Günümüzden 100 yıl sonra insanlık barış, refah ve ilerlemenin altın çağında… Bütün hastalıkların tedavisi bulunmuş, insan ömrü 200 yılın üstüne çıkarılmış, nano-teknoloji ve genetik en popüler alanlar haline gelmiş. Şehirler tipik bilimkurgu filmlerindeki gibi robotlar, androidler ve uçan arabalarla dolu. Gelecek harika olacakken, bütün bunlar bir nükleer savaşla tarih oluyor…
“Dünyanın sonuna hoş geldiniz! The Day After Tomorrow filmi, Nightmare on Elm Street’le buluşuyor!”
Bunlar benim cümlelerim değil. Rifts’in yaratıcısı Kevin Siembieda’nın söyledikleri. Rifts, bütün bilimkurgu, korku ve fantezi dünyası elementlerini aynı çatı altında bir araya getirmeyi hedefleyen bir sistem.
Bütün bir yok oluş ve kaosla birlikte, dünya manyetik çizgileri de garip davranışlar sergiliyor. İki veya daha fazla hattın buluştuğu noktalarda uzay-zaman kırılıyor ve bu çatlaklardan garip yaratıklar Dünya’ya geliyorlar. Bunların bazıları korkmuş ve tıpkı bizler gibi kafası karışmış ölümlülerken bazıları cehennemin derin çukurlarından gelen iblisler.
Oyun, bu felaketin 300 yıl ilerisinde geçiyor. Bildiğimiz Dünya, zorlukla tanınabilmekte. Binlerce yabancı dünyayı birbirine bağlayan bir yamalı bohçaya dönmüş. Dünya’nın bir çok yerinde birbirinden ilginç ve alakasız varlıklar, kaosun çelişkili armonisi içerisinde bir arada yaşıyorlar. Neler yok ki? Sakin korular, yaratıklı balta girmemiş ormanlar, ejder ve perilerin mekanları. Bazı mekanlar günlük olarak değişirken, bazıları iki veya üç gerçekliği aynı anda yaşıyorlar. Robotekvari cyberpunk elementleri, fantezi kurguyerlerdeki ejderler ve bir dünya yaratık ile bir arada yaşıyor. Tabii geçen zamanla manyetik çizgiler sonucu ortaya çıkan felaketler biraz durulmuş ve Rift’ler (kırıklar) artık her gün karşılaşılan fenomenler olmaktan çıkmışlar. Dünya biraz daha stabil bir hale gelmesine rağmen yine de kaos içerisinde.
Rifts, sayısız yaratık dünyasına ve uygarlığına uzay zaman içerisinde yolculuk edebilip maceralar yaşamanızı hedefleyen bir rol yapma oyunu dünyası. Rift’in dünyası, sınırsız Megaevren’e açılan bir kesişim noktası.
Rifts’in en güçlü olduğu yanlardan biri; bu dünya için yaratılmış ekipman, büyü ve eşya sayısının çokluğu. Karakter sınıfları o kadar detaylı ki, ancak deneyimli oyun yöneticileri altından kalkabilir. Rifts’te birçok alt sınıf olmasına rağmen temel sınıflar, Men at Arms (dövüşçüler), Adventurers & Scholars (yetenek gerektiren meslekler), Practicioners of Magic (Büyü kullanıcıları), Psychics (bir şekilde mutasyon geçirmişler), Racial Character Class (ejderhalar), Coalition Soldier O.O.C.s (askerler) gibisinden özetlenebilir. Bütün bu ana karakter sınıflarının birçok alt sınıfı mevcut ve bütün bu alt sınıflar aşırı derecede detaylılar. Karakter sınıfları yazılırken sınıflar arası denge kesinlikle gözetilmemiş. Ancak birçok Rifts sever zayıf sınıfları oynamayı da çok eğlenceli buluyor. Ayrıca oyundaki teknoloji ürünü inanılmaz silahlar ve değişik teknolojik aygıtlar da, sınıfları dengelemek için çeşitli fırsatlar sunuyor.
Rifts’in en zayıf yanı; her şeyi işin içerisine katma endişesinin bazı tutarsızlıklara yol açması. Bütün her şeyin başarılı şekilde birleştirilebildiğini söylemek güç. Oyun yöneticisi olarak, size birçok materyal sunuluyor ancak oyunu günümüz rol yapma oyunu severinin memnun kalacağı bir hale getirmek işi de yine oyun yöneticisine düşüyor. Mesela benim oyun grubumdakilere, bir CS Military Specialist’in yanında savaşan, büyücü Merlin konseptinde bir karakteri inandırıcı kılabilmem için gerçekten çaba sarfetmem gerekir. Oyun dünyasını daha rafine, daha inanılır hale getirmek oyun yöneticisinin ellerinden öpüyor.
Rifts kitaplarındaki tasarımlar çok başarılı sayılmaz. Kitaplardaki görselleri oyunculara referans teşkil etmek yerine, oyuncunun hayal gücüne bırakmak daha faydalı olabilir. Bazı tasarımlar özellikle genç oyunculara oldukça eski gelebilir. Zira kitapta Robotek’ten fırlamış mangavari robotlarla ejderhalar bir arada bulunuyor. Bu kopuklukları oyuncuya yansıtmadan bir çok şeyi modifiye edilmiş tasvirlerle oyuncunun hayal gücüne bırakmak daha faydalı olacaktır.
Bunların dışında Rifts dünyası çok detaylı çalışılmış. Her bölgesi hakkında istemeyeceğiniz kadar bilgi mevcut. Ayrıca bildiğimiz Dünya’ya da çok sayıda referans ve gönderme içeriyor. Oyunculara uzun süre sıkılmayacakları ilginçlikte ve başka hiçbir oyunda göremeyecekleri farklılıkta fantastik ve teknolojik macera olanakları sunmak mümkün.
Sisteme gelirsek, Rifts’in sıkça eleştirilen yanı; eski fanlarını kaybetmemek adına, 80’lerden beri sistem üzerinde devrimsel değişiklikler yapmayışları ve sürekli var olan sisteme eklemeler yapmaları. Bu sebeple sistem her durumda geriye nispeten uyumlu olsa da, oldukça hantal ve yaşlı. Temellerin aynı kalması, oyunun kemikleşmiş oyuncu kitlesinin oyuna bağlı kalmasını sağlasa da, daha kullanıcı dostu kurallara alışık modern oyuncular Rifts’le uğraşmayı tercih etmeyebilirler. Ayrıca bir çok Rifts sever, ev yapımı house rule’lar kulanmayı seviyorlar. House rule’lardan hoşlanmayan, her şeyin daha temiz ve belirli olmasını tercih edenler Rifts içerisinde kaybolabilirler.
Rifts, 1990’ların rol yapma oyunu oynamak isteyip, fanteziyle sınırlı kalmak istemeyen oyun grupları için cazip alternatiflerden biriydi. Dünyanın esnek yapısı sayesinde modern Kral Arthur’lardan droid’lere, her tarzın nispeten mantıklı bir kurgu içerisinde bir araya gelebildiği bu sistem, uzun savaş seansları ve atılan zar sayılarıyla ün salmıştı. Peki günümüzde Rifts oynamayı anlamlı kılan şey ne olabilir? Rifts’in en büyük avantajı aynı tadı veren, benzer bir rol yapma oyununun olmayışı. Farklı oyun deneyimleri arayanlar, tamamen kendine has bir dünyaya ve oynanışa sahip olan Rifts’e bir şans verebilirler, tabii oyunu oynatacak bir oyun yöneticisi bulabilirlerse.
Ömer Kürşad Karamahmutoğlu.
