Hikayede sende yerini al

İKV için yazdığınız hikayeler, şiirler veya kurgusal eserleriniz
Kullanıcı avatarı
HellRiDerS
Fareli Köyün Kavalcısı
Fareli Köyün Kavalcısı
Mesajlar: 2869
Kayıt: 04 Ara 2009 18:10
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos

Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen HellRiDerS »

Resim
HİKAYEDE YERİNİ AL, ÖDÜLÜ KAZAN!


Merhaba İKV Severler;

Yepyeni bir forum etkinliği ile karşınızdayız, başlıktan da anlaşılacağı üzere Hayal gücümüzü zorlayarak yeni bir hikaye oluşturacağız.

Fan kulübü kategorisi altında Yazım forumlarında bizim tarafımızdan açılacak konularda 01.03.2012 - 15.03.2012 tarihleri arasında hikayeyi en iyi devam ettiren kişi ödül kazanıyor!

Hayal gücünüzü çalıştırın, ödülü kazanın!


Resim
Yarışma süresinin sonunda en iyi devamlılığı sürdüren kullanıcıya
10 Adet Ejderha Kudretlendiren veya Dinozor İyileştiren İksir
(Savaşçılar için Dinozor İyileştiren, Büyücü ve Şifacılar için Ejderha Kudretlendiren İksir)


Resim
  • Her kullanıcı kendi oyun karakterinin ismini ekleyerek bu hikayeyi devam ettirecektir.
  • Katılım sırasında imla kurallarına ve paragraflara dikkat edilmesi gerekmektedir.
  • Tek cümle ile veya gereğinden fazla uzunluktaki katılımlar kabul görmeyecektir.
  • Hikayenizi konu altına yanıt olarak yazmalısınız upload edilmiş herhangi bir dosya kabul edilmeyecektir.

Resim
  • Tarafımızdan bir hikaye başlatılacaktır.
  • Hikayeyi devam ettirmek için bir üstünüzdeki kullanıcının hikayesini alıntı yaparak devam ediniz.
  • Yarışmanın bitiş tarihine kadar en iyi devamlılığı sağlayan kullanıcıyı Jüri belirleyecektir.
  • Başka bir kullanıcının yolladığı hikaye üzerinde yapılan değişiklikler kabul edilmeyecektir.
  • Konu içerisindeki Hikaye dışı iletiler uyarılmaksızın silinecektir.
  • Etkinlik kuralları, tarih veya ödüllerde Sobee Studios bilgi vermeksizin değişiklik yapabilir. Bu durumda oyuncular, herhangi bir hak iddiasında bulunmayacaklarını kabul ve taahhüt ederler.
[/color]
Koray YAR
Kullanıcı avatarı
Respected
Mebrure'nin Adamı
Mebrure'nin Adamı
Mesajlar: 2650
Kayıt: 18 Eyl 2011 22:13
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen Respected »

Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
ResimResimResim
PitbuLL
Mezarlık Bekçisi
Mezarlık Bekçisi
Mesajlar: 1141
Kayıt: 06 Haz 2011 08:50

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen PitbuLL »

Bence Fan Art 1. si değilde geçen ayki yarışma birincisinin eseriyle başlatmamız ve bunu her ay bu şekilde yapmamız daha uygun olur kanaatindeyim.
Kullanıcı avatarı
ASYAXKARA
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 55
Kayıt: 23 Şub 2010 21:52
Sunucu: Kuklacı
Klan: Arzın Çocukları

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen ASYAXKARA »

30.NOT

-‘Duydunuz mu? Gaffar bey Meclis’ten atılmış’, dedi Salih.
-‘Neden’, diye sordu Nur.
-‘Karakter turnuvasında Agah efendi’nin sözüne rağmen Efsun’u o geriçevirtmiş.’
-‘Neden yapsın ki bunu’, dedi Alper.
-‘Bilmiyorum.’
-‘Peki şimdi ne olacak’, diye sordu Alper.
-‘Bilmiyorum. Ama ters giden birşeyler varsa hemen öğrenmemiz lazım’, dedi Salih.
-‘Nasıl’, diye sordu Nur.
-‘Artık bizimle açık kart oynasınlar. Agah efendi ile bir görüşme ayaralayacağım’, dedi Salih ve gitti.
-Ne istiyorsun’, dedi jandarma Salih’e.
-‘Agah efendi ile konuşmak.’
-‘Az bekle.’
Jandarma içeriye girdi ve bir müddet sonra dışarıya çıktı: Agah efendi görüşmeyi kabul etmişti.
-‘Gel bakalım’, dedi Agah efendi.
-‘Buraya neden geldiğimi biliyorsunuz sanırım’, dedi Salih.
-‘Açıklama bekliyorsun.’
-‘Evet. Gaffar efendi dedikleri ihtiyar büyücü ve meclis üyesi Gaffar bey’in ilişkileri ne?’
-‘Otur önce. Çok yıllar önce bir çatışma ortaya çıkmıştı. Belkide biliyorsundur. Kütüphanenin kitaplarını didik didik okuduğunuzu duydum. Beyaz Köşk döneminde Gaffar efendi Beyaz Köşk’ün Beyaz Büyücülerini yönetiyordu ve Genç Bilgililer’e mekan sağlıyordu. Genç Bilgililer’den birisinin adı Nergis hanımdı. O ismi tarih kitaplarında bulamazsın çünkü...’ Agah efendi öksürmeye başladı. ‘Affedersin evlat. Gaffar efendi Nergis hanıma ayrı bir ilgisi vardı. Gizlice evlenmişlerdi. Bunu gizli tuttular çünkü Azat efendi buna karşı çıkacağına ve Nergis hanımı kovacağından eminlerdi. Nergis hanım Çemberlitaş’a yakınındaki jeneratöre devreye geçiren projeye imza atmıştı. Her bakımdan Gaffar efendi Nergis’e ihtiyacı vardı. Hem bilgisine hemde sevgisine. Sonra Nergis hanımın karnı büyümeye başlamıştı. Gaffar efendi istemiyordu bu çocuğu. Onların ayrılığı olabilirdi.’
-‘Bebek bekleyen bir çift neden ayrılsın ki?’
-‘Onlar ayrılmazdı ama onları ayırırlardı. Doğumdan sonra hiçkimsenin sormaya cesareti yoktu: bu çocuğun babası kim? Nergis hanım çocuğunu hep oğlum diye seviyordu. Kimse babasının adını taşıdığını bilmiyordu. Nergis hanım büyük çatışmada öldü.’
-‘Büyük çatışma neydi?’
-‘Gaffar efendi Genç Bilgililer için mekan ayırmıştı Beyaz Köşk’te. Beyaz Köşk’ün içinden biri dışarıdaki bi kuvvet için muhbircilik yaptı. Sonra onlar Beyaz Köşk’e saldırdılar. Fare adamları karşıkoyamadılar. Genç Bilgililer’in merkezleri projeleri ile beraber yandı kül oldu. Beyaz Büyücüler geç kalmıştı müdahale etmek için. Gaffar efendi olay yerine vardığında merkezin içindeki yangın herşeyi yok etmeye devam ediyordu. Nergis hanım içeride çığlıklar içinde yanarak öldü. Beyaz Büyücüler sağ kalan Genç Bilgilileri güvenli bir yere götürdüler. Gaffar efendi önce etrafına baktı ve herşeyi sindirdikten sonra en güçlü büyüsünü yapıp herşeyi yakıp yıktı. Çok kötü oldu, çok. Gaffar efendi bu olanlardan uzaklaşmak için Meteor Bölgesi’ne doğru yol aldı. Planı oraları geçmekti.’
-‘Kuklacı gibi’, dedi Salih.
-‘Evet.’
-‘Başarabildi mi?’
-‘Çemberlitaş’a gitti. Kalan Genç Bilgililer ile orada çalışmalarına devam ediyor. Zaten Gaffar Meteor Bölgesi’ne doğru yol aldığında herkez ona ‘efendi’ demeye başladı.’
-‘Peki oğlu?’
-‘O gitmedi. O zamanlarda Yükseliş Cemiyetini onarmakla meşguldük. Gaffar efendi gizilice emanet etti oğlunu bize. Gaffar’dan asla gizlemedik babasının kim olduğunu. Zaten Gaffar efendi her yıl gelirdi bir iki defa ziyaret etmek için. Yıllar içinde kitap baskıları tarihe büyük çatışmayı ve Beyaz Köşk’ü yazdıktan sonra Gaffar babasına karşı mesafesini korudu. Bu yüzden Gaffar efendi’nin Eminönü’ne gelmesi herkezi rahatsız eder. Asıl emelleri nedir kimse bilmez.’
-‘İlginç hikaye. Karakter turnuvasını Gaffar bey düzenlemedi mi?’
-‘Evet o düzenledi.’
-‘Peki neden Efsun’u geriçevirdi?’
-‘Onun nedeni...’, diye tereddüt etti Agah efendi.
-‘Anlatacaksınız değil mi? Hakkımız var bunu bilmeye.’
-‘Efsun gelip kendisi sorabilir. Sana anlatacak değilim. İstediği an gelip sorabilir soracaklarını.’
Salih karşılık vermeden Şifa Yurdu’na geri döndü. Anladığı kadarıyla Gaffarlardan biri iyi, diğeri kötü. Ama hangisi?
-‘Ne öğrendin’, dedi Nur Salih’e.
-‘Galiba Çemberlitaş’a giden yol Meteor Bölgesi’nden geçiyor.’
-‘İnanmıyorum’, dedi Alper. ‘Onca yıl yakınımızdamıymış? Bizde Eminönü’nde bekliyoruz böyle!’
-‘Efsun için ne söyledi’, diye sordu Nur.
-‘Gelip kendisi sorsun dedi.’

-‘O büyüyü gördün mü’, dedi Uraz.
-‘Hayatımda daha önce böyle bir şey görmedim’, dedi Zerde. ‘Benim yaptığım büyüleri yapıyor. Hatta seninkileri bile Hanzade.’
-‘Benim yaptıklarımı hiçkimse yapamaz’, diye bağıran Hanzade hızlı kardeşlerinin yanında ayrıldı.
-‘Söylenenlere inanmadık’, dedi Zerde ardından.
-‘Evet. Üzerine bir de dayak yedik’, dedi Uraz.
-‘Hanzade bu işin peşini bırakmayacak.’
-‘Bende bırakmayacağım. O şifacının gizemini çözüceğim. Onca büyülerini gödükten sonra bunları nasıl yaptığını mutlaka öğrenmem lazım. Silahlarında yada zırhlarında bir numara yoktu.’
-‘Söylenenler doğru çıktı işte’, dedi Zerde ve ayağa kalktı. ‘Hadi gidelim artık. Bu konuları fazla kurcalamayalım.’

-‘Şifacıyı turnuvadan geri çektin ama bir işe yaramadı’, dedi Gaffar efendi. ‘Neden dövüşe izin verdin?’
-‘Meydan okuyacaklarından haberim olmadı. Benim iznimle alakası bile yoktu. İşler çığırından çıktı. o üçüz güçlüler ama Efsun onları yeneceği belli idi. Şimdi tüm İstanbul çalkalanacak. Haberler kim bilir nerelere kadar uçmuştur.’
-‘Diğerlerinin silahlarınıda kazandı. Çabalarımız boşa çıktı!’
-‘Çabalarımız mı? Sen onları Kenan’a karşı savaştırmak için kullanacaksın değil mi? Efsun’un da iyiliğini düşünmüyorsun.
-’Silahların reçetelerini hemen kabul ettin ama! Çemberlitaş’ın sırlarını bir ben bilirim. Neler yapabileceğini bir tek ben bilirim. Sakın bilgimden bir daha şüphe duyma.’
-‘Yoksa ne olur?’
-‘Bunu soran...!’
-‘Yeter artık’, diye bağırdı Gaffar babasına. ‘Hep böylesin ve böyleydin! Efsun’u kullanmak istiyorsun! Niyetin ne bilmiyorum ama seni durdurmak için herşeyi yapacağım. Efsun’u senden koruyacağım. Hatta Çemberlitaş hakkındaki sırrıda öğreneceğim.’
-‘Sen bunları başarmak için yeteri kadar büyümedin evlat.’
-‘Sende benim ne kadar büyüdüğümü görmek için pek ortalarda bulunmadın.’

-‘Yardımına ihtiyacım var’, dedi Işık Efe’ye.
-‘Sana yardım edeceğimimi düşünüyorsun?’
-‘Beni kırmayacağını biliyorum, o yüzden bu önsözü geçelim.’ Işık Efe’ye doğru yaklaştı. ‘Şifacı Arzuhalci ile görüşmesi gerek.’
-‘Hayır.’
-‘O şifacı’nın son yaptığı büyü var ya... yönlendirme derler ona. Onu yapabilmek için o şifacı’nın seviyesiz olması gerek.’
-‘O da ne demek’, diye sordu Efe.
-‘Arzuhalci az çok anlattı ama kavrayamadım. Yarın Efsun gelsin. Gizlice. Kimse bilmemeli.’

-‘Size gelmemi söylemişsiniz. Turnuvadan...’
-‘Turnuvadan neden geriçevrildiğini biliyorum. Ama bu önemli değil. Önemli olan şu...’, dedi Agah efendi ve cebinden bir kağıt çıkardı. ‘Son not bende. Okuduktan sonra ne yapman gerektiğini bileceksin.’
-‘Bunu size kim verdi?’
-‘Bunun...’, diye başladı Agah efendi.
-‘Bun notu size kim verdi!’
-‘Büyükannen. Siz buraya taşındığınızda Selami bey ve bana gelip derdini anlatmıştı. Selami bey öldü. Bu notu sadece ben biliyorum. Ama tüm İstanbulda seni biliyor.’
-‘Nerden anlıcağım bu notun sahte olmadıını?’
-‘Yazısından ve içeriğinden anlarsın. Unutma ki ben körüm. Ne yazabilirim nede okuyabilirim.’
-‘Söyleyecek başka bir şeyiniz yoksa ben izninizle gitmek istiyorum.’
-‘Var: Gaffar efendi’den uzak dur. O ihtiyar sana iyi gelmeyecek. Kanma oyunlarına. İnanma sana vaadedecek sözlerine.’
-‘Bana ne vaadedebilir ki?’
Agah efendi gülümsemeye başladı. ‘Duymak istediğin herşeyi’, dedi.
Efsun koşarak odasına gitti ve zarfı açtı. İçindeki notu çıkarttı ama sayfada bir şey yazmıyordu! ‘Büyükannem bana şaka mı yapıyor’, diye düşündü. Henüz ne yapması gerektiğini bilmediği için Efsun zarfı saklamak için güvenli bir yer aradı. Sonra kapısı çalındı. Efsun hemen zarfı cebine sakladı.
-‘Benim’, dedim. ‘Rüzgar.’
-‘Gel.’
-‘Sana bir şey göstereceğim’, dedim ve Efsun’u kolundan tutup dışarıya çektim.
-‘Nereye gidiyoruz’, diye sordu bana.
-‘İyi bir yere.’
Onu Türkiye İşbankasına götürdüm.
-‘Bak. İnsanlar burada bir hesap açıp saklamak istedikleri herşeyi depolayabiliyorlar. Teşkilat üyeleri için üçretsiz ama senin içinde bir şeyler hazırladım.’ Efsun’a bir anahtar uzattım.
-‘Hiçbir yerde kopyası yok. Bu kasa senin. İstediğini güvenle saklayabilirsin. Umarım bu yükünü biraz olsun hafifletir.’
Efsun sevinçten boynuma sarıldı ve koşarak odasına döndü. Tüm notları, defterleri ve günlüğünü geri getirip kasasına yerleştirdi.
-‘Artık içim dahada rahat. Benim önce bir yere gitmem gerek’, dedi Efsun.
-‘Nereye?’
-‘Sahaf Necmi’ye. Bana yardımcı olur inşallah. Bir konuda yardımı gerek.’
-‘Belki ben yardımcı olurum?’
-‘Sağol ama yapamazsın. Gerçekten. Ama benimle beraber gelebilirsin.’
Bir müddet sonra sahafın yanına cardik. Her zamanki gibi telaşlı ve huysuzdu.
-‘Çabuk ne istediğini söyle. Çok işim var’, dedi bize.
-‘Ben görünmez yazılar hakkında bilgi istiyorum’, dedi Efsun.
Sahaf elindeki işi bıraktı ve Efsun’a sanki bir deli görmüş gibi baktı.
-‘Saçmalamaktan bıkmayan toplumun içinde sıkışıp kaldım! Birinizde hayırlı bir şey isteyin! Sadece bir kez!’
-‘Anlatamadım galiba. Benim boş bir sayfam var. Sayfa bir nota ait. Kimse okumasın diye özel bir mürekkep böyle seçildiğini düşünüyorum.’
Sahaf çenesini biraz kaşıdı ve bir kutu kibrit verdi Efsun’a.
-‘Bunu nota yakın tut, ama kağıdı yakma! Eğer bir not varsa gerçekten, ateş bunu gösterecektir’, dedi ve sanki biz orada yokmuşuz gibi işine devam etti.
-‘Teşekkürler. İyi günler’, dedim ama oralı olan olmadı.
Biz oradan ayrılırken Efsun’un yüzünde telaşlı bir ifade vardı. Sanki notu okumaktan korkuyordu.
-‘İyimisin?’
-‘Kim? Ben? İyiyim’, dedi bana.
-‘Notlar kimden geliyor biliyormusun?’
-‘Evet. Büyükannemden.’
-‘İyi şeyler mi?’
-‘Sayılır. Bunu okuduktan sonra farkına varıcağım herşeyi. Beni yanlız bırakırmısın?’
Efsun odasında yanlız başına oturuyordu. Not masasında öyle bekliyordu. Elinde kibrit kutusuyla oynuyordu. Sonunda karar verdi ve masaya doğru gitti. Elindeki kibritlerden birini yaktı ve nota önüne tuttu: bir şey gözükmedi. Bir kibrit daha yaktı ve notun arkasına tuttu. Yine bir şey gözükmeyeceğini zannediyordu ama yavaş yavaş kelimeler kendini göstermeye başladı.

-‘Efsun kıza gerçekleri anlatmanın vakti geldi mi Selami’, diye sordu Agah efendi kendi kendine. ‘Aklım almıyor aslında. Onca yıl aradık! Gözümün önündekini bile farkedemiyorum. Herkezin kaderi onun ellerinde. Bu çok korkunç Selami. Daha güçlerinin anlamını bile bilmiyor. İnşallah Çemberlitaş’a vardıklarında yanlış seçimi yapmaz. Savaşın sonu gelmek üzere Selami. Benim ömrümde gittikce azalıyor. Bazan hissediyorum ölümün gözlerini ensemde. Tek isteğim düşmanın elinde can vermemek. Hayır! Tek isteğim pişman ölmemek! Arkamda yarım kalmış bir iş bırakmamak. Zaman çok azaldı eski dostum. Kuklacı ve Gaffar efendi Efsun’un haberini almış. Azat ve Kenan’da rahat durmayacaklar. Çok büyük çatışmalar olacak Selami. Efsun’un kazanmasına rağmen Teşkilat yinede kan kaybedecek. Meclis’in bölünmesinden korkuyorum. Aramıza yeni üyeler almamız gerekiyor yakında. Evet! Taze kan bizi bir arada tutacak.’
Kapı çalındı.
-‘Efendim? Sizinle görüşmek isteyen birisi var. Gaffar bey.’
-‘Buyursun’, dedi Agah efendi ve Gaffar bey’i misafir etti. Bu genç delikanlı sayesinde Çemberlitaş’a gideceklerdi.
Resim
atabey
Zincir Bozan
Zincir Bozan
Mesajlar: 2020
Kayıt: 07 Oca 2010 14:20

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen atabey »

Respected yazdı:Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
Kapısı yeni açılmış ve ilerilerde neler, kimler olduğu bilinmeyen bu kurak bölgede bu iki yoldaşa bir de şifacı gerekiyordu. Girişin keşfedildiği bölgeye çok yakın bir Arz sancağı olduğu duyuldu. Bu iki cesur gence yoldaşlık edecek bir Arz şifacı gönüllü oldu : AtabeyII

3 nefer belki yabancı olduklarından, belki de meraklı gözlerle etrafı izlemekten fırsat bulamamaktan ciddi anlamda bir şeyler paylaşmadılar aralarında. Kimlerden olduklarını, nereden geldiklerini...

Ekibimizin şifacısı arkadaşları sarı akrepleri ezerken rahat rahat dolaşıyordu ve kısa bir muhabbet açıldı. Grubumuzun savaşçısı ve büyücüsünün Lodos olduğunu öğrendi. Belki kılık kıyafetlerinden anlaşılmadı, belki de suskunluktan biraz geç öğrenildi bu konu. Fakat iki farklı klanın da merakı dayanışmayı gerektiriyordu... Bir an göz göze sertçe bakıştılarsa da, yollarına devam ettiler.

Kısa bir akrep antrenmanından sonra ileride yeşil kıyafetli bir subay görüldü. Göz göze geldiler ve genç subay elini beline attı, tabancasını çıkardı... sordu: ''Nereden geliyorsunuz?'' uzun süre insan yüzünden mahrum kalmış bu subay şaşkınlık ve birazda korku içerisinde neferlerin elbiselerini, silahlarını inceliyordu...
spawnjayjay
İri Fare Avcısı
İri Fare Avcısı
Mesajlar: 71
Kayıt: 25 Eyl 2010 17:12
Sunucu: Beyaz Köşk

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen spawnjayjay »

atabey yazdı:
Respected yazdı:Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
Meteor Bölgesi onlar için cok farklı bir yer olarak gözüküyordu. Daha önce böyle bir yer ile karşılaşmadıkları için çok heyecan dolu ve korku dolu saatler yaşadılar. Komutanın verdiği görevi yerine getirmek için her şeyi göze almışlardı. Önce burada olup biteni gözlemlemek için etrafı incelediler pis kokulu fareler ve sinir bozucu akrepler hariç herşey dikkatlarini çekiyordu. Aradan bir kaç saat geçtikten sonra etrafı temizlediklerinden emin oldular ve ilerlemeye devam ettiler az ilerledikden sonra karşılarına bir mağara çıktı ve merak edip içeri girdiler .Herşey o saatlerde başlamıştı mağaranın içinde öyle şiddet dolu bir çığlık sesi vardı ki içeri girmenin kendileri için sakıncalı olduklarını anladılar. Komutanın yanına görevi vermek için gittiklerinde olup biten herşeyi anlattılar . Komutan onlara çığlığın nereden nasıl geldiğini araştırmaları için bir görev vermişti. Oraya tek başlarına gitmelerinin uygun olmadığını düşünüp kendilerine 1 grub kurdular ve içeri girdiler fakat bu sefer o çığlık sesi yoktu .Teker teker canavarları yok ettiler fakat çığlık sesine ulaşamadılar. Grubtaki neferler teker teker yok oldu kimisi başka bir deliğe kimisi başka bir yuvaya dogru ilerledi ve Savaşçı az ilerledikten sonra büyük bir canavar keşfetti Dev Ana Onlar için çok tehlikeli olacaklarını anladı ve geriye dönüp grubunu topladıkdan sonra geldiği yolu tekrar geri döndü Dev Ana ya ulaşıp yok ettiler Dev Ana onlar için büyük bir sorun olmuştu fakat Dev Ana yok olduktan sonra O Çığlık Tekrar Yeniden başlamıştı ...
Kullanıcı avatarı
Tremexhaqan
Arzuhalci'nin Adamı
Arzuhalci'nin Adamı
Mesajlar: 1055
Kayıt: 05 Ara 2009 16:56
Sunucu: Meran
Klan: Lodos
Lonca: Choosens

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen Tremexhaqan »

Respected yazdı:Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
İkiside birbirinden kararlıydı kaybolmuş anılarını bulmaya.Meteor Bölgesi'ne güç bela inebilmişlerdi.İndiklerinde ise Halit (savaşçı) Meteor Bölgesinin tozlu havasını derin derin solumuştu.Bu kasvetli bölge Gülistan'ın (büyücü) içerisinde bir ürperti uyandırmıştı.Kendilerine verilen görev keşif olmasına rağmen aradıkları başka bir şey vardı aslında.Halit'in bundan yirmi yıl evvel Meteor Bölgesinde kaybolan babasıydı.

Halit ve Gülistan, Büyük Holde ilerlerken siyah üniformalı,GBT-67 tabancası ile,kır saçlı,orta yaşlı bir adamla karşılaştılar.Bulunduğu ortamda çeşitli belgeler,telefon,klasörler vardı.Anlaşılıyordu ki askeri bir görev içerisindeydi.

Gülistan: Sanırım komutanın bahsettiği subay bu.

Halit: Evet.Gidelim bir konuşalım.Belki bize bir faydası dokunabilir.

Ağır adımlarla kır saçlı subaya doğru yöneldiler.

Subay: Siz! Buraya nasıl girdiniz? Hemen çıkın burdan!

Halit: Bizi Teşkilat Komutanı gönderdi.Teşkilatın neferleriyiz.Keşif için görevlendirildik.

Subay: Görev kimliklerinizi gösterin.

Gülistan ve Halit çantalarından görev kimliklerini çıkartarak subaya doğru uzattılar.

Subay,arkasındaki masanın üstünde duran telefona doğru uzanarak altı haneli bir numara çevirir.Kimliklerini teyit ettikten sonra kendilerine geri vererek:

Subay: Çok dikkatli olun.Burası Eminönü'ne benzemez.Bu bölgede daha fazla ilerlerseniz tek seçim yapmanız gerekecek.Ya öleceksiniz,yada öldürecek.

Ardından Gülistan ve Halit arkalarına bile bakmadan ordan uzaklaşırlar.Halit'in babası eski Lodos Klanı Komutanıydı.Yolda,büyükçe bir kaya üzerine konuşlanmış Lodos Muhafızlarını gördüler.Halit,koşarak yanlarına gitti.

Yaklaştıkça bu kayanın Lodos Sancağı olduğunu anlayan Halit,kararlı adımlarla muhafızlardan birinin yanına giderek babasından kalma Lodos Armasını göstererek:

Halit: Ben Sezgin Bey'in oğluyum.

dedi.Muhafız onu yüzünden hemen tanımıştı.Babasına tıpatıp benzeyen Halit'i tanımamak elde değildi zaten.Halit neden geldiğini anlattı.Babasını arıyordu.Bu sırada Gülistan,uzaktan onları izliyordu.Çünkü Gülistan'ın annesi Arz'ın Çocukları Klanına mensuptu.Halit ve Muhafız on dakika konuştuktan sonra Halit,Gülistan'ın yanına giderek:

Halit: Nerde olduğunu biliyorum.Her şeyi hatırladım.Çocukken beni götürdüğü o park,ordaki o tuhaf kapı.Beni bilerek oraya götürüyormuş.

Gülistan: Peki emin misin orası olduğuna?

Halit: Adım gibi.

Halit ve Gülistan hiç vakit kaybetmeden koşarak ordan uzaklaştılar.Yolda cinler,vahşiler,akrepler ve daha nice yaratıkla savaştılar.Lodos Muhafızının kendisine vermiş olduğu bir harita sayesinde, haritadaki önemli yol ayrımına varmışlardı.Bunlardan bir tanesi Yeni Bab-ı Ali bölgesine diğeri ise babasının orda olduğuna emin olduğu bir bölgeye gidiyordu.Ancak bu bölge haritada belirtilmemişti.

Halit: Gülistan burda ayrılmamız gerekecek.Sen sağdan git ben soldan gideceğim.Eğer babamı bulursan ona iyi bak.Ben burdan sağ çıkamayabilirim.Eğer ben bulursam ve sen sağ çıkamazsan,en büyük yeminleri ederim ki seni iyileştirip tekrar yaşamanı sağlatacağım.Tam bu sırada arkadan bir ses:

ChoosensxCoLoNeL: Durun! Allah'a şükür bir insana rastlayabildim.İki yıldır burada mahsur kaldım.

Halit: Yalnız biz burda fazla kalmayacağız.Babamı arıyoruz ve burada ayrılıp aramaya devam edeceğiz.

ChoosensxCoLoNeL: İzin verirseniz bende sizinle gelmek isterim.

Halit: Aslında iyi olur.Gülistan'a eşlik edecek birileri gerekecektir.

Gülistan: Halit emin misin? Tek başına başarabilecek misin?

Halit: Eminim.Haydi yolunuz açık olsun.

Ve ayrılırlar.Halit yolda çoğu kez yılan tehlikesi yaşamıştır.Çevikliği sayesinde hepsinden kurtulmuştu.Halit bu tür yılanları kolayca alt edebileceğini düşünüyordu.Ancak tam bu sırada, gölgesini kapatacak başka bir gölge ortaya çıkmıştı.Yerdeki topraktanda kara,kocaman bir yılan belirivermişti arkasından.Dişleriyle Halit'in kalkanını parçalamıştı.Bu sırada Halit'in sol koluda kırılmıştı.Yerde çaresiz yatan Halit,yılanın tekrar hamle yapmaya kalkması üzerine tabancasını çıkartarak bir el ateş etti.Mermi yılanın boğazına gelmişti.Bunun üzerine daha da sinirlenen yılan son bir hamle ile işini bitirmek için doğruldu.Halit tabancasında kalan son mermiyide sıkmak üzere nişan aldı ve mermi yılanı ıskaladı.Halit her şeyin bittiğini anlayıp gözlerini kapadı ve tam yılan Halit'i yutacakken tıslama ile karışık çığlığa benzer bir ses duydu.

Halit gözlerini açtığında,karşısında babasını gördü.Babası yılana kılıcını saplayarak öldürmüştü.Halit babasının elini tutmasıyla, biraz önünde bulunan beyaz,mermer geçidin parladığını hissederek gözlerini tekrar kapadı ve altın sarısı bir ışık şeklinde gökyüzüne doğru süzüldüler...
`·.¸¸.·´´¯`··._.·ChoosensxCoLoNeL`·.¸¸.·´´¯`··._.·


BİZ KIRIMDAN ÇIKKANDA,KAR YAĞMADI KAN AKTI! 18 MAYIS 1944


`·.¸¸.·´´¯`··._.·McHakany`·.¸¸.·´´¯`··._.·
Kullanıcı avatarı
ibrahim99
Sahaf Yardımcısı
Sahaf Yardımcısı
Mesajlar: 148
Kayıt: 06 Ara 2011 15:24
Sunucu: Teşkilat
Klan: Lodos

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen ibrahim99 »

Respected yazdı:Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
Bu iki sınıfın oluşturduğu gruba birde şifacı gerekiyordu. Can alan ve can veren görkemli bir şifacı lazımdı. İki dost İstihbarat Subayı'nın destekleriyle meteor bölgesinin çorak arazilerde keşif yapmaya başladılar. Yolun kenarında zor durumda yaralanmış bir şifacı buldular. Koşup ona yardım ettiler. Şifacıya olan desteklerinden dolayı , şifacı gruba katılmayı uygun buldu. Şimdi kadim bir grup kurmuşlardı. 3 sınıfın gücü ve azim onları her gün başarıya ulaştırıyordu. Karşılarına çıkan her yaratıkların üstesinden geliyorlardı. O da ne ! Bir ses duyuldu ! Çelik ve tüfek sesi. Bu kurtuluşun sesi olabilirdi. Hemen sese doğru ilerlediler. Karşılarında koskoca Bab-ı Ali merkezi duruyordu. Çok sayıda hayatını Bab-ı Ali muhafızlığına ve bekçiliğine adamış yiğitler duruyordu önlerinde. Tüfek ve tecrübeleriyle cinlerin beyinlerini dağıtıyorlardı. Bab-ı Ali'den ayrılarak yılanların bölgesinde geziniyorlardı. Büyücü bir taşa dokunduğu gibi kayboldu. Şifacı ve savaşçı da aynı taşa dokundular ve 3 dost da bir adaya ne olduğunu anlamadan geldiler. Etrafta çok sayıda tazı bulunuyordu. Tazıların arasında ölen bir ajan buldular. Ajanın cephanesini ve silahlarını aldılar. Çorak bir ormana ulaştılar. Hortlaklar kan çalanlar ve kemikten yaratıklarla doluydu. Bu yaratıklardan kaçarken hepsi bir kuyuya düştü. Düştükleri yerin kuyu olmadığını anladılar. İçeride eski Bizans askerleri bulunuyordu. Bir Bizans Askerine saldırdılar.
2 Bizans askeri 3 arkadaşın ortasına daldılar ve ölümle dostları birbirinden ayırdılar. Şifacı kaçmayı başardı. Hayatı boyunca Bizans'lılara kin ve nefretle yaşadı. Bir gün düşünmekten çıldırdı. Kenan adında bir zalim onu yüksek enerjiye maruz bırakarak onu kendine çalıştırmaya başladı. Düşünmenin anlamsız olduğunu farketti bir gün. İlk önce Kenan'ı infaz etti sonra 15 yıl önceki düştükleri kuyuya gitti. Arkadaşlarının kemikleri hayla duruyordu. İçinde beslediği kin ile Junon'a kadar gitti ve Junon'u da öldürdü. Çok fazla hasar aldı. Hemen arkadaşlarının ölülerinin yanına gitti. Aldığı hasardan orada vefat etti.
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur
Sadıkane belki ol alemde serdar olur
Yar olur ağyar olur serdar olur didar olur
Kullanıcı avatarı
bakana24
Cin Avcısı
Cin Avcısı
Mesajlar: 183
Kayıt: 02 Oca 2011 17:08
Sunucu: Beyaz Köşk
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Büyük Britanya Krallığı

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen bakana24 »

Girişten girer girmez, Eskiden gördüğümüz hal ve hareketlerini bildiğimiz düşmanlar vardı.fakat sonraları uçsuz bucaksız bir düşman topluluğuydu.Her biri birbirinden güçlü her biri birbirinden kötü binlerce düşman vardı orada.Önce çeteci mağarası sonra kurt mağarası derken tepegözler ve kara-kürk 'e kadar gelmiştik,Biz insanlar. Meteor da en güçlü o zamanlar Karakürk ondan sonra ise Cevriye sultandı.Karakürk Savaşçı ustalarının yeteneği olan ''kanatma'' Cevriye Sultan ise Büyücülerin yeteneği olan ''Elektrik'' yeteneğini kullanıyorlardı.


Şimdi Geriye Dönüp Bakıyorum da Ne kadar Güzel ve Eğlenceli Günlerdi onlar, O zamanlar 6-12 arası kişi sayısıyla kestiğimiz hayvanları, en fazla 2 kişi en az bir kişi bile kesebiliyoruz.
Gök Gibi mavi,
Deniz gibi beyaz,
Yıldırım gibi Hızlı ve Gri
Kalp gibi Duraksız Ama Geceleri Sessiz,
Güneş Gibi Güçlü,Atom gibi Parçacıklı Sevdim.
Fakat Ben Dünya'ya Sevmek için değil Ölmek için geldim.
Kullanıcı avatarı
Comader
FareAdam Düşmanı
FareAdam Düşmanı
Mesajlar: 361
Kayıt: 07 Ağu 2010 21:00
Sunucu: Beyaz Köşk
Klan: Arzın Çocukları

Re: Hikayede sende yerini al

Mesaj gönderen Comader »

Respected yazdı:Yarışmamızın 2. bölümüne eskileri hatırlamak üzere Fan Art 2007 Kısa hikayesi ile başlayalım.

Çok uzun bir yol geldikleri tenlerinin solukluğundan belliydi. Dudakları meteor bölgesinin kurak topraklarına karışmış gibiydi ancak kaşları çatık ve dişleri sıkıktı ikisinin de. Kararlıydılar.

Biri savaşçı diğeri büyücü iki can dostu komutanın verdiği görev için afetten yıllar sonra ilk kez ucubelerin yayıldığı yerin merkezine, Meteor Bölgesi'ne ulaşmışlardı. Meteor Bölgesi Girişi'nin kapıları ilk kez onlar için açılmıştı.
Eskilerden Bir Gün

***

Böylesine riskli bir göreve yeni yetme iki neferin gönderilmesi aptallık olurdu.Bu göreve seçildikleri için ikisi de umutsuz olmasına rağmen içten içe kendileriyle gurur duyuyorlardı.Savaşçı her ne kadar dikkatli davransa da,LoSTxGENCASKER denilen büyücü rahat tavırları ile her zamanki gibi can dostu Emre'nin sinirlerini bozuyordu.Eminönü'nden Meteor Bölgesinin derinliklerine açılan yarığı yavaşça kat etmeye başladılar.

***

Suratına bir kova su attılar.Kendine geldiğinde seçebildiği ilk görüntü yerde acıyla kıvranan can dostuydu.Karanlık sayılabilecek bir odadaydılar.Karşısında dikilen öfkeli adamlardan biri çenesini iyice kavradı.

''Kimsiniz siz büyücü ? Eminönü'nden casusluk yapmaya mı geldiniz ? Siz de Azat'a mı çalışıyorsunuz ha ? Cevap ver !'' Karşısındaki adam sorduğu soruların cevabını beklemeden suratına yumruğu indirdi.Büyücü kendini toparlamaya çalışıp güçlükle cevap verdi.

''Biz casus değiliz.Ben LoSTxGENCASKER,bu savaşçı da Emre,Aladağlı da derler ona.Biz şehir meclisi için çalışıyoruz.''
Yerde yarı baygın halde kıvranmakta olan Aladağlı tüm kudretiyle müdahale etmeye çalıştı.
Aladağlı-''Anl...Anlatma ! Anlatmaa !...''
İsimlerini verince,odadaki adamlardan biri odadan çıktı.Büyücü dilini tutamayıp,kapatılmış şehir meclisinin hâlâ aktif olduğunu karşı tarafa söylemişti.Yine de kasıtlı yapmış gibi göstermek için soğukkanlı olmaya çalıştı.
LoSTxGENCASKER:''Bunları bilin yeterli.Şimdi bana liderinizi çağırın,dostsanız konuşuruz,düşmansanız konuşturmaya çalışırsınız.''
Şimdiye kadar odanın karanlık tarafında kalmış,giydikleri ve dış görünüşü ile diğerlerinden ayrılan orta yaşlı bir adam vardı.Büyücünün özgüveninden etkilenmişti.Öne çıktı ve diğer adamlar geri çekildi.Adam,diz çöktürülmüş ve elleri bağlı büyücüye doğru eğildi.
''Benim adım Aydın.Yedi yıl önce Eminönü'nden sürüldük.O zamandan beri de güç bela bu cehennemde hayatta kalmaya çalışıyoruz.Bunlar da bana bağlı adamlarım.''
LoSTxGENCASKER:''Öldünüz sanıyorduk.''
Aydın Bey:''Bir çok insan öyle sanıyordu.Gizlenmezsek Beyaz Köşk'ün bizi rahat bırakmayacağını biliyorduk.''
LoSTxGENCASKER:''Olanlardan haberiniz var mı ? ''
Aydın Bey:''Eminönü'nde hâlâ birkaç sadık dostum var.Takip etmeye çalışıyorum.Son olarak Azat'ın şehir meclisini kapattığını duydum.Ve şehir meclisinin gizlice toplanmaya devam ettiğinden haberim var.Şehir meclisi Beyaz Köşk'e isyan etmeye çalışacak da destek mi arıyor ? Gidip fareadamlar ile görüşün,beni evime geri kabul edene kadar kimseye paralı asker kiralamam. ''
LoSTxGENCASKER:''Hayır,bizim burada olmamızın sebebi sizinle görüşmek değil.''
Aydın Bey:''Peki neden bilmediğiniz bu topraklara geldiniz ? Göreviniz neydi ? Başınızdan neler geçti ? Bana her şeyi anlat. ''
LoSTxGENCASKER:''Yarıktan ilerlediğimizde,büyük bir krater gördük.''

***

İki profesyonel hayatlarında gördükleri en büyük krateri hayranlıkla izlediler.Kraterin ortasında dışı yanık ve camlaşmış,içinde çeşitli madenler ve metaller olan bir meteor vardı.Meteorun üzerinde daha önce çalışma yapılmışa benziyordu,meteor dört parçaya ayrılmış ve dört parçanın ortasında iki kişinin sığabileceği kadar boşluk vardı.Yerde hâlâ iki kazma vardı.Meteorun yanına yaklaştılar.Aladağlı kazmaları ayağıyla dürttü.
Aladağlı:''Görünüşe göre birileri burayı aceleyle terk etmiş.Bu kazmalar fareadam işi.Onları burada da avlayacağız sanırım.''
Bir anda kraterin çevresinden üzerlerine ateş açıldı.
Aladağlı:''Çabuk ! Siper al !''
Meteor parçalarını her taraftan üzerlerine açılan ateşe siper ettiler.Aladağlı çiftesiyle karşılık vermeye çalışıyordu ama etkisiz kalıyordu.Ve hedefler LoSTxGENCASKER'in büyü menzili dışındaydı.
Aladağlı:''Şu senin ışıklı büyün,neydi adı ? ''
LoSTxGENCASKER:'' Işıksal varsanı mı ? ''
Aladağlı:''Her ne ise,yapabilir misin ? ''
LoSTxGENCASKER:''Oldu bil.''
Sihirli bir kaç sözün ardından,büyücünün efsunlu nefesiyle ışıktan bir silüet yanlarından uzaklaşmaya başladı.Düşmanlar ateşlerini ona yönelttiler.Bunu fırsat bilen Aladağlı ayağa kalkıp ardarda dört el ateş edip hepsinin icabına baktı.Fareadamların cesetleri kraterin kenarlarından neredeyse yanlarına kadar yuvarlandı.
Aladağlı:''Bunlar Azat'ın.Diğerleri gibi isyan etmeyenlerden.Ne işleri varsa buralarda...''

***
LoSTxGENCASKER:''Yolumuza devam ettik.Birkaç haydut ile karşılaştık.Onları da alt ettik ama Aladağlı bacağından yaralandı.Tam o sırada...''

***

Aladağlı:''Şerefsizler !''
LoSTxGENCKASER:''Yarana bakayım.''
Dostunun yarasına baktıktan sonra hayal kırıklığı ile durumu açıkladı.
LoSTxGENCASKER:''Ok zehirliymiş.Sanırım yiyecek bulmak için ava çıkmışlar,okun başı kalın ve kenarları sert.Eski bir serüvenci arkadaşım böyle oklar kullanırdı.''
Aladağlı:''Hayvan okuyla mı vurulmuşum ?''
LoSTxGENCASKER:''Adamlar o kargaşada oku bile seçerek atmışlar.''
Aladağlı:''Gülme ulan ! Git bana koni yaprağı bul iksir yapayım.''
LoSTxGENCASKER:''Bağırma.''
Aladağlı:''O zaman sen de-''
LoSTxGENCASKER:''Şşt.Sessiz ol.''

Sığındıkları dar yarığın önünden ellerinde ağlar ve mızraklarla geçen avcılar gördüler.

LoSTxGENCASKER:''Serüvenciler...Peşimizde bıraktıklarımızı bulmaları uzun sürmez.Çabuk şu iksiri iç.''
Aladağlı:''Ama bu sonuncu.Yolumuz çok.''
LoSTxGENCASKER:''Başka çaremiz yok.''

***

LoSTxGENCASKER:''Acele ile oradan ayrıldık.Meteor bölgesinin dar yollarında kaybolmamız fazla uzun sürmedi.Dik bir yokuşu çıktıktan sonra çok ilginç bir düşman ile karşılaştık.''

***

Aladağlı:''Bu ne be ? ''
LoSTxGENCASKER:''Oyala şunu !''
Metal yaratık seri adımlarla büyücünün üzerine doğru geliyordu.Büyücünün direnç kırma menziline girdiği an,büyücü işaretini verip rakibinin dirençlerini düşürdü.Aladağlı da işareti alınca düşmanı durdurdu.Düşünmekten yoksun insana benzeyen robot gürültüyle yere düştü.Ardından büyücü acımadan yıldırımını düşmanın üzerine indirdi.
LoSTxGENCASKER:''Üstüne çık !''
Savaşçı yerden kalkmaya çalışan robotun üzerine atladı.Ama robot yinede zorlanmadan ayağa kalktı.İnatçı Aladağlı ise robotu boynundan kavramış sırtından sarkıyordu.
LoSTxGENCASKER:''Uzaklaş şundan büyü yapamıyorum !''
Savaşçı her ne kadar çabuk uzaklaşmaya çalışsa da dostunun yıldırımından nasibini aldı.Ama sonuçta ikisi de hayatta kalmıştı ve robot hareketsiz,yerde yatıyordu.
LoSTxGENCASKER:''Genç Bilgiler'in işi bu.Şehir meclisinin arka odalarında duymuştum.Burada yaratıklarla başa çıkıp çıkamayacağını deniyorlar.''

***

LoSTxGENCASKER:''Dinlenmeden,yolumuza devam etmek zorundaydık.Daha da ilerleyince ilikçi adıyla bilinen yaratıklarla karşılaştık.Zaten yorgun olan bizleri daha da yordular.Onları da atlattık ama artık hem dinlenmek hem de geceyi geçirmek için bir yer bulmamız gerekiyordu.Karanlık çökmek üzereyken bir mağaraya girdik.Orada da kurtadamlar bize saldırdı.Aladağlı omzundaki ölümcül yarayı beni korumak için orada aldı.Gecenin bir vakti meteor bölgesinin ortasında ilerlemeye çalışıyorduk.Karanlıkta cinler saldırdı.Sabaha kadar onlarla uğraştık.Bitkinlikten ölmek üzereyken...''

***

Sırtlarını dayayacak bir yer bulur bulmaz yere yığıldılar.Aladağlı acıdan kıvranıyordu ve LoSTxGENCASKER elindeki otları dostu için iksir yapmaya yeter mi diye kontrol ediyordu.Yine bir ses duydu.Hemen sihirli sözlere başlayıp bir yandan da Aladağlı'nın yanına sürünmeye başladı.Sözleri bitirip Aladağlı'ya da dokununca ikisi de bir süreliğine görünmez oldular.Kenarında dinlendikleri yoldan serüvenciler geçmeye başladı.Malesef LoSTxGENCASKER iksir yapım malzemelerini toplamaya zaman bulamamıştı.

''Bu kap ne arıyor burada ? ''
Serüvencilerden biri eşyaları iyice karıştırmaya başladı.
''Su kabının altı hâlâ sıcak.Bunlar kiminse fazla uzakta değiller.''
Silahlarını çektiler.
Büyücü görünmezlik büyüsünün biraz daha devam etmesi için dua ediyordu.
''Şunları aramaya başlayalım hemen,dağılın !''
Tam serüvenciler gitmeden önce,büyünün etkisi geçti.

***

LoSTxGENCASKER:''Önce kutup rüzgarı büyümü kullandım.Aladağlı'yı sırtlayıp topal bir şekilde kaçmaya çalıştım.Ama hızlıydılar.Arkama dönüp bir büyü attım ve hepsi kullandığım büyü sayesinde baştan aşağı örümcek ağları ile kaplandı.Bu onları yavaşlatmaya yeter diye düşündüm ama bir anda enseme darbe aldım.Sonrasını hatırlamıyorum.''
Aydın Bey:''Sonrasında serüvenciler sizi bana getirdiler ve ben sizi onlardan satın aldım.Peki göreviniz neydi ?''
Aladağlı:''Anlatma ! Sakın anlatma !''
Aydın Bey:''İlgilenin şununla.''
LoSTxGENCASKER:''Ona zarar gelirse bunu size ödetirim.Ödetirler.''
Aydın Bey:''Yaralarıyla ilgilenin demek istedim.''
LoSTxGENCASKER:''Kusura bakmayın.''
Aydın Bey:''Bana görevinizin ne olduğunu anlatacak mısın ?''
LoSTxGENCASKER:''Azat Efendi bazı belgeleri arıyormuş.Kuklacı'dan kalma bazı notlar varmış sanırım içerisinde.Azat'ın şehir meclisinin gizli toplantılarından haberi olduğunu,ve otoritesini sağlamlaştırmak için elindeki fareadam sayısını arttırmaya çalışacağını düşünüyoruz.Büyü yoluyla fareadam üretmek için Kuklacı'nın notlarına ihtiyacı var.Belgelerin nerede olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok.Şanslıyız ki onlar da nerede olduğunu bilmiyorlar.''
Bu sırada başta odadan çıkan adam odaya döndü ve Aydın Bey'i selamladı.
''Efendim kayıtlara baktık isimler uyuşuyor.Gerçekten onların hizmetindeler.''
Aydın Bey odanın diğer tarafındaki kasaya yönelip içinden birkaç dosya çıkardı.Açıp biraz inceledikten sonra büyücüye gösterdi.
Aydın Bey:''Aradığınız şey bu olabilir mi ?''
İçinde bazı fareadam çizimleri,bazı açıklamalar ve bir takım yabancı kelimeler vardı.
LoSTxGENCASKER:''Evet bu olmalı.''
Aydın Bey:''Bunu alın.En güvenli yoldan şehir meclisine ulaştırın.Şehir meclisine söyleyin ki,eğer yaklaşan savaştan galip çıkarlarsa,beni geri kabul etsinler.Ve onlara mutlaka de ki,Aydın Bey Eskiler ile konuşmuş,bu notları size o yüzden göndermiş.Eminönü'ne geri kabul edilmeyi bekliyor de.Aynen bunları söyle.''
LoSTxGENCASKER:''Onurlu bir adamsınız.Her şey için minnettarız.''
Aydın Bey:''Hemen gitmelisiniz kaybedecek vakit yok.Beyaz Köşk'ün düşüşünü görmek istiyorum.Bol şans.''

Bir saat sonra yola çıktılar.

***

Eminönü'de önceden anlaştıkları yere varmalarına çok az kalmıştı.Köşeyi döndüklerinde beklemedikleri bir saldırıya uğradılar.İkisi de gafil avlandı.Saldırganlar baygın savaşçının ve büyücünün üzerini aramaya başladılar.Adamlardan biri notları buldu.
''Azat Efendi buna çok sevinecek ! ''
Hemen Beyaz renkli köşke doğru fırladı.Aceleyle notları Azat Efendi'ye teslim etti.Notları kısa bir süre inceleyen Azat Efendi,yardımcılarına dönüp emrini verdi.
Azat Efendi:''Hazırlıklar başlasın.''

Ve her şey böyle başladı...Azat Efendi Eminönü'ye tamamen hakim olmak için elindeki fareadamların sayısını ciddi oranda arttırdı.İlerleyen yıllarda ise baskılardan bıkan insanlar bir süredir konuşulmakta olan Yükseliş Cemiyetini kurdular.Beyaz Köşk'e karşı gelip yıktılar,ve güçlenen bu oluşum sonradan kapansa da,Teşkilat'ın oluşumunu sağladı.Ve Teşkilat işte böyle kuruldu...


--
Eski nickim, LoSTxGENCASKER

Yeni nickim, BericDondarrion


Düşsel Eserler Kısa Hikaye Birincisi

Fan Art 2011 Kısa Hikaye İkincisi

''Hikayede sen de yerini al '' Kazananı
Kilitli

“Yazım” sayfasına dön