***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Mikhail Gorbaçov

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov, (Rusça Михаи́л Серге́евич Горбачёв, Ukraynaca Миха́йло Сергі́йович Горбачо́в) SSCB devlet adamı. 1985'ten 1991'e kadar Sovyetler Birliği'ni yöneten lider. Gorbaçov'un perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) adını verdiği reform çalışmaları Soğuk Savaş'ı bitirdi; ancak bu reformlar Sovyetler Birliği Komünist Partisinin ülkede politik üstünlüğünü kaybetmesine ve sonrasında da Sovyetler Birliği'nin dağılmasına neden oldu. Gorbaçov, 1990'da Nobel Barış Ödülünü kazandı.

Mihail Gorbaçov, ülke ekonomisinde gözle görülür bir ilerleme sağlayamadığı için SBKP'nin reformcu üyeleri tarafından eleştirilmeye başlandı. Ancak çeşitli ülkelere yaptığı gezilerle dıştaki itibarını artırdı. Çin Halk Cumhuriyetine giderek bu ülkeyi 30 yıldır ilk ziyaret eden Sovyet lideri oldu. Federal Almanya, İngiltere, Finlandiya'yı ziyaret etti.

Gorbaçov iktidara gelince aşırı alkol tüketimine ve yolsuzluklara karşı kampanya açtı. Halk ve Sovyet yöneticileri ile ilişkileri daha sıklaştırdı. Yönetici kadroyu gençleştirdi. Dış siyasette batı ile daha yakın ilişkiler kurdu. ABD başkanı Reagan ile Cenevre'de zirve toplantısı yaptı. Silahsızlanma, bilim, kültür, eğitim alanlarında bilgi alış verişi için anlaştı (1985).


Ronald Reagan ve Mihail Gorbaçov, 1986 Reykjavik zirvesinde.
1986'da Reykjavik'te, yeniden yapılan zirve görüşmesinde, silahların denetimi görüşüldü. Fakat ABD başkanı Reagan Yıldız Savaşları projesinden taviz vermediği için silahsızlanma görüşmesinden bir netice alınamadı.

1987 senesinin başında, yönetimde iktisadi reformlardan, dış siyasete verilecek yeni yönleri açıkladı. Glasnost, perestroikaya gidileceği tasarısı yüksek Sovyet meclisinde oybirliğiyle kabul edildi. Temmuz 1987'de Avrupa ve Asya'da yerleştirilmiş olan orta ve kısa menzilli füzelerin imha edilmesini kabul etti. 1987'de yayımladığı kitabında reformları geniş açıkladı. Ekim devriminin 70. yıl dönümündeki konuşmasında Stalin ve Troçki'yi eleştirdi. Başkan Reagan ile orta menzilli füzelerin imhası için antlaşma imzaladı (8 Aralık 1987).

Gorbaçov'un en önemli meseleleri SSCB'ye bağlı cumhuriyetlerdeki milliyetçi hareketler ve bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile maden işçilerinin grevleri oldu. Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Türkistan'da silahlı çatışmalar oldu. Doğu ve Batı Almanya birleşmesini kabul ederek ses çıkarmadı.

ABD başkanı George Bush ile 2-3 Aralıkta Malta açıklarındaki bir savaş gemisinde görüştü. 9 Eylül 1990'da Helsinki'de George Bush ile tekrar görüştü ve Amerika'dan ekonomik yardım istedi. Aralık 1990'da Nobel Barış Ödülünü kazandı. Ancak Gorbaçov sosyalist rejimi istiyenler ile kapitalist rejimi isteyenler arasında zor günler geçirmekteydi. 19 Ağustos 1991 sabaha karşı komünizm rejimini yeniden yeşertmek isteyen KGB ve ordunun desteğini alan en yakın arkadaşı olan Yanayev ve 8 arkadaşından meydana gelen İhtilal Komitesi, Gorbaçov'a karşı darbe yaptılar. Yapılan darbe başarısızlıkla sonuçlandı. Darbecilerin bazıları yurtdışına kaçtılar. 22 Ağustos 1991 tarihinde Gorbaçov devlet başkanlığını tekrar eline geçirdi. Daha önce kendisine karşı en büyük rakip olarak bilinen Rusya Federasyonuna seçilen Yeltsin ise, darbede Gorbaçov'u en çok destekleyenlerden olarak darbenin kısa sürede bastırılmasına yardımcı oldu. Ancak bu durum Yeltsin'in güçlenmesine, Gorbaçov'un gücünü kaybetmesine yol açtı. Bu durum 1991 yılı sonuna doğru hız kazandı. Sovyetlerden ayrılan 11 devlet 8 Aralıkta bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğunu (BDT) oluşturdular. Bu durum Gorbaçov'u tamamen yetkisiz bıraktı. Bunun üzerine 25 Aralık 1991'de televizyona çıkarak; Görevimi kaygı içinde ama umutla bırakıyorum. Herkese iyi şanslar diliyorum. diyerek görevinden istifa etti. Bundan sonra emekliye ayrılarak çeşitli basın yayın organlarında yorumculukla meşgul oldu. Şu anda Novaia Gazeta adlı gazetenin sahibidir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Saddam Hüseyin

Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti (Arapça: صدام حسين عبد المجيد التكريتي), (d. 28 Nisan 1937, El Avja, Tikrit - ö. 30 Aralık 2006, Kadimiye, Bağdat), Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).

Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.

Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.

Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.

2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Irak

Irak (Arapça: العراق el-‘Irāk; tam adı: Irak Cumhuriyeti, الجمهورية العراقية el-Cumhūrīyyetü'l-‘Irākīye; Kürtçe: كۆماری عێراق Komara êraqê), dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez'in önemli ülkelerinden biri durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika'yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki yerini korumaktadır.

Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971'de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından şekillendirilmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Dünya Gıda Programı

Dünya Gıda Programı (World Food Programme, WFP), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) ortak bir projesi olarak 1961'de kurulan ve 1963'te çalışmaya başlayan Birleşmiş Milletler örgütü.

Gıda yardımı ve acil yardım yoluyla üye ülkelerin ekonomik kalkınmasını desteklemeye çalışır. Başlıca organları Gıda Yardım Politikaları ve Programları Komitesi (CFA) ile ortak bir kuruluş olan BM/FAO Yönetim Birimi'dir. WFP özellikle gıda kaynaklarının yetersizliğinden doğal acil sorunları gidermeyi amaçlar. Mal, para ve hizmet biçiminde sunduğu yardımlar, ilgili ülkelerde dengeli beslenmeyi sağlamaya, toprakları tarıma elverişli hale getirmeyi ve sulama çalışmalarını geliştirmeye yöneliktir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

II. Bayezid

Sekizinci Osmanlı padişahı. Fatih Sultan Mehmet’in iki oğlundan büyüğüdür. 1447 yılında doğdu. Küçük yaştan itibaren tam bir ihtimamla yetiştirilen şehzade Bayezid, devrin en kıymetli alimleri elinde tahsil gördü. Yedi yaşındayken, Hadım Ali Paşa nezaretinde Amasya valisi oldu. 1473 Otlukbeli Savaşına sağ kol kumandanı olarak katıldı. Babası Fatih, 3 Mayıs 1481 tarihinde sefere giderken Gebze’de vefat edince, 20 Mayıs 1481’de tahta çıktı.

Ancak Bayezid, kardeşi Cem Sultan'ın muhalefeti ile karşılaştı. Bursa’yı alan ve adına hutbe okutan Cem Sultan'a karşı Yenişehir Savaşını kazanan Bayezid, duruma hakim oldu. Fakat Cem Sultan meselesi sona ermedi. Tersine olarak bu iş doğu ve batı devletlerinin en çok ilgilendikleri bir problem halini aldı. Devlet bu yüzden daimi bir tehdit altına girdi. Çünkü Cem Sultan’ın Avrupa’ya geçmesi Hıristiyan devletlerce ve bilhassa papalık makamınca Türkler hakkında beslenilen kötü fikirlerin tatbik sahasına konulması için bir fırsat olarak kabul edildi ve Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması için en müsait vaktin geldiği sanıldı. İşlerin tehlikeli bir yola girdiğini gören Sultan Bayezid Han, bu sebeple 16 Ocak 1482’de Venediklilerle bir antlaşma imzalayarak Hıristiyanlığın en kuvvetli uzuvlarından birini felce uğrattı. Böylece, zahiren de olsa, onların dostluğunu temin ederek, 17 yıl Osmanlılar aleyhindeki teşebbüslere seyirci kalmalarını sağladı.

Boğdan Voyvodasının yıllık vergisini ödememesi ve aleyhte faaliyetleri üzerine 1484 yılında bu ülkeye karşı sefere çıkan Bayezid, 15 Temmuz'da Kili ve 11 Ağustos’ta Akkerman Kalesini fethetti.

Bu sırada Osmanlıların, daha önce Cem Sultan’a sahip çıkarak Bayezid’e karşı kışkırttığı gerekçesiyle aralarının açık olduğu Memlûklularla Dulkadir Beyliği üzerindeki hakimiyet meselesi yüzünden 1485’te başlayıp 1491’e kadar devam eden savaşlara girişildi. Genelde küçük birliklerin vuruşmaları şeklinde cereyan eden savaş sonunda kesin bir netice alınamadı.

Sultan Bayezid, kardeşi Cem Sultan'ın 1495’te Napoli’de vefat etmesinden sonra, Osmanlı Devletinin dış politikasına başka bir yön verdi. 1498 senesi ilk ve sonbaharında Silistre sancakbeyi Bali Bey kumandasında 40 bin kişilik akıncı birliği Lehistan’a Osmanlı tarihinin en büyük akın hareketlerini gerçekleştirdiler. Bu arada Venediklilerin Mora üzerine tecavüzi hareketlerde bulunması üzerine de Sultan, 1499’da Mora seferine çıktı. 25 Ağustos’ta İnebahtı, 9 Ağustos 1500’de Modon ve 16 Ağustos’da Koron Venediklilerden alındı.

Sultan II. Beyazıt Han, batıda daha önemli fetihlere başlama noktasındayken, doğuda büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldı. Bu sebepten Osmanlı Sultanı 1502’den sonra zamanını Safevi hükümdarı Şah İsmail’in türlü entrikalarını karşılamaya hasretti. Memluklularla birlikte ona karşı askeri tedbirler aldı. Fakat bilhassa onunla bir ihtilafa düşmemeye çalıştı. Çünkü Anadolu’da kalabalık bir halk kütlesi, Şah İsmail tarafını tutuyordu. Nitekim 1511’de patlak veren Şah Kulu Baba Tekeli isyanında Kütahya’yı ele geçiren asiler, güçlükle bastırılabildiler.

Sultan Bayezit’in son yılları, saltanatı ele geçirmek isteyen oğullarının mücadelesine sahne oldu. Neticede kardeşlerine karşı daha dirayetli olan ve yeniçeriler tarafından da desteklenen oğlu Selim, İstanbul’a davet edildi. Selim, 24 Nisan’da, Bayezid’in huzuruna gelerek el öptü. Bayezid, ellerini kavuşturarak duran Selim’e; “Adaletten ayrılma, acizlere ve biçarelere karşı merhametli ol. Kimsesizlere şefkat göster, herkesin sana ram olmasını istiyorsan ulemaya çok saygı göster; zaruret olmadıkça kimseye sert davranma” dedikten sonra çok dualar etmiş ve padişahlığını Allahü Teala'nın mübarek etmesi dileğiyle saltanatı kendisine teslim etmiştir.

Bayezit Han, daha sonra Dimetoka’daki saraya giderken, Abalar köyü mevkiinde hastalanarak 26 Mayıs 1512 günü vefat etti. Kabri İstanbul’da, Beyazıt'taki caminin yanındaki türbededir. İlim sahibi, takva, adalet ve merhametten ayrılmayan, vakarlı ve hilmiyle meşhur bir padişah olduğu için Veli Bayezid olarak bilinir. Beyazıt meydanında kendi külliyesi ile birlikte camiinin inşası bitince Padişah: “Her kim ömrü boyunca ikindi ve akşam namazlarının sünnetlerini terk etmemiş ise, ilk Cuma namazında imam olsun!” buyurmuştu. Bu hususta kendisinden başka kimse çıkmamış, sulhta ve seferde hiçbir sünneti bırakmadığı için namazı kendisi kıldırmıştır. Sultan Bayezid’in mührünü taşıyan sayısız yazma eserin Türkiye ve Avrupa kütüphanelerinde bulunması onun kültür faaliyetlerini açıkça göstermektedir.

Beyazıt Han, vaktinin çoğunu mütalaa ile geçirir, okuduğu kitaplar hakkında düşüncesini yazardı. Namına çok eser yazılmıştır. O, eserlerin açık ve anlaşılır bir dil ile yazılmasını emrederdi. Bu yönüyle Türk diline verdiği ehemmiyet ortaya çıkmaktadır.

Bayezid Han'ın alimliği, şairliği, hat sanatkarlığı, ilim ve şiir erbabına gösterdiği saygı ve sevgi, Fatih Sultan Mehmed’in oğluna yakışır derecedeydi. Adli mahlası'yla Türkçe ve Farsça şiirler yazmıştır. Sultan İkinci Bayezit Han'ın otuz seneden fazla süren saltanatı boyunca, sulh ve sükûnu tercih etmesi, donanmayı yenileyip hazırlıklar yapması, kendisinden sonra tahta geçen oğlu Yavuz Sultan Selim Hanın fasılasız seferler ile meşgul olmasına vesile oldu. Zamanında yeniçeri ocağını genişletti. Ağa bölükleri kuruldu. Donanmaya ehemmiyet verilerek, yelkenli savaş gemileri yapıldı ve gemilere uzun menzilli toplar yerleştirildi. Timar teşkilatında değişiklik yapıldı. Sultan Beyazıt, bir taraftan devlet teşkilatını sağlamlaştırarak halkın huzur ve sükûnunu temin etmek için uğraşırken, diğer taraftan doğudan batıya kadar bütün Müslümanların meseleleri ile ilgilendi.

Memleketin her tarafında imar faaliyetlerini devam ettirdi. Yaptırdığı en önemli eserler arasında Amasya’da medrese, cami ve zaviye, Edirne’de bir darüşşifa ve İstanbul’da Beyazıt Camii, medrese ve imareti başta gelmektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Giovanni Battista Belzoni

Giovanni Battista Belzoni, ya da Büyük Belzoni (15 Kasım 1778 – 3 Aralık, 1823) ünlü İtalyan Mısır bilimcisi ve kaşifi.

Belzoni İtalya'nın Padua kentinde bir berberin oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesi Roma'dan gelmişti. 16 yaşındayken Roma'ya yerleşti ama 1798 yılında Fransızlar'ın Roma'yı işgali üzerine 1800'de Hollanda'ya gitti. Daha sonra 1803 yılında İngiltere'ye göçtü ve orada Sarah Bane adında bir İngiliz ile evlendi.

1812 yılında İngiltere'yi terketti ve İspanya ve Portekiz'de bir süre gezdikten sonra 1815 yılında Mısır'a geldi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya kendi buluşu olan Nil'in sularını yükseltmek amacıyla tasarladığı bir hidrolik makineyi tanıtmak istiyordu. Deneyin başarılı olmasına rağmen tasarım Mehmet Ali Paşa tarafından tutulmadı. Bunun üzerine Belzoni seyahatlerine devam etme kararı aldı.

Doğu bilimci Johann Ludwig Burckhardt'ın tavsiyesi üzerine İngiliz konsolosu Henry Salt tarafından Mısır'ın Teb kentindeki Ramesseum harabelerine gönderildi. Belzoni burada büyük yararlık göstererek Mısır firavunu II. Ramses'in devasa boyutta bir büstünü gün ışığına çıkardı. Bu parça Belzoni tarafından İngiltere'deki British Museum'a gönderildi.

Belzoni aynı zamanda araştırmalarını Edfu tapınağında da sürdürdü, Philae ve Elefantin adalarını ziyaret etti, Ebu Simbel tapınağını temizledi, Karnak tapınağında kazı çalışmaları yaptı ve firavun I. Seti'nin mezarını açtı. Gize'deki ünlü Kefren piramidine çağımızda ilk giren kişi oldu. Aynı zamanda Bahariye vahasına giren ilk Avrupalı kişi idi. Ayrıca Kızıldeniz kıyısındaki Berenice kenti harabelerini de keşfetti.

1819 yılında İngiltere'ye döndü. Ertesi yıl çalışmalarını ve gezilerini bir kitapta birleştirerek yayınladı. 1823 yılında Afrika'daki Timbuktu kentini görebilmek için Batı Afrika'ya doğru yola çıktı. Gine kıyılarını izleyerek Benin Krallığı'na vardı. Ancak orada dizanteri hastalığına yakalandı ve Gwato köyünde öldü. Ünlü gezgin Richard Francis Burton'a göre soyulup öldürüldüğü de söylenir. 1829 yılında Belzoni'nin Krallar Vadisi çizimleri dul eşi tarafından yayınlandı.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Attila József

Attila József , (11 Nisan 1905 - 3 Aralık 1937) Macar, toplumcu gerçekçi şair.

Budapeşte'de doğan Jozsef, zor bir çocukluk ve ilkgençlik geçirdi.Fakir bir ailenin üç çocuğundan biriydi. Babası bir sabuncu, annesi ise hizmetçiydi. Babası, şair üç yaşındayken evi terk etti ve Amerika'ya kaçtı.Diğer iki kardeşiyle birlikte,annelerinin çocuklarına bakmak için insanüstü bir çabayla çalışmasına ve sonunda yorgunluktan hasta düşmesine şahit oldu. Annesinin hastalanması üzerine Macar Çocuk Esirgeme Derneği tarafından Ocsöd köyünden bir aileye evlatlık verildi.Evlatlık verildiği aile ona domuz çobanlığı yaptırdı ve ona Pista adını verdi. Orada 7 yaşına kadar yaşadı.Daha sonra annesinin sağlığına kavuşması ile tekrar onun yanına döndü ve onun ölümüne kadar eve katkı sağlamak için çeşitli işlerde çalıştı.Örneğin;sinemalar da su sattı. 14 yaşında annesini kaybetti. Attila József,bir şizofrendi ve ömrü boyunca pek çok kez ölmeyi denemişti.İlk intihar girişimini 9 yaşında yapmıştır.

Bu dönemle birlikte kendini okumaya ve yazmaya veren Jozsef'in ilk şiirleri yerel gazetelerde görünmeye başladı.O dönem ülkenin en önemli edebiyat dergisi olan 'Nyugat' da şiirleri çıktı.17 yaşında ilk şiir kitabı olan "Güzellik Dilencisi"ni yayımladi.Bu kitapta yer alan 'Baş Kaldıran İsa' şiiri ile Tanrı'ya hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açıldı. Liseyi dışarıdan bitirerek, üniversitede edebiyat ve felsefe derslerine devam etmeye başladı. İkinci şiir kitabı "Haykıran Ben Değilim" 20 yaşında yayımlandı. Kitapta yer alan bir şiir yüzünden okuldan uzaklaştırıldı.Okuldan uzaklaştırılmasının sebebi ise faşizmin revaçta olduğu ülkede bu kitap devrimci olarak değerlendirilmiş olmasıydı bir profesör tarafından Önce Viyana Üniversitesi'ne, daha sonra Paris'te Sorbonne'a devam etti.Her iki üniversiteyi de bitiremedi ve sonunda ülkesine döndü ve Budapeşte Üniversitesi'ne devam etti.Üniversitede Marto Vago adlı kadınla tanıştı ve ona aşık oldu.Çok zengin bir ailenin kızı olan bu kadınla,aralarında ki sınıfsal farklılığa rağmen aşk yaşadılar.Ruhsal durumu pek iyi olmayan Jozsef bu aşkın sanrılarıyla mücadelede zorlandı ve sonunda uzun bir süre hastanede gözetim altına alındı.

1930 yılında Macaristan Komünist Partisi'ne üye oldu. Ülkede faşizmin ağırlığını hissettirdiği dönemde parti çalışmalarında aktif olarak görev aldı.Kısa süre sonra partiyle fikir ayrılığına düştü ve sık görülen nöbetleri bahane gösterilerek partiden uzaklaştırıldı. 1931'de ruhsal sorunlar yaşarken yayımlanan "Yaz Geceleri" kitabı sakıncalı bulunarak hemen toplatıldı. 1932'de "Kenar Mahallede Gece", 1936'da "Çok Acıyor" adlı kitapları çıktı.1935 yılında bir kez daha hastaneye kaldırıldı.

Şizofreni teşhisi koyulan Jozsef 1937 yılında kendini bir trenin altına atarak intihar etti.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Babrak Karmal

Babrak Karmal (6 Ocak 1929, Kamari - 3 Aralık 1996, Moskova), 1979-1986 yılları arasında Afganistan Demokratik Cumhuriyeti dönemi esnasında Afganistan'ın üçüncü devlet başkanıydı. Marksist liderlerin uzman propagandacıları arasında en iyisi olarak gösteriliyordu.

Seçkin bir ordu generalinin oğlu olarak, Kabil doğusunda Kamari köyününün varlıklı bir ailesinde doğmuş olmasına rağmen, Babrak Karmal, annesinin ölümünden sonra zor hayat koşulları altında yaşadı. Lisede ilgisiz bir öğrenciydi. Daha sonra Kabil Üniversitesi'nde hukuk okudu. Bir hatip olarak şöhret kazandı. 1951'de üniversitenin öğrenci birliğinde eylemci oldu. Marksist siyasal faaliyetlere karıştı, bu faliyetleri nedeniyle beş yıl boyunca hapsedildi. Hapishanede, Ekber Hayber ve Muhammed Sıddık Farhang ile arkadaş oldu. Burada iki arkadaşıyla birlikte Sovyet yanlısı düşüncelerini geliştirdi. Mezun olduktan sonra, Planlama Bakanlığına girdi.

1 Ocak 1965'te yapılan bir kongrede yirmi sekiz kurucu üye arasındaydı ve Kabil'de Afganistan Demokratik Halk Partisi'ni kurdu. Partinin genel sekreterliğine getirildi. 1965'ten 1973'e kadar bu partide hizmet etti. 1967'de Demokratik Afganistan Partisi Parcham (Bayrak) ve Khalq (Halk) adında iki bölüme ayrıldı. Karmal daha önce Perçem hizibinin lideri oldu. Hizipler, 1977'de birleştirdi ve Nisan 1978'de, Afganistan'ın kontrolünü ele geçirdi. Karmal, önce başbakan vekili oldu ama rakip Halk hizibinin yükselişinden sonra Prag'a büyükelçi olarak atandı.

ADHP, sosyalist fikirlerle ülkeyi yenileştirmeyi deniyordu; fakat ülkede büyük rahatsızlık vardı. Aralık 1979'da Sovyetler, Afganistan'ı istila etti ve Sovyetlere ait komandolar, lider Hafızullah Amin'i öldürdü. Sovyetler, Afganistan Demokratik Cumhuriyeti'nin yeni başkanı olması için Karmal'ı önerdi. Babrak Karmal, ADHP'in Perşem hizibinin sürgüne gönderilen lideri, Afgan hükümetinin yeni lideri olarak Sovyetler tarafından yerleştirildi.

Karmal, Haziran 1981'de başbakanlık görevini Sultan Ali Keşmand'a devretmekle birlikte partinin genel sekreterliğini ve Devrim Konseyi başkanlığını sürdürdü. Bu arada sosyalist rejime ve 1985'te sayıları 115 bine ulaşan Sovyet askerlerine karşı silahlı direniş yükselirken, ADHP içindeki Halk ve Bayrak kanatları arasındaki iktidar mücadelesi de sürdü. Sovyetlere ait destekle o bölgede güç sağlamak için görevlendirildi fakat başarılı olamadı.

4 Mayıs 1986'da partinin genel sekreterliğinden uzaklaştırıldı. Daha önemsiz bir görev olan Devrim Konseyi başkanlığına getirildiyse de, kısa bir zaman sonra bu görevinden de istifa etmek zorunda bırakıldı. Yerine Dr. Muhammed Necibullah getirildi, Moskova için Afganistan'ı terk etti, 1989'da kısa bir süre için Kabil'e döndü. 1996'da Moskova'da öldü. Cenazesi önce Özbekistan'a getirildi, daha sonra Afganistan'a götürülerek defnedildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

4 ARALIK 2014 - TARİHTE BUGÜN

Olaylar
1859 - Mekteb-i Mülkiye kuruldu.
1918 - ABD başkanı Woodrow Wilson, I. Dünya Savaşı barış görüşmeleri için Versay'a geldi. Başkanlığı sırasında Avrupa'ya gelen ilk ABD başkanı oldu.
1927 - Cumhuriyet döneminin ilk kağıt paraları tedavüle çıkarıldı.
1943 - İnönü-Churchill-Roosevelt arasında Kahire Konferansı yapıldı.
1945 - ABD Senatosu 65'e karşı 7 oyla BM'e katılma kararı aldı. (BM, 24 Ekim 1945'de kuruldu).
1961 - İngiltere'de doğum kontrol hapları serbestçe satışa çıkarıldı.
1980 - Rock grubu Led Zeppelin dağıldıklarını açıkladı.
1981 - ABD başkanı Ronald Reagan CIA'nın ülkedeki casusluk faaliyetlerine izin vererek örgütün yetkilerini genişletti.
1981 - Danışma Meclisi Başkanı Sadi Irmak "Askerler kışlaya dönmenin hasreti içinde" dedi.
2002 - BM Güvenlik Konseyi Irak'ın "gıda karşılığı petrol" programını altı ay uzatma kararı aldı.

Doğumlar
1866 - Vasiliy Kandinskiy, Rus ressam (ö. 1944)
1895 - Samuel Butler, İngiliz yazar (ö. 1902)
1892 - Francisco Franco, İspanyol faşist diktatör (ö. 1975)
1927 - Aptullah Kuran, Türk akademisyen, yazar (ö. 2002)
1964 - Sertab Erener, Türk pop şarkıcısı

Ölümler
1131 - Ömer Hayyam, İranlı matematikçi, astronom, şair ve filozof (d. 1048)
1948 - Rakım Elkutlu, Türk bestekâr (d. 1869)
1975 - Hannah Arendt, Alman filozof (d. 1906)
1983 - Doğan Avcıoğlu, Türk gazeteci, yazar (d. 1926)
1993 - Frank Zappa, ABD'li müzisyen (d. 1940)
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Mekteb-i Mülkiye

Bugünkü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin eski adı. Mekteb-i Mülkiye veya Mülkiye de denir. Asker olmayan memur sınıfı.
Osmanlı Devleti'nde ilk Mekteb-i Mülkiye, kaymakam, müdür gibi devletin idarî kademelerinde görev alacak kimseleri yetiştirmek maksadıyla, 28 Ocak 1859'da kurulmuştur. Öğretim süresi iki yıl olan okula, öğrenciler imtihanla alınırdı. Öğretim programlarında kültür ve meslek dersleri, yani kanunlar ve iktisat dersleri de konulmuştur. Bir müddet sonra okulun öğretim süresi dört yıla çıkarıldı. Coğrafya, hesap, ekonomi ve politika derslerine ilâve olarak muhasebe, devletler hukuku ve Fransızca öğretilmeye başlandı. 1891’de okulun öğretim seviyesi biraz daha iyileştirildi.

Sultan İkinci Abdülhamid Han, talebeleri çalışmaya teşvik etmek için, Mekteb-i Mülkiyeyi birincilikle bitireni saraya kâtip olarak alırdı.

1900 yılında, Mülkiye’nin çatısı altında Dârül-fünûn'un İlâhiyat, Edebiyat, Riyaziyat (Matematik), Tabakat (Jeoloji) şubeleri (fakülteleri) açıldı. Bu düzenleme ile Mülkiye, Darülfünun'un bir fakültesi durumuna geldi. 1915’e kadar yatılı olan okul, bu tarihten 1918’e kadar yatılı olmaktan çıkarıldı ise de, kuruluş gayesiyle bağdaşmadığından 1918’de tekrar yatılı hâle getirildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön