Kara Yorgi
19. yüzyılın başlarında Sırbistan, Osmanlı Devleti, Avusturya ve Rusya'nın bölgedeki güç çekişmelerine sahne oldu. Bölge devamlı savaş halinde kaldı ve sınırlar sürekli el değiştirmeye başladı. Fransız Devriminin Avrupa'ya getirdiği özgürlük rüzgarları Balkan halklarını da etkilemişti. Avusturya ve Rusya buradaki halkı Osmanlı egemenliğine karşı kışkırtıyorlardı. Bu ortamda Sırplar ayaklandılar. Sıradan bir çoban olan Kara Yorgi bu ayaklanmanın önderi oldu. İsyancılar birçok kasabaları ellerine geçirdiler ve Belgrad'ı kuşattılar. Osmanlı padişahı III. Selim isyancılarla pazarlığı denedi ama sonuç alamadı.
Ruslardan aldığı destekle Kara Yorgi 13 Aralık 1806’da Belgrad’a girdi. 1806-1812 yılları arasında devam eden Osmanlı-Rus savaşı sırasında Belgrad Kara Yorgi'nin önderliğindeki isyancıların elinde kaldı. Bu arada Osmanlı Devletinde Kabakçı Mustafa isyanı çıktı ve saltanat iki defa el değiştirdi. Sonunda II. Mahmut'un uzun süren saltanatı başladı. 28 Eylül 1812 tarihinde Osmanlılarla Ruslar arasında Bükreş Antlaşması imzalandı ve savaş sona erdi. Rusların Fransa'yla devam eden savaşından da yararlanan Osmanlılar Sırbistan'daki isyancıları yenerek Belgrad'ı tekrar ellerine geçirdiler. Kara Yorgi 21 Eylül 1813'de diğer isyancılarla birlikte canını kurtarmak için Avusturya'ya kaçtı.
Kara Yorgi Avusturya'dan Besarabya'ya geçti. Osmanlılara karşı isyan eden Yunanlıların kurduğu Filiki Eterya Derneği üyeleri ile tanıştı. Onların yardımıyla 28 Haziran 1817'de tekrar Sırbistan'a girdi. Fakat bu arada Sırp isyancıları arasında Sırbistan'da kalarak ikinci bir Sırp isyanına önderlik yapmış olan Miloş Obrenoviç Osmanlılarla bir anlaşmaya varmış ve kendini Sırp Prensi olarak kabul ettirtmişti. Kara Yorgi'yi kendine rakip olarak görmek istemeyen Miloş Obrenoviç Kara Yorgi'yi Sırbistan'a geri gelmesinden kısa bir süre sonra 1817 yılında öldürttü.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Belgrad
Belgrad (Sırpça: Београд / Beograd Ses bağlantısına git dinle (yardım·bilgi)), Sırbistan'nın başkenti ve en büyük şehridir. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği platoda yer almakta olup 1,2 milyonluk merkez nüfusu ve 1,65 milyondan fazla metropolitan nüfusuyla Güneydoğu Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri olan kentin adı Beyaz Şehir anlamına gelmektedir. İdari olarak yüz ölçümü 3.222,68 km2 olan ve ülkenin %3,6'sını kaplayan kent, ülke nüfusun yaklaşık %22,5'ini barındırır.
Belgrad'ın kurulduğu alan, Prehistorik Avrupa'nın en büyük kültürlerinden olan Vinča kültürünün MÖ 6. yüzyıl dolaylarında doğduğu yerdir. Antik dönemde kentin bulunduğu alanda bir Trak-Dak kabilesi olan Singiler yerleşmişken MÖ 279'dan sonra bölgeye gelen Keltler buranın adını Singidūn olarak değiştirdi. Roma İmparatoru Augustus tarafından fethedilerek 2. yüzyılın ortalarında şehir hakları ile ödüllendirilen Belgrad 520'li yılların başlarında sürekli olarak Slav akınına uğradı. Stratejik konumu nedeniyle kent antik çağda sayısız Doğu ve Batı ordusunun 115 savaşına sahne oldu ve tarih boyunca 44 kez yerle bir edildi. Orta Çağ süresince Bizans İmparatorluğu, Franklar, Birinci Bulgar Devleti, Macaristan Krallığı ve Sırp Despotluğu hâkimiyetine giren kent 1521'de Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine girerek bir sancak hâline getirildi ve devletin Avrupa'daki toprakları ile tüm Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri oldu. Kentin büyük bölümü Avusturya-Osmanlı savaşlarında zarar gördü ve bir müddet sonra hâkimiyeti Habsburg Monarşisi'ne geçti. Kentin Sırbistan'ın başkenti unvanını tekrar kazanması Sırp İsyanları sonucunda 1841'de gerçekleşse de şehrin kuzeyi Habsburg Monarşisi'nde kaldı ve 1918'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dağılana kadar kent 2 parça hâlinde varlığını sürdürdü. Birleşik kent 1918'de Yugoslavya'nın başkenti ilan edildi ve 2006'da ülke tamamen dağılana kadar da bu durumunu sürdürdü.
Günümüzde özerk bir yönetime sahip olan Belgrad'ın Sırbistan'ın idari yapılanmasında özel bir konumu vardır. Metropolitan kent alanı 17 belediyeye ayrılır ve her biri kendine özgü bir yerel konseye sahiptir.
Belgrad (Sırpça: Београд / Beograd Ses bağlantısına git dinle (yardım·bilgi)), Sırbistan'nın başkenti ve en büyük şehridir. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği platoda yer almakta olup 1,2 milyonluk merkez nüfusu ve 1,65 milyondan fazla metropolitan nüfusuyla Güneydoğu Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri olan kentin adı Beyaz Şehir anlamına gelmektedir. İdari olarak yüz ölçümü 3.222,68 km2 olan ve ülkenin %3,6'sını kaplayan kent, ülke nüfusun yaklaşık %22,5'ini barındırır.
Belgrad'ın kurulduğu alan, Prehistorik Avrupa'nın en büyük kültürlerinden olan Vinča kültürünün MÖ 6. yüzyıl dolaylarında doğduğu yerdir. Antik dönemde kentin bulunduğu alanda bir Trak-Dak kabilesi olan Singiler yerleşmişken MÖ 279'dan sonra bölgeye gelen Keltler buranın adını Singidūn olarak değiştirdi. Roma İmparatoru Augustus tarafından fethedilerek 2. yüzyılın ortalarında şehir hakları ile ödüllendirilen Belgrad 520'li yılların başlarında sürekli olarak Slav akınına uğradı. Stratejik konumu nedeniyle kent antik çağda sayısız Doğu ve Batı ordusunun 115 savaşına sahne oldu ve tarih boyunca 44 kez yerle bir edildi. Orta Çağ süresince Bizans İmparatorluğu, Franklar, Birinci Bulgar Devleti, Macaristan Krallığı ve Sırp Despotluğu hâkimiyetine giren kent 1521'de Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine girerek bir sancak hâline getirildi ve devletin Avrupa'daki toprakları ile tüm Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri oldu. Kentin büyük bölümü Avusturya-Osmanlı savaşlarında zarar gördü ve bir müddet sonra hâkimiyeti Habsburg Monarşisi'ne geçti. Kentin Sırbistan'ın başkenti unvanını tekrar kazanması Sırp İsyanları sonucunda 1841'de gerçekleşse de şehrin kuzeyi Habsburg Monarşisi'nde kaldı ve 1918'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dağılana kadar kent 2 parça hâlinde varlığını sürdürdü. Birleşik kent 1918'de Yugoslavya'nın başkenti ilan edildi ve 2006'da ülke tamamen dağılana kadar da bu durumunu sürdürdü.
Günümüzde özerk bir yönetime sahip olan Belgrad'ın Sırbistan'ın idari yapılanmasında özel bir konumu vardır. Metropolitan kent alanı 17 belediyeye ayrılır ve her biri kendine özgü bir yerel konseye sahiptir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
İran
İran (Farsça: Bu ses hakkında ایران (yardım·bilgi)), resmî adı İran İslam Cumhuriyeti (Farsça: Bu ses hakkında جمهوری اسلامی ایران (yardım·bilgi)) / Jomhuri-ye Eslāmi-ye Irān, Güneybatı Asya'da ülke. Güneyde Fars Körfezi ve Umman Körfezi, kuzeyde ise Hazar Denizi ile çevrilidir. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan, Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına sahiptir. Başkenti Tahran'dır. Resmî dili Farsçadır. Şii İslamiyet ülkenin resmî dinidir.
İran, MÖ 4000'lere dayanan tarihi ve var olan yerleşmeleriyle dünyadaki en eski sürekli uygarlıklardan birine ev sahipliği yapmaktadır. Tarih boyunca İran Avrasya'daki merkezi konumu nedeniyle jeostratejik öneme sahip olmuştur ve bir bölgesel güçtür.
İran BM, Bağlantısızlar Hareketi, İslam Konferansı Örgütü ve OPEC üyesidir. İran siyasal sistemi 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluşturulan birkaç karmaşık yönetim yapısına göre işlemektedir. En yüksek devlet makamı şimdiki Ayetullah Ali Hamaney'in üstlendiği İran dini liderliğidir. (Vilayet-i Fakih)
İran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniş petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir.
İran (Farsça: Bu ses hakkında ایران (yardım·bilgi)), resmî adı İran İslam Cumhuriyeti (Farsça: Bu ses hakkında جمهوری اسلامی ایران (yardım·bilgi)) / Jomhuri-ye Eslāmi-ye Irān, Güneybatı Asya'da ülke. Güneyde Fars Körfezi ve Umman Körfezi, kuzeyde ise Hazar Denizi ile çevrilidir. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan, Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına sahiptir. Başkenti Tahran'dır. Resmî dili Farsçadır. Şii İslamiyet ülkenin resmî dinidir.
İran, MÖ 4000'lere dayanan tarihi ve var olan yerleşmeleriyle dünyadaki en eski sürekli uygarlıklardan birine ev sahipliği yapmaktadır. Tarih boyunca İran Avrasya'daki merkezi konumu nedeniyle jeostratejik öneme sahip olmuştur ve bir bölgesel güçtür.
İran BM, Bağlantısızlar Hareketi, İslam Konferansı Örgütü ve OPEC üyesidir. İran siyasal sistemi 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluşturulan birkaç karmaşık yönetim yapısına göre işlemektedir. En yüksek devlet makamı şimdiki Ayetullah Ali Hamaney'in üstlendiği İran dini liderliğidir. (Vilayet-i Fakih)
İran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde geniş petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Charles de Gaulle
harles André Joseph Marie de Gaulle (d. 22 Kasım 1890 - ö. 9 Kasım 1970), Fransız asker ve siyasetçi.
De Gaulle, II. Dünya Savaşı öncesinde zırhlı savaş teorisyeni olarak tanındı. II. Dünya Savaşı'nın başında tuğgeneralliğe terfi etti. Fransa'nın Almanya'ya yenilmesi ve çok ağır şartları kabul ederek savaştan çekilmesinin ardından Londra'ya giderek Alman işgaline karşı direnen Özgür Fransa kuvvetleri hareketini başlattı. 1940-1944 yıllarında Özgür Fransa Kuvvetleri'nin önderliğini, 1944 yılında Fransa'nın Alman işgalinden kurtulmasının ardından ise Fransız hükümetinin başkanlığını yaptı. 1946 yılında kurulan Dördüncü Cumhuriyet anayasasının devlet başkanına yeterli yetkileri vermediğini söyleyerek görevinden istifa etti ve 1958 yılına kadar yönetimden uzak kaldı.
Cezayir Bağımsızlık Savaşı ve Birinci Çinhindi Savaşı'ndaki başarısızlıkların Fransa'da yarattığı bunalımların ardından 1958 yılında siyasete döndü. Kurulmasını sağladığı Beşinci Fransa Cumhuriyeti'nin ilk başkanlığını yaptı. 1969 yılında görevinden istifa etti ve 1970'te öldü.
harles André Joseph Marie de Gaulle (d. 22 Kasım 1890 - ö. 9 Kasım 1970), Fransız asker ve siyasetçi.
De Gaulle, II. Dünya Savaşı öncesinde zırhlı savaş teorisyeni olarak tanındı. II. Dünya Savaşı'nın başında tuğgeneralliğe terfi etti. Fransa'nın Almanya'ya yenilmesi ve çok ağır şartları kabul ederek savaştan çekilmesinin ardından Londra'ya giderek Alman işgaline karşı direnen Özgür Fransa kuvvetleri hareketini başlattı. 1940-1944 yıllarında Özgür Fransa Kuvvetleri'nin önderliğini, 1944 yılında Fransa'nın Alman işgalinden kurtulmasının ardından ise Fransız hükümetinin başkanlığını yaptı. 1946 yılında kurulan Dördüncü Cumhuriyet anayasasının devlet başkanına yeterli yetkileri vermediğini söyleyerek görevinden istifa etti ve 1958 yılına kadar yönetimden uzak kaldı.
Cezayir Bağımsızlık Savaşı ve Birinci Çinhindi Savaşı'ndaki başarısızlıkların Fransa'da yarattığı bunalımların ardından 1958 yılında siyasete döndü. Kurulmasını sağladığı Beşinci Fransa Cumhuriyeti'nin ilk başkanlığını yaptı. 1969 yılında görevinden istifa etti ve 1970'te öldü.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Cezayir
Cezayir (Berberi dilleri: Dzayer; Arapça: الجزائر) ya da resmi adıyla Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti, Kuzey Afrika'da ülke, Afrika'nın en büyük ülkesi. Cezayir'in komşuları kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Moritanya ve Mali, batıda Fas ve Batı Sahra'dır. Etnik açıdan bir İslam, Arap ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi (El Cazayir) Arapçada "adalar" anlamına gelir.
Cezayir'de 2 milyon yaşında hominid iskeletleri bulunmuştur. Araştırmacılar, ülkede Yontmataş çağından kalma homo habilis ve homo erectus fosilleri de ortaya çıkartmıştır.
Cilalıtaş devrinde şu anda Sahra Çölü'nün bulunduğu alanlar daha sulaktı. Böylece Cezayir'in şu anda çöl olan güney bölgesinde insanlar yaşayabiliyordu. Bu dönemden kalma mağara resimleri bulunmaktadır.
Antik çağda Cezayir'in tarih sahnesine girmesi, Berberi kökenli 22. Mısır hanedanının kurulmasıyla oldu. Usta süvariler olan Berberiler, Mısır'da paralı asker olarak görev aldılar. Diğer taraftan, Berberiler Kartaca ile de diplomatik ilişki kurdular.
Eski Yunanistan ve Roma İmparatorluğu'nda Numidya (Νομαδια) olarak bilinen yörenin adı, Yunanca "göçebe" anlamındaki nomados (νομαδος) kelimesinden gelir. Massinissa, İkinci Pön Savaşı'nda Numidya'yı birleştirmeyi başardı. Daha sonra ülke Roma İmparatorluğu'nun bir eyaleti haline geldi. Cezayir, topraklarında en çok Roma kalıntısı bulunan Akdeniz ülkesidir.
Cezayir (Berberi dilleri: Dzayer; Arapça: الجزائر) ya da resmi adıyla Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti, Kuzey Afrika'da ülke, Afrika'nın en büyük ülkesi. Cezayir'in komşuları kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Moritanya ve Mali, batıda Fas ve Batı Sahra'dır. Etnik açıdan bir İslam, Arap ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi (El Cazayir) Arapçada "adalar" anlamına gelir.
Cezayir'de 2 milyon yaşında hominid iskeletleri bulunmuştur. Araştırmacılar, ülkede Yontmataş çağından kalma homo habilis ve homo erectus fosilleri de ortaya çıkartmıştır.
Cilalıtaş devrinde şu anda Sahra Çölü'nün bulunduğu alanlar daha sulaktı. Böylece Cezayir'in şu anda çöl olan güney bölgesinde insanlar yaşayabiliyordu. Bu dönemden kalma mağara resimleri bulunmaktadır.
Antik çağda Cezayir'in tarih sahnesine girmesi, Berberi kökenli 22. Mısır hanedanının kurulmasıyla oldu. Usta süvariler olan Berberiler, Mısır'da paralı asker olarak görev aldılar. Diğer taraftan, Berberiler Kartaca ile de diplomatik ilişki kurdular.
Eski Yunanistan ve Roma İmparatorluğu'nda Numidya (Νομαδια) olarak bilinen yörenin adı, Yunanca "göçebe" anlamındaki nomados (νομαδος) kelimesinden gelir. Massinissa, İkinci Pön Savaşı'nda Numidya'yı birleştirmeyi başardı. Daha sonra ülke Roma İmparatorluğu'nun bir eyaleti haline geldi. Cezayir, topraklarında en çok Roma kalıntısı bulunan Akdeniz ülkesidir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Fransa
Fransa (Fransızca: Bu ses hakkında France (yardım·bilgi), /fʁɑ̃s/), Fransa Cumhuriyeti, ya da resmî olarak Fransız Cumhuriyeti (République française, okunuşu: /ʁepyblik fʁɑ̃sɛz/), anakara toprakları Batı Avrupa'da bulunan ve dünyanın pek çok bölgesinde denizaşırı toprakları olan bir ülkedir.
Kıta Fransası, güneyde Akdeniz'den kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi'ne, doğuda Ren Nehri'nden batıda Atlas Okyanusu'na kadar yayılan topraklarda yer alır. Fransızlar, ülkelerini topraklarının biçiminden ötürü Altıgen (Fransızca: L'Héxagone, okunuşu: "l'e-gza-gon") olarak adlandırırlar.
Fransa, yönetimde yarı-başkanlık sisteminin uygulandığı üniter bir devlettir. Ülkenin başlıca ilke ve ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde açıklanmıştır.
Fransa'nın Avrupa kıtasındaki komşuları Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, İspanya, Monako ve Andorra'dır. Akdeniz'de İtalya'ya ait Sardinya adası'ndan sadece 12 km uzaktaki Korsika adası da Fransa'ya aittir. Sahip olduğu denizaşırı illerde de, Fransız Guyanası aracılığıyla Brezilya ve Surinam'a, Saint Martin Adası aracılığıyla da Hollanda Antilleri'ne sınırı vardır. Fransa, Manş Denizi'nde deniz yüzeyinin altından geçen Manş Tüneli'yle Birleşik Krallık'a bağlanmaktadır.
Fransa, 17. yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya genelinde uluslararası ilişkiler alanında önde gelen ülkelerden olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllar arasında, Fransa dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmuştur. Bu dönemlerde Fransa'nın sınırları batı Afrika'dan, güneydoğu Asya'ya kadar uzanmış, etki ettiği bölgelerdeki toplumların kültür ve siyasetlerinde belirgin izler bırakmıştır.
Dünya sıralamasında 6. sırada bulunan nominal gayrisafi yurtiçi hasılası ve 8. sırada yer alan satın alma gücü paritesi ile ileri bir ekonomiye sahiptir ve gelişmiş ülkeler sınıfında yer almaktadır.
İş gezileri için gelenler dâhil, ülkede yirmi dört saatten az kalanlar hariç tutulmak üzere, yıllık olarak ağırladığı yaklaşık 82 milyon turistle Fransa, dünyada en çok ziyaret edilen ülkedir.
Fransa, Avrupa Birliği adlı siyasi ve ekonomik örgütlenmenin kurucu üyelerinden biridir ve birlik üyesi ülkeler içinde yüzölçümü en büyük olanıdır. Ülke, bunun yanında Birleşmiş Milletler'in de kurucu üyelerinden, Frankofon'un, G8 Zirveleri'nin, Latin Birliği'nin ve NATO'nun da katılımcılarındandır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden biridir. 360 etkin savaş başlığı ve 59 nükleer santraliyle önemli bir nükleer güçtür.
Fransa (Fransızca: Bu ses hakkında France (yardım·bilgi), /fʁɑ̃s/), Fransa Cumhuriyeti, ya da resmî olarak Fransız Cumhuriyeti (République française, okunuşu: /ʁepyblik fʁɑ̃sɛz/), anakara toprakları Batı Avrupa'da bulunan ve dünyanın pek çok bölgesinde denizaşırı toprakları olan bir ülkedir.
Kıta Fransası, güneyde Akdeniz'den kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi'ne, doğuda Ren Nehri'nden batıda Atlas Okyanusu'na kadar yayılan topraklarda yer alır. Fransızlar, ülkelerini topraklarının biçiminden ötürü Altıgen (Fransızca: L'Héxagone, okunuşu: "l'e-gza-gon") olarak adlandırırlar.
Fransa, yönetimde yarı-başkanlık sisteminin uygulandığı üniter bir devlettir. Ülkenin başlıca ilke ve ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde açıklanmıştır.
Fransa'nın Avrupa kıtasındaki komşuları Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, İspanya, Monako ve Andorra'dır. Akdeniz'de İtalya'ya ait Sardinya adası'ndan sadece 12 km uzaktaki Korsika adası da Fransa'ya aittir. Sahip olduğu denizaşırı illerde de, Fransız Guyanası aracılığıyla Brezilya ve Surinam'a, Saint Martin Adası aracılığıyla da Hollanda Antilleri'ne sınırı vardır. Fransa, Manş Denizi'nde deniz yüzeyinin altından geçen Manş Tüneli'yle Birleşik Krallık'a bağlanmaktadır.
Fransa, 17. yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya genelinde uluslararası ilişkiler alanında önde gelen ülkelerden olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllar arasında, Fransa dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmuştur. Bu dönemlerde Fransa'nın sınırları batı Afrika'dan, güneydoğu Asya'ya kadar uzanmış, etki ettiği bölgelerdeki toplumların kültür ve siyasetlerinde belirgin izler bırakmıştır.
Dünya sıralamasında 6. sırada bulunan nominal gayrisafi yurtiçi hasılası ve 8. sırada yer alan satın alma gücü paritesi ile ileri bir ekonomiye sahiptir ve gelişmiş ülkeler sınıfında yer almaktadır.
İş gezileri için gelenler dâhil, ülkede yirmi dört saatten az kalanlar hariç tutulmak üzere, yıllık olarak ağırladığı yaklaşık 82 milyon turistle Fransa, dünyada en çok ziyaret edilen ülkedir.
Fransa, Avrupa Birliği adlı siyasi ve ekonomik örgütlenmenin kurucu üyelerinden biridir ve birlik üyesi ülkeler içinde yüzölçümü en büyük olanıdır. Ülke, bunun yanında Birleşmiş Milletler'in de kurucu üyelerinden, Frankofon'un, G8 Zirveleri'nin, Latin Birliği'nin ve NATO'nun da katılımcılarındandır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden biridir. 360 etkin savaş başlığı ve 59 nükleer santraliyle önemli bir nükleer güçtür.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Malta
Malta, Güney Avrupa'da, Orta Akdeniz'de yer alan, Sicilya'nın güneyindeki adalar devleti. Malta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşur. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino. Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir.
Malta'da ilk yaşayan insan belirtileri 1, Neolitik Döneme dayanmaktadır. Yeni Taş Devri insanlarının varoluş kanıtlarına Malta'nın güneyinde, Birzebbuga'nın yakınındaki Ghar Dalam mağarasında rastlanmaktadır. Arkeologlar bu bölgede önceki dönemlerden kalma geyik, hipopotam ve bodur fillerin kalıntılarını da keşfetmişlerdir. Bu kalıntılar, Malta'nın günümüz Avrupa ve Afrika kıtalarına bağlı olduğu dönemlere aittir. Takip eden koloniler, büyük ihtimalle Sicilya'dan geldikleri tahmin edilen, tapınak inşa eden ırklar (topluluklar) getirmişlerdir. O dönem yaşamış olan Maltalılar, binlerce yıldan sonra bile bugün hala ayakta kalabilmeyi başarmış, hayat tarzları ve medeniyet düzeyleri hakkında bizleri hayrete düşüren yapılar bırakmışlardır.
Araştırmacılar Ggantija'da (Gozo) bulunan tapınakların yeryüzünün en eski, tek başına ayakta durabilen abideleri olarak nitelendirmektedirler. Restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak kapalı olan Paola'daki Hypogeum, tarih öncesi dönem mühendisliğinin olağanüstü başarısının bir göstergesi olarak, kayalardan oyulmuş odalar ve labirent geçişleriyle türünün tek yeraltı tapınağıdır. Diğer tapınaklar Mnajdra, Hagar Qim, Tarxien görülmeye değer pek çok yer gibi Malta'nın "Kutsal Ada" oluşu teorisini doğrulamaktadır.
Malta, Güney Avrupa'da, Orta Akdeniz'de yer alan, Sicilya'nın güneyindeki adalar devleti. Malta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşur. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino. Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir.
Malta'da ilk yaşayan insan belirtileri 1, Neolitik Döneme dayanmaktadır. Yeni Taş Devri insanlarının varoluş kanıtlarına Malta'nın güneyinde, Birzebbuga'nın yakınındaki Ghar Dalam mağarasında rastlanmaktadır. Arkeologlar bu bölgede önceki dönemlerden kalma geyik, hipopotam ve bodur fillerin kalıntılarını da keşfetmişlerdir. Bu kalıntılar, Malta'nın günümüz Avrupa ve Afrika kıtalarına bağlı olduğu dönemlere aittir. Takip eden koloniler, büyük ihtimalle Sicilya'dan geldikleri tahmin edilen, tapınak inşa eden ırklar (topluluklar) getirmişlerdir. O dönem yaşamış olan Maltalılar, binlerce yıldan sonra bile bugün hala ayakta kalabilmeyi başarmış, hayat tarzları ve medeniyet düzeyleri hakkında bizleri hayrete düşüren yapılar bırakmışlardır.
Araştırmacılar Ggantija'da (Gozo) bulunan tapınakların yeryüzünün en eski, tek başına ayakta durabilen abideleri olarak nitelendirmektedirler. Restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak kapalı olan Paola'daki Hypogeum, tarih öncesi dönem mühendisliğinin olağanüstü başarısının bir göstergesi olarak, kayalardan oyulmuş odalar ve labirent geçişleriyle türünün tek yeraltı tapınağıdır. Diğer tapınaklar Mnajdra, Hagar Qim, Tarxien görülmeye değer pek çok yer gibi Malta'nın "Kutsal Ada" oluşu teorisini doğrulamaktadır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Kofi Annan
Kofi Atta Annan (d. 8 Nisan 1938) yedinci Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri.
8 Nisan 1938'de Gana'nın Kumasi şehrinde doğdu. Henry Reginald ve Victoria Annan'ın çocukları olarak, kardeşi Efua Atta ile beraber ikiz olarak dünyaya geldiler. Babası Lever Brothers'da ihracatçılık yapıyordu, ve ailesinin durumu Gana'ya göre çok iyiydi. Bu durumları Kofi'yi 1870'lerde kurulan Mfantsipim yatılı okuluna gönderilmesine yardımcı oldu.
Üniversite eğitimini Gana, ABD, ve İsviçre'de yaptıktan sonra BM'de çalışmaya başladı. Bütün iş hayatı boyunca, Birleşmiş Milletler'in değişik branşlarında çalıştı. Genel Sekreter seçilmeden önce, Genel Sekreter Müsteşarlığı yapmaktaydı. 13 Aralık 1996'da Boutros Boutros-Ghali'den sonra Birleşmiş Milletler'in yedinci Genel Sekreteri olarak seçildi. 2001 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. 10 yıllık bir hizmetten sonra Annan 1 Ocak 2007'de görevini Güney Koreli Ban Ki-moon'a devretti.
İsveçli Nane Maria Annan ile evli olan Annan'in bir önceki evliliğinden üç çocuğu bulunmaktadır. Annan İngilizce, Fransızca, Fante ve bazı Afrika dillerini konuşabilmektedir.
Kofi Atta Annan (d. 8 Nisan 1938) yedinci Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri.
8 Nisan 1938'de Gana'nın Kumasi şehrinde doğdu. Henry Reginald ve Victoria Annan'ın çocukları olarak, kardeşi Efua Atta ile beraber ikiz olarak dünyaya geldiler. Babası Lever Brothers'da ihracatçılık yapıyordu, ve ailesinin durumu Gana'ya göre çok iyiydi. Bu durumları Kofi'yi 1870'lerde kurulan Mfantsipim yatılı okuluna gönderilmesine yardımcı oldu.
Üniversite eğitimini Gana, ABD, ve İsviçre'de yaptıktan sonra BM'de çalışmaya başladı. Bütün iş hayatı boyunca, Birleşmiş Milletler'in değişik branşlarında çalıştı. Genel Sekreter seçilmeden önce, Genel Sekreter Müsteşarlığı yapmaktaydı. 13 Aralık 1996'da Boutros Boutros-Ghali'den sonra Birleşmiş Milletler'in yedinci Genel Sekreteri olarak seçildi. 2001 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. 10 yıllık bir hizmetten sonra Annan 1 Ocak 2007'de görevini Güney Koreli Ban Ki-moon'a devretti.
İsveçli Nane Maria Annan ile evli olan Annan'in bir önceki evliliğinden üç çocuğu bulunmaktadır. Annan İngilizce, Fransızca, Fante ve bazı Afrika dillerini konuşabilmektedir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Irak
Irak (Arapça: العراق el-‘Irāk; tam adı: Irak Cumhuriyeti, الجمهورية العراقية el-Cumhūrīyyetü'l-‘Irākīye; Kürtçe: كۆماری عێراق Komara êraqê), dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez'in önemli ülkelerinden biri durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika'yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki yerini korumaktadır.
Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971'de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından şekillendirilmiştir.
En eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde, en parlak devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en önemli kültür ve ticaret merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Ali bin Ebu Talib döneminde İslam'ın merkezi haline getirilmiş ve başkent Kûfe'ye taşınmıştır. Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hakim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir.
1258 yılından itibaren Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır. Tarihi kaynaklar, Bağdat Kütüphanesindeki eserlerin atıldığı Dicle Nehri'nin günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra Körfezi’ne taşıdığını kaydederler. Ve telef edilen/yok edilen binlerce kitapla ilimde kaç asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta olup aynı zamanda bize Bağdat'ın o günkü ilmi seviyesini gösteren önemli bir husustur.
Daha sonraları Akkoyunluların hakimiyetine (1444-1467) giren Irak, 1499-1508 yılları arasında Safevilerin kontrolüne geçti. Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safeviler döneminde belirginleşmiştir. Irak, Osmanlı Devleti ile İranlı hanedanları arasındaki hakimiyet mücadelesine sahne oldu. Bu mücadele 1639'da Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Abbasi dönemi 750-1258 hariç, Irak başka bir yerde merkezi olan bir imparatorluğa tabi olmuştur, (Umaydiler, Moğollar, İlhanlılar ve Osmanlılar) ya da Doğu Akdeniz ülkeleri ile İran arasındaki sınır bölgesini oluşturmuştur.
I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlının Ortadoğu'dan çekilmesine neden olan bazı yerel isyanlar olmuştur. Bu isyanlarda İngilizlerin kışkırtmalarıyla Mekke Emiri şerif Hüseyin bin Ali kullanıldı. Hüseyin bin Ali ve oğullarına Osmanlının yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap Devletinin krallığı vadedildi. Fakat gerçekler söylendiği gibi değildi. Ortadoğu farklı bir paylaşıma sahne oluyordu.
Britanya, Fransa ile yapılan Sykes-Picot Anlaşması uyarınca Musul’u, Fransızların Verimli Hilal’in (Mısır’da Nil nehrinin suladığı alanı, Levant’ı -bugün İsrail’in bulunduğu yer dahil- ve Fırat’la Dicle nehirlerinin suladıkları alanı kapsar) kuzeyindeki etki alanından uzaklaştırmıştır ve bilahare Milletler Cemiyeti’nin de Filistin ve Irak yönetimini Britanya’ya bir hak olarak tanımasıyla Britanya Nil’den İndus’e kadar kırılmaz bir stratejik üstünlük sağlamıştır.
Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma özellikle Ortadoğu'nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından önemlidir. İngiliz subay Mark Sykes ile Fransız subay François Georges-Picot Kahire'de bir araya gelerek masa başında Ortadoğu'yu iki ülke arasında paylaştırdılar. Bu anlaşmaya göre yeni yapay devletler kuruldu. Sykes-Picot hattı denilen bu sınırlar, o dönemin koşullarında Dünyanın iki büyük emperyalist gücü olan İngiltere ve Fransa'nın Ortadoğu'ya bakış açılarını yansıtmaktadır. Fransız ve İngiliz subaylar bölgenin etnik ve dinsel yapısını göz önünde bulundurmadan sadece kendi çıkarları doğrultusunda harita üzerinde yeni ülkeler oluşturup bazı etnik grupları da parçaladılar. Bu anlaşma sonucunda kurulan devletlerden Irak, Ürdün, Filistin İngiliz bölgesi; Suriye, Lübnan Fransız bölgesi oldu.
Irak (Arapça: العراق el-‘Irāk; tam adı: Irak Cumhuriyeti, الجمهورية العراقية el-Cumhūrīyyetü'l-‘Irākīye; Kürtçe: كۆماری عێراق Komara êraqê), dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olan Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez'in önemli ülkelerinden biri durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahipti. Amerika'yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki yerini korumaktadır.
Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971'de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından şekillendirilmiştir.
En eski şark medeniyetlerinin doğduğu Mezopotamya, 633-642 yılları arasında İslam toprakları arasına girdi. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde, en parlak devresini yaşadı. O zamanlar Bağdat dünyanın en önemli kültür ve ticaret merkeziydi. Irak, 637 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra Ali bin Ebu Talib döneminde İslam'ın merkezi haline getirilmiş ve başkent Kûfe'ye taşınmıştır. Ali ile Emeviler arasındaki Saffayin savaşı da Irak sınırları içinde olmuştur. Bu savaşın ardında bu bölge günümüze kadar süren farklı mezhep ve etnik grupların mücadelelerine sahne olmuştur. Emeviler döneminden sonra Abbasiler bu bölgeye hakim olmuş ardından 1055 yılından itibaren Selçukluların hakimiyetine girmiştir.
1258 yılından itibaren Moğol istilasına uğramış ve iki yüzyıl onların kontrolünde kalmıştır. Tarihi kaynaklar, Bağdat Kütüphanesindeki eserlerin atıldığı Dicle Nehri'nin günlerce mürekkep renginde aktığı ve binlerce ciltlik kitabı Basra Körfezi’ne taşıdığını kaydederler. Ve telef edilen/yok edilen binlerce kitapla ilimde kaç asır geri gidildiği dikkate değer bir nokta olup aynı zamanda bize Bağdat'ın o günkü ilmi seviyesini gösteren önemli bir husustur.
Daha sonraları Akkoyunluların hakimiyetine (1444-1467) giren Irak, 1499-1508 yılları arasında Safevilerin kontrolüne geçti. Şiilik ve Sünnilik arasındaki fark Safeviler döneminde belirginleşmiştir. Irak, Osmanlı Devleti ile İranlı hanedanları arasındaki hakimiyet mücadelesine sahne oldu. Bu mücadele 1639'da Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Abbasi dönemi 750-1258 hariç, Irak başka bir yerde merkezi olan bir imparatorluğa tabi olmuştur, (Umaydiler, Moğollar, İlhanlılar ve Osmanlılar) ya da Doğu Akdeniz ülkeleri ile İran arasındaki sınır bölgesini oluşturmuştur.
I. Dünya Savaşı esnasında Osmanlının Ortadoğu'dan çekilmesine neden olan bazı yerel isyanlar olmuştur. Bu isyanlarda İngilizlerin kışkırtmalarıyla Mekke Emiri şerif Hüseyin bin Ali kullanıldı. Hüseyin bin Ali ve oğullarına Osmanlının yıkılmasından sonra kurulacak olan Büyük Arap Devletinin krallığı vadedildi. Fakat gerçekler söylendiği gibi değildi. Ortadoğu farklı bir paylaşıma sahne oluyordu.
Britanya, Fransa ile yapılan Sykes-Picot Anlaşması uyarınca Musul’u, Fransızların Verimli Hilal’in (Mısır’da Nil nehrinin suladığı alanı, Levant’ı -bugün İsrail’in bulunduğu yer dahil- ve Fırat’la Dicle nehirlerinin suladıkları alanı kapsar) kuzeyindeki etki alanından uzaklaştırmıştır ve bilahare Milletler Cemiyeti’nin de Filistin ve Irak yönetimini Britanya’ya bir hak olarak tanımasıyla Britanya Nil’den İndus’e kadar kırılmaz bir stratejik üstünlük sağlamıştır.
Sykes-Picot Anlaşması 1916 yılında Fransız ve İngilizler arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma özellikle Ortadoğu'nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından önemlidir. İngiliz subay Mark Sykes ile Fransız subay François Georges-Picot Kahire'de bir araya gelerek masa başında Ortadoğu'yu iki ülke arasında paylaştırdılar. Bu anlaşmaya göre yeni yapay devletler kuruldu. Sykes-Picot hattı denilen bu sınırlar, o dönemin koşullarında Dünyanın iki büyük emperyalist gücü olan İngiltere ve Fransa'nın Ortadoğu'ya bakış açılarını yansıtmaktadır. Fransız ve İngiliz subaylar bölgenin etnik ve dinsel yapısını göz önünde bulundurmadan sadece kendi çıkarları doğrultusunda harita üzerinde yeni ülkeler oluşturup bazı etnik grupları da parçaladılar. Bu anlaşma sonucunda kurulan devletlerden Irak, Ürdün, Filistin İngiliz bölgesi; Suriye, Lübnan Fransız bölgesi oldu.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Saddam Hüseyin
Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti (Arapça: صدام حسين عبد المجيد التكريتي), (d. 28 Nisan 1937, El Avja, Tikrit - ö. 30 Aralık 2006, Kadimiye, Bağdat), Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).
Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.
Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.
Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.
2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti (Arapça: صدام حسين عبد المجيد التكريتي), (d. 28 Nisan 1937, El Avja, Tikrit - ö. 30 Aralık 2006, Kadimiye, Bağdat), Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).
Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.
Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.
Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.
2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.


[right]Arif YAMAN[/right]