Bu günün önemi üzerine bende birkaç cümle söylemek isterim. Çanakkale savaşında atalarımız günlerce haftalarca aç, hasta, kötü durumdalardı. Fakat bu duruma rağmen bizim asil atalarımız ölmeyi bir hiç sayarak korkusuzca düşmanlarla savaşmıştır. Ne kadar şanlı ve asil bir tarihten geldiğimizi iyi bilmeliyiz. Öyle yüce bir atalarımız vardı ki savaşta yaralanan düşman askerini savaş bittikten sonra hastahaneye getiren o asil atalarımızdır. O zaman bu ülkeyi alamadılar. Allah'ın izniylede bu ülkeyi kimseye bırakmayız. Türk milleti kimsenin emrinde deil sonuna kadar bağımsız ve hür yaşar.
IIICrazyİlkerIII / Crazyilkerxx
Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
- CRaZYiLKeR
- Acemi Savaşçı
- Mesajlar: 3
- Kayıt: 04 Ara 2009 20:10
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Lodos
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Bizi eskiler tanır. Yeniler örnek alır...
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Şehitlerimize Saygılarımla...
Dünyada nice zaferlerle bu vatanı geleceğe armağan ettiler.Üstlerine düşen görevlerini kat ve kat fazlasıyla yerine getirdiler.Hele biri var ki ;
Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi. Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı. Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı. 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı. Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü. Sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti. 1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti...
Ve kahraman TÜRK askerleri sadece adını TÜRK tarihine değil tüm dünyaya duyurdu.
Şuanda hayattaysak ve ay yıldızlı şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa onlar sayesindedir.Unutma Unutturma..!
Şehitlerimizi bir kez daha Saygıyla Anıyoruz... Ne Mutlu Türküm Diyene..!
LoNcA BETA KURUCU
ogezen / XxXKaRanLıKxXx
Dünyada nice zaferlerle bu vatanı geleceğe armağan ettiler.Üstlerine düşen görevlerini kat ve kat fazlasıyla yerine getirdiler.Hele biri var ki ;
Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi. Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912'de Balkan Savaşları'na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi'nde görev aldı. Çanakkale Savaşları'nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı. 18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı. Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü. Sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti. 1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti...
Ve kahraman TÜRK askerleri sadece adını TÜRK tarihine değil tüm dünyaya duyurdu.
Şuanda hayattaysak ve ay yıldızlı şanlı bayrağımız dalgalanıyorsa onlar sayesindedir.Unutma Unutturma..!
Şehitlerimizi bir kez daha Saygıyla Anıyoruz... Ne Mutlu Türküm Diyene..!
LoNcA BETA KURUCU
ogezen / XxXKaRanLıKxXx

www.loncabeta.com
Farkı Farket! Ve Hazmet Sana Zahmet!..
- Mancybugra
- İskele Babası
- Mesajlar: 42
- Kayıt: 22 Ara 2009 13:18
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Lodos
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Zaferin büyüklüğü, savaşın çetinliği ile ölçülür.Mancy
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Çanakkale sadece bir savaş değildi; gururdu, onurdu, namusdu... Ya Çanakkale geçilseydi... Bir milletki sehr-i İstanbulu feth etmiş. Bir milletki 3 kıtaya hakim olmuş...Bu bir hak savasıydı.Bugun Çanakkale Savaşı şehitlerini anıyoruz demekle yetınmemeliyiz. Ecdadımız için ne yapıyoruz? Onların bize hediye verdiği ve emanet olarak bırakdığı vatanımız için ne yapıyoruz? Bırakın Türk, Kürt , Laz, Çerkez, bizler evlad-ı Osmaniyeyiz. Bu topraklar hepimizin atalarının kanı ile sulandı. O bayrak hepimizin namusu, göz nuru, şerefi.Çanakkale emperyalizmle olan savaşımızdı.Bugun gençlik olarak emperyalizmin kucağına düşmemize ramak kaldı. Dilimize bile sahip çıkamamakdayız. Unutmayın bir kültürü asimile etmek dilinden başlar. Asimile edilen bir millet yok olmaya mahkumdur. Ne olur, ne olur allah aşkına asimile olmayalım, okuyalım, okutalım... Aynaya bakdığımızda giyimizle, saçımızla, başımızla, ben bu ecdada layıkmıyım diye sordugumuzda EVET diyebilelim.
Şehitlerimizi Rahmetle Anıyorum...
Şehitlerimizi Rahmetle Anıyorum...

- DjNaDo
- İri Fare Avcısı
- Mesajlar: 58
- Kayıt: 04 Ara 2009 17:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Fıerce
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
18 Mart Çanakkale Zaferinin Mimarları Can Damarları Bu Cennet Vatanın Asil Kurucuları Tüm Şehitlerimizi Saygıyla Gururla Ve Şerefle Anıyoruz.
Mekanları Cennet Olsun...
Bütün Şehitlerimiz için bir Fatiha okumayı unutmayın .
Mekanları Cennet Olsun...
Bütün Şehitlerimiz için bir Fatiha okumayı unutmayın .
--DjNaDo - xxDjNaDoxx .
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
İngiliz-Fransız donanmasını yenip geri döndüren Kilitbahir ve Çanakkale'deki tabyalarımızı gezerseniz, buralardaki toplardan ancak bir-ikisinden kalma birkaç parça görürsünüz. Peki o tabyaları dolduran o büyük, gazi 137 top nerede? Buralardaki uzun, kalın namlulu, büyük gövdeli, asansörlü, raylı dev makineler ne oldular?
Acaba buraları işgal eden İngiliz ve Fransızlar, bizim için tarihi değeri çok yüksek olan bu topları götürmüş olabilirler mi?
Hayır, birkaçının namlusunu dinamit doldurup patlattılar. Öteki topların kamalarını çıkarıp denize attılar, böylece topları kullanılmaz hale getirmekle yetindiler. Götürmediler. işgalciler Milli Mücadele sonunda yenilerek çekip gittikleri zaman bütün toplar yerindeydi.
Toplar sadece kamasız, kullanılamaz durumdaydı. Ama zafer topları olarak bütün heybetleri ile yerlerinde duruyorlardı. Varlıkları ile büyük zaferi anımsatıyor, yaşatıyorlardı. Direncimizi, kararlılığımızı, dirilişimizi, uyanışımızı, kendimize gelişimizi, toprağı nasıl vatan yaptığımızı temsil ediyorlardı.
Peki kim yok etti bunları?
Biz!
Evet biz yok ettik.
1954 yılında Maliye Bakanlığı bu gazi topları, yani tarihimizi, hurda demir fiyatına bir hurdacıya sattı. Hurdacı da bütün topları kesti, biçti, söktü, parçaladı ve götürdü.
Nusrat mayın gemisini de sattık.
Peki, Yavuz?
Peki, Hamidiye?
Peki, Muavenet?
Peki, Bandırma?
Bunları da sattık. Sökülüp parçalandılar.
Peki, Savarona? Bunu da kiraladık. Birini bile müze-gemi yapmayı, korumayı düşünmedik. Bu bilinçsizlik, nankörlük, ruhsuzluk, bu yakın geçmişimizi yağmaya verme, önemsizleştirme bu kadarla kaldı mı?
Hayır.
Gittikçe artıyor, genişliyor, büyüyor, hızlanıyor.
Bu durumu sanki bizimle ilgisi olmayan bir televizyon dizisi gibi seyretmekteyiz.
Biz diri, canlı, hayat dolu, duyarlı, dikkatli, bilinçli, bağımsızlığa âşık, gururuna düşkün bir millettik.
Ne oldu bize?
Yoksa son yüzyıl içinde Çanakkale dirilişini, Milli Mücadeleyi, o kutsal çılgınlığı, zaferi, ilkellikten ve bağnazlıktan kurtuluşu, uyanışı, aydınlanmayı, çağdaşlaşmayı, kadın özgürlüğünü, cumhuriyeti, dünyanın Türk mucizesi diye andığı bu büyük macerayı yaşayan biz değil miydik? Yoksa bunlar milletçe birlikte gördüğümüz bir rüya mıydı? Şehitler, gaziler, kahramanlar, o öldürücü acılar, o emsalsiz sevinçler, inanılmaz başarılar hayal miydi?
Hayır!
Hepsi gerçek.
Ama içerden, dışardan söylenen ninnilerle, süslü kutular ve göz alıcı şişeler içinde sunulan uyku ilaçlarıyla bizi yeniden uyutmaya çalışıyorlar.
Tarih son kez uyarıyor:
Uyuma ey Türk!
Dirliğin, birliğin, dilin, benliğin, tarihin, yurdun, adın bir kez daha giderse, bir daha hiçbiri geri dönmez.
konfüçyüs
Acaba buraları işgal eden İngiliz ve Fransızlar, bizim için tarihi değeri çok yüksek olan bu topları götürmüş olabilirler mi?
Hayır, birkaçının namlusunu dinamit doldurup patlattılar. Öteki topların kamalarını çıkarıp denize attılar, böylece topları kullanılmaz hale getirmekle yetindiler. Götürmediler. işgalciler Milli Mücadele sonunda yenilerek çekip gittikleri zaman bütün toplar yerindeydi.
Toplar sadece kamasız, kullanılamaz durumdaydı. Ama zafer topları olarak bütün heybetleri ile yerlerinde duruyorlardı. Varlıkları ile büyük zaferi anımsatıyor, yaşatıyorlardı. Direncimizi, kararlılığımızı, dirilişimizi, uyanışımızı, kendimize gelişimizi, toprağı nasıl vatan yaptığımızı temsil ediyorlardı.
Peki kim yok etti bunları?
Biz!
Evet biz yok ettik.
1954 yılında Maliye Bakanlığı bu gazi topları, yani tarihimizi, hurda demir fiyatına bir hurdacıya sattı. Hurdacı da bütün topları kesti, biçti, söktü, parçaladı ve götürdü.
Nusrat mayın gemisini de sattık.
Peki, Yavuz?
Peki, Hamidiye?
Peki, Muavenet?
Peki, Bandırma?
Bunları da sattık. Sökülüp parçalandılar.
Peki, Savarona? Bunu da kiraladık. Birini bile müze-gemi yapmayı, korumayı düşünmedik. Bu bilinçsizlik, nankörlük, ruhsuzluk, bu yakın geçmişimizi yağmaya verme, önemsizleştirme bu kadarla kaldı mı?
Hayır.
Gittikçe artıyor, genişliyor, büyüyor, hızlanıyor.
Bu durumu sanki bizimle ilgisi olmayan bir televizyon dizisi gibi seyretmekteyiz.
Biz diri, canlı, hayat dolu, duyarlı, dikkatli, bilinçli, bağımsızlığa âşık, gururuna düşkün bir millettik.
Ne oldu bize?
Yoksa son yüzyıl içinde Çanakkale dirilişini, Milli Mücadeleyi, o kutsal çılgınlığı, zaferi, ilkellikten ve bağnazlıktan kurtuluşu, uyanışı, aydınlanmayı, çağdaşlaşmayı, kadın özgürlüğünü, cumhuriyeti, dünyanın Türk mucizesi diye andığı bu büyük macerayı yaşayan biz değil miydik? Yoksa bunlar milletçe birlikte gördüğümüz bir rüya mıydı? Şehitler, gaziler, kahramanlar, o öldürücü acılar, o emsalsiz sevinçler, inanılmaz başarılar hayal miydi?
Hayır!
Hepsi gerçek.
Ama içerden, dışardan söylenen ninnilerle, süslü kutular ve göz alıcı şişeler içinde sunulan uyku ilaçlarıyla bizi yeniden uyutmaya çalışıyorlar.
Tarih son kez uyarıyor:
Uyuma ey Türk!
Dirliğin, birliğin, dilin, benliğin, tarihin, yurdun, adın bir kez daha giderse, bir daha hiçbiri geri dönmez.
konfüçyüs
kazanılmış hiçbir başarı tesadüf değildir.
Cahiller; cehaletlerini kendilerine verilen yetkiyi kullanarak örtbas etmeye çalışırlar....
Cahiller; cehaletlerini kendilerine verilen yetkiyi kullanarak örtbas etmeye çalışırlar....
- Soulreaper
- İri Fare Avcısı
- Mesajlar: 66
- Kayıt: 14 Ara 2009 21:06
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Lodos
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Hiç kimse bir hiç uğruna vurulup tertemiz alnından yatmadı vatanım topraklarında mekanları cennet olsun.Bizler onlarada bir dua ve Fatiha okumakdan ve bu vatanı ne zorluklarla kazandığımızı bilmekten başka ne yapabiliriz ki onlar gerçtek desten -tarih ve bir onur-şeref sayfası yazdılar.
onlara ne kadar minnet duysakda azdır.
Saygılarımla
eminönü / SoulReapeR
onlara ne kadar minnet duysakda azdır.
Saygılarımla
eminönü / SoulReapeR
MAY THE HOLY LİGHT SHINE UPON YOUR PATH AFTER I REAP YOUR SOULS...BY SOULREAPER...
- firatli
- Sahaf Yardımcısı
- Mesajlar: 128
- Kayıt: 04 Ara 2009 17:24
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Lodos
- Lonca: A L P
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
Allah'ın Arslanları Bir Avuctular Havada Çarpışan Mermi Sağnağında Yılmadılar Vuruştular Düşman Göremedi Bu Kanatsız Melekleri Allah'ı istediler Ve Akşam Oldu Kavuştular Yaradanlarına ...
Re: Çanakkale Geçilmez ! [18 Mart 1915]
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz,gövde,bacak,kol,çene,parmak,el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
M.AkifERSOY
Değerli bir paylaşım teşekkürler
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz,gövde,bacak,kol,çene,parmak,el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
M.AkifERSOY
Değerli bir paylaşım teşekkürler