Sizdemi Sıkıldınız Oyuna Harcadığınız Paradan Buyrun İçeri !
Gönderilme zamanı: 08 Tem 2012 20:59
GEÇENLERDE FORUMDA GEZERKEN SEVGİLİ BİR ARKADASIM FORUMDA PAYLAŞMIS BENDE DÜKKANDAKI AKÇELERİN ARTMASIYLA BÖYLE BİRŞEY PLANLAMAYA KARAR VERDİM VE SİZLERE SUNDUM.
EMİNİM SIKILMA DAN OKURSUNUZ EMİNİM Tamamen BİR ALINTIDAN BENZETMEDİR.
GEÇENLERDE FORUMDA GEZERKEN SEVGİLİ BİR ARKADASIM PAYLAŞMASMIS BENDE DÜKKANDAKI AKÇELERİN ARTMASIYLA BÖYLE BİRŞEY PLANLAMAYA KARAR VERDİM VE SİZLERE SUNDUM.
EMİNİM SIKILMA DAN OKURSUNUZ EMİNİM Tamamen BİR ALINTIDAN BENZETMEDİR.
Öncelikle tamamını sıkılmadan okuyacağınızın garantisini verebilirim.
Sonrasında konunun kesinlikle ağır eleştiri ve aşağılama içerdiğini belirtir, yalnızca bir oyunucunun içtenlikle yaptığı betimlemelerden ileri geldiğini söylemek isterim.
Gerçekler acıdır biz bu oyunu severek oynuyoruz ama bu sevgiyi kötü yönde güden (baltalayan)
bu yozlaştırılmış zihniyetedir sözüm(yönetim),
Bu dünyada can acıtan tek şey zenciler değildir.
düşüncesini benimsemek bizi eleştirilerden bir adım önce eleştirir.
1 Şubat 2004 (Geliştirme)
Mevlüt Dinç ve 7 kişilik ekibi, mana ve ehemmiyeti büyük bir para kazanmak amacıyla kolları sıvadılar.
Oyunun adı ''İstanbul'' idi...
Oyun henüz geliştirilme aşamasında olduğundan hayli zorlu ve maddi açıdan sıkıntılı bir dönem geçirildiği aşikardı.
Fakat ''Üstad'' tüm bu zorluk ve sıkıntılara aldırmadı kredilere yüklendi.
500 bin TL sizin cebinizden çıktı ve Türkiye'nin gururu olan online oyunumuzun geliştirilmesine harcandı BEREKET VERSİN.
5 Nisan 2005 (Kapalı Beta)
Oyun kabataslak biçimde hazır hale gelmişti mevlünt dinç gelecek paranın umuduyla bir sigara yaktı. Fakat bizim gibi kazların yolunacak tüylerinin sayısı test edilmeliydi.
''İstanbul Kıyamet Vakti''nin temelleri atılıyordu.
Hatalar ve oyundaki sorunlar bulunacak, giderilecekti EYVALLAH.
Bol masraflı bir dönem geçirildi ve dış borçlar çoğaldı.
400 Bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyundaki çakalların bizim gibi kazları yememesi için harcandı.
25 Aralık 2006 (Açık Beta)
Oyunseverler uzun süredir bekledikleri ''İstanbul Kıyamet Vakti''ni artık oynayabileceklerdi.
Şuanki kel kazların daha civciv oldugu dönemlerdi
Belki hep o dönemde kalmak isteyen ESKİ'lerin, belki de o dönemi yaşamak isteyen YENİ'lerin Ütopyası idi...
İnsanlar ilk başlarda eğleniyor, hiçbir online oyunda olmayan arkadaşlıklar kuruluyordu.
Aile ortamı sıcaklığı ile çoğalan civcivler bizim Mevlüt’ün işine geliyordu ''İstanbul Kıyamet Vakti''
Ama hala oyun içinde birtakım çakallar yaşıyordu. Bu çakalların en kısa zaman içerisinde giderilmesi başlıca görevleriydi ''Geliştirici''lerin zira bu oyun ve oyuncular onların çocukları gibiydi.
Binbir zorlukla zuhur etmişti bu büyülü çiftlik...
Zamanla büyüyen civcivleri uyandırmadan tadından faydalanılmaya başlandı. . .
Ve tabikide;Masraflar büyük ölçüde azaldı.
100 bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyunun şuanki haline gelmesinde payı olan yeniliklere harcandı.
1 Nisan 2007 (Eminönü - Tam Sürüm)
Civcivler Kaza dönüştü.
Civcivlerrrrrrr Kazlarııııııı Kazlarrrrr Tavuklarııııı Tavuklarrr Horozlarıııııı Vay anam Vay, davet ediyorlardı. İnekler bile oynamaya başlamıştı oyunu...
Eskil baba kazlar hala mutluydu çünkü bu Çiftliğin diğer diğer çiftliklerden olmadığını hepimizden önce görmüşlerdi.Haliyle onlarda payını düşeni alıyorlardı.
Pirinç Tanecikleri zaman geçtikçe tavukların şişmanlatıyor(yani insanların ceblerini). Neredeyse hiç hatası olmayan, etkinlikler ile sürekli olarak oyuncuların ve yöneticilerin bir arada tutulduğu samimi bir dönemdi.
Ve artık Bizim Mevlünt Kazların Tüğlerini Teker Teker Yolmalıydı Ve aklına ‘PAKET’ kavramı geliyordu.(Allahı Var kendisi yok herif işini biliyor )
Bu dönemde ''Plus Paket'' diye bir kavram yoktu. Maneviyatın ön planda olduğu bir dönemde kim neden maddiyatı düşünsün ki ?
Oyuncu sayısı fazla değildi ama arttığı da inkar edilemezdi.
Çiftlikler güçlendirildi, altyapı çalışmaları gerçekleştirildi.
50 Bin TL sizin cebinizden çıktı ve ufak tefek altyapı çalışmalarına harcandı.
1 Ekim 2007 (Meteor / Sivri Ada - Eklenti Paketi)
Ağaç halini almış köklü oyuncular, oyuna gösterilen aşırı ilgiden ve oyuncu sayısındaki niteliksiz artıştan muzdarip durumda açıklanamaz bir çöküşe sürüklendiler. İlk Başlarda Her şey Tozpembeydi yine de mutlu oldukları bir ortamda oyun hayatlarına devam ediyorlardı.
''Plus Paket'' kavramı yavaş yavaş oyuncuların gözünde yer etmeye başladı. Lakin oyucular bu kadar sevdikleri bir oyun için - Bu kadarcık para nedir ki ? edasıyla - gerek çabaları karşılıksız bırakmamak amacıyla gerekse diğer oyunculardan bir adım önde olmak amacıyla plus paket almaya başladılar.(Yavaş Yavaş Para Musluğu Açılıyor Ve Bizim Müvlüt’ Dış Borçları Yavaş Yavaş kapatmya Başladı.)
Oyunun şüphesiz en eğlenceli aynı zamanda da son eğlenceli zamanı olarak zihinlerimizde yer etti.
Birçok kişi hala bu dönemin hayali ile yaşıyor, gerçek hayatta geçmişe duyulan özlemden farksız şekilde...
Bu oyun oyuncularını yani kazlarını kendine iyice bağladı.
En uzun süren dönemdi.
Hatta öyle ki;
birçoğu sıkılıp ''Nerede yeni eklenti paketi ?'' diye isyan ettiler.
Evet Ve oyuncular isyan etmeye başladılar ilk kıvılcımlar bu şekilde ilerledi ve ceplerindeki paralar battı.
Bilmiyorlardı ki bu isyan Altın Devr'in çöküşü olacaktı
ve görmüyorlardı ki ileride ''Gelen Gideni Aratacaktı...''
Unutmadan bir de Akçe diye ne olduğunu bilmediğimiz birşey vardı, biz onu şimdilik sadece ''Osmanlı Parası'' zannediyoruz.
10 bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyun için harcandı.
50 bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, hakkınız olandı, helal ettik.
17 Kasım 2008 (Er Meydanı - Yenilik)
Bardaklar taşmak üzereydi.
İnsanlar karşılaştıkları yeniliğe sevinmek ile bozulan ortama üzülmek arasında takılı kaldılar.
Herkes kendi derdini unutmuş şekilde, Er Meydanı'nda eşya düşürüp kendi çapında başarı elde etmeye bakıyordu.
Altın Devir'de insanların gözünde yer eden plus paket gönüllerde de yer etmeye başlamıştı.
100 Bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozulsa dahi paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıkmadı.
Çıkamazda Çünki Bir İsyan Sonucunda Gelişti her şey.
13 Mayıs 2009 (Yeraltı / Derindeki Sır - Eklenti Paketi)
Derindeki Sır Eklenti Paketi ile Mevlüt Dinç çocuğuna ilk tokatı attı.
Derindeki Sır Paketi İle ufaktan kazların tüylerini yolmaya başladı.
Bu tokatın acısıyla kazlar KEL kaldı !
Neredeyse bütün eskil kazlar bi deri bi kemik kaldı zararın neresinden dönseler kar dı hepsine fırın yolu gözüktü .
Kazlarrrr ördekleriii ördeklerrrr tavuklarııı tavuklarrr horozlarııı aşçııı bahçivanaa bahçivan şöföre şöför uşağa yeraltında kim vurduya gitti , rekabete ve kaosa bıraktı.
İnsanlar Er Meydanı'ndan ve Muhafızlar'dan yeni eşyalar düşürmek için plus paket alımını arttırdılar.
Ve Bu Olay Bizim Mevlüt’ün Hoşuna Gidiyordu Ve iç Ve Dış Borçlar Neredeyse Bitmişti.
''Neydik değil ne olacağız'' dönemi kapandı.
Artık Fırınamı gideriz , Tavayamı.
''Neydin değil ne oldun ?'' dönemi başladı.
Tuzlumu Tuzsuzmu .. .
Terbiyeli ve dürüst eski kazlar ''Bezirgan başı'', plus paket ile eşya düşüren yeni bitme ördekler ''Sultan'' oldu.(Bizim Mevlüt’te Onlara Goydu)
200 Bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu ama paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıktı fakat duyulmadı.
İNŞALLAH ŞİMDİ DUYURACAĞIZ
20 Ocak 2010 (Hidra / Derindeki Sır - Eklenti Paketi)
Horozlar egoizmin doruklarına tırmandı. ''Biz'' gideli çok oldu ''Ben'' geldim !
İstanbul Kıyamet Vakti tarihinde görülmeyen küfürler konuşma penceresinde roman halinde okunabiliyordu.
Ve Büyük Oyucunlar Oyun Oynarken cocuklarını pc basına yaklastırmıyordu
Öyle ki bu iğrenç insanlar ilerde ''Şikayet Et'' butonu gibi birşey gelmesine sebep olabilirdi.
Eee sonuçta Hidra kesmek herşeyden önemli, arkadaşlıklardan bile...
Oyunda ''Kazlar'' kavramı kalmadı, komik olansa bütün ''Ördek''lerin - ben eski kazlardanım - iddiası !
Oyuncu sayısı azaldı ama ilginçtir ki kazanılan para arttı.
Tohum ekmeden hasat alıyorsan bereketin kaynağını araştırmanda fayda var...
400x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu ama paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıktı, duyulur gibi oldu ! Pardon yankı yapmış...
11 Haziran 2010 (Sığınaklar ve Migrat - Özel Sürüm)
Hani derler ya ''Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı'', işte o genç artık yok...
Merak konusu olan şu ki; arkadaşlıklar tamamen bitmiş, sevgi desen yok, vefa desen ''Oyun İstanbul'da geçiyor o da semti işte'' diyen zihniyet aldı başını gidiyor, peki bu neyin grubu ?
Oyuncuların bilgisayar başında geçirdiği süre birden 3 katına, 5 katına çıktı.
Bilgisayar başında şunu düşünmeyen var mı ?
''Kanım pıhtılaşırsa bilgisayar başında ölür müyüm ? Amaaann ! Zaten kıyıda köşede param yok, bütün paramı oyuna yatırıyorum, vasiyet derdi falan da olmaz''
Bütün bunlara rağmen oyuncu sayısı arttı, sunucunun yükünü taşıyan makineler değiştirilmeksizin sunucu kapasiteleri arttırıldı.
Bu hareketin mantıksızlığını birkaç ay sonra göreceğimizi hissediyorum.
600x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu, paranın harcandığı yer belli değil, sesimiz çıktı lakin sansürlendik...
5 Aralık 2010 (Çemberlitaş - Eklenti Paketi)
Mevlüt Dinç çocuğunu, canından çok sevdiği evladını evlatlıktan reddetti...
''Paran yoksa koca bir hiçsin''
Tamam biz size hakkınız olanı fazlasıyla vermeye hazırlanmıştık ama nedir bu ?
Belli ki siz de zamanında bizi sömürmeye hazırlanmışsınız !
Yapılan yanlışlıkları ''YENİ''ler göremiyor, kimse aldırmıyor, oyuncu sayısı artıyordu.
Sunucular devamlı artan -hem niceliksiz hem niteliksiz- insan fazlalığını kaldırmıyordu.
LAG başlamıştı, oynanmayacak kadar çok...çok...hem de çok...
Sunucular geri sarılmaktan yalama olmuştu.
Geliştiricilerin ''Sarılık'' olduğunu zanneden oyuncular panik içinde kendilerini salgından korumaya çalışıyordu.
Hatta bir kere ''Saf Bakır'' çektikten sonra oyundan Esc ile çıktığımı hatırlıyorum.
Ama nafile, o bile silinmişti. Çok üzülmüştüm.
İksir paraları el yakıyordu.
I. Dünya Savaşı döneminde aldığımız ekmekler bile daha ucuzdu.
Akçe diye merak ettiğimiz birşey vardı eskiden, geldi !
Gelmez olaydı...
Osmanlı Parası değil miydi bu ?
Şimdi anlıyorum bu Osmanlı özlemini !
Muhteşem Yüzyıl'ın neden bu kadar reyting yaptığını...
- Pargalı hazineden 2500 Akçe çıkarıp Demirci Rüstem'e ver de Mohaç'tan önce bi' silahı parlatalım...
- Matrakçı Budin Yağma Arttırıcı %60 çekmeyi unutma !
1200x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, artık oyun değil part-time iş var, paralar nereye gidiyor belli değil, sesimiz artık çok gür çıkıyor, ne susturan var ne sansürleyen...
Allah kahretsin bu seferde -iplikçi kadının mabadı modundayız- dinleyen yok !
Bazılarının sadece sinirleri laçka,
Bazılarıysa sinirden öldü,
Cenazesi kalkıyor Teşvikiye, Maçka !
Ben Ünlü Fransız Komutan ve Düşünür GoldenJussive Bonaparte diyorum ki;
Kimi delirdi girdi sığınaklara,
Kimi palazlandı girdi saraylara...
Çoşkun Diyor ''Ben koyar Geçerim'
Ben Diyorum ''Yumulun paralara...''
Pollyanna diyor ''Sevgi'' atıyor ''Nara''
EMİNİM SIKILMA DAN OKURSUNUZ EMİNİM Tamamen BİR ALINTIDAN BENZETMEDİR.
GEÇENLERDE FORUMDA GEZERKEN SEVGİLİ BİR ARKADASIM PAYLAŞMASMIS BENDE DÜKKANDAKI AKÇELERİN ARTMASIYLA BÖYLE BİRŞEY PLANLAMAYA KARAR VERDİM VE SİZLERE SUNDUM.
EMİNİM SIKILMA DAN OKURSUNUZ EMİNİM Tamamen BİR ALINTIDAN BENZETMEDİR.
Öncelikle tamamını sıkılmadan okuyacağınızın garantisini verebilirim.
Sonrasında konunun kesinlikle ağır eleştiri ve aşağılama içerdiğini belirtir, yalnızca bir oyunucunun içtenlikle yaptığı betimlemelerden ileri geldiğini söylemek isterim.
Gerçekler acıdır biz bu oyunu severek oynuyoruz ama bu sevgiyi kötü yönde güden (baltalayan)
bu yozlaştırılmış zihniyetedir sözüm(yönetim),
Bu dünyada can acıtan tek şey zenciler değildir.
düşüncesini benimsemek bizi eleştirilerden bir adım önce eleştirir.
1 Şubat 2004 (Geliştirme)
Mevlüt Dinç ve 7 kişilik ekibi, mana ve ehemmiyeti büyük bir para kazanmak amacıyla kolları sıvadılar.
Oyunun adı ''İstanbul'' idi...
Oyun henüz geliştirilme aşamasında olduğundan hayli zorlu ve maddi açıdan sıkıntılı bir dönem geçirildiği aşikardı.
Fakat ''Üstad'' tüm bu zorluk ve sıkıntılara aldırmadı kredilere yüklendi.
500 bin TL sizin cebinizden çıktı ve Türkiye'nin gururu olan online oyunumuzun geliştirilmesine harcandı BEREKET VERSİN.
5 Nisan 2005 (Kapalı Beta)
Oyun kabataslak biçimde hazır hale gelmişti mevlünt dinç gelecek paranın umuduyla bir sigara yaktı. Fakat bizim gibi kazların yolunacak tüylerinin sayısı test edilmeliydi.
''İstanbul Kıyamet Vakti''nin temelleri atılıyordu.
Hatalar ve oyundaki sorunlar bulunacak, giderilecekti EYVALLAH.
Bol masraflı bir dönem geçirildi ve dış borçlar çoğaldı.
400 Bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyundaki çakalların bizim gibi kazları yememesi için harcandı.
25 Aralık 2006 (Açık Beta)
Oyunseverler uzun süredir bekledikleri ''İstanbul Kıyamet Vakti''ni artık oynayabileceklerdi.
Şuanki kel kazların daha civciv oldugu dönemlerdi
Belki hep o dönemde kalmak isteyen ESKİ'lerin, belki de o dönemi yaşamak isteyen YENİ'lerin Ütopyası idi...
İnsanlar ilk başlarda eğleniyor, hiçbir online oyunda olmayan arkadaşlıklar kuruluyordu.
Aile ortamı sıcaklığı ile çoğalan civcivler bizim Mevlüt’ün işine geliyordu ''İstanbul Kıyamet Vakti''
Ama hala oyun içinde birtakım çakallar yaşıyordu. Bu çakalların en kısa zaman içerisinde giderilmesi başlıca görevleriydi ''Geliştirici''lerin zira bu oyun ve oyuncular onların çocukları gibiydi.
Binbir zorlukla zuhur etmişti bu büyülü çiftlik...
Zamanla büyüyen civcivleri uyandırmadan tadından faydalanılmaya başlandı. . .
Ve tabikide;Masraflar büyük ölçüde azaldı.
100 bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyunun şuanki haline gelmesinde payı olan yeniliklere harcandı.
1 Nisan 2007 (Eminönü - Tam Sürüm)
Civcivler Kaza dönüştü.
Civcivlerrrrrrr Kazlarııııııı Kazlarrrrr Tavuklarııııı Tavuklarrr Horozlarıııııı Vay anam Vay, davet ediyorlardı. İnekler bile oynamaya başlamıştı oyunu...
Eskil baba kazlar hala mutluydu çünkü bu Çiftliğin diğer diğer çiftliklerden olmadığını hepimizden önce görmüşlerdi.Haliyle onlarda payını düşeni alıyorlardı.
Pirinç Tanecikleri zaman geçtikçe tavukların şişmanlatıyor(yani insanların ceblerini). Neredeyse hiç hatası olmayan, etkinlikler ile sürekli olarak oyuncuların ve yöneticilerin bir arada tutulduğu samimi bir dönemdi.
Ve artık Bizim Mevlünt Kazların Tüğlerini Teker Teker Yolmalıydı Ve aklına ‘PAKET’ kavramı geliyordu.(Allahı Var kendisi yok herif işini biliyor )
Bu dönemde ''Plus Paket'' diye bir kavram yoktu. Maneviyatın ön planda olduğu bir dönemde kim neden maddiyatı düşünsün ki ?
Oyuncu sayısı fazla değildi ama arttığı da inkar edilemezdi.
Çiftlikler güçlendirildi, altyapı çalışmaları gerçekleştirildi.
50 Bin TL sizin cebinizden çıktı ve ufak tefek altyapı çalışmalarına harcandı.
1 Ekim 2007 (Meteor / Sivri Ada - Eklenti Paketi)
Ağaç halini almış köklü oyuncular, oyuna gösterilen aşırı ilgiden ve oyuncu sayısındaki niteliksiz artıştan muzdarip durumda açıklanamaz bir çöküşe sürüklendiler. İlk Başlarda Her şey Tozpembeydi yine de mutlu oldukları bir ortamda oyun hayatlarına devam ediyorlardı.
''Plus Paket'' kavramı yavaş yavaş oyuncuların gözünde yer etmeye başladı. Lakin oyucular bu kadar sevdikleri bir oyun için - Bu kadarcık para nedir ki ? edasıyla - gerek çabaları karşılıksız bırakmamak amacıyla gerekse diğer oyunculardan bir adım önde olmak amacıyla plus paket almaya başladılar.(Yavaş Yavaş Para Musluğu Açılıyor Ve Bizim Müvlüt’ Dış Borçları Yavaş Yavaş kapatmya Başladı.)
Oyunun şüphesiz en eğlenceli aynı zamanda da son eğlenceli zamanı olarak zihinlerimizde yer etti.
Birçok kişi hala bu dönemin hayali ile yaşıyor, gerçek hayatta geçmişe duyulan özlemden farksız şekilde...
Bu oyun oyuncularını yani kazlarını kendine iyice bağladı.
En uzun süren dönemdi.
Hatta öyle ki;
birçoğu sıkılıp ''Nerede yeni eklenti paketi ?'' diye isyan ettiler.
Evet Ve oyuncular isyan etmeye başladılar ilk kıvılcımlar bu şekilde ilerledi ve ceplerindeki paralar battı.
Bilmiyorlardı ki bu isyan Altın Devr'in çöküşü olacaktı
ve görmüyorlardı ki ileride ''Gelen Gideni Aratacaktı...''
Unutmadan bir de Akçe diye ne olduğunu bilmediğimiz birşey vardı, biz onu şimdilik sadece ''Osmanlı Parası'' zannediyoruz.
10 bin TL sizin cebinizden çıktı ve oyun için harcandı.
50 bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, hakkınız olandı, helal ettik.
17 Kasım 2008 (Er Meydanı - Yenilik)
Bardaklar taşmak üzereydi.
İnsanlar karşılaştıkları yeniliğe sevinmek ile bozulan ortama üzülmek arasında takılı kaldılar.
Herkes kendi derdini unutmuş şekilde, Er Meydanı'nda eşya düşürüp kendi çapında başarı elde etmeye bakıyordu.
Altın Devir'de insanların gözünde yer eden plus paket gönüllerde de yer etmeye başlamıştı.
100 Bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozulsa dahi paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıkmadı.
Çıkamazda Çünki Bir İsyan Sonucunda Gelişti her şey.
13 Mayıs 2009 (Yeraltı / Derindeki Sır - Eklenti Paketi)
Derindeki Sır Eklenti Paketi ile Mevlüt Dinç çocuğuna ilk tokatı attı.
Derindeki Sır Paketi İle ufaktan kazların tüylerini yolmaya başladı.
Bu tokatın acısıyla kazlar KEL kaldı !
Neredeyse bütün eskil kazlar bi deri bi kemik kaldı zararın neresinden dönseler kar dı hepsine fırın yolu gözüktü .
Kazlarrrr ördekleriii ördeklerrrr tavuklarııı tavuklarrr horozlarııı aşçııı bahçivanaa bahçivan şöföre şöför uşağa yeraltında kim vurduya gitti , rekabete ve kaosa bıraktı.
İnsanlar Er Meydanı'ndan ve Muhafızlar'dan yeni eşyalar düşürmek için plus paket alımını arttırdılar.
Ve Bu Olay Bizim Mevlüt’ün Hoşuna Gidiyordu Ve iç Ve Dış Borçlar Neredeyse Bitmişti.
''Neydik değil ne olacağız'' dönemi kapandı.
Artık Fırınamı gideriz , Tavayamı.
''Neydin değil ne oldun ?'' dönemi başladı.
Tuzlumu Tuzsuzmu .. .
Terbiyeli ve dürüst eski kazlar ''Bezirgan başı'', plus paket ile eşya düşüren yeni bitme ördekler ''Sultan'' oldu.(Bizim Mevlüt’te Onlara Goydu)
200 Bin TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu ama paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıktı fakat duyulmadı.
İNŞALLAH ŞİMDİ DUYURACAĞIZ
20 Ocak 2010 (Hidra / Derindeki Sır - Eklenti Paketi)
Horozlar egoizmin doruklarına tırmandı. ''Biz'' gideli çok oldu ''Ben'' geldim !
İstanbul Kıyamet Vakti tarihinde görülmeyen küfürler konuşma penceresinde roman halinde okunabiliyordu.
Ve Büyük Oyucunlar Oyun Oynarken cocuklarını pc basına yaklastırmıyordu
Öyle ki bu iğrenç insanlar ilerde ''Şikayet Et'' butonu gibi birşey gelmesine sebep olabilirdi.
Eee sonuçta Hidra kesmek herşeyden önemli, arkadaşlıklardan bile...
Oyunda ''Kazlar'' kavramı kalmadı, komik olansa bütün ''Ördek''lerin - ben eski kazlardanım - iddiası !
Oyuncu sayısı azaldı ama ilginçtir ki kazanılan para arttı.
Tohum ekmeden hasat alıyorsan bereketin kaynağını araştırmanda fayda var...
400x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu ama paranın harcandığı yer belli, sesimiz çıktı, duyulur gibi oldu ! Pardon yankı yapmış...
11 Haziran 2010 (Sığınaklar ve Migrat - Özel Sürüm)
Hani derler ya ''Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı'', işte o genç artık yok...
Merak konusu olan şu ki; arkadaşlıklar tamamen bitmiş, sevgi desen yok, vefa desen ''Oyun İstanbul'da geçiyor o da semti işte'' diyen zihniyet aldı başını gidiyor, peki bu neyin grubu ?
Oyuncuların bilgisayar başında geçirdiği süre birden 3 katına, 5 katına çıktı.
Bilgisayar başında şunu düşünmeyen var mı ?
''Kanım pıhtılaşırsa bilgisayar başında ölür müyüm ? Amaaann ! Zaten kıyıda köşede param yok, bütün paramı oyuna yatırıyorum, vasiyet derdi falan da olmaz''
Bütün bunlara rağmen oyuncu sayısı arttı, sunucunun yükünü taşıyan makineler değiştirilmeksizin sunucu kapasiteleri arttırıldı.
Bu hareketin mantıksızlığını birkaç ay sonra göreceğimizi hissediyorum.
600x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, oyun bozuldu, paranın harcandığı yer belli değil, sesimiz çıktı lakin sansürlendik...
5 Aralık 2010 (Çemberlitaş - Eklenti Paketi)
Mevlüt Dinç çocuğunu, canından çok sevdiği evladını evlatlıktan reddetti...
''Paran yoksa koca bir hiçsin''
Tamam biz size hakkınız olanı fazlasıyla vermeye hazırlanmıştık ama nedir bu ?
Belli ki siz de zamanında bizi sömürmeye hazırlanmışsınız !
Yapılan yanlışlıkları ''YENİ''ler göremiyor, kimse aldırmıyor, oyuncu sayısı artıyordu.
Sunucular devamlı artan -hem niceliksiz hem niteliksiz- insan fazlalığını kaldırmıyordu.
LAG başlamıştı, oynanmayacak kadar çok...çok...hem de çok...
Sunucular geri sarılmaktan yalama olmuştu.
Geliştiricilerin ''Sarılık'' olduğunu zanneden oyuncular panik içinde kendilerini salgından korumaya çalışıyordu.
Hatta bir kere ''Saf Bakır'' çektikten sonra oyundan Esc ile çıktığımı hatırlıyorum.
Ama nafile, o bile silinmişti. Çok üzülmüştüm.
İksir paraları el yakıyordu.
I. Dünya Savaşı döneminde aldığımız ekmekler bile daha ucuzdu.
Akçe diye merak ettiğimiz birşey vardı eskiden, geldi !
Gelmez olaydı...
Osmanlı Parası değil miydi bu ?
Şimdi anlıyorum bu Osmanlı özlemini !
Muhteşem Yüzyıl'ın neden bu kadar reyting yaptığını...
- Pargalı hazineden 2500 Akçe çıkarıp Demirci Rüstem'e ver de Mohaç'tan önce bi' silahı parlatalım...
- Matrakçı Budin Yağma Arttırıcı %60 çekmeyi unutma !
1200x TL bizim cebimizden çıktı ve size verdik, artık oyun değil part-time iş var, paralar nereye gidiyor belli değil, sesimiz artık çok gür çıkıyor, ne susturan var ne sansürleyen...
Allah kahretsin bu seferde -iplikçi kadının mabadı modundayız- dinleyen yok !
Bazılarının sadece sinirleri laçka,
Bazılarıysa sinirden öldü,
Cenazesi kalkıyor Teşvikiye, Maçka !
Ben Ünlü Fransız Komutan ve Düşünür GoldenJussive Bonaparte diyorum ki;
Kimi delirdi girdi sığınaklara,
Kimi palazlandı girdi saraylara...
Çoşkun Diyor ''Ben koyar Geçerim'
Ben Diyorum ''Yumulun paralara...''
Pollyanna diyor ''Sevgi'' atıyor ''Nara''