Bir şeHit eşinin eşine yazdığı şiiR..
Gönderilme zamanı: 02 Nis 2011 16:10
Bir zamanlar mutluluğun öbür adıydı Çağlar
El ele gezmek, göz göze bakmaktı
Bizim şarkımızı dinlemekti, yıldızların ötesinde
Soğuk bir kış sabahı düşe kalka sıcak ekmek almaktı
Ve gözlerindi mutluluk, hüzünlüydü hep
Bir ekim sabahı anne olarak uyanmaktı
Mayın kokan topraklarda her defasında ölüme yolladığım
Silah sesleriyle ürperdiğim ve dönüşünü bir bayram sevinciyle karşılamamdı mutluluk...
Çamur içinde dönerdin görevden, içime çektiğim dağ kokusuydu mutluluk
Ve şimdi.... Yıldızlar ülkesine yolladım mutluluğumu
Bir eylül sancısı saplandığı yüreğime şimdi mutluluk ne acaba
Anne, baba, çocuk mu
Elif mi, Eylül mü, Çağlar mı
Yoksa babasını hiç tanımayan kızının “Baba diye al bayrağa sarılması mı”
Mutluluk ne
Sanırım artık cevabını biliyorum
Mutluluğun rengi kanımdaki renk
Çünkü o renk nice aşkların alev kırmızısı
Al bayrağımın yıldızı
Sevdiğimin gözleri
Şimdi bir bayrak verdiniz bana, içinde aşk olan, içinde acı, gözyaşı olan, içinde umut olan, içinde yetim çocuklar olan, içinde Çağlar’a akan bahar olan ve içinde uyumadan önceki tek dileği “Şahadet” olan
Söyleyin şimdi bana hangi bayrak taşır bu kadar yükü, hangi yürek taşır bu kadar kavramı, niteliği ve söyleyin, yüzeysel mutluluklarınızdan arınarak mutluluk bu değil mi
İnsanlar ölümden korkma, unutulmaktan korkar
Söyleyin hangi yağmur yeter, bir şehidin adını silmeye, hangi kırılası eller akıtır bu kanı
Şimdi bu yürek, bu keskin bıçak, bir baba, bir kahraman, bir şanlı asker, bir şehit korkar mı ölmekten
Bu gidiş değil, bu ölüm değil. Budur mutluluk ve sen sevdiğim, şehidim rahat uyu adın göklerde cismin bayrakta
Bir Çağlar değil bin Çağlar, bir Mehmet değil bin Mehmet gider bu yola
Bir Kezban ağlamaz Mehmet’ine, bir anne sulamaz.
Her sabah mezarlık çiçeklerini.
Gurur duy, yüce anne, yüce baba
Bir Kardelen vardı bir zaman karda açardı, artık
Kardelen bir şehitlik çiçeği oldu, bayrakta can bulan
Rahat uyu şehidim sen bir bayraksın, bilgi ışığında ve altında binlerce Elif bekçi
Kanı bayrağa borç
Ruhun şad olsun
El ele gezmek, göz göze bakmaktı
Bizim şarkımızı dinlemekti, yıldızların ötesinde
Soğuk bir kış sabahı düşe kalka sıcak ekmek almaktı
Ve gözlerindi mutluluk, hüzünlüydü hep
Bir ekim sabahı anne olarak uyanmaktı
Mayın kokan topraklarda her defasında ölüme yolladığım
Silah sesleriyle ürperdiğim ve dönüşünü bir bayram sevinciyle karşılamamdı mutluluk...
Çamur içinde dönerdin görevden, içime çektiğim dağ kokusuydu mutluluk
Ve şimdi.... Yıldızlar ülkesine yolladım mutluluğumu
Bir eylül sancısı saplandığı yüreğime şimdi mutluluk ne acaba
Anne, baba, çocuk mu
Elif mi, Eylül mü, Çağlar mı
Yoksa babasını hiç tanımayan kızının “Baba diye al bayrağa sarılması mı”
Mutluluk ne
Sanırım artık cevabını biliyorum
Mutluluğun rengi kanımdaki renk
Çünkü o renk nice aşkların alev kırmızısı
Al bayrağımın yıldızı
Sevdiğimin gözleri
Şimdi bir bayrak verdiniz bana, içinde aşk olan, içinde acı, gözyaşı olan, içinde umut olan, içinde yetim çocuklar olan, içinde Çağlar’a akan bahar olan ve içinde uyumadan önceki tek dileği “Şahadet” olan
Söyleyin şimdi bana hangi bayrak taşır bu kadar yükü, hangi yürek taşır bu kadar kavramı, niteliği ve söyleyin, yüzeysel mutluluklarınızdan arınarak mutluluk bu değil mi
İnsanlar ölümden korkma, unutulmaktan korkar
Söyleyin hangi yağmur yeter, bir şehidin adını silmeye, hangi kırılası eller akıtır bu kanı
Şimdi bu yürek, bu keskin bıçak, bir baba, bir kahraman, bir şanlı asker, bir şehit korkar mı ölmekten
Bu gidiş değil, bu ölüm değil. Budur mutluluk ve sen sevdiğim, şehidim rahat uyu adın göklerde cismin bayrakta
Bir Çağlar değil bin Çağlar, bir Mehmet değil bin Mehmet gider bu yola
Bir Kezban ağlamaz Mehmet’ine, bir anne sulamaz.
Her sabah mezarlık çiçeklerini.
Gurur duy, yüce anne, yüce baba
Bir Kardelen vardı bir zaman karda açardı, artık
Kardelen bir şehitlik çiçeği oldu, bayrakta can bulan
Rahat uyu şehidim sen bir bayraksın, bilgi ışığında ve altında binlerce Elif bekçi
Kanı bayrağa borç
Ruhun şad olsun