***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ARI SOKTUĞUNDA NE YAPMALI


Arı sokması durumunda neler yapmalıyız?

Bal arısı soktuğunda iğnesi deride kalır ve kandisi ölür ama yabanarısı eşek arısı soktuğunda iğnesi kalmaz ve arı ölmez.

Bal arısı aslında insan vücudu için iyidir ama birden fazla bal arısı soktuğunda tehlikelidir.

Bal arısı soktuğunda iğnesini çıkarmak gereklidir.İğnesini çıkarmanıza rağmen şişlik ve ağrı varsa şişen bölgeye karbonatı lapa haline getirip sürün acısını alır.Yoğurt sürmak soğuk su ile yıkamak yine acıyı azaltan hallerdeir.

Arı soktuğunda hemen o bölgeye çamur uygularsaanız şişmsini engeller.

Arı soktuğunda bölgeyi emmek oynamak sıvazlamak iyi değildir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

17 EKİM TARİHTE BUGÜN

Olaylar
1448 - Hunyadi Yanos komutasında ve çoğunluğu Macarlardan oluşan ordu, II. Murat'ın komutasındaki Osmanlı ordusuyla karşı karşıya geldi (II. Kosova Savaşı).
1912 - Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan bir araya gelerek Osmanlı Devleti'ne karşı savaş açtı (I. Balkan Savaşı).
1919 - Batı Trakya'daki İskeçe Kasabası, Yunanlılar tarafından işgal edildi.
1922 - Gökçeada'nın kurtuluşu
1933 - Albert Einstein, Almanya'dan Amerika'ya kaçtı.
1938 - Atatürk ilk ağır komaya girdi.
1950 - Türkiye'nin de Kore Savaşı'na katılmasıyla 500 kişilik ilk Türk askeri birliği Kore'ye ulaştı ve Pusan'da karaya çıktı.
1951 - Türkiye'nin NATO'ya katılmasıyla ilgili protokol, Londra'da imzalandı.
1973 - OPEC, bazı batılı ülkelere, Suriye ile olan savaşında İsrail'e yardım ettikleri gerekçesiyle petrol ambargosu uygulamaya başladı.
1987 - Eski cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, devlet töreninden sonra Devlet mezarlığı'nda toprağa verildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

II. KOSOVA MEYDAN SAVAŞI

Savaş Öncesi
Varna'da alınan mağlubiyet ile Macaristan ve Lehistan ordularının önemli bir kısmının Türkler tarafından yok edilmesine rağmen, Eflak, Arnavutluk ve Mora'da başgösteren isyanlar, Hristiyan Avrupa'da yeni bir Haçlı ordusu kurarak, Osmanlılar'ı Balkanlar'dan atabilme umudu verdi.
Bunun üzerine Sultan II.Murad, yanına Şehzade Mehmed'i de alarak önce Mora, sonra Arnavutluk üzerine yürüdü ve isyanlar bastırıldı. Bu esnada kendisine karşı toparlanan Haçlı ordusundan haberdar olan Padişah, derhal Sofya'ya dönerek mevcut kuvvetlerini birleştirdi. Hazırlanan yaklaşık 60.000 kişilik birlik, Kosova'ya doğru ilerlemeye başladı.
Öte yandan, Hunyadi János'da beraberinde yeni Eflak prensi Vladislav ile beraber komuta ettiği yaklaşık 70.000 kişilik ordusu ile Peşte'den harekete geçti. Öncelikli amacı Sırbistan'ı işgal etmek ve ardından Belgrad-Kosova yönünde ilerleyerek Arnavutluk'ta olduğunu düşündüğü Osmanlı ordusunu arkadan vurmak, en kötü ihtimalle de Kosova Ovası'nda hazır bekleyerek kendisi için en avantajlı noktada Türkler'i meydan savaşına mecbur bırakmaktı.

Savaş
17 Ekim sabahı hafif çarpışmalarla başlayan savaş, öğleden sonra Hunyadi János'un 3 koldan genel taarruza geçmesi ile devam etti, fakat Haçlı ordusu bu saldırılardan bir sonuç alamadı. Türk askerleri de Haçlı ordusunun zırhlı birlikleri karşısında ilk günün sonunda oldukça zorlanmıştı. Aynı günün akşamında Hunyadi János'un birlikleri Türk saflarına gece baskını yapmış, fakat bu saldırı da püskürtülmüştü.

Savaşın ikinci gününde Haçlı ordusu kanatlardan saldırıya geçti. Bunu gören II.Murad, merkezde yer alan Azap ve Yeniçeri kuvvetlerinden oluşan birliklerini sabit tutup kanatlardaki askerlerini geri çekilme emri verdi. Bunu gören Hunyadi János'un birlikleri Osmanlılar'ın savaşı terkettiğini düşünüp tüm güçleri ile merkeze saldırdılar. Bunun üzerine II.Murad merkez birliklerine de geri çekilme emri verdi, fakat bu bir savaş hilesiydi. Çünkü sağ ve sol kanatlarda yer alan Anadolu ve Rumeli beylerbeyliğine bağlı kuvvetler ani ve hızlı bir manevrayla yeniden hücüma geçip Haçlı ordusunu çembere almayı başardılar. Mağlup olacağını anlayan Hunyadi János kaçtı.

19 Ekim sabahı Haçlı ordugahında kalan kuvvetlerin kurduğu son barikatlar da Türkler tarafından aşıldı ve çok sayıda esir alındı. Bununla birlikle iki buçuk gün süren savaş Osmanlı ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı.
II. Kosova Savaşı, Osmanlı'nın ilk zamanlarındaki en uzun süren ve en çok kan dökülen savaşlarından biridir. Bunun sebebi elbette her iki ordunun da dişe diş savaşmış olmasıdır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

I.BALKAN SAVAŞI

8 Ekim 1912'de Karadağ Prensliği savaş ilan etti. Onu 17 Ekim de Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan takip etti. İkmal ve Levazım Teşkilatı'nın bozulduğu Osmanlı ordusu seferberliğini çok geç yapabildi. Bulgaristan ' a karşı çıkacak kuvvetler 5 kolordu halinde, Şark Ordusu namıyla toplandı ve Birinci Ferik Abdullah Paşa'nın kumandasına verildi. Edirne mevkiindeki bağımsız kuvvetler Şükrü Paşa'nın emrinde idi. Yunanistan'a karşı Selanik'te bir kolordu ve Yanya Kalesi'ndeki kuvvetler bırakılmıştı. Sırbistan'a karşı Makedonya'yı Garp Ordusu kumandanı müstakbel sadrazam Birinci Ferik Ali Paşa savunmuştu.

Savaşı idare kabiliyetinden mahrum Nazım Paşa'nın hiçbir hazırlığı olmayan orduyu hemen Bulgarlar' a karşı taarruza geçirmesiyle hezimet başladı ve artık arkası alınamadı. Osmanlı orduları Bulgarlar' a karşı bütün Trakya'yı bırakarak Çatalca'ya kadar çekilmek zorunda kaldı. Sırbistan'a karşı Kumova'da yenilmişti. 6 Kasım ' da Preveze'yi alan Yunanlılar , Veliaht Konstantin idaresindeki büyük kuvvetlerini Selanik üzerine gönderdiler. Selanik'i korumakla görevli jandarma paşası Tahsin Paşa, tek silah atmadan, muazzam kolordusunu bütün silahlarıyla beraber Yunanlılar'a teslim etti. Bütün Kuzey Arnavutluk da Sırp- Karadağlılar tarafından işgal edildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

KORE SAVAŞINDA TÜRK ASKERİ

Türkiye Cumhuriyeti, başlangıçta Kore’ye topçu taburu takviyeli bir piyade alayı göndermeyi düşündüğü halde, sonradan bu birliğin bir tugay seviyesinde olmasına karar verdi.

Herbiri üç taburdan oluşan üç piyade alayı, bir topçu taburu, bir istihkam bölüğü, bir uçaksavar bataryası, bir ordudonatım bölüğü, bir ulaştırma bölüğü, bir tanksavar takımı ve bir depo bölüğünden oluşuyordu.
Gönüllü olanlardan seçilmiş olan bu tugay 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 erbaş ve er olmak üzere 5090 kişiydi. Tugay komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı seçilmişti.

Ankara’da oluşturulan tugay demiryolu ile İskenderun’a aktarıldıktan sonra Amerika’nın tahsis ettiği gemilerle Kore’nin Pusan limanına nakledildi. Burada bekletilmeden Taegu şehrine alınarak kışlaya yerleştirildi.
Taegu’da Türk Tugayı Amerikan malzemesi ile yeniden donatıldı. Eskimiş malzemeler ise geri gönderildi. Bu yeni malzemeyi kullanmak için eğitiminden geçen tugay 10 Kasım 1950’de cepheye hareket etti. Önce Seul’un 60-100 km kuzeyinde bölgenin emniyet sorumluluğunu üstlenen tugay daha sonra Kunu-ri bölgesine nakledildi.

Kunu-ri Muharebesi
Çin Halk Cumhuriyeti’nin savaşa dahil olmasının ardından BM kuvvetlerinin cephesi yarılmıştı. ABD Kara Kuvvetleri 9. Kolordusu’nun ihtiyat tugayı olan Türk Tugayı, Kunu-ri bölgesinde direnerek 8. Ordu’nun yok olmadan çekilmesini sağladı.
Douglas MacArthur Türklerin kahramanca çarpışmaları Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin salimen yeni müdafaa hatlarına çekilmelerini mümkün kılmıştır dedi.

Kumyangjang-ni Muharebesi
Türk Tugayı birlikleri, 6 Ocak 1951'de Chonan'da 20 gün ihtiyatta kaldıktan sonra 24 Ocak'ta Chonan'dan hareket ederek Çin Halk Gönüllü Ordusu'nun savunma mevziinin bir kısmını almak üzere saldırıya geçti ve bölgeyi savunan Çin Halk Gönüllü Ordusu 150. Tümeni'ne bağlı 447. ve 448. alayları ile mücadeleye girdi. Başlangıçta insiyatif Çin birliklerindeydi. Ancak silah üstinlüğünü Çinliler elde edememişlerdi. Çinlilerin el bombası sayısı azdı. Türk tugayı Çinlilerden daha fazla el bombasına sahipti. Bunun nedenlerinden biri de ABD tarafından silah ve cephane ile desteklenmesiydi.
Savaşın başında mevzilerinde bulunan Çinliler etkili bir şekilde ateş yağdırmaya başladılar. Ancak önceden mevzilendirilen Türk 1. Takımı görünmeden Çinlilerin mevzilerine yaklaşıp el bombası kullanarak Çinlilerin mevzilerini aldı. Çinliler bu bölgedeki mevzileri yeniden ele geçirebilmek için uğraşması sonucu Türk 2. Taburu 185 rakımlı tepeyi ve ardından 156 rakımlı tepeyi süngü hücumuyla aldı. Alay taarruz grubu da rahat bir şekilde Kumyangjang-ni kasabasını aştı.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ALBERT EİNSTEİN

Albert Einstein (14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955), Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi.
Almanya'nın Ulm kentinde dünyaya gelen Einstein, yaşamının ilk yıllarını Münih'te geçirdi. Lise eğitimini ve yüksek eğitimini İsviçre'de tamamladı fakat bir üniversitede iş bulmada yaşadığı zorluklar nedeniyle bir patent ofisinde müfettiş olarak çalışmaya başladı. 1905 yılı Einstein için bir mucize yıl oldu ve o dönemde kuramları hemen benimsenmemiş olsa da ileride fizikte devrim yaratacak olan dört makale yayınladı. 1914 yılında Max Planck'ın kişisel ricası ile Almanya'ya geri döndü. 1921 yılında fotoelektrik etki üzerine çalışmaları nedeniyle Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Nazi Partisi'nin iktidara yükselişi nedeniyle 1933'te Almanya'yı terk etti ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti. Ömrünün geri kalanını geçirdiği Princeton'da hayatını kaybetmiştir.

Albert Einstein, özel görelilik ve genel görelilik kuramları ile iki yüzyıldır Newton mekaniğinin hakim olduğu uzay anlayışında bir devrim yaratmıştır. Sadece matematik hesaplamalar ve denklemler ile oluşturduğu kuramları sonradan deneysel olarak defalarca doğrulanmıştır. E = mc2 denklemi ile formüle ettiği kütle-enerji eşdeğerliği yıldızların nasıl enerji oluşturduğuna açıklama getirmiş ve nükleer teknolojinin önünü açmıştır. Fotoelektrik etki ve Brown hareketine getirdiği matematiksel açıklamalar, modern fiziğe diğer katkıları arasındadır. Ömrünün büyük bir kısmını bütün kuramları birleştiren bir birleşik alan kuramı yaratmaya çalışarak geçirmiş ama bu çabaları sonuçsuz kalmıştır. Einstein kuantum mekaniğinin bazı sonuçlarına, özellikle belirsizlik ilkesine oldukça şüpheci yaklaşmış fakat bu yaklaşımlar ileride geniş kabul görmüştür.

Einstein Nazilerin nükleer bomba geliştirmesi endişesiyle ABD başkanı Roosevelt'e bir mektup göndermiş, ABD'nin nükleer çalışmalara başlamasını tavsiye etmiştir. Holokost sonrası Yahudilerin kendi ülkelerine sahip olması gerektiği fikrini savunmuş, İsrail'in kuruluşuna destek vermiştir. Çeşitli söyleşilerinde Yahudilik dinine ve diğer kutsal kitaplara inanmadığını belirtmiş, sosyalizme sempati duyan bir makale yayınlamıştır. Bertrand Russell ile birlikte nükleer silahlara karşı bir manifesto da yayınlamıştır.

Einstein hayatı boyunca 300’den fazla bilimsel makale yayınlamıştır, ayrıca 150’den fazla bilim dışı çalışmaları da olmuştur. Başarıları ve eserleri nedeniyle Einstein sözcüğü, “dahi” ile eşanlamlı kullanılmaya başlanmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Vilayetlerimiz; ADANA

Adana, 2.108.805 nüfusuyla Türkiye'nin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa'dan sonraki 5. büyük şehridir. Şehir merkezi, güney Anadolu'da Akdeniz'den 30 km içerde Seyhan Nehri'nin üzerinde bulunmaktadır. Adana ilinin idari merkezidir.
Doğudan batıya 100 kilometre boyunca uzanan Adana-Mersin Büyükşehir Bölgesi, 2,87 milyon nüfusa sahiptir. Türkiye'deki dördüncü büyük metropolitan alan olup ülkenin önde gelen bir ticaret ve kültür merkezidir.

Maden zengini 4. bölge olan Adana; krom, demir ve manganez, kurşun, çinko yatakları açısından önem taşımaktadır.
Adana'nın merkezi; Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan coğrafi, ekonomik ve kültürel bir bölge olan Çukurova'nın merkezinde bulunur. Yaklaşık 5,62 milyon insana ev sahipliği yapan bölgenin büyük bir bölümü, tarıma oldukça elverişli, geniş ve düz bir arazidir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Göllerimiz; VAN GÖLÜ

Van Gölü, Tatvan ilçesi sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür.

Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km²'dir. Van Gölü hem tatlısu hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH'sı ise 9.8 dir. Bu yüzden Van Gölü yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen, donmaz.[1] Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise, 451 metredir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir.

Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür ayrıca Türkiye'de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık inci kefalı, (Chalcalburnus tarichi) yaşamaktadır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970 lerde yapılmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Dağlarımız; AĞRI DAĞI

Ağrı Dağı, Selçuklular döneminde: Eğri Dağ, Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplı volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Dağ, İran'ın 16 km batısında ve Ermenistan'ın 32 km güneyindedir. Dağın %35'lik bir kesimi Iğdır ilinde, kalan %65'lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisindedir.

Ağrı dağı 5137 metrelik rakımıyla, Türkiye'nin en yüksek doruğudur. Ağrı Dağı iki zirveden oluşur. Bunlar 5137 metrelik Atatürk Zirvesi[3] (Büyük Ağrı) ile 3898 metrelik İnönü Zirvesi'dir. (Küçük Ağrı)[4]. 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye'nin en büyük buzuludur.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Atalarımız; II.MURAT

İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı. Çok güzel konuşurdu. Kendisinin en büyük saadeti, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine ender rastlanacak ve çok kıymetli bir zatın babası olmakti.Sultan Murad. süküneti ve huzurlu yaşamayı arzu eden fakat icap ettiği takdirde gayet hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kimse idi. Otuz senelik saltanatı müddetince, memleketini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkeste, dindar. âdil ve lütufkâr bir padişah nâmı bırakmıştır.

Sultan ll. Murad çocukluğu Amasya'da geçti. 18 yaşında tahta çıktı. Şâir ve hattattı.Çok iyi bir askerdi. Şiirler yazmıştır. Zamanında Venedik donanmasıyla harbedildi. Selânik yeniden fethedildi. Düzmece Mustafa isyanı oldu ve bu isyanı bastırdı. 1422'de İstanbul'u muhasara etti. 1423'de Mora yeniden alındı. 1428'de Germiyan Beyliği Osmanlılara katıldı. Venedik ve haçlılara karşı Güvercinlik zaferi kazanıldı. 1430'da Selânik yeniden alındı. 1438'de Bosna'ya hakim olundu. 1439'da Belgrad muhasara edildi. 1443'de haçlılara karşı İzlâdi Derbendi zaferi kazanıldı.1444 Temmuz'unda Segadin antlaşması yapıldı, fakat haçlılar sözlerinde durmadılar. İkinci Murad küçük yaştaki oğlunu tahta çıkarınca,ümide kapılarak Osmanlı topraklarına girdiler.Oğlu İkinci Mehmed (Fatih) ordunun başına babasını başkumandan tayin etti. Kasım 1444'de Varna Zaferi kazanıldı. Varna Zaferinden sonra İkinci Murad tekrar tahta geçti. 1445'de Mora'ya ve Arnavutluğa sefer açtı. 1448 senesinin Ekiminde haçlılar yeniden saldırdılar.Bu defa da İkinci Kosova Zaferi kazanıldı. 1451 senesinde Sultan Murad bütün esirlerini salıverdi. 47 yaşında olduğu halde Edirne Sarayında vefat etti. Vasiyeti üzerine Bursa'da Muradiye Camii yanına defnedildi. Mezarının üzerini örtmemeyi, kenarlarına hafızların oturup Kur'an okuyabilmeleri için yerler yapılmasını ve Cuma günü mezara konulmasını vasiyet etmişti. Vasiyeti öylece yerine getirildi.Sultan Murad zamanında memleketin bir çok yerlerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yapılmıştır. Bunlardan birisi Edirne'deki"Üç Şerefeli Cami"dir. Cami'in yanında bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur. Yine Edirne'de "Muradiye Camii"ni bina ettirmiştir. Bu caminin duvarları ve mihrabı son derece güzel çinilerle süslenmiştir. Bursa'daki "Muradiye Camii"ni ve Ergene Nehri üzerindeki 170 ayaklı "Uzun Köprü"yü de Sultan Murad yaptırmıştır.Silsile-i Sââdât-ı Nakşıbendiyye'den, Hâce Yâkub Darhi (k.s.), ,Seyhi Emir Sultan, Hacı Bayram Veli, İbn-i Haceri Askalâni, Muhammediye kitabmın müellifi Yazıcızâde Mühammed Efendi İkinci Murad devrinde vefat eden büyüklerdir.

Erkek çocukları : Fatih Sultan Mehmed, Ahmed, Alâaddin, Orhan, Hasan, Ahmed (ll.)

Kız çocukları : Şehzâde ve Fatma Hatun.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön