***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Ragıp Gümüşpala

Ragıp Gümüşpala (d. 1897 Edirne – ö. 6 Haziran 1964). Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 11. Genelkurmay Başkanı'dır.

Ragıp Gümüşpala; Edirne Lisesi'nde öğrenci iken Talimgâha çıktı ve 1917 yılında Asteğmenliğe yükseldi. 63. Alay 12. Bölük Komutan Vekili iken, 2 Ekim 1918 tarihinde Filistin cephesinde Nablus Hezimeti sırasında İngilizlere esir düştü. 6 Ekim 1920 tarihine kadar esarette kaldı. Esaret dönüşü İstanbul'dan Ankara'ya geçerek 13 Aralık 1920 tarihinde TBMM Ordusuna girerek İstiklal Savaşı'na katıldı. Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı İstiklal Madalyası kazandı. Takım ve Bölük Komutanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 1931 yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1934 yılında bitirerek Kurmay oldu.

Çeşitli karargâh ve birliklerde görev yaptıktan sonra 1948 yılında Tuğgeneral, 1951 yılında Tümgeneral, 1955 yılında Korgeneral ve 1959 yılında Orgeneralliğe yükseldi. Tuğgeneral rütbesi ile 65 nci Tümen Piyade Tugay Komutanlığı, Motorlu Birlikler Okul Komutanlığı, 9. Tümen Komutan Yardımcılığı ve 3 ncü Ordu Kurmay Başkanlığı, Tümgeneral rütbesi ile 65. Tümen Komutanlığı ve 2. Kolordu Komutan Vekilliği, Korgeneral rütbesi ile 7. Kolordu Komutanlığı ve 3. Ordu Komutan Vekilliği görevlerinde bulundu.

1960 yılında Orgeneral rütbesinde 3. Ordu Komutanı iken, 27 Mayıs Darbesi oldu. Ankara'da darbe yapan Milli Birlik Komitesi'ne liderlerinin kim olduğunu sordu ve eğer liderleri kendisinden daha kıdemli bir Orgeneral değilse emrindeki 3. Ordu ile Ankara'ya yürüyüp isyana son vereceğini bildirdi. Bunun üzerine, cuntacılar, Emekli Orgeneral Cemal Gürsel'i askeri uçakla İzmir'den Ankara'ya getirip, darbenin en kıdemlisi olan Tümgeneral Cemal Madanoğlu'nun yerine lider gösterdiler. 6 Haziran 1960 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na atandı. 2 Ağustos 1960 tarihinde, daha sonra Emekli İnkılap Subaylar Derneği'ni oluşturacak olan yaklaşık 5000 subayla birlikte Milli Birlik Komitesi tarafından re'sen emekliye sevk edildi.

Ragıp Gümüşpala, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Şeyh Said İsyanı Harekatı'na katılmıştır.
Askerlik sonrası politika ile ilgilendi ve halk tarafından Demokrat Parti'nin devamı olarak algılanan ve 1965 seçimlerinde %52 oy oranıyla tek başına iktidara gelecek olan Adalet Partisi'nin kurucularından oldu. Bu partinin ilk genel başkanı olarak 12.(XII) Dönem İzmir milletvekili seçildi. Ani ölümünden sonra genel başkanlığa Süleyman Demirel seçildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Süleyman Demirel

Türkiye'nin siyaset sahnesinin en kalıcı, en renkli ve en çok tartışılan kişisi olan Süleyman Demirel 1 Kasım 1924'te Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İstanköy'de doğdu.

1949 Şubat'ında İTÜ İnşaat Fakültesi'nden mezun olan Demirel, Elektrik İşleri Etüd İdaresi'nde göreve başladı. Sulama ve elektrik konusunda inceleme yapmak için ABD'ye gitti. Dönüşünde önce Barajlar Dairesi Başkanı, 1955'de de Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu.

Demirel siyaset hayatına 1962'de Adalet Partisi'nin Genel İdare Kurulu'na girerek atıldı. Bir ara Genel İdare Kurulu'ndan istifa etti. Ancak Ragıp Gümüşpala'nın 28 Kasım 1964'de ölümünden sonra genel başkan seçildi. Seçimde Sadettin Bilgiç'in 522 oyuna karşılık 1072 oy aldı.

İlk başbakanlık

1965'de İnönü karma hükümetinin düşürülmesinde rol oynadı. 16 Şubat 1965'te kurulan Suat Hayri Ürgüplü karma hükümetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Aynı yıl Isparta'dan milletvekili seçildi. 27 Ekim 1965'de Türkiye'nin 13.başbakanı oldu. 1969 seçimlerinde de başarılı olan AP iktidardaki yerini korudu.

3 Kasım 1969'da Demirel başkanlığında kurulan 31. hükümet güvenoyu aldı ancak 1970 bütçesi onaylanmadı. Parti üyelerinin bir kısmı ile ters düşüp, düşürüldü ve istifa etti. 6 Mart 1970'te 32. hükümeti kurdu. 12 Mart 1971'de Silahlı Kuvvetleri'n verdiği muhtıranın 'Anayasa ve hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmadığı' gerekçesiyle başbakanlıktan istifa etti.

1973 seçimlerinden yenik çıkan Demirel, 1974'de bozulan CHP - MSP koalisyonu ve güvenoyu alamayan Sadi Irmak Hükümeti'nden sonra 31 Mart 1975'te AP, MSP, MHP ve CGP'den oluşan 1. Milliyetçi Cephe hükümetinin başbakanı oldu.

1977 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan CHP'nin lideri Ecevit'in kurduğu azınlık hükümeti güvenoyu alamayınca, Demirel 21 Temmuz'da MSP ve MHP ile birlikte 2. Milli Cephe hükümetini kurdu. Bu hükümet 31 Aralık'ta gensoruyla düşürüldü. Yerine bağımsızların desteği ile bir hükümet kuran CHP, 1979 ara seçimlerinde çoğunluğu sağlayamayınca Demirel yine görev aldı. 12 Kasım 1979'da MHP ve MSP'nin dışardan desteklediği ilk azınlık hükümetini kurdu.

Siyasete zorunlu ara

Milli Cephe hükümetleri döneminde artan sağ - sol çatışmaları önemli siyasi tartışmaları da beraberinde getirdi. 12 Eylül 1980'de askeri müdahaleden sonra siyasal çalışmaları durduruldu. Demirel, başbakanlık görevinden uzaklaştırılıp CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile birlikte Hamzakoy'da "güvence altına" alındı.

12 Eylül yönetimi 6 Aralık 1983 tarihinde TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşmasıyla, hukuken sona erdi. 1987'de siyasi haklarını yeniden elde eden Demirel, aynı yılın 24 Eylül'ünde DYP Genel Başkanı oldu. 29 Kasım'da da Isparta'dan milletvekili seçildi. 1991 seçimleri sonucu; 12 yıl aradan sonra 20 Kasım 1991'de yeniden başbakan olan Demirel, Özal'ın ani ölümü üzerine, 16 Mayıs 1993'de Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi.

5 Nisan 2000'de 7 yıl olan görev süresinin 5+5 olarak yeniden uzatılması konusunda Anayasa'nın 101'inci maddesinde yapılması düşünülen değişikliğin yasalaşması için 367 oy gerekirken Meclis'te 303 kabul oyuna karşılık 177 ret çıkarak tasarı reddedilince, Demirel'e de Güniz Sokak yolu göründü.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Dr. Fazıl Küçük

Dr. Fazıl Küçük 14 Mart 1906 tarihinde Lefkoşa kazasına bağlı Ortaköy'de dünyaya geldi. Dr. Küçük ilkokulu Haydarpaşa'da bulunan ve müdürünün adından ötürü, "Tarakçı Mektebi" olarak bilinen okulda tamamladı. Ardından Rüştiye'ye (ortaokul) diye bilinen ve Lise seviyesinde olan İdadiye devam etti. İdadiyi bitirmesine iki yıl kala öğrenimini yarıda keserek geriye kalan kısmını İstanbul Özel İstiklal Lisesi'nde tamamladı (15 Ağustos 1926).

İstanbul Dar-ül Fünun Tıp Fakültesinin birinci sınıfını başarı ile tamamladı. 12 Haziran 1929 tarihinde okul ile ilişkisini kesip, önce Fransa ve daha sonra İsviçre'ye giderek Lozan Üniversitesi'nde tıp öğrenimini tamamladı. Lozan kliniklerinde ihtisas görerek Dahiliye Mütehassısı oldu.

1937 yılı Mayıs ayında Kıbrıs'a dönerek Lefkoşa'da serbest hekim olarak çalışmaya başladı. Dr. Fazıl Küçük'ün, aktif siyasi hayata atılması, her ne kadar adaya döndüğü 1937 yılında başlarsa da, siyasi faaliyetleri daha gerilere 1931'e kadar uzanıyor. Üç kardeşin en küçüğü olan Mehmet Hüseyin Küçük, 21 Kasım 1961 tarihinde vefat etmiştir.

Dr. Fazıl Küçük, daha bir üniversite öğrencisi iken, Türk Maarifinin İngiliz müdürler tarafından yönetilmesinde ısrar eden Kavanin Meclisi'nin Türk üyelerine karşı çetin bir mücadeleye girmişti. Dr. Fazıl Küçük, bütün siyasi hayatı boyunca, gayretlerini Türk okulları ile Evkaf İdaresi'nin Türk halkına devredilmesi için, Sömürge Hükümeti'ni ikna etme üzerinde topladı ve sırasında onlarla açık mücadeleye girdi.

1931 yılında Rumların isyanı ardından ara verilen belediye seçimleri 21 Mart 1943'te tekrar yapıldığı zaman, Dr. Fazıl Küçük muhaliflerine karşı büyük bir zafer kazandı. Altı yıl Lefkoşa Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptı. Dr. Fazıl Küçük, zamanın tek Türk gazetesi olan "SÖZ"de toplum sorunları hakkında kendi görüşlerini belirten birçok yazı yayınladı. 1941'de "SÖZ" gazetesi yayınını durdurduktan sonra halkının haklarını savunmak, bunlar için mücadele etmek ve halkı bilinçlendirmek amacıyla 14 Mart 1942'de kendi gazetesi olan "HALKIN SESİ"ni yayınlamaya başladı.

18 Nisan 1943'te oluşturulan Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu (KATAK)'nun kurucuları arasındaydı. Daha sonra KATAK'tan ayrılarak, 23 Nisan 1944'te Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni (KMTHP) kurdu. Dr. Fazıl Küçük'ün partisi kısa sürede birçok yerleşim yerinde şubeler açtı. Parti programındaki ana hedeflerden biri de adanın Yunanistan'a ilhakını (ENOSİS) önlemekti. Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi, 23 Ekim 1949 tarihinde KATAK ile birleşerek Kıbrıs Milli Türk Birliği Partisi adı altında yeniden yapılanmıştır. Dr. Fazıl Küçük, oyçokluğuyla bu yeni oluşumun da başına getirilmişti. Dr. Fazıl Küçük, ayrıca Kıbrıs Türk İşçi Birlikleri ile Rumlardan ayrı meslek birliklerinin kurulmasını teşvik etti. Dr. Küçük, daha sonra iktisadi kalkınmada önemli bir rol oynayacak olan Evkaf İdaresi'nin Türk halkına devredilmesini sağlamak amacıyla 29 Kasım 1948 tarihinde, bütün kasaba ve köylerden gelen halkın katıldığı büyük bir miting düzenledi. Bu mitingte polislerle küçük bir çatışma oldu ve bunun neticesi olarak İngiliz Sömürge Hükümeti, Türk halkının kendi meselelerine müdahale edilmesine artık izin vermemeye azimli olduğunu anladı. Dr. Küçük'ün gayretleri, işte bu noktadan sonra sonuç vermeye başladı. Şeriye Mahkemeleri kaldırılarak, yerine Türk Aile Mahkemeleri kuruldu. Müftülük makamı tekrar canlandırıldı. İngiliz Sömürge Hükümeti, Türk Tali Okullarını ve Evkaf'ı Türk halkına devretti.

1954 yılından sonra, Kıbrıs'ın uluslararası ilgiyi çeken bir konu haline gelmesiyle, Dr. Küçük İngilizlere ve Rumların "ENOSİS" taleplerine karşı mücadelesini hızlandırmış ve 15 Ağustos 1955 tarihinde, partinin ismi kongre kararı ile "Kıbrıs Türktür Partisi" şeklinde değiştirilmişti. Dr. Fazıl Küçük, 1 Nisan 1955 tarihinde EOKA'nın Kıbrıs'ta kanlı terör eylemlerini başlatmasının ardından, Kıbrıs Türk halkının EOKA'ya karşı direnmek için Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB) adlı örgütü kurdu. Bu konuda, Rumlar tarafından tehdit edildi (Halkın Sesi Gazetesi sayı:3744-5 Temmuz 1955). Ardından örgütü sessizce dağıtırken, 1955 yılı Eylül ayında gizlice Volkan teşkilatını kurdu. Dr. Küçük, yine 1955 yılında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları arasında yapılan üçlü konferansı izlemek üzere, diğer iki Türk delege ile birlikte Londra'ya gitti. Bu münasebetle Londra'daki Kıbrıslı Türkler tarafından 4 Eylül 1955'te düzenlenen ve 5 bin kişinin katıldığı Trafalgar Meydanı'ndaki büyük mitingte bir de konuşma yaptı.

Dr. Küçük, mücadelenin en zor günleri olan 1958 yılında Türkiye'ye gitti ve Kıbrıs ile ilgili olarak Türkiye'nin her tarafında düzenlenen büyük mitinglerde, Kıbrıs Türklerinin davasını müdafaa eden konuşmalar yaptı. Mücadelenin Türkiye'de benimsenmesine yardımcı oldu. Aynı yılın Kasım ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan Kıbrıs görüşmelerini izlemek üzere New York'ta bulundu. Kıbrıs Türk halkının tezini dünyaya tanıtmak amacıyla "Halkın Sesi" gazetesini ayrıca İngilizce olarak da yayınladı. Dr. Fazıl Küçük, Zürih'te Türk ve Yunan başkanları arasında varılan anlaşma üzerine, 17 Şubat 1959'da Londra'da yapılan konferansta Kıbrıs Türk halkını temsil etti ve iki gün sonra varılan anlaşmayı halkı adına imzaladı.

KIBRIS CUMHURİYETİ VE İLK CUMHURBAŞKANI MUAVİNİ

Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına göre Cumhurbaşanı Rum olurken, Cumhurbaşkan Yardımcısı ise Türk olacaktı. Kıbrıs Türk halkı O'nu bir kurtarıcı olarak gördüğünden 3 Aralık 1959'da rakipsiz olarak Kıbrıs'ın ilk Cumhurbaşkan Muavini seçti.

1962 yılı Temmuz ayından Aralık ayına kadar kırsal bölgelerin sorunları konusunda uzman bir ekiple birlikte, bütün Türk köyleri ile bazı Rum köylerini ziyaret etti ve bu gezilerini tamamladıktan sonra ayrıntılı bir rapor hazırlayarak, suretlerini sorumlu hükümet makamlarına gönderdi. Rumların 21 Aralık 1963 tarihinde Türklere karşı başlattıkları saldırıların ardından oluşturulan Genel Komite'nin başkanlığını yaptı.

27 Aralık 1967 tarihinde kurulan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi'nde başkanlığa getirildi. Dr. Fazıl Küçük, 18 Şubat 1973 tarihinde Cumhurbaşkan Muavinliği'nden ayrılarak, yerini Rauf R. Denktaş'a bıraktı.

Ancak gazetesindeki mücadeleyi sürdürerek, Halkın Sesi'ni Kıbrıs Türkü'nün davasına bayrak yapmaya devam etti. Siyaset hayatını sürdürdü. Halkın haklı taleplerini savunmaktan geri kalmadı.

Dr. Küçük, 1980'li yılların başında rahatsızlandı ve iki-üç yıllık hastalık döneminde de Halkın Sesi'nde makaleler yazıp çeşitli sorunlarla ilgili görüşlerini sunuyordu. Dr. Küçük, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasını büyük bir sevinçle yaşadı. Ölümünden önce verdiği son demeçte de, hastalığının geçtiğini söylüyor ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasını görmesi ile hayata yeniden kavuştuğunu vurguluyordu.

Dr. Fazıl Küçük, 15 Ocak 1984 tarihinde tutulduğu hastalıktan kurtulamayarak tedavide bulunduğu Londra'da, 78 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Bursa

Bursa, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık dördüncü şehri. 2013 itibarıyla 2.740.970 nüfusa sahiptir. Marmara Bölgesinin Güney Marmara bölümünde, 40° batı boylam ve 29° kuzey enlem daireleri arasında yer alır. Eski adı Hüdavendigâr'dır. Kuzeyinde Marmara Denizi ve Yalova, kuzeydoğuda Kocaeli ve Sakarya, doğuda Bilecik, güneyde Kütahya ve batıda Balıkesir illeri ile çevrilidir.

Ekonomik açıdan Türkiye'nin gelişmiş kentlerinden biri olan Bursa doğal ve tarihsel zenginlikleriyle de önem taşır. Bursa'da en çok Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş dönemine ait tarihî eserlerin bulunmasının sebebi ise, Bursa'nın Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olmasıdır. Bursa alışveriş merkezleri, parkları, müzeleri ve çarşısıyla bölgede öne çıkar. Ayrıca Bursa Marmara bölgesinin İstanbul'dan sonra gelen ikinci büyük şehridir. Türkiye'nin en önemli sanayi kentlerindendir. Şehir İstanbul'dan sonra en büyük ikinci ihracatı gerçekleştirmektedir. Şehrin futbol takımı Bursaspor 2009-10 sezonunda Süper Lig şampiyonudur.

Bursa, sanayi istatistiklerine göre Türkiye'nin en büyük sanayi kenti ve otomotiv üretim merkezidir. CNN International tarafından Türkiye'nin Detroit'i yakıştırması yapılmıştır. Tofaş, Fiat, Renault, Peugeot, Karsan Otomotiv, binek otomobil ve ticari araçlar ile Cobra Güleryüz otobüs fabrikaları Bursa'da bulunmaktadır. Bursa'nın otomotiv sanayinin Türkiye'de merkezi olmasından dolayı kurulan Bursa Otomobil Müzesi yine bu şehirde bulunmaktadır.

Tarihçe
Bursa'da şimdilik bilinen en eski arkeolojik kalıntılar Yenişehir yakınlarındaki Menteşe Höyüğü ve Orhangazi yakınlarındaki Ilıpınar'dan bilinmektedir. Bu arkeolojik buluntu yerlerinin en eski tabakaları yaklaşık 7 bin yıllıktır. Bu tabakalardaki kültür, çanak çömleğin gelişmiş olarak ortaya çıktığı, mimarinin dörtgen planlı, bol miktarda ahşap destekli kerpiç kullanılarak inşaa edilmiş yapılardan oluştuğu tabakalardır. Bursa'da David French, Mehmet Özdoğan ve Jacop Roodenberg'in arkeoloji ile ilgili çalışmaları tarih öncesiyle ilgili pek çok yeni bilgi ortaya koymuştur.

Bursa ve civarında MÖ 4000'li yıllardan itibaren çeşitli yerleşimlerin olduğu saptanmıştır; fakat yöreye ait kesin bilgiler MÖ 700'lere dayanmaktadır. Homeros, bölgeden Mysia olarak söz etmektedir. Günümüzde Bursa yöresinde Mysia yerleşmelerini anımsatan iki köy bulunmaktadır: Misi(Gümüştepe) ve Misebolu.

Tarihi coğrafyada bölgeye Frigya da denilmektedir. MÖ 700'lerde İskitler'den kaçan Kimmerlerin Frigya devletini yıktıkları bilinmektedir.

Bursa adı, bu şehri kuran Bitinya Kralı Prusias'dan gelmektedir. MÖ 7. yy'da bu bölgeye göç eden Bityn'ler(Bitinler) buraya Bitinya adını verirler.

MÖ 185'te, Kartaca'nın yetiştirdiği büyük generallerden Hannibal'ın Kral I. Prusias'a, Prusias ve Olympus kentinin kurulmasını örgütlediği bilinmektedir. Prusias adı zamanla Prusa, sonra da Bursa'ya dönüşmüştür. MÖ 74'te Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine geçen Bitinya, Roma'dan gönderilen Proconsul(Eyalet Valisi)'lerce yönetilen bir Asya Eyaleti haline gelmiştir. Bursa, MS 385-1326 yılları arasında ise Bizans dönemini yaşamıştır.

Osmanlı dönemi
Anadolu Selçuklu Devleti'nin zayıflayıp dağılmaya başlamasıyla kurulan Anadolu Beylikleri içinde zamanla gelişen Osmanlı Beyliği, çevredeki tekfurların arazilerini de alarak güçlenmiştir. Bursa, 1307 yılında Osman Bey tarafından kuşatılmış, uzun süren kuşatmadan sonra 6 Nisan 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey tarafından alınmıştır. 1335 yılında başkent Bursa'ya taşınmış ve kentte büyük imar hareketleri yaşanmıştır.

Osmanlılar Bursa'yı aldıklarında kent sadece hisar içinden ibaretken Orhan Gazi şehri hisarın dışına çıkararak Orhan Gazi Külliyesini kurdurtmuştur. Surlar dışında mevcut yerleşmeye yakın, hakim noktalarda cami, hamam, imarethane, darüşşifa, medrese gibi kamu yapıları inşa edilerek bu külliyelerin çevrelerinde konut alanları yaratılmış ve böylece bir yerleşme geleneği başlamıştır. Başkent, 1363 yılında (I. Murad Hüdavendigâr döneminde) Edirne'ye taşınmıştır. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesinden sonra ise Bursa'nın faal rolü son bulmuş ve yönetim merkezi niteliğini kaybetmiştir.

Tanzimat sonrası dönemde Hüdavendigar Vilayeti merkezliği yapan Bursa'ya 1900'lü yılların başında Biga (merkezi Çanakkale), Bilecik, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Karahisar (Afyon) sancakları bağlı bulunmaktaydı.

Milli mücadele dönemlerinde çeşitli ayaklanmaların yaşandığı Bursa, 8 Temmuz 1920 de Yunanlarca işgal edilmiş; Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nden savaşından sonra 11 Eylül 1922'de Türk birliklerince geri alınmıştır.

Cumhuriyet dönemi
Bursa, 1987 yılında çıkarılan 3391 sayılı kanun ile büyükşehir unvanı kazandı. Başlangıçta üç ilçe (Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım) Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin sınırlarına dahil edildi. 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları valilik binası merkez kabul edilerek yarıçapı 30 kilometre olan dairenin sınırlarına genişletildi. Bu sınırlar içinde kalan 7 ilçe, büyükşehir ilçe belediyeleri hâline geldi. 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.

Coğrafya
Genelde ılıman bir iklime sahiptir. Ancak, iklim bölgelere göre de değişiklik göstermektedir. Kuzeyde Marmara Denizinin yumuşak ve ılık iklimine karşılık güneyde Uludağ'ın sert iklimi ile karşılaşılmaktadır.

İlin en sıcak ayları Temmuz - Eylül, en soğuk ayları ise Şubat - Mart'tır. 52 yıllık gözlem süresi itibarı ile yıllık ortalama yağış miktarı 70,6 cm.dir. İlde ortalama nispi nem % 69 civarındadır.

Ekonomi
2007 yılı nüfus sayımı resmi kesin sonuçlarına göre Türkiye'nin 4. büyük kentidir. Bursa; otomotiv, tekstil, makine, gıda sanayi sektörlerinde söz sahibidir. Tarihte ilk havlu üretiminin Bursa'da gerçekleştiği söylenir. Halen de havlu üretimi ve ihracatı gerçekleştirilir. İpek üretimi ve bıçakçılık Bursa'nın eskiden dünyaca tanınmasını sağlamasına rağmen şu anda bitme noktasına gelmiştir.

1961 yılında kurulan Türkiye'nin ilk organize sanayi bölgesi Bursa Organize Sanayi Bölgesi ile daha sonra oluşan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi ve özellikle İzmir ve Ankara yollarının çevresi Bursa'da sanayileşmenin yoğun olduğu yerlerdir. Kaplıcaları, Uludağ'ı, kestane şekeri, şeftalisi, havlusu ile meşhurdur.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Bursaspor

Bursaspor 1963 yılında Bursa'da kurulan spor kulübüdür. Daha çok futbol branşıyla tanınan spor kulübü, futbol branşının yanı sıra masa tenisi, voleybol, yüzme, boks ve atletizm dallarında faaliyet göstermektedir. Kulübün renkleri yeşil beyazdır.

Bursa'da faaliyet gösteren 5 amatör kulübün birleşmesinden doğdu. Akınspor, Acar İdman Yurdu, Demirçelikspor, İstiklalspor ve Pınarspor takımları birleşerek Bursaspor'u oluşturdular. Kulüp, renklerini Uludağ'ın karından ve ovanın yeşilinden aldı. Bursaspor'un amblemindeki 5 yıldız, kurucu takımları temsil ediyor.

Bursaspor kulübünün kardeş kulübü Ankaragücü'dür. İki takımın taraftarları arasında kurulan bu ölümsüz dostluğun çok anlamlı bir de hikâyesi vardır. Ankara'da üniversitede okurken, Ankaragücü taraftarları içinde yer alan Bursasporlu Abdülkerim Bayraktar'ın Anadolu takımlarının dayanışması konusundaki örnek davranışı klasikleşir. Daha sonra Abdülkerim Bayraktar'ın 1993 yılında şehit olmasıyla efsane dostluk tam anlamıyla başlar. İki kulübün taraftarları gerek zaman zaman birbirlerinin maçlarına katılır gerekse dost şehrin plaka numarasına binaen Bursa'da her maçın 6. dakikasında Ankaragücü, Ankara'da da her maçın 16. dakikasında Bursaspor adına tezahüratlar yapılır. İki takımın karşılıklı maçları da ayrı bir tat söz konusudur, sahadaki çekişmenin yanı sıra tribünde kardeşlik hakimdir ve tam anlamıyla 1993 yılında başladığını söyleyebileceğimiz 'şehit emaneti' bu dostluğun sonsuza dek süreceği öngörülmektedir.

Bursaspor tarihinin en ilginç olaylarından biri de 2. Bursaspor'un -Bursaspor'a bağlı diğer bir kulüp- 1. lig takımını olarak 1988-89 sezonunda şampiyon olarak Süper Lig'e çıkmasıyla yaşanır. Üst lige çıkmaya hak kazanan takım Türkiye Futbol Federasyonu’nun ayni kulübün 2 takımının aynı ligde oynamayacağına karar vermesiyle 2. takım dağıtılmıştır.

Futbol
1966-67 sezonunda 1. Ligde şampiyon olan Bursaspor, 2003-04 sezonunda 1. Lige düştükten 2 sezon sonra 2005-06 sezonunda 1. Ligde tekrar şampiyon olup Süper Lige çıktı.
2009-10 sezonunda ise Süper Lig şampiyonu olmayı başardı.

Kupa başarıları
İlk önemli başarısını 1969-70 sezonunda yaşadı. Bursaspor Federasyon Kupası Final Maçında Eskişehirspor'u 1-0 yendi. İkinci maçta 2-0 yenilince kupayı kazanamadı ancak, Başbakanlık Kupası maçı oynamaya hakkını elde etti. Fenerbahçe'yi 1-0 yenen Bursaspor, böylece 1. lig tarihindeki ilk önemli başarısına imza attı.

1973-74 sezonunda tekrar Türkiye Kupası Finaline çıkan Bursaspor Fenerbahçe'ye 3-0 yenildi. Başbakanlık Kupası Finalinde ise Beşiktaş'a 3-2 yenildi. Fakat kupa Finalisti olduğu için Avrupa Kupa Galipleri Kupası'na katılmaya hak kazandı .

1979-80 sezonunu lig dördüncüsü olarak tamamlayan yeşil beyazlı ekip 1985-86 sezonunda ilk kez Federasyon Kupasını kazanmayı başardı. Finalde Altay'ı Beyhan ve Tulipan’in golleriyle yenen Bursaspor kupaya uzanırken Cumhurbaşkanlığı Kupası öncesi, kötü bir olayla sarsıldı. Macar Futbolcu Mihaily Tulipan, Apolyont Gölü’nde sandal gezintisi yaparken ailesi ile birlikte boğuldu. Bu olaydan sonra Bursaspor Kupa maçında Beşiktaş'a 2-1 yenildi.

1986-87 sezonunda Kupa Galipleri Kupasında ilk turunda Ajax takımına elendi. Kötü bir sezon geçiren Bursaspor, o sezon küme düştüler. Ancak Ankara Bölge İdari Mahkemesi Bursaspor'un tekrar 1. ligde oynamasına karar verdi.

1991-92 sezonunda Federasyon Kupasında finalde Trabzonspor ile tarihe geçen iki maç oynadı. İlk maçta Bursa’da rakibini 3-0 yenen Bursaspor, ikinci maçta 1 - 0 yenik duruma düşmesine rağmen skoru 1-1 e getirmeyi başardı. Ama Trabzonspor 4 gol atıp maçı 5 - 1 alarak kupayı müzesine götürmeyi başardı.

Kupa Galipleri kupası
1974-75 sezonunda Kupa Galipleri kupasında çeyrek finale yükselmeyi başardı. Avrupa Kupa Galipleri Kupası ilk turunda Finn Harps'ı eleyen, ikinci turda Dundee United'ı Vahit'in attığı golle saf dışı bırakan Bursaspor, çeyrek finalde SSCB'nin Dinamo Kiev takımıyla eşleşti. Bursaspor'u eleyen Dinamo Kiev o yıl kupayı kazanan takım oldu.

1986-87 sezonu başında Avrupa kupa Galipleri Kupası ilk turunda Hollanda'nın ünlü ekibi Ajax'la eşleşen yeşil beyazlılar, iki maçta da yenilerek kupanın dışında kaldılar.

İntertoto Kupası
1994-95 sezonunu lig altıncısı olarak bitiren Bursaspor, ilk kez düzenlenen İntertoto Kupası'na katıldı. Önce grup maçlarını oynayan yeşil beyazlı ekip İngiliz Wibledon, Belçikalı Charleroi, İsrailli Beitar Jerusalem ve Slovak MFK Košice ekiplerinin önünde birinci oldu. İlk eleme turunda Yunan OFI Girit takımını eleyen Bursaspor, Alman Karslruher takımıyla eşleşti. Atatürk Stadyumu'ndaki maçın normal süresi 2-2, uzatma devreleri ise 3-3 sonuçlandı. Penaltı atışları sonucunda turu geçen taraf 9-8 üstünlükle Karslruher oldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

TOFAŞ

TOFAŞ (Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.), 1968 yılında Koç Topluluğu'nun kurucusu merhum Vehbi Koç tarafından kuruldu. Üretim fabrikası Bursa’da yer alan, Koç Holding ve FCA - Fiat Chrysler Automobiles'ın eşit hissedar olduğu kuruluş, bugün %37,8 Fiat Auto S.P.A, %37,8 Koç Holding A.Ş. ve %24,3 diğer kuruşlara ait ortaklık yapısıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Tofaş, hem binek, hem de hafif ticari araç üretebilen tek Türk otomotiv şirketi konumunda yer almaktadır. Türk otomotiv sanayisinin büyük üreticilerinden biri olan Tofaş, yılda 400 bin araçlık üretim kapasitesine ve 6.500 çalışana sahiptir.

2013’te Fiat Chrysler Automobiles’ın 175 fabrikasında uygulanan WCM - Dünya Klasında Üretim Programı kapsamında “Altın Seviye”ye ulaşan Tofaş’ın Bursa’daki fabrikasında, Fiat’ın yanı sıra Citroen, Peugeot, Opel ve Vauxhall markaları için de üretim yapılmaktadır.

Otomotiv sektöründe güçlü ve köklü bir geçmişe sahip olan Tofaş, Türkiye’de Fiat, Lancia, Alfa Romeo, Jeep, Ferrari ve Maserati (Fer Mas) markalarının satış ve satış sonrası operasyonlarını üstlenmektedir.

Günümüzde 80 ülkeye ihracat yapan Tofaş, 2013 yıl sonu verilerine göre 160.000 adet araç ihraç etmiştir. Tofaşı'ın 2013 satış geliri 7 milyar TL, net kârı ise 434 milyon TL'dir. Türkiye’de 240.000 adetle toplam üretimin %22’sini karşılayan Tofaş, ihracat hacmini %4 artırarak 1,6 milyar Euro ihracat gelirine ulaşmıştır.

TOFAŞ (Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.), 1968 yılında Koç Topluluğu'nun kurucusu merhum Vehbi Koç tarafından kuruldu. Üretim fabrikası Bursa’da yer alan, Koç Holding ve FCA - Fiat Chrysler Automobiles'ın eşit hissedar olduğu kuruluş, bugün %37,8 Fiat Auto S.P.A, %37,8 Koç Holding A.Ş. ve %24,3 diğer kuruşlara ait ortaklık yapısıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Tofaş, hem binek, hem de hafif ticari araç üretebilen tek Türk otomotiv şirketi konumunda yer almaktadır. Türk otomotiv sanayisinin büyük üreticilerinden biri olan Tofaş, yılda 400 bin araçlık üretim kapasitesine ve 6.500 çalışana sahiptir.

2013’te Fiat Chrysler Automobiles’ın 175 fabrikasında uygulanan WCM - Dünya Klasında Üretim Programı kapsamında “Altın Seviye”ye ulaşan Tofaş’ın Bursa’daki fabrikasında, Fiat’ın yanı sıra Citroen, Peugeot, Opel ve Vauxhall markaları için de üretim yapılmaktadır.

Otomotiv sektöründe güçlü ve köklü bir geçmişe sahip olan Tofaş, Türkiye’de Fiat, Lancia, Alfa Romeo, Jeep, Ferrari ve Maserati (Fer Mas) markalarının satış ve satış sonrası operasyonlarını üstlenmektedir.

Günümüzde 80 ülkeye ihracat yapan Tofaş, 2013 yıl sonu verilerine göre 160.000 adet araç ihraç etmiştir. Tofaşı'ın 2013 satış geliri 7 milyar TL, net kârı ise 434 milyon TL'dir. Türkiye’de 240.000 adetle toplam üretimin %22’sini karşılayan Tofaş, ihracat hacmini %4 artırarak 1,6 milyar Euro ihracat gelirine ulaşmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Murat 131

Fiat 131 ("Mirafiori" olarak da bilinir) İtalyan araba imalatçısı Fiat tarafından 1974-1984 yılları arasında ürettiği küçük/orta boy aile arabasıdır. İlk defa Kasım 1974 Turin Motor Show'da sergilenmiştir.

Fiat'ın bu modeli Türkiye pazarında Murat 131, İspanya'da Seat 131, Amerika'da Fiat Brava olarak bilinir. Fiat 131, kendisinin yerine gelen Fiat Ritmo'nun sedan versiyonu Fiat Regata'nın yanı sıra Şahin, Doğan ve Kartal modellerinin de öncüsüdür ve üretimi Türkiye'de 1987 yılı sonuna kadar devam etmiştir. Bu aracın Türkiye'de bulunmayan, Fiat'ın resmi modifiye şirketi Abarth tarafından geliştirilen 2000 motorlu versiyonu 1970'li yıllarda Dünya Ralli Şampiyonasında boy göstermiş ve pek çok başarı elde etmiştir.

Türkiye'de 29 Aralık 1976'da üretimine başlanan Murat 131 serisi, 1981'de 131 Şahin (Fiat 131 Mirafiori CL karşılığı) ve 131 Kartal (Fiat 131 Panorama CL karşılığı) ve 1982'de 131 Doğan (Fiat 131 Supermirafiori) olarak sınıflandırılmaya başlanmıştır. 1985'te Murat 131 Kartal, sadece Türkiye'ye özgü bir tasarımla değiştirilmiş ve aracın arka kısmı, C sütunundan itibaren yükseltilip büyütülmüştür. Ana üretici Fiat'ın 1975 model yılı için tasarladığı ilk motorlar, Türkiye'de hiçbir modifikasyona tabi tutulmadan 131 kasası sona erene kadar kullanılmıştır. Oysa İtalya ve İspanya üretimlerinde 1978'den itibaren üstten egzantrikli (OHC) motorlar üretime alınmış ve seriye performanslı ve rekabetçi motorlar katılmıştır. (1.4 TC, 1.6 TC, 2.0 TC) 1974'ten beri opsiyon olarak seçilebilen otomatik şanzuman Türkiye üretimlerinde kullanılmamıştır. Aralık 1987 - Haziran 2002 arası üretilen Şahin/Doğan/Kartal Kuş serisi modellerde;

Doğan (1988-1990) Doğan L (1990-1992), Doğan SL (1992), Doğan SLX (1993-1998), Doğan 1.6 ie (1998-2002) Şahin (1988-1993) Şahin S (1993-1998), Şahin D (1989-1991), Şahin 1.4 (1998-2000) Şahin 1.4 ie (2000-2002) Kartal (1988-1993) Kartal L (1990-1992), Kartal SL (1992-1993), Kartal SLX (1993-1998), Kartal S (1993-1998), Kartal D (1989-1991), Kartal 1.6 ie (1998-2002), Kartal 1.4 (1998-2002)

olarak çeşitlendirilmiştir. Tofaş, Kuş serilerinin S, SL, SLX, 1.4ie ve 1.6ie modellerinde, Fiat'ın Tipo ve Tempra modellerinde kullanılan OHC tasarımlı modern motorları kullanılmıştır. Ancak Tipo ve Tempra modelleri gibi önden çekiş sistemi 131 ve kuş serilerinde hiçbir zaman kullanılmamıştır.

2002 yılında Tofaş Bursa'daki üretim bantları sökülerek Afrika'da Etiyopya Cumhuriyeti'nde bulunan Holland Otomotiv Firması'na satılmıştır. 2010 yılına kadar kuş serisi mamuller Afrika'da Holland adıyla üretilmeye devam etmiştir.

İtalya'da ise Fiat 131 Mirafiori modelleri 2 ve 4 kapılı sedan ve 5 kapılı SW (Panorama) olarak üretilmiştir. Tüm modeller 1978 ve 1981 olmak üzere iki kere revize edilmiş (facelifting) ve sedan üretimi 1983'te, Panorama SW üretimi ise 1985 yılına kadar Maratea adı altında devam etmiştir. Fiat, orta sınıftaki 131 serisi'nin yerini bir düşük sınıfta bulunan Ritmo modelinin sedan versiyonu olan Regata ile doldurmuştur. Ritmo/Regata sonrasında çıkan Tipo/Tempra ise Bravo/Brava/Marea tarafından yeri doldurularak sürekli geliştirilmiş ve günümüze ulaştırılmıştır. Fiat 131'i günümüzde temsil eden Fiat modeli ise Fiat Linea'dır. Linea, atası 131'in iki sınıf altı olan Fiat 127'nin günümüzdeki temsilcisi Fiat Grande Punto bazıyla üretilen bir sedan olmasına rağmen, boyutları Fiat 131'i geçmiş, son teknolojilerle donatılmış bir modern sedan olarak dünyanın birçok ülkesinde ve Tofaş tesislerinde üretilmektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Vaclav Havel

Vaclav Havel, (d. 5 Ekim 1936 - ö. 18 Aralık 2011[1]), Çek tiyatro yazarı, düşünce adamı, siyasetçi.

1936'da Prag'da doğdu. Prag Sanat Akademisi'nde drama üzerine eğitim gören Havel, en bilinen tiyatro eseri The Garden Party'yi 1963 yılında yayımladı. 1968'deki Prag Baharı'ndan sonra gerçekleşen Varşova Paktı'nın Çekoslovakya'yı İşgali'nden sonra kara listeye alınarak siyasi faaliyetlerde bulunması ve yazı yazması yasaklanan Havel, yaklaşık 4 yıl cezaevinde yattı. Ancak çalışmalarını ve fikirlerini açıklamayı sürdüren Havel, 18 gün süren kitlesel gösterilerden oluşan ve hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan, 1989'daki Kadife Devrim'in öncüsü oldu. 29 Aralık 1989'da devrimi gerçekleştiren Yurtaşlık Forumu tarafından Çekoslovakya Devlet Başkanlığı'na getirildi. 1990'da yapılan serbest seçimlerde Cumhurbaşkanı oldu. 1992'nin Aralık ayında ülkenin Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak barışçıl bir şekilde ikiye bölünmesinde de önemli rol oynayan Havel, yeni Çek Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. 1998'de yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Havel, Şubat 2003'te eski siyasi rakiplerinden Václav Klaus tarafından yenilgiye uğratıldı ve Cumhurbaşkanlık dönemi sona erdi.

1990'lı yıllardan bu yana sağlık sorunları olan Havel'in akciğerinin bir bölümü, kanserin yayılmasını önlemek amacıyla 1996 yılında ameliyatla alındı.

Kasım 2005 ve Haziran 2008 tarihlerinde ABD'den Foreign Policy ve İngiltere'den Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünyanın ilk 100 entellektüeli listelerinde, 2005 yılında 4., 2008 yılında 26. sırada yer almıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

tramvay

Tramvay, raylar üzerinde hareket eden trene benzeyen toplu taşıma aracı. Trenlerin aksine raylar sokaklara döşenebilir ve diğer taşıtlar bu yollardan geçebilirler. Çoğu tramvaylar elektrik gücüyle çalışır. At veya petrol ile çalışan tramvaylar da vardır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Mersin

Mersin, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık onuncu şehri. 2013 itibarıyla 1.705.774 nüfusa sahiptir. Büyükşehir belediyesi statüsü bulunmaktadır. Türkiye'nin güneyinde bulunan bir liman kentidir. Mersin Limanı Türkiye'nin en büyük limanıdır.

Kentin kuzeyindeki Yumuktepe höyüğünde yapılan kazılarda birçok katman ortaya çıkarılmıştır. Bunların en eskisi, MÖ 6300'lere, en yenisi ise Selçuklu dönemine tarihleniyor. Kazılardan çıkarılan eserler, Adana Arkeoloji Müzesi ve Mersin Müzesi'nde sergileniyor. Mersin'in tarih sahnesine çıkışı 19. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, konar göçer bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapmış ve adını da bu aşiretten almıştır. Ayrıca Kapadokya bölgesinden gelen Rumlar kent nüfusuna hakim hale gelmişler ve 1850'de kentte 5.250 Ortodoks Rum'a karşılık 1.600 Müslüman yaşamaktaydı. Kentin kaderi özellikle Amerikan İç Savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova'da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866'da demiryolu ağına bağlanması ile değişmiştir. Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova'nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Şehrin bugünkü durumuna gelmesinde, şu anda azınlık olsalar da Hıristiyan Levantenlerin önemi yadsınamaz. Şehirde halen Levantenlere ait iki katedral bulunmaktadır, Latin-İtalyan Katedrali ve Arap-Ortodoks Katedrali. Ayrıca şehrin kuzeyine Rumlar için bir kilise yapılması da gündemdedir.

Mersin yöresinin bilinen en eski ismi Kizzuvatna olup bu ad Hitit devrinde Kue, klasik devirde de Kilikya olmuştur. Bu bölgede yapılan kazı ve araştırmalar, ilk yerleşim izlerinin Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağında görüldüğünü ortaya koymuştur. Gözlükule Höyüğü ve Yumuktepe'deki kazı araştırmaları ayrıca yörenin tarihte çok önemli bir merkez olduğunu göstermiştir. Nitekim, Gözlükule İslam uygarlıklarından Yeni Taş Çağına kadar 33 katmanda oluşmaktadır. Çiftçi ve çoban toplumunun yaşadığı ilk katmanlarda toprak sıvalı mekan zeminlerinin ortaya çıkışı ve daha üst katmanlarda ele geçirilen çeşitli tarımsal aletler ve çanak çömlekler, üretim ekonomisinin ve toplumsal bilincin gelişimini göstermektedir. MÖ 6. yüzyıla kadar yörenin yazılı tarihi Hurri, Luvi, Arzava, Kizzuvatna gibi yerel krallıklar ve bunların kültürleriyle, buraya daha sonraları egemen olan Hitit, Asur ve Babil krallıklarının tarihleri iç içedir.

III. katmanda bulunan Alacahöyük tipindeki bronz hançer ve Hitit yapı kalıntıları, yöredeki Hitit varlığının önemli belgeleridir. Belli bir dönem Hitit egemenliğinde kalan bölge daha sonra Asur Kralı III. Selomossa'nın, MÖ 528 yılında ise Perslerin eline geçmiştir. MÖ 527'de Yunanlar yöreyi ve Kıbrıs'ı, MÖ 334'te ise Mersin'i Makedonlar ise ele geçirmiştir.

Antik Yunan döneminde, şehrin adını Zephyrion (Yunanca: Ζεφύριον) taşıyordu ve birçok antik yazarlar tarafından dile getirilmiştir. Antik kaynaklara göre şehirde ticaret yapiliyordu ve hatta kendi adına para bastırmıştı. Sonra Kilikya, Roma eyaletinin bir parçası haline geldi. Roma İmparatoru Hadrianus dan adını aldı ve Hadrianopolis oldu. Romali devlet adami ve ünlü felsefeci Marcus Tullius Cicero 620/621 MÖ, ilin valisi oldu. Kilikya ve Mersin, erken 7. yüzyılda Araplar tarafından fethedildi. Ardından Mısırli Tolunoğulları, Bizanslılar, Ermeni Krallığı, Memlûkler ve 1473 yılında Ramazanoğulları Beyliği tarafından fethedildi. Bundan sonra da 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğuna kaydedilmiş. Amerika İç Savaşı sırasında, bölgenin sıkıntısı nedeniyle yüksek talebi karşılamak için pamuk önemli bir ticaret malı haline geldi. Demiryolu ile getirilen pamuk deniz yoluyla ihraç edildi. 1866 yılında Mersin genişletildi ve şehir önemli bir ticaret merkezi haline geliştirildi. 1918 yılında, Sevr Antlaşması ile uyum içinde Fransız ve İngiliz askerleri tarafından işgal edildi. 1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk ordusu tarafından kurtarıldı. 1924 yılında Mersin il yapıldı ve 1933 yılında İçel (büyük Mersin) ilini oluşturmak için İçel iline katıldı ve ilin merkezi Mersin oldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön