DOMİNİK CUMHURİYETİ
Dominik Cumhuriyeti (İspanyolca República Dominicana, okunuşu 'Republika Dominikana'), Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alan bir ülkedir. Hispanyola, Porto Riko'nun batısında, Küba ve Jamaika'nın doğusunda yer alır. Venezuela ile deniz sınırı vardır. Adanın batı kısmında Haiti bulunur. Dominik Cumhuriyeti ile Dominika karıştırılmamalıdır.
Dominik Cumhuriyeti Avrupalıların Amerika kıtalarında ilk oluşturdukları yerleşimdir. Başkenti, Santo Domingo da Amerika'lardaki ilk sömürge başkentiydi. Bağımsızlığının büyük bir bölümünde ülkede siyasi buhran yaşanmış, halkı temsil etmeyen ve baskıcı pek çok hükümet tarafından idare edilmiştir. 1961'de diktatör Rafael Leonidas Trujillo Molina'nın ölümünden sonra Dominik Cumhuriyeti temsili demokrasiye geçmiştir.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
ABRAHAM LİNCOLN
Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanıdır. Amerikan Birliği’nin sağlanmasında önemli payı olmuş bir devlet adamıdır. Demokrasiye olan inancı ile tanınır.
Abraham Lincoln Kentucky eyaletinde bir çiftlikte doğdu. İngiltere’den Amerika’ya göç etmiş bir ailedendi. Babası dülgerdi. Annesi Abraham Lincoln henüz 8 yaşındayken öldü. Bu sırada Lincoln’lar İndiana’da bir kulübede yaşıyorlardı.
Lincoln 21 yaşına gelinceye kadar vahşi hayvanların dolaşıp durduğu balta girmemiş ormanların yakınındaki bu tahta kulübede çok zor şartlar içinde yaşadı. Arada sırada okula da gidiyordu. Kendisini daha çok çeşitli konularda kitaplar okuyarak yetiştirdi.
Lincoln 1831’de iki arkadaşı ile birlikte bir gemiye binerek New Orleans’a gitti. Bir süre sonra New Salem’deki bir dükkanda satıcı olarak çalışmaya başladı. 1837’ye kadar burada küçük bir köy evinde yaşadı. Bu sırada Amerikalılar’la Kızılderililer arasında savaş çıktı. Hükümet halk arasından asker topluyordu. Lincoln da gönüllü yazıldı. Böylece askerlik hayatına atılmış oldu. New Salem’li askerler Lincoln’u başkan seçmişlerdi. Savaştan sonra da halk onu milletvekiliğine adaylığını koyması için teşvik etti. Lincoln o seçimlerde kazanamadıysa da 1834’teki seçimlerde büyük bir çoğunluk sağlayarak kongreye seçildi.
Lincoln mecliste, ileri görüşlülüğü, çalışkanlığı, zekası, konuşma kabileyeti ile dikkati çekti. Bu arada köleliğin kaldırılması için savaşmaya başladı. Boş vakitlerinde hukuk çalışıyordu. 1836’da diploma aldı. 1846’da Whig Partisi adayı olarak millet meclisine üye seçildi. 1856’da İllinois’teki Cumhuriyetçi Parti teşkilatının başkanı oldu. Köleliği yeren ünlü söylevlerini bu sırada verdi. 1860′ da Amerikan Başkanlığına seçildi.
1861’de Güney Carolina eyaleti 6 eyaletle daha birleşerek Jefferson Davis’in başkanlığında Amerika Devletler Federasyonu’nu kurdu. Amerika Birliği’nden ayrıldı. Lincoln Birlik’in bozulamayacağını hiçbir eyaletin Birlik’ten kendi isteği ile ayrılmaya hakkı olmadığını ileri sürüyordu. Güney eyaletleri bunu bir savaş teklifi olarak yorumladılar. Böylece 1861’de Güney-Kuzey İç Savaşı başladı. Lincoln savaş için 75.000 gönüllü asker istiyordu. Halk Lincoln’un bu dileğini derhal yerine getirdi. Savaş 5 yıl sürerek 1865’te Kuzeyliler’in zaferiyle sona erdi.
Aynı yılın 14 nisan gecesi Lincoln Washington’daki Ford’s Tiyatrosu’nda verilen bir temsilde bulunuyordu. Saat 10’u bir iki dakika geçe tiyatronun tanınmış sanatçılarından biri Lincoln’un locasının arkasından ona tabanca ile ateş eti. Kurşun Lincoln’ün beynine raslamıştı. Başkan ertesi sabah öldü. Böylece Lincoln akıl dengesi bozuk bir artistin kurşununa kurban gitti. İllionis’te, Springfield’deki Oak Ridge Mezarlığı’na gömülmüştür.
A.B.D.’nin Washington’dan sonra en büyük başkanı sayılır. Emsalsiz bir sağduyu ile iç savaşı idare etti. Savaşı liberal Kuzey’e kazandırdıktan sonra Güney’e şefkatle davrandı. A.B.D. tarihinin en büyük krizini yendi. Ülkeyi parçalanmaktan kurtardı. İnsan haklarının ve hürriyetin savunucusu olarak bütün dünyada saygı kazandı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanıdır. Amerikan Birliği’nin sağlanmasında önemli payı olmuş bir devlet adamıdır. Demokrasiye olan inancı ile tanınır.
Abraham Lincoln Kentucky eyaletinde bir çiftlikte doğdu. İngiltere’den Amerika’ya göç etmiş bir ailedendi. Babası dülgerdi. Annesi Abraham Lincoln henüz 8 yaşındayken öldü. Bu sırada Lincoln’lar İndiana’da bir kulübede yaşıyorlardı.
Lincoln 21 yaşına gelinceye kadar vahşi hayvanların dolaşıp durduğu balta girmemiş ormanların yakınındaki bu tahta kulübede çok zor şartlar içinde yaşadı. Arada sırada okula da gidiyordu. Kendisini daha çok çeşitli konularda kitaplar okuyarak yetiştirdi.
Lincoln 1831’de iki arkadaşı ile birlikte bir gemiye binerek New Orleans’a gitti. Bir süre sonra New Salem’deki bir dükkanda satıcı olarak çalışmaya başladı. 1837’ye kadar burada küçük bir köy evinde yaşadı. Bu sırada Amerikalılar’la Kızılderililer arasında savaş çıktı. Hükümet halk arasından asker topluyordu. Lincoln da gönüllü yazıldı. Böylece askerlik hayatına atılmış oldu. New Salem’li askerler Lincoln’u başkan seçmişlerdi. Savaştan sonra da halk onu milletvekiliğine adaylığını koyması için teşvik etti. Lincoln o seçimlerde kazanamadıysa da 1834’teki seçimlerde büyük bir çoğunluk sağlayarak kongreye seçildi.
Lincoln mecliste, ileri görüşlülüğü, çalışkanlığı, zekası, konuşma kabileyeti ile dikkati çekti. Bu arada köleliğin kaldırılması için savaşmaya başladı. Boş vakitlerinde hukuk çalışıyordu. 1836’da diploma aldı. 1846’da Whig Partisi adayı olarak millet meclisine üye seçildi. 1856’da İllinois’teki Cumhuriyetçi Parti teşkilatının başkanı oldu. Köleliği yeren ünlü söylevlerini bu sırada verdi. 1860′ da Amerikan Başkanlığına seçildi.
1861’de Güney Carolina eyaleti 6 eyaletle daha birleşerek Jefferson Davis’in başkanlığında Amerika Devletler Federasyonu’nu kurdu. Amerika Birliği’nden ayrıldı. Lincoln Birlik’in bozulamayacağını hiçbir eyaletin Birlik’ten kendi isteği ile ayrılmaya hakkı olmadığını ileri sürüyordu. Güney eyaletleri bunu bir savaş teklifi olarak yorumladılar. Böylece 1861’de Güney-Kuzey İç Savaşı başladı. Lincoln savaş için 75.000 gönüllü asker istiyordu. Halk Lincoln’un bu dileğini derhal yerine getirdi. Savaş 5 yıl sürerek 1865’te Kuzeyliler’in zaferiyle sona erdi.
Aynı yılın 14 nisan gecesi Lincoln Washington’daki Ford’s Tiyatrosu’nda verilen bir temsilde bulunuyordu. Saat 10’u bir iki dakika geçe tiyatronun tanınmış sanatçılarından biri Lincoln’un locasının arkasından ona tabanca ile ateş eti. Kurşun Lincoln’ün beynine raslamıştı. Başkan ertesi sabah öldü. Böylece Lincoln akıl dengesi bozuk bir artistin kurşununa kurban gitti. İllionis’te, Springfield’deki Oak Ridge Mezarlığı’na gömülmüştür.
A.B.D.’nin Washington’dan sonra en büyük başkanı sayılır. Emsalsiz bir sağduyu ile iç savaşı idare etti. Savaşı liberal Kuzey’e kazandırdıktan sonra Güney’e şefkatle davrandı. A.B.D. tarihinin en büyük krizini yendi. Ülkeyi parçalanmaktan kurtardı. İnsan haklarının ve hürriyetin savunucusu olarak bütün dünyada saygı kazandı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
MAHATMA GANDHİ
1869 yılında doğdu. "Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir." diyen Hintli pasifist siyasetçi ve düşünce adamı Gandhi, İngiliz sömürgeciliğine karşı Hint milli hareketinin, 1919-1948 yılları arasındaki en önemli lideriydi.
1869’da Porbandar’da Vaşiya Kastı'ndan bir ailenin oğlu olarak doğan Mohondas Karamçand Mahatma (Ulu Ruh) Gandhi, 1888-91 yılları arasında Londra’da hukuk öğrenimi gördükten sonra, iki yıl Bombay ve Rackot Kentlerinde avukatlık yaptı. 1893-1914 yılları arasında Güney Afrika’da da avukat olarak çalıştı. Burada ırkçı Apartheid rejiminin ırk ayrımı politikalarına maruz kalan Hintli göçmen işçilerin haklarının savunucusu durumuna yükseldi.
Gandhi’nin Güney Afrika’da geçirdiği yıllarda oluşturduğu ideolojisinin temellerini, şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı ve teknoloji karşıtlığı oluşturur.
Tam 21 yıl sonra, 9 Ocak 1915’te, ülkesi Hindistan’a dönen Gandhi’yi karşılamaya gelen onbinlerce Hintli, onun artık Hindistan için milli bir simge haline geldiğinin de bir kanıtıdır. Hindistan’da olduğu yıllar boyunca İngiliz emperyalizmine karşı pasif ve uzlaşmacı bir çizgi izleyen Gandhi, gerçekleşen birçok yığınsal milli bağımsızlıkçı ve emekçi eylemlerinden doğan kurtuluş fikrini, olgun bir fikir olarak görmedi. Avrupa ürünlerini boykot, sivil itaatsizlik gibi eylemler gerçekleştiren Gandhi, ayaklanmaya ve ulusal kurtuluş için savaşa karşı oldu.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizler için asker toplamak en büyük hatalarından biri olmuştur. 30 Ocak 1948’de radikal-milliyetçi bir Hintli tarafından gerçekleştirilen bir suikastle öldürdü.
1869 yılında doğdu. "Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir." diyen Hintli pasifist siyasetçi ve düşünce adamı Gandhi, İngiliz sömürgeciliğine karşı Hint milli hareketinin, 1919-1948 yılları arasındaki en önemli lideriydi.
1869’da Porbandar’da Vaşiya Kastı'ndan bir ailenin oğlu olarak doğan Mohondas Karamçand Mahatma (Ulu Ruh) Gandhi, 1888-91 yılları arasında Londra’da hukuk öğrenimi gördükten sonra, iki yıl Bombay ve Rackot Kentlerinde avukatlık yaptı. 1893-1914 yılları arasında Güney Afrika’da da avukat olarak çalıştı. Burada ırkçı Apartheid rejiminin ırk ayrımı politikalarına maruz kalan Hintli göçmen işçilerin haklarının savunucusu durumuna yükseldi.
Gandhi’nin Güney Afrika’da geçirdiği yıllarda oluşturduğu ideolojisinin temellerini, şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı ve teknoloji karşıtlığı oluşturur.
Tam 21 yıl sonra, 9 Ocak 1915’te, ülkesi Hindistan’a dönen Gandhi’yi karşılamaya gelen onbinlerce Hintli, onun artık Hindistan için milli bir simge haline geldiğinin de bir kanıtıdır. Hindistan’da olduğu yıllar boyunca İngiliz emperyalizmine karşı pasif ve uzlaşmacı bir çizgi izleyen Gandhi, gerçekleşen birçok yığınsal milli bağımsızlıkçı ve emekçi eylemlerinden doğan kurtuluş fikrini, olgun bir fikir olarak görmedi. Avrupa ürünlerini boykot, sivil itaatsizlik gibi eylemler gerçekleştiren Gandhi, ayaklanmaya ve ulusal kurtuluş için savaşa karşı oldu.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizler için asker toplamak en büyük hatalarından biri olmuştur. 30 Ocak 1948’de radikal-milliyetçi bir Hintli tarafından gerçekleştirilen bir suikastle öldürdü.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
FİNLANDİYA
Finlandiya aslında çoğu insanın pek tanımadığı bir ülke, çünkü ayak altında dolaşmıyor, kendinden çok fazla söz ettirmiyor. Finlandiya deyince insanın aklına ilk soğuk geliyor, daha sonra ren geyikleri ve Noel Baba, saunalar, sarışın güzel kızlar, Eurovision şarkı yarışmalarında garip dille söylenen başarısız şarkılar ve son olarak da, hepimizin sesini uzaktan bile ayırt edebildiğimiz Nokia cep telefonları…
Hepimiz Finlandiya’yı Avrupa’nın kuzeyinde, İskandinav ülkelerinden biri olarak görüyoruz, uzaktan öyle gibi gözükse de, aslında Finlandiya ile Türkiye bir anlamda aynı kaderi paylaşıyor. Biz nasıl Avrupa ile Ortadoğu arasına sıkışmışsak, Finlandiya da Rus ve İskandinav kültürlerinin arasında
kalmış.
Finlandiya’nın Rusya ile 1269 km, Norveç ile 727 km, İsveç ile de 586 km ortak sınırı var. Finlandiya’nın en doğusunda bulunan Joensuu şehri ile İstanbul neredeyse aynı boylamda. Kısacası, Finlandiya Avrupa’dan çok Orta Asya’ya yakın. Zaten Finlandiya çoğu kişi tarafından İskandinav ülkesi olarak değil Baltik ülkesi olarak sınıflandırılıyor. Ülkenin diğer isimlerine gelince: Baltik Kızı, Bataklıklar Ülkesi, Göller Ülkesi …
Finlandiya’nın Kısa Tarihi
Finlilerin ataları, Finlandiya’ya bugünkü Estonya üzerinden gelmişler ve o güne kadar güneyde huzur içinde yaşayan Laponları kuzeye göç etmeye zorlamışlar. 1155’te İsveç kralı Eric tarafından istila edilen ülke tam 650 sene İsveç tarafından yönetilmiş. 1808’de kapı komşusu Rusya, Finlandiya’yı İsveç’ten almış ve kendi topraklarına dahil etmiş. 1917’de Rus ihtilali sırasında Finlandiya nihayet bağımsızlığını kazanmış.
Çok geçmeden, Finlandiya kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenip, ismini tarihe birçok kez yazdırmayı başarmış. 1952’de Dünya Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmış, 1975 ve 1992’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi (AGIK) Helsinki’de toplanmış. Finlandiya 1999’da Avrupa Birliği başkanlığını üstlenmiş.
Finlandiya aslında çoğu insanın pek tanımadığı bir ülke, çünkü ayak altında dolaşmıyor, kendinden çok fazla söz ettirmiyor. Finlandiya deyince insanın aklına ilk soğuk geliyor, daha sonra ren geyikleri ve Noel Baba, saunalar, sarışın güzel kızlar, Eurovision şarkı yarışmalarında garip dille söylenen başarısız şarkılar ve son olarak da, hepimizin sesini uzaktan bile ayırt edebildiğimiz Nokia cep telefonları…
Hepimiz Finlandiya’yı Avrupa’nın kuzeyinde, İskandinav ülkelerinden biri olarak görüyoruz, uzaktan öyle gibi gözükse de, aslında Finlandiya ile Türkiye bir anlamda aynı kaderi paylaşıyor. Biz nasıl Avrupa ile Ortadoğu arasına sıkışmışsak, Finlandiya da Rus ve İskandinav kültürlerinin arasında
kalmış.
Finlandiya’nın Rusya ile 1269 km, Norveç ile 727 km, İsveç ile de 586 km ortak sınırı var. Finlandiya’nın en doğusunda bulunan Joensuu şehri ile İstanbul neredeyse aynı boylamda. Kısacası, Finlandiya Avrupa’dan çok Orta Asya’ya yakın. Zaten Finlandiya çoğu kişi tarafından İskandinav ülkesi olarak değil Baltik ülkesi olarak sınıflandırılıyor. Ülkenin diğer isimlerine gelince: Baltik Kızı, Bataklıklar Ülkesi, Göller Ülkesi …
Finlandiya’nın Kısa Tarihi
Finlilerin ataları, Finlandiya’ya bugünkü Estonya üzerinden gelmişler ve o güne kadar güneyde huzur içinde yaşayan Laponları kuzeye göç etmeye zorlamışlar. 1155’te İsveç kralı Eric tarafından istila edilen ülke tam 650 sene İsveç tarafından yönetilmiş. 1808’de kapı komşusu Rusya, Finlandiya’yı İsveç’ten almış ve kendi topraklarına dahil etmiş. 1917’de Rus ihtilali sırasında Finlandiya nihayet bağımsızlığını kazanmış.
Çok geçmeden, Finlandiya kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenip, ismini tarihe birçok kez yazdırmayı başarmış. 1952’de Dünya Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmış, 1975 ve 1992’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi (AGIK) Helsinki’de toplanmış. Finlandiya 1999’da Avrupa Birliği başkanlığını üstlenmiş.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
ATOM BOMBASI
Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyonun birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.
Savaş tarihinde, nükleer silah ABD tarafından II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde iki kez kullanılmıştır. İlk olay 6 Ağustos 1945 sabahı, Little Boy (küçük çocuk) kod isimli uranyum tipi silahın Japonya'nın Hiroşima kentine atılmasıyla vuku bulmuştur. Üç gün sonra ise Fat Man (Şişman adam) kod isimli plutonyum tipi silah aynı ülkenin Nagazaki kentine atılmıştır. Kullanılan bu silahlar neticesinde çoğu sivil 120.000 kişi yaşamını kaybetmiştir. Bu olaylardan sonra nükleer silah kullanımı üzerindeki tartışmalar hız kazanmıştır.
İki temel nükleer silah türü vardır. İlki, Hiroşima'ya atılan uranyum veya Nagasaki'ye plutonyum bombasındaki gibi uranyumötesi ağır atom çekirdeklerini bölerek enerji elde eden fisyon bombalarıdır. Bu silahlarda uranyum ve plütonyum gibi ağır elementlerin parçalanabilir izotopları, süperkritik kütle denilen belli bir ağırlık limiti üzerinde bir araya getirildiğinde zincirleme reaksiyona girerek çok büyük bir güç üretirler. Hidrojen bombası veya füzyon bombası denen ikinci tipte ise ateşlenen bir fisyon bombası ile hidrojen çekirdekleri birleşmeye (füzyona) zorlanır, bu sayede çok yüksek bir enerji ortaya çıkar. Fisyon bombalarının teorik üst limitleri olsa da, füzyon bombalarının gücünde bir üst limit yoktur. Amerikan Bilim Adamları Federasyonu, 2012 itibarıyla dünyada 4.300'ü kullanıma hazır olmak üzere toplam 17.000 nükleer başlık bulunduğunu tahmin etmektedir.
Fisyon silahlar
Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya çıkarır.
Fisyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir.
Zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesi için, ortamın kritik adı verilen seviyede ya da üstünde olması gerekmektedir. Bunun için de belli miktardaki kütlenin belli bir hacimde olması gereklidir. Bu gereken en az kütleye kritik kütle, hacime de kritik hacim denir. Atom bombalarına kritik kütle sağlanacak miktarda malzeme konur fakat bu malzeme öyle bir dağınık yerleştirilir ki, kritik hacim şartı sağlanamaz ve bu sayede bomba beklerken ya da taşınırken tamamen güvenli bir şekilde durur.
Atom bombasında patlamanın gerçekleşmesi için nükleer malzeme dışında iki ayrı önemli bölüm daha vardır. Bunlardan biri tetiklemeyi yapacak olan fünye diyebileceğimiz parçadır. Genelde dinamit kullanılır. Bombanın patlaması için bu az miktardaki dinamit ilk olarak patlar ve patlamanın etkisi ile dağınık nükleer malzeme bir araya gelerek kritik hacme ulaşır. İkincisi ise nötron kaynağıdır. Artık kritik kütlede ve hacimde olan malzemede zincirleme çekirdek tepkimesini bu nötron kaynağından çıkan nötronlar başlatır ve bundan sonrası kontrolsüz bir biçimde devam eder ve patlama gerçekleşir. 1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin attığı bombalar Japonya'ya çok zarar vermiştir. Termonükleer bombanın bulunmasından sonra atom bombası taktik silahı olmuştur. Nükleer silahların üretimine başlanmasına neden olmuştur. İlk olarak Nazi Almanyasına atılacaktı. Ama savaşta Almanya yenilince Japonya'ya atıldı.
İlk deneyler kamuoyunda gizli bir şekilde yapılmıştır. Bu deneyler 1940'larda Klimorton'da gerçekleşmiştir. Deneylerin yapıldığı bölgeye yakın yerlerdeki kasabalarda daha sonraki yıllarda engelli doğum oranları aşırı bir şekilde artmıştır. Dahası deneylerde yer alan askerlerin ilerde kanser oldukları konusunda bilimsel birçok tıbbi bilgi uzun seneler kamuoyundan saklanmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi adıyla, ilk çalışmalar başladı. 1942 yılında ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde gizlice bir grup ünlü bilim adamı toplandı. Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 3 yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başardılar. Aynı esnada Tennessee eyaletinin Oak Ridge kasabasında gizli bir üs daha kuruldu. Burada da patlayacak zengin malzemenin üretimi çalışmaları başladı.
6 Ağustos 1945 sabahı ilk atom bombası Enola #@!? isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atıldı. 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 'te Nagasaki'ye atıldı.
Nükleer silah, nükleer reaksiyon ve nükleer fisyonun birlikte kullanılmasıyla ya da çok daha kuvvetli bir füzyonla elde edilen yüksek yok etme gücüne sahip silahtır. Genel patlayıcılardan farklı olarak çok daha fazla zarar vermek amaçlı kullanılır. Sadece kullanılan bir silah, tüm bir kenti ya da bir ülkeyi canlı, cansız ne varsa tamamen yok edecek güçtedir.
Savaş tarihinde, nükleer silah ABD tarafından II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde iki kez kullanılmıştır. İlk olay 6 Ağustos 1945 sabahı, Little Boy (küçük çocuk) kod isimli uranyum tipi silahın Japonya'nın Hiroşima kentine atılmasıyla vuku bulmuştur. Üç gün sonra ise Fat Man (Şişman adam) kod isimli plutonyum tipi silah aynı ülkenin Nagazaki kentine atılmıştır. Kullanılan bu silahlar neticesinde çoğu sivil 120.000 kişi yaşamını kaybetmiştir. Bu olaylardan sonra nükleer silah kullanımı üzerindeki tartışmalar hız kazanmıştır.
İki temel nükleer silah türü vardır. İlki, Hiroşima'ya atılan uranyum veya Nagasaki'ye plutonyum bombasındaki gibi uranyumötesi ağır atom çekirdeklerini bölerek enerji elde eden fisyon bombalarıdır. Bu silahlarda uranyum ve plütonyum gibi ağır elementlerin parçalanabilir izotopları, süperkritik kütle denilen belli bir ağırlık limiti üzerinde bir araya getirildiğinde zincirleme reaksiyona girerek çok büyük bir güç üretirler. Hidrojen bombası veya füzyon bombası denen ikinci tipte ise ateşlenen bir fisyon bombası ile hidrojen çekirdekleri birleşmeye (füzyona) zorlanır, bu sayede çok yüksek bir enerji ortaya çıkar. Fisyon bombalarının teorik üst limitleri olsa da, füzyon bombalarının gücünde bir üst limit yoktur. Amerikan Bilim Adamları Federasyonu, 2012 itibarıyla dünyada 4.300'ü kullanıma hazır olmak üzere toplam 17.000 nükleer başlık bulunduğunu tahmin etmektedir.
Fisyon silahlar
Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya çıkarır.
Fisyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir.
Zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesi için, ortamın kritik adı verilen seviyede ya da üstünde olması gerekmektedir. Bunun için de belli miktardaki kütlenin belli bir hacimde olması gereklidir. Bu gereken en az kütleye kritik kütle, hacime de kritik hacim denir. Atom bombalarına kritik kütle sağlanacak miktarda malzeme konur fakat bu malzeme öyle bir dağınık yerleştirilir ki, kritik hacim şartı sağlanamaz ve bu sayede bomba beklerken ya da taşınırken tamamen güvenli bir şekilde durur.
Atom bombasında patlamanın gerçekleşmesi için nükleer malzeme dışında iki ayrı önemli bölüm daha vardır. Bunlardan biri tetiklemeyi yapacak olan fünye diyebileceğimiz parçadır. Genelde dinamit kullanılır. Bombanın patlaması için bu az miktardaki dinamit ilk olarak patlar ve patlamanın etkisi ile dağınık nükleer malzeme bir araya gelerek kritik hacme ulaşır. İkincisi ise nötron kaynağıdır. Artık kritik kütlede ve hacimde olan malzemede zincirleme çekirdek tepkimesini bu nötron kaynağından çıkan nötronlar başlatır ve bundan sonrası kontrolsüz bir biçimde devam eder ve patlama gerçekleşir. 1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin attığı bombalar Japonya'ya çok zarar vermiştir. Termonükleer bombanın bulunmasından sonra atom bombası taktik silahı olmuştur. Nükleer silahların üretimine başlanmasına neden olmuştur. İlk olarak Nazi Almanyasına atılacaktı. Ama savaşta Almanya yenilince Japonya'ya atıldı.
İlk deneyler kamuoyunda gizli bir şekilde yapılmıştır. Bu deneyler 1940'larda Klimorton'da gerçekleşmiştir. Deneylerin yapıldığı bölgeye yakın yerlerdeki kasabalarda daha sonraki yıllarda engelli doğum oranları aşırı bir şekilde artmıştır. Dahası deneylerde yer alan askerlerin ilerde kanser oldukları konusunda bilimsel birçok tıbbi bilgi uzun seneler kamuoyundan saklanmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi adıyla, ilk çalışmalar başladı. 1942 yılında ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde gizlice bir grup ünlü bilim adamı toplandı. Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 3 yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başardılar. Aynı esnada Tennessee eyaletinin Oak Ridge kasabasında gizli bir üs daha kuruldu. Burada da patlayacak zengin malzemenin üretimi çalışmaları başladı.
6 Ağustos 1945 sabahı ilk atom bombası Enola #@!? isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atıldı. 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 'te Nagasaki'ye atıldı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
K.G.B.
Devlet Güvenlik Komitesi, SSCB'nin gizli servisiydi.
KGB 1954 yılında İç İstihbaratın NKVD birimi ve İçişleri Bakanlığının MVD biriminin birleşmesiyle meydana geldi. Merkezi Moskova'daki Lubyanka Meydanı'nında bulunuyordu.
1991 Ağustosundaki ihtilal girişiminde zamanın KGB Başkanı General Vladimir Kryuçkov'un rolü olduğu ispatlanıp General Vadim Bakatim'e verilen emirle KGB 6 Kasım 1991'de resmen kaldırılmıştır. Rusya'da KGB'nin görevini FSB ve SVR üstlenmiştir. Beyaz Rusya'daki gizli servisin adı halen KGB'dir.
KGB'nin organizasyonu
Direktörlükler
KGB Birinci Genel Direktörlük Dış istihbarat
KGB İkinci Genel Direktörlük Karşı-istihbarat,iç politik kontrol
KGB Üçüncü Genel Direktörlük Askerî karşı-istihbarat ve silahlı kuvvetler politik izleme
KGB Dördüncü Direktörlük Ulaşım güvenliği
KGB Beşinci Genel Direktörlük Politik, dini, sanatsal sansür ve iç güvenlik,1989'dan sonra anayasayı koruma, "Z Direktörlüğü
KGB Altıncı Direktörlük Ekonomik karşı-istihbarat ve endüstri güvenliği
KGB Yedinci Direktörlük Sovyet vatandaşları ve yabancıları gözetleme
KGB Sekizinci Genel Direktörlük Ulusal, yabancı, deniz aşırı iletişimleri izleme-yönetme, kriptolojik ekipman, araştırma ve geliştirme
KGB Dokuzuncu Direktörlük Koruma servisi
KGB On Beşinci Genel Direktörlük Hükümet tesisleri güvenliği
KGB On Altıncı Direktörlük SIGINT (sinyal istihbaratı) ve iletişim önleme, Ulusal ve hükümet telefon ve telgraf sistemleri koruma ve izleme
SSCB Sınır Muhafaza Direktörlüğü Sınır güvenliği
Operasyonlar ve Teknoloji Direktörlüğü Kayıt cihazları ve araştırma laboratuvarları, Laboratuvar 12 zehirler ve ilaçlar için
Diğer Birimler
KGB Personel Dairesi
KGB Sekreterliği
KGB Teknik Destek Grubu
KGB Finans Dairesi
KGB Arşivleri
KGB Düzensizleri
KGB Yönetim Dairesi
SBKP Komitesi
KGB Spetsnaz
Alpha
Vympel
Prezidyum için Kremlin Muhafız Gücü
Devlet Güvenlik Komitesi, SSCB'nin gizli servisiydi.
KGB 1954 yılında İç İstihbaratın NKVD birimi ve İçişleri Bakanlığının MVD biriminin birleşmesiyle meydana geldi. Merkezi Moskova'daki Lubyanka Meydanı'nında bulunuyordu.
1991 Ağustosundaki ihtilal girişiminde zamanın KGB Başkanı General Vladimir Kryuçkov'un rolü olduğu ispatlanıp General Vadim Bakatim'e verilen emirle KGB 6 Kasım 1991'de resmen kaldırılmıştır. Rusya'da KGB'nin görevini FSB ve SVR üstlenmiştir. Beyaz Rusya'daki gizli servisin adı halen KGB'dir.
KGB'nin organizasyonu
Direktörlükler
KGB Birinci Genel Direktörlük Dış istihbarat
KGB İkinci Genel Direktörlük Karşı-istihbarat,iç politik kontrol
KGB Üçüncü Genel Direktörlük Askerî karşı-istihbarat ve silahlı kuvvetler politik izleme
KGB Dördüncü Direktörlük Ulaşım güvenliği
KGB Beşinci Genel Direktörlük Politik, dini, sanatsal sansür ve iç güvenlik,1989'dan sonra anayasayı koruma, "Z Direktörlüğü
KGB Altıncı Direktörlük Ekonomik karşı-istihbarat ve endüstri güvenliği
KGB Yedinci Direktörlük Sovyet vatandaşları ve yabancıları gözetleme
KGB Sekizinci Genel Direktörlük Ulusal, yabancı, deniz aşırı iletişimleri izleme-yönetme, kriptolojik ekipman, araştırma ve geliştirme
KGB Dokuzuncu Direktörlük Koruma servisi
KGB On Beşinci Genel Direktörlük Hükümet tesisleri güvenliği
KGB On Altıncı Direktörlük SIGINT (sinyal istihbaratı) ve iletişim önleme, Ulusal ve hükümet telefon ve telgraf sistemleri koruma ve izleme
SSCB Sınır Muhafaza Direktörlüğü Sınır güvenliği
Operasyonlar ve Teknoloji Direktörlüğü Kayıt cihazları ve araştırma laboratuvarları, Laboratuvar 12 zehirler ve ilaçlar için
Diğer Birimler
KGB Personel Dairesi
KGB Sekreterliği
KGB Teknik Destek Grubu
KGB Finans Dairesi
KGB Arşivleri
KGB Düzensizleri
KGB Yönetim Dairesi
SBKP Komitesi
KGB Spetsnaz
Alpha
Vympel
Prezidyum için Kremlin Muhafız Gücü


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
I. Süleyman (6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar), Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesi. Batıda Muhteşem Süleyman, Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve toplamda 13 kere sefere çıkan Süleyman saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir. Süleyman böylece devletin hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan hem de en uzun süre sefer yapan padişahı olmuştur.
I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in vefatının ardından tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika'da imparatorluğun sınırları Cezayir'e kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu. I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı. Zigetvar Muharebesi'nin sonlanmasından yaklaşık bir gün önce, 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti
I. Süleyman (6 Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar), Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve 89. İslam halifesi. Batıda Muhteşem Süleyman, Doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık 46 yıl boyunca padişahlık yapan ve toplamda 13 kere sefere çıkan Süleyman saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde geçirmiştir. Süleyman böylece devletin hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan hem de en uzun süre sefer yapan padişahı olmuştur.
I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in vefatının ardından tahta çıktı. Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529 yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan savaşlar sonrasında Orta Doğu'nun büyük kısmını ele geçirdi. Afrika'da imparatorluğun sınırları Cezayir'e kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet kurmuştu. I. Selim'den 6.557.000 km2 olarak devraldığı Osmanlı İmparatorluğu'nu, padişahlığı döneminde 14.893.000 km2'ye ulaştırdı. Zigetvar Muharebesi'nin sonlanmasından yaklaşık bir gün önce, 6 Eylül 1566 tarihinde hayatını kaybetti ve yerine oğlu II. Selim geçti


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
7 KASIM - TARİHTE BUGÜN
Olaylar
1665 - Günümüzde de yayımlanan en eski İngilizce gazete olan London Gazette yayımlandı.
1917 - Ekim Devrimi: Bolşevikler Rusya'da iktidarı ele geçirdiler.
1917 - I. Dünya Savaşı: İngiliz kuvvetleri Osmanlı Devleti idaresindeki Gazze'yi ele geçirdi.
1929 - New York'ta Modern Sanatlar Müzesi açıldı.
1953 - İstanbul Zeyrek Camii'nde Bizans Dönemi'nden kalma mozaikler bulundu.
1962 - Güney Afrika'da Mandela, ülkeyi yasadışı yollardan terk etmek suçundan 5 yıl hapse mahkûm edildi.
1987 - Tunus devlet başkanı Habib Burgiba görevden alındı.
1991 - Basketbolcu Magic Johnson, HIV testinin pozitif çıkmasının ardından basketbolu bıraktığını açıkladı.
1999 - Yasemin Dalkılıç tüpsüz dalmada dünya rekoru kırdı (68 m).
2000 - George W. Bush ABD başkanı seçildi.
Doğumlar
1867 - Marie Curie, Radyumun kaşifi, hem Nobel Fizik hem Nobel Kimya ödülü sahibi, Polonyalı bilim insanı. (ö. 1934)
1878 - Lise Meitner, ABD'li nükleer fisyonu keşfeden Nobel Kimya Ödülü sahibi kimyacı, fizikçi (ö. 1968)
1879 - Lev Troçki, 1917 Rus devriminin önde gelen isimlerinden (ö. 1940)
1913 - Albert Camus, Fransız yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi. (ö. 1960)
1971 - Kâzım Koyuncu, Laz müzisyen. (ö. 2005)
Ölümler
1600 - Bâki, Divan Edebiyatı şairi (d. 1526)
1913 - Alfred Russel Wallace, İngiliz doğa bilimci, coğrafyacı, antropolog ve biyolog (d. 1823)
1944 - Richard Sorge, Sovyet casusu (d. 1895)
1980 - Steve McQueen, ABD'li sinema oyuncusu (d. 1930)
1990 - Lawrence Durrell, İngiliz yazar (d. 1912)
Olaylar
1665 - Günümüzde de yayımlanan en eski İngilizce gazete olan London Gazette yayımlandı.
1917 - Ekim Devrimi: Bolşevikler Rusya'da iktidarı ele geçirdiler.
1917 - I. Dünya Savaşı: İngiliz kuvvetleri Osmanlı Devleti idaresindeki Gazze'yi ele geçirdi.
1929 - New York'ta Modern Sanatlar Müzesi açıldı.
1953 - İstanbul Zeyrek Camii'nde Bizans Dönemi'nden kalma mozaikler bulundu.
1962 - Güney Afrika'da Mandela, ülkeyi yasadışı yollardan terk etmek suçundan 5 yıl hapse mahkûm edildi.
1987 - Tunus devlet başkanı Habib Burgiba görevden alındı.
1991 - Basketbolcu Magic Johnson, HIV testinin pozitif çıkmasının ardından basketbolu bıraktığını açıkladı.
1999 - Yasemin Dalkılıç tüpsüz dalmada dünya rekoru kırdı (68 m).
2000 - George W. Bush ABD başkanı seçildi.
Doğumlar
1867 - Marie Curie, Radyumun kaşifi, hem Nobel Fizik hem Nobel Kimya ödülü sahibi, Polonyalı bilim insanı. (ö. 1934)
1878 - Lise Meitner, ABD'li nükleer fisyonu keşfeden Nobel Kimya Ödülü sahibi kimyacı, fizikçi (ö. 1968)
1879 - Lev Troçki, 1917 Rus devriminin önde gelen isimlerinden (ö. 1940)
1913 - Albert Camus, Fransız yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi. (ö. 1960)
1971 - Kâzım Koyuncu, Laz müzisyen. (ö. 2005)
Ölümler
1600 - Bâki, Divan Edebiyatı şairi (d. 1526)
1913 - Alfred Russel Wallace, İngiliz doğa bilimci, coğrafyacı, antropolog ve biyolog (d. 1823)
1944 - Richard Sorge, Sovyet casusu (d. 1895)
1980 - Steve McQueen, ABD'li sinema oyuncusu (d. 1930)
1990 - Lawrence Durrell, İngiliz yazar (d. 1912)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
LONDON GAZETTE
London Gazette, Birleşik Krallık'da kayıtlardaki resmî gazetelerden biridir. İngiltere'de basılmakta olan en eski sürekli basım yapmış gazetedir. İlk sayısı 7 Kasım 1665'de piyasaya sürülmüş olan gazete bugün sadece genel haberler hakkında yazmaktadır ve ülke genelinden yaygın değildir.
Kraliyet ailesi 1665 yılında Londra'da baş gösteren hıyarcıklı veba hastalığı nedeniyle Oxford'a yerleşmiş olduğundan, gazete ilk çıkış tarihi olan 7 Kasım 1665'de Oxford Gazette adı ile çıkmıştır. Fakat daha sonra hastalığın geçmesi ile Saray'ın tekrar Londra'ya dönmesi üzerine Gazete de buraya taşınmış ve adı Londra Gazette olarak değişmiştir.
London Gazette, Birleşik Krallık'da kayıtlardaki resmî gazetelerden biridir. İngiltere'de basılmakta olan en eski sürekli basım yapmış gazetedir. İlk sayısı 7 Kasım 1665'de piyasaya sürülmüş olan gazete bugün sadece genel haberler hakkında yazmaktadır ve ülke genelinden yaygın değildir.
Kraliyet ailesi 1665 yılında Londra'da baş gösteren hıyarcıklı veba hastalığı nedeniyle Oxford'a yerleşmiş olduğundan, gazete ilk çıkış tarihi olan 7 Kasım 1665'de Oxford Gazette adı ile çıkmıştır. Fakat daha sonra hastalığın geçmesi ile Saray'ın tekrar Londra'ya dönmesi üzerine Gazete de buraya taşınmış ve adı Londra Gazette olarak değişmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
EKİM DEVRİMİ
Çarlık Rusyası'nda Gregoryen takvimine göre 25 Ekim 1917'de, (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917) Petrograd'daki Kışlık Saray'ın Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin eline geçmesiyle başlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan olaylar dizisidir.
Bolşevik İhtilali, sosyalist devrimin Rusya'daki gerçekleşme biçimidir. Lenin, 1903 Roma Kongresi'nde düşüncelerini ifade eder. Büyük bir taraftar grubu tarafından desteklenir. Bu gruba, çoğunluğu ifade eden bolşevik adı verilir. 1905 yılında sosyal adaletsizlik artar, işçi sınıfı ve köylülük ayaklanır. Çarlık Rusyası'na karşı yapılan ilk girişim başarı kazanamaz. 1917 Ekim Devrimi, sınıfsız yaşamı hemen ortaya çıkaramaz. 1922-1928 yıllarında 5 yıllık kalkınma hamlelerinde devletçilik politikası uygulanır. Eğitim ve sağlık eşit olarak herkesin yararlanabildiği ve parasız hale getirilir. Büyük toprak ağalarının elinden toprakları alınır. Sermaye sahipleri bolşeviklere karşı çıkar, ama başarılı olamazlar.
Rusya'daki 1905 ve 1917 Şubat devrimleri kendiliğinden devrimler iken Ekim Devrimi bir parti tarafından planlanıp örgütlendi.
Bolşevik Parti Şubat devrimi ile açık/legal bir partiye dönüştü ama bu durum ancak beş ay sürebildi (Şubat’tan Temmuz’a). 7 Temmuz’da tekrar gizliliğe geçti.
1917 Ekiim Devrimi’ne götüren süreç (Nisan’dan Ekim’e) en önemli gelişmeler ekseninde şöyle toparlanabilir:
20-21 Nisan krizi (Geçici Hükümet’in savaşı sürdürme siyasetine karşı iç savaşın başlangıcı olmaya çok yaklaşan bir kendiliğinden patlama),
10/18 Haziran (Bolşeviklerin çağırdığı gösteri yasaklandı ama bunu Bolşevik sloganların egemen olduğu 18 Haziran gösterisi izledi),
3-4 Temmuz krizi (iç savaşın başlangıı olabilecek bir diğer kendiliğinden patlama. Lenin ayaklanmanın zaferi için bu tarihte gerekli nesnel koşulların olmadığını düşünüyor, ayaklanma sorununda Marksizm ile Blankizm’i ayıran noktalara işaret ederek ayaklanmanın zaferi için gerekli koşulları sıralıyordu. Bu tarihte işçi sınıfı henüz Bolşevikleri izlemiyordu, yani Petrograd ve Moskova sovyetlerinde henüz çoğunluk değillerdi);
3-4 Temmuz’daki bu kendiliğinden patlamanın ardından 5-6 Temmuz karşı-devriminin patlaması, ordunun patlamayı ezmesi ve Geçici Hükümet’in Bolşevik Parti’ye saldırıya geçmesi, 7 Temmuz’da ikili iktidar durumunun son bularak tüm iktidarın tamamen burjuvaziye geçişi, Geçici Hükümet’in karşı-devrimcileşmesi, barışçıl devrim olasılığının kalkması ve aynı gün Lenin’in tutuklanması için emir çıkarılması;
6. Kongrede (Temmuz Günleri) Troçki ve grubunun Bolşevik Parti’ye katılması (Stalin’e ve BPT’ne göre partiye içten ele geçirmekti amaçları) ve bu kongrede sosyalist devrim için silahlı ayaklanma hazırlığının eksende oluşu;
12-15 Ağustosta Genel Kurmay Başkanı General Kornilov’un komünistlerin ezilmesi ve sovyetlerin dağıtılması direktifi ve Bolşeviklere karşı saldırı, terörün giderek tırmanışı, Kornilov’un bir “askeri diktatörlük” kurmak amacıyla bir darbe girişimi yapma planı, ama Başbakan Krenski’nin (Kerenski Hükümeti/Geçici Hükümet) son anda buna onay vermeyişi, buna rağmen Kornilov’un sovyetleri dağıtmak üzere Petrograd’a asker yollaması (25 Ağustos), Bolşeviklerin sovyetlere Petrograd’ı Kornilov’a karşı savunmak üzere direnme çağrısı yapması ve Kornilov’un isyan ve darbe girişiminin sonunda bastırılışı (31 Ağustos), bu olayla birlikte devrimin yeni bir aşamaya girmesi;
Temmuz’dan sonraki Krenski rejimini Lenin’in bazen “askeri diktatörlük”, bazen “Bonapartizm” olarak tanımlaması, 31 Ağustostan itibaren Bolşeviklerin Petrograd ve Moskova sovyetlerinde çoğunluk haline gelişi (Lenin bu iki kentte iktidarı almak Rusya’da iktidarı almak ve korumak için yeterlidir der) ve her ikisinin de yönetimini almaları, böylece ayaklanmanın zaferi için esaslı koşulun hazır hale gelişi;
7 Ekim’de Lenin’in gizlice Finlandiya’dan Petrograd’a gelişi ve 10 Ekim Bolşevik MK toplantısında yakın bir tarihte silahlı ayaklanma önermesi (Kamanev ve Zinovyev bu karara katılmayışları ve bunu 18 Ekim’de ülkeye ifşa etmeleri);
24 Ekim sabahı (6 Kasım) bizzat Lenin’in yönetiminde ayaklanmanın başlaması ve zafer kazanması, 25/26 Ekim’de Lenin’in başkanlığında sovyet hükümetinin kurulması ve bu tarihten Şubat-Mart 1918’e kadarki süre içinde (4-5 ayda) sovyet iktidarının hızla tüm Rusya’ya yayılması.
Lenin yoldaşı Troçki'yi dışişleri bakanlığına atadı ve Troçki Sovyetler Birliği'ni 1. Dünya Savaşı'ndan çeken Brest-Litovsk antlaşmasını imzaladı. Milli mücadele içinde olan Türkiye ile de sıcak ilişkiler kuruldu. Bolşevik devriminden sonra iç karışıklıklar içinde bulunan Rusya'da 1917-1922 arasında İç Savaş yaşandı. Bu savaş milyonlarca insanın ölümüne neden oldu ve Bolşevik iktidarı için idamlardan da çekinilmedi. Devrim öncesinde Bize Fransız Devrimi'ndeki gibi kesin bir terör dönemi lazım. diyen Lenin İdamlar olmadan nasıl bir devrim yapabilirsiniz? diyerek görüşünün arkasında durdu.
Leninizm'in en önemli özelliği dışardan bilinç taşımayı birincil öncelik saymasıydı. Marks'a göre proleterya sınıf bilincine kendisi ulaşacaktı ve sonunda devrimi yapacaktı. Lenin ise Sosyalizm için insanların bilinçlenmesini beklersek en az beş yüz yıl beklememiz gerekir. dedi ve proleteryaya bilinç taşınması gerektiğine hükmetti. Sonunda darbe ile de hedefine ulaştı.
1924'te Lenin hastalandı ve öldü. İktidarda olan tek parti- Sovyetler Birliği Komünist Partisi idi. Sorun ise onun başına kimin geçeceği idi. İç savaş döneminde ılımlaşan ve Josef Stalin'le yakınlık kuran Lenin ölmeden önce Stalin'in devrimin korunması için tehlikeli biri olduğunu ve iktidarın sol Bolşeviklere verilmesi gerektiğini söyledi ancak bu görüşler dikkate alınmadı. İç savaş döneminde Kızıl Ordu'nun komutasını üstlenen Troçki başlarda Stalin'i desteklese de Stalin'in Lenin döneminde başlatılan NEP-Yeni Ekonomik Politika'dan çıkılması gerektiğini savunması bardağı taşırdı ve Troçki muhalefete geçti. Stalin de 1928'e kadar Troçki'nin elindeki bütün yetkileri aldı ve onu sürgüne gönderdi.
Çarlık Rusyası'nda Gregoryen takvimine göre 25 Ekim 1917'de, (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917) Petrograd'daki Kışlık Saray'ın Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin eline geçmesiyle başlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan olaylar dizisidir.
Bolşevik İhtilali, sosyalist devrimin Rusya'daki gerçekleşme biçimidir. Lenin, 1903 Roma Kongresi'nde düşüncelerini ifade eder. Büyük bir taraftar grubu tarafından desteklenir. Bu gruba, çoğunluğu ifade eden bolşevik adı verilir. 1905 yılında sosyal adaletsizlik artar, işçi sınıfı ve köylülük ayaklanır. Çarlık Rusyası'na karşı yapılan ilk girişim başarı kazanamaz. 1917 Ekim Devrimi, sınıfsız yaşamı hemen ortaya çıkaramaz. 1922-1928 yıllarında 5 yıllık kalkınma hamlelerinde devletçilik politikası uygulanır. Eğitim ve sağlık eşit olarak herkesin yararlanabildiği ve parasız hale getirilir. Büyük toprak ağalarının elinden toprakları alınır. Sermaye sahipleri bolşeviklere karşı çıkar, ama başarılı olamazlar.
Rusya'daki 1905 ve 1917 Şubat devrimleri kendiliğinden devrimler iken Ekim Devrimi bir parti tarafından planlanıp örgütlendi.
Bolşevik Parti Şubat devrimi ile açık/legal bir partiye dönüştü ama bu durum ancak beş ay sürebildi (Şubat’tan Temmuz’a). 7 Temmuz’da tekrar gizliliğe geçti.
1917 Ekiim Devrimi’ne götüren süreç (Nisan’dan Ekim’e) en önemli gelişmeler ekseninde şöyle toparlanabilir:
20-21 Nisan krizi (Geçici Hükümet’in savaşı sürdürme siyasetine karşı iç savaşın başlangıcı olmaya çok yaklaşan bir kendiliğinden patlama),
10/18 Haziran (Bolşeviklerin çağırdığı gösteri yasaklandı ama bunu Bolşevik sloganların egemen olduğu 18 Haziran gösterisi izledi),
3-4 Temmuz krizi (iç savaşın başlangıı olabilecek bir diğer kendiliğinden patlama. Lenin ayaklanmanın zaferi için bu tarihte gerekli nesnel koşulların olmadığını düşünüyor, ayaklanma sorununda Marksizm ile Blankizm’i ayıran noktalara işaret ederek ayaklanmanın zaferi için gerekli koşulları sıralıyordu. Bu tarihte işçi sınıfı henüz Bolşevikleri izlemiyordu, yani Petrograd ve Moskova sovyetlerinde henüz çoğunluk değillerdi);
3-4 Temmuz’daki bu kendiliğinden patlamanın ardından 5-6 Temmuz karşı-devriminin patlaması, ordunun patlamayı ezmesi ve Geçici Hükümet’in Bolşevik Parti’ye saldırıya geçmesi, 7 Temmuz’da ikili iktidar durumunun son bularak tüm iktidarın tamamen burjuvaziye geçişi, Geçici Hükümet’in karşı-devrimcileşmesi, barışçıl devrim olasılığının kalkması ve aynı gün Lenin’in tutuklanması için emir çıkarılması;
6. Kongrede (Temmuz Günleri) Troçki ve grubunun Bolşevik Parti’ye katılması (Stalin’e ve BPT’ne göre partiye içten ele geçirmekti amaçları) ve bu kongrede sosyalist devrim için silahlı ayaklanma hazırlığının eksende oluşu;
12-15 Ağustosta Genel Kurmay Başkanı General Kornilov’un komünistlerin ezilmesi ve sovyetlerin dağıtılması direktifi ve Bolşeviklere karşı saldırı, terörün giderek tırmanışı, Kornilov’un bir “askeri diktatörlük” kurmak amacıyla bir darbe girişimi yapma planı, ama Başbakan Krenski’nin (Kerenski Hükümeti/Geçici Hükümet) son anda buna onay vermeyişi, buna rağmen Kornilov’un sovyetleri dağıtmak üzere Petrograd’a asker yollaması (25 Ağustos), Bolşeviklerin sovyetlere Petrograd’ı Kornilov’a karşı savunmak üzere direnme çağrısı yapması ve Kornilov’un isyan ve darbe girişiminin sonunda bastırılışı (31 Ağustos), bu olayla birlikte devrimin yeni bir aşamaya girmesi;
Temmuz’dan sonraki Krenski rejimini Lenin’in bazen “askeri diktatörlük”, bazen “Bonapartizm” olarak tanımlaması, 31 Ağustostan itibaren Bolşeviklerin Petrograd ve Moskova sovyetlerinde çoğunluk haline gelişi (Lenin bu iki kentte iktidarı almak Rusya’da iktidarı almak ve korumak için yeterlidir der) ve her ikisinin de yönetimini almaları, böylece ayaklanmanın zaferi için esaslı koşulun hazır hale gelişi;
7 Ekim’de Lenin’in gizlice Finlandiya’dan Petrograd’a gelişi ve 10 Ekim Bolşevik MK toplantısında yakın bir tarihte silahlı ayaklanma önermesi (Kamanev ve Zinovyev bu karara katılmayışları ve bunu 18 Ekim’de ülkeye ifşa etmeleri);
24 Ekim sabahı (6 Kasım) bizzat Lenin’in yönetiminde ayaklanmanın başlaması ve zafer kazanması, 25/26 Ekim’de Lenin’in başkanlığında sovyet hükümetinin kurulması ve bu tarihten Şubat-Mart 1918’e kadarki süre içinde (4-5 ayda) sovyet iktidarının hızla tüm Rusya’ya yayılması.
Lenin yoldaşı Troçki'yi dışişleri bakanlığına atadı ve Troçki Sovyetler Birliği'ni 1. Dünya Savaşı'ndan çeken Brest-Litovsk antlaşmasını imzaladı. Milli mücadele içinde olan Türkiye ile de sıcak ilişkiler kuruldu. Bolşevik devriminden sonra iç karışıklıklar içinde bulunan Rusya'da 1917-1922 arasında İç Savaş yaşandı. Bu savaş milyonlarca insanın ölümüne neden oldu ve Bolşevik iktidarı için idamlardan da çekinilmedi. Devrim öncesinde Bize Fransız Devrimi'ndeki gibi kesin bir terör dönemi lazım. diyen Lenin İdamlar olmadan nasıl bir devrim yapabilirsiniz? diyerek görüşünün arkasında durdu.
Leninizm'in en önemli özelliği dışardan bilinç taşımayı birincil öncelik saymasıydı. Marks'a göre proleterya sınıf bilincine kendisi ulaşacaktı ve sonunda devrimi yapacaktı. Lenin ise Sosyalizm için insanların bilinçlenmesini beklersek en az beş yüz yıl beklememiz gerekir. dedi ve proleteryaya bilinç taşınması gerektiğine hükmetti. Sonunda darbe ile de hedefine ulaştı.
1924'te Lenin hastalandı ve öldü. İktidarda olan tek parti- Sovyetler Birliği Komünist Partisi idi. Sorun ise onun başına kimin geçeceği idi. İç savaş döneminde ılımlaşan ve Josef Stalin'le yakınlık kuran Lenin ölmeden önce Stalin'in devrimin korunması için tehlikeli biri olduğunu ve iktidarın sol Bolşeviklere verilmesi gerektiğini söyledi ancak bu görüşler dikkate alınmadı. İç savaş döneminde Kızıl Ordu'nun komutasını üstlenen Troçki başlarda Stalin'i desteklese de Stalin'in Lenin döneminde başlatılan NEP-Yeni Ekonomik Politika'dan çıkılması gerektiğini savunması bardağı taşırdı ve Troçki muhalefete geçti. Stalin de 1928'e kadar Troçki'nin elindeki bütün yetkileri aldı ve onu sürgüne gönderdi.


[right]Arif YAMAN[/right]