Yugoslavya Federal Cumhuriyeti
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti (Sırpça: Savezna Republika Jugoslavija; Kiril Sırpça: Савезна република Југославија) Balkanlar’da yer alan, iki cumhuriyetten oluşan ve 1992-2003 yıllarında yaşamış olan bir devlet. Devletin bulunduğu alanda bugün Sırbistan, Karadağ ve Kosova bulunur.
Ülke, kuzeybatısında Hırvatistan, kuzeyinde Macaristan, kuzeydoğusunda Romanya, doğusunda Bulgaristan, güneyinde Makedonya, güneybatısında Arnavutluk ve batısında Bosna-Hersek ile çevrili olmuştur.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Filistin'
Filistin (Arapça: فلسطين, İbranice: פלשתינה, Yunanca: Παλαιστίνη), Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistinlilerin kontrolündeki toprakları kapsayan coğrafi bölge. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin (bazı kaynaklarda bir kısmı), Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi milli unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.
Filistin kelimesinin kökeni Yunanca Philistia sözcüğüdür ve Filistinlerin yurdu anlamına gelir. Antik Filistinliler (İng: Philistine) MÖ 12. yüzyılda güney sahilinde, Tel Aviv-Yafa ve Gazze arasındaki küçük bir bölgeyi ele geçirmişler ve ilk kez Antik Yunan yazarlar bu bölge için Philistia ismini kullanmışlardır. Filistin adı, 2. yüzyılda Romalılar tarafından Suriye Eyaleti'nin güneyini tarif etmek amacıyla Suriye Filistini şeklinde kullanılmış ve yeniden canlandırılmıştır. Buradan Arapçaya girmiş, en az İslam tarihinin başından beri kullanılagelmiştir.
Roma İmparatorluğu'ndan sonra Filistin adının resmi olarak kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp bölge İngiliz mandası oluncaya kadar ortadan kalktı. İngiliz mandası olan Filistin, hemen hemen tüm modern İsrail'i, Batı Şeria'yı ve günümüz Ürdün'ü olan Şeria Nehri'nin doğusunu kaplıyordu. Birleşik Krallık daha sonra Şeria Nehri doğusundaki toprakları ayrı bir idari yönetim altına aldı.
Filistin (Arapça: فلسطين, İbranice: פלשתינה, Yunanca: Παλαιστίνη), Doğu Akdeniz'de ve Orta Doğu'da, İsrail topraklarının tamamı ile Gazze Şeridi ve Batı Şeria gibi Filistinlilerin kontrolündeki toprakları kapsayan coğrafi bölge. Bölgenin sınırları oldukça tartışmalıdır ve bazı kaynaklar Ürdün'ü de dahil ederler. Filistin (bazı kaynaklarda bir kısmı), Kutsal Topraklar olarak bilinir ve Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. 20. yüzyıldan beri bölgede Arap ve Yahudi milli unsurlarının mücadelesi devam etmekte, zaman zaman uzun süreli şiddete ve hatta savaşa dönüşmektedir.
Filistin kelimesinin kökeni Yunanca Philistia sözcüğüdür ve Filistinlerin yurdu anlamına gelir. Antik Filistinliler (İng: Philistine) MÖ 12. yüzyılda güney sahilinde, Tel Aviv-Yafa ve Gazze arasındaki küçük bir bölgeyi ele geçirmişler ve ilk kez Antik Yunan yazarlar bu bölge için Philistia ismini kullanmışlardır. Filistin adı, 2. yüzyılda Romalılar tarafından Suriye Eyaleti'nin güneyini tarif etmek amacıyla Suriye Filistini şeklinde kullanılmış ve yeniden canlandırılmıştır. Buradan Arapçaya girmiş, en az İslam tarihinin başından beri kullanılagelmiştir.
Roma İmparatorluğu'ndan sonra Filistin adının resmi olarak kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp bölge İngiliz mandası oluncaya kadar ortadan kalktı. İngiliz mandası olan Filistin, hemen hemen tüm modern İsrail'i, Batı Şeria'yı ve günümüz Ürdün'ü olan Şeria Nehri'nin doğusunu kaplıyordu. Birleşik Krallık daha sonra Şeria Nehri doğusundaki toprakları ayrı bir idari yönetim altına aldı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
İsrail
İsrail (İbranice: יִשְרָאֵל, Yişra'el; Arapça: إسرائيل, İsrā'īl) ya da resmî adıyla İsrail Devleti (İbranice: Bu ses hakkında מדינת ישראל (yardım·bilgi), Medīnat Yişra'el; Arapça: دولة إسرائيل, Dawlat İsrā'īl), Orta Doğu'da, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir ülkedir. Coğrafi olarak, Asya kıtasında bulunur. Batısında Akdeniz, kuzeyinde Lübnan ve Suriye, doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz ile çevrilidir.
Başkenti Knesset (İsrail Meclisi) kararına göre Kudüs'tür. Ancak bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. İsrail'deki büyükelçilik ve konsoloslukların büyük çoğunluğu, ülkenin finans merkezi olan Tel Aviv'dedir. İsrail, nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir.
Uzun ve dar bir şekle sahip olan İsrail, 470 km uzunluğunda olup, en geniş bölgesi yaklaşık 135 km'dir. Sınırları ve ateşkes hatları içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²'dir. İsrail, yaklaşık 7.282.000'lik nüfusuyla, çeşitli din, kültür ve sosyal geleneklere sahip insanları bir araya getirmiştir. Para birimi Yeni İsrail Şekeli'dir. İsrail Dünya'daki en büyük 43. ekonomiye sahiptir. İsrail, İnsani Gelişme Endeksi'nde Ortadoğu'da ilk sırada yer alır. Asya'da ise beşinci sıradadır.
İsrail (İbranice: יִשְרָאֵל, Yişra'el; Arapça: إسرائيل, İsrā'īl) ya da resmî adıyla İsrail Devleti (İbranice: Bu ses hakkında מדינת ישראל (yardım·bilgi), Medīnat Yişra'el; Arapça: دولة إسرائيل, Dawlat İsrā'īl), Orta Doğu'da, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir ülkedir. Coğrafi olarak, Asya kıtasında bulunur. Batısında Akdeniz, kuzeyinde Lübnan ve Suriye, doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz ile çevrilidir.
Başkenti Knesset (İsrail Meclisi) kararına göre Kudüs'tür. Ancak bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. İsrail'deki büyükelçilik ve konsoloslukların büyük çoğunluğu, ülkenin finans merkezi olan Tel Aviv'dedir. İsrail, nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir.
Uzun ve dar bir şekle sahip olan İsrail, 470 km uzunluğunda olup, en geniş bölgesi yaklaşık 135 km'dir. Sınırları ve ateşkes hatları içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²'dir. İsrail, yaklaşık 7.282.000'lik nüfusuyla, çeşitli din, kültür ve sosyal geleneklere sahip insanları bir araya getirmiştir. Para birimi Yeni İsrail Şekeli'dir. İsrail Dünya'daki en büyük 43. ekonomiye sahiptir. İsrail, İnsani Gelişme Endeksi'nde Ortadoğu'da ilk sırada yer alır. Asya'da ise beşinci sıradadır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Can Yücel
Can Yücel (21 Ağustos 1926 İstanbul - 12 Ağustos 1999), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur.
1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı.Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.
Can Yücel (21 Ağustos 1926 İstanbul - 12 Ağustos 1999), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil ve bariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını yapan Hasan Âli Yücel’in oğludur.
1943 yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı, söylendi. Gazi Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı.Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca okudu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de yaptı. 1958’de Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.
Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten yargılanan Yücel, 18 Nisan seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Christian Andreas Doppler
Johann Christian Andreas Doppler (d. 29 Kasım 1803 – ö. 17 Mart 1853) Avusturyalı bir matematikçi ve fizikçi olup, ününü özellikle günümüzde Doppler Etkisi olarak bilinen, radyo dalgası yayan herhangi bir cismin gözlemciye yaklaşıp uzaklaştıkça frekansının değişiyormuş gibi gözlemlenmesi hipotezini ortaya atarak kazanmıştır.
Christian Doppler Avusturya'nın Salzburg kentinde oldukça yetenekli bir duvar ustasının oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ancak vücudu zayıf ve genellikle hasta olduğu için çoğu zaman babası ile çalışamamıştır. Salzburg'da lise ögrenimini tamamladıktan sonra Viyana'da astronomi ve matematik üzerine ciddi çalışmalar yapan Doppler, 1841 yılından itibaren Çek Teknik Üniversitesi'nde (daha önce Prag Politeknik Okulu olarak biliniyordu) matematik ve fizik profesörü olarak görev yapmıştır.
Sadece bir sene sonra, 39 yaşında, en önemli buluşu olan Doppler Etkisi üzerine bir makale yazıp, Prag'daki profesörlük kariyeri boyunca matematik, fizik ve astronomi üzerine 50'den fazla bilimsel çalışma yayınlamıştır.
Prag'daki araştırma kariyeri, burada 1848'de yaşanan devrimci olaylar dolayısıyla yarıda kalmış ve Viyana'ya kaçmak zorunda kalmıştır. 1850 yılında Viyana Üniversitesi bünyesinde bulunan Deneysel Fizik Enstitüsü'ne başkanlık yapmaya başlamıştır.
1853 yılında 50 yaşındayken Venedik'te akciğer hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
Johann Christian Andreas Doppler (d. 29 Kasım 1803 – ö. 17 Mart 1853) Avusturyalı bir matematikçi ve fizikçi olup, ününü özellikle günümüzde Doppler Etkisi olarak bilinen, radyo dalgası yayan herhangi bir cismin gözlemciye yaklaşıp uzaklaştıkça frekansının değişiyormuş gibi gözlemlenmesi hipotezini ortaya atarak kazanmıştır.
Christian Doppler Avusturya'nın Salzburg kentinde oldukça yetenekli bir duvar ustasının oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ancak vücudu zayıf ve genellikle hasta olduğu için çoğu zaman babası ile çalışamamıştır. Salzburg'da lise ögrenimini tamamladıktan sonra Viyana'da astronomi ve matematik üzerine ciddi çalışmalar yapan Doppler, 1841 yılından itibaren Çek Teknik Üniversitesi'nde (daha önce Prag Politeknik Okulu olarak biliniyordu) matematik ve fizik profesörü olarak görev yapmıştır.
Sadece bir sene sonra, 39 yaşında, en önemli buluşu olan Doppler Etkisi üzerine bir makale yazıp, Prag'daki profesörlük kariyeri boyunca matematik, fizik ve astronomi üzerine 50'den fazla bilimsel çalışma yayınlamıştır.
Prag'daki araştırma kariyeri, burada 1848'de yaşanan devrimci olaylar dolayısıyla yarıda kalmış ve Viyana'ya kaçmak zorunda kalmıştır. 1850 yılında Viyana Üniversitesi bünyesinde bulunan Deneysel Fizik Enstitüsü'ne başkanlık yapmaya başlamıştır.
1853 yılında 50 yaşındayken Venedik'te akciğer hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Jacques Chirac
Jacques René Chirac (d. 29 Kasım 1932, Paris), eski Fransa Cumhurbaşkanı olan Fransız siyasetçi. Bu göreve ilk olarak 17 Mayıs 1995'te getirilmiş, yedi yıllık birinci dönem görev süresinin sonrasında Nisan 2002'de tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Beş yıllık ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görev süresi 16 Mayıs 2007'de bitti. Chirac, yaklaşık 12 yıllık görev süresi ile François Mitterrand'dan sonra Fransa'da en uzun süre Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan isimdir.
Jacques Chirac, 1959'da Sciences Po ve ardından da École Nationale d'Administration'da eğitimini bitirdikten sonra, yüksek seviyeli bir memurlukta işe başlamış ve kısa süre sonra da politikaya atılmıştır. O zamandan beri, Tarımdan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Başbakanlık, Paris Belediye Başkanlığı ve son olarak da Fransa Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Fiyat denetimlerini kaldırmayı, özelleştirmeyi hızlandırmayı, vergi oranlarını düşürmeyi, suç ve terörizm ile sert biçimde mücadele etmeyi vaadetmiştir. Ayrıca ekonomi politikalarının sosyal sorumluluk bilinciyle uygulanması gerektiğini de söylemiştir.
1956'da, iki kızı olan Bernadette Chodron de Courcel ile evlenmiştir. Üvey kızlarından biri, uzun süre kendisine basın danışmanlığı yapmıştır. Çift ayrıca, 1979'da, ülkeye tekneyle girmeye çalışan 21 yaşındaki kaçak bir göçmen kızı gayriresmi olarak evlat edinmiştir. Chirac, Katolik Hristiyan'dır.
Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Chirac, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Ermeni Soykırımı iddialarını kabul etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Chirac Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü kez adaylığını koymayacağını ilan etti. (12 Mart 2007)
16 Mayıs 2007'de görev süresi dolmuştur ve yerine Nicolas Sarkozy seçilmiştir.
Jacques Chirac Paris belediye başkanlığı görevini sürdürüken Paris Büyükşehir Belediyesi’nde 28 Hayali danışmana maaş ödemekle suçlandığı davadan dolayı hüküm giyen ilk Fransa cumhurbaşkanı olmuştur.
Jacques René Chirac (d. 29 Kasım 1932, Paris), eski Fransa Cumhurbaşkanı olan Fransız siyasetçi. Bu göreve ilk olarak 17 Mayıs 1995'te getirilmiş, yedi yıllık birinci dönem görev süresinin sonrasında Nisan 2002'de tekrar Cumhurbaşkanı seçildi. Beş yıllık ikinci dönem cumhurbaşkanlığı görev süresi 16 Mayıs 2007'de bitti. Chirac, yaklaşık 12 yıllık görev süresi ile François Mitterrand'dan sonra Fransa'da en uzun süre Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan isimdir.
Jacques Chirac, 1959'da Sciences Po ve ardından da École Nationale d'Administration'da eğitimini bitirdikten sonra, yüksek seviyeli bir memurlukta işe başlamış ve kısa süre sonra da politikaya atılmıştır. O zamandan beri, Tarımdan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Başbakanlık, Paris Belediye Başkanlığı ve son olarak da Fransa Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Fiyat denetimlerini kaldırmayı, özelleştirmeyi hızlandırmayı, vergi oranlarını düşürmeyi, suç ve terörizm ile sert biçimde mücadele etmeyi vaadetmiştir. Ayrıca ekonomi politikalarının sosyal sorumluluk bilinciyle uygulanması gerektiğini de söylemiştir.
1956'da, iki kızı olan Bernadette Chodron de Courcel ile evlenmiştir. Üvey kızlarından biri, uzun süre kendisine basın danışmanlığı yapmıştır. Çift ayrıca, 1979'da, ülkeye tekneyle girmeye çalışan 21 yaşındaki kaçak bir göçmen kızı gayriresmi olarak evlat edinmiştir. Chirac, Katolik Hristiyan'dır.
Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Chirac, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için Ermeni Soykırımı iddialarını kabul etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Chirac Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü kez adaylığını koymayacağını ilan etti. (12 Mart 2007)
16 Mayıs 2007'de görev süresi dolmuştur ve yerine Nicolas Sarkozy seçilmiştir.
Jacques Chirac Paris belediye başkanlığı görevini sürdürüken Paris Büyükşehir Belediyesi’nde 28 Hayali danışmana maaş ödemekle suçlandığı davadan dolayı hüküm giyen ilk Fransa cumhurbaşkanı olmuştur.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Nesrin Sipahi
Nesrin Sipahi (d. 1 Aralık 1934) Kırım Türkü ses sanatçısı.
1934 yılı Aralık ayında İstanbul, Yeşilköy'de doğdu. Yeşilköy İlkokulu ve Bakırköy Ortaokulu'nu bitirdikten sonra Sanat Okulu'nun Moda ve Biçki-Dikiş Kursu'na gitti. İngilizce öğrenmek için Amerikan okuluna devam etti. Önce Batı Müziği ve Şan dersleri alan Nesrin Sipahi'nin Türk Sanat Müziğine olan yeteneği, İstanbul Belediyesi Konservatuarı'nda Ahmet Nuri Canaydın tarafından keşfedildi. 1953 yılında TRT Ankara Radyosu'nda kadrolu sanatçı olarak göreve başladı. 1957'de ilk plağını çıkarttı: Bir Rüzgârdır Gelir Geçer Sanmıştım.
23 Ocak 1957'de Hasan Aldemir Sipahi ile evlenerek, soyadını değiştirdi. Bu evlilikten iki erkek çocuk sahibi oldu. Sanat yaşamında "Sipahi" soyadını kullandı ve "Nesrin Sipahi" adıyla tanındı.
1965 yılında Tamer Yiğit'le baş rolünü paylaştığı Kalbimdeki Serseri adlı müzikli filmde oynadı.1974 yılında o dönemin Fenerbahçe futbolcularıyla kulübün bilinen ilk marşı olan sözleri Fecri Ebcioğlu'ya ait Yaşa Fenerbahçe'yi söyledi
1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı ünvanı verildi. Klasik Türk Sanat Müziği Sanatçısı olarak uzunca bir dönem gazinolarda as solistlik yapan sanatçı 1968 yılında tarzının dışına çıkarak, popüler müzik tarzında birer aranjman olan Bebek ve Arkadaşımın Aşkısın adlı parçaları plağa okudu.
Azerbaycan'daki tek konserini 1970 yılı Haziran ayında o zamanki Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başkenti Bakü'de konser vermiştir.
1953 yılından itibaren Ankara Radyosu'nda çalışmalarına başlayan, düzenlediği Anadolu konser turnesinin ardından 1968 yılında çıkardığı Bebek - Arkadaşımın Aşkısın, Yunus - Karamehmet plaklarıyla geniş dinleyici kitlesi elde eden sanatçı, davet edildiği ülkelerde de ismini duyurmuştur.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Filmografi
Nesrin Sipahi, tek filmi "Kalbimdeki Serseri"de Tamer Yiğit ile baş rolde oynamıştır.
Albümleri
2009: Nesrin Sipahi'den Türküler
2006: Nesrin Sipahi - Türk Sanat Müziği Serisi
2000: Nesrin Sipahi 1
2000: Nesrin Sipahi 2
Nesrin Sipahi (d. 1 Aralık 1934) Kırım Türkü ses sanatçısı.
1934 yılı Aralık ayında İstanbul, Yeşilköy'de doğdu. Yeşilköy İlkokulu ve Bakırköy Ortaokulu'nu bitirdikten sonra Sanat Okulu'nun Moda ve Biçki-Dikiş Kursu'na gitti. İngilizce öğrenmek için Amerikan okuluna devam etti. Önce Batı Müziği ve Şan dersleri alan Nesrin Sipahi'nin Türk Sanat Müziğine olan yeteneği, İstanbul Belediyesi Konservatuarı'nda Ahmet Nuri Canaydın tarafından keşfedildi. 1953 yılında TRT Ankara Radyosu'nda kadrolu sanatçı olarak göreve başladı. 1957'de ilk plağını çıkarttı: Bir Rüzgârdır Gelir Geçer Sanmıştım.
23 Ocak 1957'de Hasan Aldemir Sipahi ile evlenerek, soyadını değiştirdi. Bu evlilikten iki erkek çocuk sahibi oldu. Sanat yaşamında "Sipahi" soyadını kullandı ve "Nesrin Sipahi" adıyla tanındı.
1965 yılında Tamer Yiğit'le baş rolünü paylaştığı Kalbimdeki Serseri adlı müzikli filmde oynadı.1974 yılında o dönemin Fenerbahçe futbolcularıyla kulübün bilinen ilk marşı olan sözleri Fecri Ebcioğlu'ya ait Yaşa Fenerbahçe'yi söyledi
1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı ünvanı verildi. Klasik Türk Sanat Müziği Sanatçısı olarak uzunca bir dönem gazinolarda as solistlik yapan sanatçı 1968 yılında tarzının dışına çıkarak, popüler müzik tarzında birer aranjman olan Bebek ve Arkadaşımın Aşkısın adlı parçaları plağa okudu.
Azerbaycan'daki tek konserini 1970 yılı Haziran ayında o zamanki Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başkenti Bakü'de konser vermiştir.
1953 yılından itibaren Ankara Radyosu'nda çalışmalarına başlayan, düzenlediği Anadolu konser turnesinin ardından 1968 yılında çıkardığı Bebek - Arkadaşımın Aşkısın, Yunus - Karamehmet plaklarıyla geniş dinleyici kitlesi elde eden sanatçı, davet edildiği ülkelerde de ismini duyurmuştur.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Filmografi
Nesrin Sipahi, tek filmi "Kalbimdeki Serseri"de Tamer Yiğit ile baş rolde oynamıştır.
Albümleri
2009: Nesrin Sipahi'den Türküler
2006: Nesrin Sipahi - Türk Sanat Müziği Serisi
2000: Nesrin Sipahi 1
2000: Nesrin Sipahi 2


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi
Kısaca Hayatı:Hammâmîzade İsmâil Dede Efendi, (9 Ocak 1778, İstanbul - 29 Kasım 1846, Mekke, Minâ), Türk besteci. Babası geçimini hamam işletmeciliğiyle sağladığı için, Hammâmîzade adıyla tanınmıştır. Ancak günümüzde çoğu zaman Dede Efendi diye anılır.
Sesinin güzelliği ve müzik yeteneği çok küçük yaşta ortaya çıkınca, dönemin ünlü müzikçilerinden Uncuzade Mehmet Emin Efendi'den özel dersler almaya başladı. 1798'de Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Ali Nutki Dede'ye Bağlandı; ertesi yıl "çile"sini tamamlayarak "dede" oldu. Çilede iken bestelediği ilk şarkııyla padişah III.Selim'in dikkatini çekti, art arda bestelediği yapıtlarla dönemin gözde bestecileri arasına girdi; yüksek saray görevlerinden padişah musahipliğine ve müezzinbaşılığa atandı. III. Selim'den sonra II.Mahmut'un da yakın ilgi ve desteğini gördü.
İsmail Dede Efendi, bir yandan Saray fasıllarına hanende ( Ses Sanatçısı ) olarak katılırken, bir yandan da Enderun'da ve Yenikapı Mevlevihane'sinde müzik dersleri verdi. Dede efendi, Hacca giderken yakalandığı Kolera hastalığından öldü.
Yetiştirdiği çok sayıda öğrenci arasında özellikle, kendisinden sonra XIX.yy'ın en büyük bestecileri arasında yer alan Zekai Dede, Dellalzade İsmail Efendi ve Eyyubi Mehmet Bey sayılabilir.
Art arda yeni makamların bulunduğu klasik Türk müziği repertuvarının en gözde parçalarının bestelendiği III.Selim döneminde ilk yapıtlarını veren İsmail Dede Efendi, XVIII.yy'ın sonunda Batı müziğiyle ilk ciddi bağlantıların sonucu olarak görülmeye başlanan yenilik hareketlerine sırt çevirmemiş olup, genellikle öncüllerinden devraldığı kurallara bağlı bir bestecidir. Onun da temel gereci insan sesidir. Mevlevi ayininden ilahiye, kar'dan köçekçeye, her formda ürün veren İsmail Dede Efendi içtenlikten kaynaklanan akıcılığı, bir müzik yapıtının en büyük erdemi saymıştır.
İsmail Dede Efendi, 500 dolayında beste yapmışsa da, nota kullanımının yaygın olmayışı ve müzik öğretiminin ezebere dayanması nedeniyle, bunlardın yarısına yakın bölümü unutulmuş 8'i çalgısal, geri kalanı sözlü olmak üzere 267 yapıtı günümüze ulaşabilmiştir. Sözlü yapıtlarından 49'u dinsel tasavvufi, 218'i dindışıdır. Tasavvufi yapıtlarını en önemlileri Hüzzam, Saba ve Ferahfeza Mevlevi ayinleridir.
ESERLERİ:
Rast Semai Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü
Hicaz köçekçe Şu karşıki dağda bir yeşil çadır
Rast Kar-ı Nev Gözümde daim hayali cânâ
Hicaz Yörük Semai Yine neş'e-i Muhabbet etti dil-ü canım etti şeyda
Hüzzam Yürük Semai Reh-i Aşkında edip kaddimi kütah gönül
Ferahfeza Yürük Semai Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim
Hicaz Semai Ey büt-i nev-edâ olmuşum müptelâ
Talaa'l bedrü aleyna
Kısaca Hayatı:Hammâmîzade İsmâil Dede Efendi, (9 Ocak 1778, İstanbul - 29 Kasım 1846, Mekke, Minâ), Türk besteci. Babası geçimini hamam işletmeciliğiyle sağladığı için, Hammâmîzade adıyla tanınmıştır. Ancak günümüzde çoğu zaman Dede Efendi diye anılır.
Sesinin güzelliği ve müzik yeteneği çok küçük yaşta ortaya çıkınca, dönemin ünlü müzikçilerinden Uncuzade Mehmet Emin Efendi'den özel dersler almaya başladı. 1798'de Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Ali Nutki Dede'ye Bağlandı; ertesi yıl "çile"sini tamamlayarak "dede" oldu. Çilede iken bestelediği ilk şarkııyla padişah III.Selim'in dikkatini çekti, art arda bestelediği yapıtlarla dönemin gözde bestecileri arasına girdi; yüksek saray görevlerinden padişah musahipliğine ve müezzinbaşılığa atandı. III. Selim'den sonra II.Mahmut'un da yakın ilgi ve desteğini gördü.
İsmail Dede Efendi, bir yandan Saray fasıllarına hanende ( Ses Sanatçısı ) olarak katılırken, bir yandan da Enderun'da ve Yenikapı Mevlevihane'sinde müzik dersleri verdi. Dede efendi, Hacca giderken yakalandığı Kolera hastalığından öldü.
Yetiştirdiği çok sayıda öğrenci arasında özellikle, kendisinden sonra XIX.yy'ın en büyük bestecileri arasında yer alan Zekai Dede, Dellalzade İsmail Efendi ve Eyyubi Mehmet Bey sayılabilir.
Art arda yeni makamların bulunduğu klasik Türk müziği repertuvarının en gözde parçalarının bestelendiği III.Selim döneminde ilk yapıtlarını veren İsmail Dede Efendi, XVIII.yy'ın sonunda Batı müziğiyle ilk ciddi bağlantıların sonucu olarak görülmeye başlanan yenilik hareketlerine sırt çevirmemiş olup, genellikle öncüllerinden devraldığı kurallara bağlı bir bestecidir. Onun da temel gereci insan sesidir. Mevlevi ayininden ilahiye, kar'dan köçekçeye, her formda ürün veren İsmail Dede Efendi içtenlikten kaynaklanan akıcılığı, bir müzik yapıtının en büyük erdemi saymıştır.
İsmail Dede Efendi, 500 dolayında beste yapmışsa da, nota kullanımının yaygın olmayışı ve müzik öğretiminin ezebere dayanması nedeniyle, bunlardın yarısına yakın bölümü unutulmuş 8'i çalgısal, geri kalanı sözlü olmak üzere 267 yapıtı günümüze ulaşabilmiştir. Sözlü yapıtlarından 49'u dinsel tasavvufi, 218'i dindışıdır. Tasavvufi yapıtlarını en önemlileri Hüzzam, Saba ve Ferahfeza Mevlevi ayinleridir.
ESERLERİ:
Rast Semai Yine bir gülnihal aldı bu gönlümü
Hicaz köçekçe Şu karşıki dağda bir yeşil çadır
Rast Kar-ı Nev Gözümde daim hayali cânâ
Hicaz Yörük Semai Yine neş'e-i Muhabbet etti dil-ü canım etti şeyda
Hüzzam Yürük Semai Reh-i Aşkında edip kaddimi kütah gönül
Ferahfeza Yürük Semai Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim
Hicaz Semai Ey büt-i nev-edâ olmuşum müptelâ
Talaa'l bedrü aleyna


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Abdullah Cevdet
Abdullah Cevdet Karlıdağ (9 Eylül 1869; Arapgir, Malatya - 29 Kasım 1932, İstanbul), siyasetçi, düşünür, göz hekimi, şair ve çevirmen.
Türkiye’de Batıcılık akımının önde gelen isimlerinden birisidir. II. Meşrutiyet dönemi düşünce yapısının şekillenmesinde etkili oldu. Sonradan İttihat ve Terakki’ye dönüşecek İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti adlı gizli örgütü kuran beş tıbbiyeliden birisi Abdullah Cevdet idi (diğerleri İbrahim Temo, İshak Sükûti, Mehmet Reşit ve Hikmet Emin). Ancak yaşantısı siyasal alanda etkin görevler alarak değil, bir düşünce üreticisi olarak devam etti. Dönemindeki ana düşünce akımlarının çerçevesinde kendine özgü görüşler geliştirerek düşünce tarihinde özel bir yer edindi. Türkiye’nin ilk kadın ve işçi hakları savunucularındandır. Tıp, felsefe, sosyoloji, siyaset alanlarında yetmişten fazla eserin yazarı veya çevirmenidir.
Abdullah Cevdet Karlıdağ (9 Eylül 1869; Arapgir, Malatya - 29 Kasım 1932, İstanbul), siyasetçi, düşünür, göz hekimi, şair ve çevirmen.
Türkiye’de Batıcılık akımının önde gelen isimlerinden birisidir. II. Meşrutiyet dönemi düşünce yapısının şekillenmesinde etkili oldu. Sonradan İttihat ve Terakki’ye dönüşecek İttihâd-ı Osmânî Cemiyeti adlı gizli örgütü kuran beş tıbbiyeliden birisi Abdullah Cevdet idi (diğerleri İbrahim Temo, İshak Sükûti, Mehmet Reşit ve Hikmet Emin). Ancak yaşantısı siyasal alanda etkin görevler alarak değil, bir düşünce üreticisi olarak devam etti. Dönemindeki ana düşünce akımlarının çerçevesinde kendine özgü görüşler geliştirerek düşünce tarihinde özel bir yer edindi. Türkiye’nin ilk kadın ve işçi hakları savunucularındandır. Tıp, felsefe, sosyoloji, siyaset alanlarında yetmişten fazla eserin yazarı veya çevirmenidir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Enrico Fermi
Enrico Fermi, (29 Eylül 1901 Roma, 28 Kasım 1954 Chicago) İtalyan fizikçi. 1938 Nobel Fizik Ödülü sahibi.
Babası polis şefi Alberto Fermi'dir. İlk olarak dilbilgisi okuluna kaydoldu.Onun ilk matematik ve fiziğe olan yeteneğini keşfeden ve destekleyen babasının arkadaşlarından A. Amidei olmuştur.
1918'de Pisa Üniversitesi'nin bursunu kazandı. Pisa Üniversite'sinde 4 yıl kaldıktan sonra 1922'de profesör Puccianti'den doktorasını aldı.
Bir yıl sonra 1923'de İtalyan hükümetinden burs kazandı ve Göttingen'de profesör Max Born'la birkaç ay birlikte çalıştı. Rockefeller bursuyla 1924'de Leyden'e Paul Ehrenfest'le birlikte çalışmaya gitti. Aynı yıl Floransa Üniversitesi'nde matematiksel fizik dersleri vermek için İtalya'ya gitti.
1926'da Fermi günümüzde Fermi istatistiği olarak bilinen Pauli parçaçıklarının istatistiğini keşfetti. Bose-Einstein istatistiğine göre hareket eden bozonların tersine, bu parçacıklar fermion olarak bilinir. 1927'de Fermi, Roma Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü oldu. Bu görevini, Nobel ödülünü aldıktan hemen sonra, 1938'de Mussolini'nin faşist diktatörlüğünden kaçıp Amerika'ya göç edinceye kadar sürdürdü.
Roma'daki ilk yıllarında kendini elektromanyetik problemlerin çözümüne ve bazı spektroskopik olayların teorik olarak açıklamasına verdi. Fakat asıl ilerlemesini çalışmalarını elektron ve atom çekirdeği üzerine yaptığı zaman gerçekleştirdi. 1934'de Beta Bozonu Teorisini geliştirerek Pauli'nin radyasyon teorisi ile birleştirdi. Curie ve Joliot'un yapay radyasyonu keşfinden sonra nötron bombardımanına tutulan aşağı yukarı her elementin nükleer dönüşüme tabi olduğunu keşfetti. Bu araştırma, yavaş nötronların ve nükleer füzyonun keşfine, ayrıca o zamana kadar periyodik tabloda bilinen elementlerden farklı elementlerin bulunmasına yol açtı.
1938'de Fermi tartışmasız nötronlar konusunda en iyiydi. Bu çalışmalarına Amerika'da da devam etti. Amerika'ya varışından hemen sonra Columbia Üniversitesi'ne fizik profesörü olarak atandı. Hahn ve Strassmann'ın 1939'un başlarında füzyon'u keşfinden sonra ikincil nötronların yayılma ve zincirleme reaksiyon olasılığını hesapladı. Bu çalışmalarına büyük bir istekle devam etti ve birçok deneyden sonra kontrol altındaki ilk zincirleme reaksiyonu gerçekleştirdi. Bundan sonra atom bombası yapımındaki sorunların aşılmasında önemli rol oynadı, Manhattan Projesi liderlerinden biriydi.
1944'de Fermi Amerikan vatandaşı oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1954'de ölümüne kadar sürecek olan nükleer çalışmaları için Chicago Üniversitesi'nden profesörlük teklifini kabul etti. Burada yoğunluğunu yüksek enerji fiziğine verdi ve pion-nucleon etkileşimi çalışmalarına öncülük etti. Yaşamının son yıllarında Fermi kozmik ışınların kaynağını araştırmakla geçirdi. Sonunda kozmik ışınların çok büyük enerji kaynakları olduğunu gösteren bir teori geliştirdi.
Söz konusu tertip nötronları, termik hızlarla yavaşlatan grafit blokları ile bir araya getirilmiş uranyum içerecek şekilde Chicago Üniversitesi'nin bahçesinde kurulmuştur. Nötronları soğurmak ve böylece reaksiyonun hızını kontrol etmek amacıyla, atom piline kadmiyum çubuklar yerleştirildi. Kadmiyum çubuklar yavaş yavaş çekildi ve kendi kendine devam eden zincir reaksiyon gözlendi. Fermi'nin bu başarısı, dünyada ilk nükleer reaktörün imali ve atom çağının başlangıcı olmuştur. Fermi 53 yaşında iken kanserden öldü. Bir yıl sonra yüzüncü element keşfedildi ve kendisinin onuruna bu element fermiyum olarak adlandırıldı.
Ona Nobel ödülü yavaş nötronların yarattığı radyasyon ve nükleer enerji alanındaki çalışmalarından dolayı verildi. Fermi Laura Capon ile 1928'de evlendi. Giulio adında bir oğlu Nella adında bir kızı vardır. Boş zamanlarında yürümeyi, tırmanmayı ve kış sporlarını severdi. 29 Kasım 1954'de Chicago'da öldü.
Enrico Fermi, (29 Eylül 1901 Roma, 28 Kasım 1954 Chicago) İtalyan fizikçi. 1938 Nobel Fizik Ödülü sahibi.
Babası polis şefi Alberto Fermi'dir. İlk olarak dilbilgisi okuluna kaydoldu.Onun ilk matematik ve fiziğe olan yeteneğini keşfeden ve destekleyen babasının arkadaşlarından A. Amidei olmuştur.
1918'de Pisa Üniversitesi'nin bursunu kazandı. Pisa Üniversite'sinde 4 yıl kaldıktan sonra 1922'de profesör Puccianti'den doktorasını aldı.
Bir yıl sonra 1923'de İtalyan hükümetinden burs kazandı ve Göttingen'de profesör Max Born'la birkaç ay birlikte çalıştı. Rockefeller bursuyla 1924'de Leyden'e Paul Ehrenfest'le birlikte çalışmaya gitti. Aynı yıl Floransa Üniversitesi'nde matematiksel fizik dersleri vermek için İtalya'ya gitti.
1926'da Fermi günümüzde Fermi istatistiği olarak bilinen Pauli parçaçıklarının istatistiğini keşfetti. Bose-Einstein istatistiğine göre hareket eden bozonların tersine, bu parçacıklar fermion olarak bilinir. 1927'de Fermi, Roma Üniversitesi'nde teorik fizik profesörü oldu. Bu görevini, Nobel ödülünü aldıktan hemen sonra, 1938'de Mussolini'nin faşist diktatörlüğünden kaçıp Amerika'ya göç edinceye kadar sürdürdü.
Roma'daki ilk yıllarında kendini elektromanyetik problemlerin çözümüne ve bazı spektroskopik olayların teorik olarak açıklamasına verdi. Fakat asıl ilerlemesini çalışmalarını elektron ve atom çekirdeği üzerine yaptığı zaman gerçekleştirdi. 1934'de Beta Bozonu Teorisini geliştirerek Pauli'nin radyasyon teorisi ile birleştirdi. Curie ve Joliot'un yapay radyasyonu keşfinden sonra nötron bombardımanına tutulan aşağı yukarı her elementin nükleer dönüşüme tabi olduğunu keşfetti. Bu araştırma, yavaş nötronların ve nükleer füzyonun keşfine, ayrıca o zamana kadar periyodik tabloda bilinen elementlerden farklı elementlerin bulunmasına yol açtı.
1938'de Fermi tartışmasız nötronlar konusunda en iyiydi. Bu çalışmalarına Amerika'da da devam etti. Amerika'ya varışından hemen sonra Columbia Üniversitesi'ne fizik profesörü olarak atandı. Hahn ve Strassmann'ın 1939'un başlarında füzyon'u keşfinden sonra ikincil nötronların yayılma ve zincirleme reaksiyon olasılığını hesapladı. Bu çalışmalarına büyük bir istekle devam etti ve birçok deneyden sonra kontrol altındaki ilk zincirleme reaksiyonu gerçekleştirdi. Bundan sonra atom bombası yapımındaki sorunların aşılmasında önemli rol oynadı, Manhattan Projesi liderlerinden biriydi.
1944'de Fermi Amerikan vatandaşı oldu. II. Dünya Savaşı'ndan sonra 1954'de ölümüne kadar sürecek olan nükleer çalışmaları için Chicago Üniversitesi'nden profesörlük teklifini kabul etti. Burada yoğunluğunu yüksek enerji fiziğine verdi ve pion-nucleon etkileşimi çalışmalarına öncülük etti. Yaşamının son yıllarında Fermi kozmik ışınların kaynağını araştırmakla geçirdi. Sonunda kozmik ışınların çok büyük enerji kaynakları olduğunu gösteren bir teori geliştirdi.
Söz konusu tertip nötronları, termik hızlarla yavaşlatan grafit blokları ile bir araya getirilmiş uranyum içerecek şekilde Chicago Üniversitesi'nin bahçesinde kurulmuştur. Nötronları soğurmak ve böylece reaksiyonun hızını kontrol etmek amacıyla, atom piline kadmiyum çubuklar yerleştirildi. Kadmiyum çubuklar yavaş yavaş çekildi ve kendi kendine devam eden zincir reaksiyon gözlendi. Fermi'nin bu başarısı, dünyada ilk nükleer reaktörün imali ve atom çağının başlangıcı olmuştur. Fermi 53 yaşında iken kanserden öldü. Bir yıl sonra yüzüncü element keşfedildi ve kendisinin onuruna bu element fermiyum olarak adlandırıldı.
Ona Nobel ödülü yavaş nötronların yarattığı radyasyon ve nükleer enerji alanındaki çalışmalarından dolayı verildi. Fermi Laura Capon ile 1928'de evlendi. Giulio adında bir oğlu Nella adında bir kızı vardır. Boş zamanlarında yürümeyi, tırmanmayı ve kış sporlarını severdi. 29 Kasım 1954'de Chicago'da öldü.


[right]Arif YAMAN[/right]