18 Mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Şehitlerini Anma Günü

Eski duyuruların arşivlendiği alan
Kullanıcı avatarı
KEMALIZMX
Demirci Çırağı
Demirci Çırağı
Mesajlar: 696
Kayıt: 18 Mar 2012 14:29
Sunucu: Tılsım

Çanakkale Geçilmez

Mesaj gönderen KEMALIZMX »

ÇANAKKALE ZAFERİNİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI

.
.

Çanakkale Cephesi’nin deniz harekatı (Boğaz’ın zorlanması), kuşkusuz sıradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayı değildir. Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir.

Her iki boğaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz’i Karadeniz’e, Avrupa’yı Asya’ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz’in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.

Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.

Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, Çanakkale Muharebelerinin sonuçları üzerindeki değerlendirmeler, kuşkusuz daha bir önem ve anlam taşıyacaktır. Böylesine bir değerlendirmenin daha gerçekçi ve sağlıklı olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki ulusal emellerine kısaca da olsa, bir göz atılmasını gerektirir.

Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerinden Almanya’nın, “Drang Nach Osten (doğuya doğru) politikası”, Rusya’nın ılık denizlere ulaşma emelleri; İngiltere’nin, “denizlere egemen olan dünyaya hakim olur” teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya’nın Akdeniz’e çıkmasını engelleme siyaseti, hep Türk boğazlarında düğümlenmektedir.

Boğazların bu tartışma götürmez önemi konusunda Napolyon “İstanbul bir anahtardır. Istanbul’a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazı’nı ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır” [431) demekle, Fransa’nın Boğazlar üzerindeki duyarlılığını açık seçik ortaya koymuş olmaktadır.

Rusya’nın görüşüyse, Genelkurmay Başkanı Kropatki’nin bir raporunda; XX. yüzyılda Rusya’nın en önemli işinin, Istanbul Boğazı’nı ele geçirmek olduğuna işaretle, Osmanlı Devleti’ni, Boğazı Rusya’ya bırakmaya hazırlamalı ve Almanya ile anlaşma yapmalıdır” şeklinde ifadesini bulmaktadır.

Büyük devletlerin Boğazlar üzerindeki kısaca açıklanan bu emelleri, onları kendi aralarında da gizli birtakım mücadelelere yöneltmiştir.

Nitekim, Rus Dışişleri Bakanı Sazanof, Çar tarafından da onaylanan bir raporunda; “Boğazların güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya’nın ekonomik hayatının, o devletin egemenliği altına girmesidir” demekte ve bu durumun önlenmesi için, Istanbul’un alınmasını önermektedir.

Öte yandan Kasım 1911’de Rusya’nın, Osmanlı Hükümeti’ne Boğazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasından haberdar edilen Ingiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmişlerdir.

Keza Rusya’nın bu ve buna benzer çeşitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskılarının birbirini izlemesi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Merkez Devletleri safına kaymasında büyük bir etken olmuştu.

Işte Boğazlar üzerindeki bu gizli çıkar çatışmalarıdır ki, Ingiliz ve Fransızlar’ı Istanbul’u almaya ve Ruslar’dan önce Karadeniz Boğazı’na el atmaya yöneltmiş ve Çanakkale Cephesi’nin açılmasında başlıca etken olmuştur.Ruslara silah ve malzeme yardımı sorunuysa, savaşın sadece görünüşteki nedenini oluşturmuştur.

Böylece büyük devletlerin Türk Boğazları üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden Ingiltere’nin bu cephenin açılmasında birinci derecede aktif rol aldığını da belirtmek doğru olur.Nitekim Ingiliz Donanma Bakanı Churchill, cephenin açılmasında büyük çaba göstermiş ve etkili olmuştur.Gerçekten o, bu cephenin açılmasının baş mimari olmuş, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamış, olayı basit ve sadece “sınırlı bir cezalandırma hareketi” olarak görmüştü. En güçlü ve modern silahlarla donatılmış zırhlılarının Boğaz’da görünüvermesiyle, Türklerin direnmekten vazgeçeceğini sanmıştı.

Kuşkusuz bu büyük bir yanılgıydı. Ingilizler, Çanakkale’deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar.Böylece onlar, zaferi Boğaz’da, Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler.

Anlaşma Devletleri’nin Çanakkale serüveni bu suretle noktalandıktan sonra, yukarıdaki açıklamaların ışığı altında, Türkiye ve uluslararası politika ve diplomasi tarihi açısından ortaya koyduğu önemli sonuçları da şöylece özetlemek mümkün olur.





BİR YOLCUYA
.
BİR YOLCUYA
( Bu şiir Gelibolu yamaçlarında yazıldı.).


Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

NECMETTİN HALİL ONAN





Resim
Resim
Resim

[youtube]http://youtu.be/ZcE2BBLw1Nw[/youtube]


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.

Bütün Çanakkale Şehitlerimizin Ruhları Şad Olsun
Dünyada hiçbir şeye minnet etme,özgürlüğünü ancak bu şekilde koruyabilirsin.
Kullanıcı avatarı
TAKVA
Çınaraltı Müdavimi
Çınaraltı Müdavimi
Mesajlar: 893
Kayıt: 19 Oca 2011 18:46

TAKVA

Mesaj gönderen TAKVA »

Resim

Çanakkale başımızı her yastığa rahatça koyduğumuzda yanımızda ve aklımızdadır.Bizler rahat nefes alıyorsak ve uyurken en temiz ve en rahat yataklarda uyuyorsak içi samanlarla dolu çuval yastıkları ,içinde şuan su bile içemeyeceğiniz taslarla yemek yediklerini ve Yahya çavuşu , Seyit onbaşıyı , Kınalı Hasan'ı ,Seddülbahir'i , Arıburnunu ,Ertuğrulgazi donanmasını unutmamamız gerektiğidir. Biliyorum çoğu kişin sıradan hezimetler olarak adlandırılabilir fakat herşey bu kitabı okuduktan ve keşke bende o Balıkkesir lisesindeki mezuniyetlerini , diplomalarını alamayanlardan biri olsaydım dememe vesile oldu.


İçimizde yaradır Çanakkale , şuan üzerimizde entrikalar çeviren birçok kişilere cevaptır Çanakkale ,Tüm evladını ,eşini savaşta şehit veren ve son oğlunun başına kına yakıp " Seni bu vatana hediye ettim oğlum , Seni Allah'a emanet ettim kuzum" demesidir Çanakkale .Bu satırları yazarken gözyaşlarıma mani olamadığım tek zaferdir Çanakkale .İnsanoğlunun taşıyamacağı kadar büyüklükte olan bir top mermisini kaldırıp Ocean gemisini denize dökebilecek kadar bir güçtür , Şehitlerimizin karşısına pişmanlık ile çıkacağımız bir siperdir Çanakkale , Geçilmeyecek ,Geçilemeyecek bu kadar asimilasyonlardan sonra bile Çanakkale Geçilmez diye bilmektir Çanakkale ,Yaradanın izni ile Geçilmeyecek tek boğazdır ÇANAKKALE

Ruhları şad , Atalarımıza , bizleri layık eylesin " Amin"
İKV İletişim/Destek Formu için Tıkla!

İKV'den Haberdar Olun!
Resim Resim

Kullanıcı avatarı
Lestrange
Arzuhalci'nin Adamı
Arzuhalci'nin Adamı
Mesajlar: 1078
Kayıt: 03 Şub 2011 12:09
Sunucu: Eminönü
Klan: Lodos

Re: 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Şehitlerini Anma G

Mesaj gönderen Lestrange »

“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”




M. Kemal ATATÜRK
Çanakkale Geçilmez !
Emekli İKV Oyuncusu...
xDaNGeRxTRoJeNx - Eminönü
Saffet Yılmaz
Kullanıcı avatarı
uLeMa
Işık Hanım'ın Elemanı
Işık Hanım'ın Elemanı
Mesajlar: 208
Kayıt: 14 Şub 2011 13:08
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos
Lonca: <Estergon Ailesi>

Re: 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Şehitlerini Anma G

Mesaj gönderen uLeMa »

Hatam varsa düzeltin ama bu tür konuyu açan ilk GM siniz sanırım tebrikler.

Dur yolcu.
BİNDÖRTYÜZELLİÜÇ
uLeMa
KADI
<Estergon Ailesi>
5366692589
Acemi Savaşçı
Acemi Savaşçı
Mesajlar: 1
Kayıt: 19 Mar 2012 16:41
Sunucu: Kuklacı
Klan: Lodos
Lonca: NEFER

Re: Çanakkale Şehitlerine...

Mesaj gönderen 5366692589 »

TURKIYEIMPARATOR yazdı:
18 Mart Şehitleri Anma Günü

Resim

Resim


Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy

Şiiri Mehmet Akif ERSOY'un animasyonu eşliğinde sesli bir şekilde dinlemek isterseniz...




Ayrıca Yozgatlı Hasan'ın şehit olmadan önce komutanına yazdığı mektubun sonunda bulunan şiirdeki bir dörtlüğü sizinle paylaşmak istedim...

Anam yakmış kınayı adak diye
Ben de vatan için kurban doğmuşum
Anamdan Allah'a son bir hediye
Komutanım! Ben İsmail doğmuşum


Tüm Şehitlerimizin Ruhu Şad Olsun...
Smoxbüyüx (^Ejder Asa)
Smoxşifa (^Ashab-ı Keyf)
IIKINGIIxWaRRioR (^Ecel Getiren)
Kullanıcı avatarı
AHoESKIGUNLER
Sahaf Yardımcısı
Sahaf Yardımcısı
Mesajlar: 104
Kayıt: 24 Ağu 2011 20:46
Sunucu: Kuklacı
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale Şehitlerini Anma G

Mesaj gönderen AHoESKIGUNLER »

BlackParadise yazdı:“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”




M. Kemal ATATÜRK

Çanakkale Geçilmez !
İKV İletişim/Destek Formu için Tıkla!
Cevapla

“Eski Duyurular” sayfasına dön