KIRIM SAVAŞI
Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti içinde gerektiği ilgiyi görmese de Avrupa'da ses getirdi. Bu sıralarda, Tuna boylarında ilerlemeye başlayan Rusya, Osmanlı topraklarına son vermek ve bu toprakları Avrupalı devletler arasında pay etmek istiyordu. Ayrıca Rusya, Osmanlı Ortodokslarının haklarının kendisine bırakılmasını da istiyordu. Ancak Rusya'nın hesabı tutmadı. İngiltere ve Fransa bu planı kabul etmeyerek, Rus saldırısı karşısında Osmanlı Devleti'nden taraf oldular.
Ruslar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerinden destek alan Osmanlı kuvvetleri karşısında yenilgiye uğradılar ve Sivastopol ele geçirildi (1855). Osmanlı Devleti karşısında uğradığı yenilgiler yüzünden intihar eden Rus Çarı Birinci Nicolay'ın yerine tahta geçen Çar İkinci Alexander, barış istemek zorunda kaldı. 1856 yılında yapılan Paris Antlaşmasına göre; Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak, toprakları Avrupa devletlerinin kefaleti altında olacaktı. Karadeniz'de her iki tarafın da savaş gemileri bulundurulmayacaktı. Taraflar aldıkları yerleri birbirlerine geri vereceklerdi
Kırım Savaşı, 1853-1856 yılları arasındaki Osmanlı-Rus Savaşıdır. İngiltere, Fransa ve Piyemote-Sardinya'nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerin zaferiyle bitmiştir.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
İNGİLTERE NİN KIBRIS I İLHAKI
19. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına ve dağılmasına yönelik içeriden ve dışarıdan yapılan yıkıcı faaliyetler ile geçmiştir.Bu yıkıcı faaliyetlerin en önemlilerinden biri de 93 Harbi'dir. 1877-1878 Rus Harbi de denilen bu savaş sonucunda Rus askerlerinin İstanbul-Yeşilköy'e kadar gelmeleri,topraklarında menfaati olan İngiltere'yi harekete geçirmiştir. Akdeniz'de ekonomik menfaatleri olan İngiltere, Hindistan'a giden en kısa yol olan Süveyş Kanalı'nı ve Doğu Akdeniz'i kontrol etmek için Kıbrıs'ı ele geçirmek gerektiğine inanıyordu.Çünkü İngiltere için Kıbrıs, Atlantik Okyanusundan Hint Okyanusuna kadar uzanan bu deniz yolu üzerinde, Cebelitarık ve Malta'dan sonra Akdeniz’deki üçüncü bir iskele ve üs durumundaydı. Hindistan yolunu ekonomik, siyasî ve askerî denetim altına almak açısından Kıbrıs İngiltere için önemli bir kaleydi.
İngiltere'nin Asya'daki en önemli rakibi olan Rusya'nın, 93 Harbi neticesinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile Osmanlı üzerinde elde ettiği haklar, iki büyük güç arasındaki dengeyi bozacak nitelikteydi.Bunun üzerine İngiltere, Rusya'nın Ayastefanos Antlaşması ile elde ettiği etkinliği azaltmak üzere siyasî ve askerî girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Bu girişimlerin sonucunda Ayastefanos Antlaşmasının tadili maksadıyla uluslararası bir kongrenin, Berlin Kongresinin toplanmasına karar verilmiştir.
Yeşilköy'e kadar ilerlemiş olan Rus kuvvetlerinden, İngiltere Hükûmeti çıkarları açısından tedirgin olmuştur. Rusların Anadolu içlerine doğudan da saldırması ihtimalini gündeme getiren İngiltere; Kars, Ardahan ve Batum’u işgal eden Rusların, Anadolu’daki gayrimüslimleri ve Suriye-Irak bölgesindeki ahaliyi Osmanlı Devletine karşı kışkırtabileceğini belirtmiştir. Böyle bir durumun Osmanlı Devleti’nin sonu olacağını İngiltere Hükûmeti Osmanlı Devletine tebliğle bildirmiştir. Bu durum karşısında çözümün Türk-İngiliz ittifakı olduğunu belirten İngilizler, bunun karşılığında Osmanlı Hükûmetinden iki talepte bulunmuştur.
İngilizlerin birinci talebi Asya’da bulunan Hıristiyan ve sair tebaanın hâlini ıslah için Osmanlının teminat vermesidir. İkinci talep ise, İngiltere’nin Rusları işgal ettikleri yerlerden çıkarmak ve Osmanlı topraklarını tecavüzden korumak taahhüdünü yerine getirebilmesi amacıyla İngiltere’ye, Suriye veya Anadolu sahillerine yakın bir yerin verilmesidir.
İngiltere bu yerin Kıbrıs adası olduğunu Osmanlı Hükûmetine verdiği tebliğde belirtmiştir. Tebliğde; Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine ait olacağını, vermekte olduğu vergiyi Osmanlı Hazinesine ödemeye devam edeceği, sadece askerî ve stratejik mülahazalarla İngiltere tarafından kullanılacağı belirtilmiştir. Rusların işgal ettikleri yerlerden çekildikleri vakit İngiltere’nin de Kıbrıs’tan çekileceği taahhüt edilmiştir. Tebliği Sultan II. Abdülhamit’e ileten İngiliz elçisi Hariciye Nazırının itirazı üzerine, “Eğer Osmanlı Hükûmeti bu antlaşmayı kabul etmezse kongrede (Berlin Kongresi) barış şartlarını değiştirmeye İngiliz murahhısları çalışmayacak ve İngiliz Devleti donanması kuvvetiyle cebren Kıbrıs’ı işgal edecektir” demiştir. Bu durum üzerine Padişah II. Abdülhamit, “Hukuku şahaneme asla halel gelmemek şartı ile muahedenameyi tasdik ederim” notunu metne yazarak, muahedeyi tasdik etmiştir. Bu durum tahlil edilirken, Rus kuvvetlerinin Yeşilköy’e kadar geldikleri ve ani bir baskınla İstanbul’un tamamını ele geçirebilme ihtimalleri göz ardı edilmemelidir.
Ancak durum Osmanlı Devleti'nin I.Dünya Savaşına girmesiyle değişti.Savaşın başlamasını müteakip 5 Kasım 1914 günü, İngiltere Bakanlar Kurulu, hem Osmanlı Devletine resmen savaş ilânı hem de Kıbrıs' ı ilhak kararı almıştır.
Kabine toplantısında alınan kararda Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında başlayan savaş nedeniyle 1878 Antlaşmasının geçerliliği kalmadığı belirtilmekte ve şöyle denilmektedir: “Yukarıda belirtilen tarihten itibaren Kıbrıs adası ilhak edilecek ve Majestelerinin mülkünün bir parçası haline gelecektir. Bu kararnâme, 1914 Kabinesinin Kıbrıs'ı ilhak kararı adını taşıyacaktır."Bu karar tek taraflı idi ve 1878 Antlaşmasına ve uluslararası hukuka aykırı, yasa dışı bir karardı. 1914 ilhakı ile beliren bu yeni durum karşısında İngiliz uyruğu (tebaası) olmak istemeyen bir kısım Türk, Kıbrıs'tan ayrılarak Anavatan Türkiye'ye göç etmiştir. Böylece 1878'de başlayan nüfus dengesindeki bozulma 1914'te daha büyük göçlerle devam etmiştir.
Kaynak:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi / Yavuz GÜLER /Gazi Üniversitesi
19. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına ve dağılmasına yönelik içeriden ve dışarıdan yapılan yıkıcı faaliyetler ile geçmiştir.Bu yıkıcı faaliyetlerin en önemlilerinden biri de 93 Harbi'dir. 1877-1878 Rus Harbi de denilen bu savaş sonucunda Rus askerlerinin İstanbul-Yeşilköy'e kadar gelmeleri,topraklarında menfaati olan İngiltere'yi harekete geçirmiştir. Akdeniz'de ekonomik menfaatleri olan İngiltere, Hindistan'a giden en kısa yol olan Süveyş Kanalı'nı ve Doğu Akdeniz'i kontrol etmek için Kıbrıs'ı ele geçirmek gerektiğine inanıyordu.Çünkü İngiltere için Kıbrıs, Atlantik Okyanusundan Hint Okyanusuna kadar uzanan bu deniz yolu üzerinde, Cebelitarık ve Malta'dan sonra Akdeniz’deki üçüncü bir iskele ve üs durumundaydı. Hindistan yolunu ekonomik, siyasî ve askerî denetim altına almak açısından Kıbrıs İngiltere için önemli bir kaleydi.
İngiltere'nin Asya'daki en önemli rakibi olan Rusya'nın, 93 Harbi neticesinde imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile Osmanlı üzerinde elde ettiği haklar, iki büyük güç arasındaki dengeyi bozacak nitelikteydi.Bunun üzerine İngiltere, Rusya'nın Ayastefanos Antlaşması ile elde ettiği etkinliği azaltmak üzere siyasî ve askerî girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Bu girişimlerin sonucunda Ayastefanos Antlaşmasının tadili maksadıyla uluslararası bir kongrenin, Berlin Kongresinin toplanmasına karar verilmiştir.
Yeşilköy'e kadar ilerlemiş olan Rus kuvvetlerinden, İngiltere Hükûmeti çıkarları açısından tedirgin olmuştur. Rusların Anadolu içlerine doğudan da saldırması ihtimalini gündeme getiren İngiltere; Kars, Ardahan ve Batum’u işgal eden Rusların, Anadolu’daki gayrimüslimleri ve Suriye-Irak bölgesindeki ahaliyi Osmanlı Devletine karşı kışkırtabileceğini belirtmiştir. Böyle bir durumun Osmanlı Devleti’nin sonu olacağını İngiltere Hükûmeti Osmanlı Devletine tebliğle bildirmiştir. Bu durum karşısında çözümün Türk-İngiliz ittifakı olduğunu belirten İngilizler, bunun karşılığında Osmanlı Hükûmetinden iki talepte bulunmuştur.
İngilizlerin birinci talebi Asya’da bulunan Hıristiyan ve sair tebaanın hâlini ıslah için Osmanlının teminat vermesidir. İkinci talep ise, İngiltere’nin Rusları işgal ettikleri yerlerden çıkarmak ve Osmanlı topraklarını tecavüzden korumak taahhüdünü yerine getirebilmesi amacıyla İngiltere’ye, Suriye veya Anadolu sahillerine yakın bir yerin verilmesidir.
İngiltere bu yerin Kıbrıs adası olduğunu Osmanlı Hükûmetine verdiği tebliğde belirtmiştir. Tebliğde; Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine ait olacağını, vermekte olduğu vergiyi Osmanlı Hazinesine ödemeye devam edeceği, sadece askerî ve stratejik mülahazalarla İngiltere tarafından kullanılacağı belirtilmiştir. Rusların işgal ettikleri yerlerden çekildikleri vakit İngiltere’nin de Kıbrıs’tan çekileceği taahhüt edilmiştir. Tebliği Sultan II. Abdülhamit’e ileten İngiliz elçisi Hariciye Nazırının itirazı üzerine, “Eğer Osmanlı Hükûmeti bu antlaşmayı kabul etmezse kongrede (Berlin Kongresi) barış şartlarını değiştirmeye İngiliz murahhısları çalışmayacak ve İngiliz Devleti donanması kuvvetiyle cebren Kıbrıs’ı işgal edecektir” demiştir. Bu durum üzerine Padişah II. Abdülhamit, “Hukuku şahaneme asla halel gelmemek şartı ile muahedenameyi tasdik ederim” notunu metne yazarak, muahedeyi tasdik etmiştir. Bu durum tahlil edilirken, Rus kuvvetlerinin Yeşilköy’e kadar geldikleri ve ani bir baskınla İstanbul’un tamamını ele geçirebilme ihtimalleri göz ardı edilmemelidir.
Ancak durum Osmanlı Devleti'nin I.Dünya Savaşına girmesiyle değişti.Savaşın başlamasını müteakip 5 Kasım 1914 günü, İngiltere Bakanlar Kurulu, hem Osmanlı Devletine resmen savaş ilânı hem de Kıbrıs' ı ilhak kararı almıştır.
Kabine toplantısında alınan kararda Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında başlayan savaş nedeniyle 1878 Antlaşmasının geçerliliği kalmadığı belirtilmekte ve şöyle denilmektedir: “Yukarıda belirtilen tarihten itibaren Kıbrıs adası ilhak edilecek ve Majestelerinin mülkünün bir parçası haline gelecektir. Bu kararnâme, 1914 Kabinesinin Kıbrıs'ı ilhak kararı adını taşıyacaktır."Bu karar tek taraflı idi ve 1878 Antlaşmasına ve uluslararası hukuka aykırı, yasa dışı bir karardı. 1914 ilhakı ile beliren bu yeni durum karşısında İngiliz uyruğu (tebaası) olmak istemeyen bir kısım Türk, Kıbrıs'tan ayrılarak Anavatan Türkiye'ye göç etmiştir. Böylece 1878'de başlayan nüfus dengesindeki bozulma 1914'te daha büyük göçlerle devam etmiştir.
Kaynak:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kuruluşuna Kadar Kıbrıs Meselesi / Yavuz GÜLER /Gazi Üniversitesi


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Küçük İmparator PUYİ
Puyi (tam adı Aisin-Gioro Puyi 愛新覺羅•溥儀/爱新觉罗·溥仪; d. 7 Şubat 1906 - ö. 17 Ekim 1967), (Wade-Giles: Pu-i), yıl adı Xuantong (Wade-Giles: Hsuan-tung), Qing hanedanı (Mançu) hanedanının son imparatoru ve Mançukuo'nun ilk ve son imparatoru.
Qin Hadedanı dönemi
Amcası Guangxu'nun ölümü (14 Kasım 1908) üzerine üç yaşında tahta çıkarıldı, 1911 Devrimi'nin ardından 12 Şubat 1912'de tahttan indirildi. Bununla birlikte Pekin'de sarayda yaşamını sürdürmesine izin verildi ve Henry adını aldı.
Mançukuo dönemi
1924'te gizlice Pekin'den ayrılarak Tianjin'deki Japon kolonisine yerleşti. Japonlarca 9 Mart 1932'de devlet başkanı ilan edildi ve 1934'te de Gangde adıyla Mançokuo (Büyük Mançurya İmparatorluğu)'nun imparatorluğuna getirildi. II. Dünya Savaşı'nın sonunda Ağustos 1945'te Ruslara tutsak düştü.
Sıradan vatandaşlığı
1950'de savaş suçlusu olarak yargılanmak üzere Çin'e iade edildi. 1959'da bağışlandıktan sonra Pekin'de bir botanik bahçesinin makine onarım atölyesinde çalıştı.
"Son İmparator" filmi
Bernardo Bertolucci'nin From Emperor to Citizen (1964-1965; Son İmparator, 1988) adlı otobiyografisinden hareket ederek çektiği The Last Emperor (Son İmparator) filmi 1988'de, en iyi film ve en iyi yönetmen dalları içinde olmak üzere 9 Oscar kazanmıştır.
Puyi (tam adı Aisin-Gioro Puyi 愛新覺羅•溥儀/爱新觉罗·溥仪; d. 7 Şubat 1906 - ö. 17 Ekim 1967), (Wade-Giles: Pu-i), yıl adı Xuantong (Wade-Giles: Hsuan-tung), Qing hanedanı (Mançu) hanedanının son imparatoru ve Mançukuo'nun ilk ve son imparatoru.
Qin Hadedanı dönemi
Amcası Guangxu'nun ölümü (14 Kasım 1908) üzerine üç yaşında tahta çıkarıldı, 1911 Devrimi'nin ardından 12 Şubat 1912'de tahttan indirildi. Bununla birlikte Pekin'de sarayda yaşamını sürdürmesine izin verildi ve Henry adını aldı.
Mançukuo dönemi
1924'te gizlice Pekin'den ayrılarak Tianjin'deki Japon kolonisine yerleşti. Japonlarca 9 Mart 1932'de devlet başkanı ilan edildi ve 1934'te de Gangde adıyla Mançokuo (Büyük Mançurya İmparatorluğu)'nun imparatorluğuna getirildi. II. Dünya Savaşı'nın sonunda Ağustos 1945'te Ruslara tutsak düştü.
Sıradan vatandaşlığı
1950'de savaş suçlusu olarak yargılanmak üzere Çin'e iade edildi. 1959'da bağışlandıktan sonra Pekin'de bir botanik bahçesinin makine onarım atölyesinde çalıştı.
"Son İmparator" filmi
Bernardo Bertolucci'nin From Emperor to Citizen (1964-1965; Son İmparator, 1988) adlı otobiyografisinden hareket ederek çektiği The Last Emperor (Son İmparator) filmi 1988'de, en iyi film ve en iyi yönetmen dalları içinde olmak üzere 9 Oscar kazanmıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
İLK TELEVİZYON REKLAMI
Televizyonun icat oluşuyla gündelik hayatın vazgeçilmezi haline gelişi arasındaki yıllarda, insanlık bu yeni ‘oyuncağıyla’ o kadar çok deneysel çalışmaya girişti ki, bunların arasında 1941 tarihli ilk TV reklamını atlamamız beklenemez. Reklamın sahibi ise ilk radyo reklamını da 1926 yılında veren, 1875 yılında kurulan lüks saat markası Bulova.
Sabit kamerayla siyah beyaz olarak çekilmiş bu vintage çalışma, Amerika’nın tüm eyaletlerini gösteren bir harita üzerine yerleştirilmiş bir Bulova saatini gösteriyor. Kullanılan slogan ise dokuz farklı saat diliminin geçerli olduğu ülkeyi zaman konusunda birleştiren marka imajını vurgulamak istercesine ‘America runs on Bulova time’ olarak seçilmiş.
Reklam filminin milyonlarca seyirciyle buluştuğu iddiasındaki marka yetkililerini tarihsel gerçekler çok desteklemese de, yetkililer reklamın yapılış amacını pazarlamada bir çığır açmak şeklinde açıklamışlardı. Geriye dönüp bakıldığında da bu iddialarında haksız sayılmazlar.
Televizyonun icat oluşuyla gündelik hayatın vazgeçilmezi haline gelişi arasındaki yıllarda, insanlık bu yeni ‘oyuncağıyla’ o kadar çok deneysel çalışmaya girişti ki, bunların arasında 1941 tarihli ilk TV reklamını atlamamız beklenemez. Reklamın sahibi ise ilk radyo reklamını da 1926 yılında veren, 1875 yılında kurulan lüks saat markası Bulova.
Sabit kamerayla siyah beyaz olarak çekilmiş bu vintage çalışma, Amerika’nın tüm eyaletlerini gösteren bir harita üzerine yerleştirilmiş bir Bulova saatini gösteriyor. Kullanılan slogan ise dokuz farklı saat diliminin geçerli olduğu ülkeyi zaman konusunda birleştiren marka imajını vurgulamak istercesine ‘America runs on Bulova time’ olarak seçilmiş.
Reklam filminin milyonlarca seyirciyle buluştuğu iddiasındaki marka yetkililerini tarihsel gerçekler çok desteklemese de, yetkililer reklamın yapılış amacını pazarlamada bir çığır açmak şeklinde açıklamışlardı. Geriye dönüp bakıldığında da bu iddialarında haksız sayılmazlar.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
SADDAM HÜSEYİN
Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.
Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.
Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.
2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.
Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.
Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla özellikle Arap dünyasında belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.
2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
SULTAN İBRAHİM
Babası . Birinci Ahmed Annesi . Kösem Sultan Dogumu : 5 Kasim 1616 Vefati . 18 Agustos 1648 Saltanatı : 1640 - 1648 (8) sene Sultan İbrahim İstanbul'da doğdu. Uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakallı idi.Annesi onun iyi yetişmesi için çok gayret göstermişti.Devrinde yaşayan bazı kindar yazarların dediği gibi deli değildi. Kardeşi Dördüncü Murad'ın vefatı üzerine tahta çıkmış ve tahta çıkışında şöyle demişti : "Elhamdülillah Ya Rabbi! Benim gibi zaif kulunu bu makama lâyık gördün. Ya Rab! Saltanat günlerimde milletimin halini hoş eyle ve birbirimizden hoşnut kıl."Sultan İbrahim tahta çıktığında Osmanlıların hayatta kalan tek erkek ferdi idi. Bir sene sonra ancak Dördüncü Mehmed ve diğerleri dünyaya geldiler. Böylece Hanedân kesilmekten kurtuldu. İlk zamanlarında yeniçeri zorbaIarıyla uğraştı. Fakat zaman geçtikçe dalkavuk vezirlerin tesiri altında kalmaktan kendini kurtaramadı. Hakkındaki çirkin iftiralar ise,padişahi şehid edenler tarafından kendilerini haklı görmeleri için uydurulmuş yalanlardı.Sultan İbrahim çok şiddetli bir başağrısına mübtela idi. Meşhur tarihçi Peçevi ve Evliya Çelebi son senelerini Sultan İbrahim devrinde tamamlamışlardır.1645 senesinde Venediklilerle Girit savaşı başladı. Aynı sene Hanya ve Resmo fethedildi.1646'da Kandiye kalesi muhasara edildi. 1648'de Kandiye teslim oldu. Bu senede İstanbul'da yeni bir ihtilâl daha patlak verdi ve Sultan lbrahim tahtından indirilerek şehid edildi. (Allah rahmet eylesin.) Şâir Ruhi-i Bağdâdi, Fusus Şarihi Abdullah Sinobi bu devirde vefat etmiş zatlardır. Erkek çocukları : Dördüncü Mehmed, Ikinci Süleyman, Ikinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir, Selim, Murad. Kız Cocukları : Ümmü Gülsüm Sultan, Peykân Sultan, Atike Sultan, AySe Sultan, Gevherhan Suttan.
Babası . Birinci Ahmed Annesi . Kösem Sultan Dogumu : 5 Kasim 1616 Vefati . 18 Agustos 1648 Saltanatı : 1640 - 1648 (8) sene Sultan İbrahim İstanbul'da doğdu. Uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakallı idi.Annesi onun iyi yetişmesi için çok gayret göstermişti.Devrinde yaşayan bazı kindar yazarların dediği gibi deli değildi. Kardeşi Dördüncü Murad'ın vefatı üzerine tahta çıkmış ve tahta çıkışında şöyle demişti : "Elhamdülillah Ya Rabbi! Benim gibi zaif kulunu bu makama lâyık gördün. Ya Rab! Saltanat günlerimde milletimin halini hoş eyle ve birbirimizden hoşnut kıl."Sultan İbrahim tahta çıktığında Osmanlıların hayatta kalan tek erkek ferdi idi. Bir sene sonra ancak Dördüncü Mehmed ve diğerleri dünyaya geldiler. Böylece Hanedân kesilmekten kurtuldu. İlk zamanlarında yeniçeri zorbaIarıyla uğraştı. Fakat zaman geçtikçe dalkavuk vezirlerin tesiri altında kalmaktan kendini kurtaramadı. Hakkındaki çirkin iftiralar ise,padişahi şehid edenler tarafından kendilerini haklı görmeleri için uydurulmuş yalanlardı.Sultan İbrahim çok şiddetli bir başağrısına mübtela idi. Meşhur tarihçi Peçevi ve Evliya Çelebi son senelerini Sultan İbrahim devrinde tamamlamışlardır.1645 senesinde Venediklilerle Girit savaşı başladı. Aynı sene Hanya ve Resmo fethedildi.1646'da Kandiye kalesi muhasara edildi. 1648'de Kandiye teslim oldu. Bu senede İstanbul'da yeni bir ihtilâl daha patlak verdi ve Sultan lbrahim tahtından indirilerek şehid edildi. (Allah rahmet eylesin.) Şâir Ruhi-i Bağdâdi, Fusus Şarihi Abdullah Sinobi bu devirde vefat etmiş zatlardır. Erkek çocukları : Dördüncü Mehmed, Ikinci Süleyman, Ikinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir, Selim, Murad. Kız Cocukları : Ümmü Gülsüm Sultan, Peykân Sultan, Atike Sultan, AySe Sultan, Gevherhan Suttan.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
BÜLENT ECEVİT
Asıl adıyla Mustafa Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 İstanbul doğumludur. 1943-1950 seneleri arası Cumhuriyet Halk Partisi ’nde Kastamonu milletvekili olarak görev yapan Pr. Dr. Fahri Ecevit ve ressam olan Fatma Nazlı’nın oğludur.
Robert Koleji’nden 1944 yılında mezun olduktan sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik olarak görev yapan Ecevit, 2 yıl sonra Rahşan (Aral) Ecevit ile evlenir. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliği'nde kâtip olarak çalıştıktan sonra 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde işe başlar.
1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem şehrinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştıktan sonra 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden Amerika Birleşik Devletleri'ne gider ve Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yapar.
Forum Dergisi, Milliyet Gazetesi, Özgür İnsan, Arayış gibi dergilerde çeşitli kademelerde çalışır.
Yurda döndükten sonra 1957 yılında milletvekili seçilerek aktif siyaset hayatına giriş yapan Bülent Ecevit, 1959’da parti meclisi üyeliğine seçildi ve 1960’tan sonra oluşturulan Kurucu Meclis’te görev aldı.
Takvimler 1961 yılını gösterdiğinde Bülent Ecevit bir kez daha milletvekili olarak meclisi girer. 1961 ve 1965 yılları arasında İsmet İnönü başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinin üçünde de çalışma bakanı olarak görev alır. 1974′te Milli Selamet Partisi ile koalisyon hükümeti kurarak 8 ay kadar başbakanlık görevini icra eder. 20 Temmuz 1974′te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirerek Türk askerinin adaya çıkmasını sağlar. 1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisi azınlık hükümetinde yeniden başbakan olur.
Bülent Ecevit 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra gözaltına alınır ve 1982′de de siyasetle uğraşması 10 yıl yasaklanır. 1987′de yapılan halkoylaması sonunda siyasetle uğraşma yasağı kaldırılınca Demokratik Sol Parti genel başkanlığına getirilir.
1991 seçimlerinde Zonguldak milletvekili olarak meclise girdi. 1997 yılındaki seçimlerde ANAP ile kısa süreli bir koalisyon hükümeti kurdu. 1999'daki seçimlerin ardından 28 Mayıs 1999'da MHP ve ANAP'la koalisyon hükümeti kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde DSP barajı aşamayınca aktif siyaseti bırakma kararı aldı. Yücel Özbilgin'in cenazesinde rahatsızlandı ve beyin kanaması geçirdi. Bülent Ecevit, 05 Kasım 2006 yılında vefat etti. Ecevit 81 yaşındaydı.
Asıl adıyla Mustafa Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 İstanbul doğumludur. 1943-1950 seneleri arası Cumhuriyet Halk Partisi ’nde Kastamonu milletvekili olarak görev yapan Pr. Dr. Fahri Ecevit ve ressam olan Fatma Nazlı’nın oğludur.
Robert Koleji’nden 1944 yılında mezun olduktan sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmenlik olarak görev yapan Ecevit, 2 yıl sonra Rahşan (Aral) Ecevit ile evlenir. 1946-1950 yılları arasında Londra Elçiliğinin Basın Ataşeliği'nde kâtip olarak çalıştıktan sonra 1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin yayın organı olan Ulus Gazetesi'nde işe başlar.
1955 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Karolina eyaletinin Winston-Salem şehrinde, The Journal and Sentinel'de konuk gazeteci olarak çalıştıktan sonra 1957'de Rockefeller Foundation Fellowship Bursu ile yeniden Amerika Birleşik Devletleri'ne gider ve Harvard Üniversitesi'nde sekiz ay sosyal psikoloji ve Orta Doğu tarihi üzerine incelemeler yapar.
Forum Dergisi, Milliyet Gazetesi, Özgür İnsan, Arayış gibi dergilerde çeşitli kademelerde çalışır.
Yurda döndükten sonra 1957 yılında milletvekili seçilerek aktif siyaset hayatına giriş yapan Bülent Ecevit, 1959’da parti meclisi üyeliğine seçildi ve 1960’tan sonra oluşturulan Kurucu Meclis’te görev aldı.
Takvimler 1961 yılını gösterdiğinde Bülent Ecevit bir kez daha milletvekili olarak meclisi girer. 1961 ve 1965 yılları arasında İsmet İnönü başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinin üçünde de çalışma bakanı olarak görev alır. 1974′te Milli Selamet Partisi ile koalisyon hükümeti kurarak 8 ay kadar başbakanlık görevini icra eder. 20 Temmuz 1974′te Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirerek Türk askerinin adaya çıkmasını sağlar. 1977 yılında Cumhuriyet Halk Partisi azınlık hükümetinde yeniden başbakan olur.
Bülent Ecevit 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra gözaltına alınır ve 1982′de de siyasetle uğraşması 10 yıl yasaklanır. 1987′de yapılan halkoylaması sonunda siyasetle uğraşma yasağı kaldırılınca Demokratik Sol Parti genel başkanlığına getirilir.
1991 seçimlerinde Zonguldak milletvekili olarak meclise girdi. 1997 yılındaki seçimlerde ANAP ile kısa süreli bir koalisyon hükümeti kurdu. 1999'daki seçimlerin ardından 28 Mayıs 1999'da MHP ve ANAP'la koalisyon hükümeti kurarak başbakanlık koltuğuna oturdu. 3 Kasım 2002 seçimlerinde DSP barajı aşamayınca aktif siyaseti bırakma kararı aldı. Yücel Özbilgin'in cenazesinde rahatsızlandı ve beyin kanaması geçirdi. Bülent Ecevit, 05 Kasım 2006 yılında vefat etti. Ecevit 81 yaşındaydı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- BilgeTonyukuk
- Çınaraltı Müdavimi
- Mesajlar: 808
- Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selamun aleyküm;
Her zaman savaşçıda değil, biraz da büyücüde hünerimizi gösterelim dedik. Fena mı ettik?



Bu gecenin Savaşçı galibi Samet kardeşimiz (SeeCanMeWar), Şifacı galibi ise sevgili Hakan (MARS) oluyor ve etkinliği 3'te 3 Börteçine alarak akşama damgasını vuruyor.

Hepinize kucak dolusu sevgiler, nice zaferlere imza atmak dileğiyle.
Her zaman savaşçıda değil, biraz da büyücüde hünerimizi gösterelim dedik. Fena mı ettik?



Bu gecenin Savaşçı galibi Samet kardeşimiz (SeeCanMeWar), Şifacı galibi ise sevgili Hakan (MARS) oluyor ve etkinliği 3'te 3 Börteçine alarak akşama damgasını vuruyor.

Hepinize kucak dolusu sevgiler, nice zaferlere imza atmak dileğiyle.

- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Kardeşlerime 41 kere maşaallah. ALLAH nazardan korusun.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
6 KASIM - TARİHTE BUGÜN
Olaylar
355 - Roma İmparatoru II. Konstantius, kuzeni Julianus'u Galya'nın başına getirdi.
1844 - Dominik Cumhuriyeti'nin ilk anayasası kabul edildi.
1860 - Abraham Lincoln ABD başkanı seçildi.
1913 - Hintli lider Mahatma Gandhi tutuklandı.
1917 - Finlandiya bağımsızlığını ilan etti.
1917 - Bolşevik Ekim Devrimi (eski Rus takvimine göre Ekim 25) Lenin ve Troçki, Petrograd'da kontrolü ele geçirdi.
1943 - Sovyet Kızıl Ordu, 2. Dünya Savaşı'nda Kiev'i tekrar ele geçirdi.
1944 - ABD'nin "Hanford Atomik Tesisleri"'nde plütonyum üretimi mümkün oldu. Bu plütonyum daha sonra Japonya'nın Nagasaki şehrine atılacak olan Şişman Adam kod adlı atom bombası'nın yapımında kullanılacaktır.
1967 - Bakü metrosu açıldı.
1991 - Sovyet gizli servisi KGB resmen kaldırıldı.
Doğumlar
15 - Genç Agrippina, Roma İmparatoriçesi (ö. 59)
1494 - Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı padişahı (ö. 1566)
1671 - Colley Cibber, İngiliz tiyatro oyuncusu, yazarı (ö. 1757)
1861 - James Naismith, sporunun yaratıcısı, Amerikan Futbolu ve kask'ın mucidi (ö. 1939)
1931 - Mike Nichols, Amerikalı film yönetmeni, yapımcı ve senarist
Ölümler
1836 - X. Charles, Fransa kralı (d. 1757)
1893 - Peter İlyiç Çaykovski, Rus besteci (d. 1840)
1960 - Erich Raeder, Alman asker (d. 1876)
1964 - Hans von Euler-Chelpin, Alman asıllı İsveçli biyokimyacı. (d. 1863)
2001 - Anthony Shaffer, İngiliz oyun yazarı, romancı ve senarist. (d. 1926)
Olaylar
355 - Roma İmparatoru II. Konstantius, kuzeni Julianus'u Galya'nın başına getirdi.
1844 - Dominik Cumhuriyeti'nin ilk anayasası kabul edildi.
1860 - Abraham Lincoln ABD başkanı seçildi.
1913 - Hintli lider Mahatma Gandhi tutuklandı.
1917 - Finlandiya bağımsızlığını ilan etti.
1917 - Bolşevik Ekim Devrimi (eski Rus takvimine göre Ekim 25) Lenin ve Troçki, Petrograd'da kontrolü ele geçirdi.
1943 - Sovyet Kızıl Ordu, 2. Dünya Savaşı'nda Kiev'i tekrar ele geçirdi.
1944 - ABD'nin "Hanford Atomik Tesisleri"'nde plütonyum üretimi mümkün oldu. Bu plütonyum daha sonra Japonya'nın Nagasaki şehrine atılacak olan Şişman Adam kod adlı atom bombası'nın yapımında kullanılacaktır.
1967 - Bakü metrosu açıldı.
1991 - Sovyet gizli servisi KGB resmen kaldırıldı.
Doğumlar
15 - Genç Agrippina, Roma İmparatoriçesi (ö. 59)
1494 - Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı padişahı (ö. 1566)
1671 - Colley Cibber, İngiliz tiyatro oyuncusu, yazarı (ö. 1757)
1861 - James Naismith, sporunun yaratıcısı, Amerikan Futbolu ve kask'ın mucidi (ö. 1939)
1931 - Mike Nichols, Amerikalı film yönetmeni, yapımcı ve senarist
Ölümler
1836 - X. Charles, Fransa kralı (d. 1757)
1893 - Peter İlyiç Çaykovski, Rus besteci (d. 1840)
1960 - Erich Raeder, Alman asker (d. 1876)
1964 - Hans von Euler-Chelpin, Alman asıllı İsveçli biyokimyacı. (d. 1863)
2001 - Anthony Shaffer, İngiliz oyun yazarı, romancı ve senarist. (d. 1926)


[right]Arif YAMAN[/right]