Ahiliğin gücü Ahilikte kariyer
Ahi Evren'in düşünceleri, zamanla örgütün pren-sipleri ve görevleri haline gelmiştir. Misyon gereği çok yönlü bir örgüt oluşturma yoluna giden Ahî Evren, kurduğu örgüte; dinî - ahlâkî, askerî, siyasal, sosyal ve kültürel olmak üzere beş ayrı fonksiyon yüklemiştir
Ahîlerin toplum içinde güçlü ve güvenilir kişiler olabilmeleri için, örgüte ilk girişlerinden başlayarak bazı özellikleri benimsemeleri gerekir. Birey, basitten karmaşığa doğru yol alır. Önce fetâ (yiğit), sonra Ahî, sonra da şeyh olur. Ancak, şeyhlik makamına çok az kişi ulaşır.
Ahiliğin Kurucusu ve Piri:
AHİ EVREN
Ahilik kurumunun kurucusu olan ve "Ahî Evren" ismiyle ünlenen Şeyh Nasireddin Mahmut el-Hoyî, ilk eğitimini Yesevîliğin yaygın olduğu Azerbaycan'da aldı. Ona göre Ahîliğe girenlerin mutlaka bir sanat sahibi olması gerekir. Kitap yazmak yerine pratik hayata ağırlık veren Ahi Evren'in düşünceleri Anadolu'da hızla yayılmıştır.
12. ve 13. yüzyıllarda Anadolu'da kurumlaşmasını tamamlayan ahilik, günümüz şartlarında bile örnek bir sivil örgütlenme modelidir. Dini, askeri, siyasi, toplumsal ve kültürel fonksiyonları bulunan Ahilik, Osmanlı'nın kurulması aşamasında da önemli roller oynamıştır.
Anadolu'da yoğun bir şekilde yaygın olan Ahîlik anlayışı gibi sosyal zümreler diğer İslâm beldelerinde de görülmektedir. İslâm beldelerindeki zümreler arasında o kadar çok benzerlikler bulunmaktadır ki, bazı araştırmacılar bunları birbirinin devamı biçiminde algılamaktadırlar. Esasında bu algılama tarzı göz ardı edilemez. Zira, etkileşim halinde bulunan toplumlarda sosyal müeseseseler ilke ve kurallarıyla birbirlerini etkilerler. Bu anlayıştan hareketle Ahîliğe benzeyen sosyal zümreler şunlardır:
- Ayyarlar, Şatırlar
- Rindler (Runud)
- Gaziler, Alpler
Ahî kelimesinin; Ayyâr, Şattar, Rind ve Gazi kelimelerinin eş anlamlısı olduğu ileri sürenler bulunmaktadır38. Bu görüş yukarıda adlarını saydığımız zümreler arasında bir bağlantı kurmamızı sağlar. Ahîliğin Azerbaycan ve Maveraünnehir bölgelerinde muhtelif yollarla yayılışı bu anlayışı kuvvetlendirmektedir39.
Aynı vazifeyi gören sosyal ve dinî zümrelerin farklı toplumlarda değişik adlar ile ortaya çıkmaları tabiî bir durumdur. Bu zümreler aynı medeniyete sahib toplumlarda ortaya çıkınca aralarındaki benzerlik artar. Bunun içindir ki; Ayyâr, Şattar, Rind, Civanmert, Gazi ve Ahîlerin oluşturdukları sosyal zümrelerin birbirinin benzeri olmaları ve birbirlerinden etkilenmeleri tabiidir.
Ayyarlar, Şatırlar İran'da ortaya çıkmış sosyal bir zümredir. Bu zümrenin fütüvvetten etkilendiği40 ve bunların reislerine Ayyar (Civanmert) denildiği kabusnâmede geçen;
".... ayyarlar arasında civanmert oldular ki anda bir nice türlü hünerler ola. Ve her iş'te sabırlı ola, va'disinde gerçek ola ve pâkdamen ola ve gönlü arı ola ve kendi assısı için kimsenin ziyanın istemeye, belki dostları assısı için kendinin ziyanı olursa reva ola...."41
ifadesinden anlaşılmaktadır. Kabusnâme'de geçen civanmert tipi ile Ahî arasında büyük bir benzerlik bulunmaktadır. Aynı benzerlik "Ahîlik" ve "Alplik" kavramları arasında da kurulabilir. Kavramlar arasında benzerliği, hatta ayniyeti Köprülü şu şekilde izah etmektedir:
"Ahî teşkilatı yalnız şehirlerde değil, köylerde, uçlarda da vardı. Hatta, bu suretle Alpler teşkilatı ile de temas ederek, ona da hülûl ettiği için hem Ahî hem Alp sıfatını taşıyan, yani her iki zümreye de birden mensub olan kişilere tesadüf ediyoruz"42
Yukarıdaki izahtan da anlaşıldığı gibi "Ahî" ve "Alp" kavramları birbirinin müteradifi durumundadır. Nitekim, Alp; eski ve yeni bir çok Türk Lehçelerinde; kahraman, cesur, yiğit, zorlu anlamlarına gelen bir kelimedir ki, şahıs adı olarak kullanıldığı gibi, bir sıfat, bir ünvan ve kabile teşkilatı için de, askerî bir asalet zümresinin ismi olarak da kullanılmıştır.
Alpler İslâmiyet'ten önce de Orta Asya'da yaygın sosyal bir zümrenin reisleri, yani önderleridir. Alpler, Ahîler gibi mert, eliaçık, gözüpek, cesur ve savaşçı bir ruha sahip şahsiyetler olarak kabul edilir. Türklerin İslâmiyet'i din olarak kabulünden sonra Alpler, bu dini tebliğ edenlerden olmuşlardır. Alplerin İslâm dinini tebliğ ediciliğine dönüşümleri, onların, savaşçı ruhu ile İslâm'ın cihat ülküsünün kaynaşmasıyla izah edilir.
Oryantalistlerden Barthold, bu durumla ilgili şu bilgiyi vermektedir:
"İslâmiyet'ten önceki Türk Alpleri İslâmiyet'in cihat ve gazâ mefhumları Türkler arasında yerleştikten sonra, önce Alp-gâzi, yani Müslüman-Türk kahramanı mahiyetini almışlar, tasavvuf cereyanı ve muhtelif tasavvuf tarikatları halk arasında yerleşince de Alp-erenler yani savaşçı dervişler şekline girmişlerdir."43
Ahîliğe benzeyen zümrelerden birisi olan Rind'ler, Ayyârlar gibi İran'da yaygın sosyal bir zümredir. Ancak, bunlar da fütüvvetle o derece kaynaşmışlardır ki, Anadolu'da rind, fetâ anlamında kullanılması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Rindlerin, Ahî'nin emrinde olan müridler olduğunu ileri sürenlere de rastlanmaktadır44.
Netice olarak, cemiyet hayatının var olduğu her yerde aynı gayeye hizmet etmekle birlikte farklı isimler altında faaliyet gösteren sosyal zümrelerin oluşması tabiîdir. Bu sebepledir ki, benzer amaçlara sahip olanlar; Ayyârlar, Rindler, Alpler ve Ahîler, aynı medeniyetin farklı toplumlarında ortaya çıkan ve birbirine benzeyen sosyal zümreleridir denilebilir.
Ahî Evren'in hayatıyla ilgili son yıllarda yapılan araştırmalar, onun kişiliği üzerindeki sis perdelerini dağıtmış ve hayatı hakkında daha geniş bilgilere ulaşılmasını sağlamıştır(1).
Ahî Evren'in tam adı Şeyh Nasreddin Mahmut el-Hoyî'dir. Hoyî nispetinden de anlaşılacağı gibi, Ahî Evren aslen Azerî Türklerinden olup, Azerbaycan'ın Hoy kasabasındandır. Ahî Evren'in tahminî olarak Hicri 567 (Miladi 1175)'de Hoy'da doğduğu ve 93 yıl yaşadığı, büyük bir ihtimalle Türkmenlerin devrin Selçuklu sultanına karşı başlattıkları Kırşehir isyanında öldürüldüğü ifade edilmektedir(2).
Ahî Evren lakabı ile meşhur olan Şeyh Nasreddin Mahmut el Hoyî'nin çocukluğu ve ilk eğitim dönemi, memleketi olan Azerbaycan'da geçtikten sonra, Horasan'a giderek Fahrettin Razî'nin eğitim halkasına katılır ve ondan feyz alır. Fahrettin Razî'nin büyük kelâm âlimi olması, Şeyh Nasreddin Mahmud'un da eğitim halkasında Şer'i ilimleri öğrendiğini ortaya koymaktadır. İlk tasavvufî terbiyesini Horasan ve Maveraunnehir'de Yesevî dervişlerinden alır. Zaten adı geçen yerlerde Yesevî tarikatı yaygındır(3).
Horasan'daki tasavvufî düşünceden feyz alması ve onun Horasanlı oluşu, yetiştiği ortam dolayısıyla, düşüncesinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur(4). Daha sonra Hac seyahati için memleketinden ayrıldığı ve bu seyahat esnasında Şeyh Evhad'ud-Din Kirmanî ile tanıştığı ve ona murîd olduğu bilinmektedir.
Ahî Evren, şeyhi olan Evhad'ud-Din Kirmanî'nin kızı Fatma ile evlenerek aynı zamanda damadı olmuştur. Ahî Evren kayınpederi ve şeyhi olan Kirmanî ile beraber Abbasî Halifesi Nasır Lidinillah tarafından Anadolu'ya gönderilmiştir(5).
Anadolu'ya gelen Ahî Evren ilk önce Kayseri'ye yerleşmiş ve burada bir debbağlık atölyesi kurmuş, Şeyhi ile beraber Anadolu'nun şehir, kasaba ve köylerini dolaşarak Ahîlik anlayışının yayılmasına ve teşkilatlanmasına öncülük etmiştir(6).
Ahî Evren devrin Selçuklu sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından sevilmiş ve sultana yakın olmuştur. Bu devirde tarikat pirlerinin, siyasî faaliyetlere iştirak ettikleri, hatta bazen sultanların üzerlerindeki nüfûzlarının hissedildiği bilinen bir gerçektir(7).
Ahî Evren, Mürşidu'l-Kifaye ve Yezdân Şınaht isimli eserlerini Konya'da sultan Alaaddin Keykubad'a sunmuş ve onun isteği ile İbn Sîna'nın "Risale fi'n-Nefs'in Natıka" isimli eserini Farsça'ya çevirmiştir. Sultanın oğlu tarafından (II. Gıyaseddin) zehirlenerek öldürülmesinden sonra, Ahî Evren'in devrin sultanı ile münasebeti azalmıştır. Çünkü, devrin sultanı II. Gıyaseddin'e karşı komplo hazırlamakta olan sadrazam Sadettin Köpek tarafından kurulan bir teşkilata yardım etmekle suçlanan Ahî Evren ve birçok Ahî tutuklanarak, işkencelere maruz kalmışlardır. Aslında Ahîler II. Gıyaseddin'e karşı oldukları gibi, Ahî dostu olan Kemalettin Kamyar'ı öldürten Sadettin Köpek'e de karşı idiler.
II. Gıyaseddin'in ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. İzzeddin Keykavus, babası zamanında tutuklanan Ahî ve Türkmenleri serbest bırakmıştır. Beş sene tutuklu kalan Ahî Evren de serbest bırakılmış ve Denizli'ye gitmesine müsaade edilmiştir. Menakıb-nâmelere göre burada bahçıvanlık yapmış, Denizli'de belirli bir müddet kaldıktan sonra yerine talebesi ve müridi olan Ahî Sinan'ı halife bırakarak Konya'ya dönmüştür.
Ahî Evren'in Konya'ya dönüşü özellikle Mevlevîler tarafından hoş karşılanmamış, Moğol yönetimini benimseyen Mevlevîlerle Ahîler arasında çekişmelerin yeniden şiddetlenmesine zemin oluşturmuştur. Mevlevîlerle Ahîlerin arasında cereyan eden çekişmenin bir diğer sebebi de; Türkmenlerin, devlet yönetiminde bulunan Fars unsuruna karşı çıkmaları ve yönetimi ele geçirme arzusundan kaynaklandığı ifade edilmektedir(8).
Mevlevîlerin Moğol yanlısı bir tavır takınmaları ve Ahîlerle olan çekişme ve mücadeleleri Mevlânâ'nın şeyhi Şems-i Tebrizî'nin öldürülmesine kadar devam etmiş, Şems-i Tebrizi'nin öldürülmesi üzerine Ahî Evren Hz. Mevlânâ'nın oğlu Ala'ud-Din Çelebi ile beraber Kırşehir'e gidip oraya yerleşmiştir(9).
Bir kısım Ahî ileri gelenleri de Moğol baskısının ulaşamadığı uçlara gitmişlerdir ki, bunlar ileride Osmanlı Beyliğinin kuruluşunda önemli rol oynayacaklardır.
Başta Ahî Evren olmak üzere bütün Ahî müritleri diğer Türkmenlerle birlikte putperest Moğol istilasına ve Moğol yönetimini benimseyenlere karşı direnmişlerdir. Özellikle Kayseri şehrinde olan Ahîler bu direnişlere öncülük etmişler, fakat ihanete uğramaları neticesinde kılıçtan geçirilmişlerdir. Ahî Evren'in o sırada tutuklu oluşu katliamdan kurtulmasını sağlamıştır(10).
II. İzzeddin Keykavus ile IV. Rukneddin Kılıçaslan arasında cereyan eden saltanat kavgası ve Moğolların Kılıçaslan'ı desteklemesi sonucu, Kılıçaslan tahta oturmuş, bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus'u tutan Ahî ve Türkmen ileri gelenleri tekrar katliama tâbi tutulmuşlardır. Bu arada Kırşehir Emirliğine Nureddin Caca tayin edilmiştir.
Kırşehir'de ikâmet etmekte olan Ahî Evren ve diğer büyükler, bu tayine karşı çıkarlar ve ayaklanırlar. Ankara, Aksaray, Çankırı, Kastamonu ve Uçlarda isyanlar başlar ve en büyük isyan ve direniş Kırşehir'de olur. Kırşehir üzerine asker sevk edilir ve isyan edenler kılıçtan geçirilir. Bu isyanda Ahî Evren ve Mevlâna'nın oğlu Alaaddin Çelebi de muhtemelen öldürülmüşlerdir. 1261 yılına rastlayan bu hadise ile Ahî Evren'in hayatı son bulmuş, fakat fikirleri uzun yıllar varlığını korumuştur. Ahîlik anlayışı Osmanlı'nın sosyal hayatı vasıtasıyla günümüze kadar ulaşmıştır.
Lonca üye alımlarımız olacaktır...Herkeze kolay gelmesı dılegiliyle. ıyı oyunlar dılerız
Ahix loncası !!!
Re: Ahix loncası !!!
Loncanızın misyonu ve vizyonu siyasi parti gibi ama neyse xD Başarılar dilerim hacı
23. Haziran. 2011 tarihinden itibaren Rapkoliq, İKV Dünyasını bırakmış bulunmaktadır. Çakma karakterlere dikkat edelim !
Re: Ahix loncası !!!
tşk ederız ..
Re: Ahix loncası !!!
Ahixloncası mı açıldı lO 


!...Üyeliğin Şifresi Değiştirilmiştir İlgililerin Bilgisine...!
Re: Ahix loncası !!!
Dingonun Ahi'ri Mi Burası
AvasT Team & WolfpacK TeaM
2007 MarT -2010 NisaN
TSKxSUBAY - KevınnasH-LordXmagiC
Ben Kubar Kadar Asil , Deli Gonca Kadar Uçuk , Afagan Gibi Komik ,PapX kadar Lüx,cocaine Kadar Tehlikeliyim..!!!
2007 MarT -2010 NisaN
TSKxSUBAY - KevınnasH-LordXmagiC
Ben Kubar Kadar Asil , Deli Gonca Kadar Uçuk , Afagan Gibi Komik ,PapX kadar Lüx,cocaine Kadar Tehlikeliyim..!!!
Re: Ahix loncası !!!
arkadslar ahi ne demek oldgunu bılmyorsanız ltfn googleden arastırıpta yorum yapınz...
-
- Acemi Savaşçı
- Mesajlar: 4
- Kayıt: 27 Mar 2011 17:46
- Sunucu: Meran
- Klan: Arzın Çocukları
Re: Ahix loncası !!!
Ahixteam açılmıştır!Hayırlı Olsunn! 
- BLooDJuNKie
- İri Fare Avcısı
- Mesajlar: 70
- Kayıt: 21 Eki 2010 14:57
- Sunucu: Meran
- Klan: Lodos
Re: Ahix loncası !!!
çabalarına minnttarım ama sanmıyorum 2 ay a biter lonca ))))) boşuna yazmışsın yada girmezler loncaya )))))
- titanyum41
- Şarapçı'nın Sırdaşı
- Mesajlar: 80
- Kayıt: 06 Ara 2010 14:51
- Sunucu: Meran
- Klan: Lodos
Re: Ahix loncası !!!
e n olcak sizde sonxler gibi para karşılığımı alıyosunuz loncaya
Re: Ahix loncası !!!
H.o herkes Lonca açsada Yükseltemez en fazla çöker budur yani Eyer yükselirsede yükselir başarılar ...