biraz dinlendikten sonra beni çağıran Arzuhalci Ağabeyin yanına uğradım. Bana vereceği bazı görevler varmış. Bir iki de nasihat. Yer altında bulunan bu uzaydan geldiğini düşündüğüm bir medeniyetin keşfini bana yaptırmak istiyorlardı. Neden uzaydan geldiğini düşündüğümü sorgulaya bilirsiniz. Çünkü oraya ait değilmiş gibi...
Bir giriş tespit ettim ve kapının nereye çıktığını bulmam gerekiyordu.

Duvarda bulunan semboller oldukça ilgimi çekmişti. Beni neyin beklediğini düşünemiyordum bile.
Uzun, zorlu ve tuzaklarla dolu bu labirentinde sonunda bir şehir çıktı karşıma. MERAN ŞEHRİ.

Meranlar tarafından yapılmış olan bu şehirden gözümü alamıyordum. Daha öncekilere benzemiyor, sanki kıyamet buraya hiç uğramamış gibiydi. Gördüklerimi hemen dönüp anlattım ve yeni bir takım görevler verdiler. Bazı şüphelerim var. Burayı ilk ben keşfetmiş olamam.
Bu zorlu şehirdeki görevleri desteksiz yapabileceğimi düşünmediğimden bazı arkadaşlarımı da buraya çağırdım ve koyulduk bize verilen görevleri sorgusuzca yapmaya.

Tüm görevlerinizi yaptık artık bu şehirden gitmek istiyoruz dememize rağmen son bir emir daha iletildi. İflis'i öldür.

Zorlu bir süreçti. Bilinen düşmanlara hiç benzemiyordu. her şey iyi giderken tüm kudretimizi çalıyordu. Tabi bugüne kadar verilen emirleri nasıl yaptıysak bunu da öyle sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdik. Ödül olarak her birimize Meran Mücevheri taktim ettiler. Bir hayli göz alıcıydı.

Artık yeraltının keşiflerine devam edebilirim. Duydum ki 3 başlı yaratıklar varmış. Sanki ejderiyası var...