810. sayfa (Toplam 899 sayfa)

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:15
gönderen ustax66
John F. Kennedy

John Fitzgerald Kennedy veya John F. Kennedy, kısaca JFK (d. 29 Mayıs 1917, Brooklyn, Massachusetts – ö. 22 Kasım 1963, Dallas, Texas, ABD), Ocak 1961'den suikasta uğradığı Kasım 1963'e değin Amerika Birleşik Devletleri'nin 35. başkanı olarak görev yapmıştır.


Katolik İrlandalı bir ailden gelen Kennedy 1947 yılından 1953'e kadar Temsilciler Meclisinde Demokrat Partinin Massachusetts temsilcisi olarak yer aldı. Daha sonra 1953'ten 1960 yılına kadar ABD Senatosu'nda görev aldı. 1960 başkanlık seçimlerinde, Başkan Yardımcısı ve Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Richard Nixon'ı yenerek ABD tarihinin en genç yaşta seçilen ve Theodore Roosevelt'ten sonra en genç yaşta göreve başlayan başkanı olmuştur. ABD tarihindeki tek Katolik başkan olan Kennedy, aynı zamanda Pulitzer Ödülü kazanmış tek ABD Başkanıdır.

Başkanlığı döneminde yaşanan önemli olaylardan bazıları Küba'daki Fidel Castro yönetimini devirmeyi amaçlayan Domuzlar Körfezi Çıkarması, Küba Füze Krizi, Apollo Projesi, Berlin Duvarı'nın inşa edilmesi ve Afroamerikan sivil haklar hareketi olmuştur.

Kennedy, 22 Kasım 1963'te Dallas'ta öldürüldü. Suikastten kısa süre sonra tutuklanan Lee Harvey Oswald suikasti gerçekleştirmekle suçlandı. Ancak tutuklanmasından iki gün sonra, daha mahkemeye çıkarılamadan Jack Ruby tarafından vurularak öldürüldü. FBI ile Kennedy Suikasti'ni araştıran Warren Komisyonu resmi olarak Oswald'ın suikasti tek başına işlediği sonucuna vardı. ABD Temsilciler Meclisi Suikastleri Araştırma Komitesi 1978'de tamamladığı soruşturmada Kennedy'i öldüren kurşunların Oswald tarafından ateşlendiği kararına varmasına karşın, Kennedy'nin bir komplonun da kurbanı olmuş olabileceğini açıkladı.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:18
gönderen ustax66
IMF

Uluslararası Para Fonu ya da daha çok bilinen kısaltmasıyla IMF (International Monetary Fund), küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyondur. 1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods'da kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir teşkilattır. IMF "küresel para işbirliği, finansal istikrarı sağlamak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, yüksek istihdam ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik, ve dünya çapında yoksulluğu azaltmayı teşvik etmek için çalışan, 188 ülkenin üye olduğu organizasyondur. Kuruluşun belirtilen hedeflerinde, ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşılamak için üye ülkelerin mali kaynaklarını kullanılabilir hale de getirmekte dahil olmak üzere uluslararası ekonomik işbirliği, uluslararası ticaret, istihdam ve döviz kuru istikrarını teşvik edilmesi olarak tanımlanmaktadır. IMF'nin merkezi ABD'de, Washington, DC'de bulunmaktadır.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:22
gönderen ustax66
Tezer Özlü

Tezer Özlü (d. 10 Eylül 1943, Simav, Kütahya - ö. 18 Şubat 1986, Zürih, İsviçre), Türk yazar. Özellikle Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Yaşamın Ucuna Yolculuk olmak üzere az sayıda kitabıyla tanınır. Yazar Demir Özlü ile yazar ve çevirmen Sezer Duru'nun kardeşidir.

Yaşamı
Simav'da doğdu. Çocukluğu anne babasının görev yaptığı Simav, Ödemiş ve Gerede'de geçti. İstanbul'a on yaşındayken geldi. Avusturya Kız Lisesi'ne gitti; ancak mezun olmadı. 1961'de yurt dışına çıktı. 1962 - 1963 yıllarında otostopla Avrupa'yı gezdi. Paris'te tanıştığı tiyatrocu ve yazar Güner Sümer'le 1964 yılında evlendi. Birlikte Ankara'ya yerleştiler. Sümer'in AST'ta çalıştığı bu dönemde Özlü Almanca çevirmenlik yaptı. AST'ta 1963-64 sezonunda Sümer'in yönettiği Brendan Behan'ın Gizli Ordu oyununda oynadı.[1][2] Sümer'den ayrılarak İstanbul'a yerleşti. Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle kesintili olarak 1967 - 1972 yılları arasında İstanbul'da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kaldı. Çocukluğundan başlayarak yaşadıklarını ve klinikte kaldığı bu dönemleri Çocukluğun Soğuk Geceleri kitabında yazdı.

1968 yılında yönetmen Erden Kıral'la evlendi. Bu evlilikten 1973'te kızı Deniz doğdu. Bir burs alarak 1981'de Berlin' e gitti. Bu arada Kıral'dan ayrıldı. Kanada'da yaşayan İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Marti ile tanıştı ve 1984'te Marti'yle evlenerek Zürih'e yerleşti. Göğüs kanseri nedeniyle 1986'nın 18 Şubat'ında burada öldü. Mezarı Aşiyan Mezarlığı'ndadır.

Eserleri
Eski Bahçe (1978), öykü
Çocukluğun Soğuk Geceleri (1980), roman
Auf den Spuren eines Selbstmords (Bir İntiharın İzinde 1983), roman
Yaşamın Ucuna Yolculuk (1984), roman
Eski Bahçe - Eski Sevgi (1987), öykü
Kalanlar (1995), deneme
Zaman Dışı Yaşam (2000), senaryo

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:26
gönderen ustax66
Mike Tyson

Michael Gerard Tyson Müslüman olduktan sonraki adı Malik Abdul Aziz (d. 30 Haziran 1966, Brooklyn, New York, ABD)

Boks tarihinde tüm zamanların en asi oyuncusu olarak tanınmaktadır. Lakabı "Demir Mike"tır. 1,80 cm boyunda ve 98–100 kg ağırlığındaki boksör Mart 1985'te yaptığı ilk profesyonel maçında rakibini 1. rauntta 8. saniyede nakavtla yendi. 20 yaşında dünyanın en büyük boksörleri arasında adı geçmeye başladı ve kısa süre sonra Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonluğu unvanını kazandı (1986). Aynı zamanda en genç ağır siklet boks şampiyonu oldu. Rakibi olan Trevor Berbick'i 2. rauntta nakavt etmiştir. Mike Tyson 1988 yılında bir başka dev Larry Holmes'u da nakavt etmiştir. Çenesi oldukça sağlam, ve hiç nakavt olmamış olan Larry Holmes, Mike Tyson karşısında 4 raunt dayanabildi. Yine 1988 yılında bir başka çenesi sağlam ve hiç yenilmemiş, nakavt olmamış Michael Spinks'se karşı da galibiyet kazanmıştır. Mike, 1. rauntta nakavt etmiştir. 1990'a kadar yaptığı 37 maçın tamamını kazanan Tyson, ilk mağlubiyeti 1990 yılında Buster Douglas ile yaptığı karşılaşmada aldı ve WBC, WBA, IBF kemerlerini kaybetti.

Aynı yıl, ABD Güzellik Kraliçesi'ne tecavüz olayı, Mike Tyson'ın skandallar zincirinin ilk ve en önemli halkasıydı. Bu suçlamadan 3 yıl hapis ile cezalandırılmıştır. Bu suçtan girdiği hapishanede Müslüman oldu ve Malik Abdülaziz ismini aldı. Cezası biter bitmez bir barda çıkardığı kavga yüzünden kendisini tekrar mahkemede buldu. Yumrukları kadar, yasa dışı olaylarıyla da anıldı. Dünya Boks Konseyi (WBC) ve Dünya Boks Birliği'nin (WBA) Ağır Siklet Şampiyonluğu unvanlarını elde etti. 1996'da Holyfield'a yenilerek WBA unvanını kaptırdı.

1997'de Evander Holyfield ile yaptığı unvan maçının üçüncü raundunda rakibinin kulağını kopardığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. İki yıl men cezası olan Tyson'ın Ohio eyaletinde ömür boyu boks yapması yasaklandı. Tyson, 1999 yılında tekrar ringlere döndü.

8 Haziran 2002'de Memphis'te, Lennox Lewis ile Mike Tyson arasında yapılan Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonası karşılaşmasında kazanan taraf Lennox Lewis oldu. Lennox Lewis, karşılaşmada pek varlık gösteremeyen Tyson'ı sekizinci rauntta yenerek Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu unvanını korudu.

31 Temmuz 2004'te Tyson bir "geri dönüş" maçına, Louisville, Kentucky'de İngiliz Danny Williams ile karşılaşmaya gitti. Tyson ilk iki raundu kazandı. Üçüncü raundun başlarında Williams, hileli hareketler yapmaya başladı ve ceza puanları yedi. Dördüncü rauntta sürpriz bir şekilde Williams, Tyson'ı nakavt etti. Maç sonrasında Tyson'ın tek bacakla dövüştüğü, diğer bacağının bağlarında bir kopma olduğu açıklandı. Bu Tyson'ın kariyerindeki beşinci yenilgisiydi. Maçtan 4 gün sonra bacağından ameliyat oldu. Menajeri Shelly Finkel, Tyson'ın bacağındaki sorunu yüzünden hasara yol açacak sağ kroşelerini atamadığını belirtti.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:27
gönderen ustax66
Charles de Gaulle

Charles André Joseph Marie de Gaulle (d. 22 Kasım 1890 - ö. 9 Kasım 1970), Fransız asker ve siyasetçi.

De Gaulle, II. Dünya Savaşı öncesinde zırhlı savaş teorisyeni olarak tanındı. II. Dünya Savaşı'nın başında tuğgeneralliğe terfi etti. Fransa'nın Almanya'ya yenilmesi ve çok ağır şartları kabul ederek savaştan çekilmesinin ardından Londra'ya giderek Alman işgaline karşı direnen Özgür Fransa kuvvetleri hareketini başlattı. 1940-1944 yıllarında Özgür Fransa Kuvvetleri'nin önderliğini, 1944 yılında Fransa'nın Alman işgalinden kurtulmasının ardından ise Fransız hükümetinin başkanlığını yaptı. 1946 yılında kurulan Dördüncü Cumhuriyet anayasasının devlet başkanına yeterli yetkileri vermediğini söyleyerek görevinden istifa etti ve 1958 yılına kadar yönetimden uzak kaldı.

Cezayir Bağımsızlık Savaşı ve Birinci Çinhindi Savaşı'ndaki başarısızlıkların Fransa'da yarattığı bunalımların ardından 1958 yılında siyasete döndü. Kurulmasını sağladığı Beşinci Fransa Cumhuriyeti'nin ilk başkanlığını yaptı. 1969 yılında görevinden istifa etti ve 1970'te öldü.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:32
gönderen ustax66
Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik Abasıyanık (18 Kasım ya da 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 – 11 Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından olan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır.

Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir. Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi ve belli bir tarzın takipçisi olmadı.

Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer aldı.

1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içerdi. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırdı. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir.

Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etti. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:38
gönderen ustax66
Kerem Gönlüm

Kerem Gönlüm, (d. 22 Kasım 1977, Eskişehir), Galatasaray'da forma giyen basketbol oyuncusu. Uzun forvet ve pivot pozisyonlarında görev alabilmektedir. Şut yeteneği orta düzeyde olmasına rağmen, savunmada mücadeleci yapısı, ribaund sezgisi ve yeteneği ile Türk basketbolunun önemli uzun oyuncularından biridir. Basketbola geç bir yaşta başlamasına rağmen disiplini ve iş ahlakı ile örnek bir sporcudur. Ayrıca merhum saz sanatçısı Özay Gönlüm'ün öz yeğenidir. Evlidir.

Kulüp kariyeri
Mydonose Kolejliler
Basketbola geç sayılabilecek bir yaşta 19 yaşında Şekerspor'da başladı. Ancak disiplinli çalışması ile kısa sürede üst seviyelerde kendine yer bulmayı başardı. 1998-99 döneminde Mydonese Kolejliler'de forma giydi ve TBL'de ilk sezonunda normal sezonda 7.72 sayı, 5.88 ribaund, 0,68 asist ortalamalarıyla oynadı. Ayrıca ilk sezonunda Mydonose Kolejliler ile play-off oynama başarısı gösterdi.

Ülkerspor
1999-00 sezounda Ülkerspor'a transfer oldu. Bu sezonda yarı final oynadı. 2000-01 sezonunda ilk şampiyonluğunu kazandı. 2001-02, 2002-03 ve 2003-04 sezonlarında takımıyla final oynadı ve bu sezonlarda şampiyonluğu Efes Pilsen elde etti. Ayrıca 2004'te San Antonio Spurs'un transfer teklifini kulübü reddedince Türkiye'de kaldı.

Efes Pilsen/Anadolu
2005'ten beri Efes Pilsen'de oynayan Gönlüm, takımıyla 2008-09 sezonunda şampiyonluk kazanmıştır. Ayrıca 2005-06, 2006-07 ve 2008-09 sezonlarında Türkiye Kupası şampiyonluğu, 2006 ve 2009 yıllarında da Cumhurbaşkanlığı Kupası sevinci yaşamıştır. 2009 TBL Final serisinde doping kullandığı tespit edilmiştir. Doping testinde Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA)'nın yasak listesinde yer alan cathine maddesine rastlanan Kerem Gönlüm'ün B numunesi de pozitif çıkmıştır. Ardından 1 yıl ceza almıştır. Ancak bu konu tartışmalıdır. Efes'te oynadığı sezonlarda pota altı rotasyonundaki tek değişmeyen oyuncu olarak dikkat çekmiş ve Efes'te 12 numaralı forma onunla özdeşleşmiştir.

Haziran 2014'te Galatasaray ile 1+1 yıllık sözleşme yapmıştır.

İstatistikler
Gönlüm TBL'de 400'ün üzerinde maça çıkmış ve 3500 sayı, 2500 ribaund barajını aşmıştır.SuproLeague/Euroleague'de ise 200'den fazla maça çıkmış, 1000 sayı ve 1000 ribaund barajını geçmiştir. 2013-14 sezonu sonu itibariyle Euroleague'de aldığı 1056 ribaund ile tüm zamanlar sıralamasında 6. ve oynadığı 209 maç ile de bu kategoride 13. sıradadır.

Millî Takım
2003-2010 arası milli takımın katıldığı tüm turnuvalarda forma giyen Gönlüm, Dünya Basketbol Şampiyonası'nda 2006'da 6. olan ve 2010'da gümüş madalya kazanan Milli Takım'ın önemli bir parçası olmuştur. Ayrıca EuroBasket 2013 elemelerinde forma giyerek, Türkiye'nin EuroBasket 2013'e katılmasına katkı yapmıştır. Toplamda 128 kez millî takım formasını giymiştir.

Kerem 30 Ağustos 2014 tarihinde İspanya'da başlayacak olan 2014 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası kadrosunda Türkiye Millî Basketbol Takımı forması giyecektir.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:51
gönderen ustax66
I. Ahmet

I. Ahmed, (Osmanlı Türkçesi: احمد اول Ahmed-i evvel, Divan Edebiyatı'ndaki adıyla Bahtî) (18 Nisan 1590, Manisa – 22 Kasım 1617, İstanbul) 14. Osmanlı padişahı, 93. İslam halifesidir.

Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan'dır. Babasının vefatı üzerine 21 Aralık 1603'te Eyüp Sultan'da kılıç kuşanarak tahta geçti. Sultan I. Ahmet, Kanuni Sultan Süleyman'dan sonraki padişahlar içinde devlet işleriyle yoğun şekilde uğraşan ilk padişah olarak kabul edilir. Sultan I. Ahmet yakalandığı tifüs hastalığından kurtulamayarak 21 Kasım'ı 22 Kasım'a bağlayan gece 1617 yılında 27 yaşında vefat etti ve Sultanahmet Camii yanındaki türbesine defnedildi.

Saltanatında, hanedan veraset sistemini değiştirip kardeş katli yasasını kaldırmıştır. Yerine ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur sistemini getirmiştir. Bu yeni yasanın, şehzadeler arasındaki rekabetin ve taht kavgalarının, taht için gerçekleştirilen kardeş katillerinin önlenmesi açısından Osmanlı tarihinde çok büyük önemi vardır.

Babası III. Mehmed'in üç oğlundan ikincisi olarak dünyaya gelmiştir. Ağabeyi Mahmud'tur. Askeri ve idari işlerle ilgili bir şehzade olarak bilinen ve padişahlık için en kuvvetli aday olan Şehzade Mahmud, tahta kast ettiği iddiası üzerine öldürülmüştür. Bu, I. Ahmed için de sürpriz bir gelişmedir. Böylece tahtın yolu kendisi için açılmış olur. Şehzade Ahmed, henüz 13 yaşındayken, 37 yaşındaki babası Sultan III. Mehmed vefat eder. Nasıl ki babası kendinden evvelki Sultanlara nazaran en genç yaşta hayatını kaybetmiş hükümdar ise, I. Ahmed de o vakte kadar babasının vefatıyla tahta geçenlerin arasındaki en genç hükümdardır. Bu beklenmedik vefat üzerine, Sultan I. Ahmed'in cülusu hemen ertesi gün apar topar vuku bulmuştur. Kimi kaynaklarda 22 Aralık verilmesine rağmen, cülus, Sn Günhan Börekçi'ye göre tam olarak 21 Aralık 1603 Pazar günü sabahı gerçekleşmiştir. ("22 Aralık" yanılması, hicri takvimden miladi takvime çevrim hesaplamalarından kaynaklanmaktadır. III. Mehmed'in vefatı 17 Receb 1012 gecesidir. Zaten, merasim müteakip sabah gerçekleşiyor. Hicri takvime göre gün, akşam ezanıyla başlar ve takip eden akşam ezanında biter. O halde, "Cülus, aynı hicri gün içinde gerçekleşmiştir" de diyebiliriz.) Bu cülusun, Osmanlı tarihindeki yeri bambaşkadır. Yeni padişah, devlet tecrübesi için mühim olan sancağa çıkmamıştı. Bu sebeple bir kapı halkı da yoktu. Hatta, babaannesini eski saraya gönderdiğinde saray sanki bomboş kalmaktaydı. Henüz sünnet dahi edilmemiştir. Sünneti ancak padişah olduktan sonra yapılmıştır.

Sultan I. Ahmet tahta geçtiği sırada Avusturya Savaşı devam ediyordu. Osmanlı kuvvetleri Belgrad'dan Budin'e doğru ilerlemekteydi. Peşte (25 Eylül 1604) ve Hatvan kaleleri savaş yapılmadan kolaylıkla ele geçirildi. Osmanlı ordusu ilerleyerek Budin'in kuzeyinde bulunan Vaçkalesini ele geçirdi (16 Ekim 1604). Osmanlı Ordusu, Sultan I. Ahmet'in buyruğu üzerine Belgrad üzerinden Budin'e yürüdü. 29 Ağustos 1605'de Estergon Kalesi kuşatıldı ve tam karşısındaki Ciğerdelen kalesi fethedildi. 8 Eylül'de Vişegrad, 19 Eylül'de Saint Thomas (Tepedelen) kaleleri fethedildi. 3 Ekim 1605'de ise Estergon Kalesi teslim alındı.

Osmanlılar da, Avusturyalılar da art arda yapılan bunca savaştan dolayı sosyal ve ekonomik yönden çok yıpranmışlardı. Daha önce yapılan barış görüşmelerinden bir sonuç çıkmamıştı. Ancak 11 Kasım 1606'da Estergon-Komorin arasında Zitva suyunun Tuna Irmağına döküldüğü yerde imzalanan Zitvatorok Antlaşmasıyla barış sağlandı.

Antlaşmaya göre Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlılarda, Raab (Yanıkkale) ve Komarom kaleleri Avusturyalılarda kalacaktı. Avusturya bir kereye mahsus olmak üzere 200.000 altın savaş tazminatı ödeyecekti. Avustuya Arşidükü protokolde Osmanlı Padişahına eşit sayılacak ve Osmanlı padişahı Avusturya Arşidüküne yazışmalarda Kutsal-Roma İmparatoru (Cesar/Kaiser) unvanıyla hitap edecek, her üç yılda bir karşılıklı armağanlar gönderilecekti. Avusturya'nın Macaristan için ödemekte olduğu yıllık 30.000 altın vergi ise kaldırılacaktı. Zitvatorok Antlaşması, Osmanlıların lehine gibi görünse de Osmanlı Devleti artık eski gücünde değildi. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti'nin Avusturya karşısındaki üstünlüğü sona ermiş, siyasi dengeler Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır.

Anadolu beyliklerinin en uzun ömürlülerinden birisi olan Ramazanoğulları Beyliği, Yavuz Sultan Selim döneminde 1510 yılından sonra ise Osmanlılar'a tabi olmuştu. I. Ahmet dönemine denk gelen 1609 yılından sonra Adana'nın Halep'e; Sis ve Tarsus'un da Kıbrıs Beylerbeyiliğine bağlanmasıyla Ramazanoğulları Beyliği sona ermiştir. I. Ahmet, böylece Ramazanoğulları Beyliği'ne resmen son vermiş oldu.

Sultan I. Ahmet tahta geçtiği sırada, Osmanlı İmparatorluğu batıda Avusturya, doğuda Safevi devleti ile savaş halindeydi. Osmanlı ordusu Sinan Paşa komutasında Nahçıvan üzerinden Revan'a yürüdü. Bu arada yeniçeriler Van'a dönülmesini istiyorlardı. Osmanlı ordusu kışı Van'da geçirdi.

Tebriz'i geri almak için yapılan savaşta Osmanlı ordusu, Şah Abbas'ın ordularını Selmas yörelerinde yendi. Ancak Erzurum Beylerbeyi Sefer Paşa'nın çekilen düşman kuvvetlerini izleyip asıl ordudan ayrılmasını fırsat bilen Şah Abbas, ordu merkezine ani bir saldırıda bulundu. Yenilgiye uğrayan Sinan Paşa önce Van'a, daha sonra da Diyarbakır'a çekildi. Şah Abbas Şirvan, Şemahi ve Gence'yi kolaylıkla ele geçirdi. Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'da devam eden Avusturya Savaşı ve iç isyanlarla uğraştığı için İran cephesinde başarılı olamıyordu. Sadrazam Nasuh Paşa, Şah Abbas'ın barış önerisini kabul etti.

1612 yılında yapılan Nasuh Paşa Antlaşmasıyla 9 yıl süren Osmanlı-Safevi Savaşı sona erdi. Yapılan antlaşmayla, Safeviler Osmanlı Devletine 200 deve yükü ipek vermeyi kabul ettiler. 1615 yılına kadar süren barış dönemi Şah Abbas'ın antlaşmayı bozması üzerine sona erdi. Yapılan savaşlarda Osmanlılar çok kayıp verdi. Sultan II. Osman (Genç Osman) döneminde, Nasuh Paşa Antlaşması temel alınarak yapılan Serav Antlaşması ile barış tekrar sağlanacaktır. (26 Eylül 1618).

Yavuz Sultan Selim döneminde binlerce taraftarı ile ayaklanan Bozoklu Celal, Osmanlı Devleti için büyük problem olmuştu. Bu isyanlar bastırıldı ise de Anadolu'da meydana gelen iç isyanlar ve karışıklıklara yine Celali İsyanları denildi. Sultan I. Ahmet döneminde Celali İsyanları tekrar patlak verdi. Tavil Ahmed, Canboladoğlu, Kalenderoğlu ve Deli Hasan ayaklanmaları bunlardan en önemlileridir. Bu sırada Sadrazam olan Kuyucu Murat Paşa son derece sert bir askerdi. Acıma nedir bilmezdi. Öldürttüklerini açtığı kuyulara attırmak gibi bir alışkanlığı olduğundan kendisine "Kuyucu" lakabı takıldığı söylenir. Kuyucu Murat Paşa'nın ısrarlı ve sert politikaları sonunda Celali İsyanları zor da olsa bastırıldı.

Yıldırım Bayezid döneminde başlayıp, Fatih Sultan Mehmet (II. Mehmed) döneminde kanunlaşan kardeş katli yasasını kaldırmıştır. Yerine ekber ve erşet (ailenin aklı başında olan en büyük üyesi) sistemini getirmiştir. Böylece oğullarından üçü padişah olmuştur. Bunlar sırası ile; Genç Osman, IV. Murad ve İbrahim'dir. Ayrıca kardeşi Mustafa'yı da önceki padişahlar gibi katletmemiş, yaşamasına izin vermiştir. Nitekim kardeşi Mustafa da padişah olmuştur. Bu yeni kanun, kardeş katlini önlemesi açısından Osmanlı tarihinde büyük bir önemi haizdir.

4 Ocak 1610'da altı büyük minareli ve 16 şerefeli Sultanahmet Camii'nin temel atma merasimi yapıldı. Dinine bağlı bir insan olan Sultan I. Ahmet, caminin temelleri kazılırken eteğinde toprak taşıdı. 9 Haziran 1617'de inşaatı biten Sultanahmet Camii ibadete açıldı. Ayrıca Şehzadebaşı Kuyucu Murat Paşa Külliyesi, İstanbul Mesih Paşa Camii, Elmalı Ömer Paşa Camii onun zamaninda yaptırılan önemli mimari eserler arasındadır.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:53
gönderen ustax66
Sevgi Soysal,

Sevgi Soysal (d. 30 Eylül 1936, İstanbul - ö. 22 Kasım 1976, İstanbul) Türk yazar.

Aslen Selanik'li mimar-bürokrat bir babayla Alman bir annenin altı çocuğundan üçüncüsü olarak büyüyen Sevgi Yenen, 1952’de Ankara Kız Lisesi’ni bitirdi. Bir süre Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Arkeoloji okudu.

1956 yılında şair ve çevirmen Özdemir Nutku ile evlendi, birlikte Almanya’ya gittiler. Göttingen Üniversitesi’nde arkeoloji ve tiyatro dersleri izledi. 1958’de Türkiye’ye döndü ve Korkut adını verdikleri bir oğlu oldu. 1960 ile 1961 tarihlerinde Ankara’da Alman Kültür Merkezi ve İrtibat Bürosu’nda ve Ankara Radyosu’nda çalıştı. Bu dönemde, toplum karşısında bireyin tedirginliğini öne çıkaran ‘‘yeni gerçeklik’’ akımından izler taşıyan öykü ve yazıları "Dost", "Yelken", "Ataç", "Yeditepe" ve "Değişim" dergilerinde yayımlandı.

1961’de Ankara Meydan Sahnesi’nde Haldun Dormen’in yönettiği "Zafer Madalyası" adlı oyunda tek kadın rolünü oynadı. İlk öykü kitabı Tutkulu Perçem, 1962 yılında yayımlandı. "Zafer Madalyası" oyununda tanıştığı Başar Sabuncu ile 1965'te evlendi. Aynı yıl TRT’de program uzmanı olarak çalışmaya başladı. 1965-1969 yılları arasında "Papirüs" ve "Yeni Dergi"’de öyküleri yayımlandı. Bu arada tezini vererek arkeoloji diplomasını aldı. Teyzesi Rosel’in kişiliğinden yola çıkarak, birbirine bağlı öykülerden oluşan "Tante Rosa"’yı yazdı. Kadın-erkek ilişkisi ve evlilik temasını işlediği ilk romanı "Yürümek"'le TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü kazandı.

12 Mart dönemi, Sevgi Soysal’ın hayatı ve yazarlığı üzerinde derin izler bırakan bir dönem oldu. Yürümek, müstehcenlik gerekçesiyle toplatıldı ve Sevgi Soysal, kısa bir tutukluluk ardından TRT’den ayrılmak zorunda kaldı. Anayasa profesörü Mümtaz Soysal’la, Soysal’ın komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklu kaldığı Mamak Cezaevi’nde evlendi. Siyasal nedenlerle tekrar tutuklandı ve sekiz ay Yıldırım Bölge’de, iki buçuk ay da sürgüne gönderildiği Adana’da kaldı. Cezaevinde yazdığı Yenişehir'de Bir Öğle Vakti adlı romanıyla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. Kızları Defne Aralık 1973’te, Funda ise Mart 1975’te doğdu. Adana’da sürgünde bulunan bir kadının başından geçen olaylar etrafında 12 Mart’ı eleştirdiği romanı Şafak, 1975’te yayımlandı. Bu dönemde Anka Haber Ajansı ve Sosyalist Kültür Derneği’nin kuruluşunda rol aldı. Politika gazetesinde tefrika edilen cezaevi anıları Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu başlığıyla kitaplaştırıldı (1976).

Yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 1975 sonbaharında bir göğsü alındı. Hastalık izlenimlerini ve 12 Mart sonrası değişimi anlatan öykülerini topladığı Barış Adlı Çocuk, 1976’da yayımlandı. Eylül 1976’da bir ameliyat daha geçirdi ve tedavi için eşiyle birlikte Londra’ya gitti. Üzerinde çalıştığı son romanı Hoşgeldin Ölüm’ü tamamlayamadan 22 Kasım 1976’da İstanbul’da 40 yaşında öldü. Yeni Ortam ve Politika gazetelerine yazdığı yazılar, Bakmak (1977) adlı kitapta toplandı.

Eserleri
Tutkulu Perçem
Tante Rosa
Yürümek
Yenişehir´de Bir Öğle Vakti
Barış Adlı Çocuk
Şafak
Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu
Bakmak
Hoş Geldin Ölüm

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 22 Kas 2014 18:57
gönderen ustax66
Anthony Burgess

John Burgess Wilson ya da bilinen adıyla Anthony Burgess (25 Şubat 1917 - 22 Kasım 1993) İngiliz roman yazarı, şair, besteci, eleştirmen, dil bilimci ve çevirmen. Otomatik Portakal isimli romanıyla tanınır.

1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı kondu ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynne'in geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Ne var ki artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.

Yapıtlarından bazıları şunlardır: Inside Mr. Enderby (1961), Napoleon Symphony: A Novel in Four Movements (1974), Abba Abba (1977), Earthly Powers (1980), The Devil's Mode (1989), A Dead Man in Deptford (1995)