Şaheser ve nadide item aktarımı olsa sana maraton ayakkabı , funditores yüzük , ibni mor asa verebilirdim bende bolca mevcut , funditores kolye için giriyorum düşmüyor meret.Mustangs yazdı:Hayırlı Olsun bize girmek nasip
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Yusuf ATMACA


Zafer "Zafer benimdir" diyebilenlerindir.
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Merak etme elbet düşer o kolye
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selamın Aleyküm , Hayırlı Geceler.
İhsan . Kardeşim Oyunda Yada Skype'ta Bana Bir Ulaş Acil , Önemli Bir Mesele Konuşacağım Seninle
İhsan . Kardeşim Oyunda Yada Skype'ta Bana Bir Ulaş Acil , Önemli Bir Mesele Konuşacağım Seninle
-Geri Dönüş


La Vıttorıa Sara Nostra 
- Moreblood
- Arzuhalci'nin Adamı
- Mesajlar: 1090
- Kayıt: 25 Eyl 2010 17:55
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Merhaba millet.
Mustafa OKTAR
BÖRTEÇİNEXMERLİN
TicTacToe
- xtengiz
- Kobra Takipçisi
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Börteçine
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selamünaleyküm bir süredir internet yüzünde forma ve oyuna giremiyorum bu gün ttnet müşteri hizmetleriyle sporunu çözdük ayrıştırıcının kobblolarını ters bağlamışım
artık oyunda ve forumdayım mustafa ceketin hayırlı olsun 
- SCaRyx
- Mezarlık Bekçisi
- Mesajlar: 1101
- Kayıt: 30 Haz 2010 23:04
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Scary Team
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Ve Aleyna Ve Aleyküme Selam Ve Rahmetullah Alp Kardeşim,xtengiz yazdı:Selamünaleyküm bir süredir internet yüzünde forma ve oyuna giremiyorum bu gün ttnet müşteri hizmetleriyle sporunu çözdük ayrıştırıcının kobblolarını ters bağlamışımartık oyunda ve forumdayım mustafa ceketin hayırlı olsun
Seni Tekrar Aramızda Görmekten Mutluluk Duydum,Nasılsın İyimsin kardeşim
- Moreblood
- Arzuhalci'nin Adamı
- Mesajlar: 1090
- Kayıt: 25 Eyl 2010 17:55
- Sunucu: Tılsım
- Klan: Arzın Çocukları
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
xtengiz yazdı:Selamünaleyküm bir süredir internet yüzünde forma ve oyuna giremiyorum bu gün ttnet müşteri hizmetleriyle sporunu çözdük ayrıştırıcının kobblolarını ters bağlamışımartık oyunda ve forumdayım mustafa ceketin hayırlı olsun
Mustafa OKTAR
BÖRTEÇİNEXMERLİN
TicTacToe
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
24 Temmuz Tarihte bugün
Olaylar
1823 - Şili'de kölelik yasaklandı.
1915 - Şikago'da yolcu gemisi battı, 845 kişi öldü.
1923 - Günümüz Türkiye'sinin sınırlarının çizildiği Lozan Antlaşması imzalandı.
1936 - İspanya hükümeti iç savaş nedeniyle dünyadan yardım istedi.
1943 - II. Dünya Savaşı: İngiliz ve Kanada uçakları geceleri, ABD uçakları da gündüzleri Hamburg'u bombalıyor. Kasım'da operasyon bittiğinde 9.000 ton patlayıcı atılmış, 30.000 den fazla insan ölmüş ve 280.000 bina yıkılmış olacak.
1958 - Türkiye’nin Kıbrıs’a asker gönderme önerisini İngiltere reddetti.
1959 - Irak’ta 1000 kadar Kerkük Türkmeninin katledildiği açıklandı.
1967 - Dokunulmazlığı kaldırılan Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Çetin Altan, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
1974 - Yunanistan’da yedi yıldır süren cunta yönetimi sona erdi; sürgündeki Konstantin Karamanlis, hükümeti kurmak üzere geri döndü.
1977 - Dört gün süren Libya-Mısır savaşı sona erdi.
Olaylar
1823 - Şili'de kölelik yasaklandı.
1915 - Şikago'da yolcu gemisi battı, 845 kişi öldü.
1923 - Günümüz Türkiye'sinin sınırlarının çizildiği Lozan Antlaşması imzalandı.
1936 - İspanya hükümeti iç savaş nedeniyle dünyadan yardım istedi.
1943 - II. Dünya Savaşı: İngiliz ve Kanada uçakları geceleri, ABD uçakları da gündüzleri Hamburg'u bombalıyor. Kasım'da operasyon bittiğinde 9.000 ton patlayıcı atılmış, 30.000 den fazla insan ölmüş ve 280.000 bina yıkılmış olacak.
1958 - Türkiye’nin Kıbrıs’a asker gönderme önerisini İngiltere reddetti.
1959 - Irak’ta 1000 kadar Kerkük Türkmeninin katledildiği açıklandı.
1967 - Dokunulmazlığı kaldırılan Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Çetin Altan, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
1974 - Yunanistan’da yedi yıldır süren cunta yönetimi sona erdi; sürgündeki Konstantin Karamanlis, hükümeti kurmak üzere geri döndü.
1977 - Dört gün süren Libya-Mısır savaşı sona erdi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
LOZAN ANTLAŞMASI
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.
Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Atatürk İsmet Paşa'nın katılmasını istemiştir. (Nedeni; Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzayanların vatan haini olarak kabul edilmesidir. Buna bağlı olarak Mustafa Kemal, Lozan'a Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayan Rauf Orbay yerine İsmet İnönü'yü göndermeyi uygun bulmuştur.) Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler.
Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa'nın Lozan'a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı.
İtilaf Devletleri Lozan'a İstanbul Hükûmeti'ni de davet ettiler. Bu duruma tepki gösteren TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı.
TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gercekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus degişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.
20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk - Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir.
Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na İzmit ve Silivriye yığınak yapmasını emretmiştir. Bunun üzerine İzmit ve İstanbul'a karşı yığınak yapmaya başlanmıştır.
Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başlamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır.
Görüşülen konular
Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'na göre kabul edilmiştir.
Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.
Adalar:Gökçeada ile Bozcaada Türkiye'de, diğer Ege Adaları Yunanistan'da kaldı. Yunanistan'ın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Böylece, Balkan Savaşı sonrasında imzalanan Atina Antlaşması (1913) gereğince I. Dünya Savaşı başladığında ve savaş boyunca da Osmanlı toprağı olarak kalan Ege adaları Yunanistan'a bırakılmış oldu.
Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.
Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.
Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: "Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır."[2] Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.
Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.
Osmanlı'nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.
Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.
Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.
Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.
Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Atatürk İsmet Paşa'nın katılmasını istemiştir. (Nedeni; Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzayanların vatan haini olarak kabul edilmesidir. Buna bağlı olarak Mustafa Kemal, Lozan'a Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayan Rauf Orbay yerine İsmet İnönü'yü göndermeyi uygun bulmuştur.) Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler.
Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa'nın Lozan'a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı.
İtilaf Devletleri Lozan'a İstanbul Hükûmeti'ni de davet ettiler. Bu duruma tepki gösteren TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı.
TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gercekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus degişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.
20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk - Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir.
Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na İzmit ve Silivriye yığınak yapmasını emretmiştir. Bunun üzerine İzmit ve İstanbul'a karşı yığınak yapmaya başlanmıştır.
Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başlamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır.
Görüşülen konular
Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'na göre kabul edilmiştir.
Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.
Adalar:Gökçeada ile Bozcaada Türkiye'de, diğer Ege Adaları Yunanistan'da kaldı. Yunanistan'ın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Böylece, Balkan Savaşı sonrasında imzalanan Atina Antlaşması (1913) gereğince I. Dünya Savaşı başladığında ve savaş boyunca da Osmanlı toprağı olarak kalan Ege adaları Yunanistan'a bırakılmış oldu.
Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.
Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.
Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: "Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır."[2] Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.
Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.
Osmanlı'nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.
Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.
Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.
Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
1959 Kerkük Katliamı
Irak halkı, her 14 Temmuz`da, General Abdul Karim Kassem`in Hükümetin başına gelmesi nedeniyle kutlamalar yapıyordu. Bu tarih Irak Cumhuriyeti ile başlayan yeni bir dönemin dönüm noktasıydı ve halk tarafından zafer havasındaki büyük bir coşkuyla kutlanıyordu. Ancak 1959`un 14 Temmuz`u, Türkmenler için farklı bir anlam taşıyordu. Bu kanlı gün, Kanadalı gazeteci ve askeri analist Scott Taylor`un kitabında şöyle anlatılıyordu:
Kutlama yapıyorlardı
`Kutlamaların yapıldığı Musalla bölgesindeki Aslan Yuvası`nın önünde, büyük bir Türkmen topluluğu vardı. Kutlamalar sabah saat 08.00`de başladı. Ordu Lokali`nin önünde marşlar çalınmaya başlamıştı. Marşlar öğleye kadar devam etti. Yakıcı sıcağa rağmen, Türkmenler renkli ulusal kostümlerini giymişlerdi ve ulusal danslarını sergiliyorlardı. Çiçek taşıyan Türkmen kadınları ve Türkmen çocukları da kutlamalara katılmıştı. Çocukların söylediği Türkmen şarkıları ve milli marşlar, kutlamalar nedeniyle süslenmiş evlerden ve hükümet binalarından duyulabiliyordu. Saat altıda, akşam kutlamaları bir geçit resmiyle başladı. Öncü Gençlik, Barışsever Devrimci Öğretmenler ve Halk Direniş Organizasyonu gibi yüzlerce komünist yanlısı grup ve eylemci, festivale katılmak için hazırdı. Aynı esnada, bir komünist Kürt grup da silahlı bir politik gösteri sergiliyordu. Yüzlerce Kürt, Kerkük`ün Atlas, El-Awkaf ve Al Majidiyyah caddelerinde toplanmıştı. Bunlara, diğer şehirlerden ve kasabalardan ` Türkmenler soykırım yapacak ` yalanı ile kandırılıp getirilen gruplar da ekleniyor ve böylece sayıları her dakika artıyordu. Türkmenler marş söyleyerek Atlas Caddesi`ne doğru yürürken, ` İleri, İleri Aziz Karim, ne Arap ne İslam var ` gibi sloganlar atan büyük bir Kürt grubuyla karşı karşıya geldiler. Taşlar fırlatıldı, ipler ve silahlar ortaya çıkarıldı.`
Üzerlerine ateş açıldı
1959’da Kerkük’te Kürt komünistleri,Kürt askerleri ve KDP peşmergeleri silahsız ve suçsuz Türkmenleri 3 gün 3 gece hünharca katlettiler. Bu olay Amerikan basınında da yankı bulmuştur. The Newyork Times Gazetesi bu konuda haber vermiştir. "Bağdat'ın 150 mil kuzeyinde olan Kerkük'ün çoğunluğu nisbeten müreffeh Türkmenlerden oluşmaktadır. eyleme, çeşitli silahlarla donatılmış sivil Kürtlerle, ordu ile işbirliği içerisinde olan komünist ağırlıklı Halkın Direniş Grubu (çoğu Kürtlerden oluşuyordu) katılmışlardır.
Katliam öncesinde, Irak Türklerinin önde gelenleri tutuklanarak, tecrit kamplarına gönderilirler... Bu yetmiyormuş gibi, 14 Temmuz 1959 günü saat 19:30 civarında, gözü dönmüş caniler, Irak Cumhuriyetinin birinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Türkmen halkına saldırırlar.Daha sonra konan sokağa çıkma yasağı da sadece Türkmenlere uygulanır. Bu vahşet 3 gün 3 gece sürer. Kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden yüzlerce kişi boğazlanır, iplerle caddelerde sürüklenerek katledilir... Çok daha fazlası da yaralanır, sakat kalır. Cana kast edenler, mala da göz dikmişlerdir... Bu süreçte, Türkmenlere ait işyerleri ve mağazalarda yağmalanır...
Irak halkı, her 14 Temmuz`da, General Abdul Karim Kassem`in Hükümetin başına gelmesi nedeniyle kutlamalar yapıyordu. Bu tarih Irak Cumhuriyeti ile başlayan yeni bir dönemin dönüm noktasıydı ve halk tarafından zafer havasındaki büyük bir coşkuyla kutlanıyordu. Ancak 1959`un 14 Temmuz`u, Türkmenler için farklı bir anlam taşıyordu. Bu kanlı gün, Kanadalı gazeteci ve askeri analist Scott Taylor`un kitabında şöyle anlatılıyordu:
Kutlama yapıyorlardı
`Kutlamaların yapıldığı Musalla bölgesindeki Aslan Yuvası`nın önünde, büyük bir Türkmen topluluğu vardı. Kutlamalar sabah saat 08.00`de başladı. Ordu Lokali`nin önünde marşlar çalınmaya başlamıştı. Marşlar öğleye kadar devam etti. Yakıcı sıcağa rağmen, Türkmenler renkli ulusal kostümlerini giymişlerdi ve ulusal danslarını sergiliyorlardı. Çiçek taşıyan Türkmen kadınları ve Türkmen çocukları da kutlamalara katılmıştı. Çocukların söylediği Türkmen şarkıları ve milli marşlar, kutlamalar nedeniyle süslenmiş evlerden ve hükümet binalarından duyulabiliyordu. Saat altıda, akşam kutlamaları bir geçit resmiyle başladı. Öncü Gençlik, Barışsever Devrimci Öğretmenler ve Halk Direniş Organizasyonu gibi yüzlerce komünist yanlısı grup ve eylemci, festivale katılmak için hazırdı. Aynı esnada, bir komünist Kürt grup da silahlı bir politik gösteri sergiliyordu. Yüzlerce Kürt, Kerkük`ün Atlas, El-Awkaf ve Al Majidiyyah caddelerinde toplanmıştı. Bunlara, diğer şehirlerden ve kasabalardan ` Türkmenler soykırım yapacak ` yalanı ile kandırılıp getirilen gruplar da ekleniyor ve böylece sayıları her dakika artıyordu. Türkmenler marş söyleyerek Atlas Caddesi`ne doğru yürürken, ` İleri, İleri Aziz Karim, ne Arap ne İslam var ` gibi sloganlar atan büyük bir Kürt grubuyla karşı karşıya geldiler. Taşlar fırlatıldı, ipler ve silahlar ortaya çıkarıldı.`
Üzerlerine ateş açıldı
1959’da Kerkük’te Kürt komünistleri,Kürt askerleri ve KDP peşmergeleri silahsız ve suçsuz Türkmenleri 3 gün 3 gece hünharca katlettiler. Bu olay Amerikan basınında da yankı bulmuştur. The Newyork Times Gazetesi bu konuda haber vermiştir. "Bağdat'ın 150 mil kuzeyinde olan Kerkük'ün çoğunluğu nisbeten müreffeh Türkmenlerden oluşmaktadır. eyleme, çeşitli silahlarla donatılmış sivil Kürtlerle, ordu ile işbirliği içerisinde olan komünist ağırlıklı Halkın Direniş Grubu (çoğu Kürtlerden oluşuyordu) katılmışlardır.
Katliam öncesinde, Irak Türklerinin önde gelenleri tutuklanarak, tecrit kamplarına gönderilirler... Bu yetmiyormuş gibi, 14 Temmuz 1959 günü saat 19:30 civarında, gözü dönmüş caniler, Irak Cumhuriyetinin birinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanan Türkmen halkına saldırırlar.Daha sonra konan sokağa çıkma yasağı da sadece Türkmenlere uygulanır. Bu vahşet 3 gün 3 gece sürer. Kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden yüzlerce kişi boğazlanır, iplerle caddelerde sürüklenerek katledilir... Çok daha fazlası da yaralanır, sakat kalır. Cana kast edenler, mala da göz dikmişlerdir... Bu süreçte, Türkmenlere ait işyerleri ve mağazalarda yağmalanır...


[right]Arif YAMAN[/right]