Yeniliklerle gelen bazı terimlerin anlamları
Gönderilme zamanı: 01 Ara 2010 16:58
OKSİDAN NEDİR
Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdiremediğimiz vücudumuz belli bir yaştan sonra ihanet eder ve toksit maddeler, cildin kolejen tabakasını tahrip eden serbest radikaller ve karbon monoksit gibi zararlı gazlar oluşturarak yaşlanma sürecini başlatır.
Bitkilerdeki bazı vitaminlerin, bu süreci azaltıcı etkisi vardır. Bir nevi vücuttaki paslanmayı giderirler. Hakkında uzun süredir araştırmalar yapılan, kongreler düzenlenlenen söz konusu vitaminler, geçtiğimiz yıllarda bir başlık altında toplanmış ve anti-oksidan (paslanmayı geciktirici) adını almıştır. Anti oksidanların tıbben etkisi kanıtlandıktan sonra kozmetik sektörünün bundan faydalanmaması kaçınılmazdı tabii. Birbiri ardına üretilen serbest radikalleri önleyici, zengin E vitamini içeren bakım kremleri anti oksidanların sadece beslenme yoluyla alınmasıyla ibaret olmaktan çıkarttı.
Vücudumuzun kendini tahrip etme özelliği olduğu gibi savunma mekanizmasından ileri gelen tedavi özelliği de mevcut. Bunu daha da pekiştiren ve dirençli olmamızı sağlayan besinler (özellikle vitaminler), bileşimindeki paslanmayı önleyici maddelerle serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engelliyor ve yaşlanmayı yavaşlatıyor. Daha da önemlisi başta kanser olmak üzere birçok hastalığın oluşumunu engelliyor. Vücudun hücre koruma sistemleri içinde önemli bir yere sahip olan anti –oksidanlar, bu görevi belirgin hücre hasarlarına yol açabilen maddeleri etkisizleştirerek gerçekleştirirler.
Centurion : eski Roma'da yüzbaşı. anlamına gelir.
EVOCATİ, Esk. Rom. Gönüllü olarak görev almak üzere ikinci kez orduya çağrılanları ya da eski askerleri belirten latince sözcük. Bunlar daha yüksek maaş alırlar ve sefer bitince görevden ayrılabilirlerdi. Augustus bunlardan kendisine bağlı sürekli bir birlik kurdu.
Nucleus : öz, iç; nüve, çekirdek; cevher, esas; (fiz.) çekirdek, atomun merkez kısmı; (astr.) kuyrukluyıldızın parlak başı; (anat.) omurilik veya beyinde sinir hücreleri yığını. anlamına gelir.
Alternator : Alternatörler doğru akım üreteçleriyle aynı mantıkla çalışırlar. Bir iletkenin etrafındaki manyetik alan değişince iletkende bir akım oluşur. Modern tipik bir alternatörde rotor denilen mıknatıslar, demir cevherine sarılmış olan stator denilen sabit iletken sargıların içinde veya etrafında dönerler. Mekanik enerjinin rotorları döndürmesiyle iletkenler etrafındaki manyetik alan değişir ve elektrik akımı üretilmiş olur.
Rotorun manyetik alanı indüksiyonla (fırçasız jenaratörlerde), mıknatıslarla (genellikle çok ufak makinalarda) veya fırçalar yardımıyla aktarılacak bir akım ile elde edilebilir. Otomobillerde kullanılan alternatörlerde rotordaki manyetik alan her zaman fırçalar ile aktarılan akımla oluşturulur. Böylece rotordaki akım kontrol edilerek alternatörün oluşturduğu voltajın kontrol edilebilmesi sağlanır. Mıknatıs kullanan alternatörler ayrıca rotora akım vermek zorunda olmadıklarından daha verimlidir fakat mıknatısın maliyeti dolayısıyla büyüklükleri sınırlıdır. Mıknatısın manyetik alanı sabit olduğundan üretilen voltaj devir ile birlikte artar. Fırçasız alternatif akım üreteçleri genellikle otomobillerde kullanılanlardan çok daha büyük makinalardır. Fırçasız alternatörlerde alternatör çalışma prensibine göre ana ve ikaz sistemi olarak ikiye ayrılabilir. Ana sistemin hareketli kısmı olan ana rotor devir sayısına göre değişen sayıda kutuplardan oluşur. Rotordaki ana kutuplar çevirici makinanın devrinde döndürülür. Kutuplarda manyetik akının oluşması için doğru akım gereklidir. Ana kutuplara doğru akım ikaz sistemi tarafından verilir.
İkaz sisteminin çalışma prensibi ana sistemle aynı olmakla beraber kutup ve sargılar ters çevrilmiştir. Yani, ikaz sisteminde kutuplar hareketsiz olan ikaz statoru üzerinde, sargılar ise dönen ikaz rotoru üzerinde bulunur.
Ana statordaki bağımsız yardımcı sargılardan geçen akım voltaj regülatörüde doğrultularak, ikaz statorundaki kutup sargılarına verilir. Kutuplardan çıkan manyetik akıyı kesen ikaz rotoru üzerindeki bobinlerde üç faz alternatif akım oluşur. Alternatif akım, rotordaki döner köprü diyotlarda doğrultularak ana rotora(ana kutuplara) doğru akım olarak aktarılır.
Fırçasız alternatörlere yük uygulandığında, voltaj düşümü önlemek ve voltajı istenilen seviyede tutmak için voltaj regülatörü kullanılır.
İridyum : Atom numarası 77 olan, 192.217 g/mol atom ağırlığına sahip, oda koşullarında metalik beyaz ve katı halde bulunan d-blok elementi.
Osmiyum : Osmiyum, simgesi Os, atom numarası 76, atom ağırlığı 190.23 akb, ergime noktası 3045.0°C, kaynama noktası 5027.0°C olan bir geçiş metalidir. Oda sıcaklığında 22.4 g/cm³ ile bilinen en ağır yoğunluklu metaldir. Gümüşi renkte bulunur. Yunanca koku manasına gelen osmë 'den gelir. Tükenmez kalemlerin toplarında, bazı aletlerin millerinde ve flamanlarda kullanılır, platin ile birlikte çıkar.
1803'te Smithson Tenant tarafından bulunan bu metal, platin yataklarında çok zor bulunan, platin yatağının kalitesini belirleyen bir elementtir. Uysal ve ark. (2007, 2008) tarafından yayımlanan bilimsel çalışmalarda Türkiye'nin değişik bölgelerindeki kromitit cevherlerinin ortalama 80-100 ppb civarında Os içeriğine sahip olduğu, toplam PGE (Os, Ir, Ru, Rh, Pt, Pd) içeriklerinin ise ortalama 250-300 ppb civarında olduğu ortaya konulmuştur.
topaz; alüminyum silikatı ve flüorinden oluşan, kahverengi ya da soluk sarı renkte değerli taş. (fakat oyunda kırmızı renkte anlayamadım
)
Krizoberil : Kimyasal Bileşimi: BeAl2O4
Kristal Sistemi: Ortorombik
Kristal Biçimi: Genellikle levhamsı kristalli
ikizlenme: {130} yüzeyinde yaygın kontakt ve interpenetrasyon ikizleri
Sertlik: 8.5 - 9
Özgül Ağırlık: 3.65 - 3.80
Dilinim: {110} zayıf
Renk ve Şeffaflık: Sarımsı yeşilin değişik tonları, sarı, gri, kahverengi, mavi-yeşil, zümrüt yeşili; şeffaf-yarı şeffaf
Çizgi Rengi: Beyaz
Parlaklık: Camsı parlaklıkta
Ayırıcı Özellikleri: Rengi, sertliği ve kristal şekli
Bulunuşu; Granitik kayalarda, pegmatitlerde ve mikaşistlerde oluşur. Ayrıca, dolomitik mermerlerde ve alüvyonlarda da rastlanılabilir.
Yaşamımız boyunca mükemmel işleyişine akıl sır erdiremediğimiz vücudumuz belli bir yaştan sonra ihanet eder ve toksit maddeler, cildin kolejen tabakasını tahrip eden serbest radikaller ve karbon monoksit gibi zararlı gazlar oluşturarak yaşlanma sürecini başlatır.
Bitkilerdeki bazı vitaminlerin, bu süreci azaltıcı etkisi vardır. Bir nevi vücuttaki paslanmayı giderirler. Hakkında uzun süredir araştırmalar yapılan, kongreler düzenlenlenen söz konusu vitaminler, geçtiğimiz yıllarda bir başlık altında toplanmış ve anti-oksidan (paslanmayı geciktirici) adını almıştır. Anti oksidanların tıbben etkisi kanıtlandıktan sonra kozmetik sektörünün bundan faydalanmaması kaçınılmazdı tabii. Birbiri ardına üretilen serbest radikalleri önleyici, zengin E vitamini içeren bakım kremleri anti oksidanların sadece beslenme yoluyla alınmasıyla ibaret olmaktan çıkarttı.
Vücudumuzun kendini tahrip etme özelliği olduğu gibi savunma mekanizmasından ileri gelen tedavi özelliği de mevcut. Bunu daha da pekiştiren ve dirençli olmamızı sağlayan besinler (özellikle vitaminler), bileşimindeki paslanmayı önleyici maddelerle serbest radikallerin ve toksinlerin oluşumunu engelliyor ve yaşlanmayı yavaşlatıyor. Daha da önemlisi başta kanser olmak üzere birçok hastalığın oluşumunu engelliyor. Vücudun hücre koruma sistemleri içinde önemli bir yere sahip olan anti –oksidanlar, bu görevi belirgin hücre hasarlarına yol açabilen maddeleri etkisizleştirerek gerçekleştirirler.
Centurion : eski Roma'da yüzbaşı. anlamına gelir.
EVOCATİ, Esk. Rom. Gönüllü olarak görev almak üzere ikinci kez orduya çağrılanları ya da eski askerleri belirten latince sözcük. Bunlar daha yüksek maaş alırlar ve sefer bitince görevden ayrılabilirlerdi. Augustus bunlardan kendisine bağlı sürekli bir birlik kurdu.
Nucleus : öz, iç; nüve, çekirdek; cevher, esas; (fiz.) çekirdek, atomun merkez kısmı; (astr.) kuyrukluyıldızın parlak başı; (anat.) omurilik veya beyinde sinir hücreleri yığını. anlamına gelir.
Alternator : Alternatörler doğru akım üreteçleriyle aynı mantıkla çalışırlar. Bir iletkenin etrafındaki manyetik alan değişince iletkende bir akım oluşur. Modern tipik bir alternatörde rotor denilen mıknatıslar, demir cevherine sarılmış olan stator denilen sabit iletken sargıların içinde veya etrafında dönerler. Mekanik enerjinin rotorları döndürmesiyle iletkenler etrafındaki manyetik alan değişir ve elektrik akımı üretilmiş olur.
Rotorun manyetik alanı indüksiyonla (fırçasız jenaratörlerde), mıknatıslarla (genellikle çok ufak makinalarda) veya fırçalar yardımıyla aktarılacak bir akım ile elde edilebilir. Otomobillerde kullanılan alternatörlerde rotordaki manyetik alan her zaman fırçalar ile aktarılan akımla oluşturulur. Böylece rotordaki akım kontrol edilerek alternatörün oluşturduğu voltajın kontrol edilebilmesi sağlanır. Mıknatıs kullanan alternatörler ayrıca rotora akım vermek zorunda olmadıklarından daha verimlidir fakat mıknatısın maliyeti dolayısıyla büyüklükleri sınırlıdır. Mıknatısın manyetik alanı sabit olduğundan üretilen voltaj devir ile birlikte artar. Fırçasız alternatif akım üreteçleri genellikle otomobillerde kullanılanlardan çok daha büyük makinalardır. Fırçasız alternatörlerde alternatör çalışma prensibine göre ana ve ikaz sistemi olarak ikiye ayrılabilir. Ana sistemin hareketli kısmı olan ana rotor devir sayısına göre değişen sayıda kutuplardan oluşur. Rotordaki ana kutuplar çevirici makinanın devrinde döndürülür. Kutuplarda manyetik akının oluşması için doğru akım gereklidir. Ana kutuplara doğru akım ikaz sistemi tarafından verilir.
İkaz sisteminin çalışma prensibi ana sistemle aynı olmakla beraber kutup ve sargılar ters çevrilmiştir. Yani, ikaz sisteminde kutuplar hareketsiz olan ikaz statoru üzerinde, sargılar ise dönen ikaz rotoru üzerinde bulunur.
Ana statordaki bağımsız yardımcı sargılardan geçen akım voltaj regülatörüde doğrultularak, ikaz statorundaki kutup sargılarına verilir. Kutuplardan çıkan manyetik akıyı kesen ikaz rotoru üzerindeki bobinlerde üç faz alternatif akım oluşur. Alternatif akım, rotordaki döner köprü diyotlarda doğrultularak ana rotora(ana kutuplara) doğru akım olarak aktarılır.
Fırçasız alternatörlere yük uygulandığında, voltaj düşümü önlemek ve voltajı istenilen seviyede tutmak için voltaj regülatörü kullanılır.
İridyum : Atom numarası 77 olan, 192.217 g/mol atom ağırlığına sahip, oda koşullarında metalik beyaz ve katı halde bulunan d-blok elementi.
Osmiyum : Osmiyum, simgesi Os, atom numarası 76, atom ağırlığı 190.23 akb, ergime noktası 3045.0°C, kaynama noktası 5027.0°C olan bir geçiş metalidir. Oda sıcaklığında 22.4 g/cm³ ile bilinen en ağır yoğunluklu metaldir. Gümüşi renkte bulunur. Yunanca koku manasına gelen osmë 'den gelir. Tükenmez kalemlerin toplarında, bazı aletlerin millerinde ve flamanlarda kullanılır, platin ile birlikte çıkar.
1803'te Smithson Tenant tarafından bulunan bu metal, platin yataklarında çok zor bulunan, platin yatağının kalitesini belirleyen bir elementtir. Uysal ve ark. (2007, 2008) tarafından yayımlanan bilimsel çalışmalarda Türkiye'nin değişik bölgelerindeki kromitit cevherlerinin ortalama 80-100 ppb civarında Os içeriğine sahip olduğu, toplam PGE (Os, Ir, Ru, Rh, Pt, Pd) içeriklerinin ise ortalama 250-300 ppb civarında olduğu ortaya konulmuştur.
topaz; alüminyum silikatı ve flüorinden oluşan, kahverengi ya da soluk sarı renkte değerli taş. (fakat oyunda kırmızı renkte anlayamadım
Krizoberil : Kimyasal Bileşimi: BeAl2O4
Kristal Sistemi: Ortorombik
Kristal Biçimi: Genellikle levhamsı kristalli
ikizlenme: {130} yüzeyinde yaygın kontakt ve interpenetrasyon ikizleri
Sertlik: 8.5 - 9
Özgül Ağırlık: 3.65 - 3.80
Dilinim: {110} zayıf
Renk ve Şeffaflık: Sarımsı yeşilin değişik tonları, sarı, gri, kahverengi, mavi-yeşil, zümrüt yeşili; şeffaf-yarı şeffaf
Çizgi Rengi: Beyaz
Parlaklık: Camsı parlaklıkta
Ayırıcı Özellikleri: Rengi, sertliği ve kristal şekli
Bulunuşu; Granitik kayalarda, pegmatitlerde ve mikaşistlerde oluşur. Ayrıca, dolomitik mermerlerde ve alüvyonlarda da rastlanılabilir.