Soğuk bir gündü . Üstüne ceketini alıp evden çıktı ..
Önce Hamit pehlivana uğrayıp çay ve poğaça yemeyi planlıyordu ..
Yaseminin önünden geçerken Yasemine bir Selam verip yoluna devam etti ..
Bir - iki tane fare öldüreyim diyecekti ki .. farelerde bir tedirginlik oldugunu gördü ..
"Korkuyor Olmalılar " diye iç geçirdi ..
Denize baktıgında uzakta bir karaltı gördü ilk önce pek fazla aldırmadı sonradan merak içini kemirmeye başladı ..
Yolda Savaşı gördü her zaman severdi Savaşı oturur muhabbet ederlerdi ..
Savaş
-Nereye Gidiyorsun Abi bizi hiç görmüyorsun ..
Büyücü
-Hamit pehlivana gidiyorum Kahvaltı yapacagım kahvaltıdan sonra konuşuruz ..
Çınaraltına doğru yürümeye başladı ..
Gerçek adını bilmiyordu aslında kimse bilmiyordu bu savaşa gireli tam 7 yıl olmuştu tam 7 yorucu yıl onu yoran teşkilatın verdiği görevler miydi yoksa Yaratıklarla yaptığı savaşlar mıydı bunu kestiremiyordu ..
2 Kez ölümden kıl payı dönmüştü
Çınaraltına girdiğinde Hamit Pehlivan ve Yusuf Agabey oturmuş dertleşiyorlardı ..
Hamit Pehlivana küçüklüğünden beri Hamit Amca demiştir ..
Hamit Amca
-Yiğenim hoş geldin otur bir çay iç
Büyücü
-Bende onun için geldim Hamit Amca Annem börekte yapıp yolladı birlikte yersiniz dedi ..
o sırada aklına babası geldi Hidra denilen kocaman bir canavarın başını kopardıktan sonra bir bıçak darbesiyle ölmüştü..
Tıpkı babası gibi bir büyücü olmak istiyordu .. (Düşüncesini Hamit Pehlivanın sesi bozdu)
Hamit Amca
-Bir şey mi düşünüyordun ? diye sordu
Büyücü
-Babamı düşünüyordum dedi
Hamit Amca
-Baban çok büyük bir büyücüydü Balyoz Nazımlada çok iyi arkadaştılar dedi ve susmak zorunda kaldı boğazı dügümlenmişti .. ve gözlerinden akan yaşı hızlıca sildi ..
Kahvaltımı yaptıktan sonra biraz sohbet edip Arzuhalcinin yanına gittim ..
Arzuhalci kendi kendine konuşuyordu..
Beni görünce Selam verdi ve oturmam için işaret etti ..
Arzuhalci
-Beni dinle sevgili dostum diyerek söze başladı .
Hidrayı hatırlıyor musun diye sordu
Büyücü
-Ben o zaman küçüktüm ama annemin anlattığı bir şeyler var Eminönüne denizden gelmiş vs .. dedi ve arzuhalci sözünü kesti ..
Arzuhalci
-Yeniden böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız dedi ve devam etti
Eskiler hidranın gelmesini anlamamışlar .
Büyücü
-Biz nasıl anlayabiliriz diye sordu içinde bir şüphe uyanmıştı ..
Arzuhalci
-Genelde Fareler huzursuz olur 1-2 gün sonrada denizde karaltı görülmeye başlar
Büyücü bu cimleyi duyar duymaz koşarak dışarı çıktı Savaşa bile selam vermedi hızlıca sahile gidiyordu ..
Agah beyin önünden geçerken durmadı ve koşarak farelerin arasına daldı denize baktı ve
Karaltının biraz daha büyümüş oldugunu gördü ..
1. Bölümün Sonu ..
Karaltı yavaş yavaş büyüyordu ...
Hemen Balıkçı İdrise koştu ama İdris yerinde yoktu İdrisi Hidra mı yemişti acaba ? yok yok hidra yese köprü sağlam kalamazdı karaltı hem daha çok uzaktaydı diye düşündü
Denize doğru baktığında önünde Arif İstanbul Yazan bir gemi gördü içinde
2 - 3 tane adam vardı ..
İçinde Balıkçı İdrisin olduğunu düşünüp bağırdı
-İdris Amca İdris Amca
ama cevap veren olmadı karaltıya doğru baktı karaltı görünmüyordu ya geri dönmüştü ya da denizin altından geliyordu ..
Koşa Koşa biri yanına geldi o bir savaşçıydı güçlü kaslarının olmasından ve elinde latifi tutuşundan belliydi ..
-Agah Bey seni çagırıyor dedi
Koşarak Agahın yanına geldiler
-Siz mi geldiniz dedi
-Agah amca beni istemişsin ne oldu
-Hidra karaya çıkmış tüftüfçü cinlerin oradan dedi
-Hidra Karaya mı çıktı .. ama o zaman karaltı ..
Galata Köprüsübe geldiğinde manzara tam bir felaketti Arif adlı geminin kalıntıları köprünün yanından geçip duruyorlardı ..
İşin kötü tarafı karaltı belirginleşmiş.. Bir ejderha oldugunu belli oluyordu ..
Tüftüfçü cinlere doğru koştu ama jandarmalar geçmesine izin vermedi ..
üstlerinden uçak gibi bir şey geçti ..
kim uçak uçurabilir ki diye düşünürken onun bir uçak olmadıgının farkına vardı ..
Uçak caminin üstüne kondu ama gerçek şimdi belli oldu o bir uçak değil o bir Hidraydı ama Hidralar uçamıyordu bu uçuyordu ..
Caminin fazla dayanmayacagı belliydi hemen cami boşaltıldı ve 1-2 dakka içinde cami yıkıldı ..
siyah renkli eskilerin Kadim Hidra adını verdiği yaratıkta karaya çıkmıştı ölüm saçıyordu ..
bunlarda yetmezmiş gibi mısır çarşısındaki sığınakları tutan kapı da yıkılmak üzereydi 3 jandarma kapıyı tutuyordu bu sırada uçan hidra mısır çarşısına gözünü dikti ve bir kuyruk darbesiyle çatıyı uçurdu ve jandarmalar uçan canavara bakarken kapı kırıldı ..
Lodos Kalede Muhafızlarda bir Robotu öldürmeye çalışıyordu ama Robot muhafızları teker teker öldürüyordu ..
Hidraların ölümcül nefesi bile binlerce insanın ölmesi için yeterliydi zaten kaç kişi kalmıştı ki 1 avuç insan ..
Uçan Hidraya bakarken Kadim hidranın kafasını fark etmedi ve bir anda yerde kaldı çok canı yanıyordu her tarafı kanıyordu ..
Hidrada insanları ezmeye devam ediyordu cepheler bir bir düşüyordu ..
Soğuk Bir Gün 2 ..
Re: Soğuk Bir Gün 2 ..
Bende şimdi Okudum eline sağlık çok güzel olmuş.



Kulaklar Duyduklarına, Gözler Gördüklerine İnanırlar!