Bu salakça tartışmayı bu iki yazıyla sonlandırıyorum :
"Hristiyanların kendi içinde çelişkiler taşıyan “Noel Baba” figüründen binlerce yıl önce Türk Mitolojisinde var olan soğuk tanrımız “Ayaz Ata” ay ışığından yaratılmıştır. Mitolojik atamız “Ayas Han” ve “Ak Ayas” olarak da tanınır. Türk Astrolojisinde “Ayaz Ata” ; Ülker burcunda yer alan altı yıldızda , göklerin altı deliğinde yer alır ve soğuk tanrımız oradan soğuk hava üfleyerek kışı başlatır. Günümüzde Gaziantep Çepnileri’nin Ülker burcuna ve “Ayaz Ata”ya saygı göstermek ve kışı karşılamak için, kesilen kurbanlarının, çocukların kıyafetlerinin, evlerin kapılarının, meyve ağaçlarının dallarının kavuniçi bir renk ile bir parça boyaması bu mitolojik atamızın hala halk arasında varlığını sürdürdüğünün bir kanıtıdır.
“Ayaz” kavramı günümüzde hala açık havada, ay ışığında görülen soğuklar için insanlarımız arasında kullanılarak yaşamaktadır. Bu kelime etimolojik olarak incelendiğinde Türk tarihinin en eski devirlerinden beri kullanıldığı görülür. Bu durum ile “Ayaz Ata”nın çok eski bir mitolojik karakterimiz olduğu kanıtlanmaktadır. “Ayaz Ata” birçok Türk topluluğunda kışın soğuklarda kimsesizlere, fakirlere yardım eden kutsal bir semboldür.
“Ayaz Ata” ve Türklerin Yeni yılı “Nardugan Bayramı” Noel kutlamalarının Hun Türkleri üzerinden Avrupa’ya geçtiğinin bir kanıtıdır. Türkiye’de “Ayaz Ata” insanlarımız tarafından yeteri kadar tanınmamaktadır. Batı kaynaklı ve kapitalizm tarafından şişirilmiş sahte bir karakter olan “Noel Baba” yerine insanlarımıza kendi tarihimizden ve mitolojimizde yer alan “Ayaz Ata” karakterimizi öğretmeliyiz. Öz kültürümüze ait olan bu karakteri çocuk kitaplarında, film ve çizgi filmlerde, hediyelik eşyalarda kullanarak toplumumuza tanıtmalıyız. “Ayaz Ata”nın insanlarımız tarafından tanınması ve sevilmesi Türk kültürüne katkı sağlayacak önemli bir adım olacaktır.
TÜRK’ÜN İÇİNDE BULUNDUĞU KÖTÜ DURUMLARDAN KURTULMANIN İLK ADIMI, HAYATIMIZIN HER ALANINDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜ YAŞAMAK VE YAŞATMAKTIR"1
"Türkler tarih sayfalarında yer almaya başladıkları ilk dönemlerden beri yeni yılı Akçam ağaçlarını süsleyerek, ateş yakararak ve dans ederek kutlarlar. Bu özel güne “Nardugan Bayramı” adı verilmiştir.
Kutlama günü insanlar yeni kıyafetler giyerler. Tüm akrabalar bir araya gelir ve özel yemekler hazırlanır. Kadim Türk Astrolojisinde her yıl 21-22 Aralık arasında gündüz gece ile savaşır ve sonunda güneş galip gelir. Bu zaferden sonra gelen ilk dolunayda yeni yıl kutlanır. Bu bayram atalarımız için bir “Yeniden Doğuş Bayramı”dır. Türkler ile akrabalıkları bilimsel olarak kanıtlanmış olan Sümerlerde de “Nardugan Bayramı” kutlanması yeni yıl kutlamalarının Türk kökenli olduğuna oldukça sağlam bir kanıttır.
Eski Türklerin sahip olduğu “Hayat Ağacı” inancı, yaz kış yapraklarını dökmeyen Akçam ağacı ile sembolize edilmiştir. Türklerin çok eski çağlardan beri Akçam ağacının süslemesi, tören sırasında ağacın altına hediyeler konması ve ağaca renkli bez parçaları bağlanarak yeni yıl için dileklerde bulunulması; Avrupalıların “Noel Ağacı” geleneğinde bir Türk etkisi olduğunu kanıtlar. Günümüzde de bazı köylerimizde “Dilek Ağacı” adeti devam etmektedir. Yeni yıl kutlamaları ve ağaç süsleme Türklerden Sümerlere, oradan da Anadolu üzerinden Avrupa toplumlarına geçmiştir
Ak sakallı bilge ve yardımsever kişi, “Tengri Ülgen” ve Kış mevsiminin atası “Ayaz Ata ile batıdan çok önceleri Türk Mitolojisinde var olmuştur. Kutlama sırasında atalarımız Akçam ağacının etrafında “İnderbay” denilen dairesel bir oyun oynarlardı. O gün tüm kötülükler, dargınlıklar unutulur herkes birbirine çok iyi davranırlardı. Günümüzde tamamen batı kültüründen kopya ettiğimiz yılbaşı kutlamalarının kökeninde kendi kültürümüz olduğunu ne yazık ki pek az Türk biliyor.
Bilimde, sanatta, uygarlıkta ve bunlara bağlı, hayata dair bir çok alandan Türk Kültürü kendinden başka toplumları etkileyebilecek kadar özel örnekler sergilemiştir. Ne yazık ki kadim kültürümüzün özel değerlerine sahip çıkamadık. Onları batı kültürüne kaptırmakla kalmadık; birde bize ait değerleri onlardan taklit ederek yaşamaya başladık. Şanlı tarihimizdeki birçok atamızın dediği ve yüce Atatürk’ün de açık seçik ifade ettiği gibi;
“Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”2
(1)
http://turkelidergisi.com/turk-cocuguna ... -ayaz-ata/
(2)
http://turkelidergisi.com/yeni-yil-kutl ... n-bayrami/