Büyük Hol Görev Hikayesi
Gönderilme zamanı: 11 Tem 2013 13:23
Büyük hol çıktığında oyunu bırakmıştım hörevlerini yapmadım. Ortada tangriss muhabbeti falan dönüyor ben de merak ettîm görevlerden ne anlıyoruz birisi özetleyebilir mi
İstanbul Kıyamet Vakti Oyuncularının Buluşma Noktası
http://forum.istanbuloyun.com/
GWYNBLEIDD yazdı:Merhaba arkadaşlar, bu konumda oyunun asıl içeriği hakkında size bilgi vereceğim.
İstanbul; nice insan krallıklarına ev sahipliği yapmış olan şehir.Acaba neden 1957'deki meteor felaketinden kurtulan tek yer?
Bundan asırlar önce dünyada benzer bir felaket yaşanmış, yeryüzündeki yaşam izleri kaybolmuştu.Meran halkı buz büyüsü ile
felaketin getirdiği yıkımı durdurup yeryüzünü eski haline getirmeye çalıştı uzun bir süre..
Meranlar kendilerini korumak için tılsımları ördü.Komutan Philotheos, meranlar ile anlaşıp İstanbul'u olası bir felaketten korumak için akrep tılsımına sahip çıktı.
1957 felaketi yaşandığı an tılsım etkisini gösterdi ve İstanbul kenti en az zarar gören yer olarak kalmaya devam etti.
İnsan halkı çatlaklardan yüzeye çıkan mahluklarla yüzleşti felaketin oluşturduğu yaraları sarmaya devam ederken.
Bir takım insanlar ortalıkta dolaşan eski kitaplardan felaket sonrası yüzeye çıkan erg enerjisini biçimlendirmeyi öğrendiler.Bileği güçlü savaşçılar güçlerini artırırken büyücü ve şifacılar ise eski sözleri fısıldamaya başladılar.Bu insanlara nefer dendi.
Ancak her şeyin kilit noktası olan meran halkı eski çağlarda nasıl yaptılarsa bu devirde de tılsım tanıklarını seçtiler korumaları üzere.
Acıdan payını alan Gaffar Bey ve genç bilgilileri istikametlerini Çemberlitaş yönüne çevirdiler.Orada yaşam merkezi kurdular.Çemberlitaş sütunundan sızılan yoğun enerji sayesinde meranlarla tanıştılar.Meranlar bu küçük topluluğa güvendiler ve onları tılsım tanıkları seçtiler.Gaffar Bey her ne kadar da meranlar ile ilişkisini sürdürdüyse de insan ırkından umudunu kesmedi ve onları korumaya çalıştı.
Ancak yakın zamanda bir grup nefer, farkında olmasalar da karanlık güçlere hizmet etti.Sstanss'ın başı olan rahibe İfliss'i; Çemberlitaş'ın büyücüsü Gaffar Bey'i boş yere katletmişlerdir.Ancak bu neferler yanlış tarafta olduklarını geçte olsa fark ettikleri zaman karanlık güce karşı çıkmışlardır.
Kisless olarak bilinen karanlık güç, meran halkına ait olan Tangriss Koridorları'nı kendi ırkının yerleşkesi haline getirmiştir.Neferler bu yerleşkeyi Kisless akımından temizlemişlerdir.Ancak köprünün ötesinde ki saatler çalışmaya başladı.Kisless kültü uyandı.Karanlık güç yayılmaya devam etmekte, neferler ise maruz kaldıkları yoğun ergden dolayı çıldırmış durumdadırlar.
Bu arayış neferleri, kopyası Migrat'ta da olan Tangriss geçidine ulaştırmıştır.Tangriss geçidi bilindiği üzere Gezgin Şehir'in yegane kapısıdır.Meran yazıtlarında ise başka şehrin varolduğu Kutsal Kaya'da vurgulanmaktadır.Bu şehir muhtemelen Gengin Şehir'dir.
Aşağıda ki yazılarda meranlar ile ilgili detaylı anlatım vardır;
Meranlar
Teknolojileri ve uygarlık seviyeleri üst kademede olan yarı insan yarı yılan varlıklardır.Geçmişleri Yerküre'nin başlangıcından beri süregelmektedir.Bilinene göre tılsım adı verilen büyülü materyalleri korumaları için farklı zamanlarda bazı insanları seçmişlerdir.Buz ve toprak büyüleri üzerinde uzmanlardır.Ancak ateş ve hava büyülerininde sadece yıkım getirdiğini kabullenmişlerdir.Kendi aralarında her zaman eşit olmuşlardır.İlk kurdukları krallıkları Tarhass'tır.Şuan bildiğimiz tek şehirleri Sstanss'tır.Sstanss, rahibe İfliss tarafından korunmaktadır.Ancak başka şehirlerininde olduğu bilinmektedir.
Merann Şehri Sstanss
Meranların kurduğu şehir Sstanss, teknoloji ve uygarlık bakımından üst seviyelere ulaşmıştır.Şehrin bazı yerlerinde Meran Yazıtları vardır.Arzuhalci bu yazıtları tercüme etmiştir.Meranlar, geçmişlerine bağlı bir halktır.Sstanss'ta da bu tip örnekler mevcuttur.
Meran halkı, kraliçelerine sevgi ile bağlıdır.Başka şehirlerinde varolduğu düşüncesinden yola çıkarak Sstanss'ın, meranların merkez şehri olmadığı düşünülmektedir.Şehrin başında Rahibe İfliss vardır.
Meranların Tarihi(Anıtlar)
Görev metninde geçenler;
Meran şehri'ne düzenlediğiniz ziyaretten sonra Arzuhalci'ye uğrarsınız.*
-İşte beklediğim kişi geldi elinde verilerle.Ver bakalım şunlara.
Arzuhalci metinleri bir süre inceler.*
-Hmm büyük duvardaki metin şöyle diyor, bu dile çok alıştım, artık çok daha rahat tercüme edebiliyorum.Gerçekten çok yalın bir dil ve kullanımıda çok şaşırtıcı derecede kolay.
"Önce dişi ve erkek vardı birbirini tamamlayan.Erkek göktü,ateşti,güç,hız,heyecan ve hırs erkeğin içindeydi.Kadın topraktı,suydu,yaşam,sabır,sevgi ve kıskançlık kadının içindeydi.Kadın ve erkek suda hayatı oluşturdu.Kadın sonsuz gibi uzun süreler hayatı besledi, olgunlaştırdı.Sonunda yaşam toprağa bastığında, ilk annelerimiz toprak annenin kutlu kızları ve oğulları, soyumuz dünyaya geldi.
Biz toprak anamızın sıcak kucağında yaşadık, çoğaldık.Onun yaşamına dair gizlerini öğrendik.Şifanın ve yaşamın irfanı ömürlerimizi uzattı.Biz hepimiz kardeştik, toprak ananın bize verdikleri hepimizindi.Böylece herşeyin paylaşıldığı ilk krallığımızı Tarhass'ı kurduk.Bunlar insanoğlunun cümleleri içimize sızmadan önceydi.Bu yazı unutulmamak için yazılmıştır.Tam metin Kutsal Kaya'da anlatılmıştır."
-Çok etkileyici ilginç bir topluluk.Devamı var, bu bir çeşit tarihçe.Kendi kendilerini anlatmışlar.Nerede acaba devamı.Cümleye bak.İnsanoğlunun cümleleri.Yani insanoğlu onlarla daha önce de karşılaşmış.
Dehşet verici.Ve bizi bir hastalık üslubu iletanımlamaları ne ayıp değil mi?
Arzuhalci, manidar bir şekilde gülümser.*
-Diğer resme geçelim.Ha bu arada unutmadan, senin için küçük bir hediyem var.İşte burada.Bu işine yarar sanırsam.
Arzuhalci size paket halinde hediyesini verdikten sonra konuşmaya başlar.*
-Neyse tercümeye devam edelim.Evet bu bir anıt mezar.Taşta, mezarlıkta yatan ve adı Ustrahss olan kraliçeden bahsediliyor.Tam olarak şunu diyor,
"İlk kraliçemiz Usthrahss toprak ve suyun büyülerini anlayan ilk soydaşımızdı.Kadınlarımızın arasında toprak ve su büyülerinin irfanını anneden kıza geçirme geleneği ilk onun zamanında başladı.Bizler hep Ushtrahss'ın öğütlediği gibi toprak ve su büyüleri ile hastalıkları ve yaraları iyileştirmeyi, ihtiyaç olduğunda erkeklerimizi güçlendirmeyi öğrendik.Uzun çağlar boyunca bu düsturlardan şaşmadık."
-Herhalde binlerce yıl önce olmalı.Toprak ve su büyüleri.Büyüye bakış ve işleyiş şekilleri günümüzden çok farklı.Günümüzde bütün büyüler, kaosa da hizmet ediyor.Ayrıca bu metinde kutsal taş üzerinden gönderme yapılmış.
Ve diğer mezar taşı.Burada yatan kişi Ssemress adında başka bir kraliçe.Metin şöyle:
"Ama İsriss ölmeden hemen önce yanındaki bir kadına buz büyüsünü öğretti.Ve ardından ona dedi ki.Toprak anayı yaralayan ateşi ilk ben buzla tutuşturdum.Şimdi dünya bu ateşten yandı.Toprak ananın yaralarını sar.O kadın gelmiş geçmiş en irfanlı krliçelerimizden Ssemress idi.
Ssemress iyi bir büyücüydü.O felaket günlerinde hayatta kalan az sayıdaki kardeşini topladı.Buz büyüsünü hemen onlarla paylaştı.İlk olarak toprak ananın yanmakta olan göğsünü buzlarla kapladılar.Toprak ana üstünde yaşam, uzun çağlar boyunca uykuda kalacak, toprak yaralarını saracaktı.Bizler Tarhass'ın bir bölümünü yeniden inşaa ettik.Bu sefer ateş ve hava büyülerinden sonsuza dek uzak kalmaya onlardan ancak yıkım geleceğine kani olduk.
Tarhass'ın eski ihtişamına getirilmesi çok uzun zaman aldı.En zor geçen ilk birkaç yüzyılda Ssemress'in irfanı ve sakinliği sayesinde hayatta kalan az sayıdaki kardeşimizden ölümcül yaraları olanlar haricindekilerin büyük bir bölümü kurtuldu.Çok sayıda soydaş yüz yıla yakın süreler yavaş yavaş şifa buldu.Bu zorlu dönemden ötürü Ssemress bugün bile uygarlığımızın gelmiş geçmiş en büyük şifacısı olarak kabul edilir."
-Evet dostum büyük bir felaket olmuş, bu belli ve sürekli Tarhass diye bir şehirden bahsediliyor.Tarhass.. Hatta duvarlarda "Yok olmuş, Tarhass'ın anısına" diye bazı cümleler görmüştüm.Çok ilginç.
Bu şehrin adı ise Sstans.Demekki başka bir yer daha var.Ve devamında gene kutsal kayaya gönderme var.Duvarda yazdıkları cümlelerin hepsi, kutsal kaya isimli bir bölgeye gönderme.O kayada, detaylı birşeyler bulacağımıza eminim.Ama kim bilir nerde bu kaya?
Evet arkadaşım,çok sağol şimdilik.Ara sıra uğra, ben de araştırmalarıma devam edeceğim.
Tangriss
Bir çeşit ışınlanma mekanizması olan Tangriss, Gezgin Şehir'in girişi olarak anılır.
Gezgin Şehir fransızca bir kitapta, kadim uygarlıkların mekanı olarak geçer.
Migrat'ta komutanın salonunun arka kısmında bir tangriss vardır.Ancak kullanıma kapalıdır.Diğer bir tangriss, Büyük Hol'de; Tangriss koridorlarının çıkışında bulunan köprünün ilerisinde bulunur.Ancak nasıl çalıştığı bilinmemektedir.
Gonglar
Meranlar çok değişik bir enerji çeşiti kullanmaktadırlar.Bu enerjiyi Gong adı verilen cihazlar ile bütün şehre yaymaktadırlar.Meran şehri Sstanss'ta gongların alçak noktalardan yükseklere doğru çıkıldıkça enerjilerinde artış gösterdikleri gözlemlenmiştir.
Nodus kulesinin bulunduğu geniş iç/konik mekanda enerji yayılımı çok fazladır.Kulenin üst kısmında bir delik vardır.Erg enerjisi olarak bilinen enerji delikten yukarı çıkar ve Çemberlitaş Sütunu'ndan yayılmaya devam eder.
Ayrıca gonglara birnevi kablosuz elektrik sağlayıcılarıda diyebiliriz.
Ruh Taşları
Son dönemlerde Teşkilat'ın da elinde bulundurduğu ruh taşı teknolojisi, bedenin bir noktadan başka bir noktaya aktarılmasını sağlar.Temas halinde kullanımı gerçekleşir.Ancak beyaz büyücülerin lideri Gaffar Bey'in söylediği bir söze göre henüz ruh taşlarının işleyişi hakkında elimizde fazla bilgi bulunmamaktadır.
Tılsımlar
Tılsımlar büyüsel etkileri olan teknoloji/büyü karışımı eşyalardır.
İstanbul, 1957'deki meteor felaketinden Akrep tılsımı sayesinde kurtulmuştur.Antik Roma Labirenti'ndeki kitabede "Bizler daimi tanıklarıyız, hep varolacak kentimizin, şimdi ve kıyamette.." sözleri geçmektedir."Eskilerin ördüğü tılsımlar......" sözündeki Eskiler, meranların diğer adıdır.Yani meranlar, tılsımları korumaları için bazı insanları(tanık) seçmişlerdir.Bilinen tanıklar; Philotheos, Migrat Halkı ve Junon, Çemberlitaş Halkı, Genç Bilgililer ve Gaffar Bey'dir.
________________________________________________________________
Migrat görev metinlerinden;
*Uzun bir süre sonra kahvehaneye uğradığınız anda Yusuf Ağabey size seslenir:
-Hoşgeldin genç.Nicedir koşuşturuyorsun buralarda.Sormazmısın bu adamın da bir derdi var mıdır diye?
*Yusuf ağabey gülerek konuşur:
-Benim de ne derdim olacak değil mi? Yılları dolduruyoruz bu kahvede.
Geçenlerde adaya uğradım.Sağolsun jandarmanın da yardımı oldu.Ada havası aldım.Evladım, senin oralara çok gidip gelmişliğin var, Hamit bahsetti.
Bu ada, Sivriada'dır bildiğin gibi.Eskiden sadece balıkçıların uğradığı bir yerdi.Lakin bunun asırlar öncesi var.Bir balıkçı şair arkadaşım anlatmıştı hikayeyi.Buradaki kayaların altında tüneller varmış ve burada Eski Roma'lılardan bir topluluk yaşarmış.Çok olağanüstü olaylara sahne olmuş burası.Zemin çok kuvvetli değilmiş.Ara ara küçük depremler olurmuş.Ama söylentilere göre, bu küçük deplemler, kayaların dibinde oyulmuş bir köyün, öte alemden insanlarla kurduğu bağlantılar dolayısı ile gerçekleşirmiş.
Bu laklakların çoğu yalan dolandır pek tabii.Ancak adada tanıştığım defineci bir pehlivan, içeriden garip sesler gelen, kurumuş bir kuyu keşfetmiş.Bu kuyunun etrafında habis ölüler fink atıyormuş.Onlardan sakınayım derken tazı ısırmış talihsizi.Uzatmayalım, oradan tabanları yağlamış bu.Bu olayı arkadaş çevresinde anlatmış.Kendisine yandaş arıyormuş kuyuya inecek.
Banada bahsetti 'Varmı ağabeyim tanıdığın gözüpek defineci' diye.Yok dedim, benim define ile ne işim olmuş, zaten kıyamet vurmuş bir yandan, tövbe dedim.Şimdi Savaş'tan duydumki, geçen gün bu biçarenin cesedini bulmuşlar suda yüzüyormuş.Tabanca ile vurmuşlar.Ama talihin işine bak, onu vuran çeteciyi, 100 metre ötede, kertenkele parçalamış.Zincirden ayrılmış elemanlardan biriymiş bu.Yapılan aramada üzerinde eski yazılar bulunan bir bez torba çıkarmışlar.Ancak bacaksızın biri, meteora inen siperin orada, Jandarma'nın delil masasında bulunan bu bezi yürütmüş.Bir jandarma eri kovalamış ama yakalayacakken, karşısına çıkan akrep mahlukatı tarafından sokulmuş.Velet kayıp.
E şimdi ben hem üzüldüm hem de merakıma yenik düştüm.Bu pehlivanın canını alacak kadar önemli ne oldu? Çok badire atlattım, bir işin altında görünenden fazlası varsa, bunu hissederim ben.Sen zekisin çevren geniş.Birşeyler duyarsan söyleyiver.
*Yusuf Ağabey'e başınızla selam verdikten sonra malum veletin Yeni Camii önünde takılan Umut olduğunu tahmin edip birşeyler öğrenmek için yola koyuldunuz.Camiye vardığınız zaman ise Umut panik içinde bağırdı.
-Ben birşey bilmiyorum.Yeminlen, yalanım varsa iki gözüm önüme aksın!
*Umut ağlayarak konuşur:
-Abilerden biri dedi bana, o bezi alırsan sana ganoderma vereceğim.Biliyomusun en iyi gaflik ganodermadan yapılır.Kimse görmeden aşıracaktım onu oradan.Ne olduğunu bile bilmiyordum yeminlen bak.
Abi birkaç ayda bir Eminönü'ne uğrardı, eski zincirciydi ama tövbe etmişti.Korku mezarlığının karşısında takılırdı.Çok iyiydi.Bezin içindeki kolyeyi kendisi aldı.Bezi bıraktı, bende misketlerime kese yaptım.Bak.
*Ufaklığın elinden keseyi kaptınız, dikişleri söktünüz, misketler yere saçıldı.Eski sembol tanıdık geldi.Umut panik içinde konuştu:
-Beni hapise atmayacaksın değil mi? Yeminlen bütün bildiğim bu.
*Ufaklığın ensesine küçük bir tokat attınız.Bir daha hırsızlık yapmamasını tembihlediniz ve çocuğun bahsettiği mezarlığa gittiniz.Daha önce muhattap olduğunuz çeteci sizi görünce:
-Hmm gene mi iş yapmaya geldin.Bu sefer ne istiyorsun?
*Çeteciye durumu anlattığınızda konuşmaya başlar:
-Evet, veledin bahsettiği tipi tanıyorum.Ancak bildiğin gibi haybeye iş yapmam.Adaya gittiğini duydum sık sık.Orada lanetli bölge var.Tehlikeli yaratıklar.Biliyorsundur.O bölgede bulunan ölülerden, efsuncuların iyi para sayacağı eşyalar çıkıyor.Bunlardan kara kemikler ile ilgileniyorum.Bana bunlardan 20 tane getir.İyi durumda olsunlar, bozuk mal almam.Sonra konuşalım.Beni tanıyorsun, bende yamuk iş olmaz.Kemikleri getir, ne biliyorsam anlatayım..
*Kendinizi yapmak zorunda olduğunuz şey için hazırlayıp adaya doğru yola koyuldunuz.Lanetli bir havası olan ormana gidince lanetli bizans şövalyeleri, boyu metreleri bulan dev kemikkafalar, ruhları huzur bulmamış ölü kadınlar ile karşılaştınız.Aralarından sıyrılıp bir miktar kemik topladıktan sonra Eminönü'ne geri dönmenin iyi bir fikir olacağına karar verdiniz.Tekrar mezarlığa gittiğinizde çetecinin yılan bakışlı gözleri elinizdeki torbaya yöneldi.
-Hmm ver bakayım inceleyeyim şunları.Hakikiymiş.Yaklaş şimdi.Bu serseri varya, önceden bana geldiğinde mezarlığa gelen bir adamı sormuştun hani.İşte onun kiralık fedailerinden; eski zincirci, lakabı çakal, Teşkilat Dev Ana'ya operasyon yaptığında başıboş kalanlardan.Ada için paralı asker topladı bir süre önce.Kertenkle tarafından parçalanan adam da onlardan biri.Sanırım bir kuyunun dibinde, ölülerle uğraşıyorlar.Kendileride git gide garipleştiler zaten.Fazla konuşmazlar.Ölülere çok bulaşmayacaksın, onlarla şaka olmaz.Bunlar canlarına susamışlar.Her neyse, iyi para eden kısmına gelirsek, bunlar başlarındaki adamdan paralarını alabilmek için, onu kuyudan kurtarmaları gerektiğinden bahsediyorlardı.
Yani o herif oralarda bir yerde tutsak edilmiş.Kim tarafından bilmem, araştırmam.Bu sebepten bu kadar çok yaşadım.Yüz yaşına kadar yaşayacağım ben.Hem de zevk ve sefa ile.Senin de bu kadar olaya karışıp, hala yaşaman ilginç.Sırtın sağlam olmalı.Neyse bana müsaade, lafım bitti, fazla lakırtıya gerek yok.
***
Adaya gittiniz kuyuyu buldunuz.Etraf çok sessiz ve sakindir.Kuyunun kenarından aşağı sarkan bir ip görürsünüz.İpi kullanarak kuyunun dibini araştırmanın mantıklı olacağını düşünürsünüz ve aşağı inersiniz.Kendinizi eski bir Roma dehlizinde buldunuz.Karşınızda bir grup muhafız birliği vardır.Muhafızların işini bitirip ilerlersiniz.Yerde bir kitap görürsünüz.İsimsiz kitap.Kitabın üzerinde Necmi'nin kütüphanesinin mührü var.Bu fransızca kitabı, uzun süre önce Arzuhalci'nin istediğini hatırladınız.Kitabın açık duran sayfasından aceleyle karalanmış:"Yardım et çakal, beni götürüyorlar" yazısını görüyorsunuz.Ayrica kitabın üzerinde bir süre önce kuruduğu anlaşılan kan lekeleri de mevcut.
Kısa bir incelemeyle sayfalar arasındaki bir kağıt dikkatinizi çekti.Kağıtta bazı tercümeler buldunuz.Bu tercümelerde, gezgin şehir diye bir şeyden bahsediliyor.Kitabın aynı sayfasında, ortasında bir göz olan, taslak bir çizim de mevcut.Kağıdın arka tarafında adanın görüntüsü ve el çizimi bir harita bulunuyor.Bu haritada, işaretlenen bölgede, "Gezgin Şehir" yazıyor.Altında ise "giriş ana koridorun sonunda" yazıyor.Aynı haritada ok ile işaretlenen bölgede bir kuyu bulunduğunuda görüyorsunuz.Burasının sizin girdiğiniz kuyuyu temsil ettiğini düşündünüz.Bu harita ironik olarak, Yusuf Ağabey'in asılsız efsane olarak bahsettiği bu garip Eski Roma dehlizine ait.Bu konuyu arzuhalci ile tartışmak için içinizde beliren yoğun isteği bastırarak, birşeyler daha öğrenmek, istiyorsunuz.Şu haritada işaretli gezgin şehir olayı nedir? Belki burada mesajı yazan adamın cesedine rastlarsınız.Önce bahsi geçen şehrin girişini aramanın uygun olduğunu düşündünüz.Haritada işaretli olan yere gittiğinizde diğer muhafızlardan farklı birisi ile karşılaştınız.Sizi öldürmeye çalışan baş muhafızdan zor kurtuldunuz.Kılağınızda kendi kalp atışlarınız hariç hiç bir ses yok.Şimdi bulunduğunuz yer haritanın gösterdiği yer olmalı.Yerdeki dairenin kapı olduğunu anladınız.Kapı roma mimarisine ait değil.Nasıl açılacak, ne işe yarıyor bilmiyorsunuz.Fotoğrafını çektiniz.
***
Devam eden koridordan sola saptınız ve yukarı çıkan bir merdiven gördünüz ve devam ettiniz.Yolun sonu bir mahzene çıktı.Kafeste bir adam.Vücudu korkunç bir hale bürünmüş adam, hırıltılı sesle konuştu:
-Hey sen, büyük salondaki #@!? Junon'u, nasıl geçtin bilmiyorum ama kafesimin anahtarı onda.Kıramazsın kafesi, efsunlu metal çok sağlam.Junon'u nasıl ortadan kaldıracağını da bilmiyorum açıkçası.Adamlarım vardı, beni kurtarmaya çalıştılar.Hepsi gözümün önünde korkunç şekillerde öldürüldüler.Eğer o anahtarı alabilirsen, sana aradığını vereceğim.Biliyorum sen ve patronun daha önce beni izlediniz, Philotheos labırentlerine kadar.Çok meraklısınız.Ama ben sizden hep bir adım öndeydim.Tangriss'teki bilinmezi aralayacak maden parçası Junon'un üzerinde.Ancak buradaki kapı kapatılmış.Diğer kapının nerede olduğunu ise biliyorum.Biraz yaşlı olanlar için ilgi çekici olabilecek bir sır bu.Hatta malesef, bu bilgiye hiç sahip olmaması gereken biri daha haberdar bu işten.Uğursuz biri!Ama senin Tangriss ne, haberin dahi yok değil mi?
Anlatabilirim, artık benim bir işime yaramayacak!Ancak vaktim tükeniyor, Junon farketti biri ile konuştuğumu.Önce buradan çıkmam lazım.Zamanım tükeniyor.Mantığım Junon'un büyüsü ile beni terk ediyor.İşte yine başladı.*Adam başını acı içinde sıkıca tutmaya başladı*Sen tek umudumsun.Ölmek istesem dahi ölemiyorum!
***
Zorlu bir çarpışmadan sonra Junon'un işini bitirdiniz.Junon yığıldı, hareketsiz kaldı.Üzerinde bir anahtar ve bir maden parçası buldunuz.Salonun kuzeyindeki merdivenlerden yukarı çıktınız.Kafesi açtınız.Adam size bir çift eldiven uzattı.
Kafesin yanına gittiğinide, adam manasız bir şekilde gözlerini dikmiş bakıyordu.Anahtar ile kafesi açtınız.Ancak adam dışarı doğru hamle bile yapmadı.Konuşmak için ne yapsanız nafile oldu.Kafasının içi boştu artık, gözlerinde ifade yoktu.Sürümeye çalıştığınız bedeni civa gibi ağırlaşmıştı.
Havlamalar duyduğunuzda artık burada kalamayacağınızı anladınız.Bu kitapla birlikte Arzuhalci'ye görünme zamanının geldiğini düşündünüz.
***
Arzuhalci yanınagittiğinizde, işaret parmağını yukarı kaldırıp konuşmanızı engelleyerek:
-Bir dakika.Şu gazetedeği habere bakar mısın?Teşkilat yeni üyeler arıyormuş, bu normal ama rakam ilginç.50 yeni üye!Bunun arkasında bir iş var.Yakında bir şeyler karıştıracak bunlar.Tahmin ettiğim şey ise vay Eminönü'nün haline...
*Arzuhalci size döner:
-Vay canına, çok yorulmuş görünüyorsun.
*Arzuhalci'ye başınızdan geçenleri anlattınız.Kitabı ve notları gösterdiniz.
-Hımmm.Adam neler biliyordu acaba.Tangriss'in anahtarı.Birde çektiğin fotoğraf var.Meran teknolojisi ile benzerliğini fark ettin değil mi?
*Olumlu anlamda başınızı salladınız, Arzuhalci gülerek ekledi...
-Tabii ya unutuvermişim, bir ara neredeyse uyumaya bile oraya gidiyordun.
*Arzuhalci maden parçasını avucunda çevirerek:
-Tangriss'in anahtarı.Gezgin Şehir'in anahtarı.Şu an avucumuzda duruyor.O taktirde kapının nerede olduğunu bulacağız.Bu sırrı bilen kişi kim acaba.Hımmm.Eminönü küçük yer dostum.Çok dikkatli olmalıyız.Ben çalışmalarıma başlıyorum, sen de biraz dinlen.Meraklanmakta beni geçtin.Girip çıkmadığın yer kalmadı.
*Arzuhalci gülümser.Konuşmanız bittiğinde Yusuf Ağabey'in merakı geldi aklınıza.Yusuf Ağabey'e olayı araştırdığınızı ve pehlivanın, yağma sırasında yıkılmış eski bir roma tapınağını yağmalayan çetecilere rastlayacak kadar şanssız olduğunu, bu tapınaktaki çetecilerin, mutlak felaketten kurtuluş yolu olan ulu bir kapıyı aradığını düşündüğünüzü latife ederek söylediniz ve gözünüzü kırptınız.Yusuf Ağabey espirinize gülümseyerek yanıt verdi:
-Hamit, şu muzip çocuğa benden bir kayfe söyle bol köpüklü olsun.Bir de tavla ayarla bize, ustalar nasıl oynarmış görsün.
________________________________________________________________
Sstanss'taki enerji Nodus'ta yoğunlaşıp Çemberlitaş sütunundan dağılmaya devam eder
________________________________________________________________
HolyShit'e teşekkürler..
Zamanında Tarshass bir alev büyüsüyle yıkılıyor. Acaba bu büyüyü yapan Kisles mi?
Meran'ı, Gaffar Bey Kisles'ten kurtamaya mı çalışıyor?
Dikkat edin Gaffar Bey Meran Şehrine büyük katkıda bulunuyor. Tangriss gişiri Roma mitolojisi tarafından çok sıkı bir şekilde korunuyor. Bunun sebebi Tangriss'in arkadasındaki Kissless yüzünden olabilir. Belki de Tangriss bir hapis veya başka bir boyut ve bu yüzden Kisless buraya gelemiyor.
istihbarat Subayı'da Tangriss'i açtırıp Kisless'i buraya getirmeye çalışıyordu. Dikkatinizi çekerim sadece Roma mitolojisi değil!
Gaffar Bey'de işin içerisinde çünkü Meran'ı sağlam bir şekilde korumaya almış. Gaffar Bey'de olacakları biliyordu. Gaffar Bey'i öldürdük ve Meran Savunmasız kaldı, Meran'a saldırılar yaptık İfliss'i öldürdük!
Centrion'u öldürüp kapıları savunmasız bıraktık.
NEDEN?
Çünkü telefonun diğer ucundaki uşak bize bunları yapmamızı söyledi. İstihbarat Subayı bizi bir vatan haini ilan ettirdi.
Agah Bey bize sonu getirdiğimizi söyledi. Belki de son o Tangriss'in arkadasındaki Kisless'te.
Gaffar Bey , Meran ve Junon + Centrion + Philetheos'un ittifak olmasına sebep olan şey Tangriss'teki Kisless!
Bence herkes sona hazırlanmalı. Agah Bey'in vurguladığı, Gaffar Bey'in bizi REM olayıyla gerçeğe yani İstihbarat Subayına yolladığı , Meran Şehrinde yazıtlardaki hiyerogliflerin belirtmeye çalıştığı son Kisless'ti.
Gaffar Bey'in gücünün yetmeyeceğini düşünüp ittifak kurmasının amacı çok güçlü bir şey demek ki.
Kissless!!!
Sesini hatırlıyor musunuz bir görevde?
Kissless sesi bize sonu vurguluyor. Ayrıca İstihbarat Subayı burada Teşkilat'ın değil ! Bizim sonumuzu hazırlamakta.
Alnındaki çivi yazılarını hatırlayın. Belki de İstihbarat Subayı bir Irk askeri. Alnında yazılan yazılar ise bir büyüden ibaret.
Demek ki Kissless o kadar güçlü ki Gaffar'ı Meranları Roma İmparatorluğunu bir araya gelip ittifak kurduracak kadar tehlikeli bir şey.
________________________________________________________________
Acı görevinden;
[Ölüm döşeğindeki Beyaz Meran, mağaranın dibinde kıvrıldı.Tıss'layarak fakat mükemmel bir İstanbul şivesi ile konuşmaya başladı.]
Dehşet verici.Hakikaten çok kudretlisin.Onlardan 3-4 tanesini nihayetine erdirmek.Çok şaşırdım.İnsan gibisin ama bir yandan da farklısın, sen... Tabii ya.
Sen rahibenin sonunu hazırlayan, Sstanss'ı kavuran, Çemberlitaş'ın büyücüsünü yok eden öfkesin.Yazıkki bahtsız halkım, hala sizlerle ilgili birşeylere inanarak yok oluşlarını hazırladılar.
[Onca seneler önce burada yapılan insan kıyımında meranların parmağı olduğunu anladığını söyledin.]
Yanılıyorsun genç rakibim.Bizim pek bir şey yapmamıza gerek kalmadı, belli birkaç rötuş.Birbirinizi yok etmenizi izlemek varken, neden değerli kanımızı akıtalım.
[Meran acı ile doğruldu.] Yeter, konuşacak vaktim kalmadı.Kisles'in kültü uyandı artık.
[Acı ile gülümseyerek gözlerine bakar]
Yakın zamana kadar hizmetçisi olduğun, fakat bu gün ne hikmetse karşısına çıktığın...
Her neyse...
Saatler çalışmaya başladı.Saatlere bak.Büyük saatlere.Sen de gitmelisin.[Meran'ın acısı ağırlaşmıştı]
Şimdi adam gibi bir rakip ol ve acıma bir son ver. [ve sanki daha önce bir yerlerde duyduğun bir dizeyi tekrarlamaya başladı]
"Önce dişi ve erkek vardı.Birbirini tamamlayan.Erkek Göktü, Ateşti.Güç, hız[, heyecan ve hırs erkeğin içindeydi.Kadın Topraktı, Suydu.Yaşam, sabır, sevgi ve kıskançlık kadının"
[Meran'ın cümlesi yarıda kaldı, acısını dindirdin.
Meranın üzerini aradığında, Junon'un üzerinde bulduğunuza benzeyen bir maden parçası dikkatinizi çekti.
Bunun gezgin şehrin anahtarı olduğunu anımsadınız]
[Meranın ölümü üzerine Büyük Hol'u araştırmaya devam ediyorsun.]
...
[Tıpkı Migrat'takine benzer bir Tangriss kapısı keşfettiniz.
Bu kapıda anahtarın nasıl kullanılabileceğini bulamadınız.
Kapının ve kapının girişinde tepedeki metal objenin kömür kalem ile bir taslağını çizdiniz.]
...
[Arzuhalci ile konuşun]
________________________________________________
Resimdeki yılankavi varlığa çoğu kişi Kisless dedi.Aslında meranların Buz Kraliçesi olur kendisi.Peki nereden mi biliyorum?
Buzdan taç, hakimiyetin kalıcı olmayan sembolü.
Buz, meranların en ön plana attıkları büyü çeşididir.Yukarıda verdiğim resmin köşesinde Alin Tunç isminin yan tarafında "Meran Kristali" yazıyor.Bu verilere dayanarak üstteki resimdeki konsept çizimin meran kraliçesine ait olduğunu söyleyebiliriz.Yani İfliss meran kraliçesi değildir,Kisless ise daha görünürlerde yok
Aşağıda ki resimde de meran kristali ve buzdan tacın oyun içindeki görünüşü var;
Merhaba,
uzun bir aradan sonra yeniden sizlerleyim.
Yeni bölgemiz Arz ve Lodos'un bize sunmuş olduğu BÜYÜK HOL bölgesindeki yeni keşifleri sizlerle paylaşmaya başlıyorum.
-Büyük Hol Anekdotlar-
~Büyük Hol, zamanında maden çıkartmak için kazı yapan Arz Çocukları büyük bir mekanın girişi olduğu keşfedilen bir giriş buldu.
~Bu kazı esnasında esrarengiz ve üstün teknolojiler keşfediliyor. (Tılsımlar)
~Arz Klanı'ının keşif ekipleri kazılara devam ederken, bir Lodos Ajanı bu olayları Lodos klan mensuplarına bildirdi. Aralarında ne olduğu bilinmiyor. Olayların yaşayan bir tanığı olmamakla birlikte her iki klan mensuplarından bir daha haber alınamıyor.
~Bu olay iki taraf için de farklı yorumlandı. Güneş'in öncüleri lideri Gediz Bey, Binbaşı Yavuz'un kaybından dolayı çok öfkelenerek Arzın Çocuklarını gizli işler çevirmek ve yaratıklarla birlik olmakla suçlarken, Arzın Çocukları lideri Handan Hanım ise, Lodos'un, Arz'ın keşif ekibine saldırdığını, o zamana kadar hiç bir olayın vuku bulmadığı o yerde bilinçli katliam yapmakla suçladı.Teşkilat, olayların büyümesini engellemeye çalıştıysa da, artık bazı şeyler geri dönülemeyecek noktalara geldi. Şehrin içinde olmasa da Lodos ve Arz klanları arasında Meteor bölgesinde çatışmalar çıkmaya başladı.
~Olaylardan sonra Büyük Hol girişi bir daha açılmamak üzere kapatıldı.
Tarihçe'den alıntı ;
Yükseliş Cemiyeti Sonu, Teşkilat'ın Kuruluşu ve Klanlar Devri (1980-1990) yazdı:1986 yılında meteor bölgesinde maden çıkartmak amacıyla kazı yapan Arzın Çocukları keşif grubundan bir ekip, büyük bir mekanın girişi olduğu düşünülen bir yer keşfetti. Arzın çocukları bu yeni mekanı uzun bir süre gizli olarak araştırdı. Adem Bey önderliğindeki küçük keşif ekipleri bu büyük girişin toprak altında kalmış kısımlarını ortaya çıkartmak için aylarca kazma salladılar. Ardından giriş kısmı şaşırtıcı derecede sağlam kalmış büyük bir hole doğru açıldı. Burası prizmatik şekillerin hakim olduğu, değişik bir medeniyete ait olduğu izlenimini veren bir mekandı. Arzın Çocukları bu büyük holü araştırmaya başlarken, onları takibe almış bir Lodos ajanı, bu faaliyetleri Lodos Klanı'na bildirdi. Araştırma günlerinden birinde bölge Binbaşı Yavuz önderliğindeki Lodos Klanı mensupları tarafından basıldı. Bundan sonrası sadece söylentilerden ibaret. Her iki klan mensupları arasında her ne geçtiyse de, bunun şahidi kalmadı. Tek bilinen bu iki grubun arasında çatışma çıktığı (ki bunu orada araştırma yapan bağımsız teşkilat yetkililerinin incelemelerinden anlıyoruz), Binbaşı Yavuz ve Adem Bey dahil bütün herkesin öldüğü. Çatışma sebebinin muamması bir yana, en büyük gariplik , arada başka bazı silahlara dair izlerin de bulunduğu. Ne Lodos'ta, ne de Arzın çocuklarında bulunmayan bazı silahlar.
Tabii bu olaylar iki taraf arasında farklı yorumlandı. Güneşin öncüleri lideri Gediz bey, Binbaşı Yavuz'un kaybından dolayı çok öfkelenerek, Arzın Çocuklarını gizli işler çevirmek ve yaratıklarla birlik olmakla suçlarken, Arzın Çocukları lideri Handan Hanım ise, Lodos'un, Arz'ın keşif ekibine saldırdığını, o zamana kadar hiç bir olayın vuku bulmadığı o yerde bilinçli katliam yapmakla suçladı.
Teşkilat, olayların büyümesini engellemeye çalıştıysa da, artık bazı şeyler geri dönülemeyecek noktalara geldi. Şehrin içinde olmasa da Lodos ve Arz klanları arasında Meteor bölgesinde çatışmalar çıkmaya başladı.
-Günümüzde Büyük Hol-
~Domuz tarafından Büyük Hol girişi maden çıkarma ve ticari amaçlarla tekrar açılıyor.
~Tılsım teknolojisi, yeni ticari kaynaklar ve madenler keşfediliyor.
~Büyük Hol esrarengiz bir şekilde simetrik yapıda tasarlanmış.
~Nereye çıktığı bilinmeyen, "Tangriss Koridoru" ve "Saat" adlı bir yer bulunmakta.
~İçeride farklı ve üstün bir ırk, GİZİT Hainleri, delirmiş klan mensupları ve mutasyon geçirmiş akrep ve örümcek kolonileri bulunmakta.
~Sirkeci'den kalkan trenler bu bölgenin merkezinden geçmekteydi.
~Çemberlitaş'taki başkalaşım geçirmiş bitkilerin çoğu bu bölgede de mevcut.
Büyük Hol - Dış Bağlantılar
~Büyük Hol'ün ılk bağlantısı C. D. Domuz ve Mebrure Hanım ile ilgilidir. Bu ikili uzun zamandır iş birliğindedir. Domuz işini rahatlatmak için Akrep ve Örümceklerden kurtulmak istiyor. Bunun için bizi Mebrure Hanım'a gönderiyor.
Mebrure Hanım'ın bize verdiği görev Akrep ve Örümcekleri yok edip kanıt olarak Akreplerin gözlerini ve Örümceklerin de ağlarını getirmemizi istiyor.
~Dilara, Büyük Hol'den belki de son trenle yada yolu izleyerek esrarengiz bir şekilde SİRKECİ GARI'na geliyor. Anlaşıldığı kadarıyla bizi suikaste uğratıp öldürtmek için BÜYÜK HOL ARZ BÖLGESİ'ndeki Gizit Hain'inin yanına gitmemize sebep oluyor.
Yükseliş Cemiyeti Mitingi yazdı:Sirkeci Garı :
"Parçalanmış rayları ve hiç bir yere gitmeyen trenleri ile bu gar, gene de umudun merkezidir.”
Aydemir Bey,1974 Yükseliş Cemiyeti Büyük Mitingi
~Arzuhalci ve Işık her yerde olduğu gibi burada da bizi, içerideki gizemi çözmek için gönderiyor.
~Yasemin, bize içeride GİZİT HAİNLERİ için yardımcı oluyor.
~Eski Telefon, henüz oranın görevini sunucumdaki yetersizlik yüzünden araştıramadım. Ama telefon oraya nereden geldi henüz bir sonuç yok.
~Yaralı Meran, bize oldukça karmaşık bir sorun çıkartıyor. Meran'ların BÜYÜK HOL'deki amacı ne?
-Büyük Hol Keşifler-
~İçerideki üstün teknoloji, ERG'le birlikte mutasyona uğramış bitkilerle mevcut.
~Tren yolu sonunda ARZ VE LODOS üyelerinin çarpıştığı yerde Saklı ve Vahşi Irk'larla karşılaşıyoruz.
~Tılsım teknolojisi bir teknolojiden çok büyü ile alakalı bir sembol.
~Tangriss Koridoru ve Saat yolu, bol bol Ruh Taşı ve Hiyerogliflerle dolu.
~İçerideki Yaralı Meran bize "Gaffar <-> Meran" ilişkisini hatırlatıyor.
~Gizit yapılanması bize bazı ipuçları vermekte. (Gizit -> Fare Adam -> Kuklacı)
~Gaffar'ın sözünü hatırlıyoruz;
Gaffar Bey yazdı:Daha ruh taşlarından bile anlamıyorsunuz!
~İçeride Irkların olduğu bölge de bol bol Ruh Taşları mevcut.
~O kadar uzun süre içeride kalan Klan Mensuplarının içeride delirmesini ve aklını kaçırmasının da belki ERG'in de bir payı olabilir.
Yüksek oranda ERG, delirmeye ve mutasyona yol açar.
~Agah Bey'in sözlerine kulak verelim;
Agah Bey yazdı:Her şeyi mahvettin. Sonumuzu getirdin.
~Agah Bey'in kastettiği önemli bir şeyler olabilir.
-Büyük Hol - Görevler ve Bağlantılar-
Dilara [Kırmızı Madalyonlu Adam - 49]
(Uzaktan bir kadın sesi duydun)
Nefer, Nefer! Buraya bak lütfen bir dakika. (Kadın elleriyle dağılmış saçlarını düzetlemye çalışırken, gözyaşları yanaklarından yağmur gibi süzülüyordu.)
Yardım et ne olur. Kocamı kaçırdılar, Fare Adamlar. Param olduğunu sanıyorlar. Fidye istediler, Büyük Hol girişine parayı getir dediler. Bulabildiğim parayı götürdüm yeterli bulmadılar. Bir daha kocamı göremeyeceğimi söylediler. Yalvarırım, kimse sesimi duymuyor. Kimse fare adamlara bulaşmak istemiyor. Sen nefersin, kudretlisin. Yardım et. Param yok, 5 kuruşum yok. Hepsini her şeyi aldılar. Kırmızı brondan bir madalya taşıyor. Onu bulman lazım. Ondan başka kimsem yok.
Bizi ilk görevden Gizit Hain'leriyle karşılaştıran kişi Dilara Hanım'dır. Ama Gizit Hain'leri oraya nereden ve nasıl geldiler?
Gizit;
Beyaz Köşk'ün Sonu ve Yükseliş Cemiyeti Dönemi (1972-1980) yazdı:Gizitler,daha önce Eminönü dışında uzun bir süre yaşamış olan fare adamlar tarafından oluşturulmuş bir topluluktu. Aralarında Kuklacı tarafından büyü ile üretilen ilk nesilden olanlar mevcuttu. Ve onlara göre sayıca çok olanın en çok söz sahibi olması gerekiyordu. Bu grubun diğer bir çok fare adam üzerinde büyük bir nüfuzu vardı. Ve onların baskıları sonucunda Gizit oluşumu genişledi, 77 yılının yaz ayında, Gizit'e bağlı fare adamlar resmen Yükseliş Cemiyeti yönetimini tanımadıklarını ilan ettiler. Ardından Galata köprüsünü geçerek Eminönü'ne çeşitli akınlar başlattılar. Ve 1973'ten beri süregelen barış dönemi sona erdi.
Dilara [Kırmızı Madalyalı Adam - 2]
Mekana varınca, Kırmızı Madalyalı Adam'ın, vahşice sırıtarak Fare Adamları üstüne saldığını gördün. Bunun bir tuzak olduğunu, kadının kocam dediği kişinin Gizit'ten bir hain olduğunu öğrendin.
(Gizit'in bu kadar kadar kolay vazgeçmeyeceğini düşünüyordun.)
Gizitli Hain [45]
-Haini öldürdün, madalyonu aldın. Üzerindeki kanı kıyafetlerinle silerek temizledin ve cebine attın.
Başsağlığı [49]
Ağır adımlarla kadının karşısına çıktın. Çok şaşırmıştı, kaçmak için bir an hareketlenir gibi olsa da artık çok geç olduğunu anladı.
Yaklaştın ve titreyen ellerini kavradın. Korkudan yumruk olmuş parmaklarını bir bir açtın. Madalyonu avucuna sertçe bastırarak bıraktın. Gözlerini kadından hiç kaçırmadan, kelimeler küstahça dudaklarından döküldü.
"Başın Sağolsun"
Kadının yanaklarından belki korkunun etkisi ile belki de kaybının verdiği acıdan, birkaç damla yaş süzüldü yanaklarından. Ardından deri eldivenin ile bir gözyaşı damlasını kuruttun, ve kulağına fısıldadın.
"Peki şimdi bunlar gerçek mi?"
Kadının yanından ağır adımlarla geri geri uzaklaşırken, zavallının olduğu yerde dizlerinin bağının çözüldüğünü gördün.Ardından hızlı adımlarla oradan uzaklaştın.
Yasemin'le Konuşun.
ARZ ve LODOS [49]
[Domuz seni başı ile selamladı ve konuşmaya başladı]
1986 ruhu yeniden hortladı dostum. Klan savaşlarının başlamasının en büyük nedeni olan 86 olaylarını biliyorsun, bu Büyük Hol'de gerçekleşmişti. Adem Bey ve Binbaşı Yavuz'un kan davasını gütmek isteyen klandaşlar bölgeye hücüm ediyorlar. Bir çatışma ve bir kaos her an ortaya çıkabilir içeride, eski Arz ve Lodos ekiplerinden bazı hayatta kalanların, delirmiş bir halde bulundukları söyleniyor. Oradaki çatışmada kayıp olan çok sayıda klan üyesi vardı. Bir şekilde bunların onlar olduğunu düşünüyoruz. Fakat nereye gitmişlerdi? Şimdi neden döndüler. Aklını kaybetmemiş olanlar var mı? Bir şekilde bilgi almamız gerekiyor.
Görevi yaptıktan sonra ;
Çıldırmış klan üyeleri ile dövüşürken, onların tılkı Tılsım tanıkları gibi, hayatta kaldıklarını hissediyorsun. Ancak bunu dahası olduğunu düşünüyorsun. [Domuz'la Konuş]
Materyaller [49]
Işık bize Tılsımların bir yaratık teknolojisi olduğundan bahsediyor.
Tiktaklar [49]
Arzuhalci bize; beynimizi kemiren tiktaklardan bahsediyor. Ses konuşmaya başladı;
Kafam yerinde değil artık,
Fısıldayışlar duyuyorum Arzuhalci.
Sıklıkla kulağıma fısıldıyorlar.
Benden büyüğü yok,
Fazlası yok,
Ötesi yok,
Gaffar beni nereye gönderdiğini çok iyi biliyordu.
Beni nasıl yoldan çıkaracağını.
Artık tek korktuğum şey,
Sahip olduğum sınırsızlık hissi.
Bu sınırsızlıklar beni ısırıyor.
Adadaki tazılardan beter yaralar açıyor.
Kimseyle edecek iki muhabbetim kalmadı.
İnsanlar boş mataralar gibi.
Susuzluğumu gidermiyorlar.
Eski halimden geriye bir şey kalmadı.
Önemsemeyi aldı benden,
Hiçbir şeyi gerçekten önemsemiyorum.
Daha sonar tılsım toplamaya gideceğimizi söylüyoruz ve oradan ayrılıyoruz.
Acı [49]
Bu görevi yapamadım sunucumdaki yetersizlikten dolayı. Yapar yapmak ekliyicem.
Philetheos , İfliss , Gaffar???Refresh yazdı:Ben aklımdan kalanları söyleyeyim.
Diyor ki;
O dördünü nasıl yere serdin çok kudretli olmalısın .Hatırladım seni , sen philiyi öldüren iflisi öldüren çemberlitaş liderini öldürensin.Tam olarak böyle demese de bunları anlıyorsun.Saatlere doğru git diyor saat yaklaştı kisless uyanacak diyor.Daha önce onun için çalışmıştın sonra karşı geldin diyor.
Benim anladığım hain olarak öldürdüğümüz Teşkilat subayı bu Kisless için çalışıyordu.Hem meranlara karşı hemde insanoğluna karşı düşman olan bir şahsiyet kendisi.
-Çözümleme Sonucu-
Şimdi oyuna şöyle bi açıklık getirelim;
Gaffar + Meran + Gizit + Haşereler + Klan Ekipleri + Irkları + Kissless = Büyük Yol
Gaffar + Meran = Duvar Yazıları + Ruh Taşları
Gizit = Fare adam = Kuklacı
Kissless + Meran = !!! YIKIM !!!
Arzuhalci metni tercüme ediyor!
Bknz: Tarsshas şehrine Ateş Büyüsü ile yıkın getiriliyor.
Kissless bir Meran ismidir. Bütün isimlerin köklerine ve bitişlerine dikkat edin.
Tangriss = İfliss = Kissless = Tarsshas
Kissless, Anıtlar görevinde geçiyordu yanılmıyorsam.
Meran'ların kraliçesi.
Ama şu kelimelere dikkat edelim ;
"Kisles Kültü uyandı." Birde şu Tarsshass;
Tarsus'dan türemiş olabilir mi?
Tarsus, Meran kraliçesi Şahmeran'ın ve yılanlarının yaşadı bir yer. Tarsus'un cennetteki bahçeler kadar güzel olduğu ve içerde yılanların yaşadığı söylenir.
Devam edelim;
Silahların yapımlarına ve detaylarına dikkat edin. Çemberlitaş usulü bir yapım gözükmekte.
Buz Taçlar. Hakimiyetin kalıcı olmayan sembolü olarak gözüküyor.
Bulunduğu ortamları soğuk birer alana çeviriyor.
Peki bu kolonlar ve içlerinde bulunan ruh taşları. Neyi sembol ediyor?
Kisless'in İnsanlığa ve Meran'a nefreti acaba bir kopyadan ibaret mi?
Çemberlitaş ve Meran Şehri'nin yapılmasında, Kisless'in bir parmağı olamaz mı?
Çemberlitaş ve Meran Şehri, Kisless'in teknolojisinin bir kopyası olamaz mı?
Peki yukarıdaki Buzdan Taç sembollerindeki farklılıkları görüyor musunuz?
Neden 3'ü de birbirinden farklı?
Neden her biri bulunduğu ortamı buzdan şatoya çeviriyor?
Duvarlardaki çivi yazıları ve mısır hiyerografları. Bir de şuraya dikkat edin ;
İstihbarat Subayı'nın Kisles'in emrinde olmasına dikkatinizi çekerim. Bizi sürekli insanlığa ve meran'a hedef olarak kullandı. Kisless gücüyle her şeyi yapamayınca İstihbarat Subayı ile bizi yönlendirip Gaffar Bey'i , İfliss'i , Meran Şehri'ni yıkmamıza sebep oldu.
Gaffar Bey'i öldürtmesinin amacı Meran Kollar'ını daha rahat bir şekilde yok edebilmekti. Meran Şehri'ne, Gaffar Bey'in yatırımlarını biliyoruz. Fakat Gaffar Bey, bunların farkında mıydı?
Yani bütün bu olacakları bildiği için mi Meran'a yardım ediyordu?
Sonun ne olduğunu biliyor muydu kısacası Gaffar Bey?
Meran Şehri ve Gaffar Bey ittifaki bizim yüzümüzden yıkılmıştır. Buna sebep olan Kisless ve uşağı İstihbarat Subayı'dır. Peki İstihbarat Subayının alnına nakşedilen çivi yazısı?
Bir büyü mü? Yoksa gerçeği örten bir maske mi?
İstihbarat Subayı, bir Irk uşağı olabilir mi?
Bunların hepsi çok yakında sizlerle. Bizden ayrılmayın!
---!!!! Ek Bilgi !!!!---
Bir de şu yönden bakalım olaya ;
Junon + Philetheos + Centrion = Tangriss Geçidi Koruyucusu
Beyaz Şapka'lı adamın söylediklerini hatırlayalım ;
Eğer o sersem Tangriss girişinden haberdersa çok kötü şeyler olacak.
Gibi bir şeylerdi.
Zamanında Tarshass bir alev büyüsüyle yıkılıyor. Acaba bu büyüyü yapan Kisles mi?
Meran'ı, Gaffar Bey Kisles'ten kurtamaya mı çalışıyor?
Dikkat edin Gaffar Bey Meran Şehrine büyük katkıda bulunuyor. Tangriss gişiri Roma mitolojisi tarafından çok sıkı bir şekilde korunuyor. Bunun sebebi Tangriss'in arkadasındaki Kissless yüzünden olabilir. Belki de Tangriss bir hapis veya başka bir boyut ve bu yüzden Kisless buraya gelemiyor.
istihbarat Subayı'da Tangriss'i açtırıp Kisless'i buraya getirmeye çalışıyordu. Dikkatinizi çekerim sadece Roma mitolojisi değil!
Gaffar Bey'de işin içerisinde çünkü Meran'ı sağlam bir şekilde korumaya almış. Gaffar Bey'de olacakları biliyordu. Gaffar Bey'i öldürdük ve Meran Savunmasız kaldı, Meran'a saldırılar yaptık İfliss'i öldürdük!
Centrion'u öldürüp kapıları savunmasız bıraktık.
NEDEN?
Çünkü telefonun diğer ucundaki uşak bize bunları yapmamızı söyledi. İstihbarat Subayı bizi bir vatan haini ilan ettirdi.
Agah Bey bize sonu getirdiğimizi söyledi. Belki de son o Tangriss'in arkadasındaki Kisless'te.
Gaffar Bey , Meran ve Junon + Centrion + Philetheos'un ittifak olmasına sebep olan şey Tangriss'teki Kisless!
Bence herkes sona hazırlanmalı. Agah Bey'in vurguladığı, Gaffar Bey'in bizi REM olayıyla gerçeğe yani İstihbarat Subayına yolladığı , Meran Şehrinde yazıtlardaki hiyerogliflerin belirtmeye çalıştığı son Kisless'ti.
Gaffar Bey'in gücünün yetmeyeceğini düşünüp ittifak kurmasının amacı çok güçlü bir şey demek ki.
Kissless!!!
Sesini hatırlıyor musunuz bir görevde?
Kissless sesi bize sonu vurguluyor. Ayrıca İstihbarat Subayı burada Teşkilat'ın değil ! Bizim sonumuzu hazırlamakta.
Alnındaki çivi yazılarını hatırlayın. Belki de İstihbarat Subayı bir Irk askeri. Alnında yazılan yazılar ise bir büyüden ibaret.
Demek ki Kissless o kadar güçlü ki Gaffar'ı Meranları Roma İmparatorluğunu bir araya gelip ittifak kurduracak kadar tehlikeli bir şey.
Şimdilik bu kadar.
Konunu beğendim ve takipteyim.Bağlantılı konularıda palaşayım;
Meranların Tarihi:viewtopic.php?f=46&t=106705
Migrat Gizemi:viewtopic.php?f=46&t=107228
Çemberlitaş(Sahinkurt'a teşekkürler):viewtopic.php?f=51&t=92261
Ayrıca büyük hol görevlerinin görev metinlerini almak için baştan karakter kastım.Buyrun eksik kalan görev metinleri;Acı yazdı: [Uzaktan bir kadın sesi duydun]
Nefer, neferi.Buraya bak lütfen, bir dakika.
[Ölüm döşeğindeki Beyaz Meran, mağaranın dibinde kıvrıldı.Tıss'layarak fakat mükemmel bir İstanbul şivesi ile konuşmaya başladı.]
Dehşet verici.Hakikaten çok kudretlisin.Onlardan 3-4 tanesini nihayetine erdirmek.Çok şaşırdım.İnsan gibisin ama bir yandan da farklısın, sen... Tabii ya.
Sen rahibenin sonunu hazırlayan, Sstanss'ı kavuran, Çemberlitaş'ın büyücüsünü yok eden öfkesin.Yazıkki bahtsız halkım, hala sizlerle ilgili birşeylere inanarak yok oluşlarını hazırladılar.
[Onca seneler önce burada yapılan insan kıyımında meranların parmağı olduğunu anladığını söyledin.]
Yanılıyorsun genç rakibim.Bizim pek bir şey yapmamıza gerek kalmadı, belli birkaç rötuş.Birbirinizi yok etmenizi izlemek varken, neden değerli kanımızı akıtalım.
[Meran acı ile doğruldu.] Yeter, konuşacak vaktim kalmadı.Kisles'in kültü uyandı artık.
[Acı ile gülümseyerek gözlerine bakar]
Yakın zamana kadar hizmetçisi olduğun, fakat bu gün ne hikmetse karşısına çıktığın...
Her neyse...
Saatler çalışmaya başladı.Saatlere bak.Büyük saatlere.Sen de gitmelisin.[Meran'ın acısı ağırlaşmıştı]
Şimdi adam gibi bir rakip ol ve acıma bir son ver. [ve sanki daha önce bir yerlerde duyduğun bir dizeyi tekrarlamaya başladı]
"Önce dişi ve erkek vardı.Birbirini tamamlayan.Erkek Göktü, Ateşti.Güç, hız[, heyecan ve hırs erkeğin içindeydi.Kadın Topraktı, Suydu.Yaşam, sabır, sevgi ve kıskançlık kadının"
[Meran'ın cümlesi yarıda kaldı, acısını dindirdin.
Meranın üzerini aradığında, Junon'un üzerinde bulduğunuza benzeyen bir maden parçası dikkatinizi çekti.
Bunun gezgin şehrin anahtarı olduğunu anımsadınız]
[Meranın ölümü üzerine Büyük Hol'u araştırmaya devam ediyorsun.]
...
[Tıpkı Migrat'takine benzer bir Tangriss kapısı keşfettiniz.
Bu kapıda anahtarın nasıl kullanılabileceğini bulamadınız.
Kapının ve kapının girişinde tepedeki metal objenin kömür kalem ile bir taslağını çizdiniz.]
...
[Arzuhalci ile konuşun]Altını çizerek belirttiğim olayın resimli kanıtı;Anahtarlar yazdı:[Arzuhalci, sandalyesinde oturmuş, içkisini yudumluyordu.] Ah aziz dostum hoş geldin.Sen de otur gel.
[Arzuhalcinin sandalyesinin yanında yerde oturdun, botlarının bağcıklarını gevşettin, ayaklarını uzattın, Arzuhalci'nin uzattığı bir bardak muhteviyatı her neyse onu, üzerindeki yıpranmış kıyafetlerle oluşturduğu tezata rağmen hafifçe yudumladın.Başını, tuğladan duvara dayadın.
Arzuhalci, avlunun tepesindeki mavi gökyüzüne bakarak konuştu] Evet dostum, işte bu hayat değilmi? Başını muazzam parlaklıktaki mavi gökyüzüne çevirmek, parlak gökyüzüne.Bazen gözlerimi kısmadan bakmaya çalışırım ama beceremem.Bu muhteşem ışık için, istihkakın vardır fazlasını alamazsın.Bu seni mutlu etmeli.
[Arzuhalci'ye, bulduğun diğer anahtarı ve çizdiğin taslakları gelişi güzel bir şekilde uzattın, Arzuhalci hafif bir şaşkınlık nidası ile bunları aldı ve incelemeye başladı.Ardından konuşmaya başladın]
Diğer Tangriss kapısını buldum.Büyük Hol'un sonunda.Anahtarın işe yarayıp yaramadığına baktım.Ama sanırım anahtarlar bildiğimiz anlamda kilitleri açmıyor.Kapının üstündeki nesnenin şeklini çizdim.Bir nevi saate benziyor.Ölmekte olan meran, bana saatlerden bahsetti.Saatlerin çalışmaya başladığından.Belki de zamanı gelmemiştir.Ayrıca Beyaz Meran, kisles kültünün uyandığını söyledi.Vaktiyle ben hizmet etmişim.[Gözlerini kısarak gökyüzüne baktın] İstihbarat subayının yüzündeki sembolu sen deşifre etmiştin.Aynısından büyük holde işini gördüğüm yaratıklarda da var.Yaratıklarda...
[Hafifçe gülümsedin] Yorgunum.[Arzuhalci, anlayışlı bir ifade ile sana baktı.] Sıkma canını aziz dostum.Git biraz dinlen.Bırak dünyanın derdini.Ne istersen onu yap.
...
[Yasemin ile konuş]
...
[Yasemin dizlerini kolları ile sarmış, yerde oturuyordu,
iskelenin altında buluşan dalga kümeleri, çıkardıkları tok seslerle iskeleyi sarsıyorlardı.
Deniz öfkeliydi...
Yere oturdun.Sırtını Yasemin'in sırtına dayadın.Derin bir nefes aldın.]GWYNBLEIDD yazdı:
Merhaba arkadaşlar,
Resimde gördüğünüz gibi saklı ırkın üzerinde bulunan çivi yazısı dikkatimi çekti.
Sizce orada ne yazıyor olabilir?İlgili konu:viewtopic.php?f=46&t=106938GWYNBLEIDD yazdı:Özür diliyorum. "Kissles" yazıyormuş
Hayır.kfat4 yazdı:Huzursuzluğum görevini yapan oldu mu?