisin kendisi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi tanınmakla birlikte, bu yetki hem koşullara bağlamış, hem de üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmişti.
İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti. Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular. Bu dönemde Osmanlı Devleti, Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya savaşlarına girdi. Üç savaşta da yenilgiyle ve toprak kayıplarıyla çıktı. I. Dünya Savaşı’nın hemen ardından VI. Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918’de parlamentoyu kapattı. Bu tarihten yaklaşık 4 yıl sonra da Osmanlı Devleti tarihten silindi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
HATAY IN TÜRKİYE YE KATILMASI
Hatay Devleti (Fransızca: État du Hatay, Arapça: دولة هتاي Devlat Hatay), İskenderun Sancağı'nın 7 Eylül 1938'de bağımsızlığını ilan etmesi ile kurulmuş olan Türk devleti. 29 Haziran 1939 günü devletin yasama organı olan 22 üyesi Türk olan 40 üyeli Hatay Devleti Millet Meclisi'nin aldığı karar gereği Türkiye'ye katılmış ve Hatay ili olmuştur.
1937'de Milletler Cemiyeti kararıyla Hatay sorununun çözümü için kurulmuştur. Devletin kuruluşu Hatay Millet Meclisi'nin 2 Eylül 1938 tarihli kararıyla ilan edilmiştir. Devlet başkanlığına Tayfur Sökmen, meclis başkanlığına Abdülgani Türkmen, başbakanlığa ise Abdurrahman Melek seçilmiştir. Devletin resmî dili Türkçe, ikinci dili ise Fransızca olmuştu ancak Arapça eğitim veren okullar Arapça eğitime devam edeceklerdi. Kuruluş taslağında iç işlerinde bağımsız olarak düşünülmüş; dış ilişkiler, mali ilişkiler, gümrüklerin ve toprak bütünlüğünün Fransa ve Türkiye tarafından denetim ve güvence altına alınmasına karar verilmişti.
Bütün karar ve yürütme organları Türk nüfusunun yönetiminde olan devletin statü gereği Fransız Suriye mandasına olan bağımlılığı sorun yaratıyordu. Bu nedenle, aşama aşama gerçekleştirilen değişikliklerle Türkiye'ye bağlanmaya doğru giden Hatay, II. Dünya Savaşı'nın yaklaşması nedeniyle Fransa'nın da ısrarcı olamamasından ve Fransa'nın Türkiye ile savaşmayı göze alamamasından yararlanarak 29 Haziran 1939'da meclisinin aldığı karar doğrultusunda Türkiye'ye katıldı.
Hatay Devleti (Fransızca: État du Hatay, Arapça: دولة هتاي Devlat Hatay), İskenderun Sancağı'nın 7 Eylül 1938'de bağımsızlığını ilan etmesi ile kurulmuş olan Türk devleti. 29 Haziran 1939 günü devletin yasama organı olan 22 üyesi Türk olan 40 üyeli Hatay Devleti Millet Meclisi'nin aldığı karar gereği Türkiye'ye katılmış ve Hatay ili olmuştur.
1937'de Milletler Cemiyeti kararıyla Hatay sorununun çözümü için kurulmuştur. Devletin kuruluşu Hatay Millet Meclisi'nin 2 Eylül 1938 tarihli kararıyla ilan edilmiştir. Devlet başkanlığına Tayfur Sökmen, meclis başkanlığına Abdülgani Türkmen, başbakanlığa ise Abdurrahman Melek seçilmiştir. Devletin resmî dili Türkçe, ikinci dili ise Fransızca olmuştu ancak Arapça eğitim veren okullar Arapça eğitime devam edeceklerdi. Kuruluş taslağında iç işlerinde bağımsız olarak düşünülmüş; dış ilişkiler, mali ilişkiler, gümrüklerin ve toprak bütünlüğünün Fransa ve Türkiye tarafından denetim ve güvence altına alınmasına karar verilmişti.
Bütün karar ve yürütme organları Türk nüfusunun yönetiminde olan devletin statü gereği Fransız Suriye mandasına olan bağımlılığı sorun yaratıyordu. Bu nedenle, aşama aşama gerçekleştirilen değişikliklerle Türkiye'ye bağlanmaya doğru giden Hatay, II. Dünya Savaşı'nın yaklaşması nedeniyle Fransa'nın da ısrarcı olamamasından ve Fransa'nın Türkiye ile savaşmayı göze alamamasından yararlanarak 29 Haziran 1939'da meclisinin aldığı karar doğrultusunda Türkiye'ye katıldı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
HALE-BOPP KUYRUKLU YILDIZI
Günümüzde ismini ve yörünge hesaplarını artık çok iyi bildiğimiz birçok asteroid ve kuyruklu yıldızın keşfinde Amatör astronomların imzaları mevcuttur.
Bunlar arasında 20. Yüzyılda adından bolca söz ettirmiş en parlak kuyruklu yıldız Hale-Bopp kuyruklu yıldızı yine bir amatör astronom ve profesyonel Astronom tarafından eş zamanlı olarak tespit edilmiştir.
Oort Bulutunun iç bölgelerinden çıkıp gelen bu kuyruklu yıldız, 1996 yılında yüzünü dünyaya gösterdiğinde deyim yerindeyse tam anlamıyla en uzun gökyüzünde kalma rekorunu da kırmıştır. Yörünge periyodu 2320 yıl olan bu kuyruklu yıldız tam 18 ay boyunca gök yüzünde çıplak gözle rahatlıkla gözlemlenebilmiştir.
Kuyruklu yıldız ilk defa 1995 yılında amatör astronom Thomas Bopp tarafından Arizona’da yıldızları gözlemlerken ve yine yakın tarihlerde profesyonel gökbilimci Alan Hale tarafından New Mexico’daki evinin garajının önündeyken tespit edilmiştir.
Bu sebeple kuyruklu yıldıza her iki astronomun isimlerinin birleşimi olan Hale-Bopp kuyruklu yıldızı adı verilmiştir.
Günümüzde ismini ve yörünge hesaplarını artık çok iyi bildiğimiz birçok asteroid ve kuyruklu yıldızın keşfinde Amatör astronomların imzaları mevcuttur.
Bunlar arasında 20. Yüzyılda adından bolca söz ettirmiş en parlak kuyruklu yıldız Hale-Bopp kuyruklu yıldızı yine bir amatör astronom ve profesyonel Astronom tarafından eş zamanlı olarak tespit edilmiştir.
Oort Bulutunun iç bölgelerinden çıkıp gelen bu kuyruklu yıldız, 1996 yılında yüzünü dünyaya gösterdiğinde deyim yerindeyse tam anlamıyla en uzun gökyüzünde kalma rekorunu da kırmıştır. Yörünge periyodu 2320 yıl olan bu kuyruklu yıldız tam 18 ay boyunca gök yüzünde çıplak gözle rahatlıkla gözlemlenebilmiştir.
Kuyruklu yıldız ilk defa 1995 yılında amatör astronom Thomas Bopp tarafından Arizona’da yıldızları gözlemlerken ve yine yakın tarihlerde profesyonel gökbilimci Alan Hale tarafından New Mexico’daki evinin garajının önündeyken tespit edilmiştir.
Bu sebeple kuyruklu yıldıza her iki astronomun isimlerinin birleşimi olan Hale-Bopp kuyruklu yıldızı adı verilmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]