***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

BM Güvenlik Konseyi,

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Birleşmiş Milletler'in, üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlü, en güçlü organı. Birleşmiş Milletler'in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılık taşımaktadır. Bu bağlayıcılık, üye ülkelerin tamamına yakını tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nde açık bir şekilde belirtilmiştir. Daimi üyelerin veto hakları, BM'nin bu kurumunu tam anlamıyla demokratik bir kurum olmaktan çıkarmaktadır.

Üyeler
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 15 üye ülkeye sahiptir. Bu ülkelerden beş tanesi daimi üye, on tanesi ise seçilmiş üyelerdir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in kurucu üyeleri olan Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti, SSCB ve Çin Cumhuriyeti'nin halefleri olarak, konsey tarafından tanınmışlardır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, kararları veto etme hakkı bulunan daimi üyeler Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya ile on geçici üye ülke bulunur. Dönüşümlü 10 üye ülke her iki yılda bir Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan seçimlerle belirlenir. Konsey Başkanlığı ise ayda bir üye ülkeler arasında el değiştirir.

Birleşmiş Milletler'in üyeleri, örgütün hızlı ve etkili hareket etmesini sağlamak için, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu Güvenlik Konseyi'ne bırakırlar ve bu sorumluluk gereğince görevlerini yerine getirirken Güvenlik Konseyi'nin kendi adlarına hareket ettiğini kabul ederler.

Güvenlik Konseyi, bu görevleri yerine getirirken Birleşmiş Milletler'in Amaç ve İlkeleri'ne uygun hareket eder. Bu görevleri yerine getirebilmesi için Güvenlik Konseyi'ne verilmiş belirli yetkiler VI-VIII. ve XII. bölümlerde gösterilmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Niels Bohr

Niels Henrik David Bohr, (7 Ekim 1885-18 Kasım 1962) atomik yapıları ve nicem teorisini anlamaya yardımcı çalışmalarıyla 1922 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmış Danimarkalı fizikçidir. Bohr, aynı zamanda bir filozof ve bilimsel araştırmalar için öncü rol oynayan bir bilim insanıdır.

Bohr elektronların enerji seviyelerinin kesikli olduğunu ve çekirdeğin etrafındaki yörüngelerin kesintili alanları içinde döndüklerini –bir enerji seviyesinden (yörünge) başkasına geçebilme durumu dışında Güneş'in etrafındaki gezegenlerin hareketi gibi- belirttiği Bohr Atom Modeli'ni geliştirdi. Bohr atom modelinin yerini başka modeller almış olmasına rağmen, bu modelin temel prensipleri hâlâ geçerlidir. Bohr bütünleyicilik ilkesini şöyle açıklar: öğeler çelişkili özellikleri açısından ayrılıp değerlendirilebilir, parçacıkların dalga veya bir akıntı gibi davranması gibi. Bütünleyicilik kavramı Bohr'un hem bilim hem felsefe düşüncelerinde hâkim olan bir kavram olmuştur.

Niels Bohr 1920 yılında Kopenhag Üniversitesi'nde bugün Niels Bohr Enstitüsü olarak bilinen Teorik Fizik Enstitüsü'nü kurdu. Bohr aralarında Hans Kramers, Oskar Klein, George de Hevesy ve Werner Heisenberg gibi bilim insanlarının da bulunduğu birçok bilim insanına hocalık yaptı ve birlikte çalıştı. Bohr yeni bir keşfedildiği yer olan Kopenhag'ın Latince ismi olan hafnium adını alan zirkonyum benzeri bir elementin varlığını tahmin etti. Bu elemente daha sonra Bohriyum ismi verildi.

Bohr 1930'lar boyunca, Nazizmden kaçan mültecilere yardım etti. Danimarka'nın Almanya tarafından işgalinden sonra Almanya nükleer enerji projesinin başkanı olan Heisenberg ile bir toplantı yaptı.1943 Eylül'ünde, Bohr Almanlar tarafından yakalanmak üzereydi ve İsviçre'ye kaçtı. İsviçre'den, İngiliz Tüp Alayları nükleer silahlar projesine katıldığı ve Manhattan Projesi için İngiliz heyetinin bir üyesi olduğu Britanya'ya uçtu. Savaştan sonra, Bohr nükleer enerji üzerinde uluslararası işbirliği için bir çağrı yaptı. CERN ve Danimarka Atom Enerjisi Komisyonu Risø Araştırma Kurumu'nun kuruluşlarında bulundu ve 1957 yılında İskandinav Teorik Fizik Enstitüsü'nün ilk başkanı oldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Yıldırım Gürses

Yıldırım Gürses, (d. 21 Ocak 1938, Bursa - ö. 18 Kasım 2000, İstanbul) Türk Müziği ses sanatçısı, bestekar ve tenor.

Liseyi Bursa Erkek Lisesi'nde okudu ve Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi'ni kazanarak üniversite eğitimine devam etti. Yirmi yaşında 1959 yılında Ankara Devlet Operası imtihanına girdi ve Türkiye birincisi oldu. Opera'da 7-8 ay çalıştıktan sonra ayrıldı ve TRT Ankara Radyosu sınavını yine üstün başarıyla birincilikle kazanarak çalışmalarına burda devam etti, 1961 yılında üniversiteden mezun oldu. Bu yıllarda kendi bestelerini Kazablanka Gazinosu'nun sahnelerinde seslendiriyordu.

1962 yılında kendisi gibi TRT ses sanatçısı olan Ayla Gürses'le evlendi. Bu evlilikten Beyazıt adını verdiği bir oğlu dünyaya geldi.

1965 yılında Hürriyet Gazetesi'nin Altın Mikrofon Yarışması'na sözü, müziği kendisine ait Gençliğe Veda isimli eseri ile 20 kişiye yakın türk ve batı müziğinden oluşan orkestrası eşliğinde katılarak birinciliği kazandı ve böylece Türk Sanat müziğinde çok sesliliğe geçiş dönemini başlatmış oldu.

Altın Mikrofon'daki bu başarının ardından Yıldırım Gürses, albüm, konser ve müzik çalışmalarına hız verdi. Sanatçı popüler müziğin en önemli isimlerinden biri haline geldi. "Son Mektup", "Mazideki Aşk", "Bir Kırık Kalp", "Bir Garip Yolcu", "Sonbahar Rüzgârları" parçaları ile başarı yakaladı. Bu öyle bir başarıydı ki müzik hayatında 30'a yakın albüm yaptı. Ayrıca Yıldırım Gürses film müziklerinde de besteleri kullanılan en başarılı sanatçılardan biriydi.

80'lerin başında Ajda Pekkan ile birlikte "Affetmem Asla Seni" ile yeni bir hamle yaptı. Aynı albümde yer alan "Dertliyim Arkadaş" ve sonra çıkan "Eller Eller" ile "Gül Dudaklım" sanatçının ses getiren şarkıları oldu.Sanatçının diğer önemli şarkılarından bazıları şunlardır; Mevsimler Yas Tutup Çöller Ağlasın, Liseli Kız, Çal Kanunum Çal, Mazideki Aşk. Aynı zamanda Arif Nihat Asya' nın Fetih Marşı isimli şiirinin sanatçı tarafından yapılan yorumu çok beğenilmiştir. Yıldırım Gürses'in önemli bestelerinden biri "İçime hep hüzün doluyor" sözleriyle başlayan Rast makamındaki şarkısıdır.

Yine 80'li yıllarda Hoş Sada Albümü ile Türkiye'de en çok satan albümler arasında yer aldı ve çok başarılı konserler verdi, ayrıca sanatçı Emel Sayın ile birlikte Neşe-i Muhabbet Müzikalini gerçekleştirdi, müzikal Yıldırım Gürses'in bestelerinden oluşmaktaydı, müzik direktörü de Yıldırım Gürses'ti. Bu müzikal de yine Türkiye'de yıllarca rating rekorları kırmıştır.

Yıldırım Gürses'e ait 350 beste bulunmaktadır, bestelerine günümüzde de yoğun ilgi ve talep olmaktadır.

1986 yılında kendisi kurucu ve başkan olmak üzere ekibi ile birlikte MESAM' ı kurdu ve böylece Türkiye'de ilk kez bestekar ve söz yazarlarının haklarını koruyan Türkiye Musıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği adı altında bir meslek birliği kurmuş oldu.

Yaşamında 30'a yakın albüm yapan ünlü sanatçının son olarak da sanatçının 1999 yılında "Best Of" 'u, 'Anılarla Yıldırım piyasaya çıktı.

Yıldırım Gürses 18 Kasım 2000 tarihinde 62 yaşında geçirdiği kalp krizi ardından hayatını kaybetmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

19 KASIM 2014 - TARİHTE BUGÜN

Olaylar
1900 - İngiltere'de, seçme ve seçilme hakkı isteyen 119 kadın, Avam Kamarası'na zorla girmekten tutuklandı.
1938 - Atatürk'ün naaşı, İstanbul'dan Ankara'ya, bir törenle yola çıkarıldı.
1977 - Mısır devlet başkanı Enver Sedat, İsrail'i ziyaret eden ilk Arap lider oldu.
1985 - ABD başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği devlet başkanı Mikhail Gorbaçov, Cenova'da ilk kez buluştu.
1988 - Pakistan'da Benazir Butto başbakan seçildi.
1991 - Süleyman Demirel başkanlığındaki Doğru Yol Partisi ve Erdal İnönü başkanlığındaki Sosyal Demokrat Halkçı Parti koalisyonu ile 49. hükümet kuruldu. Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı oldu.

Doğumlar
1859 - Medeni Mehmet Nuri Efendi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son Şeyhülislamı
1896 - Georgi Jukov, SSCB mareşali
1898 - Arthur Von Hippel, Alman asıllı ABD'li fizikçi (ö. 2003)
1912 - İsmail Baha Sürelsan, Klasik Türk müziği sanatçısı
1917 - İndira Gandhi, Hindistan başbakanlarından (ö. 1984)
1962 - Jodie Foster, Oscar ödüllü ABD'li sinema oyuncusu, yönetmen ve yapımcı
1969 - Ertuğrul Sağlam, Türk teknik direktör

Ölümler
1828 - Avusturyalı besteci Franz Schubert (d. 1797)
1979 - İlhan Egemen Darendelioğlu, Suikast sonucu ölen Türk gazeteci
1981 - Enver Gökçe, Türk Şair.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Enver Sedat

Muhammed Enver Sedat (d. 25 Aralık 1918 – ö. 6 Ekim 1981), Mısır'ın üçüncü cumhurbaşkanıdır.

Mısır Kralı Faruk'a karşı 23 Temmuz 1952'de yapılan darbeye katılarak siyaset alanında kendini tanıtan, 1960-1969 yılları arasında meclis başkanlığı yaptıktan sonra 5 Kasım 1970'te başkan Cemal Abdül Nasır'ın ölümü üzerine onun yerine geçen cumhurbaşkanı.

Mısır'ın Manûfiye eyaletine bağlı Mit Ebul Kûm köyünde doğdu. İsmi Enver Paşa'ya atfen verilmiştir. 1936 yılında askeri okuldan mezun olduktan sonra, Mısır ordusunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 1952 yılında, yakın çalışma arkadaşı Cemal Abdül Nasır'la beraber, Kral Faruk'u devirdikleri "Hür Subaylar" darbesine katıldı. Darbeden sonra, kısa bir süre Muhammed Necib'in cumhurbaşkanlığının ardından başa geçen Cemal Abdül Nasır'ın yardımcısı oldu. 1960-1969 yılları arasında Mısır Meclis Başkanlığı görevini yürüttü.

Nasır 1970'de ölünce, onun yerine Mısır Cumhurbaşkanı oldu. 6 Ekim 1981'de bir askeri tören sırasında öldürülene kadar, 11 yıl Mısır Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.

1973 yılında meydana gelen Yom Kippur Savaşı'ndan sonra 1975'te Sovyetler Birliği ile ilişkileri kesmiş ve İsrail'le, Kudüs'ü ziyaret ettiği 19 Kasım 1977 tarihinden itibaren iyi ilişkiler geliştirmiş, 17 Eylül 1978'de ABD'nin arabuluculuğunda, İsrail'le masaya oturarak, Camp David Sözleşmesini imzalamıştır. Bu antlaşma ile, İsrail tarafından Altı Gün Savaşı'nda ele geçirilen Sina Yarımadası, Mısır'a geri verilmiştir. Barış çabalarının sonucu olarak, Menahem Begin ile birlikte 1978 yılı Nobel Barış Ödülünü almıştır.

1981 yılında, Mısır'ın bağımsızlığının kutlandığı tören sırasında silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldü. Resmi geçit töreni sırasında askeri konvoy içinde bulunan Halit el-Islambuli tarafından önce el bombaları atılmak suretiyle, Sedat'a, üst düzey komutanlara ve diğer seçkin yöneticilere saldırılmış, daha sonra ise otomatik silahlarla platformun önüne gelinerek platformda bulunanlar taranmıştır. Bu saldırı sırasında Enver Sedat'a 72 kurşun isabet etmiştir. Sedat'ı öldüren İslamcı yüzbaşı Halid el-İslâmbûlî, 1982 yılında idam edilmiştir. Enver Sedat'ın mezarı Kahire'de, öldürüldüğü tören alanının hemen karşısındaki Meçhul Asker anıtının altındadır.

Enver Sedat'ın eşi Cihan Sedat, halen hayattadır ve ABD'nin çeşitli üniversitelerinde ders vermektedir. Enver Sedat'ın, Cihan Sedat ile olan evliliğinden Nuha, Lubna ve Nana isminde üç kızı, Cemal isminde bir oğlu vardır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ARAP

Araplar (Arapça: عرب‎, ʿarab), 260 milyonluk tahmini nüfusu ile Orta Doğu'nun en kalabalık halkıdır. Akdeniz'in güneyinde Afrika'da Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arap Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar. Nüfusunun büyük kısmı Araplardan oluşan ve Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır. Bu ülkelerde, Arapçanın dışında Kuzey Afrika'da Berberice, Irak'ta, Suriye'de Kürtçe ve Türkçe, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur. Türkiye'de Adana, Mersin, Hatay, Urfa, Mardin, Siirt ve bazı Güneydoğu Anadolu illerinde yaşarlar. Muş'ta da Arap nüfus mevcuttur. Mevcut Arap Birliği başkanı El-Nuri Bin Abdullah'dır.

Tarihçe
Arap isminin kökeni
Tarihte Arap adına ilk olarak Asur kaynaklarında rastlanmıştır. Asurlular, bugünkü adı Arabistan olan bölgedeki çöllerde göçebe olarak yaşayan Semitik topluluklara Arabaya diyordu. Bu isim daha sonra değişime uğrayarak Arap şeklini almıştır.

Arapların soyu
İbrahim'in farklı annelerden İsmail ve İshak isminde iki oğlu olmuştur. İslam geleneğine göre İslam peygamberi Muhammed'in ve Arapların atası, İsmail'dir. Öte yandan Yahudi ve Müslüman kaynaklarına göre İshak'ın oğlu Yakup'un soyundan gelenler İsrailoğulları'nı meydana getirirler.

İslamiyet öncesi
Araplar İslamiyet öncesinde bazı devletler kurmuşlardır (Himyeriler, Gassaniler, Petra Krallığı vb.). Ancak coğrafyalarının yarattığı koşullar gereği genelde kabileler halinde yaşamışlardır ve her kabilenin başında şeyh, emir benzeri liderler bulunurdu. Bu nedenle İslamiyete kadar tek bayrak altında toplanamamışlardır.

İslam Devleti
Muhammed'in 7. yüzyılda yaymaya başladığı İslam'ı ilk olarak Araplar benimsediler. Bu dini benimseyenlere, "Allah'ın iradesini kabul eden" anlamında Müslüman dendi. İlk Müslümanlar, dinlerini yaymak amacıyla birçok ülke ele geçirdiler ve Muhammed'in liderliğinde büyük bir devlet kurdular. Bu devlete o dönemde bir isim verilmemiş olmakla beraber, günümüzdeki referanslarda daha çok İslam Devleti veya Arap İmparatorluğu olarak nitelendirilir.

Müslümanlar, Muhammed'in ölümünden sonra kendilerine bir halife seçtiler. İslam Devleti'nin hükümdârı aynı zamanda İslam âleminin halifesiydi. Halifeliğin yönetim merkezi önce Medine, sonra Suriye'deki Şam kenti olmuştur. İslam Devleti dört halifeden sonraki dönemlerde yönetimi ele geçiren sülalelerin isimleri ile anılır olmuştur (Emeviler, Abbasiler, Fatimiler vb.) 750'de halifeliği Emevilerden alan Abbasiler, Irak'taki Bağdat kentini halifeliğin başkenti yaptılar.

Osmanlı yönetimi
Osmanlıların 15. yüzyılda Anadolu'da güçlü bir devlet haline geldikten yaklaşık 100 yıl sonra, Arapların yaşadığı toprakları ele geçirmeleriyle birlikte, halife unvanı Osmanlı padişahlarına geçmiş; İslam Devleti, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde erimiştir. I. Selim 1517'de Mısır, Suriye ve Hicaz’ı; oğlu I. Süleyman da Bağdat,Irak, Aden ve Yemen’i Osmanlı topraklarına kattı. Daha sonra Avrupa'daki teknik ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalarak zayıf düşen Osmanlılar, 19. yüzyıldan başlayarak Arap topraklarını yitirdiler.

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın yanında savaşa girince; İngiltere, Mekke Emiri Hüseyin bin Ali'nin önderliğinde Vahhabi Arapları kışkırtarak ayaklandırdı. Arap aşiretlerinin bir kısmı Osmanlıya karşı ayaklanmayı reddetseler de,[kaynak belirtilmeli] Arapçayı ana dili gibi bilen Yarbay T. E. Lawrence (Arabistanlı Lawrence) gibi bazı İngiliz casuslarının yardımıyla ayaklanan Vahhabi Araplar, Osmanlıların 1918'de uğradığı yenilgide önemli rol oynadılar. Osmanlıya ayaklanan Vahhabi Arapların yanı sıra, Osmanlının yanında savaşan Arap devletleri de vardı.[kaynak belirtilmeli] Örneğin Çanakkale'de ve Sarıkamış'ta pek çok Arap hayatını kaybetmiştir.[kaynak belirtilmeli] İttihak ve Terakki'den etkilenmiş olan Şerif Hüseyin ile birlikte Osmanlı'ya karşı ayaklanmış olan Arap aşiretleri vardır. Bunun yanı sıra Hamidiye Tugayları Osmanlı Devleti'nin lehine Birinci Dünya savaşında önemli görevleri üstlenmişlerdir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Ronald Reagan

Ronald Reagan, 6 Şubat 1911'de, Nellie ve John Reagan'ın ikinci oğlu olarak Tampico'da (Illinois) dünyaya geldi. Eureka College'den 1932 yılında mezun olan Reagan, 5 yıl boyunca radyoda spiker olarak çalıştı ve 1937 yılında ilk filmi "Love Is on the Air''de rol aldı. Hollywood'da siyasete gireceğinin işaretlerini veren Reagan, hep Demokrat Parti'ye yakınlığıyla bilindi. Ancak 1962'de Cumhuriyetçi Parti'ye geçti ve ünlü Hollywood yıldızlarının aleyhteki propagandasına rağmen 1966'da Kaliforniya valisi seçildi.

Daha o dönemde gözünü diktiği ABD başkanlık koltuğuna, karşılaştığı zorluklar karşısında pes etmeyerek 1980'de oturdu. Yemin ettiği gün, İran rehine krizinin çözülmesi, iki ay sonra ise bir suikast girişiminden kurtulması, Hollywood'dan kalma 'kahraman' imajını pekiştirmesine neden oldu. 1984'te büyük bir oy farkıyla ikinci kez başkan seçilen Reagan rotasını bu kez, komünizm ve SSCB'ye çevirdi. Silahlanma harcamalarını artırdı ve SSCB'nin rekabet edemeyeceği maliyetteki 'Yıldız Savaşları' projesini geliştirdi. Bir yandan da 1985'te iktidara gelen SSCB lideri Mihail Gorbaçov'la beklenmedik bir yakınlık kurdu.

SSCB'de reform çabalarına destek verir göründü, Orta Menzilli Nükleer Silahlar anlaşmasını imzaladı ve Soğuk Savaş'ın Washington lehine sonuçlanması ona 'SSCB'yi dağıtan lider' ünvanını kazandırdı. Birçok siyasetçiye göre Reagan, Gorbaçov'a, Sovyetler'in sonunun gelmesi için yardımcı olmuştu. Reagan'ın savunma proje ve harcamalarına 'nefesi yetmeyen' SSCB'nin 'oyundan çekildiği' yorumları yapılmaya başladı. Reagan, 1989'da görevden ayrılırken, seçimi dönemin Başkan Yardımcısı George Bush kazandı. Uzmanlara göre 'selefi'nin Sovyet politikasını aynen uygulayan Bush da 'Reagan'ın ektiğini biçti' ve SSCB Aralık 1991'de resmen dağıldı. 'Sovyetler'i dağıtan adam' sıfatı alan Reagan'ın iki dönemlik başkanlık döneminde, dünya siyasetinde 'baş ağrıları' da oldu. Lübnan iç savaşına müdahale etmesinin karşılığını Ekim 1983 yılında 250 deniz piyadesinin öldürüldüğü bombalı saldırıyla aldı.

Dünya tarihinde sağ politikalara yeni bir nefes getiren Ronald Reagan, bu özelliğini, Arjantin'le yaşanan Falkland Adaları savaşında destek verdiği dönemin Britanya Başbakanı Margareth Thatcher ile de paylaştı.

İRAN’DAN KONTRALARA

Hiç şüphesiz Reagan için en önemli olaylardan biri ABD İran ilişkilerinde yaşanan gelişmelerdi. 20 Ocak 1981'te başkanlık yemini ettiği gün, ABD-İran ilişkilerinin iyice gerilmesine neden olan rehine krizi çözülen Reagan'ı bekleyen en zor dönem yine İran'la ilişkiler oldu. 'İran-gate' diye tarihe geçen, İran'a yasadışı silah satışının ortaya çıkması, 'karizmatik' Reagan'ın koltuğunu salladı. İran İslam Devrimi'nin ardından başlayan ve 1980-1988 arasında süren İran-Irak savaşı Reagan'ın dış politika gündemini uzun bir süre bu bölgeye endekslemesine neden oldu. 1986'da Reagan yönetiminin, Kongre'nin kararlarına aykırı olarak Lübnan'daki ABD'li rehinelerin kurtarılması karşılığında İran'a gizlice silah sattığı ortaya çıktı. Soruşturmada, İran'dan elde edilen paranın Nikaragua'daki solcu Sandinista hükümetiyle çatışan 'Kontralara' gönderildiği ortaya çıktı. Reagan, 'İran'a gizlice silah satışına onay verdiğini' doğruladı. Satışı düzenlediği gerekçesiyle albay Oliver North görevden alındı, amiral John Pointexter istifa etti. Reagan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert McFarlane ise intihara kalkıştı. Komisyon raporu Reagan'ın bağlantısını asla kanıtlayamadı ancak 'Amerikan halkına yalan söylemekle' itham etti.

Reagan döneminde Latin Amerika ülkelerine karşı müdahaleler 300 bin kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların yaşandığı Nikaragua'yla sınırlı kalmadı. 1977'de ABD'nin sağcılara 3 milyar doları bulan yardım sağladığı El Salvador'daki iç savaşta 50 bin sivil öldü.

ALZHEİMER TEŞHİSİ KONMUŞTU

Reagan, ikinci başkanlık döneminin dolmasının ardından Şubat 1989'da emekliye ayrıldı. ABD'nin en uzun yaşayan başkanı olan ve 5 Kasım 1994'de alzheimer teşhisi konulan Ronald Reagan'a, 7 Haziran 2004 tarihinde öldü.

Reagan’ın ölümünün ardından eski ve yeni dünya liderlerinden Amerikan başkentine övgülerle dolu taziye mesajları yağmaya başladı. Başkan Bush da Reagan’ın ölümünü büyük bir kayıp olarak niteleyerek, Reagan’ın öldüğünün günün ülkesi için acı bir gün olduğunu söyledi. Bush, güçlü karakteri ve iyi kalpliliğiyle Amerikalıların saygısını kazanan Reagan’ın ardında düzene soktuğu bir ülke ve yardım ettiği bir dünya bıraktığını dile getirdi. Reagan’ın ‘çalışma arkadaşı’ İngiltere eski Başbakanı Margaret Thatcher ise eski başkanın gerçek bir kahraman olduğunu dile getirerek, kendisinin özgür dünya tarafından minnetle yad edileceğini belirtti. SSCB’nin son lideri Mihail Gorbaçov da Reagan’ın dünya ve ülkesi için çok önemli bir tarihî kişilik olduğunu belirterek Rusya’nın Reagan’ı övgüyle hatırlayacağını kaydetti. Papa II. John Paul ise komünizmin olmadığı bir dünya görüşünü benimseyen Reagan’ın ölümünden dolayı büyük üzüntü duyduğunu açıkladı.

En ilginç mesaj ise Libya lideri Muammer Kaddafi’den geldi. Kaddafi, Reagan’ın 1986’da Libya’ya yapılan hava saldırısı sebebiyle “mahkemede hesap vermeden” ölmesinden üzüntü duyduğunu söyledi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Mikhail Gorbaçov

1985 den 1991 e kadar Sovyetler Birliği ni yöneten lider. Gorbaçov un perestroika ve glasnost adını verdiği reform çalışmaları Soğuk Savaş ı bitirdi ancak bu reformlar Sovyetler Birliği Komünist Partisinin ülkede politik üstünlüğünü kaybetmesine ve sonrasında da Sovyetler Birliğinin dağılmasına neden oldu. Gorbaçov 1990 da Nobel Barış Ödülünü kazandı. 1955 te Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1971 de KPSS Merkez Komitesi üyeliğine seçildi. 1978 de tarım sorumlusu olarak sekreteryaya girdi. 1979 da politbüro yedek üyesi 1980 de asil üyeliğe seçildi. Çernenko nun 1985 te ölümü üzerine KPSS genel sekreteri oldu. Glasnost ve perestroika politikalarıyla dünyada büyük yankılar uyandırdı. Ekim 1988 de devlet başkanlığı görevini de üstlendi. Mihail Gorbaçov ülke ekonomisinde gözle görülür bir ilerleme sağlayamadığı için KPSS Birliği Komünist reformcu üyeleri tarafından eleştirilmeye başlandı.

Ancak çeşitli ülkelere yaptığı gezilerle dıştaki itibarını artırdı. Çin Halk Cumhuriyetine giderek bu ülkeyi 30 yıldır ilk ziyaret eden Sovyet lideri oldu. Federal Almanya İngiltere Finlandiya yı ziyaret etti. Gorbaçov iktidara gelince aşırı alkol tüketimine ve yolsuzluklara karşı kampanya açtı. Dış siyasette batı ile daha yakın ilişkiler kurdu. ABD başkanı Reagan ile Cenevre de zirve toplantısı yaptı. Silahsızlanma bilim kültür eğitim alanlarında bilgi alış verişi için anlaştı 1986 da Reykjavik te yeniden yapılan zirve görüşmesinde silahların denetimi görüşüldü. Fakat ABD başkanı Reagan Yıldız Savaşları projesinden taviz vermediği için silahsızlanma görüşmesinden bir netice alınamadı. 1987 senesinin başında yönetimde iktisadi reformlardan dış siyasete verilecek yeni yönleri açıkladı. Glasnost perestroikaya gidileceği tasarısı yüksek Sovyet meclisinde oybirliğiyle kabul edildi.

Temmuz 1987 de Avrupa ve Asya da yerleştirilmiş olan orta ve kısa menzilli füzelerin imha edilmesini kabul etti. 1987 de yayımladığı kitabında reformları geniş açıkladı. Ekim devriminin 70 yıl dönümündeki konuşmasında StalinTroçki yi eleştirdi. Başkan Reagan ile orta menzilli füzelerin imhası için antlaşma imzaladı Aralık ve Gorbaçov un en önemli meseleleri SSCB ye bağlı cumhuriyetlerdeki milliyetçi hareketler ve bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile maden işçilerinin grevleri oldu. Azerbaycan Ermenistan Gürcistan ve Türkistan da silahlı çatışmalar oldu. Doğu ve Batı Almanya birleşmesini kabul ederek ses çıkarmadı. ABD başkanı George Bush ile Aralıkta Malta açıklarındaki bir savaş gemisinde görüştü. 9 Eylül 1990 da Helsinki de George Bush ile tekrar görüştü ve Amerika dan ekonomik yardım istedi. Ancak Gorbaçov aşırı komünizm rejimi istiyenler ile demokrasi ve yenilikler istiyenler arasında zor günler geçirmekteydi. 19 Ağustos 1991 sabaha karşı komünizm rejimini yeniden yeşertmek isteyen KGB ve ordunun desteğini alan en yakın arkadaşı olan Yanayev ve 8 arkadaşından meydana gelen İhtilal Komitesi Gorbaçov a karşı darbe yaptılar.

Yapılan darbe başarısızlıkla sonuçlandı. 22 Ağustos 1991 tarihinde Gorbaçov devlet başkanlığını tekrar eline geçirdi. Daha önce kendisine karşı en büyük rakip olarak bilinen Rusya Federasyonuna seçilen Yeltsin ise darbede Gorbaçov u en çok destekliyenlerden olarak darbenin kısa sürede bastırılmasına yardımcı oldu. Ancak bu durum Yeltsin in güçlenmesine Gorbaçov un gücünü kaybetmesine yol açtı. Bu durum 1991 yılı sonuna doğru hız kazandı. Sovyetlerden ayrılan 11 devlet 8 Aralıkta biraraya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğunu oluşturdular. Bu durum Gorbaçov u tamamen yetkisiz bıraktı. Bunun üzerine 25 Aralık 1991 de televizyona Görevimi kaygı içinde ama umutla bırakıyorum. Bundan sonra emekliye ayrılarak çeşitli basın yayın organlarında yorumculukla meşgul oldu
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Cenova

Cenova günümüzde İtalya'nın Ligurya bölgesinde kendi ismini taşıyan Genova ilinin merkezi ve Ligurya Bölgesi'nin başkenti olan bir şehir ve yerel idare bakımından bir komündür.

İsviçre'nin Cenevre şehri ile karıştırılmamalıdır.

Cenova eski tarihsel merkezinin "Le Strade Nuove (Yeni Sokaklar)" ve "Palazzi dei Rolli (Rolli'lerin Sarayları)"'ndan oluşan büyük bir kısmı 2006dan itibaren UNESCO Dünya Mirasları İtalya listesine katılmıştır.

Cenova şehrinin çok zengin sanat, müzik, gastronomi. mimarı ve tarihsel özellilkleri dolayısıyla şehir 2004 yılı için Avrupa Kültür Başkenti olmuştur.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Pakistan

Pakistan veya resmî adıyla Pakistan İslam Cumhuriyeti, Güney Asya'da bir ülkedir. Umman Denizi'ne 1.046 km kıyısı vardır. Batısında Afganistan ve İran, kuzeyinde Çin Halk Cumhuriyeti, doğusunda Hindistan vardır. Nüfus bakımından dünyada 6.'dır.

1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan'dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılarak 14 Ağustos 1947'de kurulmuştur. Daha sonrasında yine bir bölünme yaşayıp, batısı bugünkü Pakistan doğusu da Bangladeş olmuştur.

Pakistan'da Pencap, Sind, Kuzeybatı Sınır Eyaleti ve Belucistan olmak üzere 4 eyalet vardır. Federal başkenti İslamabad'dır.

Etimoloji
"Pakistan" Urdu dilinde ve Fars dilinde "Pak ülke" anlamına gelmektedir. İlk olarak "PAKSTAN" sözcüğü Choudhary Rahmat Ali tarafından 1934 yılında telafuz edilmiştir ve İngiltere'nin eski Hindistan sömürgesinin 5 eski eyaletinin harflerinden türetilmiştir. Söz konusu eyaletler bugün Pakistan'ı meydana getirmektedir.

P- Pencap
A- Afganya (ülkenin Kuzeybatı bölgesi)
K- Keşmir
S- Sind
TAN - BelucisTAN => PAKSTAN => PAKİSTAN

Coğrafya
Pakistan'ın kuzeydoğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, kuzeybatı ve batısında Afganistan, doğusunda Hindistan ve güneybatısında İran yer almaktadır. Ülkenin yüzölçümü 796.095 kilometrekaredir. En yüksek noktası, 8.611 metre ile dünyanın ikinci en yüksek zirvesi olan Himalayalar'daki K-2 Godwin Austen Zirvesi'dir.

Pakistan, Güney Asya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinin kültürel, sosyal ve tarihi etkisi altında, değişik dil, mezhep ve etnik gruplara mensup 160 milyon civarında nüfusa sahiptir. Toplam nüfusun %96,68'i Müslümandır. Müslüman nüfusun %20'sini Şiiler, geriye kalanını Sünniler oluşturmaktadır. Nüfusun %3,32'sini ise Hıristiyan, Hindu, Sih ve Budistler oluşturmaktadır. Gayrimüslim azınlıklar içinde en büyük grubu %1,55 ile Hıristiyanlar teşkil etmektedir. Pencap Eyaleti'nde Pencabiler, Sind Eyaleti'nde Sindler, Kuzey Batı Sınır Eyaleti'nde Paştunlarlar, Belucistan'nde Beluciler ağırlıklı olarak yerel nüfusu oluşturmaktadır.

Tarihçe
Müslümanlığın Güney Asya'da kitlesel yayılışı 11. yüzyılda Gazneliler Devleti'nin kurulması ile başlamıştır. 1000-1026 yıllarında Pencap'a yaptığı akınlarla İslamiyet'i Alt-kıtaya sokan Gazneli Mahmud döneminde, özellikle Sufi düşüncesine bağlı İslam bilginleri bölgede İslamiyet'in yayılmasında etkili olmuşlardır. Alt-kıtadaki Babür İmparatorluğu’nun kurucusu Babür Şah, 1526'da Delhi yakınlarında Penipat'da Delhi Sultanlığı’nın son yöneticisi İbrahim Lodi'yi yenerek Delhi Sultanlığına son vermiştir.

17. yüzyıldan itibaren İngilizler bölgeye öncelikle Doğu Hindistan Şirketi (East Indian Company) aracılığıyla girmeye başladılar. Şirket, ilk fabrikasını 1612 yılında açmıştır. 1858-1859 yıllarında ilk bağımsızlık savaşı olarak da tanımlanan geniş çaplı ayaklanma, şirketin yönetimindeki toprakların İngiliz Krallığı yönetimine geçmesiyle sonuçlanmıştır. 1858 yılında İngiltere Parlamentosu Hindistan'ın İngiliz Krallığı yönetimine alındığına dair bir kanunu kabul etmiştir.

Sir Seyyid Ahmed Han, Ağa Han Hint Yıldızı gibi liderlerin öncülüğünde Hint Müslümanları 1906 yılında "Tüm Hindistan Müslüman Ligi" (All Indian Muslim League) Partisini kurmuşlardır.Bu parti ve Sir Seyyid Ahmed Han başta İngilizler tarafından desteklenerek kendisine Hint Yıldızı ünvanı verilmiştir.

Müslüman Ligi'nin Muhammed Ali Cinnah'ın başkanlığındaki 23 Mart 1940 tarihli oturumunda Hindistan'ın müslümanlar ve gayrimüslimler arasında bölünmesi kararı alınmıştır. 23 Mart halen Pakistan'da, "Pakistan Günü" olarak kutlanmaktadır.

14 Ağustos 1947 tarihinde Muhammed Ali Cinnah, Pakistan Genel Valisi olmuş ve Pakistan bağımsızlığını kazanmıştır. Pakistan'ın Hindistan'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesinin ardından milyonlarca Müslüman, Hindu ve Sih'in mübadelesi başlamış, sınırın her iki yanındaki toplam 12 milyon kişi yer değiştirmiştir. 1947'de kurulan Pakistan'ın kurucusu ve ilk devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah'ın 11 Eylül 1948'deki ölümüne kadar ülkenin içinde bulunduğu karışık durum nedeniyle bir anayasa hazırlanamadı. Anayasasının hazırlanması 8 yıldan fazla sürdü. 1956 tarihli ilk anayasaya göre bir İslami cumhuriyet olarak tanımlandı. Üzerinde yapılan çeşitli değişikliklerle birlikte ülke halen 1973 tarihli anayasa ile idare olunmaktadır.

1971'e kadar Pakistan bugünkü Pakistan (Batı Pakistan) ve Bangladeş (Doğu Pakistan) topraklarından oluşmaktaydı. Hindistan ve İngiltere'nin de etkisiyle 1971 yılındaki iç savaştan sonra Doğu Pakistan Bangladeş adında bağımsızlığını ilan etti. Bu savaştan yıllar sonra dahi Pakistan ile Bangladeş'in arası düzelmiş değildir.

Ülkede 1999 yılında gerçekleşen askeri darbe ile Pervez Müşerref tüm yetkileri kendisinde toplamıştır. 2008 Ocak'ta genel seçimlere gidilmesi kararı alınmıştır. Sürgünde bulunan eski başbakan Benazir Butto 2007 Ekim'de ülkesine dönmüş ve döndüğünde düzenlenen saldırıdan yara almadan kurtulurken 140 civarında kişi ölmüştür. Bundan sonra karışıklıklar devam ederken olağanüstü hal ilan edilmiş ancak 1 ay sonra kaldırılmıştır. Bu süreçte sürgünde bulunan muhaleefet lideri Navaz Şerif de ülkesine dönmüştür. Aralık 2007 Pakistan için çok kötü bir dönem olmuş ve Benazir Butto kendisine yönelik düzenlenen ikinci suikast saldırısında öldürülmüştür. Butto'nun ölümünden sonra yaşanan şiddet olaylarında onlarca kişi ölmüş, milyonlarca dolarlık maddi hasar meydana gelmiştir. Bunun üzerine seçimler Şubat 2008'e ertelenmiştir. Ertelenen seçimler 18 Şubat 2008'de yapılmış ve devlet başkanı Müşerref'in Pakistan Müslüman Ligi-Kueyd (Q:Kueyd:lider) adlı partisi yenilgiye uğrarken Butto'nun Pakistan Halk Partisi birinci, Navaz Şerif'in Pakistan Müslüman Ligi (N) adlı partisi ise ikinci olmuştur. Buna rağmen Müşerref önce devlet başkanlığı görevini sürdüreceğini açıklamakla beraber, sonra ordunun desteğini kaybederek 18 Ağustos 2008'de devlet başkanlığı görevinden istifa etmiştir.

Pakistan'ın nüfusu 2010 itibariyle 170 milyon olarak tahmin edilmektedir. Bu nüfus Pakistan'ı dünyanın en büyük 6. devleti yapmakta ve Pakistan nüfus bakımından Brezilya'nın gerisinde, Rusya'nın önündedir. Pakistan'ın 1951'de 34 milyon nüfusu bulunmaktaydı. Pakistan'ın nüfus artış 2010 yılında %1.6 olarak kaydedilmiştir. Güney Pakistan'da nüfusun çoğu İndus Nehri çevresinde yaşar. Nüfus büyüklüğüne göre Karaçi Pakistan'ın en büyük kentidir. Ülkenin kuzeyinde nüfus daha çok Lahor, Faysalabad, Rawalpindi, İslamabad, Gujranwala, Gujrat, Jhelum, Sargodha ve Sheikhupura kentlerinin oluşturduğu yay şeklindeki bir hat üzerinde yaşar. Pakistan nüfusunun yaklaşık %20'si yoksulluk sınır altında yaşamaktadır. 2006 yılı itibariyle ortalama yaşam süresi kadınlarda 63, erkeklerde ise 62 yıl olarak tespit edilmiştir. Sağlık giderleri GSYİH'nın %2'sidir (2006).
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön