***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
En yakın zamanda insallah Alpaslan... Ve İhsan abi uzun zamandır senide görmüyom muhabbet edemiyoz en yakın zamanda bi konusalım ve sevgili reisim Mertkan abi 1 2 kere geldim fakat oyunda yoktun fazla durmadım cıktım en yakın zamanda seninlede görüşelim reisim sevgilerimle... iyi forumlar
- xtengiz
- Kobra Takipçisi
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Börteçine
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Alp benim poroblemmi var.BEDEL yazdı:Selamün aleyküm sevgili Ailem uzun zamandır ugramıyorum ama en yakın zamanda aranıza dönücem arif abi ve alp hosgeldiniz hayırlı olsun loncayada katılmıssınız... Sevgi ve saygılarımla Kürşad BEDEL
- xtengiz
- Kobra Takipçisi
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Börteçine
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Sevigli Lonca Halkı Bundan Mütevellit foruma Girdiğim Zaman Size 1 Adet Şarkı İle Şiir Hedaye Edicem 
Bu gün Sizlere Büyük Üstad Necip Fazılın Bu Güzide Eserini Armağan Ediyorum
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek
Şarkıda Yarına
(Buda radyo sunumu gibi oldu hadi hayırlısı
)
Bu gün Sizlere Büyük Üstad Necip Fazılın Bu Güzide Eserini Armağan Ediyorum
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek
Şarkıda Yarına
(Buda radyo sunumu gibi oldu hadi hayırlısı
-
- Acemi Savaşçı
- Mesajlar: 1
- Kayıt: 18 Tem 2012 00:11
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: BÖRTEÇİNE
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
http://i45.tinypic.com/10i537q.png/
SELAM BÖRTEÇİNE
UZUN ZAMANDIR FORUMLA İLGİSİZ KALMIŞIZ CANLANDIRALIM BAKALIM
SELAM BÖRTEÇİNE
UZUN ZAMANDIR FORUMLA İLGİSİZ KALMIŞIZ CANLANDIRALIM BAKALIM
- Bozkurtensar
- FareAdam Düşmanı
- Mesajlar: 420
- Kayıt: 18 Tem 2010 13:11
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Lodos
- Lonca: DAĞ
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selam Olsun Börteçine Ailesine .
Hayırlı Aksamlar..
.(cCcTürkeŞTİRcCc)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
YENİ ÖĞRETİM YILI HEPİMİZE HAYIRLI OLSUN
Arif YAMAN
Arif YAMAN


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
17 EYLÜL TARİHTEBUGÜN
Olaylar
1176 - Miryakefalon Savaşı.
1787 - ABD Anayasası kabul edildi.
1908 - Havacı Orville Wright ve beraber uçtuğu arkadaşı Thomas E. Selfridge, uçak kazası geçirdiler. Kazada yaşamını kaybeden Selfridge, uçak kazasında yaşamını yitiren ilk insan oldu.
1922 - Bandırma işgalden kurtarıldı.
1934 - Türkiye, Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) üyeliğine kabul edildi.
1941 - İngiliz ve Sovyet işgali altındaki İran'da Şah Rıza tahtan indirildi, yerine oğlu Muhammed Rıza Pehlevi geçti.
1961 - Adnan Menderes idam edildi. Milli Birlik Komitesi, 65 yaşını aşan Celâl Bayar ile idam kararları çoğunlukla alınan öteki hükümlülerin cezalarını müebbet hapse çevirdi.
1967 - Kayseri'de yapılan Kayserispor-Sivasspor futbol maçında çıkan olaylarda 40 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
1980 - Nikaragua'nın eski diktatörü Anastasio Somoza öldürüldü.
1990 - Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun cenazeleri İstanbul'a nakledildi ve devlet töreniyle Topkapı'da yaptırılan anıtmezara defnedildi.
1996 - ABD başkanı Bill Clinton, Kuveyt'e 3.500 asker gönderdi. Bill Clinton, Irak'ı saldırgan davranışlarına son vermesi konusunda uyardı.
Olaylar
1176 - Miryakefalon Savaşı.
1787 - ABD Anayasası kabul edildi.
1908 - Havacı Orville Wright ve beraber uçtuğu arkadaşı Thomas E. Selfridge, uçak kazası geçirdiler. Kazada yaşamını kaybeden Selfridge, uçak kazasında yaşamını yitiren ilk insan oldu.
1922 - Bandırma işgalden kurtarıldı.
1934 - Türkiye, Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) üyeliğine kabul edildi.
1941 - İngiliz ve Sovyet işgali altındaki İran'da Şah Rıza tahtan indirildi, yerine oğlu Muhammed Rıza Pehlevi geçti.
1961 - Adnan Menderes idam edildi. Milli Birlik Komitesi, 65 yaşını aşan Celâl Bayar ile idam kararları çoğunlukla alınan öteki hükümlülerin cezalarını müebbet hapse çevirdi.
1967 - Kayseri'de yapılan Kayserispor-Sivasspor futbol maçında çıkan olaylarda 40 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
1980 - Nikaragua'nın eski diktatörü Anastasio Somoza öldürüldü.
1990 - Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun cenazeleri İstanbul'a nakledildi ve devlet töreniyle Topkapı'da yaptırılan anıtmezara defnedildi.
1996 - ABD başkanı Bill Clinton, Kuveyt'e 3.500 asker gönderdi. Bill Clinton, Irak'ı saldırgan davranışlarına son vermesi konusunda uyardı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
MİRYAKEFALON SAVAŞI
Zengi Hanedanının Suriye ve Musul hükümdarı Atabeg Nureddin Mahmud Zengi'nin ölümü üzerine (1174), büyük bir rakipten kurtulan II. Kılıç Arslan, ertesi yıl, Sivas ve Tokat bölgelerine hâkim olan Danişmendli Beyliğine son verdi.
Manuel, Papaya bir mektup yazarak, zamanın yeni bir haçlı seferi için elverişli olduğunu ve "Anadolu'dan geçen yolun artık güven altına alınacağını" bildirdi.
Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos Kilikya kıyı bölgelerini tekrar eline geçirmiş ve Haçlılardan tarafından kurulan Antakya Prensliği üzerinde Bizans hakimiyetinin kabul edilmesini sağlamıştı. Diğer taraftan Bizans sınırlarında özellikle Eskişehir yörelerinde yoğun bir şekilde çoğalan Türkmenlerin, Denizli, Kırkağaç, Bergama ve Edremit'e değin Bizans yörelerine akınlarda bulunmaktaydılar ve bu akınları önlemek istemekteydi. 1174'de Halep emiri Nureddin Zengi ölmüş ve yerine geçen Selahaddin eli altında bulunan arazilerin kuzeyindeki gelişmelerden gözünü çekmiş hedefini Mısır üzerine odaklandırmıştı. Bu gelişmelerden haberdar olan I. Manuel Anadolu Selçuklu'larının bir güçlü taraftarın desteğinden mahrum kaldığını düşünmekteydi.
Böylece toprak elde etmek ve kendi topraklarına gelen hücumları önlemek amacıyla Selçuklular diğer destek alamayacakları bir sırada Bizans İmparatoru I. Manuel Anadoluya yeni kuvvetler göndermekle birlikte düzenleyeceği bir sefer için de askeri hazırlıklara başladı.
Onun bu hazırlıklarını haber alan II. Kılıç Arslan, bir elçi heyeti göndererek daha önce yapılan barış antlaşmasının yenilenmesini önerdi. Fakat İmparator I. Manuel, Bizansa yöneltilen Türkmen akınlarının durdurulması, Bizansa sığınan Danişmendliler emiri Zünnun ile şehzade Şahinşah'ın, daha önce yönetiminde bulunan ülkelerinin Bizansa bırakılması şartıyla buna razı olacağını sultana bildirdi. Bu şartları kabule yanaşmayan sultan, atlı kuvvetler sevkedip Denizli yörelerine kadar olan Bizans topraklarını ağır bir şekilde tahrip etti. İmparator, Bizans kuvvetleri eşliğinde, önce şehzade Şahinşah'ı daha sonra da Zünnun'u Anadoluya gönderme girişiminde bulundu ise de II. Kılıç Arslan'ın aldığı önlemler karşısında başarılı olamadı; Şahinşah ve Zünnun yeniden Bizans'a kaçmak zorunda bırakıldılar.
Kılıç Arslan, imparatora elçiler göndererek barış isteğinde bulundu. Sultanın ikinci barış önerisini de reddeden Manuel 1176 yazında, amcasının oğlu Andronikos Vatatzes'i bir orduyla Paflagonya'ya Amasya'ya doğru yola çıkardı. İmparator'un kendisi de, içinde Frank, Peçenek, Macar ve Sırp kuvvetleri bulunduğu orduyla, Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olan Konya üstüne yöneldi.
Paflagonya'ya gönderilen Andronikos Vatatzes'in ordusu Eylül ayı başlarında, Niksar surları önünde yapılan meydan savaşında, Selçuklu ordusu tarafından yenildi. Vatatzes'in kesilen başı, bir zafer nişanesi olarak II. Kılıç Arslan'a gönderildi.
I. Manuel'in idaresinde Konstantinopolis'den yürüyüşe geçen ordunun çok büyük olduğu ve yürüyüşde 15 kusur kilometre uzunluk gösterdiği yazılmıştır. I. Manuel önce Konya'yi hedef almış ve o şehri eline geçirirse Konya ile Antakya'ya arasında bulunan arazileri de eline geçirmeyi planlamıştı. Uçlarda bulunan kalabalık Türkmen kuvvetleri, Konya'ya yönelik I. Manuel idaresindeki Bizans ordusuna ufak ama yıpratıcı hücumlarla mukavemet gösterdiler.
Manuel'in ordusu, Denizli'de Eskihisar (Laodicea)'dan geçerek, Menderes vadisinden geçerek [KHOMA (HOMA) ucundaki Akdağ dizisine giden dağlık bölgeye girdi. Kuşatma araçları, erzak fazlalığı ve ağır arabalar, ordunun ilerlemesini yavaşlatıyordu. Ayrıca geçmek zorunda oldukları bölge, Selçuklular tarafında tahrip edilmişti.
Bizans ordusunun ilerlediği yol üzerinde, o zaman Tribritze geçiti denilen ve çıkış yerinde, tahrip edilmiş Miryokefalon kalesinin bulunduğu bir geçit bulunmaktaydı. II. Kılıç Arslan idaresindaki Selçuklu ordusu, Bizans ordusunu, bu dar ve sarp Miryokefalon yıkık kalesinin bulunduğu geçitte karşılamaya hazırlanmıştı.
Bu geçitin şimdi tam olarak nerede bulunduğu hakkında bazı tartışmalar vardır. Büyük olasılıkla geçit Denizli ili'nin Çivril ilçesinde Düzbel Geçidi olup muharebe Düzbel geçidi içinde vukuu bulmuştur. Aynı ildede (Çivril ilçesinde) Küfi boğazında geçtiğini iddia edenler varsa da, sağlam bir kanıt sunamamaktadırlar.
Kendine bağlı küçük beyliklerden yardımcı kuvvetler alan Kılıç Arslan'ın ordusunun asker sayısı hemen hemen Manuel'in ordusuna eşitti, ancak Selçuklu ordusu daha kötü teçhizatlıydı. Fakat, Selçuklu ordusunun daha fazla hareket imkânı vardı. Selçuklu ordusu, bu dar dağ geçitinin dağ yamaç ve doruklarında toplu olarak bulunuyordu.
Manuel'in ileri görüşlü subayları, ağır hareketli Bizans ordusunu, geçitin içindeki dar ve çukur yoldan geçirmemesi için imparatoru uyardılar. Fakat ordudaki genç ve tecrübesiz prensler, kendilerine güveniyor, şan ve şöhret kazanmak istiyorlardı. Bunlar, imparatora baskı yaparak onu bu yolda ilerlemeğe zorladılar. Imparator'un neden bunu kabul ettiği uzerinde tartışma vardır.
Bizans ordusu geçite giriş sırasina göre kollara bölünmüştü. Önde piyadelerden oluşan bir Öncü Kolu vardi. Diğer kollar piyade ve süvari karışığı idi. Öncüleri takip eden Ana Kolda doğu ve batı Thema'lardan eyalet askerleri bulunmaktaydı. Sonra Sol Kanat Kolu Antakyalılar ve diğer Batı Thema eyalet askerlerinden oluşmakta I. Manuel'in kayınbiraderi Frank asıllı Antakya Prensi Baudouin komutasındaydı. Bunların arkasında ağırlıklar ve kuşatma için kullanılacak büyük mancınık tipli harp aletler taşıyıcı arabalar gelmekteydi. Sonra Sol Kanat Kolu General "Theodor Mavrozomes" ve "Yannis Kantakuzenos" komutasında askerler ile İmparator Manuel ve kendi seçme muhafız birliğinden oluşmaktaydı. Artçı Kol ise General "Andronikos Konstostenfanos emrinde idi.
17 Eylül,1176da Bizans Öncü Kol kuvvetleri, zor kullanarak geçide girdiler. Öncü Kol ve Ana Kol güçleri pek az bir zayiatla geçitten geçtiler. Selçuklular, önce geri çekilerek dağlara saptılar. Bu iki Bizans ordusu kolu gecidin ağzından çıktıkları zaman, Artçı Kolu geçite daha yeni girecekti. Geçit içinde bulunan ordu kolları ve ağırlıklar geçitte 15 kilometre uzunlukta bir sıra halindeydi. Birden geçitin her iki yamaç ve doruklarında bulunan Selçuk ordusu önce yamaçlardan aşağı inerek geçit ağızlarına saldırıp geçitin içinde bulunan Bizans birliklerini bir tuzak içine aldılar. Bizans Sağ Kanat Kolu üzerine çok ağır bir Selçuklu hücumu geldi; bu Sağ Kanat Kolu birliğini kaybetti; askerler küçük birbirinden habersiz parçalara bölündü. Bu kol çok ağır zayiat verdi. Bu koldaki süvarilerin başında İmparatorun kayınbiraderi (Antakya'lı Baudouin) Selçuklulara karşı saldırıya geçtiyse de bütün adamları kılıçtan geçirildi ve kendi hayatını da kaybetti.
Özellikle Türkler sonra hücumlarını taşıt araçlarına, arabalara ve araba atlarına odaklayıp bunlar için geçiti geçilmez hale getirdiler. Sonra geçitte bulunan Bizans ordusunun diğer kollarını eritme hücumlarına başladılar. Geçidin aşağısında bulunan askerler, durumu görüyor, fakat sıkışık durumda oldukları için yardım edemiyorlardi. Sol Kanat Koluda büyük zayiat verdi ve komutanlarindan biri, Yannis Kantakuzenos, Selçuklular tarafından öldürüldü . Kalan Bizans askerleri Selçukluların önden mi arkadan mı hücum edeceklerini anlayamayıp paniğe kapıldılar. Hava da bozmuş ve çok kesif bir toz fırtınası geçidi kapladı ve bu her iki tarafa da aksi tesir yapmakla beraber panik halinde olan Bizanslıların morali ve organizasyonu üzerinde çok fena tesir yaptı. Bu sırada Sol Kanat Kolunda olan İmparator I. Manuel de butun moralini kaybetmiş, yere oturmuş, pasif olarak ordusunun ve kendisinin akibetini düşünmeye koyulmuştu. Sonunda kurmaylarının zorlaması ile İmparator kendini topladı; elinde kalan askerleri arasında bir disiplin kurdu ve savunma grupları oluşturdu. Bu gruplar her tarafa yayılmış insan ve hayvan ölüleri ve tahrip olmuş ağırlıklar arasından geçebilip geçitin dışına çıkmayı başardılar. Burada zaten geçitte yakalanmamış olan ve savunma siperli bir ordugah hazırlamış olan Yanis ve Andronikos Angelos komutasındaki Öncü Kolu ve Konstantin Makrodukas ve Andronikos Lapardas komutasında Ana Kol askerleri ile yine birleştiler. Andronikos Kontostefanos komutasındaki Artçı Kolu ise baskında geçite yeni girmekte olduğu için nisbeten daha az zaiyat vermişti ve biraz zaman sonra geçitten hücum uğramadan geçip onlarla birleşti.
Bütün gece Selçuklu atlı kuvvetleri okları ile hücumlarına devam ettiler; ama Bizans savunma hatları bu hücumlara dayandı. Ertesi gün de Selçuklu atlı kuvvetlerinin ok atımıyla yaptıkları hücumlar devam etti. İmparator geçidi başta zayiat vermeden geçen birliklere iki karşı hücum yaptırttı, ama genellikle muharebenin kızgınlığı geçmişti.
Bu muharebenin dikkate değer bir özelliği bir yüzyıl kadar önce 1071de Malazgirt Muharebesinde Bizans güçleri yenilgiye uğrayınca dört bir tarafa çil yavrusu gibi yayılıp imparatorları Romen Diyojen'i yalnız bırakıp onun esir olmasına neden olmuşken, bu yenilgide bütün yenik Bizans birliklerinin birleşip İmparatorlarını birlikte korumalarıdır. İmparator I. Manuel'in Türklere esir olmaktan korkup birliklerini bırakıp kaçmayı düşündüğü; fakat ismi bilinmiyen bir Bizanslı asker ve general Kostostefanos tarafından çok sert serzeniş ve laflarla bu kararından caydırıldığı bildirilmiştir.
Her iki taraf da zayiat vermiştir ama ne kadar olduğu bilinmemektedir. Bizans ordusundan kalan birlikler muharebeden sonra geçide girdiklerinde Türk ölülerinin kaldırılmış olduğunu görmüşlerdir. Fakat gördükleri en önemli tahribat Konya'yı kuşatma için yanlarında getirdikleri mancınık tipi kuşatma makinalarının hepsinin kullanılmaz ve tamir edilmez bir halde oluşuydu. Böylece İmparator'un Konya'yı kuşatıp alma ve oradan ta Antakya'ya gitme düşleri boşa gitmiş oldu.
Selçuk Sultanı'da Bizans ordusunun hepsinin tahrip edilemiyeceğini anlayınca barış taraflısı oldu. O akşam Sultan, Gabras adlı bir elçiyi bir İran savaş atı ve bir kılıç hediyesiyle İmparator'un kampına barış şartlarını müzakere etmek için gönderdi.Bu müzakerelerde Selçuklular eğer Eskişehir (Dorileon) ve Gümüşsu (Sublaion) kalelerinin Bizanslılara tarafından boşaltılıp yıkılması şartıyla, kalan Bizans ordusunun kayıtsız şartsız hiç hücuma uğramadan geri gidebileceğini teklif ettiler; Bizanslılar da bunları kabul ettiler.
I. Manuel, Bizans'a dönerken, yolda Türkmenlerin sürekli saldırılarına uğradı. Sonradan, Bizanslılar imzalanan bu barış anlaşmasına aykırı olarak Dorileon kalesini yıktırmama kararlarına bir bahane olarak barışa aykırı olan bu hücumları gösterdiler. Fakat İmparator Sublaion kalesine geldiğinde imzaladığı barış şartlarına göre o kaleyi yıktırdı. Birkaç gün sonra Alaşehir (Filedelfiya)'ya geldiği zaman Konstantinopolis'e ulaklarla mesaj göndererek bu muharebede kaybettiklerinin bir ayrıntılı hesaplarını verdi. Bu mesaja göre Miryokefelon yenilgisi bir yüzyıl önceki Malazgirt Muharebesi'ndeki Bizans yenilgisine benzemekteydi. Ancak Malazgirt'te Bizans İmparatoru esir düşmüştü ve I. Manuel hala ordusu kalıntılarına komuta etmekte serbestti.
Ağır bir yenilgiye uğrayan I. Manuel, Selçuklulara karşı inşa ettirdiği Eskişehir (Dorileon) ve Uluborlu'nun doğusundaki (Sublaion) kale ve müstahkem mevkilerini yıkmayı kabul etti. Böylece Selçuklu ordularına ve Türkmen göçmenlerine Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes Irmağı vadileri açılacaktı. Sublaion kalesini hemen yıktırmakla beraber, I. Manuel Dorileon kalesini yıktırmamıştır. Bunu zorlamak için 1177'de Kılıç Arslan büyük bir ordu ile Menderes vadisinden Bizans arazilerine çok derin bir giriş yapmıştir. Bizanslılar önce bir ufak galibiyet elde etmişlerse de, önemli Bizans şehirleri olan Yalvaç (Antiocheia in Psidia'u) ve Aydın (Tralles) şehirlerini ele geçirilip talan etmiştir. Ancak bu bir yıllık akıncı hücumu olmaktan ileri geçememiştir; çünkü ne girilen yerlerde Selçuklu idaresi kurulmuş ne de Dorileon kalesi surları yıktırılmıştır.
Bundan başka, Selçuklu devletine savaş tazminatı olarak 100 bin altın gibi çok büyük bir meblağ ödemek zorunda kalmıştır.Bu mali destek Anadolu Selçuklulara Doğu Anadolu'daki ufak ve serbest emirleri bertaraf etmede çok yardımcı olmuştur. Böylece Anadolu Selçukluları Orta Anadolu'da siyasi nüfuslarını çok yükseltmişlerdir.
II.Kılıç Arslan Miryokefalon Savaşı'ndan sonra Anadolu'da siyasi birliği kurma ve ve genişleme siyasetine devam etmiştir. Bu amaçla Malatya'yı alarak Danişmentoğullarına son vermiştir .
Bu zafer sonucunda, Manuel idaresindeki Bizans'ın o zamana kadar uygulanan atılgan bir stratejiyi geride bırakmak zorunda kalmıştır. Gelecekte Selçuklular karşısında Bizans ordusu sadece sınırları savunan bir güç olmuştu. Böylece bölgede siyasî ve askerî insiyatif Anadolu Selçuklu Devletine geçmiştir.
Avrupalı tarihçiler bundan sonra Anadoluya Türkiye demeye başlamıştır.
Anadoluda Haçlı Seferleriyle Bizans'a geçen üstünlük tekrar Türklere geçmiştir.
Zengi Hanedanının Suriye ve Musul hükümdarı Atabeg Nureddin Mahmud Zengi'nin ölümü üzerine (1174), büyük bir rakipten kurtulan II. Kılıç Arslan, ertesi yıl, Sivas ve Tokat bölgelerine hâkim olan Danişmendli Beyliğine son verdi.
Manuel, Papaya bir mektup yazarak, zamanın yeni bir haçlı seferi için elverişli olduğunu ve "Anadolu'dan geçen yolun artık güven altına alınacağını" bildirdi.
Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos Kilikya kıyı bölgelerini tekrar eline geçirmiş ve Haçlılardan tarafından kurulan Antakya Prensliği üzerinde Bizans hakimiyetinin kabul edilmesini sağlamıştı. Diğer taraftan Bizans sınırlarında özellikle Eskişehir yörelerinde yoğun bir şekilde çoğalan Türkmenlerin, Denizli, Kırkağaç, Bergama ve Edremit'e değin Bizans yörelerine akınlarda bulunmaktaydılar ve bu akınları önlemek istemekteydi. 1174'de Halep emiri Nureddin Zengi ölmüş ve yerine geçen Selahaddin eli altında bulunan arazilerin kuzeyindeki gelişmelerden gözünü çekmiş hedefini Mısır üzerine odaklandırmıştı. Bu gelişmelerden haberdar olan I. Manuel Anadolu Selçuklu'larının bir güçlü taraftarın desteğinden mahrum kaldığını düşünmekteydi.
Böylece toprak elde etmek ve kendi topraklarına gelen hücumları önlemek amacıyla Selçuklular diğer destek alamayacakları bir sırada Bizans İmparatoru I. Manuel Anadoluya yeni kuvvetler göndermekle birlikte düzenleyeceği bir sefer için de askeri hazırlıklara başladı.
Onun bu hazırlıklarını haber alan II. Kılıç Arslan, bir elçi heyeti göndererek daha önce yapılan barış antlaşmasının yenilenmesini önerdi. Fakat İmparator I. Manuel, Bizansa yöneltilen Türkmen akınlarının durdurulması, Bizansa sığınan Danişmendliler emiri Zünnun ile şehzade Şahinşah'ın, daha önce yönetiminde bulunan ülkelerinin Bizansa bırakılması şartıyla buna razı olacağını sultana bildirdi. Bu şartları kabule yanaşmayan sultan, atlı kuvvetler sevkedip Denizli yörelerine kadar olan Bizans topraklarını ağır bir şekilde tahrip etti. İmparator, Bizans kuvvetleri eşliğinde, önce şehzade Şahinşah'ı daha sonra da Zünnun'u Anadoluya gönderme girişiminde bulundu ise de II. Kılıç Arslan'ın aldığı önlemler karşısında başarılı olamadı; Şahinşah ve Zünnun yeniden Bizans'a kaçmak zorunda bırakıldılar.
Kılıç Arslan, imparatora elçiler göndererek barış isteğinde bulundu. Sultanın ikinci barış önerisini de reddeden Manuel 1176 yazında, amcasının oğlu Andronikos Vatatzes'i bir orduyla Paflagonya'ya Amasya'ya doğru yola çıkardı. İmparator'un kendisi de, içinde Frank, Peçenek, Macar ve Sırp kuvvetleri bulunduğu orduyla, Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti olan Konya üstüne yöneldi.
Paflagonya'ya gönderilen Andronikos Vatatzes'in ordusu Eylül ayı başlarında, Niksar surları önünde yapılan meydan savaşında, Selçuklu ordusu tarafından yenildi. Vatatzes'in kesilen başı, bir zafer nişanesi olarak II. Kılıç Arslan'a gönderildi.
I. Manuel'in idaresinde Konstantinopolis'den yürüyüşe geçen ordunun çok büyük olduğu ve yürüyüşde 15 kusur kilometre uzunluk gösterdiği yazılmıştır. I. Manuel önce Konya'yi hedef almış ve o şehri eline geçirirse Konya ile Antakya'ya arasında bulunan arazileri de eline geçirmeyi planlamıştı. Uçlarda bulunan kalabalık Türkmen kuvvetleri, Konya'ya yönelik I. Manuel idaresindeki Bizans ordusuna ufak ama yıpratıcı hücumlarla mukavemet gösterdiler.
Manuel'in ordusu, Denizli'de Eskihisar (Laodicea)'dan geçerek, Menderes vadisinden geçerek [KHOMA (HOMA) ucundaki Akdağ dizisine giden dağlık bölgeye girdi. Kuşatma araçları, erzak fazlalığı ve ağır arabalar, ordunun ilerlemesini yavaşlatıyordu. Ayrıca geçmek zorunda oldukları bölge, Selçuklular tarafında tahrip edilmişti.
Bizans ordusunun ilerlediği yol üzerinde, o zaman Tribritze geçiti denilen ve çıkış yerinde, tahrip edilmiş Miryokefalon kalesinin bulunduğu bir geçit bulunmaktaydı. II. Kılıç Arslan idaresindaki Selçuklu ordusu, Bizans ordusunu, bu dar ve sarp Miryokefalon yıkık kalesinin bulunduğu geçitte karşılamaya hazırlanmıştı.
Bu geçitin şimdi tam olarak nerede bulunduğu hakkında bazı tartışmalar vardır. Büyük olasılıkla geçit Denizli ili'nin Çivril ilçesinde Düzbel Geçidi olup muharebe Düzbel geçidi içinde vukuu bulmuştur. Aynı ildede (Çivril ilçesinde) Küfi boğazında geçtiğini iddia edenler varsa da, sağlam bir kanıt sunamamaktadırlar.
Kendine bağlı küçük beyliklerden yardımcı kuvvetler alan Kılıç Arslan'ın ordusunun asker sayısı hemen hemen Manuel'in ordusuna eşitti, ancak Selçuklu ordusu daha kötü teçhizatlıydı. Fakat, Selçuklu ordusunun daha fazla hareket imkânı vardı. Selçuklu ordusu, bu dar dağ geçitinin dağ yamaç ve doruklarında toplu olarak bulunuyordu.
Manuel'in ileri görüşlü subayları, ağır hareketli Bizans ordusunu, geçitin içindeki dar ve çukur yoldan geçirmemesi için imparatoru uyardılar. Fakat ordudaki genç ve tecrübesiz prensler, kendilerine güveniyor, şan ve şöhret kazanmak istiyorlardı. Bunlar, imparatora baskı yaparak onu bu yolda ilerlemeğe zorladılar. Imparator'un neden bunu kabul ettiği uzerinde tartışma vardır.
Bizans ordusu geçite giriş sırasina göre kollara bölünmüştü. Önde piyadelerden oluşan bir Öncü Kolu vardi. Diğer kollar piyade ve süvari karışığı idi. Öncüleri takip eden Ana Kolda doğu ve batı Thema'lardan eyalet askerleri bulunmaktaydı. Sonra Sol Kanat Kolu Antakyalılar ve diğer Batı Thema eyalet askerlerinden oluşmakta I. Manuel'in kayınbiraderi Frank asıllı Antakya Prensi Baudouin komutasındaydı. Bunların arkasında ağırlıklar ve kuşatma için kullanılacak büyük mancınık tipli harp aletler taşıyıcı arabalar gelmekteydi. Sonra Sol Kanat Kolu General "Theodor Mavrozomes" ve "Yannis Kantakuzenos" komutasında askerler ile İmparator Manuel ve kendi seçme muhafız birliğinden oluşmaktaydı. Artçı Kol ise General "Andronikos Konstostenfanos emrinde idi.
17 Eylül,1176da Bizans Öncü Kol kuvvetleri, zor kullanarak geçide girdiler. Öncü Kol ve Ana Kol güçleri pek az bir zayiatla geçitten geçtiler. Selçuklular, önce geri çekilerek dağlara saptılar. Bu iki Bizans ordusu kolu gecidin ağzından çıktıkları zaman, Artçı Kolu geçite daha yeni girecekti. Geçit içinde bulunan ordu kolları ve ağırlıklar geçitte 15 kilometre uzunlukta bir sıra halindeydi. Birden geçitin her iki yamaç ve doruklarında bulunan Selçuk ordusu önce yamaçlardan aşağı inerek geçit ağızlarına saldırıp geçitin içinde bulunan Bizans birliklerini bir tuzak içine aldılar. Bizans Sağ Kanat Kolu üzerine çok ağır bir Selçuklu hücumu geldi; bu Sağ Kanat Kolu birliğini kaybetti; askerler küçük birbirinden habersiz parçalara bölündü. Bu kol çok ağır zayiat verdi. Bu koldaki süvarilerin başında İmparatorun kayınbiraderi (Antakya'lı Baudouin) Selçuklulara karşı saldırıya geçtiyse de bütün adamları kılıçtan geçirildi ve kendi hayatını da kaybetti.
Özellikle Türkler sonra hücumlarını taşıt araçlarına, arabalara ve araba atlarına odaklayıp bunlar için geçiti geçilmez hale getirdiler. Sonra geçitte bulunan Bizans ordusunun diğer kollarını eritme hücumlarına başladılar. Geçidin aşağısında bulunan askerler, durumu görüyor, fakat sıkışık durumda oldukları için yardım edemiyorlardi. Sol Kanat Koluda büyük zayiat verdi ve komutanlarindan biri, Yannis Kantakuzenos, Selçuklular tarafından öldürüldü . Kalan Bizans askerleri Selçukluların önden mi arkadan mı hücum edeceklerini anlayamayıp paniğe kapıldılar. Hava da bozmuş ve çok kesif bir toz fırtınası geçidi kapladı ve bu her iki tarafa da aksi tesir yapmakla beraber panik halinde olan Bizanslıların morali ve organizasyonu üzerinde çok fena tesir yaptı. Bu sırada Sol Kanat Kolunda olan İmparator I. Manuel de butun moralini kaybetmiş, yere oturmuş, pasif olarak ordusunun ve kendisinin akibetini düşünmeye koyulmuştu. Sonunda kurmaylarının zorlaması ile İmparator kendini topladı; elinde kalan askerleri arasında bir disiplin kurdu ve savunma grupları oluşturdu. Bu gruplar her tarafa yayılmış insan ve hayvan ölüleri ve tahrip olmuş ağırlıklar arasından geçebilip geçitin dışına çıkmayı başardılar. Burada zaten geçitte yakalanmamış olan ve savunma siperli bir ordugah hazırlamış olan Yanis ve Andronikos Angelos komutasındaki Öncü Kolu ve Konstantin Makrodukas ve Andronikos Lapardas komutasında Ana Kol askerleri ile yine birleştiler. Andronikos Kontostefanos komutasındaki Artçı Kolu ise baskında geçite yeni girmekte olduğu için nisbeten daha az zaiyat vermişti ve biraz zaman sonra geçitten hücum uğramadan geçip onlarla birleşti.
Bütün gece Selçuklu atlı kuvvetleri okları ile hücumlarına devam ettiler; ama Bizans savunma hatları bu hücumlara dayandı. Ertesi gün de Selçuklu atlı kuvvetlerinin ok atımıyla yaptıkları hücumlar devam etti. İmparator geçidi başta zayiat vermeden geçen birliklere iki karşı hücum yaptırttı, ama genellikle muharebenin kızgınlığı geçmişti.
Bu muharebenin dikkate değer bir özelliği bir yüzyıl kadar önce 1071de Malazgirt Muharebesinde Bizans güçleri yenilgiye uğrayınca dört bir tarafa çil yavrusu gibi yayılıp imparatorları Romen Diyojen'i yalnız bırakıp onun esir olmasına neden olmuşken, bu yenilgide bütün yenik Bizans birliklerinin birleşip İmparatorlarını birlikte korumalarıdır. İmparator I. Manuel'in Türklere esir olmaktan korkup birliklerini bırakıp kaçmayı düşündüğü; fakat ismi bilinmiyen bir Bizanslı asker ve general Kostostefanos tarafından çok sert serzeniş ve laflarla bu kararından caydırıldığı bildirilmiştir.
Her iki taraf da zayiat vermiştir ama ne kadar olduğu bilinmemektedir. Bizans ordusundan kalan birlikler muharebeden sonra geçide girdiklerinde Türk ölülerinin kaldırılmış olduğunu görmüşlerdir. Fakat gördükleri en önemli tahribat Konya'yı kuşatma için yanlarında getirdikleri mancınık tipi kuşatma makinalarının hepsinin kullanılmaz ve tamir edilmez bir halde oluşuydu. Böylece İmparator'un Konya'yı kuşatıp alma ve oradan ta Antakya'ya gitme düşleri boşa gitmiş oldu.
Selçuk Sultanı'da Bizans ordusunun hepsinin tahrip edilemiyeceğini anlayınca barış taraflısı oldu. O akşam Sultan, Gabras adlı bir elçiyi bir İran savaş atı ve bir kılıç hediyesiyle İmparator'un kampına barış şartlarını müzakere etmek için gönderdi.Bu müzakerelerde Selçuklular eğer Eskişehir (Dorileon) ve Gümüşsu (Sublaion) kalelerinin Bizanslılara tarafından boşaltılıp yıkılması şartıyla, kalan Bizans ordusunun kayıtsız şartsız hiç hücuma uğramadan geri gidebileceğini teklif ettiler; Bizanslılar da bunları kabul ettiler.
I. Manuel, Bizans'a dönerken, yolda Türkmenlerin sürekli saldırılarına uğradı. Sonradan, Bizanslılar imzalanan bu barış anlaşmasına aykırı olarak Dorileon kalesini yıktırmama kararlarına bir bahane olarak barışa aykırı olan bu hücumları gösterdiler. Fakat İmparator Sublaion kalesine geldiğinde imzaladığı barış şartlarına göre o kaleyi yıktırdı. Birkaç gün sonra Alaşehir (Filedelfiya)'ya geldiği zaman Konstantinopolis'e ulaklarla mesaj göndererek bu muharebede kaybettiklerinin bir ayrıntılı hesaplarını verdi. Bu mesaja göre Miryokefelon yenilgisi bir yüzyıl önceki Malazgirt Muharebesi'ndeki Bizans yenilgisine benzemekteydi. Ancak Malazgirt'te Bizans İmparatoru esir düşmüştü ve I. Manuel hala ordusu kalıntılarına komuta etmekte serbestti.
Ağır bir yenilgiye uğrayan I. Manuel, Selçuklulara karşı inşa ettirdiği Eskişehir (Dorileon) ve Uluborlu'nun doğusundaki (Sublaion) kale ve müstahkem mevkilerini yıkmayı kabul etti. Böylece Selçuklu ordularına ve Türkmen göçmenlerine Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes Irmağı vadileri açılacaktı. Sublaion kalesini hemen yıktırmakla beraber, I. Manuel Dorileon kalesini yıktırmamıştır. Bunu zorlamak için 1177'de Kılıç Arslan büyük bir ordu ile Menderes vadisinden Bizans arazilerine çok derin bir giriş yapmıştir. Bizanslılar önce bir ufak galibiyet elde etmişlerse de, önemli Bizans şehirleri olan Yalvaç (Antiocheia in Psidia'u) ve Aydın (Tralles) şehirlerini ele geçirilip talan etmiştir. Ancak bu bir yıllık akıncı hücumu olmaktan ileri geçememiştir; çünkü ne girilen yerlerde Selçuklu idaresi kurulmuş ne de Dorileon kalesi surları yıktırılmıştır.
Bundan başka, Selçuklu devletine savaş tazminatı olarak 100 bin altın gibi çok büyük bir meblağ ödemek zorunda kalmıştır.Bu mali destek Anadolu Selçuklulara Doğu Anadolu'daki ufak ve serbest emirleri bertaraf etmede çok yardımcı olmuştur. Böylece Anadolu Selçukluları Orta Anadolu'da siyasi nüfuslarını çok yükseltmişlerdir.
II.Kılıç Arslan Miryokefalon Savaşı'ndan sonra Anadolu'da siyasi birliği kurma ve ve genişleme siyasetine devam etmiştir. Bu amaçla Malatya'yı alarak Danişmentoğullarına son vermiştir .
Bu zafer sonucunda, Manuel idaresindeki Bizans'ın o zamana kadar uygulanan atılgan bir stratejiyi geride bırakmak zorunda kalmıştır. Gelecekte Selçuklular karşısında Bizans ordusu sadece sınırları savunan bir güç olmuştu. Böylece bölgede siyasî ve askerî insiyatif Anadolu Selçuklu Devletine geçmiştir.
Avrupalı tarihçiler bundan sonra Anadoluya Türkiye demeye başlamıştır.
Anadoluda Haçlı Seferleriyle Bizans'a geçen üstünlük tekrar Türklere geçmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
ABD ANAYASASI
ABD Anayasası, ABD'nin en üstün hukuk kaynağıdır. Amerika Birleşik Devletleri teşkilatının iskeletini oluşturur. Anayasa, devleti üç ana kuvvete ayırır. Yasama kuvveti, iki meclisli ABD Kongresince temsil edilir. Yürütme kuvvetinin başı ABD Başkanıdır. Yargı kolunun en üst makamı ise, dokuz üyeli Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi'dir. (Supreme Court of the United States) Bu üç kuvvetin teşkilatlarının yanında, anayasa, dikkatle her bir kuvvetin uygulamasının da ana hatlarını çizer. Ayrıca, bağımsız eyaletlerin sayısız hakkını da güvence altına alır; Birleşik Devletler'in federal sistemini tesis eder.
ABD Anayasası, 17 Eylül 1787'de Philadelphia, Pennsylvania'da Anayasa Konvansiyonu'nca ve daha sonra her bir eyalet konvansiyonu tarafından "halk adına" kabul edildi. Kabul edilmesinden bu yana yirmi yedi kez değiştirildi. İlk on değişiklik, "United States Bill of Rights" adıyla bilinir. Anayasa, ABD hukuku ile ABD siyaset kültürünün merkezinde yer alır. ABD Anayasası, herhangi bir millete ait en eski federal anayasadır. El yazması ya da "temize çekilmiş" orijinal hali, Washington'daki Ulusal Arşivler ve Kayıtlar Kurumu'nda (National Archives and Records Administration) sergilenir.
ABD Anayasası, ABD'nin en üstün hukuk kaynağıdır. Amerika Birleşik Devletleri teşkilatının iskeletini oluşturur. Anayasa, devleti üç ana kuvvete ayırır. Yasama kuvveti, iki meclisli ABD Kongresince temsil edilir. Yürütme kuvvetinin başı ABD Başkanıdır. Yargı kolunun en üst makamı ise, dokuz üyeli Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi'dir. (Supreme Court of the United States) Bu üç kuvvetin teşkilatlarının yanında, anayasa, dikkatle her bir kuvvetin uygulamasının da ana hatlarını çizer. Ayrıca, bağımsız eyaletlerin sayısız hakkını da güvence altına alır; Birleşik Devletler'in federal sistemini tesis eder.
ABD Anayasası, 17 Eylül 1787'de Philadelphia, Pennsylvania'da Anayasa Konvansiyonu'nca ve daha sonra her bir eyalet konvansiyonu tarafından "halk adına" kabul edildi. Kabul edilmesinden bu yana yirmi yedi kez değiştirildi. İlk on değişiklik, "United States Bill of Rights" adıyla bilinir. Anayasa, ABD hukuku ile ABD siyaset kültürünün merkezinde yer alır. ABD Anayasası, herhangi bir millete ait en eski federal anayasadır. El yazması ya da "temize çekilmiş" orijinal hali, Washington'daki Ulusal Arşivler ve Kayıtlar Kurumu'nda (National Archives and Records Administration) sergilenir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Adnan MENDERES
Ali Adnan Ertekin Menderes (d. 1899; Çakırbeyli, Aydın – ö. 17 Eylül 1961; İmralı, Bursa), 1950-1960 yılları arasında başbakanlık yapmış, İstiklal Madalyası sahibi Türk siyasetçi ve hukukçu.
Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti'de siyaset yapan Menderes, 27 Mayıs darbesi'nin ardından, 17 Eylül 1961 tarihinde asılarak idam edildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1990 yılında çıkardığı yasayla, Menderes ve onunla beraber idam edilenlere itibarlarını iade etti.
Ali Adnan Ertekin Menderes (d. 1899; Çakırbeyli, Aydın – ö. 17 Eylül 1961; İmralı, Bursa), 1950-1960 yılları arasında başbakanlık yapmış, İstiklal Madalyası sahibi Türk siyasetçi ve hukukçu.
Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti'de siyaset yapan Menderes, 27 Mayıs darbesi'nin ardından, 17 Eylül 1961 tarihinde asılarak idam edildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1990 yılında çıkardığı yasayla, Menderes ve onunla beraber idam edilenlere itibarlarını iade etti.


[right]Arif YAMAN[/right]