***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Boeing 707

Boeing 707 1950'li yıllarda üretime başlanan dört jet motorlu dar gövdeli sivil yolcu uçağı modelidir. Ünlü "Seven oh Seven" diye bahsedilen efsanevi yolcu ucağı olarak bilinir. Boeing tarafından 1010 adet üretildi, 1960 ve 1970 yılları arasında uluslararası uzun uçuşlarda yolcu taşımacılığında kullanıldı. İlk jet motorlu yolcu uçağının de Havilland Comet başarısız ve sonu ölümle biten kazalarından sonra havacılık tarihinde tasarımı başarılı olmuş ve yeni tasarımlara ilham vererek Jet uçaği çağını başlatmıştır.

Teknik özellikleri;
720 (707-020) 707-120B 707-320B
Yolcu Sayısı 140 - 110 (2 class)179 (1 class) - 147 (2 class)202 (1 class)
Maximum Takeoff Ağırlığı (MTOW) 222,000 lb (100,800 kg) 257,000 lb (116,570 kg) 333,600 lb (151,320 kg)
Boş Ağırlık 103,145 lb (46,785 kg) 122,533 lb (55,580 kg) 146,400 lb (66,406 kg)
Takeoff mesafesi at MTOW 8,300 ft (2,515 m) 11,000 ft (3,330 m) 10,840 ft (3,280 m)
İniş Mesafesi 5,750 ft (1,740 m) 6,200 ft (1,875 m) 10,840 ft (3,280 m)
Operasyonel Uçuş Menzili (Tam Yük) 3,680 NM (6,800 km) 3,680 NM (6,820 km) 3,735 NM (6,920 km)
Operasyonel Hızı 540 kn (999 km/h) 540 kn (1000 km/h) 525 kn (972 km/h)
Uzunluklar 136 ft 2 in (41.25 m) 144 ft 6 in (44.07 m) 152 ft 11 in (46.61 m)
Kanat Açıklığı 130 ft 10 in (39.90 m) 145 ft 9 in (44.42 m)
Kuyruk Yüksekliği 41 ft 7 in (12.65 m) 42 ft 5 in (12.93 m) 42 ft 5 in (12.93 m)
Gövde Geniiliği 12 ft 4 in (3.76 m) 12 ft 4 in (3.76 m)
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Acara Özerk Cumhuriyeti

Acara Özerk Cumhuriyeti (Gürcüce: აჭარა ; tam adı: აჭარის ავტონომიური რესპუბლიკა - Açaris Avtonomiuri Respublika), Gürcistan’ın güneybatı kesiminde yer alan özerk cumhuriyet. Yönetim merkezi Batum’dur. Türkiye’nin hemen kuzeydoğusunda Artvin ve Ardahan illeri sınırında yer alır. Artvin'in Hopa ilçesinde bulunan Sarp Sınır Kapısı Batum’a açılır. Bir süre Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış olan Acara Özerk Cumhuriyeti, 1921'de Acara Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla kurulmuş, Sovyetler Birliği'nin dağılıp Gürcistan'ın bağımsız olmasından sonra bugünkü adını almıştır. Gürcistan'ın merkezi yönetimine tabi olan Acara Özerk Cumhuriyeti, Türkiye ile tarihi, dini ve kültürel yakınlığa sahiptir. 1921 Kars Antlaşması metninde "Garantör" terimi geçmemekle birlikte 6. maddesine dayandırılarak, özerkliğinin Türkiye'nin garantörlüğünden bahsedilmektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İlk Atom Bombası

Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya çıkarır.

İçeriği
Fizyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir.

İlk deneyler kamuoyunda gizli bir şekilde yapılmıştır. Bu deneyler 1940'larda Klimorton'da gerçekleşmiştir. Deneylerin yapıldığı bölgeye yakın yerlerdeki kasabalarda daha sonraki yıllarda engelli doğum oranları aşırı bir şekilde artmıştır. Dahası deneylerde yer alan askerlerin ilerde kanser oldukları konusunda bilimsel birçok tıbbi bilgi uzun seneler kamuoyundan saklanmıştır [kaynak belirtilmeli].

II. Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi adıyla, ilk çalışmalar başladı. 1942 yılında ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde gizlice bir grup ünlü bilim adamı toplandı. Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 3 yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başardılar. Aynı esnada Tennessee eyaletinin Oak Ridge kasabasında gizli bir üs daha kuruldu. Burada da patlayacak zengin malzemenin üretimi çalışmaları başladı.

6 Ağustos 1945 sabahı ilk atom bombası Enola #@!? isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atıldı. 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 'te Nagasaki'ye atıldı.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Aşık Veysel

Aşık Veysel ŞATIROĞLU
Aşıklık geleneğinin unutulmaya yüz tuttuğu bir zamanda ortaya çıkan ve 20. yüzyıl Türk Halk Şiirinin önde gelen siması olarak kendini kabul ettiren Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas İli Şarkışla İlçesinin Sivrialan Köyünde Dünyaya gelmiştir. Babası Karaca Ahmet, Annesi Gülizar Hatundur. Yedi yaşına kadar akranları gibi sağlam ve gürbüz olan Veysel bu yaşta yakalandığı çiçek hastalığı sonucu sol gözünü kaybeder. Hastalıktan etkilenen sağ gözüne perde iner. Bu gözü ile nisbeten görebilirken, sağım esnasında annesini beklemekteyken ineğin vurması sonucu sağ gözünü de tamamen kaybeder.

Karanlık ve ızdırapla tanışan Veyseli düştüğü boşluktan kurtarmaya çalışan Baba Karaca Ahmet, oğlunu 10 yaşında bağlama ile tanıştırır. İlk dersini köylüleri Molla Hüseyinden daha sonra da baba dostu Çamşıhlı Ali Ağadan alan Veysel 1933 yılına kadar Pirsultan Abdal, Aşık Kerem, Karacaoğlan, Yunus Emre ve Emrah gibi tanınmış ustaların eserlerini çalıp söyler. Yıllar geçmektedir. 1919 yılında 25 yaşında ilk evliliğini yapar. İki yıl aradan sonra annesi ve babasını kısa aralıklarla kaybetmesi onu derin acılara ve çaresizliğe sürükler. Sonrasında eşinin de kendisini terketmesiyle Veysel daha da yıkılır. 1921 yılında hayatını ikinci eşi Gülizar Hanımla birleştiren genç Veyselin bu evliliğinden ikisi erkek altı çocuğu olur.

Ömrü yoksulluk ve çilelerle geçen Veysel, köyünden ilk defa ayrıldığı 1933 yılında Sivas Aşıklar Bayramına katılır. "Türkiyenin İhyası Hazreti Gazi" Şiiriyle dikkat çeker. Ahmet Kutsi Tecerin ilgisine mazhar olan Veysel, Köy Enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği yapar. Bu yıllar hasret şiirlerinin birikimini oluşturur.

Şiirlerinde birlik ve bütünlük mesajları veren, bilim ve teknolojiyi önemseyip benimseyen Veysel, özünde ve sözünde samimidir. Karanlıklar dünyasından aydınlıklar çıkarırken sevecendir. Sadık yarim dediği kara toprakta yeşerttikleriyle murada eren Veysel, bilinçli bir ziraatçidir.

Yarım yüzyıldan fazla sanatına gönül vermiş olması karşılıksız bırakılmamıştır. 1965 yılında TBMM Ana Dilimiz ve Milli Birliğimize katkılarından dolayı özel kanunla Vatan Hizmet tertibinden Ona maaş bağlamıştır.

Aşık Veysel 21 Mart 1973 tarihinde sadık yari kara toprakla kucaklaşarak aramızdan ayrılmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Vecihi HÜRKUŞ

6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul'da doğdu. I. Dünya Savaşı'na katıldı. Yaralanınca İstanbul'a dönerek Yeşilköy'deki Tayyare Mektebi'ne girerek pilot olarak mezun oldu. Birinci Dünya Savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. Tayyare Bölüğü'nde Ruslara karşı harekata katılan Vecihi Bey, başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış ve bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir Rus uçağını indirmiştir. Vecihi Hürkuş, uçak düşüren ilk Türk tayyarecidir.[1]Daha sonra Ruslara esir düşen Vecihi Bey, Hazar Denizi'nde bulunan Nargin Adası'ndan yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında Yeşilköy'de konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü'nde görev almıştır.

Bu bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Bey'in bu projesi Mondros Ateşkes Antlaşmasın'ın imzalanması ile yarım kalmıştır. Kurtuluş Savaşı'na katılan Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir Yunan uçağını da indirmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. İzmir (Gaziemir - Seydiköy) hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişi olur.

Vecihi Bey'e kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Ayrıca TBMM tarafından üç kez Takdirname verilmiştir. Üç takdirname verilen tek kişidir.

Savaştan sonra İzmir'de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. Edirne'ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilir. Hizmeti karşılığı uçağa "VECİHİ" adı verilince, uçak inşa etmek düşünceleri canlanır. İzmir Seydiköy Hava Mektebi'nde -bugünkü Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı- uçak yapımı projesine devam eder. 1923'te ganimet olarak Yunanlılardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eder. 28 Ocak 1925'de "VECİHİ K-VI"adını verdiği uçağını uçurur. Ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkuş'un ödül beklerken ceza almasının nedeni, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. İzin verecek merci olmadığı için, izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır.

Daha sonra askeri havacılıktan ayrılarak uçak tasarımı ve yapımı çalışmalarına devam etmiştir. Havacılığa gönül veren Tayyareci Vecihi Hürkuş da sadece Türk havacılık tarihinin değil, belki de tüm Türkiye tarihinin en ilginç simalarından birisiydi.

1930'da Kadıköy'de bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay içinde ilk Türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı VECİHİ XIV'ü inşa etti. İlk uçuşunu 27 Eylül 1930'da Kadıköy Fikirtepe'de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmıştır. Bu uçuştan sonra VECİHİ XIV ile önce Yeşilköy'e, sonra Ankara'ya uçmuştur. Uçabilirlik Sertifikası için İktisat Bakanlığına başvurmuş, 14 Ekim 1930'da “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını almış. Hürkuş, bunun üzerine bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağı sökerek demiryollarından kiraladığı vagonla Çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade almıştır. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. Tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce Çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır.

Hürkuş 23 Nisan 1931’de Çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini almıştır. 25 Nisan 1931’de Çekoslovakya’dan uçarak Türkiye’ye gelmek için yola çıkıp 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye gelmiştir.

Vecihi Hürkuş, 1931 yılında, TTaC (Türk Tayyare Cemiyeti) yararına Türkiye turu yaptı. Birinci Tur (02.09.1931): Ankara, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Ereğli, Zonguldak, Cide, Sinop, Samsun, Trabzon, Of, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Suşehri, Zara, Hafik, Sivas, Şarkışla, Akdağmadeni, Sorgun, Yozgat, Sungurlu, Kalecik, Ankara.

İkinci Tur (09.11.1931) : Ankara, Gölbaşı, Bağla, Şereflikoçhisar, Aksaray, Konya, Beyşehir, Seydişehir, Alanya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Köyceğiz, Muğla, Göktepe, Kale, Tavas, Karacasu, Babadağ, Denizli, Çal, Çivril, Karahallı, Ulubey, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Çukurhisar, İnönü, Bozüyük, Karaköy, Söğüt, Geyve, Adapazarı, İzmit, İstanbul.

1932'de Vecihi Sivil Tayyare Mektebi isimli ilk Türk Sivil Havacılık Okulu'nu açmıştır. Okulda ilk Türk kadın pilotumuz Bedriye Gökmen ile birlikte 12 pilot yetiştirmiştir. İstanbul Kalamış-Kadıköy'de ilk sivil uçağımız VECİHİ XIV, ilk eğitim ve spor uçağımız VECİHİ XV, 160 beygirlik Mercedes uçak motorlu deniz kızağı VECİHİ SK-X üretilmiştir. Nuri Demirağ, bir tayyare yapımı için 5000 TL vermiş, böylece 1933’te Vecihi Hürkuş tarafından NURİ BEY adı verilen VECİHİ XVI kabin uçağı yapılmıştır. Vecihi Bey zor koşullarda eğitim yaparken bazı kurumların, örneğin TEKEL idaresi’nin ve İŞ BANKASI’nın reklamlarını yapmış, bazı vatansever yetkili kuruluşların da yardımları olmuştur.

1954 yılında ilk sivil havayolu şirketimiz Hürkuş Havayolları'nı kurmuştur.

Türk havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden olan Vecihi Hürkuş, Ankara'da 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi'nde vefat etmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Apollo 11

Apollo 11, Ay yüzeyine yapılan insanlı ilk uzay uçuşudur. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu uzay uçuşunda astronotlar Neil Armstrong ve Buzz Aldrin 20 Temmuz 1969 günü saat 20:18'de (EEZ) Ay yüzeyine iniş yapan ilk insanlar oldu. İnişten altı saat sonra 21 Temmuz günü 01:56'da (EEZ) Armstrong ay yüzeyine adım atarak bu konuda da bir ilki gerçekleştirdi. Uçuşun mürettebatının üçüncü üyesi olan Michael Collins bu sırada Ay yörüngesinde Armstrong ve Aldrin'i taşıyan modülle bir araya gelmek için beklemedeydi. Görevin üç üyesi de sekiz gün uzayda kaldıktan sonra dünyaya döndü.

16 Temmuz günü Florida'nın Merritt Island kasabasında bulunan Kennedy Uzay Merkezi'nden Saturn V tarafından fırlatılan Apollo 11, NASA'nın Apollo projesinin beşinci insanlı uçuşuydu. Daha önceki uçuşlardan ikisi Ay çevresinde uçmuş ve biri Dünya yörüngesinde Ay'a iniş manevralarını gerçekleştirmişti. Roket tarafından fırlatılan uzay aracı üç bölüme sahipti: üç astronot ve erzaklarının bulunduğu Komuta Modülü, yön değiştirme amacıyla yakıt ve motorların bulunduğu Hizmet Modülü ve bunların yanı sıra Ay Modülü. Uzay aracı fırlatma roketi tarafından Ay rotasına sokulduktan sonra ikisi birbirinden ayrıldı ve uzay aracı üç gün boyunca Ay yörüngesine girinceye dek yoluna devam etti. Burada Armstrong ve Aldrin Ay Modülü'ne geçti ve Ay'ın Dünya'ya bakan tarafında bulunan Sessizlik Denizi'ne iniş yaptı. Astronotlar araç dışındaki iki buçuk saat da dahil olmak üzere toplamda yaklaşık 21½ saat boyunca Ay yüzeyinde kaldı.

Ay'a ayak basarken Armstrong "[bir] insan için küçük, insanlk için büyük bir adım" ifadesini kullandı. İniş canlı yayınla aktarıldığından bu söz dünya çapındaki insanlar tarafından duyuldu. Apollo 11 Uzay Yarışı'nı fiilen bitirdi ve ABD başkanı John F. Kennedy'nin 1960'ların sonuna kadar Ay'a ulaşma hedefini gerçekleştirmiş oldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

RAMAZAN ORUCU

Ramazan Orucunun Farz Kılınması

Ramazan orucu, Kıble'nin Kâbe tarafına çevrilişinden bir ay sonra, Peygamberimiz (s.a.v.)in Medine'ye hicretinin 18. ayının başlarında, Şaban ayında farz kılındı. Bu hususta indirilen âyetlerde meâlen şöyle buyruldu:

"Ey îmân edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı - tâ ki günahtan sakınıp takvâya eresiniz.
"O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık hidâyet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'ân, o ayda indirilmiştir. Kim bu aya erişirse orucunu tutsun. Bu ayda hasta olan veya yolda bulunan, tutamadığı günler kadar, başka günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Tâ ki güçlük çekmeden oruç günlerinizi tamamlayın, sizi doğru yola iletmesinden dolayı Allah'ı tekbir ve tâzim edin - böylece Onun nimetlerine şükretmiş olursunuz."
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İLLERİMİZ; ARTVİN

Artvin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz Bölümü'nde yer alan, Karadeniz'e kıyısı bulunan bir ildir. İl, Türkiye'nin Gürcistan'la olan sınırında yer alan kuzeydoğu köşesidir. Doğusunda Ardahan ili, güneyinde Erzurum ili ve batısında Rize ili vardır. Merkez ilçesi dahil 8 ilçeden oluşmaktadır. Yüzölçüm bakımından en büyük 55. il, 2009 nüfus sayımına göre de 165.580 kişiyle Türkiye'nin en kalabalık 75. ilidir.

Coğrafi ve kültürel yapısıyla Anadolu'nun diğer bölgelerinden keskin çizgilerle ayrılır. Yüzey şekilleri çok engebelidir. İklim çeşitliliği fazladır. İlin en önemli akarsuyu, 1956 yılına kadar adını veren Çoruh Nehridir. Artvin boğalarıyla meşhur bir il olup simgesi boğadır. Artvin il topraklarının yaklaşık %55’ini ormanlık alanlar kaplamıştır. Murgul'da bakır madeni vardır. Tarihte genellikle Livane ve Çoruh adıyla bilinir.

Millî parklarıyla ünlüdür. Şavşat ilçesinde bulunan Karagöl Sahara Millî Parkı içerisinde bulunan Şavşat-Karagöl ve Borçka-Karagöl görülmeye değerdir. Efeler-Gorgit Tabiatı Koruma Alanı esas olmak üzere Camili yöresi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından biyosfer rezerv alanı olarak belirlenen Türkiye'deki tek bölgedir ve bir dünya mirası olarak görülmektedir.

Antik çağlar
Toprak yapısının elverişsiz olması ve bilim merkezlerinden uzaklığı nedeni ile planlı ve bilimsel tarzda arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır. 1933 ve 1955 yıllarında Yusufeli ve Şavşat yörelerinde halkın bulduğu bakır baltaların M.Ö. 3000-4000 yıllarına ait olduğu sanılmaktadır. Aynı yörede bulunan tunç baltaların M.Ö. 3000-2000 yıllarına ait oldukları bilinmektedir.

Artvin ve çevresi tarih öncesi devirleri Cilalı Taş Devri'nden başlayarak Bakır, Tunç ve Demir çağlarını sırası ile yaşamıştır. M.Ö. 10 bin ile 8 bin yıllarından kalma Cilalı Taş Devri'ne ait insan izleri Artvin’de de bu çağlarda insanların yaşamış olduğu izlenimini vermektedir. Bulunan madeni eşyalar ise tarih öncesi devirlerin sırası ile yaşandığını belgelemektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

20 TEMMUZ Tarihte bugün

Olaylar
1402 - Ankara Savaşı: Osmanlı İmparatorluğu sultanı Yıldırım Bayezid ile Büyük Timur İmparatorluğu sultanı Timur arasında, Ankara'nın Çubuk Ovası'nda yapılan savaş.
1871 - Britanya kolombiyası, Kanada federasyonuna katıldı.
1881 - Amerika Birleşik Devletleri ordularına karşı savaşan son Yerli kabile şefi olan Sioux kabilesi lideri Oturan Boğa teslim oldu.
1903 - Ford ilk arabasını üretti.
1916 - I. Dünya Savaşı: Rus askerleri Ermenistan'ın Gumiskhanek kentini ele geçirdi.
1921 - New York ile San Francisco arasında hava yolu ile posta servisi başladı.
1936 - Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
1940 - Danimarka, Birleşmiş Milletler'den ayrıldı.
1944 - II. Dünya Savaşı: Adolf Hitler'e, Alman ordusundan bir albayın (Claus von Stauffenberg) önderliğinde, başarısız olarak sona eren 20 Temmuz suikasti gerçekleştirildi.
1949 - İsrail ve Suriye, 19 ay süren savaşın ardından barış antlaşması imzaladı.
1951 - Ürdün Kralı I. Abdullah, Cuma namazı sırasında bir Filistinli tarafından öldürüldü.
1960 - Seylan'da (şimdiki Sri Lanka), Sirimavo Bandaranaike, dünyanın seçimle iş başına gelen ilk kadın başbakanı oldu.
1964 - Vietnam Savaşı: Vietkong askeri birlikleri Cai Be'ye saldırdı: 11 Güney Vietnam'lı askeri personel ile 30'u çocuk 40 sivili öldürdü.
1965 - Moskova'ya yaptığı ziyaretten dönen Başbakan Suat Hayri Ürgüplü, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye ekonomik yardımda bulunacağını açıkladı.
1969 - Tarihte ilk kez insanlı bir uzay aracı Ay'a ulaştı. Apollo 11 Ay yüzeyine indi. Astronot Neil Armstrong Ay'a ilk ayak basan insan oldu.
1973 - Filistinli militanlar, Amsterdam'dan Japonya'ya giden Japon havayollarına ait bir yolcu uçağını kaçırarak Dubai'ye indirdiler.
1974 - Kıbrıs Harekâtı: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın başlangıcı.
1976 - Viking-1, 11 ay süren yolculuktan sonra Mars'a kondu ve Dünya'ya fotoğraflar aktarmaya başladı.
1980 - Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, üye ülkelerin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımamaları gerektiğine 14-0 oyla karar verdi.
1984 - Penthouse dergisi çıplak fotoğraflarını yayımlayınca, Miss America yarışması yetkilileri, Vanessa Lynn Williams'tan tacını iade etmesini istedi.
1994 - Kuyruklu yıldız Shoemaker Levy 9'un parçaları Jüpiter'e çarptı.
1996 - İspanya: ETA bir havaalanına bomba attı; 35 kişi öldü.
2001 - Londra Borsası halka açıldı.
2002 - Lima'daki (Peru) bir diskotekte çıkan yangında 25 kişi öldü.
2005 - Kanada, aynı cinsler arasında evliliğe izin veren dördüncü ülke oldu.
2007- İsrail, Gazze Şeridi'nin Hamas'ın eline geçmesinin ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ı desteklemek amacıyla cezaevindeki FHKC liderlerinden Abdülrahim Malluh'un da yer aldığı 255 El Fetih yanlısı tutukluyu serbest bıraktı.
2009 - 2. Ergenekon davasında emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 56 sanığın yargılanmasına başlandı. Kayıp yakınları ve İHD üyeleri sanıkların kayıplar ve faili meçhul cinayetlerle ilgili de yargılanmasını istedi.
2010- DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler'in öldürülmesine ilişkin dava yeniden başladı. Yargıtay'ın sanık Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki beraat kararını bozmasının ardından başlayan dava 1 Aralık 2010'da zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ANKARA SAVAŞI

Ankara Savaşının Nedenleri
Bir yandan Beyazıt, bir yandan Timur, Anadolu üzerindeki beylikleri tebaası haline getirmeye çalışıyorlardı. Timur’un taarruzlarıyla yıkılan Celayir’in Sultanı Ahmet Han ve Karakoyunlu Devletinin hükümdarı Kara Yusuf, Timur’un eline geçmemek için Osmanlıya sığındılar. Timur, kendisinden kaçan Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iade edilmesi için Beyazıt’a mektup göndererek esir edilmek üzere kendisine teslim edilmesini istedi. Ancak Beyazıt, kendisine sığınan beyleri vermek istemeyince Timur ile Beyazıt arasında mektuplaşmalar başladı. Timur, ısrarla esirlerinin kendisine verilmesini istiyor ve tehdit ediyor, Beyazıt ise esirlerini vermeyi reddedip Timur’un meydan okumasına ağır sözler ve tehditlerle karşılık veriyordu. Karşılıklı tehdit ve hakaretlerle gerçekleşen bu mektuplaşmalar neticesinde Timur, Beyazıt’ın ele geçirdiği Sivas, Halep ve Şam’a istila etti ve esir iadesi meselesi savaşa dönüşmeye başladı. Timur, Sivas, Halep ve Şam’dan sonra Bağdat’a yönelince, Beyazıt da karşı taarruzla Timur’un hâkimiyeti altındaki Erzincan ve Kemah’ı istila etti. Bu karşılıklı taarruzlar büyük bir savaşı artık kaçınılmaz hale getirmişti. Yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde Timur, Beyazıt’a elçi göndererek Kemah’ın geri verilmesini, Ahmet Han ve Kara Yusuf’un iadesini ve Osmanlıların kendisine bağlanmasını talep etti. Bu talep, açıkça bir savaş ilanıydı.

Ankara Savaşının Tezahürü
Beyazıt’ın, söz konusu ağır taleplerini açıkça reddederek kendisini tehdit etmesi üzerine Timur, 140 Bin kişilik bir ordu hazırladı. Bu orduda Timur’a destek veren irili ufaklı 20 Sultanlıktan askerler ve Hindistan’dan temin edilen savaş filleri bulunuyordu. Beyazıt, Timur’un taarruza giriştiği haberini alınca, himayesi altındaki Türk Beyliklerinden oluşturduğu orduları hazırladı. Ancak bu ordu, Timur’un ordusunun karşısında sayıca oldukça zayıf kalıyordu. Özgün güçleri yetersiz kalınca Sırplardan asker desteği alarak ordusunun gücünü 85 Bin’e çıkartı ve Timur’un ordusunu karşılamak üzere Ankara’ya doğru harekete geçti.

Beyazıt, Ankara’ya ulaştığında Timur’un Tokat cenahına yöneldiği haberini aldı. Bunun üzerine zaten sayıca az olan ordusunun mevcut gücünü de bölmek zorunda kaldı ve yaya güçlerini dağlık bölgelerdeki stratejik noktalara yerleştirerek süvarilerden oluşan güçlerle ormanlık araziye konuşlandı. Bu hareket Timur için büyük bir avantaj sağladı. Hızlı hareket kabiliyetine sahip olan güçleri, bu mücadelede Timur’un ordusunu yenilmez kılmaya yetiyordu. Beyazıt’ın hareket düzenini ve savaş tertibatını öğrenen Timur, şaşırtmak amacıyla güçlerini güneye, Kayseri’ye doğru kaydırdı. Beyazıt, Timur’u Tokat ve Sivas istikametinden beklerken, Timur Kayseri üzerinden Ankara’ya doğru ilerleyip şehri kuşattı. Timur’un Ankara’yı kuşattığını öğrenen Beyazıt, Savunma savaşı yapacakken taarruz etmek zorunda kaldı ve büyük bir hata yaparak Temmuz ayı sıcağında ordusunu Ankara’ya yürüttü. Hem sayıca az olan hem de Temmuz sıcağında susuz ve yorgun düşen Osmanlı ordusu, Ankara’ya ulaştığında, Timur beklemediği bu manevra karşısında kuşatmayı kaldırarak daha kuzeye, Ankara Savaşının gerçekleşeceği Çubuk Ovasına çekildi.

Beyazıt, Timur’un ordusunu çok hızlı bir şekilde takip ederek kuzeye yöneldiğinde Timur ordusunu emniyetsiz ve askerlerin istirahat ettiği bir anda yakaladı. Ancak Beyazıt’ın ordusu yoğun sıcak altında sürdürdüğü sürek takip sonrasında yorgun düşmüş ve susuz kalmıştı. Durumu mahiyetiyle istişare eden Beyazıt, hemen taarruz edip sonuç alma tekliflerine karşın, bu hareketin mertçe olmayacağını düşünerek askerlerini dinlendirmeyi tercih etti. Nihayet Timur, Beyazıt’ın geldiğini haber alınca ordusunu teyakkuza geçirip savaş tertibi aldı. Osmanlı ordusu da istirahat edip su ihtiyacını giderdikten sonra savaş düzeni alarak hazırlıklarını karşılıklı olarak tamamlanmasını beklediler.

Ankara Savaşında Osmanlının Durumu
Osmanlı Ordusunda, Azaplar, Yeniçeriler ve Tımarlı Sipahiler merkez kuvveti teşkil ediyor ve Beyazıt tarafından kumanda ediliyordu. Merkez gücün yanında Sadrazam Çandarlı Ali Paşa, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi ve Musa Çelebi kumanda ettiği güçler eşlik ediyordu. Sol cenahta Süleyman Çelebi’nin komutasında Rumeli’den tedarik edilen birlikler bulunuyor, Sağ cenahta ise Vezir Kara Timurtaş Paşa komutasında Anadolu Beyliklerinden tedarik edilen birlikler hazır tutuluyordu. Mehmet Çelebi, Karakoyunlu Beyliğinden tedarik edilen ihtiyat kuvvetleriyle ordunun en gerisine konuşlanmıştı. Sol cenahın ihtiyatında, Beyazıt’ın kayınbiraderi Stefan Lazareviç’in komutasındaki 10 Bin kişilik Sırp gücü bulunuyordu. Ordunun sağ cenahının ihtiyatını ise Kara Tatar Süvarilerinden oluşuyordu.

Ankara Savaşında Timur Devletinin Durumu
Timur Ordusu ise, ordu merkezinde Timur’un komutasındaki güçler, Sağ cenahta Miran Şah, Sol cenahta Şahruh Mirza ve Halil Sultan’ın güçleri bulunuyordu. Ayrıca Hindistan’dan getirtilen 32 zırhlı savaş fili ordunun en önünde sıralanmıştı. Muhammed Mirza, ana ordunun gerisinde ihtiyat olarak konuşlanmış, beraberinde Harezm ve Maveraünnehir’den tedarik edilen zırhlı süvari alayları ile Pir Muhammed ve İskender Mirza yer alıyordu. Ordunun sol cenahını Emir Celal İslam, sağ cenahında Şeyh Ömer Mirza tarafından kumanda ediliyordu. Aydınoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları, Menteşoğulları ve diğer küçük Anadolu Beylikleri de sağ cenahın önünde konuşlanmışlardı.

Ankara Savaşının Gelişimi
İki tarafta tüm hazırlıklarını tamamlayıp 28 Temmuz sabahı, sabah namazından sonra savaş düzeni aldılar. Beyazıt, Niğbolu savaşında kullandığı Kurt Kapanı (Hilal) taktiğini uygulamak için ordunun en önünde yer aldı. Beyazıt, kendisine bağlı Azaplarla birlikte çalılık ve otluk bir düzlük üzerinden hücum ederek ilk taarruzu başlattı. Ancak bodur ağaçlar ve çalılıklar, ileri taarruz için hızı yavaşlatan bir etkendi. Öncü kuvvetlerin taarruza kalktığını gören Timur, ilk karşılığı okçularla verdi. Timur’un ordusundan gelen yoğun oklar, çalılıklar ve otluklar sebebiyle yavaşlayan Azaplar üzerinde etkili olunca Azaplar, ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. İlk hamlesi başarılı olmayan Beyazıt, Yeniçeriler ve Sipahilerden oluşan güçlerine taarruz emri verdi. Timur, ilerleyen yaya kuvvetlerine karşı savaşçı fillerini ve ormanlık alan içerisinde gizlenen süvarileri görevlendirince avantaj yine Timur’un güçlerinin eline geçti. Mirah Şah’ın birlikleri de Süleyman Çelebi komutasındaki birliklerin üzerine taarruz edince zor durumda kalan Süleyman Çelebi birliklerine Merkez güçte yer alan Yeniçeriler yardıma gitti. Sayıca az olan Osmanlı ordusu, Yeniçerilerin ordu merkezinden ayrılmasıyla ikiye bölündü ve Timur’un savaşçı filleri daha da ileri sürmesiyle sağdan, soldan ve ön cepheden hücum eden güçlere karşı yeterli direnişi gösteremedi. Üstelik Osmanlı ordusu, savaşçı fillerle ilk kez karşılaşıyorlardı. Fillere karşı nasıl bir taktik izleyeceğini bilmeyen Osmanlı ordusu, karşı koyulmaz fillerin taarruzları karşısında disiplin ve düzenini kaybetmeye başlamıştı.

Bunun üzerine Beyazıt, büyük bir hata yapıp kurt kapanı taktiğini tekrar uygulayarak Sipahilerle Filleri karşı karşıya getirdi. Savaşın en kanlı ve şiddetli anı o andı. Yeniçerilerin ok atışları ve Sipahilerin başarılı taarruzlarıyla Filler etkisiz hale getirilebilmişti ancak hem Sipahiler, hem Yeniçeriler çok ağır kayıplar verdiler. Fillerinin devre dışı kaldığını gören Timur, Şeyh Ömer Mirza komutasındaki birliklerini Yeniçerilerin üzerine gönderdi. Beyazıt, bu hamleye karşılık olarak Anadolu beyliklerinden toplanan Askerleri ve Kara Tatarları takviye etti. Ancak Kara Tatarlar, Timur ile savaş öncesinde anlaşmışlardı. Yeniçerilerin yanına gitmek yerine Rumeli ve Sırp askerlerinin arka cenahından ok atışlarıyla arkadan saldırdılar. Miran Şah ile Süleyman Çelebi birliklerinin arasında geçen çarpışmalarda takviye olarak gelen güçlerden Anadolu Beylikleri taarruz etmekteyken, Timur’un ordusuna bağlı Anadolu Beylikleri kendi bayraklarını açınca Beyazıt’a bağlı Anadolu beylikleri de Timur’un ordusundaki Anadolu Beyliklerinin safına geçerek Osmanlı ordusundaki dengeleri alt üst ettiler. Yeniçeriler ve Rumeli birlikleri, önce Kara Tatarlar, sonrasında Anadolu Beyliklerinin Timur’un safına geçmesiyle savaş alanındaki inisiyatiflerini kaybederek ağır kayıplar vermeye başladılar. Rumeli ve Sırp birlikleriyle Yeniçeriler dışındaki güçlerin kendilerine sırt çevirip Timur’un tarafına geçmesiyle Beyazıt tam anlamıyla sükûtu hayale uğradı. Osmanlı ordusunda, yalnızca Yeniçeriler ev Rumeli-Sırp birlikler Beyazıt’a sırt çevirmemiş ve savaşın sonuna kadar mücadele etmişlerdi.

Adım adım mücadeleyi kaybeden Osmanlı ordusu, mağlup olunan cephelerden çekilmeye başladılar. Timur, son emrini vererek Beyazıt’ın sağ ele geçirilmesini emredince sonuç almak için son taarruz başladı. Vezirler İsa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi ve Mehmet Çelebi, kuşatmayı yararak kaçmayı başardılar. Şehzadelerin kaçtığını fark eden Sırp Birliklerinin komutanı ve Beyazıt’ın kayınbiraderi olan Stefan Lazareviç, Beyazıt’a çekilmesi için tavsiyede bulunsa da, Beyazıt mücadele etmeye devam etti. Çatalpete’de emrinde 300 kişilik askeriyle atının sırtında çarpışarak Timur tarafından yakalandı ve esir edildi ve Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti için büyük bir hezimet olarak tarihe maloldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön