Şarapçı Teşkilattan Aydemir beyin Amcasının oğludur, Teşkilat yerine Beyaz büyücülere katılmıştır, Aydemir beyin tüm uyarılarına rağmen geri dönmemiştir.DuMaNisTT yazdı:Güzel Paylaşım.. Emeğinize Sağlık
Çok Güzel İstihbarat Subayı Filan Yaklaşımlarınızı Çok İyi Buldum .
Ayrıca Bu Konuyla Alakası Yok Belki Ama ŞARAPÇI Diye bildiğimiz Birinin Aslında Eski Bir TEŞKİLAT LİDERİ Ve Bu Liderin KAYIP Olarak Görünmesini Oyunun Hikayesinden Çıkarabiliyoruz
Oyun İçinde Şifreler ile Dolu Bir Oyun Hikayesini Ben Şahsen Çok Beğeniyorum..
Zaman içinde Beyaz büyücülerin yarattığı kaos ve işledikleri cinayetlere dayanamayıp ,Teşkilata onları ihbar eder. Teşkilat pusuya düşürdüğü Beyaz büyücülere ağır bir kayıp verdirir. Beyaz büyücüler den çok azı canını kurtarır. Bu olaydan sonra Beyaz büyücülere ihanetten dışlanan şarapçı, Teşkilatta Aydemir beyin tüm saygınlığına rağmen samimi bir kabul görmez, hem dağdaki pirinçten hem evdeki bulgurdan olan Şarapçı iki grubada geri dönemez ve geçmişinde işlediği hatalar nedeniyle kendini alkole vurur.
...........................................hızlı ve emin adımlarla Çiçek Pazarı sokağına yöneldi, sokağın sonunda yine aynı hızla Tahmis sokağa dalıp Eminönü iskelesine yöneldi.Dalgaların dövdüğü iskele, yer yer bozulmuş, demirler paslanmış, tahta bölümlerin çoğu çürümeye yüz tutmuştu, Bir zamanlar balıkçıların tekne bağlamak için yer bulamadığı, şen şakrak kahkahaların atıldığı, masallardan çıkmışçasına balık avlanma hikayeleri anlatılan kahvehane yoktu artık, iskele bomboştu, sağa sola koşturan sıçanlar istila etmişti her yanı. Dikkatlice bakınmaya başladı, az ilerde eski çuval ve karton parçaları arasında uyurken buldu onu. Usulca yaklaştı, yer yer aklar düşmeye başlayan saçı sakalı birbirine karışmış,kir,pas içindeydi. Saçları tepesinden açılmaya başlamıştı, Gözaltı torbaları iyice belirginleşmiş, alnının ortasından başlayıp sağ kulak memesine doğru uzanan eski bir yara izi ,yüzünün görünen yerlerini ağır yaşamının çizgileri kaplamıştı. Elleri boğründe, birkaç eski ceket ve paltoya sarınmış uyuyordu. İçki kokusu etrafını bir örtü gibi sarmıştı.
--- Salih !!..salih uyan oğlum … elini yavaşça yanağına değdirdi, resmen buz kesmişti, ilkbaharın ayazını en açık hali ile his etti. Parmaklarını burnuna doğru götürdü, nefesini kontrol etti, çok zayıf olsada burun deliklerinden soluduğunu anladı. Gözleri doldu ,son kalan akrabası bu derbederdi, 1960 yılında Amcası ve diğer yakın akrabaları Arayış yolculuğuna katılmış ve bir daha dönmemişlerdi. Geriye Amcasından yadigar bu çocuk kalmıştı,bununda varlığı yokluğu belli değildi.
--- Salih!! Salih !!! hadi oğlum uyan …..salih!! hadi çocuğum aç gözlerini
Gözlerini yavaşça aralayıp bakmaya çalıştı,kanından hiç eksilmeyen ucuz alkol , yeni doğan güneşin ışınları ile birleşince odaklanması zorlaştı. Yattığı yerden kalkmaya çalıştı ama beceremedi, ikinci denemesinde kolundan tutan amcası sayesinde sırtını yanındaki tahta kutuya dayayabildi. 2-3 dakika gözlerini kapalı tutarak kendine gelmeye çalıştı,Gözlerini açtı, bulanık görüyordu, yinede amcasını tanıdı,elini kirden kalıplaşmış paltosunun cebine atıp, yarısı içilmiş sarma bir sigara çıkardı, yaktı.
***Amca ..!! ( Aslında amca çocuğu idiler, ikisininde ailesi öldüğünden, Salih , yaşça kendisinden büyük olan kuzenine amca diyordu )
---Efendim oğlum.. gözlerinden yaşlar akıyordu amcasının..
***Hayırdır ? ne arıyorsun burada ..?
---Seni merak ediyorum oğlum, ne zaman kadar sürecek bu eziyet, çok üzülüyoruz evladım lütfen dön eve artık, yengen yüksek tansiyondan muzdarip , şehirdeki hayatı zaten biliyorsun, birde senin durumun iyice perişan ediyor bizi, Sevgi dün 14 yaşına girdi, Oktay resimlere bakıp seni soruyor sürekli, nerede olduğunu merak ediyorlar,Lütfen yeter, sen cezanı çektin evladım,hatanın ! bedelini fazlasıyla ödedin, 3 gün sonra Köprüde barışma şenliği var, ailecek katılmak istiyoruz, hadi lütfen kırma beni kalk eve gidelim artık.
Kalan izmaritten son nefesi çekip, kir dolu uzamış tırnakları ile sakalını kaşıdı
***Hayır amca,eve gelmeyeceğim, ben bu rezaleti yaşayacağım, gereksiz yere çok can aldım, ne kadar eziyet çeksem o kadar huzur buluyorum.
---Olurmu oğlum .. Sen yanlışını far edip döndün , buda büyük erdemdir, bunu seni tanıyan herkes biliyor, senin verdiğin bilgiler olmasaydı Azat denen despotu yenemezdik, Cemiyetin başarısında senin büyük katkın var, hadi lütfen bunları evde konuşalım, kalk gidelim oğlum. Bir sözü vardı babanın unuttunmu ?
‘’’ Erdem : Kent yaşamının boğucu çarpıklığından kurtulup doğanın yalansız şefkatine sığınmak değil, Doğanın yalansız şefkatini bırakıp, Kentteki çarpıklıkları düzeltme yolunda çaba sarfetmektir ‘’
işe oğlum sen tam buna uyuyorsun, doğa sandığın yere gittin, ama huzur bulamadın, kentimizin hali seni rahatsız etti ve dönüp düzelttin hatanı. Hadi evladım , hadi aslanım eve gidelim.
***Gidelim haa !! gidelim ..Ben ilk önce seni dinlemeyerek Beyaz Büyücülere katılmakla seni ve itibarını beş paralık ettim. Sana ve davana ihanet ettim.Sonrada bağlılık yemini ettiğim, Azat Efendi ve dava arkadaşlarıma ihanet edip onları gambazladım. Şu virane şehirde yamuk yapmadığım benim gambazcı dönek olduğumu bilmeyen varmı ? varmı amca ? Bundan sonra kim ? neden ? bana güvensin , size hangi meziyetimle geleceğim, Sevgi ve Oktay gerçeği öğrendiklerinde yüzlerine nasıl bakacağım ? Hayır amca ..Salih diye biri yok artık, zaten bu izbe yerde kimse tanımıyor beni, herkes ŞARAPÇI diye biliyor, lütfen bir daha gelme, yeğenlerime öldüğümü söyle, zira ölmek illa toprağa girmek değildir. Lütfen bir daha gelme .. Lütfen…
FanArt 2008 KAOS adlı eserin 3. Bölümü '' İşte Barış '' tan alıntı.
