<<<İstanbul Gazetesi>>>>[1.Sayı] Amisos Loncası Gururla Sunar...
Asıl Kıyamet Yer Altında Başladı
Bu hikaye aslında bundan çok uzun zaman önce başlamıştı....
Tarih 2004 Şubat ayı idi, Mevlüt Dinç ve ekibi aslında çok zor olan bir karar alıp
Türkiyede bir ilki başarma çabaları içerisinde çalışmalara başlamıştı...
Çok kısa bir zamanda Tarihler 25 Aralık 2006 yı gösterdiğinde
İstanbul Kıyamet Vakti isimi ile açık beta olarak
oyuncuların denemelerine sunuldu. Aradan yaklaşık bir buçuk
sene geçmeden İKV 1 Nisan 2007 de tam sürüm olarak Dünya oyun
sekteründe Türkiye'ninde söz sahibi olacağını kanıtlamışlardı.
Bu kadar kısa zamanda ve bu kadar azkişi ile belkide inanılmazı
gerçekleştirmiş olmaları kendi içlerinde
olan azmin ve bilginin göstergesi idi muhakkak.
2007 de başlayan bu macera hergün, gün geçtikçe
daha fazla kişiye ulaşmayı başarıyordu. Bu inanılmaz
yükseliş artık var olan sunucuların git gide artması
ile daha fazla kişiye ulaşmasını sağlıyordu...
Tarih 1 Ekim 2007 yi gösterdiğinde ise kimsenin bilmediği çok daha tehlikeli
bölgelerin açılması ile artık İstanbul'daki Kıyametin etkilerini daha fazla hissedilmesini
sağlıyordu. Meteor ve Sivri Ada bölgelerinde daha önce hiç görülmeyen ve bilinmeyen çok
sayıda yeni yaratıklarla savaşmaya başlanmıştı. Gün geçtikçe herkez bu ummansız yerde yaşamayı
öğreniyor ve İstanbul'u bu yaratıklardan temizliyordu. İlk bu bölgelere geldiklerinden bu yana çok
uzun zaman olmuştu. Git gide içinden çıkılmaz hal alan bu durum insanların birbirleri ile olan
savaşlara yol açıyor ve artık yaratıkları kimse önemsemiyordu. Var olan iki Klan arasındaki önüne
geçilemeyen meydan savaşları kii kesim tarafından hiç olağan karşılanmasada kimse bu savaşı
durduramıyor gün geçtikçe durum daha kötüye gidiyordu.
Herkez asıl Kıyametin bu olduğuna inanmaya başlamıştı...
Ta ki Tarihler 13 Mayıs 2009 u gösterdiğinde herkez
çok şaşkın ve çaresiz kalmıştı. Yer Altı denilen bölgeye
giren herkez işte ozaman yanıldıklarını anlayıp.
Asıl Kıyametin Yer Altında başladınığını anlamışlardı...
-------------------------------------------------------------------------------- AmisosxxPitbuLL: İlk olarak kendini bize tanıtırmısın ?
ALPARSLAN: 1984 üsküdar doğumlu Alparslan
öğrenimini anadolunun çeşitli illerinde yaptı babasının öğretmen olması dolayısıyla
son mezun oldugu okul rauf denktaş lisesi Fen/mat bölümü
askerden evel kayıt oldugu a.öf bitirmeye ugraşıyor ve hala 1. sınıfta
Lise döneminden tanıdıgı 8 yıllık flörtden sonra evlendiği eşiyle beraber hayat mucadelesine bilgisayarcı olarak devam ediyor AmisosxxPitbuLL: IKV ye ilk ne zaman ve nasıl başladınız ?
ALPARSLAN: ikv ye tesadüf eseri mynetin oyun sayfalarında dolaşırken rastlamıştım bir merakla girdim .. ilk eminönü sunucusunda başladım beta döneminden hemen sonraki süreçde oyunda emekleme dönemim dir eminönü öğrenme süreci daha sonra tılsım açıldı ve başladık asıl surece
AmisosxxPitbuLL: Kurduğun lonca tılsımın en köklü ve sağlam bir loncası. Çoğu Arz klanı üyesi
senden nefret ediyor buda senin başarın demektir. Bunu nasıl başardın ? ALPARSLAN: Öncelikle teşekkür ederim Tılsıma ilk başladığımız dönemlerde yogun bir tempoda maden item kısacası ekonomik güç sağlamak adına bir mücadeleye girdik
Daha sonra herkez saflarını belli etmeye başladı ilk 39 luk mücadelesi vardı bu arada ilk 10 larda falanımdır bu süreçte .O zamanlar bir kaç arkadaşla beraber bu oyunu paylaşıyorduk o gunlerden
bu gune yanımda olan Constantine ( Arda) dır Birde Eşim Turklady (
Özlem ) Bizim köklü olmamızda en büyük etken aile ortamı sağlamamız ve her aldıgımız
uyeyi ailemize yakışan şekilde degerlendirdiğimiz içindir en azından ben böyle düşünüyorum
Ve disiplinli çalıştık her işimizde disiplin her zaman başarıya giden yolda büyük etkendir, AmisosxxPitbuLL: Günümünüzde ortalama her hafta bir lonca açılıyor ve 10 loncanın 8'i tutunamayıp
kapanıyor. Lonca kurmanın zorluklarını ve tutunmanın sırrı nedir ? ALPARSLAN: Aslında büyük bir problem bu Çünkü lonca açma olayını genelde ufak kardeşlerimiz abartıyor . yani 3 kişi bir araya gelince lonca olabiliyor zannediyorlar ama öyle değilTutunamamadaki sebeplere gelince genelde bu tip birliktelikler menfate dayalı örneğin
üretimi bedavaya getirmek yada lonca başkanlıgına soyunmuş kişi populer ise oyunda onun populeritesini kullanarak reklam yapmak tabi bizde dahi olağan örnekleri mevcuttur zaman içerisinde populer loncada kendi gelişimini tamamlayan arkadaşlar bende artık bir güce sahibim neden kendi loncamı kurmayayım yada neden hala bu loncada ikamet edeyim
yada loncanın başındaki benden ne kadar üstün diyerek çeşitli
ayrılıklara sebep oluyorlar eger lonca yı oluşturan şahıslar gerçekden bir iradeye sahip değil ise yani
temeli sırf bireylere dayalı ise ekonomik bir gücü ve direnci yok ise
malesef çöküntüye uğruyor neticede loncalarını kapatmak zorunda kalıyorlar
Lonca kurmanın zorlukları na gelince
Bir lonca oluşturulurken bazı statuler belilenmeli.
Ve gerçekden sağlam bir çekirdek kadro olmalı . İtaatkar fedakar vefakar Zorluklar zaman içerisinde kendini gösteriyor özellikle liderler için çunki her
bireyin derdini tek tek tabiri caizse peygamber sabrıyla dinlemeli ve
pratik çözüm üretmeli lider Ve en önemli etken ekonomik güç para her yerde oldugu gibi bizim oyunumuzdada büyük bir güç...
Zorluklar Zaman içerisinde kendini gösteriyor özellikle liderler için Çünkü her bireyin derdini tek tek tabiri caizse peygamber sabrıyla dinlemeli ve pratik çözüm üretmeli
İçerden ve dışarıdan gelen caydırmalara provakelere gögüs germeli üyelerine gözü kapalı güvenmeli Güven çok önemli
Yıkılmalar zaten hep güvenilen dağlara kar yağmasıyla başlıyor AmisosxxPitbuLL:Eminönü'nde başladığınız serüvende Tılsım'ı seçtiniz ve hiç keşke başka
sunucuda oynasaydım dediğiniz olaylar oldumu ? ALPARSLAN:Tılsımın ismindeki ilizyona aldandım Teşkilatın ve beyazköşkün köklü sağlam dostluklarının iyi oldugunu duydum ama her
sunucu sıfırlansa sıfırdan başlamak gerekse Eminönunden başlardım.
Keşke bu sistemle eminönünde oynasaydık dediğim oldu AmisosxxPitbuLL: Tılsım sunucusunda seçilen tek TT'sin bu sana ve ya loncana ne tür bir yansıma yaptı ALPARSLAN:TT olmanın pek bir getirisi olmadı işin gerçeği , şöyle bir etkeni oldu
hal ve hareketlerime loncamla birlikde daha fazla dikkat etmeliydim
çünkü mynetin görev kadrosunda bir nevi myneti temsil ediyordum. Bunun
bilincinde oldugumuz için daha bir özveriyle daha örnek bir davranışla
oyun oynamalıydım. Bunların haricinde tek artısı havası var işde AmisosxxPitbuLL: İkv Tam sürüm olarak piyasaya çıkalı 4 sene oldu sizce hakettiği yerdemi? ALPARSLAN:Bence hakettiği yerin çok altında yetkililerle de görüştüğümüzde bütçe
sıkıntısı oldugunu biliyoruz . Bazen gündeme geliyor kafası kızan plus
almayalım protesto edelim gibi başlıklarla rencide etme girişimine
giriyor . Halbuki zannedilenin aksine pluslı üye sayısı diğer üyelere
oranla çok çok alt sayıda . Ben sobe ekibinin çok güzel projelerinin
oldugunu biliyorum Ve bunları bize sunabilmeleri için bütçeye ihtiyaç var ve gerçekden ikv sever arkadaşları plusa davet ediyorum Hakettiği yere gelme sürecinin uzamasının nedeni gene bizleriz AmisosxxPitbuLL: Sizce Daha güzel bir oyun için ne yapılması gerekiyor ve bu yapılcaklarda hangi görev kime düşer? ALPARSLAN:Burda en önemli görev gene biz oyunculara düşüyor örneğin bizim bir sistemimiz vardı tılsımın il zamanlarında sizde bilirsiniz küfür edeni kendi aramızda rencide ederek yola getirme çabasına gidiyorduk Örneğin şahıs bir klana mensup oluyordu bazen arz ise arzlar arka çıkmıyordu lodosları örgütlüyorduk küfür eden şahısı oyundan bezdirene kadar
kesiyorduk yada topluca hareket ederek yasaklıyorduk Küfüre bir filtre getirilebilir aslında bunu yönetimin yapabileceğini
zannediyorum ama neden yapmadıkları hakkında bir fikrim yok AmisosxxPitbuLL: Sizce Tılsım sunucusunda oyuncuların veya loncaların arasındaki durum ne aşamada? ALPARSLAN:Eskiye nazaran bütünlük sıfır. Herkez oyuna oyun gözüyle bakmakdan çok bencil davranmakda bu en büyük eksi bence.Yani en buyuk örneği bir turnuva yapma çabasına girdik sırf kaynaşmak ve oyuna canlılık getirmek adına Öğrendimki turnuvaya girecek şahıslara bazı arkadaşlar sırf bana kin
güddüklerinden ötürü doldurmuşlar. Kaldıki bu insanları oyuna kazandıranda bendim Böyle art niyetli insanlar bütün kuramları bozuyor yazıkki Arzları pek bilmiyorum ama lodoslarda loncalar arasında bağlılık var AmisosxxPitbuLL: Yapmış olduğumuz bu gazete sizce nasıl bir etki veya tepki alır? ALPARSLAN: Bence İkv nin Gelişimine dayalı her çalışma destek almalı desteklenmeli
herkez elinden gelen gayreti göstermeli tabi kendini bilmez veyahut yaş
sınırı çok küçük aklı baliğ olmayan kardeşlerimiz rencide etme
girişiminde bulunucakdır.Bunlara kulak asmamak gerekir diğer yandan
oyunun bilincinde olan ve gercekden ikv sever arkadaşlarımız bu oluşumu
canı gönülden destekleyecekdir. AmisosxxPitbuLL: Peki son olarak Tılsım oyuncularına ne söylemek istersin ? ALPARSLAN: Savunduğunuz uğurda ölüm olsa dönmeyin,kendi menfaatleriniz için sevdiklerinizi
çiğnemeyin herşey geçicidir lakin dostluklar bakidir.Güzel hatırlanıcak
işler yapın Türk Ailesine yakışır hareketlerde ve söylemlerde bulunmaya
özen gösterin Bu sanal alemde elinizde kalacak olan tek gerçek Dostlukdur
Bu sanal alemde elinizde kalacak olan tek gerçek Dostlukdur
Kıyıdan ve köşeden sevgilerle.... ABURA O.k.O. LİG'i Projesi..
[/size]
Civra adlı oyuncunun tasarlayıp resmi sitede paylaştığı bu görüş bir çok kişi tarafından beğenildi ve onaylandı.
Çaba sarfeden ve alt yapının oluşturması için çalışan kişilere şükranlarımı sunarım.
Belirtmek istediğim bazı noktalar var :
Bu organisazyonu çete savaşları olarak gören bir çok kişi var buna eminim.
Ancak gördüğünüz şekilde bir organisazyon değil.
Bu organisazyon dostlukların artmasına ve tatlı bir rekabet ortamı kurulmasına yarar getirecek.
Nasıl mı ?
Bu organisazyonun dışında kalan lonca ve ya birliklerin amaçları ''kavga'' olarak görülecek.
Çünkü bu organisazyon hem klanı temsil hemde loncayı güçlü kılmaya yarıyacak.
Lodoslar bir çok birlik çıkardı ancak Arz'lar pek sıcak bakmıyor ( istisnalar hariç )
Tahminimce katılmayanlar sadece lafda güçlüler ve sahaya indiklerinde yenilme korkusu olanlar..
Başka türlü bir deyişle laf ile peynir gemisi yürütmeye çalışanlar....
Bu organisazyon klasik turnuvalardan ayrı bir organisazyon.
Strateji ve ustalık 1. item ve bireysellik 2. planda olacak.
Ekip olan sadece ''tab and space'' yapan değil bütün ekranı kolaçan eden birliklerin çetince savaşacağı bir ortam olacak.
Haliyle bu hem oyuna hemde oyunculara farklı bir renk ve amaç katacak.
Şuan için kurallar koyulmadı ancak daha alt yapısı yeni oluşmuş bir organisazyonda 8 loncanın adı var ve hepsi bir birinden iddialı.
Güvenleri birbirlerine tam olan ancak lonca olmayanlarında katılacağı bir organisazyon düzenliyoruz.
Ne Tılsım'da ne de IKV'de böyle bir organisazyona teşebbüs eden yok ve biz yapım aşamasını tamamladık sayılır.
Fikrini bizlerle paylaşan Civra arkadaşımıza cesaretinden dolayı ayrıca teşekkür etmek gerekir.
Böylesine bir büyük organisazyonun altında imzasının olması onuda gururlandıracağından eminim.
Saadete gelelim :
Bu organisazyonda çoğu kişi yer alacak ve azınlıklar her zaman olduğu gibi bundan sonrada yok olarak sayılacak.
Yok olmak istemeyen ve gücünü ıspatlamak isteyenlerin yeni adresi TILSIM ABURA O.k.O. LİG'i olacak.
Nice dostlukların kurulacağı sadece silahların çarpışacağı bu devasa LİG'e katılmak çok kolay.
Henüz kural ve yasalar yok. Temkinli davranan loncalar var. Herkesin fikri değerlendirecek ve en uygun olanı seçilecek.
Birlikden kuvvet doğar sözünü sizlere hatırlatmak isterim. Bu aktivite sadece dostluğun değil diğer sunucularında ''vay be adamlar ne güzel yapmışlar'' diyeceği bir aktivite olacak. Biz buna inandık ve sonuna kadar destek veriyoruz. Sizde inanın Güneş doğar ancak bakmasını bilene...
<<<İstanbul Gazetesi>>>>[2.Sayı]
Sunucu açıldığı günden itibaren yalnızlığa mahkum edilen Tılsım sunucusu sürekli kendi içerisinde eğlenceyi amaçlayan ve oyunda ilkleri başarmaya çalışan insanlar sayesinde her güne başka bir yenilikle uyanıyor.
Kimsesiz kalmalarına rağmen ısrarla bu sunucuyu dahada güzelleştirme çabalarında ısrar eden insanlar her gün biraz daha seslerini net şekilde duyuruyorlar.
Hiç bir yöneticiden yardım almadan kendi içlerinde verdikleri bu mücadele sunucunun her geçen gün daha nezih bir ortama kavuşmasını sağlıyor.
İlk açıldığı günden beri çok nadir yönetici gören bu sunucuda yönetimden yana negatif düşünceler artarken. Kendi içlerinde birbirlerine olan bağı her geçen gün biraz daha artıyor.
Çoğu farklı sunuculardan bu sunucuda toplanmış bu insanlar bu yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları organizasyonlarda yönetimin ilgisizliğinden şikayet etselerde yeni organizasyonlar yapmaktan kaçınmıyor aksine inatla ve ısrarla hiç bir sunucuda yapılamamış işleri başarmaya çalışıyorlar.
Kimi zaman yapılmaya çalışılan bu organizasyonlar başarılamasada hemen yenisini üretiyorlar. İlkleri başarmayı hedefleyen bu insanlar yaptıkları ile kendilerinden söz ettirmeyi başarıyorlar. Şimdiye kadar hiç biri yönetimden bir tevazu göremimiş olabilirler ancak bir çok oynayan kişi tarafından aldıkları takdir onlara yetiyorki hala yeni projeler üretiyorlar.
Oyun genelinde Yönetimin tek düzenlediği etkinlikte çok fazla kişi katılmamış olsada kendi içlerinde düzenledikleri etkinlikler ile o etkinliği belkide hafif e alıyorlar.
Tılsım sunucusunda insanların birbirine olan güvenci ve kendi aralarında kavga etmiş olsalarda bir diğer kişinin düşündüğü projeyi hayata geçirmek için sanki hiç kavga etmemişcesine bir arada o projeyi hayata geçirmek için azimle çalıştıklarını görebiliyoruz. Sunucuda var olan Lonca ların gün geçtikçe büyüyor olması ve nerdeyse her Lonca nın bu sunucu için yeni projeler ortaya koyması Tılsım daki insanların yaşadıkları bütün olumsuzluklara rağmen bu sunucuyu terk edememelerinin en güzel örneğidir.
Sunucunun ilk açıldığı günden itibaren bu sunucuda oyuna devam eden insanlar nerdeyse anlaşmış gibi hep aynı sözü söylerler '' Tılsım da farklı bir Tılsım var vazgeçilemiyor'' Bu söz aslında Tılsımda başlayan dostlukların ne kadar samimi olduğunun göstergesidir.
Son zamanlarda ortaya çıkan fikirler ile Tılsım sunucusunun aslında kimseye değil sadece kendi içerisindeki dostluğun daim olmasına ihtiyacı olduğunu görebiliyoruz.
Şuna inanıyoruzki Tılsım Sunucusunda ilerleyen zamanlarda oyunda en çok ismi anılan ve en çok Takdir i hak edecek insalar ile karşımızda olacaktır.
Tılsım Sunucusunun var olan Tılsım ını ancak içerisinde yaşan bilir.
O Tılsım a kapılan bir daha vazgeçemez...
Tılsım Sunucusunun ve Lodos Klanın ilklerinden. Her Ne Kadar Bir Dönem Duraklasada Şimdi Sunucuda Varlığını Gösteren Tılsım Sunucusundaki En eski Lonca olan Yeniçeri Loncasının Kurucusu ve Başkanı Sirrage- Yeniçeribaşkan ile yaptığımız ropörtaj
[/u]
[/size]
AmisosxxPitbuLL:
*ilk önce kendini tanıtırmısın ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*adım Durmuş Soyadım şeker
*1987 dogumluyum
*TOkatlıyım AmisosxxPitbuLL:*İKV ye ne zaman başladın ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*ikvye 2006 senesinde başladım o zmanlar beta dönemleriydi
*pek bilmezdik oyunu ama güzel günlerdi AmisosxxPitbuLL:*nasıl tanıştınız İKV ile Sırrage-Yeniçeribaşkan:*mynette gezinirken rast gele şans eseri diyebilirim
*ama güzel bir şans AmisosxxPitbuLL:*Tılsımı neden ve nasıl seçtin? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*eski sunucum Teşkilattı
*orda talihsiz olaylar başıma gelmişti ve ozamanlar tılsım sunucusu acılacaktı
*kendime yeni bir başlangıc yapmak istiyordum
*belli başlı dostlarımı alarak tılsımda yeni bir sayfa acmak istiyorduk.
*Cünkü teşkilatda dost dedigimiz adamlar bizi soymuştu.
*o yüzden tılsımı tercih ettik yeni bir başlangıc AmisosxxPitbuLL:
*Endeless Of King Loncasının başkanıydın ve bu lonca bir anda dağıldı sebebi nedir ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*evet dagılmasının sebebi lonca ici sorunlardı.
*nasıl bir sorun derseniz lonca ici alınan kararlara bazı arkdaşlar uymuyrdu ve
*bu bir kac arkadaşın uymaması sebebinden dolayı üyelerim loncadan ayrıldı
*ve bende istifamı vererek başkanlık ve loncadan ayrıldım
*eski loncama geri dönmeye yeniden kurmaya karar verdim. AmisosxxPitbuLL:*uzun süre Arz olarak cephe aldın Lodos olma sebebiniz nedir ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*evet arz olarak savştım coğu dostlarım beni arz bilir fakat sunucu ilk acıldıgında ilk lodoslardan birydim..
*Yeniçeribaşkan olarak yeniçeri loncası olarak Lodostuk
*Yeniçeri Loncasını yeniden aktivite ettigimiz icin
*böle bir karar aldık AmisosxxPitbuLL:*Senin için Lonca kavramı ne ifade ediyor? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*benim icin lonca kavramı bir aileyi ifade ediyor acısı ile tatlsı ile
*lonca demek bence bir aile demek.. AmisosxxPitbuLL:*Abura O.k.O. Lig i düzenleniyor ve yönetiminde seninde adı var. Nasıl bir proje ve katkıların nelerdir? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*Abura o.k.o ligi evet yönetimde benimde adım var Lonca başkanı Olarak.
*Bence Tılsım icin ve İkv icin Çok güzel bir proje
*herşeyi yönetimden beklememek lazım bizde bir şeyler katmamız lazım.
*Çünkü biz ne kadar pozitif olursak oyun o kadar gelişir
*katkılarımıza gelirse
*Ekibmiz hazır sayılır
*Ekibimle ligde yer alacagız ve lige katkıda bulunacagz maddi manevi. AmisosxxPitbuLL:*her iki klandada savaştın sence 2 klan arasındaki iyi ve ya kötü farklar nedir? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*her iki tarafta bence iyi
*neden derseniz cok iyi insanlar var
*fakat iyi oldugu gibi kötüde de var
*kendini bilmez insanlar yzündn iki klanda kötü sözlere maruz kalıyor
*farka gelirsek bence fark yok.
*her iki klanda cok güzel ve müthiş kalitede insanlar var AmisosxxPitbuLL:
*Oyunda ki yönetim sistemi herkes tarafından eleştirilir oldu. Sence ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*evet eleştiriler cok
*çünkü tılsım sanki kendi haline bırakılmış bir şekilde
*ne yönetici var nede yönetim gelip kontrol eder
*bunlar olmadıgı icin biraz eksiklik var AmisosxxPitbuLL:
*Tılsım sunucusunun en bağlayıcı yanı ve itici yanı sence nedir ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*en baglayıcı yanı sevdigim bütün dostlar burda hepsi iyi insanlar
*ortam güzel muhabet güzel ardaşlık bagı güzel
*güven ve saygı var
*en itici yanı ise kendini bilmez cok . AmisosxxPitbuLL:
*Sence oyunun reklamı iyi yapıldımı yoksa dahada iyisi yapılabilirmi ? Önerilerin neler ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*oyunun reklamı dahada iyi yapılabilir cünkü bu türklerin yaptığı ve oynadıgı bir oyun ve dahada önem verilmesi gerekiyor.
*yönetimin bu konu hakkında düşünceleri vardır elbette AmisosxxPitbuLL:*Sence ilk çıkardığımız gazete nasıl etki yarattı oyunda ve loncanda? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*bence cok güel bir etki yarattı
*tabiki tepkiler aldı ama
*tepkilere ragmen daim olacagına eminim.
*böylece İstanbul Kıyamet Vaktinin Gelişmesinde yardımcı olacagına eminim.
*Bu Gazete ile Oyuna Olan İlgi ve Alakanın Nekdar cok oldgunuda anlayabiliriz AmisosxxPitbuLL:*Yeniçeri Loncası olarak oyuna güzellik anlamında projeleriniz varmı ? Sırrage-Yeniçeribaşkan:*Yeniçeri Loncası Olarak İlk Önce birbirmize olan saygıyı artırmak Cünkü İnsanın İlk Önce kendisine saygısı olması lazım
*sonra o saygı zaten insanlara yansır.
*Loncamızın kimseye kini yok sadece dostluk ve iyilk icin varız
*Projelerimize gelince Handanı Devirmek Lonca ve Lodos Klanı Olarak
*ve Projelerimizin En büyügü ise
*Kücüklerimize sahip cıkmak
*Zaten loncamızı acarkende İlk projelerimziden birisde buydu
*Kücüklerimize sahip cıkmak başı boş bırakmamak. VE onlara azda olsa saygıyı ögretmek AmisosxxPitbuLL:
*Tılsımda oynarken keşke hiç gelmeseydim dediğin anlar oldumu Sırrage-Yeniçeribaşkan:*Olmadı
*Cünkü Tılsım farklıydı
*Hiçbir Sunucuya benzemiyordu burda beni ceken farklı birşey vardı
*Burayı bırakamam bırakmak kolay degil.
*Cünkü burda güven ve saygı var. AmisosxxPitbuLL:
*Son olarak Oyunculara ve yönetime söyleceğin söz varmı Sırrage-Yeniçeribaşkan:*Son olarak Oyunclara diyorumki birbirinize olan saygıyı lütfen unutmayın hice saymayın..
*ne olurusa olsun saygınızı yitirmeyin .
*Dost kalın kardeşce kalın.
*Yönetime ise birazda olsa tılsıma önem verin.
*biraz daha İlgi gösterilirse tılsım dahada güzel olcakdır.
*ve Yeni güncellemeler gelirse cok iyi olur
*millet iyice sıkılmaya başladı
*Şimdiden Teşekkür ederim.
Tılsımda müthiş proje hazırlığı....
Fikir sahibi Civra olan Tılsım Abura O.K.O Lig i nin nerdeyse çalışmaları bitmek üzere.
Kısa bir zaman önce sadece bir fikir olarak sunulan ve bir çok kişi tarafından beğenilip desteklenen bu proje nerdeyse tamamlanmak ve hayata geçmek üzere.
Civra arkadaşımızın aklındaki bu Fikri oyuncular ile paylaşması ile başlayan ve çok olumlu tepkiler ile karşılanan bu proje gün geçtikçe daha çok kişiye ulaşarak alt zeminini hazırlamış bulunuyor. Yakın zamanda başlatılması düşünülen bu Lig in Tılsım a çok güzel bir hava katacağı aşikardır. Destekleyen ve bu işi yapmaya çalışan insanların hepsi bunun en kısa zamanda hayata geçmesi için çalışıyor ve Tılsımda yeni bir ilk e imza atmayı hedefliyorlar.
Şimdiye kadar hiç bir sunucuda yapılmamış daha doğrusu konusu bile geçmemiş bir olayın Tılsım sunucusunda başlatılması ve diğer sunucularada örnek teşkil edecek olması bizleri ayrıca gururlandırıyor.
Bu projede desteği geçen ve geçecek olan Tılsım sunucusu oyuncuları takdir e şayan olduklarını ispatlayacaklardır.
Kısaca bu Lig i sizlere anlatayım...
Bilinen Futbol, Basketbol vs... Lig lerini aratmayacak şekilde düşünülen bu projede. Oyun içerisinde iki farklı klandan 6 ila 10 kişi arasında kurulacak grupların birbirleri ile Er meydanında yapacakları mücadele olacaktır.
Lonca ayrımı yapılmaksızın isteyen herkezin grubu ile katılabileceği lig de karşılaşmalar sonuçlarında kazananlar puan lama sistemi ile belirlencek. En yüksek puanda olan grup 1. seçilerek ödül almaya hak kazancaktır.
Bu Lig de her takım bir biri ile karşılacak ve en çok galip olan takım 1. olacaktır. Katılan kişilerde sadece Klanda olmak ve Er Meydanına girebiliyor olması standartı ve grup üyelerinin belirlenecek seviyelerde olması aranacaktır.
Oluşturulacak olan yönetim ile bu karşılaşmalar ayarlanıp kurallar belirlenecektir.
Yönetim şekli 9 kişilik bir yönetim kadrosu olacak 4 kişi Arz 4 kişi Lodos 1 kişide klansız olacaktır. Yönetimde var olan kişiler ya Lonca başkanı veya hiçbir Loncaya üyeliği olmayan kişilerden oluşturulmaktadır.
Her iki klandan eşit sayıda grup oluşturulduğu zaman lig başlatılıp sürekli devam edebilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Ek olarak 2, lig de kurmayı hedefleniyor.
2. ligde katılım ücretleri daha düşük olup 2. lig şampiyonunda bir sonraki lig de 1. lig de kendini göstermesi için fırsat oluşturulacaktır.
Fikir aşamasında yapım aşamasına geçen bu proje ödüllü Er Meydanı uygulamasının bitmesini beklemektedir.
Bu proje ile Tılsım da grup anlayışının daha iyi benimsenmesi grup ile mücadelenin eğlencesi ve kendi aramızdaki Klanlar arası mücadelenin daha nezih bir ortamda olması düşünülerek ortaya çıkmıştır.
Her bireyin bir söz sahibi olduğu ve oyunun işleyisindeki Oyuncu/yönetici uygulamasının en güzel örneği olan bu projede Tılsım Sunucusu olarak.
Sadece kendi çabalarımız ile oyunu en eğlenceli hale getirmek için
Hepimizin üzerine düşen ve elimizden geldiğince bu ve bunun gibi projeleri desteklemeye davet ediyor. Tılsım sunucusunu en nezih ortam haline dönüştümek için çalışmamızı temenni ediyoruz...
Fan Art Yarışması...
Merhaba IKV oyuncuları ve hayranları.
İKV oyun yönetimi yeni bir yarışma çıkardı ve gerçekten büyük ödüllerin verileceği bir yarışma olacak. Her daldan girebileceğimiz ve kazanma ihtimalimizin yüksek olacağı bir yarışma. Bu Yarışmaya katılamak oyun içi aktivitelerden biridir. Şahsen ben katıldım. Amacım ödül ve ya para değil. Ha katıldığım dalda herkes kadar bende iddialıyım ama böyle aktivilere katılmadan oyundan zevk almamız biraz zor. O yüzden katıldım ve sonuçları merak ediyorum. Hala katılmayan arkadaşlar olabilir. Kaybetme korkusunu yenin. Çünkü kaybedeceğiniz bir şey yok. Oyunun bu tür yanlarının zevkini çıkarmaya bakın. En azından dereceye girerek isminizin orada yazılmasına sebep olabilirsiniz ve kendinize olan güveniniz biraz daha artar. O yüzden böyle aktiviteleri boş geçmeyin derim ben. Son katılım tarihine yaklaşık 1 hafta var ve hiç bir şey için geç kalmış sayılmazsınız. İKV yönetimi bizlere böyle eğlence sundukça bunu en iyi şekilde değerlendirelim ve onlarada biraz olsun bu şekilde destek verelim. Umut ediyorum ki FanArt Yarışmasının her hangi bir dalından şampiyon olanların biri Tılsım'da olacak. Sizde böyle gurur verici bir ünvana ulaşmak istiyorsanız yapacağınız şey çok basit. Kuralları ve katılım şartlarını okuyun, hangi daldan gireceğinizi seçin ve katılın. Belki şansınız ve yeteneğiniz sizden yana olur ve ödüllerden biri kaparsınız...
Karakter Adı :AmisosxxAmartis Sunucu : TıLsım.. LonCa : Amisos KLan : LoDoS.. KarakTer : Savaşçı
Hepimizin bildiği gibi 05-11-2009 tarihinde Ödüllü Fan Art yarışması düzenleneceği açıklanmıştı.
Bu yarışmada kazanan kişilere Şahaser silah katagorisinde bulunan silahlardan verileceği duyuruldu.
Bu Silahlara ancak en güçlüler sahip olacağı bilinirken yapıla bir yarışmanın karşılığında bu silahların verilmesi ne kadar doğru bilemiyoruz.
Reçetesine bile hatrı sayılır bir mebla ödeyerek sahip olan arkadaşlar bu silahları üretebilmek için istenilen malzemeleri hazırlayıp sadece daha oyuna eklenmemiş malzemeleri bekleyen arkadaşlara biraz haksızlık yapılmıyormu?
Hatırlarsanız bir dönem istenilen malzemelerde bulunan Karbon Çeliği adlı materyali üretebilmek için Kripraz isteniyordu bir çok arkadaş hatrı sayılır mebla lar karşılığında bu materyali üretmiş ve sonrasında Karbon Çeliği adlı materyalin reçetesinde düzenleme yapılmıştır.
Yapılan düzenleme sonrasın artık Kripraz istemeyen bu materyali üreten arkadaşlara hiç bir yardımda bulunulmamış ve hepsi düştükleri durumu sinelerine çekmişlerdi.
Ancak bu açıklanan Fan Art yarışmasının ödüllerinde o insanlara daha fazla haksızlık yapıldığı kanısı uyandırmış bulunmaktadır.
Bu yarışmaya bir çok kişi gibi bizlerde katıldık daha sonucu açıklanmamış olmasına rağmen verilcek ödüller konusunda hala kafamızda soru işaretleri mevcut.
Bu tür yarışmalarda kazanan kişilere yaptıkları işe göre ödüller verilse veya İsimleri gelecek bir efsuna verilerek onure edilse daha mantıklı olurdu. Daha önce düzenlenen Fan Art yarışmasında verilen ödül gibi bir ödül verilse daha az tepki alırdı.
Aklımıza şu soru gelmiyor değil.
Acaba bu şahaser silahlar hiç üretilemeyecekmi?
Eğer böyle bir durum söz konusu ise vay malzeme hazırlayanların haline demekten kendimizi alamıyoruz.
Verilen emek harcanan para oyun içerisinde bile olsa insanın canını yakabiliyor.
Bu yazıdan sonra ne tür bir tepki alırız bilemiyoruz ama şu bir gerçekki bu silahlara oyun içi güçlü olanlara değil haya gücü kuvvetli veya bazı konularda yetenekli kişiler sahip olacak.
Arz Klanın En Cesur Loncası Olan Cesurlar Lonca Başkanı Cesurzade İle Yaptığımız Ropörtaj
AmisosxxPitbuLL:
Adınız soyadınız? Cesurzade: Veli DOĞDUAY
AmisosxxPitbuLL: Yaşınız ve yaşadığınız şehir? Cesurzade: 1977 İSTANBUL
AmisosxxPitbuLL:
Kendiniz hakkında biraz bilgi verirmisiniz? Cesurzade: 1977 İSTANBUL doğumluyum. maddi olanaksızlıktan dolayı tahsil hayatıma devam edemedim.bu sebepten dolayı iş hayatına atılmak zorunda kaldım
şu anda makine sektöründe faaliyet gösteren bir aile şirketimiz var.evliyim 3 yaşında bir oğlum var.
AmisosxxPitbuLL:İkv ile tanışma hikayeniz? Cesurzade:
bir payalaşım portalında tesadüfen gördüm ve ilgimi çekti .Çünki türkiyenin ilk MMOG oyunu olduğu belirtiliyordu.biraz merak birazda türklüğün başarıya hasret kalmışlık hissi ile türklerin yaptığı bu oyuna bakmalıyım
diyerek bu sürüvene atılmış oldum.
AmisosxxPitbuLL:
Tılsım sunucusuna başlama hikayeniz? Cesurzade:
benim oyuna başlamam zaten tılsım server ının açılmasına denk geldi, ne tesadüf ama ...
AmisosxxPitbuLL:Sunucuda veya oyunda yaşadığınız ve aklınızda kalan bir anı nız varmı? Cesurzade: saymakla bitmez ,ama benim soyulmam hiç unutamadığım bir olay oldu .çünki bu olaydan sonra artık beni tanımayan çok az kişi kalmıştı sanırım.bu benim dönüm noktam olmuştu.
AmisosxxPitbuLL:Daha önce başka sunucuda oynadı iseniz neden Tılsım? Cesurzade: dediğim gibi ilk ve tek sunucu tılsım benim için diğerleri ilgimi çekmiyor .
AmisosxxPitbuLL:Tılsım sunucusunun şikayetçi olduğunuz veya sevdiğiniz özellikleri? Cesurzade: şikayetçi olduğumuz noktalar olduğu gibi çok hoşumuza giden yönleride yok değil.bir kere sohbet çok hoş (diğer sunucuları bilemem ama bizde öyle). çok sıcak kardeşlerimiz var sohbetlerine doyum olmuyor.
şikayetçi olduğumuz yönleri de çok ama elden ne gelir ki bu şikayetler zihin bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor çünki bu sanal dünyada hiç bir önlem alınamıyor .emek hırsızlığı ve argo en önemli sorun bence. bu soruna ne gibi çözümler üretilir bilemem ama
oyunu oyun olmaktan çıkarıyor bu tip olaylar.
AmisosxxPitbuLL: Sunucu içerisinde sizin yaptıklarınız veya yapmak istedikleriniz? Cesurzade: BU oyun esnasında ki faaliyetleri sorduğunuz bir soru ise yaptıklarımız çok,saymakla bitmez ,ama en büyük hayalim şudur! loncamı en üst noktalara taşıyıp dillere destan olacak bir
etkinlik yapıp bu oyundaki taşıdığımız bayrağı bizden sonra gelecek yeni çaylaklara devredip son noktayı koymak .artık buna ihtiyaç duyuyorum .
AmisosxxPitbuLL: Kurmuş olduğunuz bir Lonca var. Hangi amaçla kurdunuz ve şu anki durumu nedir? Cesurzade:
Loncamızı bir özenti bir heves ile kurmuş değiliz. geçen zamanda çok sıkı fıkı dostluklar kurduk.tanıdığım insanlar gerçekten ışıldayan cevherler gibiydiler.bir vücud olalım istedik .ama umduğum gibi olmadı.
samimi dostluklar kurduğum çok sayıda arkadaşım bir şahıs yüzünden oyunu bırakmak zorunda kaldılar . neyi umduk neyi bulduk .Ama geri kalan kadromuzu bir ağabeylik duygusu ile kucakladım hepsini çok seviyorum canlarım onlar benim. şuan henüz tam manasıyla oturmuş değil loncamız ama ileride toz attıracaklardır
buna adım kadar eminim.
AmisosxxPitbuLL: Lonca olarak şuanki hedefleriniz nedir? Cesurzade: Tek hedefimiz var! takım ruhunu kaybetmeden en büyük olmak.
AmisosxxPitbuLL: Oyun içerisinde beğendiğiniz Lonca varmıdır? Cesurzade:
evet en önce kardeş loncamız kabusxloncası büyük bir lonca.sonra dostloncası her zaman takdire şayan dır benim için.sonra sırasıyla karargahxloncası, teamxloncası,realxloncası kurtlarxloncası Lodosxloncası beğendiğim loncalardır gerçekten. Ama amisosxxloncası her zaman sempati ile baktığım ve çok sevdiğim bir loncadır.bunu daha öncede belirttim zaten.
AmisosxxPitbuLL:
Sizce Tılsım sunucusunda oyuncuların veya loncaların arasındaki durum ne aşamada? Cesurzade:
oyuna ayırdığım ilk zamanlarda ve devamında en önemli gayemiz oyunu öğrenmekti sonra araya dostlukar kurma isteği girdi amaç dostluklar edinip vakit geçirmekti .bunuda başardık.ama artık nedendir bilmiyorum amaç dostluk değil de değerli eşyalar elde etmek bunlarla hırs yapıp maddi amaçlar gütmek.
amaç bu olduğu için saygı ve sevgi kalmadı.insanın fıtratında elbette hırs da mevcut ama bunu abartıyoruz .bazende yaş itibari ile oldukça küçük olan kardeşlerimizin işgüzarlığından ötürü bir sürü sorun çıkıyor. bu sorun sadece oyuncularla sınırlı değil loncalar arası husumet bile var sunucumuzda.
AmisosxxPitbuLL:
Sizce Daha güzel bir oyun için ne yapılması gerekiyor ve bu yapılcaklarda hangi görev kime düşer? Cesurzade:
ilk görev bizlere düşüyor biz büyüklere yani. oyunu oyun gibi algılayıp saygı sınırlarının dışına çıkmadan diğer kardeşlerimize pozitif enerji yayarak kin,nefret,ayrımcılık içeren sözlerden kaçınmalıyız.onlara bunun oyun olduğunu hissettirecek tavırlar sergilemeliyiz. zaten yaşça büyük olan arkadaşlarımız oyunda lider özellikli karakterler olarak oyun dünyasında yer edinmişler.
buda bizleri örnek alan arkadaşlara pisikolojik olarak özenti idol edinmek için en büyük bahaneyi içeriyor.
AmisosxxPitbuLL:
Sizce oyuncular İkv ye gereken özeni ve önemi gösteriyormu? Cesurzade:
bu soruya cevap verebileceğimi sanmıyorum çünki kişiye göre değişir.
AmisosxxPitbuLL:
İkv Tam sürüm olarak piyasaya çıkalı 4 sene oldu sizce hakettiği yerdemi? Cesurzade:
kesinlikle hayır.çok çok daha iyi yerlerde olabilirdi ama maalesef imkansızlıktan ötürü ve daha önceden piyasada yerini amlış mmog oyunları tahtından indirmek imkansız dı ve öylede oldu zaten.
AmisosxxPitbuLL:
Daha iyi olması için neler yapılması gerekir sizin düşünceniz veya öngörünüz varmı? Cesurzade:
bence oyunu geliştirecek olan yönetimdir bizlerde yardımcı olacak kişileriz. oyunda çok özel yenilikler gerekiyor.daha kapsamlı eşya kombinasyonu ve daha geniş bölgeler ve ayrıca kendi arkadaş topluluğunu kapasayabilecek lonca veya yeni bir klan sistemi de gerekiyor bu oyun a özellik ve güzellik katar bence.
AmisosxxPitbuLL:
Yapmış olduğumuz bu gazete sizce nasıl bir etki veya tepki alır? Cesurzade:
bence müteşebbis bir toplumun ferdi olduğunuzu kanıtladınız .mükemmel bir fikir ve bunu uygulamakla da ayrıca medeni cesaretinizin en üst seviyede olduğunu gösterdiniz.takdir etmekten ve alkışlamaktan başka bir şey elimden gelmiyor...
AmisosxxPitbuLL:
Son olarak oyun ve sunucu hakkında insanlara neler söylemek istersiniz? Cesurzade:
oyun bir yere kadar ,karşımızdaki monitörün içindeki dünya,kapatma düğmesine basınca karanlıklarda kalıyor. fazlaca kaptırmayalım kendimizi.oyunu sadece oyun olduğu için oynayalım egolarımızı tatmin amaçlı değil. yunus ne güzel demiş :Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz
Oyunda kullandığımız eşyalar ve iksirlerin isimleri nasıl bulundu bütün efsun isimlerini sizler için araştırdık
Urban
Oyun 2006 yılında piyasaya çıkmıştır. Sunucusu Adidas'tır.Bu oyunu 2 milyon genç oynamaktadır Urban Soccer tamamıyla Sokak futboludur.
Bildiğiniz gibi cadde aralarında boş arzilerde bina aralarında oynanan futbola sokak futbolu denir.Oyuncular 6 veya 5 kişi olarak gruplandırılır.
Bildiğiniz gibi sokak futbolunda hızla topu almak bile foul veya teknik foul'dür. Urban'da ise tekme tokat hatta tekerlek sandalye atmak bile vardır.
Oyuncular normal şut normal orta gibi oynamaz orta ayaklarının üstünde tutarak atma, şut, voreşeta, vole, kafa gibi vuruş yapılınca topun gölgesi
çıkmaktadır. Kaleciler nadiren bir veya 2 kez uçar, başka zaman kafa üstü esneyerek elini uzatmak. Kalenin üstüne çıkıp 90'lık şutu tutmak gibi hareketler
kullanır. Oyunda çalım kafa üstünde tutarka takla atarak topu tutup havada takla atarak bile çalım sergilemektedir.
Oyundaki ilk 4 takım kendiliğinden verilmiştir.O 4 takımın içinde tek kız takımı vardır.
O 4 takım ve özellikleri:
Kaykay çocuklar:En hızlı içlerindeki takım
Güçlü Halterciler:En güçlü içlerindeki takım
Taş kalpli kızlar:En iyi şutu olan takım
Mavi bıçaklar:En iyi çalımı olan takımdır
Tournament(Turnuva) da kazandıkça yeni takımlar elde etmektesiniz kazandıkça takım elde edersiniz tane daha.
O4 takımın en iyi basketbolculardır hepsi 100 dür şutu çalımı hızı ve gücü O diğer 3 takımın adı bilinmemektedir.
Bu oyundaki insanlar tamamen gerçektir.Adları olmayan bu genç ler hayla yaşamaktadır.
Yücelen
Emre Yücelen İstanbul Kıyamet Vakti'ni yapan Sobee ekibinin Müzisyenidir.
BÜYÜK SAHRA
Sahra Çölü ya da Büyük Sahra Çölü, dünyanın en büyük sıcak çölü olup, Afrika'nın kuzeyinde, kıtanın ortası ile kuzeyini ayıran 9.000.000 km²
büyüklüğünde dev bir çöldür. En büyük soğuk çöl ise Antarktika'dır. Sahra sözcüğü Arapça'daki "sahara" sözcüğünden gelme olup "çöl" anlamındadır.
2,5 milyon yıl yaşındadır. Yüzölçümü büyüklüğü Amerika Birleşik Devletleri'ni kaplayacak kadardır. Atlas Okyanusu kıyılarından Kızıldeniz kıyılarına
kadar uzanır.
Erg adı da verilen kum çölü, genel kanının tersine bütün çölün yalnızca beşte birini kaplar. Onun dışında kalan yerler kaya ve molozlardan oluşur.
Sahra'da Tibesti ve Ahaggar gibi, yükseklikleri 3.265 m'yi bulan dağlar da vardır. Buraları görece daha çok yağış alan ve göçebelerin yazın
konaklamalarına elverişli yerlerdir. Buna karşılık Sahra'nın bazı yerlerine arka arkaya 10 yıl yağmur düşmediği olur. Yağışlar, mineralleri
yıkayıp #@!?ürmediği ve bitkiler onları tüketmemiş olduğu için, çölün zemini mineral besinler açısından çok zengindir. Bunun için, uzun süreli
kuraklığı atlatmayı beceren tohum taneleri kısa ve güçlü sağanaklar biçiminde yağan ilk yağmurlarda hemen kök salıp çiçek açar ve birkaç gün içinde
olgunlaşır. Mineral bakımında zengin bu tabaka rüzgalarla dünyanın dört bir yanına dağılarak buradaki toprakları da zenginleştirir.
Örneğin aslında toprağı mineral bakımında çok fakir olan Amazon bölgesi bu mineral takviyesi ile bitkiler için gerekli besini sağlar.
Sahra çölünün batı kıyılarının iklimi iç kesimlerinden farklıdır.Bu sahalar nemli tropikal hava kütlesinin etkisi altındadır.
Sahra çölünün batı kıyısının yıllık sıcaklık ortalaması 18 °C olup iç kesimlerden 5 °C daha düşüktür. Yine bu sahalarda karalardan denize doğru
esen rüzgarlar ile üstte bulunan su kütlesi akıntılarla uzaklaşır ve altta bulunan soğuk su yüzeye çıkar.Ekvatora doğru yönelen bu soğuk su
akımına humbolt ve benguela soğuk su akıntısı denir.İşte bu soğuk su akıntısı bi taraftan söz konusu bölgelerde sislerin oluşumunu sağlarken
diğer taraftan havanın serinlemesine yardımcı olur.
Sahra Çölü'nde ayrıca ilk kez 18 Şubat 1979 kar yağmıştır.
MAVİ ALEV
mutfaktaki ocakların çıkarttığı alev. tüpgaz reklamlarının sık kullanılan öğesi.
GRONLAND
Grönland Adası, adanın yerli halkı Kalaallit dilinde: Kalaallit Nunaat, anlamı "Kalaallit'lerin ülkesi" demektir.
Ayrıca, Danca olarak bakıldığında ise Grønland sözcüğü ise, "Yeşil Ülke" anlamına gelmektedir.
Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde, 2.166.086 km² ile kuzey kutbundaki en büyük buz örtüsüyle kaplı, Danimarka'nın özerk bölgesi.
Bu buz tabakası 3 km. kalınlığında ve tabanı da deniz düzeyinin altında bulunur. Adanın kuzeyinde Kuzey Buz Denizi (Arktik Deniz), g
üneydoğusunda İzlanda, batısında Kanada'nın Ellesmere Adası ve Baffin Körfezi yer alır. Grönland, yüzölçümü açısından dünyanın en büyük adası konumundadır.
% 81'i buzullarla kaplıdır.
Grönland'da yaşayan nüfus 57.500 civarındadır. Nüfusun büyük kesimi batı kıyısındaki küçük kasabalarda yaşar. Grönlandlılar,
hem Kalaallit (Inuit), hem İskandinavya kökenlerini taşımaktadırlar ve Grönlandca (Greenlandic=Kalaallisut) dilini konuşurlar.
İki önemli şehri başkent Godthab (Nuuk) ile Godhavn'dır.
Ortalama sıcaklığın -7oC olmasına karşın iklim kuru ve güneşlidir. Kışlar soğuktur ve buzlu bölgelerde sıcaklık yazın bile donma noktasının altındadır.
[1] Danimarka'nın özerk bölgesi olan Grönland'in, yerli Kalaallisut dilindeki adı Kalaallit Nunaat'dır.
Kasım 2008'de yapılan özerkliğin genişletilmesi ile ilgili referandumda halk,%75 oranında evet demiştir ve böylece grönland hükümeti hukuk,
petrol gelirlerinin yarısı,adelet gibi daha 32 konuda Danimarka'dan bağımsızlığını kazanmıştır.Fakat halen dışişlerinde Danimarka'ya bağlı
kalacak ve devlet başkanı kraliçe 2.margrethe sayılacaktır.
MESMER
Franz Anton Mesmer (23 Mayıs 1734 - 5 Mart 1815) mesmerizmin kâşifi. Buluşunu kendisi magnétism animal olarak adlandırmıştır.
Mesmer'in fikirlerinin ve uygulamalarının evrimi James Braid'in 1842'de hipnozu keşfetmesini sağlamıştır.
ARSENİK
Arsenik Alm. Arsen, Fr. Arsenic, İng. Arsenic. Arsenik periyodik tablodaki 33. element.
Toksik ve kanserojenik olan arseniğin simgesi As'dir. Kimyada As sembolü ile gösterilen ve metal ile ametal arasında bir özelliğe sahip bir element.
On üçüncü yüzyılda element olarak elde edildi ve özellikleri aydınlatıldı.
KEZZAP
çamaşır suyu ile karıştırılıp temizlik yapılmaya kalkıldığında, ölüme sebebiyet veren madde. ayrıca kokusu iğrenç ötesidir.
ZİLFALLON
Oyun yapımcılarından DevGorgar a Efsunların diziliminde yardımcı olan stajyer bir arkadaşın Nick 'i
Yardımlarından dolayı teşekkür mahiyetinde ismi bir efsuna verildi.
Nötron Yıldızı
Nötron yıldızları, kütlesi Chandrasekhar limitine yakın (Güneş' in 1,35 ile 2,1 katı arasındaki) yıldızlardan meydana gelmektedir.
Bir yıldız, yaşamını yapısında bulunan hidrojenleri birleştirip helyuma dönüştürerek devam ettirir. Normal şartlar altında bu füzyon
olayı yıldızın boyutunu sabit tutmaya yeter. Yani içeri doğru olan kütleçekimine karşılık dışarı doğru füzyon tepkimesinin neden olduğu enerji vardır,
bu yıldızın boyunu sabit tutar. Fakat yıldız hidrojen kaynağını bitirmeye yakın merkez çekim kuvvetiyle küçülmeye başlar; bu durumda merkezinde kalan
son hidrojenlerin tepkimesinin etkisiyle hafif ışık yaymaya devam eder. Daha sonra tamamen yakıtı bitince bu sefer başka bir reaksiyon başlar ki;
o da helyum atomlarının birleşip karbon atomlarına dönüşmesidir. Hidrojenin füsyon olayıyla karşılaştırıldığında helyumun füsyonu inanılmaz enerji
açığa çıkartır, dolayısıyla bu enerjinin büyüklüğünü merkez çekim kuvveti karşılayamaz ve yıldız inanılmaz bir hızla büyümeye başlar.
Öyle ki güneş bu evreye girdiğinde çapı Mars' ı yutabilecek kadar genişleyecektir.
Bu kızıl dev bir süre bu şekilde genişlemeye devam eder; ta ki yapısındaki helyumu da tüketene kadar. Helyum bitince artık
yıldızın enerji elde edebileceği yolları bitmiştir ve dengelenemeyen kendi kütleçekiminin etkisiyle tekrar küçülmeye başlar.
Sıkışma evresinde yıldızın kaderini kütlesi belirler. Yıldızın kütlesi ne kadar fazlaysa merkez çekim kuvveti de o kadar fazla,
kütlesi ne kadar küçük olursa merkez çekim kuvveti o kadar az olur. Örneğin güneşten daha küçük yıldızlar sıkışarak kahverengi veya
siyah cüceleri meydana getirir, kütlesi güneşinkine yakın yıldızlar ise sıkışarak çapı daha küçük olan beyaz cüceyi meydana getirir.
Bunların isimleri yaydıkları ışığın şiddetine göre adlandırılmıştır. Nötron yıldızlarında ise olay çok daha ilginçtir.
Güneşten daha büyük yıldızlar'da kütle çekim etkisi o kadar büyük bir kuvvet uygular ki yıldızın yapısını değiştirir ve atomlardaki
elektronlar protonların yanına gelerek nötrona dönüşürler. Bu nedenle adları nötron yıldızlarıdır. Böyle bir yıldızın 1 santimetreküpü'nün
kütlesi birkaç milyon tonu bulur. Eğer güneş şimdi sahip olduğu kütle ile bir nötron yıldızı kadar yoğun olsaydı çapı 10 km civarında olurdu.
Hidrofis
Hidrofil, bir molekülün hidrojen bağları kurarak suya bağlanabilme özelliğidir. Yunanca hidros (su) ve filia (arkadaşlık) sözcüklerinden türetilmiştir.
Bu özelliğe sahip moleküller su ve diğer polar çözücülerde çözünebilir.
Hidrofilik bir molekül veya bir molekülün hidrofilik bir bölümü tipik olarak yük kutuplaşması gösterir ve hidrojen bağı kurma yeteneği vardır,
böylece yağ ve diğer hidrofobik çözücülere kıyasla suda çözünmeye daha müsaittir. Hidrofilik ve hidrofobik moleküller polar ve apolar moleküller
olarak da bilinir.
Bir ucu hidrofilik, öbür ucu hidrofobik moleküllere amfifilik veya amfipatik denir. Sabun ve deterjanlar amfifilik olmalarından dolayı hem suda
hem yağda çözünebilirler, bu sayede yağlanmış bir yüzeyin temizlenmesini sağlarlar.
Fevzi Bey
Fevzi Bey, (d. 1832, İstanbul Türkiye) - (ö. 29 Haziran 1886), Osmanlı siyasetçi.
Tomruk Ağası İsmail Fuad Bey’in oğludur. Tahsilini tamamladıktan sonra Babıali Tercüme Odası’na girmiş,
ardından Telgrafhane’ye nakledilmiştir. Burada telgrafla Türkçe haberleşme tekniğini geliştirmiştir ve Telgraf
Müdürlüğü görevine getirilmiş. 30 Ekim 1873 - 17 Şubat 1874 tarihleri arasında İstanbul Şehremaneti (Belediye Başkanı) Olmuştur.
Bu görevden azledildikten sonra Tırnova, Amasya, İzmit mutasarrıflıklarında bulunmuş ve 1880 senesinde emekli edilmiştir.
Karacaahmet Kabristanı’na gömülmüştür.
Aynı Zamanda [Dev]Fevzibey inde ismidir.
Kan Çalan
Ada Bölgesinde bulunan bir canavardır.
Bilge Kaan
683 (ya da 684) yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti’ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun’dur.
8 yaşında babasını yitiren Bilge Kağan, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan’ın elinde büyüdü.
Amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal’ı devirerek 32 yaşında 716 yılında Göktürk Devleti’nin başına geçti.
Devletin yönetimini ele alan Bilge Kağan’ın ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu. Bunun için, ordunun başına
31 yaşındaki kardeşi Kül Tigin’i, vezirliğe de Tonyukuk’u getirdi.
Bilge Kağan’ın en büyük hayali milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi. Ama buna vezir Tonyukuk karşı çıkarak:
"Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildiler. Su ve otlak peşindedirler. Avcılık yaparlar. Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar.
Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler. Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler. Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar.
Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin’e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz" dedi.
Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm’i yaymak hevesine kapıldı. Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı.
Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm’in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını,
kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi.
Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk’un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları yapmadı.
Bilge Kağan döneminde Göktürk Devleti’nin sınırları Çin’in Şan-Tung ovasından, İç Asya’da Karaşar bölgesine, kuzeyde Bayırku sahasından
Ani Irmağı havalisi ve Batı Demir Kapı’ya (Ceyhun Irmağı’nın yakınında Semerkand-Belh yolu üzerinde) kadar ulaştı.
Önce veziri Tonyukuk’u sonra kardeşi Kül Tegin’i kaybeden Bilge Kağan’ı, Çinlilerle işbirliği yapan bakanı Buyrak Cor (Buyrukçur) zehirledi.
Yatağında hasta yatarken, kendisini zehirleten bakan ve yardımcısını öldürten Bilge Kağan, 25 Kasım 734’de öldü.
Bilge Kağan’ın cenazesi 22 Haziran 735 tarihinde ("domuz" yılının 5. ayının 272'si) büyük bir törenle defnedildi.
NİTROJEN
Azot grubudurlar
Bileşiklerinde -3 değerliklerini alırlar
Azot hariç hepsi metaldirler
Sulu çözeltileri asidiktir.
Son yörüngeleri ns2 np3 ile sonlanır
Tarshass
Bilgiye ulaşılamadı..
Antik Mısır
Antik Mısır (Khemet, Egypt), Antik Çağ'daki en büyük medeniyetlerdendir. M.Ö. 3050 yılları civarında kuruluşundan önce,
güney Mısır ve kuzey Mısır olarak ikiye ayrılmaktaydı. Güney Mısır ve Nil nehri boyunca uzanan verimli vadi Mısır tarihinde Yukarı Mısır olarak,
kuzey Mısır ve delta ise Aşağı Mısır olarak geçer.
Antik Mısır'ın dilinin, dinin ve uygarlığının esas adı Khemet olup, Egypt ise eski Yunan mitolojisindeki mısırın halk kahramanından geçmektedir.
Yukarı Mısır'ın tarihine değin bulunan en eski bilgiler M.Ö. 6000'li yılları göstermektedir; ancak kurucusu Tiu'nun doğum tarihi ya da yaşadığı
dönem hala sırdır. Aşağı Mısır'a gelince, bilinen kurucusu Ro en ünlü kralı da Scorpion King - Akrep Kral filminde de ilham alınan
Scorpion of Egypt (Mısır Akrebi), Zekhen'dir. Yukarı Mısır'ı kendi yönetimi altında birleştiren Zekhen'den sonra kral olan Narmer,
Delta bataklıklarına doğru yayılmayı sürdürmüştür.
Narmer'in kuzey Mısır'daki; Wazner'in güney Mısırdaki egemenliği sonrasında; Hor-Aha (ya da Menes olarak bilinir) birleşik Mısır İmparatorluğu'nun
ilk firavunuydu.
Antik Mısır; Augustus Caesar'in liderliğindeki Roma İmparatorluğu tarafından M.Ö. 30 yılında ele geçirilmiştir. M.S. 7. yüzyılda Araplar
burada egemen olmuş ; 1517 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır. 1882 yılında da Mısır ; İngiltere'nin kolonisi olmuştur
Borgia
Cesare Borgia (d. 1475 - ö. 12 Mart 1507) rönesans İtalya'sının asker ve siyasetçisi.
Cesare Borgia 1475'de Roma'da Kardinal Rodrigo Borgia (sonraki Papa VI. Aleksander ile sevgilisi Vannozza Catanei'nin oğulları olarak doğdu.
Floransalı yazar Niccolo Machiavelli Il Principe (Prens) adlı eserinde düzenbaz ve merhametsiz bir Prensi anlatırken Cesare Borgia'yı örnek almıştır.
Prens Cesare Borgia görünüşte mükemmel bir asilzadeydi. Yakışıklı, nazik, akıllı, nükteci, kuvvetli ve cesurdu. Ama aynı zamanda son derece muhteris,
iki yüzlü,şerefisiz, vicdansız bir adamdı.Ödlek olduğu için bir yılan gibi insanları zehirliyordu. Üstelik prensin Roma'da babası Papa VI. Alexander
gibi sağlam bir dayanağı vardı.
Ancak Cesare'nin adı kötüye çıkmakta gecikmedi. Kendisinin 20 kadar prens, hükümdar ve kardinali kattlettirdikten başka öz kardeşini öldürdüğü de
bir gerçektir. Korkunç serüvenci Cesare Borgia ile kızkardeşi Lucrezia Borgia zehir uzmanıydılar. Ayrıca iki kardeşin arasında ensest bir ilişki
olduğuda bilinmektedir. Cesare Borgia bu nedenden dolayı frengi hastalığına da yakalanmıştır.Bu iki kardeş yüzünde batı avrupada birçok kişi ölmüştür.
Cesare'nin kendisi bile babasıyla beraber, davet ettiği bir misafiri zehirlerken kendi zehirlenip ölümden zor kurtulur. Babasınında o yemek yüzünden öldüğü
söylenir.
Cesare Borgia 1507'de Pampelune'de (İspanya) öldü.
Doğru Akım
Doğru akım (DA DC ya da sürekli akım) [[elektrik yükküçükü|elektrik yük]]lerinin yüksek potansiyelden alçak olana doğru sabit olarak akmasıdır.
Tipik olarak kablo gibi bir iletkende, ya da yarıiletkenler ve yalıtkanlardan akabilir. Doğru akımda, elektrik yüklerinin aynı yönde akışı,
doğru akımı alternatif akımdan ayırır.
Hayyan
721 ya da 722 Horasan - ö. 808 ya da 815 Kufa), Abbasi döneminde yaşamış ve İslam bilimi'nin temelini atan efsanevî Türk asıllı[kaynak belirtilmeli] âlimdir.
Orta Çağ Avrupası'nın Simya alanına büyük ölçüde etki etmiş ve Kimya'nın da esasını oluşturmuştur. Günümüz dünyasında atomla ilgili ilk çalışmaların
ingiliz fizikçi John Dalton (1766-1844) tarafından yapıldıgı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrinin de Alman kimyacı Otto Hahn (1779-1868)
tarafından ortaya atıldıgı fikri yaygındır.Halbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış ve dönemin en büyük ilim merkezlerinden Harran Üniversitesi'nde
rektörlük yapmış olan Câbir bin Hayyân , maddelerin atomik yapısını gösteren tespitler yaparak , reaksiyonlarda belirli kütlelerin belirli kütlelerle
reaksiyona girdiğini söylemiştir. Atom hakkında , ancak asırlar sonra anlaşılabilecek şu sözleri söylemiştir: "Maddenin en küçük parçası olan
"el-cüz'ü la yetecezza"(ATOM) da yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin söylediği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. Atom parçalanabilir.
Parçalanınca da öyle büyük bir güç oluşur ki bir anda Bağdat'ın altını üstüne getirebilir. Bu , Allahü Teala'ın kudret nişanıdır." Böylelikle görülmektedir
ki, Hayyan,Dalton ve Hahn'dan yüzyıllar önce bu buluşları gerçekleştirmiştir.
Kimyager ve Eczacı olan babasının oğlu olarak Horasan'da doğmuş ve Yemen'de okuduktan sonra Kufa'ya giderek Abbasi halifesi Harun Reşid'e saray
âlimi olarak hizmet etmiştir.
Kimya dışında Eczacılık, Metalürji, Astroloji, Felsefe, Fizik ve Müzik gibi geniş alanda 400 ü aşan eser bıraktığı söylenirse de ancak 20 civarında
eseri bugüne kalmıştır. Bazı eserlerinin aslında öğrencileri tarafından yazıldığı anlaşılmıştır.
Nitrik asit, Hidrojen klorür ve Sülfürik asit'in rafine ve kristalize yöntemlerini bulduğu Kral suyu'nu icat ettiği ve Sitrik asit, Asetik asit,
Tartarik asid'i keşfetiği düşünülmektedir. İnbik ( ??????? al-inbiq) geliştirmiş ve kendisinin ortaya attığı Baz kavramıyla Kimya'nın gelişmesine
katkıda bulunmuştur.
Kendisi o yüzyıldan atomun parçalayacağını görmüş büyük bir bilim adamıdır. Ayrıca daha sonra zehirlilerin zehirlisi olan arsenik tozunu elde eden
ilk kişidir.
Agathodaemon, Hermes Trismegistus, Pisagor ve Sokrates'i saydığı ve Eski Yunan, Eski Mısır ve Şia Sufizminden etkilendiği düşünülmektedir.
Eserlerinden 12. yüzyılında Latince'ye çevirilmiş olan Kitab al-Kimya adlı eseri, Simya ve Kimya kelimelerinin kökeni olmuştur.
Joker
Joker, çizgiroman kahramanı Batman'in en büyük düşmanıdır. Joker 1989 tarihli Batman filminde Jack Nicholson tarafından canlandırılmıştır.
2008 yılında vizyona giren Kara Şövalye'deki Joker karakterini, film çekimleri bittikten sonra hayatını kaybeden Heath Ledger canlandırmıştır.
Jack Nicholson'un canlandırdığı Joker rolüne oranla daha çok şiddetten yana ve karanlık tarafı ağır basan yenilenmiş bir Joker'i oynamıştır.
Paracelsus
Paracelsus (Phillipus Theophratus Bombastus von Hohenheim). Almanca konuşun İsviçreli doktor ve kimyager. 16. yüzyılın önemli bilim adamlarından ve
modern tıbbın kurucularından biri olduğu kabul edilir.
1493 yılında Zürich yakınlarında doğdu.
Doktor olan babasından ilk temel bilgileri aldıktan sonra üniversiteye gitmiş ancak burada edinmiş olduğu bilgiler kendisini tatmin etmediği için çeşitli
bilim merkezlerine yolculuklar yaptı.
Paracelsus, günün tedavi şekline, otoritelerin tıbbi kuramlarına karşı çıkmış ve bunun sonucunda, biraz da çılgın tavırlarıyla, bir tür sembole dönüşmüştür.
Çılgınlıkları o zamanki geleneksel tıbbın eskidiği ve artık yenilenmesi gerektiği şeklindeki tepkisinin bir göstergesidir. Akademik olan her şeye meydan
okumuştur. Zamanında uygulanan tıp uygulamasına hayatı boyunca karşı çıkmış ve mücadele vermiştir. Aklı sürekli çalışan, kuramlar üreten biridir.
Onun, geçmişle olan savaşının en somut şekli, öğrencilerin yaktığı geleneksel ateşte herkesi gözü önünde İbn-i Sina, Hipokrates ve Galen gibi otoritelerin
eserlerini yakmasıdır. Böylece, Orta Çağ'da dogmatik hale gelen Galen, İbn-i Sina gibi, yeni gelişmelerin önündeki engeller olarak gördüğü hekimlerin
kimliklerinde, eski tıbba son verdiğini sembolize ediyordu.
Bu hareketiyle büyük bir tepkinin doğmasına sebep olan Paracelsus, hemen hiçbir yerde fazla kalamayıp, kent kent dolaşmıştır. Paracelsus,
tıp eğitiminde geleneksel olarak kullanılan Latince yerine derslerini Almanca vermiştir.
1541'de 48 yaşında Salzburg'da ölmüştür.
Azat Efendi
Kuklacı'nın ayrılmasını müteakiben şaşkınlık içerisine düşen Azat ve Gaffar Bey'ler önce ne yapacaklarını bilemediler.
Ardından köşk üyeleri tarafından Gaffar'dan daha kıdemli olan Azat Bey'in (ki kendisine artık Azat Efendi denilmeye başlanmıştı) yöneticiliğin
verilmesi kararı alındı. Azat Efendi döneminin en büyük farklarından biri Beyaz Köşk içinde varolan sadakat devrinin yavaş yavaş kapanmaya başlaması oldu.
Fare adamlar yaratıcıları gittiklerinden beri daha az itaatkar olmuşlardı. Bir nevi özgür iradeleriyle karar verir hale geldiler.
Beyaz Köşk'e karşı fare adam ayaklanmaları oldu. Güçlü beyaz büyücüler bu ayaklanmaların bir çoğunu bastırdılarsa da, bu baskı beyaz köşkten kopmaları
engelleyemedi. 3-4 sene içerisinde köşke bağımlı fare adam sayısı üçte bire düştü.
Bu süre zarfında bilime meraklı bir kişi olan Gaffar Bey, Eminönü'nde kalan az sayıda akademik kişi tarafından kurulan ve İstanbul'un kurtulması
için kendilerini bilimsel çalışmalara adayan Genç Bilgililer adlı bir guruba maddi imkan ve çalışacak güvenli bir ortam sağladı.
Aynı zamanda Beyaz Büyücülerin en güçlülerinden olan Gaffar, Genç Bilgililerin büyü alanındaki yüksek kültürden de faydalanmalarını sağladı.
Beraber bir çok projeler ortaya çıkardılar.
Bu projelerin belki de en çok bilineni "Makine"dir. Yani yaratıkları temizlemek amacıyla, çeşitli iş makinelerinin profilleri kullanılarak
yapılan ve büyünün gücü ile çalışan, yok etme yetkisine sahip bir çeşit araç. Bu araçtan 2 adet numune ürettiler ve meteor bölgesinde denemeye açtılar.
Prototiplerden biri başarısız olmuştu ancak diğeri 6 ay gibi çok uzun bir süre saklı türlerle mücadele ettiği halde bozulmadı. "Makine" başarılı olmuştu.
Üretimi çok zor ve zahmetli olsa da buna değeceğini, Fare adamlarla artık bir yere ulaşılamayacağını anlayan Gaffar Bey Beyaz Köşk'ün mevcudiyetini
korumak için bu projeyi var gücü ile desteklemeye devam etti.
Ancak bazı şeyler geri dönülemeyecek noktalara gelmeye başlamıştı. Beyaz Köşk döneminde Meteor bölgesi, Sirkeci Garı çevresinden Galata Köprüsü ve
Limanlara kadar olan kısım, hatta kısmen meteor bölgesi, Karaköy ve tünelden Beyoğlu'na kadar uzanan kısımlar güvenli bölgeler haline gelmişti.
Ancak fare adamların önemli bir kısmının ayrılmasıyla, Beyaz Köşk, Eminönü için tam güvenlik sağlayacak bir otorite olmaktan uzaklaşmaya başlamıştı.
Aynı zamanda Azat Efendi tarafından Beyaz Köşk hakimiyetinin korunmaya çalışması, Büyük Postane merkezli şehir meclisinin kapatılmasına kadar varılan
üzücü bir noktaya taşınmıştı ki esas kopma noktası bu oldu. Gerçekte şehir meclisi hiç kapanmadı, düzensiz ve gizli olarak buluşmalar hep devam etti.
Fakat Azat Efendi artık diplomasinin dışında kalmıştı.
Sonra işler daha da kötüleşti. Meclis'in gizli faaliyetlerini öğrenen ve geri kalan az sayıda kurumun bağlılığını sağlayamayan Azat Efendi,
İstanbul insanı üzerinde tam yönetim sağlamak üzere harekete geçti. Uzun süredir aradığı fare-adam büyüleri üzerine yazılmış dokümanları bir
şekilde buldu. Bu büyüleri kullanmak konusunda Gaffar bey ile aralarında büyük bir fikir ayrılığı doğdu. Gaffar Bey fare adam üretimi ve
İstanbul üzerinde tam hakimiyet sağlamak konularına temelden karşı idi. Zamanla bu olay, iki büyü ustasının aralarını açtı. Azat Efendi,
Gaffar Bey'in karşıtlığına rağmen beyaz büyücülerinin çoğunluğu üzerinde etki sahibi idi. Bu etki belki de Mansur bey'in kuzeni olmasından
kaynaklanıyordu kim bilir.
İki sene içerisinde Azat efendi bir çok fare adam üreterek köşkteki fare adam mevcudiyetini iki katına çıkardı.
Bu süre içerisinde Gaffar Bey kendi projelerine devam etti. Ancak Beyaz Köşk'teki ilk fare adam gurubundan yani Gezginler'den biri olan
Topuz isimli fare adam (Fare adamlara insanlarla karışmaması açısından isim verilmezdi, sadece lakap takılırdı) aslında dışarıdaki belirsiz
bir güç için çalışan bir muhbirdi. Topuz'un verdiği bilgilerle harekete geçen bir grup bilinçli saklı tür, Gaffar Bey'in dışarıda olduğu bir sırada
, atölyeye baskın düzenlediler. Atölyenin savunmasını etkisiz hale getiren savaşçı grup, Genç Bilgililer'in bir kısmını katletti. Katliamın ortasında
olay mahalline gelen Gaffar Bey'in, o zamana kadar bilinçsiz hiç bir şey yapmamış bu İstanbul beyefendisinin belki de ilk kez olarak ağzından ölüm
sözcükleri döküldü. Ve saldırgan yaratıkların büyük bir kısmı cesetleri dahi ortada kalmamacasına katledildi. Etraf bir anda bu öfke karşısında korku
içerisinde aklını kaybeden insan ve yaratıklarla doldu. Korkunç bir yanık kokusu etrafı kapladı. Saldırıdan son anda kurtulabilen Topuz'un bir bacağı koptu.
Atölyenin büyük bir kısmı yıkıldı. Yeni geliştirilen Makine prototipi de bu öfkeden payını aldı. Bu olayın ardından Gaffar Bey'in çok sevdiği ekibi bile,
kendisine karşı uzun bir süre mesafeli davrandılar.
Bu olayın sonucunda, Gaffar Bey, Azat efendi ile vedalaştı ve ekibinden kalanları ve projelerini toplayarak kaybedilmiş topraklara,
Çemberlitaş yönünde uzaklaştı. Meteor bölgesinin ardına geçmek, delice bir hareket olmasına rağmen, Azat Efendi, Gaffar Bey'e duyduğu saygıdan
dolayı onu durdurmadı. Genç Bilgililer içerisinde Eminönü'nde kalanlar da oldu. Onlar da Beyaz Köşk ile bağlantılarını kopararak dağıldılar.
(1972 - Gaffar beyin vedası)
Azat efendi, 1972 yılından, 1974 yılına kadar, Beyaz Köşk'ün mevcudiyetini sürdürmeye çalıştı. Eminönü üzerinde otoritesini kaybetmemek için,
kuvvet kullanımını arttırarak devam etti. Beyaz Köşk'de Azat Efendi'ye bağlı beyaz büyücüler arasında bile kopmalar meydana gelmeye başlamıştı.
İbn-i Sina
İbn-i Sina (tam adı Ebu Ali el-Hüseyin ibni Abdullah ibn-i Sina el-Belhi, Farsça: ?/?, Latince: Avicenna; okunuş: Avikenna; d. 980,
Buhara yakınları - ö. 1037, Hemedan), filozof, hekim ve çok yönlü Fars[1][2][3][4] bir bilim adamıdır.
Samanoğulları sarayı kâtiplerinden Abdullah Bin Sina'nın oğlu olan İbn-i Sina (Batı'da Avicenna adıyla tanınır), babasından, ünlü bilgin Natili'den
ve İsmail Zahit'ten ders aldı. Geometri (özellikle Eukleides geometrisi), mantık, fıkıh, sarf, nahif, tıp, doğabilim üstüne çalışmalar yaptı.
Farabi'nin el-İbane's[kaynak belirtilmeli] aracılığıyla Aristoteles felsefesini ve metafiziğini öğrenip, hastalanan Buhara prensini iyileştirince (997)
saray kütüphanesinden yararlanma olanağına kavuştu. Babası ölünce, Cür-can'da Şiraz'lı Ebu Muhammed'ten destek gördü, (Tıp Kanunu'nu Cürcan'da yazdı).
Çağında tanınan bütün Yunan filozoflarının Anadolu doğacılarının yapıtlarını incelemiştir
Mağara Şamanı
Meteor Bölgesinin Kurt mağarasında dolaşan bir canavardır. Kendisine ve çevresindeki Canavarlara Şifa verir.
Farabi
Asıl adı:Muhammed bin Tahran bin Uzlug olan ve Batı kaynaklarında "Alpharabius" adıyla anılan Farabi, Farab (Otrar kenti)'da doğduğu için Farabi
(Farablı) diye anılır. İlk öğrenimini Farab’da, medrese öğrenimini Rey ve Bağdat’ta gördükten sonra, Harran’da felsefe araştırmaları yaptığı yıllarda
tanıştığı Yuhanna bin Haylan’la birlikte Aristoteles’in yapıtlarını okuyarak gezimciler okulunun ilkelerini öğrendi. Halep’te Hemedani hükümdarı
Seyfüddevle’nin konuğu oldu.
Farabi'yi anlatan kitaplar, İslam aleminde Ebul Hasan el-Beyhaki, İbn-el-Kıfti, İbn bu Useybiye, İbn el-Hallikan adlı yazarlar tarafından Farabi'nin
ölümünden birkaç yüzyıl sonra gerçekleştirildi. Ama bu yapıtlar, birer araştırma olmaktan çok, Farabi'yle ilgili söylenceleri derliyor,bir felsefeciyle
değil, bir ermişi açıklıyordu.
Aristotales’in ortaya attığı madde ve suret kavramını hiçbir değişiklik yapmadan benimseyen, eşyanın oluşumunda, yani yaradılışta madde ve sureti
iki temel ilke olarak gören Farabi’nin fiziği de, metafiziğe bağlıdır. Buna göre, evrenin ve eşyanın özünü oluşturan dört öğe (toprak, hava, ateş, su)
ilk madde olan el-aklül-faalden çıkmıştır Söz konusu dört öğe, birbirleriyle belli ölçülerde kaynaşır, ayrışır ve içinde bulunduğumuz evreni (el-alem)
oluştururlar.
Farabi, ilimleri sınıflandırdı. Ona gelinceye kadar ilimler trivium (üçüzlü) ve quadrivium (dördüzlü) diye iki kısımda toplanıyordu. Nahiv, mantık,
beyan üçüzlü ilimlere; matematik, geometri, musiki ve astronomi ise dördüzlü ilimler kısmına dahildi. Farabi ilimleri; fizik, matematik, metafizik
ilimler diye üçe ayırdı. Onun bu metodu, Avrupalı bilginler tarafından kabul edildi.
Hava titreşimlerinden ibaret olan ses olayının ilk mantıklı izahını Farabi yaptı. O, titreşimlerin dalga uzunluğuna göre azalıp çoğaldığını deneyler
yaparak tespit etti.Bu keşfiyle musiki aletlerinin yapımında gerekli olan kaideleri buldu. Aynı zamanda tıp alanında çalışmalar yapan Farabi, bu konuda
çeşitli ilaçlarla ilgili bir eser yazdı.
Farabi insanı tanımlarken “alem büyük insandır; insan küçük alemdir.” Diyerek bu iki kavramı birleştirmiştir. İnsan ahlakının temeli, ona göre bilgidir;
akıl iyiyi kötüden ancak bilgiyle ayırır.
Aktar Şevket
Mısır Çarşısının bir esnafıdır.
Kutagdu Bilig
Yusuf Has Hâcib, 11. yüzyılın başlarında Balasagun'da dünyaya gelmiştir. Balasagun'da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) isimli
eserini 1069'da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan ibn Süleyman Arslan Hakan'a takdim etmiştir.
Kurt Şaman
Meteor Bölgesinin Kurt mağarasında yaşayan bir canavardır. Kendine ve çevresindeki canavarlara Şifa verir.
Aramit
Aramice ya da Aramca, Sami (Semitik) dil ailesinin Kuzey-Batı grubundan bir dil. Suriye ülkesinin eski adı olan Aram sözcüğüne izafeten adlandırılmıştır.
Aramice en eski kaynaklar MÖ 2. binyıl başlarında Suriye'de bulunmuştur. MÖ 1. binyıl başlarında Babil ve Asur ülkelerini içeren Mezopotamya'da Akkadca
yerine egemen dil olarak benimsenmiş, MÖ 6. yüzyılda tüm Yakındoğu'da egemenlik kuran Pers (İran) İmparatorluğunun resmi yazışma dili olmuştur. Aynı dönemde
Yahudiler tarafından İbranice yerine günlük konuşma ve yazı dili olarak kullanılmaya başlanmıştır. İsa'nın anadilidir. MS 7. yüzyılda İslamiyet'in
yayılması ile de yerini Arapça'ya bırakmıştır. Günümüzde yaklaşık 2.000.000 kullanıcısı vardır.
Amyant
Asbest ya da amyant, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı lifli yapıda kanserojen bir mineral. Halk arasında ak toprak, çorak toprak,
gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir.
Karakürk
Meteor bölgesinin Kurt mağarası kısmının en büyük ve en güçlü canavarıdır.
Kemikkafa
Sivri Ada Bölgesinin güçlü canavarlarından biridir.
Shen Kuo
Coğrafi kuzey, kuzey kutbunda tam 90 derece kuzey noktasıdır. Dünyanın küre biçiminde olması dolayısıyla sürekli kuzeye gidilirse bir noktada daha fazla
kuzeye gidilemeyecek, dünyanın en tepesi olarak adlandırılabilecek bir nokta bulunması gerekir. Böyle bir noktanın bulunması gerekliliği fikri ilk defa
Mısırlılar tarafından altıbin yıl önce ortaya atılmış ve ilk defa Shen Kuo adlı bir Çinli tarafından yazıyla belirtilmiştir.
Kolaylık olması açısından coğrafi kuzey, Kutup Yıldızının gösterdiği doğrultuda kabul edilir. Böylelikle kuzey kutbunda, Kutup Yıldızı gökkubbenin tam
tepesinde ufukla doksan derece açı yapacak şekilde durmaktadır. Ancak dünya ekseninin 25000 yılda tamamladığı yalpalamasından ötürü bu yaklaşım tam olarak
doğru sayılmaz. 2002'de kutup yıldızı, en yüksek kesinlikle coğrafi kuzeyi gösteren yıldızdı fakat 4000 yıl önce en yüksek kesinlikle kuzeyi gösteren yıldız
Thuban adlı gökyüzünde +64° 22' açıklıkla yıldızdı. Bu da demektir ki 4000 yılda yerin ekseni 25° 38' kayma göstermiştir. MS 20346 yılında Thuban tekrar
88° 43' açıklıkla yeni kutup yıldızı olacaktır.
Günümüzde coğrafi kuzey GPS sayesinde yüksek kesinlikle belirlenebilmektedir.
Bardini
Véronique’in İkili Yaşamı 1991 Fransa - Polonya ortak yapımı psikolojik drama filmdir. Özgün adı La Double vie de Véronique tir. Yönetmenin ülkesi
Polonya'da Podwójne Zycie Weroniki adı ile gösterilmişti.
Filmin Polonya'lı yönetmeni Krzysztof Kieslowski, aynı zamanda Krzysztof Piesiewicz'le birlikte filmin senaryosunu da yazmıştır. Film Kieslowski'nin
kısmen de olsa Polonya dışında yapılmış ilk filmidir. Özgün adı Fransızca olan filmin dili hem Fransızca hem de Lehçe'dir. Başrolünde Fransız aktrist
Irène Jacob'un oynadığı bu fantastik filmin müziklerini ise Zbigniew Preisner yapmıştır.
Kieslowski'nin renk üçlemesinden önceki filmi olan "Véronique’in İkili Yaşamı", birbirinden uzak iki ülkede yaşayan ve isimlerine kadar birbirlerine çok
benzeyen, buna karşılık hiçbir ortak noktaları bulunmayan ve hiç tanışmamış iki genç kadının gizemli ve anlaşılmaz bir şekilde birbirlerinden
etkilenmelerini şiirsel bir dille anlatır.[1]
Film, yönetmenin son filmi olan (aynı zamanda renk üçlemesinin de üçüncü ve son filmi) "Kırmızı" ile bariz benzerlikler gösterir (O filmde de baş
rolde yine Irène Jacob oynuyordu). Zaten Kieslowski, renk üçlemesini oluşturan filmlerin tamamında da (Üç Renk: Mavi (1993), Üç Renk: Beyaz (1994),
Üç Renk: Kırmızı (1994)) en hayranlık duyduğu temalar olan tesadüfi olaylar ve şans eseri rastlaşmalar gibi temalara sıklıkla değinir. Jacob'un
canlandırdığı Véronique (ve Weronika) açıkça kadının kusursuzluğunun idealize edilmiş bir yansımasıdır, Kieslowski'nin kadınlığa bir övgüsüdür.
Krzysztof Kieslowski'ye FIPRESCI ve Jüri Özel Ödüllerinin verildiği Cannes Film Festivali'nde Irène Jacob da "En iyi Kadın oyuncu" ödülünü kazandı.
Altın Küre ve César ödüllerine aday gösterilen film 8 ayrı ödülün de sahibi oldu.
Vahşi
Meteor Bölgesinde yaşayan bir canavardır.
Granit
Granit, sert, kristal yapılı minerallerden meydana gelen taneli görünüşlü magmatik derinlik kültesi. Plüton içindeki taneler çoğunlukla gözle görülebilir
büyüklüktedir. Esas mineralleri feldspatın ortoklas cinsi ile az miktarda plajioklas ve kuvarstır. Ayrıca mika, hornblend, piroksen ve ikinci gruba giren
turmalin, apatit, zirkon, grena, manyetit gibi mineraller de bulunabilir.
Granitlerin renkleri, genellikle açık olmakla birlikte, içindeki feldspatların ve diğer minerallerin cins ve miktarına göre gri, pembe, kırmızımsı olabilir.
Granitler, yeryüzünde çok yaygın olarak bulunurlar. Çeşitli yer kabuğu modellerinde görünür. Yeryüzünün temelini teşekkül ettirdiği kabul edilmektedir.
Doğada dayk, silis ve batolitler halinde bulunabilir.
Yollarda parke ve bordür taşı, yapılarda yapı taşı olarak çok eskiden beri bol miktarda kullanılmaktadır. Aşınmaya, basınca, darbeye karşı dayanıklı,
güzel renkli ve iyi cila kabul eder. Atmosfer tesirlerine ve ayrışmaya karşı direnci yüksektir. Günümüzde daha çok parke ve bordür taşı ve bazı büyük
yapılarda kaplama taşı olarak kullanılmaktadır.
Granit, yeriçinde 400 santigrat derece civarında bir ısıya sahip olup, soğuması birkaç bin yıl gibi çok uzun bir zamanı kapsar. Bu ısı aynı zamanda
jeotermal suların da kaynağıdır. Yeriçine süzülen suların, granitlerin çatlakları arasındaki hareketi, hem granitin yüksek ısısı ile su sıcaklığını
arttırır hem de çözünebilir haldeki mineraller suyun bünyesine dahil olur. Jeotermal suların oluşumu bu şekilde gerçekleşir.
Vadi Kobrası
Meteor bölgesinin Sivri ada girişinde yaşayan bir tür yılan canavarıdır.
Garr
Eminönü'nde yaşayan bir cin türü canavardır.
Ardenneler
Ardenler (Fransızca: Ardennes) yoğun ormanlarla kaplı, tepelik ve büyük bir kısmı Belçika ile Lüksemburg sınırları içinde kalan, bir kısmı da
Fransa sınırları içine giren bölge. Fransa'daki Champagne-Ardenne bölgesine ve Ardennes iline ismini vermiştir.
Tora Tora
Dünya Savaşı'nda Pasifik Cephesinde hem Amerikalıların hemde Japonlar'ın bakış açısından Pearl Harbor Baskınını anlatan 1970 ABD-Japon ortak yapımı
savaş filmidir.
Plevne
Plevne (Bulgarca: Pleven), Bulgaristan'ın en kalabalık 7. şehridir. Ülkenin kuzeyindeki Plevne ilinin idari merkezidir. 93 Harbi sırasında
Gazi Osman Paşa tarafından Plevne Savunması'nın yapıldığı kenttir.
Estergon
Estergon Kalesi (Macarca: Esztergomi vár), Macaristan'ın başkenti Budapeşte'nin 60 km kuzey batısında Tuna nehri kıyısında yer alan ve Osmanlı
tarihinde büyük bir önem taşıyan bir kaledir. Macaristan sınırları içinde olan bir kaledir ve Tuna nehrini tepeden görür.
Estergon Kalesi 3 Ağustos 1543 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman zamanında ilk defa Osmanlıların eline geçti. Kalenin bulunduğu bölge bir sancakbeyliği
haline getirilerek Budin Beylerbeyliğine bağlandı. Ancak kale 1594 yılında Alman, Leh ve Venedikliler'den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatıldı.
Kuşatan orduya göre çok daha küçük bir orduyla savunulan Estergon Kalesi o sırada kalede bulunan Sokollu Mehmed Paşa'nın oğlu Anadolu Beylerbeyi
Sokolluzade Lala Mehmed Paşa'nın kumandanlığı altında kahramanca savaştı. Ancak kale açlık ve susuzluk nedeniyle sonunda teslim olmak zorunda kaldı.
Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi tarafından kaydedilen bu cesaretli savunma Estergon Kalesi türküsüyle Türk belleklerine yerleşmiş önemli bir tarihi
olaydır.
Estergon Kalesinin çevresi
Wikisource-logo.svg
Vikikaynak'ta, Estergon Kalesi ile ilgili metin bulabilirsiniz.
1605 yılında kaleyi geri almak isteyen Osmanlılar tekrar bir kuşatma düzenlediler. Bu sefer Sadrazamlık görevine getirilmiş olan Sokolluzade
Lala Mehmed Paşa 30 günlük bir kuşatmadan sonra kaleyi 29 Eylül 1605 tarihinde ele geçirdi. Kale bu tarihten sonra 78 yıl daha Osmanlıların elinde kaldı.
1683 yılında Osmanlıların II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığa uğramasından sonra Avrupa Devletlerinin Kutsal İttifak'ı oluşturarak Macaristan'ı
Osmanlıların elinden alması sonucu Estergon Kalesi bu sefer kesin olarak Osmanlıların elinden çıktı.
Anka
Bir Çeşit 25 seviye büyücü Asasıdır.
Halit Girmenç
Teşkilat sunucusunda oynayan 12 yaşında bir kardeşimizin ismi.
Kendisi Derindeki sır eklentisi gelmeden önce Şohben zehirlenmesinden hayatını kaybetti.
Duyarlı oyun yapımcılarımız onun Ad ve Soyadını bir efsun a vererek ailesini onure ettiler.
Duyarlılığından dolayı Mevlüt Dinç ve o şahane Ekibine Teşekkür Ederiz...
(Bu konu için ilerleyen zamanda bir sayımızda haber olarak yapılacaktır)
Philotheos
Eminönü bölgesinin Labirent bölümünün kralıdır.
Cevriye Sultan
Zincir Mağarasının sahibi Dev Ana'nın Sağ Koludur.
Ruh Çalan
Eminönü Bölgesinin Labirent bölümünde yaşayan bir canavardır.
Solucan
Yer altı bölgesindeki Cinlerin Patronudur.
Karacin
YerAltı bölgesinde yaşayan bir cin türü canavardır.
Dinazor
Dinozorlar 160 milyon yıl civarında kara hayatına egemen olmuş hayvanlardır. Dinozor, Yunancada korkunç kertenkele anlamına gelen iki sözcüğün
birleştirilmesinden oluşturulmuştur. Bunun nedeni, geçmişte bilimadamlarının dinozorları bir cins kertenkele sanmalarıdır. Türkçede yaygın fakat
yanlış olarak dinazor diye yazıldığı da olur. Dinozorlar yeryüzünde ilk kez 230-225 milyon yıl önce göründüler. 65 milyon yıl önce ise, çok sayıda
dinozor türünün nesli tükenmişti
Fil
Her iki türün ayırt edici özellikleri gövdelerinin çok iri, burunlarının hortum biçiminde uzamış, bacaklarının kalın ve sütun biçiminde,
kulaklarının geniş (özellikle Afrika yaganında), kafalarının çok iri ve sürekli uzayan üst kesici dişlerinin (yagandişi) savunma dişlerine dönüşmüş
olmasıdır. Ama Asya yaganının dişisinde genellikle bu savunma dişleri bulunmaz. Ayrıca Sri Lanka da yaşayan alt türünün erkekleri de %30 oranında
fildişinden yoksundur. Renkleri bozdan kahverengiye kadar değişen yaganların derileri kalın, kılları seyrek ve kabadır. Burun delikleri uzun hortumlarının
ucunda yer alır; kaslı ve çok amaçlı bir organ olan hortumun ucundaki parmaksı uzantı, hayvanın küçük nesneleri tutabilmesini sağlar. Bu uzantı
Afrika yaganında çift, Asya yaganında tektir. Yaganlar su içmek için önce suyu hortumlarına çeker, sonra ağızlarına boşaltırlar. Erkeklerde testisler
gövdenin içinde korunduğundan testis torbaları yoktur.
Afrika yagaı yaşayan kara yılkılarının en irisidir; ağırlığı 7,5 tonu, omuz yüksekliği 3-4 metreyi bulur. Hindistan yaganının ağırlığı 5 ton omuz
yüksekliği 2,5-3 m dolayında, kulakları da Afrika yaganındakinden çok daha küçüktür. Yaganınların bütün azı dişleri aynı anda çıkmadığı için ağızlarında
işlevsel olan tek bir azı dişi bulunur; bu diş yıprandıkça yerini yenisi alır. Afrika yaganı 60 yaşına geldiğinde altıncı ve sonuncu azı dişini de yitirir.
Yaganların ortalama yaşam süresi 60-80 yıldır. Fillerin birbirleriyle iletişim içinde olması onların bir araya toplanmasını sağlar ve ayaklarını vurarak ya
da değişik sesler çıkararak 40-50 Hz arasında değişen frekanslarla iletişim kurarlar.
Ejderha
Efsanevi bir yaratık olan ejderha (Türkçesi Evren) çoğunlukla büyüsel veya ruhani güçlere, özelliklere sahip, kuvvetli ve büyük bir kertenkele veya başka
bir sürüngen olarak tasvir edilmiş, tanımlanmıştır.Genellikle ağızlarından ateş çıkardıkları da söylenmektedir. Batı tasvirleri genellikle kanatlıyken,
Doğu'daki tasvirlerde genellikle kanat bulunmaz. Ejderhalarınkine benzer özellikler içeren efsanevi yaratıklar neredeyse her kültürde mevcuttur.
Hatta ejderha Çin ve diğer Uzak Doğu ülkelerinin simgesidir. Ve çoğu zaman iki yüzlü düşmanları belirtmek için 2 başlı ejderha deyimi kullanılır.
Avrupada uğursuzluk getirdiklerine innanılır ;fakat uzakdoğuda uğur ejderha ile bir tutulur.Çin de oniki burçtan biri ejderhadır.Avrupada pek çok
efsanede kötü karakterdir;fakat uzakdoğuda ejderhalar sonsuz iyilik ve bilgelik getirdiklerine inanılır.Pek çok insan ejderhaların gerçekte yaşayıp
yaşamadığı konusunda tartışmalar yapılmıştır ,ve hala yapılmaktadır.Hatta ejderhalar hakkında belgeseller bile yapılmaktadır.Şüphesizki geçmişte
bulunan(bazı istisnalar hariç)ve ejderha iskeleti sanılan iskeletler dinozor iskeletleridir.Efsanelere göre yumurtlarlar.Bazı mitlere göre yavrularına
karşı şaşırtıcı derecede iyi anne olabilirler.Hazine biriktirirler ve onları korurlar.Dünyanın hemen her yerinde ejderha efsanelerine rastlamak mümkündür.
"Kainat, acun, var olan her şeyin tümü" gibi anlamlarda kullandığımız evren sözcüğü de etimolojik olarak kökenini ejderha figüründen almaktadır.
Türk mitolojisinde dünyanın bir ya da daha fazla ejderha tarafından döndürüldüğü yani "evrildiği" düşünülürdü. Bu ejderhaya da "eviren" denirdi.
Daha sonra "i" harfi düşmüş ve sözcük "evren" halini almıştır.
--------------------------------------------------------------------------------
Efsunlar ve özellikleri..
Yücelen Ekolü=Maksimum Hasar->373.000
Urban İcadı=Maksimum Hasar->354.000
Büyük Sahra Menşeili=Ateş->187.000
Mavi Alev Misali=Ateş->177.000
Nötron Yıldızı Emsali=Buz->187.000
Grönland Usulü=Buz->177.000
Mesmer Modeli=Elektrik->187.000
Kehribarlı=Elektrik->177.000
Zilfallon İcadı=Asit->187.000
Kezzaplı=Asit->177.000
Arsenikli=Zehir->187.000
Hidrofis Emsali=Zehir->177.000
Fevzi Bey Modeli=Büyü Hasarı Fiziksel->93.000
Kan Çalan Modeli=Büyü Hasarı Fiziksel->88.000
Bilge Kağan Modeli=Büyü Hasarı Buz->93.000
Nitrojen Tipi=Büyü Hasarı Buz->88.000
Tarshass Menşeili=Büyü Hasarı Ateş->93.000
Antik Mısır Tarzı=Büyü Hasarı Ateş->88.000
Azat Efendi İcadı=Büyü Hasarı Elektrik->93.000
Doğru Akım Destekli=Büyü Hasarı Elektrik->88.000
Hayyan İcadı=Büyü Hasarı Asit->93.000
Joker Emsali=Büyü Hasarı Asit->88.000
Paracelsus İcadı=Büyü Hasarı Zehir->93.000
Borgia Modeli=Büyü Hasarı Zehir->88.000
İbn-i Sina Modeli=İyileştirme Büyüleri->140.000
Mağara Şamanı Modeli=İyileştirme Büyüleri->133.000
Farabi Modeli=Maksimum Enerji->239.000
Aktar Şevket Modeli=Maksimum Enerji->200.000
Kutadgu Bilig Modeli=Maksimum Kudret->137.000
Kurt Şaman Tarzı=Maksimum Kudret->120.000
Mynet'in Gazabı ve Türk Telekom'un Yenilikleri . . !
Merhaba Değerli İKV oyuncuları..
Sobee'nin Mynet'in esirliğinden kurtuluşunu hepimiz seyrediyoruz. Esirlik diyorum çünkü Mynet'in zamanında ne Sobee ne de Mynet gözle görülür elle tutulur bir çaba sarf etmiyordu. Bunun sebebini bilmiyorduk ama aralarında sıkı bir bağ olmadığı kesindi. Kimi oyuncular katlandı kimileri bırakıp gitti. Mynet'in esirliğinde sadece en büyük efor 49 paketi açılması. Paketten sonra kaç yenilik oldu ? ( 0 ) Kaç hata giderildi ( 0 )... Sobee, Türk Telekom'un bünyesine girdiğinden beri gelişmeler alenen ortada. ( Bknz : Oyun hataları giderildi hatalar neredeyse 0'a indi. Şikayet işi en kolay seviyeye getirildi. Etkinliklere daha çok özen gösterildi. ) Nice yeniliklerde ise zamanını bekliyor. Yeni bölgeler, yeni forum, yeni ve şaheser itemler vs. vs. vs. Görünen o ki Hem Sobee Hem Türk Telekom'un çabası yüzümüzü güldürmeye başladı. En azından eskisi gibi somut bir tavır ile oynamıyoruz bu oyunu. Bizler bu çalışmalarına karşın en azından en az 1 hesabımızı Türk Telekom'a taşımamız onlara maddi yöndende teşekkür etmemizi sağlar.
1 IP den 3 farklı mail adresi alınabiliniyor. Yani 3farklı Karakter hesabını tek IP'ye taşıyabilirsiniz. Bunlar sadece 3 mail ile sınırlandırılmayacak. [DEV]Gorgar söz verdi . Yinede Mynet'ten şaşmam diyen arkadaşlar için ise hesap transferi var ve yeni gelen kampanyalarda şanslı olan taraf ağırlıkla Türk Telekom Plus'u olanlara olacak. Mynet'in bize çektirdiği eziyetleri hepimiz şahit olduk. Bir şansda Türk Telekom'a vermeye değmez mi
Bu sayıda emeği geçen Tüm Amisos Lonca üyelerine teşekkür ederim..
Bu sayıda emeği geçen kişiler...
AmisosEmmi
Amisosxxpitbull
Amisosxxbambam
Amisosxxdüello
Amisosxxmbesenk
Amisosxxşef
Amisosxxantepli
Amisosxxamartis
[/color][/b]
Karakter Adı :AmisosxxAmartis Sunucu : TıLsım.. LonCa : Amisos KLan : LoDoS.. KarakTer : Savaşçı
Arkadaşım öncelikle bu açıklama ve bilgiden dolayı teşekkürler.Ellerine emeğine sağlık.Birde loncanıza alım var mı? Onu merak ediyorum.Eğer alım var ise başvuru işlemlerimi nereden gerçekleştireceğim söylermisin.
uqaLaxBebehq yazdı:Arkadaşım öncelikle bu açıklama ve bilgiden dolayı teşekkürler.Ellerine emeğine sağlık.Birde loncanıza alım var mı? Onu merak ediyorum.Eğer alım var ise başvuru işlemlerimi nereden gerçekleştireceğim söylermisin.