***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Azerbaycan

Azerbaycan veya resmî adıyla Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerice: Azərbaycan Respublikası /ˈɑzæɾbɑjdʒɑn ɾespublikasɯ/), Batı Asya ile Doğu Avrupa'nın kesişim noktası olan Kafkasya'da yer alan ülkedir. Güney Kafkasya'nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi olan Azerbaycan'ın doğusunda Hazar Denizi, kuzeyinde Rusya, kuzeybatısında Gürcistan, batısında Ermenistan ve güneyinde İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile, güneyi ve batısı İran ile çevrilmiştir, Türkiye ile de 17 km.'lik sınırı bulunmaktadır.

Azerbaycan, zengin kültürel mirasa sahiptir. Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında opera, tiyatro gibi sahne sanatlarını barındıran ilk ülke olma özelliğini taşır. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918 yılında kurulmuştur, ancak iki yıl sonra 1920, 26 Nisan'da Kızıl Ordu sınırı geçerek Azerbaycan'a girmiş, 28 Nisan 1920'de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş ve ardından Sovyetler Birliği topraklarına katılmıştır. Ülkenin tekrar bağımsızlığını kazanması 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılması ile gerçekleşmiştir. Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesini ve bu bölgenin çevresindeki yedi rayonu işgal etti. Dağlık Karabağ'da ortaya çıkan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, fiilen savaşın sona ermesinden bu yana bağımsız olmasına rağmen, diplomatik anlamda hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır ve Azerbaycan'a bağlı bir de jure bölge olarak kabul edilmektedir.

Azerbaycan, üniter bir anayasal cumhuriyettir. Türk Konseyi ve TÜRKSOY'un aktif üyesidir. 158 ülkeyle diplomatik ilişkisi ve 38 uluslararası kuruluşa üyeliği vardır. GUAM, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün kurucu üyelerindendir. 1992'den bu yana Birleşmiş Milletler'e üyedir, 9 Mayıs 2006'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulan İnsan Hakları Konseyi'nin üyeliğine seçilmiştir. Ayrıca AGİT ve Avrupa Konseyi'ne de üyedir, Barış İçin Ortaklık projesinde NATO ile işbirliği yapmaktadır.

Azerbaycan Anayasası'nda resmî din yoktur ve ülkedeki tüm ana siyasi güçler laik milliyetçidir ancak halkın çoğunluğu ve bazı muhalefet güçleri Şiilik inancına sahiptir. Diğer Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında Azerbaycan, sosyal ve ekonomik gelişme ile okuryazarlık oranında yüksek düzeylere ulaşmıştır. İşsizlik ve intihar oranları da düşüktür. Azerbaycan, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde iki yıllık daimi olmayan üyeliğe başlamıştır.

Kobustan'da milattan on bin yıl önce oluşturulduğu tespit edilen bulgular, UNESCO tarafından hazırlanan Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.

Azerbaycan'daki en eski insan yerleşimleri Taş Devri'ne kadar uzanır, bu yerleşimin bulgularına Azıh Mağarası'nda rastlanmıştır ve Kuruçay kültürü adıyla tanınır. Eski Taş Çağı ve Tunç Çağı ile ilgili kalıntılara ise Tağılar, Damcılı, Zar, Yatak-yeri adlı yerleşim merkezlerinde yer alan mağaralarda ve Leylatepe ile Saraytepe nekropollerinde ulaşılmıştır.

Azerbaycan'da milattan önce dokuzuncu yüzyılda, ilk İskit yerleşimleri başladı. İskitlerin ardından İranlı Medler, Aras Nehri'nin güneyindeki bölgeye hakim oldular. Medler, MÖ. 900–700 arasında büyük bir imparatorluk kurdular ancak MÖ 549 yılında yıkıldılar ve topraklarına Ahameniş İmparatorluğu sahip oldu. Ahamenişlerin, Azerbaycan topraklarını da ele geçirmesi üzerine buralarda Zerdüştlük yayılmaya başladı. Daha sonra Büyük İskender'in imparatorluğu Azerbaycan'da egemen oldu, devamında Selevkos İmparatorluğu'na bağlandı. Romalılar da Roma İmparatorluğu döneminde buraya yerleşti. Bölgenin asıl yerlileri olan Albanyalılar MÖ. dördüncü yüzyılda bir imparatorluk kurdular. Bu dönemde Zerdüştlük, Atropatena ve Kafkasya coğrafyasında yayıldı. Antik dönemde yaşayan Azerbaycan insanları, Eski Azerice'yi konuştular.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Ermenistan

Ermenistan (Ermenice: Հայաստան Hayastan, /hɑjɑsˈtɑn/) ya da resmî adıyla Ermenistan Cumhuriyeti (Ermenice: Հայաստանի Հանրապետություն Hayastani Hanrapetut‘yun, /hɑjɑsˈtɑni hɑnɾɑpetuˈtʰjun/), Güney Kafkasya'da denize kıyısı olmayan bir ülkedir.

Daha önce Sovyetler Birliği'ne bağlı bir cumhuriyet iken Eylül 1991'de bağımsızlığını ilân etmiştir. Kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Azerbaycan, güneyinde İran, batısında ise Türkiye ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti bulunur. 1 Ocak 2011 itibariyle nüfusu 3.262.600 kişidir. Başkenti ve en büyük şehri Erivan'dır; Gümrü, Vanadzor, Eçmiadzin ve Hrazdan da ülkenin diğer önemli şehirlerindendir.

Ermenistan Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Bağımsız Devletler Topluluğu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Dünya Ticaret Örgütü ve yaklaşık otuz diğer örgütün üyesidir.

Bir coğrafi tanım olarak Arminiya veya Armaniya adına en erken eski Fars (Pers) imparatoru I. Darius'un yaklaşık M.Ö. 510 tarihli Bisutun Anıtı'nda rastlanır. M.Ö. 399 yılında bölgeyi gezerek ayrıntılı tasvirler yapan Yunanlı tarihçi Ksenofon'un eserinde ülke adı Armenia olarak geçer.

Strabon Coğrafya'sında (MS 1. yüzyıl) ve Roma İmparatorluğu'nun idari bölünümünde Armenia sınırları şöyle tanımlanır: Batıda Fırat nehri, güneyde Güneydoğu Toros sıradağları, güneydoğuda Hakkâri dağları ve Urmiye Gölü, kuzeydoğuda Sevan Gölü ve Karabağ, kuzeyde Çıldır Gölü ve Doğu Karadeniz Dağları. Ortaçağ Arap kaynaklarında aynı bölgenin adı Armaniyya veya Ermeniyye (Ar: أرمنية) olarak geçer. Eski Türkçe metinlerde Ermeniyye adına 15. yüzyıla kadar rastlanır.

Yüzyıllarca sadece tarihi bir isim olarak hatırlanan "Armenia/Ermenistan" adı, 19. yüzyılın milliyetçi politikaları döneminde tekrar güncel anlam kazanmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Özbekistan

Özbekistan, resmi adıyla Özbekistan Cumhuriyeti (Özbekçe: O‘zbekiston Respublikasi), Orta Asya'da, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış Türk lehçelerinden Özbekçe konuşan bir devlet. Özbekistan, (Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Türkiye ve Türkmenistan ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletlerinden biri olup TÜRKSOY'un üyesidir. Denize kıyısı olmayan ülkenin komşuları kuzeyde ve batıda Kazakistan, doğuda Kırgızistan ve Tacikistan ile güneyde Afganistan ve Türkmenistan'dır.

Özbekistan ekonomisi; pamuk, altın, uranyum ve doğal gaz dahil olmak üzere ağırlıklı olarak meta üretimine dayanır. Piyasa ekonomisine geçmeyi hedeflediğini ilan etmesine rağmen, ülkede yabancı kaynaklı yatırımı caydıran sert ekonomik kontroller bir şekilde devam etmektedir. Piyasa ekonomisine tedrici, sıkı kontrollü geçiş politikası yine de 1995 sonrası ekonomik iyileşmede olumlu sonuçlar üretti. Özbekistan'ın insan hakları ve bireysel özgürlükler konusunda iç politikaları bazı uluslararası kuruluşlar tarafından ağır bir biçimde eleştirilmektedir.

Cengiz Han'ın torunlarından Batu Han tarafından kurulan Altın Orda Devleti'nın (1227-1502) başına 9. han olarak 1313 tarihinde Özbek Han geçmişti. Özbek Han; ilk günlerden başlayarak kararlı ve sert bir siyaset gütmüş, Kutlug Timur Noyan'ın nasihatleri sayesinde kısa bir zamanda birçok rakip ve düşmanlarından kurtulmuştu. Özbek Han Tuna taraflarında Nogay'ın şahadetinden sonra çoğalan Bizans ve Slavların nüfuzunu kırarak tekrar Müslüman Türklerin baskısını arttırmaya başladı.

1319’da Tuna'yı geçerek Edirne'ye kadar geldiler. Özbek Han'ın orduları 1314 de, Bulgar Kralı Sventoslav'ın ölümünden sonra, Kral George Terter'e Bizans'a karşı yardım bahanesiyle Trakya'ya, 1330’da Terter'in Sırplarla olan savaşında ona yardımcı olmak gayesiyle Köstendil'e kadar ilerlemişti. Bu arada bazı hükümetlerle evlilik yoluyla da bağlar kurarak durumunu güçlendirmeye çalışmıştır. Mesela 1320’de kızı Tulun Bige'yi Kahire'ye zevce olarak göndermiş, bu arada Bizans'tan da kızlar almıştır.

Özbek Han 1335 yılında Azerbaycan seferine çıktı. Bu sırada Bağdat Hatun tarafından zehirlenen Ebu Said ölmüş ve İlhanlı Moğol hâkimiyeti de çökmeye yüz tutmuştu. 14. yüzyıl Acem tarihçisi ve coğrafyacısı Hamdullah Kazvini, Azerbaycan'a yapılan seferden söz ederken Özbek Han'ın askerlerine, “Özbekler” dendiğini kaydeder. İbn Batuta, Özbek Han'dan bahsederken; "geniş bir ülkesi, kuvvetli bir ordusu olan şanlı, şöhretli ve devletli bir sultan olup, Tanrı'nın düşmanlarından biri olan Bizans İmparatoru ile savaşa, cihat ve gaza etmeye vazifeli bulunmaktadır. Ülkesi gerçekten pek geniş ve büyük şehirlerle donanmıştır. Kefe, Kırım, Macar, Azak, Sogdak, Harezm ile taht kenti Saray bunların en meşhurları olarak sayılabilir" demektedir. Gerçekten Özbek Han, İdil kıyısındaki Saray kentini çok geliştirmiş ve büyütmüştür. Bu şehre yeni camilerin yapılmasını sağlamıştır. Sadece İdil kıyısında değil, Kırım'da da yeni binalar yaptırmıştır. Onun zamanında bütün Deşt-i Kıpçak boylarında Türkçe konuşulduğu da bilinmektedir.

Özbekistan, 20 Haziran 1990'da egemenliğini, 1 Eylül 1991'de bağımsızlığını ilan etmiştir. 29 Aralık 1991 tarihinde düzenlenen referandumla bağımsızlık ilanı onaylanmıştır. Özbekistan bağımsızlığını kazandıktan sonra gelişmiş ülkelerle özellikle ekonomik anlamda ilişkiler kurmuştur. Özbekistan zengin yeraltı kaynaklarını dış ülkelere satma imkânı bulmuştur. Özbekistan çok eskiye dayanan köklü devlet geleneği sayesinde bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Orta Asya'nın güçlü devleti hâline gelmiştir ve günümüzde de Orta Asya liderliği konusunda Kazakistan ile rekabet hâlindedir. Bağımsızlığından günümüze değin devlet başkanlığını İslam Kerimov yönetmektedir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Tacikistan

Tacikistan (Tacikçe: Тоҷикистон, Tocikiston), resmî adıyla Tacikistan Cumhuriyeti, (Tacikçe: Ҷумҳурии Тоҷикистон) Orta Asya'da denize çıkışı olmayan bir ülkedir. Komşuları güneyde Afganistan, batıda Özbekistan, kuzeyde Kırgızistan ve doğuda Çin Halk Cumhuriyeti'dir. En büyük etnik grubun Tacikler olduğu ülkede tarihi ve kültürel olarak bölgede varlığını sürdüren Özbekler'de bulunmaktadır. Ülkenin bulunduğu alanda Samanîler İmparatorluğu varlığını sürdürmüş. 20. yüzyılın başında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulduktan sonra bu birliğin uzantısı olan Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti varlığını sürdürmüştür.

Ülkede en büyük etnik grup %62 oranla Tacikler, 2. etnik grup ise %24 oranla Özbek'ler, 3. büyük etnik grup ise %8 'luk bir oranla Rus'lar ve diğer belirlenemeyenler %6'lık bir kesimi oluştururlar. Resmi dil Tacikçe olmasına rağmen, yakın çağdaki etkileşimlerden dolayı Rusça'da kullanılır ama Rusça'nın resmi bir statüsü yoktur. Ülkede insanların mensup olduğu en büyük din İslam'dır. Halkın %95'i Sünni Müslüman, %2'i ise Şii Müslüman'dır. Geri kalan %3'luk gibi bir kısmı Hıristiyan'lar oluştururlar. Ülkede Hıristiyan'lar daha çok Rus Ortodoks Kilisesi'ne mensupturlar. Tacikistan, Haçlı Seferleri sırasında İran'a bağlı bir özerk bölgeydi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Türkmenistan

Türkmenistan, resmî adıyla Türkmenistan Cumhuriyeti, 1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılışından sonra bağımsızlığını kazanan Orta Asya Türk cumhuriyeti. Türkmenistan, (Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan, ve Türkiye ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletinden biri olup TÜRKSOY'un üyesidir. Resmî para birimi Manat'tır. Yönetim şekli cumhuriyettir. Türkmenistan, BM, İKÖ, BDT, IMF gibi uluslararası kuruluşlara üyedir. Devlet Televizyon Kuruluşu vardır ve Altın Asır, Yaşlık, Miras, Türkmen Ovası, Türkmenistan, Aşkabat ve Türkmen Sport adlı 8 kanaldan yayın yapmaktadır. Ülkede özel televizyon yayını bulunmamaktadır.

Bölge, 13. yy'da Cengiz Han tarafından işgal edildi. Daha sonraki yüzyıllarda İran hükümdarı, Hive hanları, Buhara emirleri ve Afgan beyleri arasında çekişmelere neden oldu. 1868'de Ruslar, Hazar Denizi'nin doğu kıyısına çıktılar ve Kradsnovodsk limanını kurdular. 1881'de çıkan bir Türkmen ayaklanması bastırıldı ve bölge Türkmenistan'a katıldı. Ekim Devrimi'nden sonra Türkmenler, geçici bir hükümet oluşturdular, ama Kızılordu 1919'da Aşkabad'ı 1920'de de Krasnovodsk'u işgal etti; Sovyet rejimi ilan edildi ve Türkmenistan, Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti oldu. 1924'e kadar Transhazar bölgesi, Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde yer alıyordu, Türkmenistan'ın günümüzdeki öbür bölgeleri de Buhara ve Harezm Sovyet halk cumhuriyetlerine bağlıydı. 27 Ekim 1924'te SSCB'nin merkezi yürütme komitesi, Orta Asya topraklarının sınırlarını belirleme kararı aldı ve Türkmenistan, Buhara ve Harezm cumhuriyetlerinin toprakları Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan arasında paylaşıldı. Türkmenistan, eski Buhara ve Harezm cumhuriyetlerinin Türkmen bölgelerini içine aldı ve SSCB'nin bir federal Sovyet sosyalist cumhuriyeti oldu. 1989'dan başlayarak SSCB'de gerçekleştirilen reformlar sonucunda SSCB'yi oluşturan diğer cumhuriyetler gibi bağımsızlığın ilan edildiği ülkede, 27 Ekim 1990'da cumhurbaşkanlığına seçilen Saparmurad Niyazov 18 Mayıs 1992'de yeni anayasanın kabulünden sonra yapılan seçimde, yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Kırgızistan

Kırgızistan (Kırgız Türkçesi: Кыргызстан, Kırgızstan; Rusça: Киргизия, Kirgiziya; UFA: /ˈkəːgɪztan/), Orta Asya'da bir ülkedir. Kırgızistan, (Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Türkiye, ve Türkmenistan ile birlikte) günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletlerinden biri olup Türk Konseyi ve TÜRKSOY'un üyesidir. Denize kıyısı olmayan ülkenin komşuları kuzeyde Kazakistan; batıda Özbekistan, güneybatıda Tacikistan ve güneydoğuda Çin Halk Cumhuriyeti'dir.

Kırgızlar, Göktürk devrinde Kögmen (Sayan) Dağları'nın kuzeyinde yaşamışlardır. 840 yılında Uygur Devleti'ni yıkarak bu topraklarda kendi devletlerini kurmuşlardır. Daha sonra bugün yaşadıkları topraklara gelen Kırgızlar, Karahanlılar zamanında Müslüman olmuşlardır.

Ruslara Orta Asyalı halklardan ilk olarak girerler. Toplumlar arası kavgalar çıkmaya başlayınca Bagış uruusu (toplumu), 1881 yılında Rusya İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmeye karar verir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Robert Brown

Robert Brown (21 Aralık 1773 - 10 Nisan 1858), 19. yüzyılın ilk yarısında Avustralya'dan birçok örnek toplamış öncü İskoç botanisttir.

Brown Montrose, İskoçya'da doğdu. Thomas Dick'le sınıf arkadaşı olduğu Edinburgh Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı. 1795'te cerrah olarak orduya katıldı. Aralık 1800'de, Avustralya kıyılarının haritasını çıkartmak için yola çıkan, Matthew Flinders komutasındaki The Investigator'da doğabilimci olarak çalışmaya başladı. The Investigator şu anda Batı Avustralya'da yer alan King George Boğazı'na 1801'de vardı. Brown üç buçuk yıl boyunca Avustralya'da detaylı bir botanik araştırması yürüttü ve 2000'i daha önce hiç kataloglanmamış 3400 türe ait örnekler topladı. Fakat koleksiyonun önemli bir kısmını Porpoise gemisi İngiltere yolunda batınca kaybetti.

Brown 1805 Mayıs'ına kadar Avustralya'da kaldı. Daha sonra topladığı malzeme üzerinde çalışmak için İngiltere'ye döndü. Sayısız tür hakkında yazılar yazdı. Sadece Batı Avustralya'da 1200 tür hakkında yazmıştır. 1810'da Avustralya florasının kataloglandığı ilk sistemli çalışma olan Prodromus Florae Novae Hollandiae'yi yayınladı. Aynı sene Sir Joseph Banks'in kütüphanecisi olarak Jonas C. Dryander'in yerine geçti ve Banks 1820'de öldüğünde kütüphanesinin ve kurutulmuş bitki koleksiyonunun yeni sahibi oldu.

1827'de sudaki polen tanelerini, küf sporlarını ve equisetumları mikroskop altında incelerken sudaki partiküllerin yönü ve hızı değişen sürekli bir hareket içinde olduklarını gözlemledi. Daha sonra aynı hareketi toz zerreleriyle de gözlemleyerek, bu hareket polenlerin canlı olmasıyla ilgisi olmadığını keşfetti. Her ne kadar bu hareketi açıklamak için bir teori geliştirmemiş olsa da, bu harekete bugün onun onuruna Brown hareketi denmektedir. 1828 tarihli bir makalesinde hücre çekirdeğine ismini verdi. Çekirdeği daha önce Hollandalı mikroskop uzmanı Leeuwenhoek gözlemişti fakat her bitki hücresinde olduğunu farkeden ve ona bugüne kadar kulladığımız ismi veren Brown olmuştur.

Son yıllarda Brown'ın mikroskoplarının bu küçüklükte bir olayı göstermek için yetersiz olduğu söylendi. Brown'ın bu keşfi gerçekleştirdiği Scientific American sayı 265 s 20 (1991)'de yayınlanan "Did Robert Brown observe Brownian Motion: probably not" isimli bir makalede reddedildi. Kısa süre sonra İngiliz mikroskop operatörü Brian J. Ford, Chicago'daki Inter Micro 1991 için hızlıca hazırladığı bir videoda deneyi tekrarladı. Brown'ı doğrulayan video görüntüleri The Microscope dergisi sayı 39 s 161-171 (1991)'de yayınlandı.

British Museum'ın Doğa tarihi departmanı 1837'de üç kısma ayrıldığında, Robert Brown botanik departmanının ilk yöneticisi oldu ve 10 Haziran 1858'de Londra Soho meydanında yaşamını yitirene kadar bu görevde kaldı. Ölümünden sonra yerine John Joseph Bennett geçti.

Brown'ın adı Avustralya bitki türlerinden biri olan Brunonia'ya ve birçok Eucalyptus brownii gibi birçok bitkiye verilerek ölümsüzleştirildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Namık Kemal

Namık Kemal (21 Aralık 1840, Tekirdağ - 2 Aralık 1888, Sakız Adası), Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.

Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, târih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk Edebiyatının ilk edebi romanı olan "İntibah" ve batılı anlamda Türk Edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan "Vatan Yahut Silistre" eserleriyle ünlüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve fikirleriyle etkiledi.

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. ”Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.

Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda Tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.

Eserleri;
İntibah
Cezmi
Celalettin Harzem Şah
Vatan Yahut Silistre
Zavallı Çocuk
Gülnihal
Karabela
Akif Bey
Tahrib-i harabat
Evrak-ı Perişan
Devr-i İstila
Berika-i Zafer
Kanije Muhasarası
Tasvir-i Efkar
Hürriyet
Hilali osmani
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Konstantin Rokossovski

Konstantin Rokossovski (Rusça: Константин Константинович Рокоссовский / Konstantin Konstantinovich Rokossovskiy, Lehçe: Konstanty Rokossowski, 21 Aralık 1896; Velikiye Luki, Pskov Oblast - 3 Ağustos, 1968; Moskova) Sovyet askeri komutanı ve Polonya Savunma Bakanı. Jukov ve Vasilevski ile birlikte en çok öne çıkan Sovyet stratejistleri arasında sayılmaktadır.

Babası Polonyalı, annesi Rus olan Rokosovski 1896'da Varşova'da doğmuştur. 1914'te gönüllü er olarak Çarlık ordusuna girdi ve terfi ederek Rusya'nın en eski ağır süvari alaylarından birinde en genç subaylardan biri oldu. İki defa yaralandı ve üç defa nişan aldı. 1917'de, Ekim Devrimi'nden sonra devrimin saflarına yine bir asker olarak geçti.

1937'de, Moskova Davaları sırasında Rokosovski de Polonya ve Japonya ajanı olduğu iddiası ile tutuklandı. İki buçuk yıl Gulag'da, çalışma kamplarında kaldı. Mart 1940'da, savaş bütün Avrupa'yı sarmışken Stalin'in özel emriyle serbest bırakıldı.

Yenilmek üzere olduğu savaşta alayı ile Alman kuvvetlerini ani bir saldırı ile yendi. Cephelerdeki yenilgi ve geri çekilme durumunu bilmediği için, üstlerine Varşova'ya yürüme izni istedi fakat geri çekilme emri aldı.Stalingrad’da Alman ordusuna karşı kazanan Rokosovski, Don Cephesi Kuvvetleri Genel Komutanı oldu. 27 Ocak'da Alman 6. ordusu ve Friedrich Paulus kuşatılmıştı. Rokokovski'nin kuvvetleri daha sonra Kursk Savaşı'nda savaşmıştır ve Almanları yenmiştir. Daha sonra Varşova ayaklanmasında dışardan yardım almadan Almanları yenmiştir.

1949'da Polonya'da Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı oldu, ve daha sonra 1952'de başbakan yardımcısı oldu. 1956'da, Gomuka'nın Polonya Komünist Partisi'nin lideri olmasından sonra bütün görevlerinden uzaklaştırıldı. Daha sonra Moskova'ya çağrıldı ve 1956-1958 arasında iki defa Sovyet Savunma Bakanı yardımcılığı yaptı. Sovyetler Birliği Mareşali ilan edildi. İki adet Sovyetler Birliği Kahramanlık Madalyası ile ödüllendirildi.

Rokosovski hem Polonya hem de Sovyet vatandaşı olmasını şöyle anlatıyordu;

“ Rusya'da benim Polonyalı olduğumu,
Polonya'da da Rus olduğumu söylerler.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Giovanni Boccaccio

Giovanni Boccaccio (16 Haziran 1313 - 21 Aralık 1375) İtalyan bir yazar ve şairdir.

Rönesans hümanizmi için oldukça önemliydi; eserleri arasında Decameron en fazla tanınanıydı. Döneminde realizmi, hisleri ve zekasıyla kullandığı için önemli olmuştur.


GGiovanni Boccaccio'nun Floransa, Uffizi'deki heykeli
Floransalı bir bankacının; evlilik dışı bir ilişkisinden doğan Boccaccio, önceki bir biyografisinde annesinin Parisli bir kadın olduğu ileri sürülmüştür. Floransa'da büyümüş; ve Dante'den esinlenmiştir. Babasının Napoli'ye taşınması üzerine; O da taşınır ve 6 yıl burada yaşar. Studium'da hukuk eğitimi aldıktan sonra; bankacılık yerine hukuka yönelir. 1330 yılında Mario ve Giulio isminde iki de evlilik dışı çocuğu olur.

Bu dönemde Filostrato ve Teseida şiir çalışmalarına da başlar ve Fransız edebiyatından esinlenir. Floransa'ya veba salgını sonrasında 1341'de geri döndükten sonra; Ameto'yu yazar. 1344'de tekrar evlilik dışı bir çocuğu Violante doğar.

1348'deki kara ölüm Floransa'yı da oldukça etkiler ve bu daha sonra Decameron'da kullanılacaktır. Bu salgında nüfusun %75'i ölür. Decameron'u yazmaya 1349 yılında başlayan Boccaccio, 1352'de eserini bitirmesine rağmen, 1370-1371 yıllarında da eserini tekrar yazar. Yazıtları hala günümüzde mecvuttur.

Giovanni Boccaccio dünya edebiyatının ilk hikâyecisi olarak sayılmaktadır (Decameron ise ilk hikâye). Boccaccio aynı zamanda tartışmalara sebebiyet verse de, ilk roman yazarı olarak da kabul edilir.....

Obezite sorunları da yaşayan Boccacio, son yıllarını hastalıkla geçirir ve 21 Aralık 1375'de ölür.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön