ANADOLU
Anadolu veya Küçük Asya Asya kıtası'nın en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755000 km2 'lik bir alanı kaplayan dağlık yarımadadır. Günümüz Türkiye'sinin Asya kıtasında kalan kısmının adıdır. Ayrı bir tanımla ise Anadolu; İstanbul ve Çanakkale boğazlarının doğu yakasında kalan Türkiye topraklarına verilen addır. Anadolu, Asya ve Avrupa'nın birleşim noktasındaki stratejik konumu nedeniyle, tarih öncesi çağlardan beri birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Yeryüzünün en eski yerleşkelerinden bazıları Cilalı Taş Devri'nde Anadolu'da kurulmuştur. Çatalhöyük, Çayönü, Nevali Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin (Yumuktepe) yerleşkeleri Cilalı Taş Devri'nden kalmadır. Truva yerleşkesi de Cilalı Taş Devri'nde kurulmuş ve Demir Çağı'na doğru uzanmıştır. Sümer, Asur, Hitit, Yunan, Lidya, Kelt, Pers, Roma, Doğu Roma (Bizans), Selçuklu, Moğol İmparatorluğu ve Osmanlı gibi onlarca medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yüzlerce dil ve lehçeyi barındırır.
Hristiyanlığın ilk doğduğu ve geliştiği topraklardan biridir. Uzun yıllar Doğu Roma topraklarının esasını teşkil etmiştir. 11. yüzyıldan itibaren Türkler tarafından iskân edilmiş ve yönetilmiştir. Özellikle 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı'ndan itibaren Müslüman Türkler Anadolu'ya akın etmiştir; ancak İslamiyet'ten önce de Anadolu ve Balkanlarda Türkler vardır.
Köken Bilimi
Anadolu sözcüğü Yunanca doğu anlamına gelen Ανατολή sözcüğünden türemiştir. Bizans imparatorluğu döneminde orta anadolunun bir kısmı imparatorluğun merkezine doğuda olmasından kaynaklı doğu askeri idari birimi ya da Anatolikon Theması (Θέμα Άνατολικῶν, Thema Anatolikōn) olarak adlandırılmaktaydı. Anatolikon Theması Afyon, Isparta, Konya, Kayseri ve İçel yörelerini kapsamaktaydı. Osmanlı döneminde ise Anadoli veya Anadolu, merkezi Amasya olan ve Sivas ve Kastamonu'yu kapsayan bir eyaletin adıdır. 19. yüzyılda genel anlamda imparatorluğun Asya kıtasında kalan ve Türklerle meskûn olan bölgesini tanımlamak için kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminden önce "Anadolu"nun geleneksel doğu sınırı olarak Fırat Nehri kabul edilirken, Cumhuriyetten sonra Türkiye'nin Asya kıtasında kalan kısmının tümü aynı coğrafî terime dâhil edilmiştir.
Tanımlama
Anadolu coğrafik olarak daha çok Avrupa'ya benzemektedir. Çünkü bütün Akdenizin kuzeyi Avrupa kabul edilmektedir. Anadolu da coğrafik olarak, kendisinden çok farklı özellikler barındıran Asya ülkelerinden (Çin, Hindistan, İran vs.) çok, Akdeniz'in kuzeyindeki Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkelerine benzemektedir. Doğal sebepler siyasi olayları da etkilediği için (fetihler, istilâlar, asimilasyon ... ) Anadolu'nun, tarihte Asya'dan çok Avrupa ile münasebetleri olmuştur. Bütün bunlara rağmen Anadolu'nun Asya içinde düşünülmesi, onun güçlü bir Asya kültürüne sahip olmasındandır. Tarih boyunca Asya kültürü, kendisinin batısındaki Anadolu'ya akımıştır. Asya kökenli Türklerin, eski Yunan-Roma coğrafyası olan Anadolu'daki (ki Diyar-ı Rum tabiri tam da bunu anlatır ) varlığı bunun maddi bir göstergesidir.
Tarihçe
Şehirler / İmparatorluklar
Hurriler – Mitanniler – Urartular –Hititler – Kassitler
Frigler– Karyalılar– Lidyalılar– Likyalılar
İon Uygarlığı
Kimmer Uygarlığı
Doğu Roma İmparatorluğu
Selçuklu Türkleri
Osmanlı İmparatorluğu
Diller
Çiviyazısı
Luvi dili
Akkad dili
Fenike Abecesi
Hurri dili
Türk dili
Anadolu mitolojisi
Türk mitolojisi
Anadolu'nun tarihi bir anlamda Balkanlar, Kafkasya ve Ön Asya'dan gelen işgal, istila ve fetih dalgalarının tarihidir.
Neolitik Çağ
Eski Anadolu yerleşim birimleri
Asya ve Avrupa'nın stratejik kesişme bölgesinde olmasından dolayı Anadolu, tarih öncesi çağlardan beri pek çok uygarlık için beşik olmuştur.
Neolitik yerleşim olarak Taşhöyük Pottery Neolithic, Çayönü Pre-Potttery Neolithic A to Pottery Neolithic, Nevali Cori Pre-Pottery Neolithic B, Hacılar Pottery Neolithic (Türkiye'de şimdiki Burdur ilinin 25 km güney batısında, Göbeklitepe Pre-Pottery Neolithic A ve Mersin ile. Truva yerleşimi Neolithic çağ ile başlar ve Demir çağı içinde devam ederek ilerler.
Bronz Çağı
Troya
Hattiler
Kaşkalar
İyonyalılar
Tunç Çağı
Hititler
Urartular
Ahameniş İmparatorluğu
Frigyalılar
Kolhisliler
Lidyalılar
Muşkiler
Kimmerler
Ermeniler
Persler
Taballar
Antik Yunanistan
Likyalılar
Kapadokya
Asurlular
Karyalılar
Finikeliler
Yahudiler
Roma İmparatorluğu
Helenistik dönem
Selevkos İmparatorluğu
Asya Eyaleti
Lazika
Roma Yunanistanı
Galatya
Ermeni Krallığı
Bitinya
Orta çağ
Doğu Roma İmparatorluğu
Kilikya Ermeni Krallığı
Sasani İmparatorluğu
Bizans-Arap Savaşları
Selçuklular
Anadolu Beylikleri
Moğollar
İlhanlılar
Beylikler döneminde Anadolu'da yerleşmiş devletler
Ahlatşahlar Beyliği
Alaiye
Artuklu Beyliği
Aydınoğlu Beyliği
Candaroğulları Beyliği
Çaka Bey
Çobanoğulları Beyliği
Danişmendliler
Dulkadiroğulları Beyliği
Eretna Beyliği
Eşrefoğulları Beyliği
Germiyanoğulları Beyliği
Hamidoğulları Beyliği
İnaloğlu
Kadı Burhaneddin
Karamanoğlu Beyliği
Karesi Beyliği
İnançoğulları
Mengüçlü Beyliği
Menteşe Beyliği
Osmanlı Beyliği ( Osmanlı İmparatorluğu )
Pervaneoğulları
Ramazanoğulları Beyliği
Sahipataoğulları Beyliği
Saltuklu Beyliği
Saruhanoğulları Beyliği
Teke Beyliği
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
19 Kasım Tarihte Bugün
Olaylar
1816 - Varşova Üniversitesi kuruldu.
1881 - Ukrayna'da Odessa'nın güneybatısındaki Großliebenthal köyüne meteor düştü.
1900 - İngiltere'de, seçme ve seçilme hakkı isteyen 119 kadın, Avam Kamarası'na zorla girmekten tutuklandı.
1938 - Atatürk'ün naaşı, İstanbul'dan Ankara'ya, hazin bir törenle yola çıkarıldı.
1941 - İngiltere Kuzey Afrika'da Alman ve İtalyanlara karşı saldırıya geçti.
1942 - Beslenme, giyecek ve yakacak için "Harp Ekonomisi Bürosu" kuruldu.
1943 - III. Tarih kongresi toplandı.
1946 - Afganistan, İzlanda ve İsveç, Birleşmiş Milletler'e üye oldu.
1949 - İstanbul radyosu normal yayınına başladı.
1960 - Af çıktı. Aftan 15 bin tutuklu ve hükümlü yararlandı.
1967 - TBMM, hükümete ülke dışına asker gönderme yetkisi verdi. Donanma alarma geçirildi, Ankara'daki 28. Tümen İskenderun'a hareket etti.
1977 - Mısır devlet başkanı Enver Sedat, İsrail'i ziyaret eden ilk Arap lider oldu.
1977 - Portekiz havayollarına ait bir Boeing 727, Madeira adalarında düştü: 130 kişi öldü.
1978 - Jim Jones'un lideri olduğu Peoples Temple adlı bir tarikatın üyeleri topluca intihar ettiler. 276'sı çocuk 914 kişinin cesedi, Guyana'nın Jonestown kentinde bulundu.
1979 - Eski milletvekillerinden Ortadoğu gazetesi yazarı İlhan Darendelioğlu, İstanbul'da uğradığı silahlı saldırıda öldü.
1984 - BM görevlisi Enver Ergun, Viyana'da Ermeni saldırganlarca öldürüldü.
1985 - ABD başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği devlet başkanı Mikhail Gorbaçov, Cenova'da ilk kez buluştu.
1988 - Pakistan'da Benazir Butto başbakan seçildi.
1994 - Halil Mutlu Dünya Halter Şampiyonası'nda 7 dünya rekoru kırarak, 3 altın madalya kazandı. Naim Süleymanoğlu 64 kiloda 5 dünya rekoru kırarak, 3 altın madalya, Fedai Güler de 70 kiloda iki dünya rekoru kırarak 2 altın madalya elde etti.
1997 - Des Moines-Iowa'da, Bobbi McCaughey yediz doğurdu. Bu, tüm bebeklerin canlı doğduğu birinci yediz vakası.
1999 - İstanbul'daki AGİT Zirvesi'nin son günü, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'nın (AKKA) yeni koşullara uyarlanmış şekli, tarafların liderlerince imzalandı.
2005 - Hadisa katliamı
Olaylar
1816 - Varşova Üniversitesi kuruldu.
1881 - Ukrayna'da Odessa'nın güneybatısındaki Großliebenthal köyüne meteor düştü.
1900 - İngiltere'de, seçme ve seçilme hakkı isteyen 119 kadın, Avam Kamarası'na zorla girmekten tutuklandı.
1938 - Atatürk'ün naaşı, İstanbul'dan Ankara'ya, hazin bir törenle yola çıkarıldı.
1941 - İngiltere Kuzey Afrika'da Alman ve İtalyanlara karşı saldırıya geçti.
1942 - Beslenme, giyecek ve yakacak için "Harp Ekonomisi Bürosu" kuruldu.
1943 - III. Tarih kongresi toplandı.
1946 - Afganistan, İzlanda ve İsveç, Birleşmiş Milletler'e üye oldu.
1949 - İstanbul radyosu normal yayınına başladı.
1960 - Af çıktı. Aftan 15 bin tutuklu ve hükümlü yararlandı.
1967 - TBMM, hükümete ülke dışına asker gönderme yetkisi verdi. Donanma alarma geçirildi, Ankara'daki 28. Tümen İskenderun'a hareket etti.
1977 - Mısır devlet başkanı Enver Sedat, İsrail'i ziyaret eden ilk Arap lider oldu.
1977 - Portekiz havayollarına ait bir Boeing 727, Madeira adalarında düştü: 130 kişi öldü.
1978 - Jim Jones'un lideri olduğu Peoples Temple adlı bir tarikatın üyeleri topluca intihar ettiler. 276'sı çocuk 914 kişinin cesedi, Guyana'nın Jonestown kentinde bulundu.
1979 - Eski milletvekillerinden Ortadoğu gazetesi yazarı İlhan Darendelioğlu, İstanbul'da uğradığı silahlı saldırıda öldü.
1984 - BM görevlisi Enver Ergun, Viyana'da Ermeni saldırganlarca öldürüldü.
1985 - ABD başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği devlet başkanı Mikhail Gorbaçov, Cenova'da ilk kez buluştu.
1988 - Pakistan'da Benazir Butto başbakan seçildi.
1994 - Halil Mutlu Dünya Halter Şampiyonası'nda 7 dünya rekoru kırarak, 3 altın madalya kazandı. Naim Süleymanoğlu 64 kiloda 5 dünya rekoru kırarak, 3 altın madalya, Fedai Güler de 70 kiloda iki dünya rekoru kırarak 2 altın madalya elde etti.
1997 - Des Moines-Iowa'da, Bobbi McCaughey yediz doğurdu. Bu, tüm bebeklerin canlı doğduğu birinci yediz vakası.
1999 - İstanbul'daki AGİT Zirvesi'nin son günü, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması'nın (AKKA) yeni koşullara uyarlanmış şekli, tarafların liderlerince imzalandı.
2005 - Hadisa katliamı


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Meteor Düşmesi
Meteor sözcüğü, gökyüzünde olağanüstü olay anlamındaki latince meteoron’dan gelir. Meteor, güneş sistemindeki cisimlerin dünya atmosferine düşmesiyle, yüksek hızlarda hava ile sürtünme sonucu akkor haline gelerek, gece yeryüzünden kısa süreli bir ışık çizgisi şeklinde görülmesine verilen addır.
Halk arasında ‘kayanyıldız’, ‘yıldız kayması’ ve benzeri sözcüklerle ifade edilen olaydır. Bu olay tipik olarak atmosferin 80-110 km’leri arasında oluşur. Karanlık bir gecede saatte 8-10 meteor izlemek olasıdır. Her yıl belli zamanlarda oluşan meteor yağmurları sırasında saatte 100′ün üzerinde meteor izlenebilir. Çok parlak meteorlara Ateş Topu adı verilir ve bunlardan bazılarının yüzeye ulaştığı olur.
Meteoroid sözcüğü ise olayı değil, düşen cismin kendisini ifade eder. Meteoroid, güneş ya da herhangi bir güneş sistemi cisminin çevresinde yörüngede olan ve kuyrukluyıldız ya da asteroid olarak sınıflanamayacak kadar küçük olan cisimlerdir. Mikro boyuttaki cisimler ve kozmik toz partikülleri de mikrometeoroid olarak anılırlar.
Meteorit ise tamamen buharlaşamadan dünya yüzeyine ulaşan meteoroidlerdir. Metoritler üzerinde pek çok çalışmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar, meteoritin ana cisminin kaynağı, yapısı ve tarihini saptamak ve güneş sisteminin ve evrenin oluşumu hakkında bilgi edinebilmek amacını güder.
Meteoritlerin büyük bir bölümünün kaynağı asteroidlerdir. Bazılarının 4 Vesta asteroidi kaynaklı olduğu sanılmaktadır. Bir bölümü de kuyrukluyıldızlardan gelir. Az sayıda meteorit’in (23 tanesinin) ay kökenli ve (22 tanesinin) Mars kökenli olduğu saptanmıştır.
Meteor sözcüğü, gökyüzünde olağanüstü olay anlamındaki latince meteoron’dan gelir. Meteor, güneş sistemindeki cisimlerin dünya atmosferine düşmesiyle, yüksek hızlarda hava ile sürtünme sonucu akkor haline gelerek, gece yeryüzünden kısa süreli bir ışık çizgisi şeklinde görülmesine verilen addır.
Halk arasında ‘kayanyıldız’, ‘yıldız kayması’ ve benzeri sözcüklerle ifade edilen olaydır. Bu olay tipik olarak atmosferin 80-110 km’leri arasında oluşur. Karanlık bir gecede saatte 8-10 meteor izlemek olasıdır. Her yıl belli zamanlarda oluşan meteor yağmurları sırasında saatte 100′ün üzerinde meteor izlenebilir. Çok parlak meteorlara Ateş Topu adı verilir ve bunlardan bazılarının yüzeye ulaştığı olur.
Meteoroid sözcüğü ise olayı değil, düşen cismin kendisini ifade eder. Meteoroid, güneş ya da herhangi bir güneş sistemi cisminin çevresinde yörüngede olan ve kuyrukluyıldız ya da asteroid olarak sınıflanamayacak kadar küçük olan cisimlerdir. Mikro boyuttaki cisimler ve kozmik toz partikülleri de mikrometeoroid olarak anılırlar.
Meteorit ise tamamen buharlaşamadan dünya yüzeyine ulaşan meteoroidlerdir. Metoritler üzerinde pek çok çalışmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar, meteoritin ana cisminin kaynağı, yapısı ve tarihini saptamak ve güneş sisteminin ve evrenin oluşumu hakkında bilgi edinebilmek amacını güder.
Meteoritlerin büyük bir bölümünün kaynağı asteroidlerdir. Bazılarının 4 Vesta asteroidi kaynaklı olduğu sanılmaktadır. Bir bölümü de kuyrukluyıldızlardan gelir. Az sayıda meteorit’in (23 tanesinin) ay kökenli ve (22 tanesinin) Mars kökenli olduğu saptanmıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Türk Tarih Kurumu
Türk Tarih Kurumu, ülkemizde bizzat Atatürk’ün direktifleriyle kurulan kurumların başında gelmektedir. Atatürk, özellikle Avrupa devletlerinin ders kitaplarında yer alan Türklerin ikinci sınıf bir millet oldukları (secondaire) iddialarına ve “barbar” deyimi kullanılarak bir istilacı kavim şeklinde gösterilmelerine karşılık, bunun böyle olmadığını ve cihan tarihinde en eski çağlardan beri hakiki yerinin ne olduğunun ve medeniyete ne gibi hizmetlerinin bulunduğunun araştırılması gerektiğine inanmaktaydı.
İşte bu sebeple, 28 Nisan 1930 tarihinde, Atatürk’ün de bizzat katıldığı Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’nın son oturumunda, O’nun direktifleriyle, Âfet İnan tarafından 40 imzalı bir önerge sunulmuş ve “Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tedkik etmek için hususi ve daimî bir heyetin teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını seçmek salahiyetinin Merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz” denilmiştir.
Aynı gün Kurultay’da yapılan görüşme sonucunda Türk Ocakları Kanunu’na, 84. madde olarak “Merkez Heyeti, Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tedkik ve tetebbu eylemek vazifesiyle mükellef olmak üzere bir Türk Tarih heyeti teşkil eder” şeklinde bir madde eklenmiştir. Bu karar çerçevesinde 16 üyeden oluşan bir “Türk Tarihi Tedkik Heyeti” teşkil edilmiş, heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930 tarihinde yapmış, Yönetim Kurulu ve diğer üyeleri seçmiştir. Yönetim Kurulu: Başkan Tevfik Bıyıklıoğlu, Başkanvekilleri Yusuf Akçura ve Samih Rıfat, Genel Sekreter Dr. Reşit Galip, Üyeler: Âfet İnan, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Hâmid Zübeyir Koşay, Halil Edhem, Ragıb Hulûsi, Reşid Safvet Atabinen, Zâkir Kadîrî, Sadri Maksudi Arsal, Mesaroş (Ankara Etnografya Müzesi uzmanı), Mükrimin Halil Yinanç, Vâsıf Çınar ve Yusuf Ziya Özer’den teşekkül etmiştir. Bu heyet, “Türk Tarihinin Ana Hatları” adıyla yaptığı ilk çalışmayı yayımlamıştır.
Böylece temeli atılan Türk Tarih Kurumu, 29 Mart 1931 tarihinde Türk Ocakları’nın VII. Kurultayı’nda kapatılma kararı alınınca, bu defa 12 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti” adı ile yeniden teşkilatlanmış ve 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etmiştir. Kurumun adı 1935 yılında “Türk Tarihi Araştırma Kurumu” olarak değiştirilmiş, daha sonra ise “Türk Tarih Kurumu”na çevrilmiştir.
Kurum bu dönem içerisinde dört ciltlik lise tarih kitaplarını, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Anadolu Beylikleri’ni, bazı kazı raporlarını, Pîrî Reis’in “Kitâb-ı Bahriye” ve haritasını basmış, 1937 yılından itibaren ise, adını bizzat Atatürk’ün koyduğu, BELLETEN yayın hayatına başlamıştır.
Atatürk, hayatının son dönemlerine kadar Kurumun çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş, birçok defa çalışma planını kendisi tesbit etmiş ve birçok toplantıya bizzat katılmıştır. O’nun bu Kurum’a ve tarihe verdiği önem, 5 Eylül 1938’de düzenlediği vasiyetnâme ile, İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu’na bağışlamasından anlaşılmaktadır. Nitekim Atatürk’ten sonra gelen bütün Cumhurbaşkanları da bir gelenek olarak Kurum’un koruyucu başkanları olmuştur. 25 Mayıs 1940’ta İçişleri Bakanlığı’nca onaylanan yeni cemiyetler kanununa göre yeniden düzenlenen tüzüğünün 2. maddesinde, Kurum’un Reisicumhur İsmet İnönü’nün yüksek himayeleri altında bulunduğu hükmü yer almış, 3. maddesinde de, “Maarif Vekili bu Kurum’un fahrî reisidir” denilmiştir. Kurum, Bakanlar Kurulu’nun 21 Ekim 1940 tarih ve 2/14556 sayılı kararnamesiyle “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” arasına alınmıştır. Türk Tarih Kurumu, tüzelkişiliğe sahip olarak, 7 Kasım 1982’de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 134. maddesi ile kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine dahil edilmiştir. Türk Tarih Kurumu bu dönemden itibaren de ilk kuruluş amaçları doğrultusunda çalışmalarına devam etmiş ve etmektedir.
Madde 134. - Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak amacıyla; Atatürk'ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulur.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir.
Türk Tarih Kurumu, ilmî araştırma ve yayınları yanı sıra, ilki 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde toplanan ve belli aralıklarla günümüze kadar XVI.'sını gerçekleştirdiği milletlerarası nitelikte “Türk Tarih Kongreleri” yapmaktadır. 20-25 Eylül 1937 yılında Dolmabahçe’de yapılan II. Kongre, uluslararası nitelik kazanmış, yabancı bilim adamları da bu kongreye katılmışlardır. Bu Kongre, Türk tarihinin açıklanması ve belgelenmesi amacını gütmüştür. Ayrıca, Kongre dolayısıyla, tarih öncesinden Cumhuriyet dönemine dek yurdumuzda ve Ortadoğu’da gelişen büyük uygarlıkları, maketler, mülajlar, resimler ve grafiklerle canlandıran bir sergi düzenlenmiş ve bu sergi Atamızın ölümüne dek Dolmabahçe’de kalmıştır.
Türk Tarih Kurumu bundan sonra da uluslararası nitelikte,
15-20 Kasım 1943’te III.,
10-14 Kasım 1948’de IV.,
12-17 Nisan 1956’da V.,
20-26 Ekim 1961’de VI.,
25-29 Eylül 1970’te VII.,
11-15 Ekim 1976’da VIII.,
21-25 Eylül 1981’de IX.,
22-26 Eylül 1986’da X.,
05-09 Eylül 1990’da XI.,
12-16 Eylül 1994’te XII.,
04-08 Ekim 1999’da XIII.,
09- 13 Eylül 2002’de XIV.,
11-15 Eylül 2006’da XV.,
20-24 Eylül 2010'da XVI.
kongrelerini düzenlemiştir. Bu kongrelerde sunulan bildiriler kitap haline getirilmiş ve bunlardan XVI. kongreye kadar olanlar 48 cilt halinde basılmıştır.
Türk Tarih Kurumu, ülkemizde bizzat Atatürk’ün direktifleriyle kurulan kurumların başında gelmektedir. Atatürk, özellikle Avrupa devletlerinin ders kitaplarında yer alan Türklerin ikinci sınıf bir millet oldukları (secondaire) iddialarına ve “barbar” deyimi kullanılarak bir istilacı kavim şeklinde gösterilmelerine karşılık, bunun böyle olmadığını ve cihan tarihinde en eski çağlardan beri hakiki yerinin ne olduğunun ve medeniyete ne gibi hizmetlerinin bulunduğunun araştırılması gerektiğine inanmaktaydı.
İşte bu sebeple, 28 Nisan 1930 tarihinde, Atatürk’ün de bizzat katıldığı Türk Ocakları’nın VI. Kurultayı’nın son oturumunda, O’nun direktifleriyle, Âfet İnan tarafından 40 imzalı bir önerge sunulmuş ve “Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tedkik etmek için hususi ve daimî bir heyetin teşkiline karar verilmesini ve bu heyetin azasını seçmek salahiyetinin Merkez heyetine bırakılmasını teklif ederiz” denilmiştir.
Aynı gün Kurultay’da yapılan görüşme sonucunda Türk Ocakları Kanunu’na, 84. madde olarak “Merkez Heyeti, Türk tarih ve medeniyetini ilmî surette tedkik ve tetebbu eylemek vazifesiyle mükellef olmak üzere bir Türk Tarih heyeti teşkil eder” şeklinde bir madde eklenmiştir. Bu karar çerçevesinde 16 üyeden oluşan bir “Türk Tarihi Tedkik Heyeti” teşkil edilmiş, heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930 tarihinde yapmış, Yönetim Kurulu ve diğer üyeleri seçmiştir. Yönetim Kurulu: Başkan Tevfik Bıyıklıoğlu, Başkanvekilleri Yusuf Akçura ve Samih Rıfat, Genel Sekreter Dr. Reşit Galip, Üyeler: Âfet İnan, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Hâmid Zübeyir Koşay, Halil Edhem, Ragıb Hulûsi, Reşid Safvet Atabinen, Zâkir Kadîrî, Sadri Maksudi Arsal, Mesaroş (Ankara Etnografya Müzesi uzmanı), Mükrimin Halil Yinanç, Vâsıf Çınar ve Yusuf Ziya Özer’den teşekkül etmiştir. Bu heyet, “Türk Tarihinin Ana Hatları” adıyla yaptığı ilk çalışmayı yayımlamıştır.
Böylece temeli atılan Türk Tarih Kurumu, 29 Mart 1931 tarihinde Türk Ocakları’nın VII. Kurultayı’nda kapatılma kararı alınınca, bu defa 12 Nisan 1931’de “Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti” adı ile yeniden teşkilatlanmış ve 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam etmiştir. Kurumun adı 1935 yılında “Türk Tarihi Araştırma Kurumu” olarak değiştirilmiş, daha sonra ise “Türk Tarih Kurumu”na çevrilmiştir.
Kurum bu dönem içerisinde dört ciltlik lise tarih kitaplarını, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Anadolu Beylikleri’ni, bazı kazı raporlarını, Pîrî Reis’in “Kitâb-ı Bahriye” ve haritasını basmış, 1937 yılından itibaren ise, adını bizzat Atatürk’ün koyduğu, BELLETEN yayın hayatına başlamıştır.
Atatürk, hayatının son dönemlerine kadar Kurumun çalışmalarıyla yakından ilgilenmiş, birçok defa çalışma planını kendisi tesbit etmiş ve birçok toplantıya bizzat katılmıştır. O’nun bu Kurum’a ve tarihe verdiği önem, 5 Eylül 1938’de düzenlediği vasiyetnâme ile, İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu’na bağışlamasından anlaşılmaktadır. Nitekim Atatürk’ten sonra gelen bütün Cumhurbaşkanları da bir gelenek olarak Kurum’un koruyucu başkanları olmuştur. 25 Mayıs 1940’ta İçişleri Bakanlığı’nca onaylanan yeni cemiyetler kanununa göre yeniden düzenlenen tüzüğünün 2. maddesinde, Kurum’un Reisicumhur İsmet İnönü’nün yüksek himayeleri altında bulunduğu hükmü yer almış, 3. maddesinde de, “Maarif Vekili bu Kurum’un fahrî reisidir” denilmiştir. Kurum, Bakanlar Kurulu’nun 21 Ekim 1940 tarih ve 2/14556 sayılı kararnamesiyle “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” arasına alınmıştır. Türk Tarih Kurumu, tüzelkişiliğe sahip olarak, 7 Kasım 1982’de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 134. maddesi ile kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine dahil edilmiştir. Türk Tarih Kurumu bu dönemden itibaren de ilk kuruluş amaçları doğrultusunda çalışmalarına devam etmiş ve etmektedir.
Madde 134. - Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak amacıyla; Atatürk'ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu tüzelkişiliğine sahip "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulur.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu için Atatürk'ün vasiyetnamesinde belirtilen mali menfaatler saklı olup kendilerine tahsis edilir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun; kuruluşu, organları, çalışma usulleri ve özlük işleri ile kuruluşuna dahil kurumlar üzerindeki yetkileri kanunla düzenlenir.
Türk Tarih Kurumu, ilmî araştırma ve yayınları yanı sıra, ilki 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde toplanan ve belli aralıklarla günümüze kadar XVI.'sını gerçekleştirdiği milletlerarası nitelikte “Türk Tarih Kongreleri” yapmaktadır. 20-25 Eylül 1937 yılında Dolmabahçe’de yapılan II. Kongre, uluslararası nitelik kazanmış, yabancı bilim adamları da bu kongreye katılmışlardır. Bu Kongre, Türk tarihinin açıklanması ve belgelenmesi amacını gütmüştür. Ayrıca, Kongre dolayısıyla, tarih öncesinden Cumhuriyet dönemine dek yurdumuzda ve Ortadoğu’da gelişen büyük uygarlıkları, maketler, mülajlar, resimler ve grafiklerle canlandıran bir sergi düzenlenmiş ve bu sergi Atamızın ölümüne dek Dolmabahçe’de kalmıştır.
Türk Tarih Kurumu bundan sonra da uluslararası nitelikte,
15-20 Kasım 1943’te III.,
10-14 Kasım 1948’de IV.,
12-17 Nisan 1956’da V.,
20-26 Ekim 1961’de VI.,
25-29 Eylül 1970’te VII.,
11-15 Ekim 1976’da VIII.,
21-25 Eylül 1981’de IX.,
22-26 Eylül 1986’da X.,
05-09 Eylül 1990’da XI.,
12-16 Eylül 1994’te XII.,
04-08 Ekim 1999’da XIII.,
09- 13 Eylül 2002’de XIV.,
11-15 Eylül 2006’da XV.,
20-24 Eylül 2010'da XVI.
kongrelerini düzenlemiştir. Bu kongrelerde sunulan bildiriler kitap haline getirilmiş ve bunlardan XVI. kongreye kadar olanlar 48 cilt halinde basılmıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Hadise Katliamı
ABD güçlerinin Irak'ın Hadise köyünde çoluk çocuk 24 sivili soğukkanlı biçimde öldürmesiyle ilgili yargılanan erbaş Humberto Mendoza, 'vur' emrini komutanı çavuş Frank Wuterich'den aldığını itiraf etti. Askeri mahkemede ifade veren Mendoza, Amerikan güçlerine yola yerleştirilen bir bomba ile hedef alınmasıın ardından Hadise'de 19 Kasım 2005'te girişilen intikam operasyonunu şöyle anlattı:
"Bir evin kapısını çaldık, deniz piyadeleri bekliyordu. Wuterich 'Kapıyı açtıklarında ateş açın' dedi. Ateş edip antrede duran bir erkek çocuğunu öldürdüm. Bir başka evde yatak odasının kapısını açtığımda kadın ve çocuklar gördüm. Korkuyla bakıyorlardı. Dışarı çıkıp erbaşı Stephen Tatum'a 'Sadece kadın ve çocuklar var' dedim. O da 'Güzel, öldür onları' dedi." Savcı Sean Sullivan "Peki ona ne dedin" diye sorunca şu yanıtı aldı: "Ona 'Onlar sadece kadın ve çocuk' dedim. Hiçbir şey söylemedi. Evin ön cephesine döndüm, arkamdan kapı açıldı ve bir gürültü koptu. Öğleden sonra geri dönünce bir oda dolusu cesetle karşılaştım"
Savcı geçen hafta Mendoza'nın sunduğu delilin zayıf olduğunu savunup Tatum'la ilgili suçlamanın düşürülmesini istemişti. Hadise katliamında dört asker aleyhine adam öldürmek, dört komutan aleyhine de gerekli soruşturmayı yapmamaktan dava açılmıştı. Sanıklardan ikisiyle ilgili suçlamalar geri çekilmişti. Tatum'la ilgili suçlamaların da düşmesi bekleniyor.
ABD güçlerinin Irak'ın Hadise köyünde çoluk çocuk 24 sivili soğukkanlı biçimde öldürmesiyle ilgili yargılanan erbaş Humberto Mendoza, 'vur' emrini komutanı çavuş Frank Wuterich'den aldığını itiraf etti. Askeri mahkemede ifade veren Mendoza, Amerikan güçlerine yola yerleştirilen bir bomba ile hedef alınmasıın ardından Hadise'de 19 Kasım 2005'te girişilen intikam operasyonunu şöyle anlattı:
"Bir evin kapısını çaldık, deniz piyadeleri bekliyordu. Wuterich 'Kapıyı açtıklarında ateş açın' dedi. Ateş edip antrede duran bir erkek çocuğunu öldürdüm. Bir başka evde yatak odasının kapısını açtığımda kadın ve çocuklar gördüm. Korkuyla bakıyorlardı. Dışarı çıkıp erbaşı Stephen Tatum'a 'Sadece kadın ve çocuklar var' dedim. O da 'Güzel, öldür onları' dedi." Savcı Sean Sullivan "Peki ona ne dedin" diye sorunca şu yanıtı aldı: "Ona 'Onlar sadece kadın ve çocuk' dedim. Hiçbir şey söylemedi. Evin ön cephesine döndüm, arkamdan kapı açıldı ve bir gürültü koptu. Öğleden sonra geri dönünce bir oda dolusu cesetle karşılaştım"
Savcı geçen hafta Mendoza'nın sunduğu delilin zayıf olduğunu savunup Tatum'la ilgili suçlamanın düşürülmesini istemişti. Hadise katliamında dört asker aleyhine adam öldürmek, dört komutan aleyhine de gerekli soruşturmayı yapmamaktan dava açılmıştı. Sanıklardan ikisiyle ilgili suçlamalar geri çekilmişti. Tatum'la ilgili suçlamaların da düşmesi bekleniyor.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Naim SÜLEYMANOĞLU
Haltere 1977'de, henüz 9 yaşındayken başladı. 15 yaşında Brezilya'da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası'nda iki altın madalya alarak şampiyon oldu. On altı yaşında rekor kırarak yine şampiyon oldu. Böylece halter tarihinde en genç dünya rekortmeni unvanını aldı. Kariyeri boyunca üç Olimpiyat Altın madalyası, yedi Dünya Şampiyonluğu ve altı Avrupa Şampiyonluğu vardır. Tam 46 kez dünya rekoru kırmıştır.1984 yılında (16 yaşındayken), silkmede ağırlığının 3 katını kaldıran ikinci halterci olarak tarihe geçti.
1983 - 1986 arasında gençlerde 13, büyüklerde 50 olmak üzere tam altmış üç rekor kırarken, yine bu dönemde Dünya ve Avrupa şampiyonalarında 52, 56 ve 60 kilolarda şampiyonluklar yaşadı. 1984, 1985 ve 1986'da dünyada yılın haltercisi seçildi. 1984 Los Angeles Olimpiyatları'na Bulgaristan'ın da Sovyet'lerle boykota katılması nedeniyle katılamadı. Bu dönemde Bulgar Hükümeti'nin Türk isimlerini yasaklaması nedeniyle adı Naum Shalamanov olarak biliniyordu.
Bulgaristan'daki bu baskılardan kurtulmak ve Türkiye adına müsabakalara katılmak için 1986'da Melbourne'de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda Türkiye Büyükelçiliği'ne sığınarak Türkiye'ye iltica etti. Türkiye'ye ilticasında ve getirilmesinde bizzat Turgut Özal devreye girdi.
Haltere 1977'de, henüz 9 yaşındayken başladı. 15 yaşında Brezilya'da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası'nda iki altın madalya alarak şampiyon oldu. On altı yaşında rekor kırarak yine şampiyon oldu. Böylece halter tarihinde en genç dünya rekortmeni unvanını aldı. Kariyeri boyunca üç Olimpiyat Altın madalyası, yedi Dünya Şampiyonluğu ve altı Avrupa Şampiyonluğu vardır. Tam 46 kez dünya rekoru kırmıştır.1984 yılında (16 yaşındayken), silkmede ağırlığının 3 katını kaldıran ikinci halterci olarak tarihe geçti.
1983 - 1986 arasında gençlerde 13, büyüklerde 50 olmak üzere tam altmış üç rekor kırarken, yine bu dönemde Dünya ve Avrupa şampiyonalarında 52, 56 ve 60 kilolarda şampiyonluklar yaşadı. 1984, 1985 ve 1986'da dünyada yılın haltercisi seçildi. 1984 Los Angeles Olimpiyatları'na Bulgaristan'ın da Sovyet'lerle boykota katılması nedeniyle katılamadı. Bu dönemde Bulgar Hükümeti'nin Türk isimlerini yasaklaması nedeniyle adı Naum Shalamanov olarak biliniyordu.
Bulgaristan'daki bu baskılardan kurtulmak ve Türkiye adına müsabakalara katılmak için 1986'da Melbourne'de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası'nda Türkiye Büyükelçiliği'ne sığınarak Türkiye'ye iltica etti. Türkiye'ye ilticasında ve getirilmesinde bizzat Turgut Özal devreye girdi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
hALİL mutlu
Halil Mutlu (d. 14 Temmuz 1973, Kırcaali), Dünya ve olimpiyat şampiyonu Bulgaristan göçmeni Türk haltercidir. 3 kez Olimpiyat Şampiyonu, 5 kez Dünya Şampiyonu, 9 kez Avrupa Şampiyonu olmuş, 52 kg, 54 kg ve 56 kg'da 20'den fazla dünya rekoru kırmıştır. Üst üste kırdığı rekorlar nedeniyle kendisine Dinamo lakabı takıldı.
3. kez üstüste Olimpiyat Şampiyonu olarak halter tarihinde bu unvana erişen 4. sporcu oldu. Yalnızca 1,50 boyundaki Halil Mutlu kendisine Naim Süleymanoğlu'nu örnek almıştır. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10 yaşında başladı. Bulgaristan’da gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda altın madalya kazanarak yaşadı. Halil Mutlu evli olup Ankara'da yaşamaktadır ve ASKİ'nin formasını giymektedir. 31.10.2008 günü aktif spor hayatına son verdiğini açıklamıştır.
Halil Mutlu (d. 14 Temmuz 1973, Kırcaali), Dünya ve olimpiyat şampiyonu Bulgaristan göçmeni Türk haltercidir. 3 kez Olimpiyat Şampiyonu, 5 kez Dünya Şampiyonu, 9 kez Avrupa Şampiyonu olmuş, 52 kg, 54 kg ve 56 kg'da 20'den fazla dünya rekoru kırmıştır. Üst üste kırdığı rekorlar nedeniyle kendisine Dinamo lakabı takıldı.
3. kez üstüste Olimpiyat Şampiyonu olarak halter tarihinde bu unvana erişen 4. sporcu oldu. Yalnızca 1,50 boyundaki Halil Mutlu kendisine Naim Süleymanoğlu'nu örnek almıştır. Haltere antrenörü İbrahim Elmalı'nın desteği ile 10 yaşında başladı. Bulgaristan’da gördüğü baskılardan dolayı spora iki yıl ara vermek zorunda kaldı. Ardından 1989 yılının Aralık ayında Türkiye'ye iltica etti. Mutlu, ilk şampiyonluğunu 19 yaşında İngiltere'de düzenlenen Gençler Avrupa Şampiyonası'nda koparma, silkme ve toplamda altın madalya kazanarak yaşadı. Halil Mutlu evli olup Ankara'da yaşamaktadır ve ASKİ'nin formasını giymektedir. 31.10.2008 günü aktif spor hayatına son verdiğini açıklamıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Fedai GÜLER
1972’de Bulgaristan’da doğdu. Haltere 1986’da başladı. 1991 Akdeniz Oyunları’nda silkme ve toplamda altın, koparmada gümüş, 1991 Gençler Balkan ve 1992 Gençler Avrupa Şampiyonaları’nda 67.5 kiloda 3’er altın madalya, 1992 Akdeniz Oyunları’nda 64 kiloda koparma ve toplamda altın, silkmede gümüş madalya elde etti. 1993 Büyükler Avrupa Şampiyonası’nda 70 kiloda 3 gümüş madalya alırken, 1994’Dünya Şampiyonası’nda iki dünya rekoru kırarak 1 altın ve 2 gümüş madalya kazandı. 1995’te Avrupa Şampiyonası’nda 3 altın, Dünya Şampiyonası’nda ise 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya elde etti.
1972’de Bulgaristan’da doğdu. Haltere 1986’da başladı. 1991 Akdeniz Oyunları’nda silkme ve toplamda altın, koparmada gümüş, 1991 Gençler Balkan ve 1992 Gençler Avrupa Şampiyonaları’nda 67.5 kiloda 3’er altın madalya, 1992 Akdeniz Oyunları’nda 64 kiloda koparma ve toplamda altın, silkmede gümüş madalya elde etti. 1993 Büyükler Avrupa Şampiyonası’nda 70 kiloda 3 gümüş madalya alırken, 1994’Dünya Şampiyonası’nda iki dünya rekoru kırarak 1 altın ve 2 gümüş madalya kazandı. 1995’te Avrupa Şampiyonası’nda 3 altın, Dünya Şampiyonası’nda ise 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya elde etti.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
20 Kasım Tarihte Bugün
Olaylar
1923 - Halk Fırkası Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti örgütünü bünyesine aldı.
1939 - BBC Türkçe Servisi, yayınlarına başladı.
1940 - Macaristan, Mihver Devletleri'ne katıldı.
1943 - İstanbul Teknik Üniversitesi kuruldu.
1945 - II. Dünya Savaşı'ndan sonra Nürnberg duruşmaları başladı.
1947 - II. Elizabeth ile Philip Mountbatten Wesminster Katedrali'nde evlendiler.
1949 - Türk Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası grup eleme maçlarının ilkinde Suriye'yi 7-0 yendi.
1953 - Türkiye'deki ilk otomobil mukavemet yarışı İstanbul-Ankara-İzmir-İstanbul güzergâhında yapıldı.
1959 - Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Deklarasyonunu yayınladı.
1959 - Birleşik Krallık, Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç ve İsviçre kısa adı EFTA olan Avrupa Serbest Ticaret Birliği anlaşmasını imzaladılar.
1961 - Türkiye'de ilk koalisyon hükümeti, Başbakan İsmet İnönü tarafından Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne mensup bakanlarla kuruldu.
1962 - Amerika Birleşik Devletleri Küba ablukasına son verdi.
1975 - İspanya'yı 36 yıl diktatörlükle yöneten General Franco öldü.
1979 - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Ümit Doğanay uğradığı saldırıda öldürüldü.
1984 - Evrende Dünya dışı canlıların varlığını araştıran SETI kuruldu.
1985 - Microsoft Windows 1.0 piyasaya verildi.
1989 - Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi.
1994 - Dünya Halter Şampiyonası'nda Naim Süleymanoğlu 64 kiloda 5 dünya rekoru kırdı ve 3 altın madalya aldı.
1998 - İtalya 12 Kasım'da Roma havaalanında yakalanan PKK lideri Abdullah Öcalan'ı serbest bıraktı.
2003 - El Kaide bağlantılı teröristler İstanbul, Levent'teki HSBC Bankası genel müdürlüğü ve Beyoğlu'ndaki İngiliz Konsolosluğu'na bombalı saldırı düzenledi. En az 30 kişi öldü, 400'den fazla kişi yaralandı.
Olaylar
1923 - Halk Fırkası Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti örgütünü bünyesine aldı.
1939 - BBC Türkçe Servisi, yayınlarına başladı.
1940 - Macaristan, Mihver Devletleri'ne katıldı.
1943 - İstanbul Teknik Üniversitesi kuruldu.
1945 - II. Dünya Savaşı'ndan sonra Nürnberg duruşmaları başladı.
1947 - II. Elizabeth ile Philip Mountbatten Wesminster Katedrali'nde evlendiler.
1949 - Türk Milli Futbol Takımı, Dünya Kupası grup eleme maçlarının ilkinde Suriye'yi 7-0 yendi.
1953 - Türkiye'deki ilk otomobil mukavemet yarışı İstanbul-Ankara-İzmir-İstanbul güzergâhında yapıldı.
1959 - Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Deklarasyonunu yayınladı.
1959 - Birleşik Krallık, Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç ve İsviçre kısa adı EFTA olan Avrupa Serbest Ticaret Birliği anlaşmasını imzaladılar.
1961 - Türkiye'de ilk koalisyon hükümeti, Başbakan İsmet İnönü tarafından Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne mensup bakanlarla kuruldu.
1962 - Amerika Birleşik Devletleri Küba ablukasına son verdi.
1975 - İspanya'yı 36 yıl diktatörlükle yöneten General Franco öldü.
1979 - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Ümit Doğanay uğradığı saldırıda öldürüldü.
1984 - Evrende Dünya dışı canlıların varlığını araştıran SETI kuruldu.
1985 - Microsoft Windows 1.0 piyasaya verildi.
1989 - Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi.
1994 - Dünya Halter Şampiyonası'nda Naim Süleymanoğlu 64 kiloda 5 dünya rekoru kırdı ve 3 altın madalya aldı.
1998 - İtalya 12 Kasım'da Roma havaalanında yakalanan PKK lideri Abdullah Öcalan'ı serbest bıraktı.
2003 - El Kaide bağlantılı teröristler İstanbul, Levent'teki HSBC Bankası genel müdürlüğü ve Beyoğlu'ndaki İngiliz Konsolosluğu'na bombalı saldırı düzenledi. En az 30 kişi öldü, 400'den fazla kişi yaralandı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir ay sonra başlayan "Müdafaa-i Hukuk" hareketi, başlangıçtaki bölgesel niteliğini 1919 yılının ikinci yarısında bırakmaya başlamıştır. Karadeniz Bölgesiyle Doğu Anadolu'da kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin çabasıyla toplanan Erzurum Kongresi'nde Doğu Anadolu'daki cemiyetler "Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilmiştir. Batıdaki cemiyetler ise Balıkesir ve Alaşehir Kongreleriyle bir çatı altında toplanmaya çalışılmıştır. Amasya Tamimi çerçevesinde toplanan Sivas Kongresi'nde ise ülkedeki "Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiş", cemiyetin kuruluş bildirisi cemiyetler kanunu gereğince Sivas Valiliğine bildirilerek, bu örgüte yasallık kazandırılmıştır.
Dernekler yasası gereğince resmilik kazanan örgüt bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiride Anadolu ve Rumeli'deki tüm "Müdafaa-i Hukuku Milliye", "Milli ve Vatani Cemiyetler" ve "Reddi İlhak Heyetleri'nin" "Hukuk-u milliye ve menafi-i Osmaniyeyi" savunmak üzere "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" (ARMHC) adı altında birleştikleri bildirilmektedir. Cemiyetin şimdilik idare merkezinin Sivas'ta olduğu, fakat ülkenin her yanında şubeler açacağı da vurgulanmaktadır.
Müdafaa-i Hukuk cemiyetleriyle başlayan milli hareket, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçmesinden sonra O'nun desteğiyle, giderek güç kazanmıştır. Sivas Kongresi'nden sonra ise tüm milli hareketin odak noktasını Heyet-i Temsiliye dolayısıyla da Mustafa Kemal Paşa oluşturmuştur.
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir ay sonra başlayan "Müdafaa-i Hukuk" hareketi, başlangıçtaki bölgesel niteliğini 1919 yılının ikinci yarısında bırakmaya başlamıştır. Karadeniz Bölgesiyle Doğu Anadolu'da kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin çabasıyla toplanan Erzurum Kongresi'nde Doğu Anadolu'daki cemiyetler "Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında birleştirilmiştir. Batıdaki cemiyetler ise Balıkesir ve Alaşehir Kongreleriyle bir çatı altında toplanmaya çalışılmıştır. Amasya Tamimi çerçevesinde toplanan Sivas Kongresi'nde ise ülkedeki "Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiş", cemiyetin kuruluş bildirisi cemiyetler kanunu gereğince Sivas Valiliğine bildirilerek, bu örgüte yasallık kazandırılmıştır.
Dernekler yasası gereğince resmilik kazanan örgüt bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiride Anadolu ve Rumeli'deki tüm "Müdafaa-i Hukuku Milliye", "Milli ve Vatani Cemiyetler" ve "Reddi İlhak Heyetleri'nin" "Hukuk-u milliye ve menafi-i Osmaniyeyi" savunmak üzere "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" (ARMHC) adı altında birleştikleri bildirilmektedir. Cemiyetin şimdilik idare merkezinin Sivas'ta olduğu, fakat ülkenin her yanında şubeler açacağı da vurgulanmaktadır.
Müdafaa-i Hukuk cemiyetleriyle başlayan milli hareket, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya geçmesinden sonra O'nun desteğiyle, giderek güç kazanmıştır. Sivas Kongresi'nden sonra ise tüm milli hareketin odak noktasını Heyet-i Temsiliye dolayısıyla da Mustafa Kemal Paşa oluşturmuştur.


[right]Arif YAMAN[/right]