24 NİSAN Tarihte bugün
Olaylar
Yavuz Sultan Selim
1512 - I. Selim tahta çıktı.
1830 - Osmanlı hükümeti, Yunan devletinin varlığını resmen kabul etti.
1877 - Rusya, Eflak ve Boğdan'a girerek Osmanlı'lara savaş açtı, böylece 93 Harbi olarak anılan Osmanlı-Rus savaşı başlamış oldu.
1898 - İspanyolların, Küba adasının boşaltması istemini reddedip ABD'ye savaş ilan etmesiyle, İspanyol-Amerikan Savaşı başladı.
1909 - İstanbul'a gelen Hareket Ordusu, 31 Mart Ayaklanması'nı bastırdı.
1920 - Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Reisliğine seçildi.
1946 - Ulvi Cemal Erkin'in Birinci Senfonisi, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda ilk kez seslendirildi.
2004 - Kıbrıs' ta Annan Planı referandumla oylandı.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
TÜRKLERİN TARİH BOYUNCA KULLANDIKLARI TAKVİMLER
Türklerin kullandıkları takvimler
12 Hayvanlı Türk Takvimi :
Türkler islamiyetten önce “12 Hayvanlı Türk Takvimi”ni kullanmışlardır. Güneş yılı esaslı olan bu takvim 12 yılda bir devreder ve her yıl bir hayvan adıyla anılırdı. İlk Türk devletleri tarafından kullanılan bu takvim, bugün Yakut Türkleri tarafından kullanılmaktadır.
Hicrî Takvim :
Hicrî takvimin başlangıcı Hz. Muhammed’in (S.A.V.) Mekke’den Medine’ye hicret (göç) ettiği tarih olan 622’dir. H.Takvimde ayın dünya çevresinde 12 defa dönüşü esas alınmış ve bu tam dönüşe “ay yılı” denilmiştir. Bu takvim Hz. Ömer Döneminden itibaren oluşturulmuştur. Türkler islamiyeti kabul ettikten sonra bu takvimi kullanmaya başlamışlardır. 1 0cak 1926'da kullanımı bırakılmıştır.
Celali Takvim :
Güneş yılını esas almıştır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde eski İran takvimi esas alınarak hazırlanmış ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu Takvime, Takvim i Melikşahi de denilmiştir. (B.Selçuklularda Sultan Melikşah'ın isteği ile Nizamülmülk tarafından Ömer Hayyam ın başkanlığında bir komisyona hazırlatılmıştır.) Hicri takvimin kullanımına devam edilmiş, Celali takvim yalnızca ekonomik işlerin düzenlenmesinde kullanılmıştır. Başlangıç tarihi olarak 1079 yılı alınmıştır.(Hicri 471 yılının ramazan ayının 9.gününden (Miladi 15 Mart 1079) itibaren uygulanmaya başlanmıştır.) Büyük Selçuklular 'ın dışında Ekber Şsah zamanında (1556 1603) Hindistan'da kurulan Babürlüler de kullanmıştır. Nevruz (21 Mart) yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Melikşah ın ölümünden sonra terk edilen bu takvimden yarararlanılarak gregoryen takvimi oluşturulmuştur. Osmanlı daki devletin resmi takvimi demek olan müneccimbaşı takvimleri de celali takvimi düzeninde hazırlanmıştır.
Rumi Takvim:
Osmanlı Devletinde kullanılan ”Rumî Takvim” güneş yılını esas almış ve “Mali Takvim” diye de adlandırılmıştır. Bu takvim yalnızca Maliye alanında kullanılmıştır.
Miladi Takvim :
Milat doğum demektir. Bu takvimde Hz. isa’nın doğumu başlangıç olarak kabul edildiği için takvime “Miladi Takvim” denilmiştir. Milâdi takvimde dünyanın güneş etrafında bir defa dönüşü esas alınmıştır. Ülkemizde 1926 yılından itibaren “Miladi Takvim” kullanılmaya başlanılmıştır. Mısırlılar tarafından yapılan bu takvimin gelişiminde Fenikeliler, Yunanlılar ve Romalıların katkıları vardır. Gregoryen takvimi de denilen bu takvim İmparator Jülyen tarafından yeniden düzenlenmiştir. (Jülyen Takvimi)
Türklerin kullandıkları takvimler
12 Hayvanlı Türk Takvimi :
Türkler islamiyetten önce “12 Hayvanlı Türk Takvimi”ni kullanmışlardır. Güneş yılı esaslı olan bu takvim 12 yılda bir devreder ve her yıl bir hayvan adıyla anılırdı. İlk Türk devletleri tarafından kullanılan bu takvim, bugün Yakut Türkleri tarafından kullanılmaktadır.
Hicrî Takvim :
Hicrî takvimin başlangıcı Hz. Muhammed’in (S.A.V.) Mekke’den Medine’ye hicret (göç) ettiği tarih olan 622’dir. H.Takvimde ayın dünya çevresinde 12 defa dönüşü esas alınmış ve bu tam dönüşe “ay yılı” denilmiştir. Bu takvim Hz. Ömer Döneminden itibaren oluşturulmuştur. Türkler islamiyeti kabul ettikten sonra bu takvimi kullanmaya başlamışlardır. 1 0cak 1926'da kullanımı bırakılmıştır.
Celali Takvim :
Güneş yılını esas almıştır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde eski İran takvimi esas alınarak hazırlanmış ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu Takvime, Takvim i Melikşahi de denilmiştir. (B.Selçuklularda Sultan Melikşah'ın isteği ile Nizamülmülk tarafından Ömer Hayyam ın başkanlığında bir komisyona hazırlatılmıştır.) Hicri takvimin kullanımına devam edilmiş, Celali takvim yalnızca ekonomik işlerin düzenlenmesinde kullanılmıştır. Başlangıç tarihi olarak 1079 yılı alınmıştır.(Hicri 471 yılının ramazan ayının 9.gününden (Miladi 15 Mart 1079) itibaren uygulanmaya başlanmıştır.) Büyük Selçuklular 'ın dışında Ekber Şsah zamanında (1556 1603) Hindistan'da kurulan Babürlüler de kullanmıştır. Nevruz (21 Mart) yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Melikşah ın ölümünden sonra terk edilen bu takvimden yarararlanılarak gregoryen takvimi oluşturulmuştur. Osmanlı daki devletin resmi takvimi demek olan müneccimbaşı takvimleri de celali takvimi düzeninde hazırlanmıştır.
Rumi Takvim:
Osmanlı Devletinde kullanılan ”Rumî Takvim” güneş yılını esas almış ve “Mali Takvim” diye de adlandırılmıştır. Bu takvim yalnızca Maliye alanında kullanılmıştır.
Miladi Takvim :
Milat doğum demektir. Bu takvimde Hz. isa’nın doğumu başlangıç olarak kabul edildiği için takvime “Miladi Takvim” denilmiştir. Milâdi takvimde dünyanın güneş etrafında bir defa dönüşü esas alınmıştır. Ülkemizde 1926 yılından itibaren “Miladi Takvim” kullanılmaya başlanılmıştır. Mısırlılar tarafından yapılan bu takvimin gelişiminde Fenikeliler, Yunanlılar ve Romalıların katkıları vardır. Gregoryen takvimi de denilen bu takvim İmparator Jülyen tarafından yeniden düzenlenmiştir. (Jülyen Takvimi)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
I. SELİM '' Yavuz Sultan Selim ''
9. Osmanlı padişahı, 74. İslam halifesi ve ilk Osmanlı halifesidir.
Babası II. Bayezid, anası Gülbahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Abbasilerden Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır.
Selim, tahta, babası II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, Eylül 1520'de şarbon hastalığına bağlı olarak Aslan Pençesi (Şirpençe) denilen bir çıban yüzünden henüz 49 yaşında iken vefat etmiştir.
9. Osmanlı padişahı, 74. İslam halifesi ve ilk Osmanlı halifesidir.
Babası II. Bayezid, anası Gülbahar Hatun, eşi Ayşe Hafsa Sultan'dır. Tahtı devraldığında 2.375.000 km2 olan Osmanlı topraklarını sekiz yıl gibi kısa bir sürede 2,5 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da, 2.905.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış; halifelik Abbasilerden Osmanlı Hanedanına geçmiştir. Ayrıca devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu ele geçiren Osmanlı, bu sayede doğu ticaret yollarını tamamen kontrolü altına almıştır.
Selim, tahta, babası II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, Eylül 1520'de şarbon hastalığına bağlı olarak Aslan Pençesi (Şirpençe) denilen bir çıban yüzünden henüz 49 yaşında iken vefat etmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
31 Mart Vakası (31 Mart Olayı ya da 31 Mart Hadisesi),
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.
Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kanadı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı tam olarak ele geçiremeyerek dolaylı bir denetim kurması ve İngilizlerin İttihat ve Terakkicilere söz geçiremeyeceğini fark etmesi, politik istikrarsızlığa yol açmış, halk arasında da yaygın çalkantılar doğurmuştu. Bu koşullar bazı muhalefet gruplarının kısa sürede İttihat ve Terakki'ye karşı İngilizlerin de desteğiyle birleşmelerine zemin hazırladı. Politik istikrarsızlık ve çatışmalar, İttihat ve Terakki'ye muhalefet eden tanınmış gazetecilerin ajanlar tarafından öldürülmesiyle daha da şiddetlendi. Bununla birlikte İttihat ve Terakki içinde de sorunlar bulunmaktaydı,teşkilatın İngiliz taraftarı Manastır kolu ile Alman taraftarı Selanik kolu arasında rekabet yaşanmakla,o dönemde Alman taraftarı Selanik kolu,azınlık durumuna düşen Manastır koluna üstün gelmişti.Bu durum bu partinin Manastır kolunun bir kısmını da saf değiştirip muhalefet ile işbirliğine yöneltti. Diğer taraftan İngilizlerin böyle bir ayaklanmayı teşvik etmesinin nedenide Berlin Antlaşması sonrası, Mısır'ın kendince işgali sonrası giderek kendi ekseninden uzaklaşıp,hızla rakibi Almanya eksenine doğru kayan ve II.Meşrutiyet sonrası da bu durumu sürdüren Osmanlı İmparatorluğu'nu kendi saflarına çekme isteğinden kaynaklanmaktaydı.
Derviş Vahdeti'nin yayımladığı İngilizler tarafından finanse ve himaye edilen ve yer yer Prens Sabaheddin'in Adem-i merkeziyetçi görüşlerine de yer veren Volkan Gazetesi, İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'nin yayın organı durumuna geldikten sonra özellikle İttihat ve Terakki'nin uygulamalarından zarar gören alaylı subaylar üzerinde etkili oldu.
12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükûmet üyeleri tek tek istifa etti. İsyancıların kurduğu yeni hükümet İngilizler tarafından desteklendi.
Adliye Nâziri Nâzım Paşa İttihatçı Ahmet Rıza Bey sanılarak isyancılar tarafından linç edildi. Aynı şekilde Lazkiye mebusu Arslan Bey de gazeteci Hüseyin Cahid sanılıp öldürüldü. Tahsilsiz ve alaylı olan askerlere halk arasından cahil ayak takımından hamallar ve bazı dindar kimseler de din elden gidiyor propagandalarının etkisiyle katılmıştı.
Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.
İstanbul'da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. Ayaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.
Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri Divan-ı Harp'te yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmet Reşat'ın geçirilmesini kararlaştırmasıydı. Ayrıca II. Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü. Divanıharp II. Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi.
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanmadır. Rumî Takvim'e göre 31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) başladığı için bu adla anılmıştır.
Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kanadı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı tam olarak ele geçiremeyerek dolaylı bir denetim kurması ve İngilizlerin İttihat ve Terakkicilere söz geçiremeyeceğini fark etmesi, politik istikrarsızlığa yol açmış, halk arasında da yaygın çalkantılar doğurmuştu. Bu koşullar bazı muhalefet gruplarının kısa sürede İttihat ve Terakki'ye karşı İngilizlerin de desteğiyle birleşmelerine zemin hazırladı. Politik istikrarsızlık ve çatışmalar, İttihat ve Terakki'ye muhalefet eden tanınmış gazetecilerin ajanlar tarafından öldürülmesiyle daha da şiddetlendi. Bununla birlikte İttihat ve Terakki içinde de sorunlar bulunmaktaydı,teşkilatın İngiliz taraftarı Manastır kolu ile Alman taraftarı Selanik kolu arasında rekabet yaşanmakla,o dönemde Alman taraftarı Selanik kolu,azınlık durumuna düşen Manastır koluna üstün gelmişti.Bu durum bu partinin Manastır kolunun bir kısmını da saf değiştirip muhalefet ile işbirliğine yöneltti. Diğer taraftan İngilizlerin böyle bir ayaklanmayı teşvik etmesinin nedenide Berlin Antlaşması sonrası, Mısır'ın kendince işgali sonrası giderek kendi ekseninden uzaklaşıp,hızla rakibi Almanya eksenine doğru kayan ve II.Meşrutiyet sonrası da bu durumu sürdüren Osmanlı İmparatorluğu'nu kendi saflarına çekme isteğinden kaynaklanmaktaydı.
Derviş Vahdeti'nin yayımladığı İngilizler tarafından finanse ve himaye edilen ve yer yer Prens Sabaheddin'in Adem-i merkeziyetçi görüşlerine de yer veren Volkan Gazetesi, İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'nin yayın organı durumuna geldikten sonra özellikle İttihat ve Terakki'nin uygulamalarından zarar gören alaylı subaylar üzerinde etkili oldu.
12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükûmet üyeleri tek tek istifa etti. İsyancıların kurduğu yeni hükümet İngilizler tarafından desteklendi.
Adliye Nâziri Nâzım Paşa İttihatçı Ahmet Rıza Bey sanılarak isyancılar tarafından linç edildi. Aynı şekilde Lazkiye mebusu Arslan Bey de gazeteci Hüseyin Cahid sanılıp öldürüldü. Tahsilsiz ve alaylı olan askerlere halk arasından cahil ayak takımından hamallar ve bazı dindar kimseler de din elden gidiyor propagandalarının etkisiyle katılmıştı.
Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.
İstanbul'da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. Ayaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.
Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri Divan-ı Harp'te yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmet Reşat'ın geçirilmesini kararlaştırmasıydı. Ayrıca II. Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü. Divanıharp II. Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Ulvi Cemal Erkin, (d. 14 Mart 1906 İstanbul – ö. 15 Eylül 1972),
Türk çağdaş müzik bestecisi ve müzik öğretmeni
Birinci kuşak çağdaş Türk müziği bestecileri arasında yer alan Erkin, opera dışında hemen bütün formlarda yapıtlar vermiş verimli bir bestecidir. Besteciliğin yanı sıra orkestra şefliği, piyano öğretmenliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında açılan müzik kurumlarında yöneticilik yaparak “müzik devrimi”nin sevilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda öncülük etmiştir[1]. Müzik tarihinde Türk Beşleri adıyla anılan sanatçılar arasında yer alır. 1971 yılında devlet sanatçısı ünvanı ile onurlandırılmıştır.
Türk çağdaş müzik bestecisi ve müzik öğretmeni
Birinci kuşak çağdaş Türk müziği bestecileri arasında yer alan Erkin, opera dışında hemen bütün formlarda yapıtlar vermiş verimli bir bestecidir. Besteciliğin yanı sıra orkestra şefliği, piyano öğretmenliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında açılan müzik kurumlarında yöneticilik yaparak “müzik devrimi”nin sevilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda öncülük etmiştir[1]. Müzik tarihinde Türk Beşleri adıyla anılan sanatçılar arasında yer alır. 1971 yılında devlet sanatçısı ünvanı ile onurlandırılmıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- Mertkan
- Demirci Çırağı
- Mesajlar: 662
- Kayıt: 13 Ara 2009 14:18
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Börteçine
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selamun Aleyküm
Bana kızgın olduğunu düşündüğüm koca kurt tekrar foruma hoşgeldin
Paylaşımlarını okumayı özlemişim
Arif Abim saygılarımı sunuyorum...
Gerçek hayattaki işleri ufaktan hal yoluna koyduk elhamdürillah, Oyundaki yarım bıraktığımız herşeyi tamamlamaya geliyoruz. Tabi yine önümüze engeller çıkacak tabi yine sırf isimden dolayı bize karşı olanlar çıkacak ama Börteçine Loncası Olarak herşeyi ezip geçeceğiz.
Şunu herkes gördü ve fark etti ki OYUN içerisinde item maden para akçe derdine düşen her Loncanın kardeşliği gün be gün bozuldu. Bizle ilgili bilmedikleri tek şey var o da bizim amacımızın aslında oyun olmadığı boş vakitlerimizi geçirirken bile TÜRK-İSLAM ahlak ve şuurunu yine en iyi şekilde yansıtıp yeni yetişen evlatlarımızın ve kardeşlerimizin KENDİ benliklerini görmeleri sağlamaktır. Bu yüzden kazanan hep biz olacağız.
Oyuna geri dönmemdeki tek amaç ve gaye olarak bunların bilinmesini yanımda olacak kişilerinde sadece amacının bu olmasını isterim..
Ve eskiden kalan dostlarım DAVAMIZ bir yolumuz uzun ve zor Allah Utandırmasın...
Mertkan Uğurlu
Bana kızgın olduğunu düşündüğüm koca kurt tekrar foruma hoşgeldin
Gerçek hayattaki işleri ufaktan hal yoluna koyduk elhamdürillah, Oyundaki yarım bıraktığımız herşeyi tamamlamaya geliyoruz. Tabi yine önümüze engeller çıkacak tabi yine sırf isimden dolayı bize karşı olanlar çıkacak ama Börteçine Loncası Olarak herşeyi ezip geçeceğiz.
Şunu herkes gördü ve fark etti ki OYUN içerisinde item maden para akçe derdine düşen her Loncanın kardeşliği gün be gün bozuldu. Bizle ilgili bilmedikleri tek şey var o da bizim amacımızın aslında oyun olmadığı boş vakitlerimizi geçirirken bile TÜRK-İSLAM ahlak ve şuurunu yine en iyi şekilde yansıtıp yeni yetişen evlatlarımızın ve kardeşlerimizin KENDİ benliklerini görmeleri sağlamaktır. Bu yüzden kazanan hep biz olacağız.
Oyuna geri dönmemdeki tek amaç ve gaye olarak bunların bilinmesini yanımda olacak kişilerinde sadece amacının bu olmasını isterim..
Ve eskiden kalan dostlarım DAVAMIZ bir yolumuz uzun ve zor Allah Utandırmasın...
Mertkan Uğurlu
- BilgeTonyukuk
- Çınaraltı Müdavimi
- Mesajlar: 808
- Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Aleyküm selam reis,

Amin, ağzına sağlık. Rabb'im bizleri birbirimizden asla ayırmasın.Mertkan yazdı:Ve eskiden kalan dostlarım DAVAMIZ bir yolumuz uzun ve zor Allah Utandırmasın...

- xtengiz
- Kobra Takipçisi
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Börteçine
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Reisim Hoş Geldin Sefa Getirdin, İdeolojisi Olmayan Bir Kurum Ayakta Uzun Süre Asla Duramaz Hamd Olsun Bizim İdeolojimiz Sağlam Ve Devamlı Yolumuza Aynı Hızla Devam Edeceğiz İnşallah ..
İhsan Ağam İhtiyarlamış artık oyunu unutmuş
İşimiz çok
İhsan Ağam İhtiyarlamış artık oyunu unutmuş
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Aleyküm selam başkanım.
Ne sana nede başka bir kardeşime kırgınlık yada kızgınlık diye bir duyguyu taşımaktan nefsimi men ederim. Bizler BÖRTEÇİNE yiz öncüyüz bilinen, alışılmış olan basit beklentiler bize uzaktır. Biz zor olanın peşindeyiz, kardeşliğin, arkadaşlığın ve samimiyetin aydınlattığı ama zor olduğu için hiç bir zaman çok kalabalık olmayacak, birilerine göre hayal bize göre nefes almak kadar gerçek, sevgi ve saygı zincirinin bağladığı sanal bir oyunda herkesin ulaşamayacağı bir zirve, herkesin anlayamayacağı gerçek. BÖRTEÇİNE loncasının bitmemesinin, bitmeyecek olmasının sırrı budur. Biz bize kızamayız kırılamayız.
Evet artık herkesin oyun sandığı BÖRTEÇİNE gerçeğini yaşamaya başlayalım...
Ne sana nede başka bir kardeşime kırgınlık yada kızgınlık diye bir duyguyu taşımaktan nefsimi men ederim. Bizler BÖRTEÇİNE yiz öncüyüz bilinen, alışılmış olan basit beklentiler bize uzaktır. Biz zor olanın peşindeyiz, kardeşliğin, arkadaşlığın ve samimiyetin aydınlattığı ama zor olduğu için hiç bir zaman çok kalabalık olmayacak, birilerine göre hayal bize göre nefes almak kadar gerçek, sevgi ve saygı zincirinin bağladığı sanal bir oyunda herkesin ulaşamayacağı bir zirve, herkesin anlayamayacağı gerçek. BÖRTEÇİNE loncasının bitmemesinin, bitmeyecek olmasının sırrı budur. Biz bize kızamayız kırılamayız.
Evet artık herkesin oyun sandığı BÖRTEÇİNE gerçeğini yaşamaya başlayalım...


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
25 Nisan 2014 Tarihte Bugün
Olaylar
1719 - Daniel Dafoe'nun ünlü romanı 'Robinson Crusoe' yayımlandı.
1859 - Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayacak Süveyş Kanalı'nın kazılmasına, Mısır'ın Port Said kentinde başlandı.
1915 - Arıburnu Zaferi kazanıldı.
1918 - Türkiye'de, Kars ve Ardahan işgalden kurtuldu.
1946 - İstanbul - Ankara hattında yataklı tren seferleri başladı.
1953 - Cambridge Üniversitesi'nde iki bilim adamı, kalıtsal özellikleri ebeveynden çocuğa taşıyan deoksiribonükleik asit (DNA) adını verdikleri molekül yapısını buldular.
1962 - Anayasa Mahkemesi kuruldu.
1990 - ABD uzay mekiği Discovery'nin mürettebatı, ilk uzay teleskobu Hubble'ı yer çevresinde yörüngeye oturtmayı başardı.
2001 - Merkez Bankası'na özerklik getiren yasa TBMM'de kabul edildi.
2005 - Bulgaristan ve Romanya'nın, Avrupa Birliği'ne girişi için müzakereler başladı.
Olaylar
1719 - Daniel Dafoe'nun ünlü romanı 'Robinson Crusoe' yayımlandı.
1859 - Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayacak Süveyş Kanalı'nın kazılmasına, Mısır'ın Port Said kentinde başlandı.
1915 - Arıburnu Zaferi kazanıldı.
1918 - Türkiye'de, Kars ve Ardahan işgalden kurtuldu.
1946 - İstanbul - Ankara hattında yataklı tren seferleri başladı.
1953 - Cambridge Üniversitesi'nde iki bilim adamı, kalıtsal özellikleri ebeveynden çocuğa taşıyan deoksiribonükleik asit (DNA) adını verdikleri molekül yapısını buldular.
1962 - Anayasa Mahkemesi kuruldu.
1990 - ABD uzay mekiği Discovery'nin mürettebatı, ilk uzay teleskobu Hubble'ı yer çevresinde yörüngeye oturtmayı başardı.
2001 - Merkez Bankası'na özerklik getiren yasa TBMM'de kabul edildi.
2005 - Bulgaristan ve Romanya'nın, Avrupa Birliği'ne girişi için müzakereler başladı.


[right]Arif YAMAN[/right]