Beni en çok çileden çıkardan görev çeteci mağarasında sultan kesme görevi olmuştu. Ne hikmetse ne zaman görevi bitirmeye yaklaşsam bağlantım kopuyor ve tekrar girdiğimde de görevim sıfırlanmış bir halde oluyor. En sonunda görevimi bitirdim. İyi hatırlarım, o zamanlar büyük görevlere gruplar ve destek grupları şeklinde gidilirdi. Güzel vakitler geçirdik. Bir ara madenlere iyi sarmıştım. Sabahları erken vakitlerde kalkıp maden toplar, Bumin ismindeki bir savaşçıya satardım. O aralar meşhur olan, efsununu hatırlayamadığım bir kütük yaran vardı, oyundaki ilk gayem onu satın almak olmuştu. Almıştım da. Fakat bu edindiğim yakın arkadaşlardan birisi karakterimin şifresini değiştirmiş ve içinde ne var ne yok, her şeyi çalmıştı. Hata bendeydi, ne diyebilirim ki karşımdakine? Bu oyunda başımdan geçen ilk ve tek hırsızlık hadisesi bu olmuştu. Karakteri geri almıştım. Ancak içi boş bir karakter ile oynamanın bir anlamı olmayacağına karar vererek oyunu bıraktım. Sonrasında ise, Mynet hesaplarının belli bir süre sonra silinmesi saçmalığından sonra karakterimi geri getirememiştim.
Aradan 2 sene civarı vakit geçtikten sonra "Bir gireyim şu İstanbul Kıyamet Vakti'nin sitesine, bakalım ne var ne yok" dedim. Oyuna Yeraltı bölgesinin eklendiğini gördüm. Merak ve eski zamanlara özlem derken eski sunucum olan Kuklacı sunucusunda Javier isimli savaşçı karakterimin yanına Ceddin isimli bir büyücü karakter açarak tekrardan başlamıştım. Karakterlerimi 49 seviyeye kasıp görevleri tamamladıktan sonra oyunu tekrardan bırakmıştım. Yani bu sefer pek uzun süreli olmamıştı.
Gel zaman git zaman derken tekrar heveslenip oyuna başladım. 2012'nin Eylül ayındaydı sanırım. Bu seferki diğerlerinden farklıydı, 4 sene sürecek bir maratonun başındaydım. Ve öyle güzel bir maraton olmuştu ki, bana, gerçek hayatta yanlarına gidip, sofrasına oturup ekmeklerini paylaştığım ağabeyler, ablalar ve kardeşler kazandırmıştı. Bunlardan ilki "Yirmidörtx" nickli Alparslan ağabeyim idi. Labırent'te büyücü karakterim ile, diğer bilgisayarımdan açtığım şifacı karakterin görevlerini yaparken çıktı karşıma. O, sohbetimi, muhabbetimi sevdi, bende onun samimiyetini sevdim. Ve muhabbetin sonunda gerçek hayattaki arkadaşları ile kurduğu Payidar isimli loncasına katılmam için davette bulundu. En yakın zamanda o zamanın distribütörü olan üyelikal sitesinden Çemberlitaş kutu satın aldım ve aralarına katıldım. İlhami(Daphneangel) ve Gökhan(Gümüşxapo) ağabeylerim ile birlikte nice güzel vakitler geçirdik beraber. Alparslan ağabeyin eşinin memleketi benim yaşadığım şehir olduğu için geldiği zamanlarda bir kaç kez oturup çayımızı içip muhabbetimizi ettik.
Sonrasında ise ortak arkadaşlar vesilesi ile Payidar ailesi olarak Hicret loncasına dahil olduk. Ve loncadan öte, bir aile olan Hicret'in temel taşlarını oluşturduk. Lonca kurucumuz Ahmet (IxIGöÇMeNBüYüIxI) ağabey eşi ile beraber oynuyordu. Sohbet muhabbet derken tam kafa dengi insanlar olduğumuzu keşfettik. Loncanın diğer başkanlarından Aladdin (ŞAHXİSTEMİHAN) ağabeyim ile tanıştık. Kendisini çok severim, içinde bir gram art niyet ve hırs bulunmayan, 40 yaşında, elinde bebesi olan, dünyalar tatlısı, yumuşak gönüllü bir ağabeyim. Gerçi halen daha yanı başımda fakat genede kendisine buradan selam ederim
Birde Yasin(krallord) adında imam ağabeyimiz vardı. Kendisi artık aramızda değil ancak bir iki muhabbeti çok hoşuma gitmişti. Grup bölgelerine her seferinde besmele ile girerdi. Sonradan öğrendim ki muhabbet şuymuş; bunlar bir gün Çemberlitaş'a girmiş. Ancak bölge uzadıkça uzuyormuş, Semiha'yı bir türlü içeriye atamamışlar. Sonra Yasin ağabey oradan çıkıp demiş bunlar hep besmeleyle başlamadık diye oluyor diye. Ne hikmetse bir sonraki turdada en temizinden Semiha'yı içeriye almışlar
Yasin ağabeyim ile birlikte Bület(HAYHİTLERR) ağabey, Emrullah(KıRıKFiNcAn) ve biraderi Adem(İstanbulsefiri) ve Barış(BeLCiKLixBrSs) isimli kardeşlerim katıldı aramıza. Bülent ağabey ve Barış kardeşim artık aramızda değil ancak Emrullah uzun bir süredir beraber oynuyoruz ve ile özellikle siyasi konularda çok koyu bir sohbetimiz var. İyi anlaşırız
Ailenin bir üyesi olan bir kardeşim ise yaklaşık 2 sene önce aramıza katıldı. Ömer (xSiSx-ŞAHXBİNBAŞI) isimli müzisyen kardeşim arada bir Skype seslerimizde canlı müzik performansı ile bi kulağımızın pasını bir güzel alır. Allah var, iyi de çalar kendisi.
Ve adını saymadığım bir çok kişi... Oyunu bu kadar sene oynadıysam sırf muhabbet ortamı var diye oynadım. Yoksa çoğu zaman oyun sadece bir araç, muhabbet ise amaçtı.
Ancak öyle bir zaman geldi ki (sunucumuzda uzun bir süre oynamış insanlar iyi bilir) bütün loncalar amaçsız bir rekabet içerisindeydi. Uzun bir süre boyunca anlam veremediğim veremediğim bazı olaylar vardı ki bu olaylar karşı tarafın çekememezliğindn vuku bulan şeylerdi. Atalarımızın bir lafı vardır, meyve veren ağaç taşlanırmış. Lonca turnuvası şampiyonluğu ve lonca sıralaması 1.'liği bazı oyuncuların canını o kadar derinden sıkmış ki tek çözüm yolu olarak küfür ve hakareti bellemişler kendilerine. Sanal bir dünyada bulunan gereksiz bir kaç şahsiyet için kin beslemeye lüzum yoktur. Ancak bu şahısların karaktersizlikleri aklımın bir köşesinde yer edindi. Onları sevgi ve saygı ile değil, çok değişik şeyler ile anıyorum
Buraya kadar anlattıkların oyunun "oyun" boyutu idi. Birde forum mecrasında yaşadığım hoş sohbetler var.
Forumdaki eski konulara baktığım zaman bir dergi muhabbetinin döndüğünü gördüm. Epey bir ilgili çekmişti. Bende hazırladığım bir kapak resmi ile forum camiasına bir öneride bulundum. Niyetim geçmiş dönemlerde hazırlanan dergiyi oyun yöneticilerinin canlandırmasından yanaydı. Ancak dergi hakkında olumlu ve teşvik edici yorumlar görünce bir ekip kurup bu ekiple birlikte süreli olarak dergi yayınlamaya karar vermiştim. Bu neticede İhsan(BilgeTonyukuk) Umut(izdirapgrafik) ve Eren(EYUNAL) gibi güzel dostlar ile karşılaştım. İşin görsel boyutundaki büyün işleri ben üstkenirken, ekipteki üyeler belirlenen içerikleri oluşturuyor ve İhsan'da editörlük yapıyordu. Umut'un bu konu hakkında bir uyarısı vardı ve bu uyarıyı bana dergi hakkındaki örnek çalışmaları ile birlikte bir dosya ile gönderdi. Bu ufak ama samimi forum camiasında pek fazla bir beklenti içerisinde olmadan, İlk iki sayıyı yayınladık. Üçüncü sayıyı yayınladıktan sonra hiç beklemediğimiz(aslında biraz tahmin etmiş olabiliriz) bir olay ile karşılaştığımız için İhsan ile birlikte dergi çalışmasını sonlandırma kararı aldık. Ancak dergi çalışmamız tam anlamıyla bitmemişti. O senenin sonunda 25 Aralık için beta özel sayısı hazırlama konusunda işe koyulduk. Ve bana göre en efsane sayımız bu sayı olmuştu. Bu konudaki en büyük desteği verdiği için özellikle İhsan'a teşekkürlerimi sunarım. Ancak kendisi ile iletişimimiz ve muhabbetimiz koptu, bir kaç kez ulaşmaya çalıştım ancak cevap alamadım. Sebebini ise halen daha bilmiyorum. Sanırım İKV boyunca aklımda kalan tek soru işareti bu olacak
Bu senenin ilk aylarına kadar İKV serüvenim kesintisiz bir şekilde devam etti. Ancak bazı şeylerin yolunda gitmediğini anladığım vakit usulca oyuna veda sinyalleri vermeye başlamıştım. Bu oyunun bana kattığı tek şey, edindiğim aile ortamı oldu. Yoksa oyun içerisinde bireysel veya lonca bazında ulaşamadığım amaç elde etmediğim tılsım, düşürmediğim eşya kalmamıştı ki bunlar da bilgisayarı kapatana kadar bir değer oluşturuyordu. Hicret ailesi olarak İKV'de tanışmış, gerçek hayatta muhabbetlerini pekiştirmiş, şimdilerde ise başka bir oyunda beraber vakit geçiren bir ekip olduk. Bu vedam tabi ki onlara değil
Bazı arkadaşların yazının tamamını okumayacağını varsayarak kıssadan hisse vermek istiyorum. Oyunda tanıştığınız, samimiyete ulaştığınız dostluklarınızı oyun ile sınırlı tutmayın. Bu oyun kapanır, bir başka oyun açılır, ama dostluklar baki kalır.
İsmini saymadığım, unuttuğum dostlar, eğer kalbini bilerek veya bilmeden kırdığım arkadaşlar varsa kusura bakmasınlar. Tanıdığım tanımadığım herkese elveda, sağlıcakla kalın. Hayatlarınızda başarılar dilerim. Olur da bir gün yolunuz Blade & Soul'a düşerse orada GBleidd ismi ile oynamaktayım. Ulaşırsınız, iki muhabbet ederiz
Mustafa (WITCHER)