Derin Bir Hikaye
Gönderilme zamanı: 17 Eyl 2018 20:55
Arkadaşlar Hikaye'ye başlamadan önce Kısa bir önsöz yazmak istedim,
İsmim Mahmut, 27 Yaşında Makine Mezunu Sıradan bir vatandaşım, Oyuna 2009 Yılında Meran sunucusunda başladım 2018 başından bu yana Teşkilat sunucusunda byADIYAMANeser adıyla devam etmekteyim.
İkv'nin Hikaye Örgüsünü çok beğendiğim ve İkv oyuncularının oyunun bu tarafını sevdiğini bildiğim için bu hikayeyi sizlere sunuyorum. Umarım beğenirsiniz. Karakterlerin bazıları İkv Dünyası İçinden bazıları ise tamamen Hayal Ürünüm ...
NOT: LÜTFEN UZUN ALINTILAR YAPMAYALIM.
İyi Forumlar
Yazdan Kalma Bir Ekim Günü...
Sonbahar güneşi kapının deliklerinden içeri süzülüyor, İçerisi loş olduğundan Işınlar ok gibi dimdik yere vuruyordu, şöminede karşı duvarda dans eden, cılız sönmek üzere olan bir ateş yanmaktaydı. İçerisi hafif dumanlıydı...
Kapı hızlıca açıldı, alelacele içeri giren Şerzen, Örsün başına geçip körelmiş silahını örs etmeye başladı, eğilen bükülen yerleri çekiçle vurarak düzeltiyordu.
Aklına Karbon Çeliği Tozu geldi, tozla hem daha hızlı hemde daha iyi bir şekilde silahını temizleyip, tamir edebiliyordu. Şerzen Silahıyla uğraşırken kapı hafifçe tıklandı.
- Kim O ?
- Benim Ağabey Şerkin, Fevriye'nin torunu , Babam gönderdi, bu poşeti sana teslim etmemi söyledi.
- Neymiş onlar ? getir bakayım.
Çocuk Güneşi arkasına alarak içeri girdi.
Şerkin 16-17 yaşlarında kısa saçlı siyah gözlü kafasında şapka takılı sarışın atılgan bir çocuktu.
Poşeti uzatıp geri kapı eşiğine doğru yöneldi .
- Ben gideyim ağabey Karanlık çökmeden, babam erken gelmeye çalış dedi.
- Dikkatli git sağa sola takılma, Babana Çok Çok selam söyle.
- Çocuk kapıyı kapatıp Hızlıca uzaklaştı.
Şerzen Sımsıkı bağlanmış poşeti açtı birkaç ay önce Şerkin’in babasından bazı şeyler istemişti onları göndermişti.
Poşetin içinde bronz,meşe kerestesi,ok sertleştirici ve ametist-lapis vardı, istediği bazı eşyalar eksikti.
Baya olmuştu bunları isteyeli unutmuş olmalıydı , zaten yarın aksam Şerkin’in babasının evine yakın ormanda dolaşmaya çıkacaktı, yakınken uğrar kalanları da bi daha hem hatırlatır, hemde bi çayını içerim diye düşündü…
Ertesi Gece …
Yanına Birkaç tane iksir alıp kapıyı kapattı , ev ahalisine haber vermeden çıkıp yola koyuldu.
Şerkin’in Babasının evine gitmek için Tehlikeli Orman’dan geçmek gerekiyordu veya sahili takip ederek ulaşmakta mümkündü, ama ormandan az süren yol sahilde on kat fazla idi …
Tepeye Ulaşınca Durdu,Ovaya baktı ‘’ Hey Gidi Heyy’’ Diye içerledi,Silahını çantasından çıkarıp sessiz adımlarla ormanda yürümeye başladı, Mümkün olduğunca Çalı ve Kayaların dibinden gitmeye çalışıyor kendisini kamufule etmeye çalışıyordu.
Ormanda Belli başlı 2-3 tehlike vardı Çeteciler ve Yağmacılar,
Ormandan karşıya geçmeye çalışırken yakalananlardan haraç istiyor, para vermeyen, vermekte direnen veya parası olmayanı ise feci şekilde dövüyorladı. Çeteciler ve Yağmacıların sadece ismi farklı idi her hareketleri tıpa tıp aynı idi,
Adam kaçırma, soygun ,haydutluk …
Ağır ve dikkatli adımlarla yürürken az sağında ki kayalıkların yanında iki kişinin yürüdüğünü fark etti, Bu da neydi böyle ? bu ormana kaç seferdir gelip gidiyordu çeteci ve yağmacılar dışında kimseleri görmemişti,Tabi geceleri önünde kaçışan kır fareleri dışında…
Kimdi acaba bu iki kişi? Bu saatte burada ne geziniyorlardı. Adamları Usulca takip etmeye başladı yüzlerini seçemiyordu Orman karanlıktı henüz Mehtap’da doğmamıştı.
Kısa bir yürüyüşten sonra adamlar durdular,
- Sen burda dur gelen olursa baykuş gıbı ötersin .
- Başıyla tamam demesiyle diğer adam gözden kayboldu.
Adam karşısında oturuyordu, net görüyordu, ama kim olduğu ne için burda oldukları hakkında en ufak fikri yoktu bekleyen adamın elinde Mavzere benziyen uzun bir silah vardı , Şerzen’inde silahı vardı ama uzak mesafeden mavzer kadar etkili değildi, kısa mesafeden ise gövdeyi ikiye bölecek güçteydi.
Sessizce beklemeye devam etti , bir yandan korkuyor bir yandan ise adamı vurmayı düşünüyordu , ama silahı düşününce bu fikrin aptalca olduğunu düşündü ve vazgeçti.
Birkaç dakika sonra arkadaşı geldi ,
- Halletin mi?
- Halletim, Baya birikmiş ,
Bıyık altından gülüştüler ve geldikleri yöne dönüp kendi aralarında sessizce konuşarak gözden kayboldular,
Şerzen adamların bir şey sakladığını düşündü, yoksa gecenin köründe burada ne işleri vardı.
Adamın gittiği yöne doğru yürüdü bu arada mehtap ufuktan kafasını çıkarmaya başlamıştı henüz ışıkları ormana vurmamıştı,
Sessiz ve soğukkanlı davranıyordu adamın gittiği tarafı santim santim inceledi ama kaya parçaları ve çalılardan başka bir şey bulamadı, buraya bir iz bırakarak gündüz gelip kontrol etmeyi düşündü…
Şerkin’in Babasının gönderdiği meşe kerestesinden birkaç parça koparıp gezindiği alana serpti, tekrar yoluna devam etmeye başladı...
İsmim Mahmut, 27 Yaşında Makine Mezunu Sıradan bir vatandaşım, Oyuna 2009 Yılında Meran sunucusunda başladım 2018 başından bu yana Teşkilat sunucusunda byADIYAMANeser adıyla devam etmekteyim.
İkv'nin Hikaye Örgüsünü çok beğendiğim ve İkv oyuncularının oyunun bu tarafını sevdiğini bildiğim için bu hikayeyi sizlere sunuyorum. Umarım beğenirsiniz. Karakterlerin bazıları İkv Dünyası İçinden bazıları ise tamamen Hayal Ürünüm ...
NOT: LÜTFEN UZUN ALINTILAR YAPMAYALIM.
İyi Forumlar
Yazdan Kalma Bir Ekim Günü...
Sonbahar güneşi kapının deliklerinden içeri süzülüyor, İçerisi loş olduğundan Işınlar ok gibi dimdik yere vuruyordu, şöminede karşı duvarda dans eden, cılız sönmek üzere olan bir ateş yanmaktaydı. İçerisi hafif dumanlıydı...
Kapı hızlıca açıldı, alelacele içeri giren Şerzen, Örsün başına geçip körelmiş silahını örs etmeye başladı, eğilen bükülen yerleri çekiçle vurarak düzeltiyordu.
Aklına Karbon Çeliği Tozu geldi, tozla hem daha hızlı hemde daha iyi bir şekilde silahını temizleyip, tamir edebiliyordu. Şerzen Silahıyla uğraşırken kapı hafifçe tıklandı.
- Kim O ?
- Benim Ağabey Şerkin, Fevriye'nin torunu , Babam gönderdi, bu poşeti sana teslim etmemi söyledi.
- Neymiş onlar ? getir bakayım.
Çocuk Güneşi arkasına alarak içeri girdi.
Şerkin 16-17 yaşlarında kısa saçlı siyah gözlü kafasında şapka takılı sarışın atılgan bir çocuktu.
Poşeti uzatıp geri kapı eşiğine doğru yöneldi .
- Ben gideyim ağabey Karanlık çökmeden, babam erken gelmeye çalış dedi.
- Dikkatli git sağa sola takılma, Babana Çok Çok selam söyle.
- Çocuk kapıyı kapatıp Hızlıca uzaklaştı.
Şerzen Sımsıkı bağlanmış poşeti açtı birkaç ay önce Şerkin’in babasından bazı şeyler istemişti onları göndermişti.
Poşetin içinde bronz,meşe kerestesi,ok sertleştirici ve ametist-lapis vardı, istediği bazı eşyalar eksikti.
Baya olmuştu bunları isteyeli unutmuş olmalıydı , zaten yarın aksam Şerkin’in babasının evine yakın ormanda dolaşmaya çıkacaktı, yakınken uğrar kalanları da bi daha hem hatırlatır, hemde bi çayını içerim diye düşündü…
Ertesi Gece …
Yanına Birkaç tane iksir alıp kapıyı kapattı , ev ahalisine haber vermeden çıkıp yola koyuldu.
Şerkin’in Babasının evine gitmek için Tehlikeli Orman’dan geçmek gerekiyordu veya sahili takip ederek ulaşmakta mümkündü, ama ormandan az süren yol sahilde on kat fazla idi …
Tepeye Ulaşınca Durdu,Ovaya baktı ‘’ Hey Gidi Heyy’’ Diye içerledi,Silahını çantasından çıkarıp sessiz adımlarla ormanda yürümeye başladı, Mümkün olduğunca Çalı ve Kayaların dibinden gitmeye çalışıyor kendisini kamufule etmeye çalışıyordu.
Ormanda Belli başlı 2-3 tehlike vardı Çeteciler ve Yağmacılar,
Ormandan karşıya geçmeye çalışırken yakalananlardan haraç istiyor, para vermeyen, vermekte direnen veya parası olmayanı ise feci şekilde dövüyorladı. Çeteciler ve Yağmacıların sadece ismi farklı idi her hareketleri tıpa tıp aynı idi,
Adam kaçırma, soygun ,haydutluk …
Ağır ve dikkatli adımlarla yürürken az sağında ki kayalıkların yanında iki kişinin yürüdüğünü fark etti, Bu da neydi böyle ? bu ormana kaç seferdir gelip gidiyordu çeteci ve yağmacılar dışında kimseleri görmemişti,Tabi geceleri önünde kaçışan kır fareleri dışında…
Kimdi acaba bu iki kişi? Bu saatte burada ne geziniyorlardı. Adamları Usulca takip etmeye başladı yüzlerini seçemiyordu Orman karanlıktı henüz Mehtap’da doğmamıştı.
Kısa bir yürüyüşten sonra adamlar durdular,
- Sen burda dur gelen olursa baykuş gıbı ötersin .
- Başıyla tamam demesiyle diğer adam gözden kayboldu.
Adam karşısında oturuyordu, net görüyordu, ama kim olduğu ne için burda oldukları hakkında en ufak fikri yoktu bekleyen adamın elinde Mavzere benziyen uzun bir silah vardı , Şerzen’inde silahı vardı ama uzak mesafeden mavzer kadar etkili değildi, kısa mesafeden ise gövdeyi ikiye bölecek güçteydi.
Sessizce beklemeye devam etti , bir yandan korkuyor bir yandan ise adamı vurmayı düşünüyordu , ama silahı düşününce bu fikrin aptalca olduğunu düşündü ve vazgeçti.
Birkaç dakika sonra arkadaşı geldi ,
- Halletin mi?
- Halletim, Baya birikmiş ,
Bıyık altından gülüştüler ve geldikleri yöne dönüp kendi aralarında sessizce konuşarak gözden kayboldular,
Şerzen adamların bir şey sakladığını düşündü, yoksa gecenin köründe burada ne işleri vardı.
Adamın gittiği yöne doğru yürüdü bu arada mehtap ufuktan kafasını çıkarmaya başlamıştı henüz ışıkları ormana vurmamıştı,
Sessiz ve soğukkanlı davranıyordu adamın gittiği tarafı santim santim inceledi ama kaya parçaları ve çalılardan başka bir şey bulamadı, buraya bir iz bırakarak gündüz gelip kontrol etmeyi düşündü…
Şerkin’in Babasının gönderdiği meşe kerestesinden birkaç parça koparıp gezindiği alana serpti, tekrar yoluna devam etmeye başladı...