İstanbul Kıyamet Vakti'nin Zaferi
Gönderilme zamanı: 24 Şub 2020 00:07
"BİZİM ZAFERİMİZ"
Merhaba sevgili dostlar, İstanbul Kıyamet Vakti'ne gönül vermiş sevgili oyuncular ve sayın yetkililer,
Lafı daha fazla uzatmadan neden bu başlığı açtığımı anlatmak istiyorum. Oyunumuzun içinde bugün (23 Şubat 2020) itibari ile içinde bulunduğu durumdan ben de en az siz eski oyuncular kadar muzdaribim. Merak etmeyin, körlemesine eleştirel ya da körlemesine iyimser olmayacağım. "İstanbul Kıyamet Vakti, dijital oyun sektörü içerisinde yer alan bir oyun yani ticari bir üründür. Ürünler, üreticisine kazanç getirdiği sürece önemlidir ve hiçbir üretici zarar etmek istemez." Üretici gözünden bakarsak en önemli nokta bu, çok basit bir mantığı var aslında durumun. Korkmayın, size basitten başlatıp detaylarına kadar anlatacağım. Geri dönelim, bu etkileşimin bir de oyuncu yani tüketici boyutu var. "Oyuncular olarak biz bu oyuna doğrudan (Akçe) ve/veya dolaylı (İnternet, Elektrik) olarak para harcayan bir tüketicileriz. Tüketiciler, tükettikleri ürünün aynı kalitede kalmasını ya da kalitesinin artmasını beklerler. aksi halde bilinçli bir tüketici o ürünü tüketmekten vazgeçebilir." Şimdi gerçekçi bir şekilde elimizde ne var görelim:Öncelikle sizlere kendimi tanıtayım. Adım Boğaç Kılıçarslan. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği, 4. sınıf öğrencisiyim.
2010'da ilk defa bu oyun ile tanıştım, o günden beri sizlerle birlikte İstanbul Kıyamet Vakti oynuyorum.
2015 yılının ortasında üniversiteye hazırlanmak için oyunu bıraktım. Şimdi ise verdiğim bu karardan sonra kazandığım üniversiteyi bitirmek üzereyim ve 2020, Ocak ayı ile beraber büyük bir bilinç ve keyif ile tekrar oyuna başladım.
Bazılarınız beni düzenlenen eski Fan Art Yarışmaları'ndan hatırlıyor:
- Fan Art 2010 (Görsel): Arkadaşlarla Mangalda
- Fan Art 2011 (Video): Savaşçı
- Fan Art 2012 (Video): Bir Adım Daha
Üretici ürünü üretmekte zorlanıyor, çünkü:
- Ürün, yeni tüketicilerden kazanç getiremiyor.
- Ürün, eski tüketicilerden zamanla daha az kazanç getiriyor.
Tüketici ürünü tüketmekte zorlanıyor, çünkü:
- Eski ve/veya mevcut tüketiciler için ürünün kalitesini azaltan hataların çözülmesi, güncelleştirmelerin yapılması çok uzun sürüyor.
- Yeni ve/veya olası tüketicinin ürünü keşfetmesi ve mevcut tüketici olma yolunda ürünün azalan kalitesinde ürünü benimsemek mümkün olmuyor.
Oyunun eski canlılığının çok daha ötesine çıkabilecek bir potansiyeli var. Bunun için oyuna yeni oyunculara ulaşmak onları oyunumuza kazandırmak gerekiyor. "Nasıl yapılabilir" sorusundan önce "kim yapmalı" sorusuna açıklık getirmek gerekiyor. HEPİMİZ! Hem üretici hem de tüketici birlik olmalı.Tüm bu analizlerim üzerine, hem üretici hem de tüketici için işlevsel olacağını düşündüğüm bir çözüm önerim var. Eğer siz de dediklerime hak veriyorsanız ve destek olursanız, bu çözüm, hepimizin çözümümü ve "BİZİM ZAFERİMİZ" olabilir.
Üniversitedeki arkadaşlarımla farklı düşünce ve görüşleri bir araya getirecek her türlü konunun, eserin ve fikrin konuşulabildiği
KUZGUN VE YOLCU adında MADDİ GETİRİSİ OLMAYAN bir YouTube kanalı kurduk. Bu kanal içerisinde, eski oyuncuları oyunumuz ile tekrar bir araya getirmek ve potansiyel yeni oyuncuları oyunumuz ile tanıştırmak ve tabi eğlenerek güzel vakit geçirmek için "İstanbul Kıyamet Vakti Oynuyoruz" adı altında GamePlay/WalkThrough formatında yeni bir seriye başladık.
Oyunumuza yeni oyuncular katmak için YouTube kullanan potansiyel oyuncunun anasayfadaki hikaye akışının önüne düşmemiz gerekiyor. ("Biz" demek istemiyordum ancak GamePlay/WalkThrough formatında İstanbul Kıyamet Vakti içeriği üreten başka hiçbir kanala denk gelemedim. Eğer varsa, onları da bulmamız, desteklememiz lazım.) Sizin yapabileceğiniz en büyük yardım, içeriğimizin varlığından haberdar olmanız ve sezonluk videoları keyifle izleyerek bize ve ortak hedefimize destek olmanız.
Beklentilerimiz ve planlarımız doğrultusunda ilk sezonumuzu yayınlamaya başladık.
İlk sezona özel her çarşamba günü saat 14:00'da yeni bölümleri yayınlıyoruz.
Hedefimize giden bu yolda fikrimize göz attığınız ve/veya ortak olduğunuz için teşekkürü borç bilirim.
Saygılarımla,