ABD`nin Kaliforniya eyaletinde Livermore kasabasında bir itfaiyeye kurulan ampul tamı tamına 110 yıldır yanıyor. 1901 yılında bir iş adamı tarafından itfaiyeye bağışlanan ampul, bu dönemden beri birkaç küçük istisna dışında yanmaya devam ediyor. Kasabanın elektrikten sorumlu yetkilisi Lynn Owens ampulün bu kadar uzun zamandır yanmasının bilim adamlarını şaşırttığını belirtiyor. Ancak ampulü tasarlayan kişi Edison`un rakibi Adolphe Chailet. Chailet Edison`dan daha iyi ampul yapma iddiasına giren kişi. Chailet`in bu rekabetle bu kadar uzun ömürlü ampul tasarladığı tahmin ediliyor. Livermore kasabasına binlerce turist gelmesini de sağlayan ampul 110. doğum gününü de kutlarken Guiness Rekorlar Kitabı`na girmeye hak kazandı.
Vücut ısıımız nasıl ayarlanır
Vücudumuzun ısısını korumasına kış aylarında üzerimize giysiler giyerek biz yardımcı oluyoruz ama sıcak yaz aylarında üzerimizde çıkaracak bir şey kalmayınca vücudumuz ısısını nasıl ayarlıyor? Sıcak yaz aylarında vücudumuz ısısını terleme yolu ile koruyor ve ayarlıyor. Beynimizde terlemeyi düzenleyen özel bir bez var. Adı da "hipotalamus". Ayrıca derimizin altında yumak görünümlü 2 milyon ter bezi ve bu bezlerin her santimetrekaresinde 400 ince kanal var. Çevre ısısının artması ile beyin, ciltteki ter bezlerini uyarır. Bu ter bezleri de ince kanallar vasıtası ile, deri üzerine gözle görülemeyecek kadar az bir sıvı salgılarlar. Cilt üzerine çıkan bu sıvı buharlaşırken vücudun ısısını da alır. Aynen esen bir akşam rüzgarından, serinletici bir fandan veya kapı önüne dökülen bir sudan sonra duyulan serinlik hissi gibi cilt soğur. Gözle görülen ve görülmeyen olmak üzere iki çeşit terleme vardır. Nefes verirken bile terleriz. Bu arada çıkan su buharı gözle görülmez. Diğeri de yüzümüzde, ensemizde ve özellikle koltuk altlarımızda yoğun olarak bulunan ter bezlerinin salgıları sonucu oluşan terlemelerdir. Böylece vücudumuzun bir şekilde soğuması sağlanmış olur. Aynı çevre ısısında bazıları rahatsız olur ve aşırı terlerken, bazıları da bir rahatsızlık belirtisi göstermez, hallerinden memnun otururlar. Kimileri sıcak yaz günlerini severken, kimileri de kapalı, puslu kış günlerini sever. Peki, bunun tıbbi bir açıklaması var mıdır acaba? Tıbbi değilse bile basit bir açıklaması vardır. Her insanın vücut ısısı, daha doğrusu önceden ayarlanmış ortalama vücut ısısı aynı değildir. Vücudu 36 dereceye ayarlanmış bir insan, 38 dereceye ayarlanmış bir insana göre, çevresindeki sıcaklık yükselmelerine daha hassastır. Terleme ve dolaşım sistemlerinin termostat düğmesi daha düşük derecelere ayarlanmış insanlar, düşük çevre sıcaklıklarında kendilerini daha rahat hissederler.
Hayvanların yedikleri gıdaların renklerinin, neresinden çıkarsa çıksın, çıkan şeyin rengi ile bir alakası yoktur. Buna en iyi örnek inektir. Bir ineğin en çok yediği yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, moleküllerin ise renkleri yoktur. Sütün renginin beyaz olmasının nedeni içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum kasinat (case-inate)tır. Peki o zaman dışkı niçin kahverengi, idrar niçin açık san renktedir? Dışkının kahverengi olmasının sebebi bağırsaklarda hazmı sağlayan sıvılar, özellikle de safra suyudur. Safra suyu asdan değil, sirklerdeki trapezciler gibi geriye yarım ters takla atmaktadırlar. Tavana yaklaşınca, ön ayaklarını başlarının üzerine çekerek ters dönmekte ve tavana önce ön ayakları ile dokunmaktadırlar. Sonra sıra ile diğer ayaklarını da koyarak vücutlarının tavanda tutunmasını sağlamaktadırlar.
Baklavanın Tarihi Asurlar a kadar uzanır ancak bu tatlı, iki hamur arasına kuru meyvelerin serpiştirilip, fırında pişirilmesiyle yapılıyordu. Bu baklava fünyanın çeşitli ulusları tarafından çok sevildi ve değişik şekillerde yapıldı.
Osmanlı da Baklava
Halk arasında çok sevilen baklavanın ünü zamanla Osmanlı Sarayı na kadar uzanmış; bayram, düğün ve özel kutlama sofralarında mutlaka yer almıştır. Hatta baklava yapımı o kadar ciddiye alınmış ki, 17. yüzyıl sonlarında Saray da baklava alayı oluşturulmuştur. Saray’da baklavanın önemi, konaklardaki gibi sadece zenginlik ve ince zevk alameti sayılmasından değil, aynı zamanda devlet törelerine girmiş olmasındandı. 17. yüzyılın sonlarında veya 18. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış olan baklava alayı geleneği, bunun en belirgin örneğidir. Ramazan ayının ortasında, padişahın askere iltifatı olarak, Saray’dan Yeniçeri Ocağı’na baklava giderdi. Her on askere bir sini baklava hazırlanır ve Saray mutfağı önünde dizilirdi. Silahtar Ağa, bir numaralı yeniçeri olan padişah adına ilk siniyi teslim aldıktan sonra, diğer sinilerin her birini ikişer asker nizami olarak yüklenirdi. Her bölüğün amirleri önde, baklava sinilerini taşıyanlar arkada, açılan kapılardan dışarı çıkarak kışlalara doğru yürüyüşe geçerlerdi.
Baklavanın çok sevildiği ve yaygın olarak yapıldığı bir yer ise, ABD nin Teksas eyaletidir. Baklava dünyanın bu köşesine Çek Cumhuriyeti nden gitmiştir. 19. yüzyılda, Teksas a göç eden çekler, beraberlerinde baklavayı da götürmüşler. Böylelikle Teksas Baklavası da literatüre girmiş. Ayrıca tüm Arap Yarımadası nda, Kuzey Afrika ülkelerinde, Türk cumhuriyetlerinde, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Hindistan, Afganistan ve Ermenistan da sevilen tatlılar arasındadır.
Yaptığın paylaşımlara saygım sonsuz ama unutma burası bir muhabbet konusu yani sürekli bir bilgi paylaşımına gerek olduğunu düşünmüyorum. Gerekli gereksiz üst üste bu kadar mesaj atmana gerek yok. Sözlerimde yanlış anlaşılmasın muhabbet etmek isteyen insanları devamlı beklerim fakat gereksiz post kasımına da karşıyım.
SkyBlue yazdı:Yaptığın paylaşımlara saygım sonsuz ama unutma burası bir muhabbet konusu yani sürekli bir bilgi paylaşımına gerek olduğunu düşünmüyorum. Gerekli gereksiz üst üste bu kadar mesaj atmana gerek yok. Sözlerimde yanlış anlaşılmasın muhabbet etmek isteyen insanları devamlı beklerim fakat gereksiz post kasımına da karşıyım.
Ben post kasma çabasında değilim. Bu konuya giren yok artık sadece alpaslan abi ve bir kaç arkadaş bir kaç gün girdi ve ayrıca yukarıda paylaşımlarıma saygın olduğunu söylemişsin ama 2 satır altta gerekli gereksiz olduğunu söylemişsin. Ayrıca post kasmaya çalışsaydım emin ol şuan 1 haftada sayfa sayısını 200 lere çıkarmıştım.
Skyblue, sana hak veriyorum dostum. Sende bir bakıma haklısın ama napıyım forumda öyle boş beleş konular var ki, en güzel konulardan birinde (bu konuda) kendi çapımda bilgi paylaşayım da insanlar faydalansın dedim. Belki sana ona buna göre bir post kasma olabilir. Neyse bundan sonra bu konuda herhangi bir bilgi paylaşımı yapmayacağım. Sadece muhabbet ederim.