***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

HAYDAR PAŞA GARI

Devrin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit döneminde, 30 Mayıs 1906 tarihinde yapımına başlanmıştır. 19 Ağustos 1908 tarihinde tamamlanıp hizmete girmiştir. Bir rivayete göre binanın bulunduğu sahaya III. Selim'in paşalarından Haydar Paşa'nın adı verilmiştir. Binanın inşaatı, Anadolu Bağdat adı altında bir Alman şirketi gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir Alman'ın teşebbüsüyle garın önünde mendirek inşa edilerek Anadolu'dan gelecek veya Anadolu'ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltma işlevi için tesisler yapılmıştır.

İki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından hazırlanan proje yürürlüğe girmiş, garın yapımında Alman ustalarla İtalyan taş ustaları birlikte çalışmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında gar deposunda bulunan cephanelere 1917'de yapılan bir sabotajla çıkan yangın sonucu binanın büyük bir bölümü hasar görmüştür. Yeniden onarılan bina bugünkü şeklini almıştır. 1979'da Haydarpaşa'nın açıklarında Independenta adlı tankerin bir gemiyle çarpışması sonu meydana gelen patlamadan ve sıcaktan dolayı binanın O Linneman adlı ustanın yaptığı kurşun vitrayları hasara uğramıştır. 1976'da aslına uygun olarak yeniden geniş çapta onarılmış ve 1983'ün sonunda dört dış cepheyle iki kulenin restorasyonu tamamlanmıştır.

28 Kasım 2010 tarihinde çatısında çıkan ağır yangından dolayı çatısı çökmüş ve 4. katı kullanılamaz hale gelmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

TUTANKAMON

Tutankhamun ya da Tutankamon (Mısırca:twt-ˁnḫ-ı͗mn, Amun`un yaşayan resmi veya Amun şerefesi adına anlamında) Mısır firavunu. MÖ 1332-MÖ 1323 yılları arasında hüküm sürmüştür.

Hayatı
Asıl adı Tutankhaton'dur. Mısırda ilk kez Tektanrılı Aten dinini kuran, IV. Amenotep'in oğludur. Babası ölünce, başka bir anneden olan üvey kızkardeşi Ankhesenamen ile evlenerek tahta çıktı. Saltanatının ilk yıllarında, Mısır'ın eski çok tanrılı dinine dönüş yaşandı. Kendisi de Tutankhaton adı yerine Tutankhamun adını aldı. Böylece, IV. Amenhotep'in kurduğu Aten dini söndü. Tutankhamun'un çağı barış içinde geçti. Çok genç yaşta ölen bu kraldan sonra, babasına vezirlik, kendisine de küçüklüğünde naiplik yapmış olan Ay, dul kraliçe ile evlenerek tahta çıktı.

Mezarı
1922 yılında Howard Carter tarafından bulunmuştur. Tutankamon’un mezarı Krallar Vadisi'nde yer almaktadır. Tutankhamun'un mumyası haricinde mezardan çıkarılanlar Kahire müzesinde sergilenmektedir. Mezarı 1972'de Londra'da ve daha sonra ABD'de sergilenmiştir.

Tutankhamun efsanesi
Kral Tutankhamun'un mezarı, diğer kralların mezarlarına göre oldukça gösterişlidir. Tutankhamun'un genç yaştaki sıradışı ölümünün nedeni bugün bile pek bilinmemektedir. Sanki Tutankamon aceleyle gömülmüştür. Bir kısım araştırmacılara göre mezar bir soylu için hazırlanmaktaydı fakat o sırada Tutankamon ölünce aceleyle buraya gömdürüldü. Ancak mumyasının kafatası sol kulağının arkasında zedelenme bulunduğu için şu anki Mısır bilimcilerinin son açıkladığı durum Tutankhamun'un generali olan Horemheb'in yönetimi ele geçirme amacıyla Tutankhamun'un kafatası arkasına sert bir cisimle vurmuş olabileceği tezidir.

Tutankamon’un mezarı iki odadan ve ilk odaya inen bir merdivenden oluşmaktadır. İlk odada bir at arabası, Tutankamon’un tahtı ve bunlar gibi Tutankamon’un hayattayken kullandığı paha biçilemez eserler bulunmuştur. Bu oda bulunduğunda, odanın Krallar Vadisi'inde yer almasından dolayı, bir mezar olması gerektiğini düşünen Howard Carter ve arkadaşları odanın duvarlarına vurarak duvarın arkasındaki boşlukları aradılar. Sonunda bir boşluk bulundu ve duvar kırıldı. Duvarın arkasındaki bir odada, yeni bir oda gibi görünen kocaman bir tahta kutu vardı. Kutu mühürlüydü. Howard Carter, mühürü -hayatında gördüğü ve göreceği en güzel şeyi- görmüştü. Bir lahtin içindeki som altından tabut mum ışığında bile parlıyordu. Howard Carter bu keşfi ile kendisine iyi bir kariyer sağlasa bile fakirlik ve unutulmuşluk içinde ölürken cenazesine bir iki kişi dışında kimse katılmamıştır.

Lanetler, Carter'in çok sevdiği kanaryasının bilinmeyen bir nedenden dolayı Mısır'ın simgesi olarak kabul edilen bir kobra yılanı tarafından yenilmesiyle başladı. Bir süre sonra kazı işlerinin ücretini karşılayan Lord Carnavron'un Kahire'de kan zehirlenmesi nedeniyle ölümü büyük yankı uyandırdı ve turist akını yaşandı. Ayrıca mezara giren bazı kişilerin ateşli bir hastalıktan ölmesi de firavunun laneti adında bir hurafe başlatmıştır.

Firavun'un lahitinde hiyeroglif olarak bulunan yazılarda dikkat çekmektedir; Firavunun mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır.

Ailesi
Baba: IV. Amenhotep (Akhenaton) oldu.
Anne: Prenses Kia
Kardeşleri: Smenkhkare
Eşi: Ankhesenpaaten
Oğulları: yok
Kızları: yok
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

UNESCO

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ya da UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization), Birleşmiş Milletler'in özel bir kurumu olarak 1946 yılında kurulmuştur.

Bu kurumun yasası 1945 yılı Kasım ayında Londra'da 44 ülkenin temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda kabul edilmiştir.

Merkezi Paris'te bulunan ve Genel Konferans, Yürütme Konseyi, Sekreterlik olmak üzere üç organı olan UNESCO eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki amaçlarını kendisine üye olan her devlette kurulan Milli Komisyonlar aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

UNESCO'nun Filistin'i üye olarak kabul etmesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri kuruma yaptığı maddi desteği çekti. Bunun üzerine 2011 Kasım ayında UNESCO, Bali'de Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi ile ilgili düzenlenecek toplantı dışındaki tüm programlarını yıl sonuna kadar iptal etti.

Genel Konferans
Üye devletlerin temsilcilerinden oluşan Genel Konferans 1946-1953 yılları arasında halinde her yıl toplanmışken 1954'dan bu yana iki yılda bir toplanmaktadır. Bugüne kadarsa 33 Genel Konferans toplanmıştır. UNESCO'nun çalışma programlarını kabul eder ve bütçeyi belirler.
Yürütme Konseyi
Genel Konferans'a katılan ve hükümetlerince aday gösterilen temsilciler arasından dört yıl için seçilen UNESCO Yürütme Konseyi 58 üyeden oluşur.

Sekreterlik
Genel Konferansça altı yıl için seçilen bir Genel Direktör'ün yönetimi altında çalışan UNESCO Sekreterliği, eğitim, bilim, kültür ve iletişim bölümlerine ayrılmıştır.

Sekreterliğin başlıca görevi, iki yıllık UNESCO programlarının uygulanması için gerekli bütün teknik çalışmaları yapmak, tedbirleri almaktır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

BULGARİSTAN

Bulgaristan (Bulgarca: България, Bılgariya), Balkanlar'da yer alan ülke. Batıda Sırbistan ve Makedonya, doğuda Karadeniz, kuzeyde Romanya, güneyde Yunanistan güneydoğuda Türkiye ile çevrilidir. 110 bin 994 kilometrekarelik yüzölçümüyle Avrupa'nın en büyük 16. ülkesidir. Balkan, Rodop ve Rila gibi dağlar yüzey şekillerini belirler. Rila üzerindeki Musala tepesi Balkanların en yüksek noktasıdır. Kuzeydeki Tuna Ovası ve güneydeki Yukarı Trakya Ovası da Bulgaristan'ın alçak ve verimli bölgeleridir.

II. Dünya Savaşı'nda Bulgaristan
Bulgaristan'ın ilk sakinleri Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklardır. Milatla birlikte ülke önce Roma İmparatorluğu, sonraysa Bizans İmparatorluğu egemenliğine girer.

Bizans İmparatorluğu yıkılıncaya değin Bizans ile savaşıp hâkimiyet alanlarını genişleten Bulgarlar, 1018-1186 yılları arasında yeniden Bizans İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir. 14. yüzyılda Türklerin Rumeli'ye çıkmasından sonra bağımsızlıklarını yitirerek Osmanlı Devleti'nin egemenliğine girmişlerdir.

Osmanlı Devleti'nin gerilemeye başlaması ve Çarlık Rusyası'nın da desteğiyle, Balkanların tümünde olduğu gibi Bulgaristan'da da ulusal kurtuluş hareketi alevlenmiş, 93 Harbi'nden yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, Bulgaristan'ı 1878 yılında içişlerinde bağımsız prenslik olarak, 1908 senesinde ise tam bağımsız çarlık olarak tanımıştır.

I. Dünya Savaşı'nda Osmanlılarla aynı cephede savaşa katılan Bulgaristan, II. Dünya Savaşı'na da Almanya saflarında katılarak her iki savaştan da yenilgiyle çıkmıştır.

II. Dünya Savaşı'nın ardından Balkanlar'da ilerleyen Sovyet ordusunun da yardımıyla Georgi Dimitrov önderliğinde sosyalist rejime geçen ülke, soğuk savaş yıllarında Varşova Paktı'nın üyesi olarak kalmıştır.

Doğu Bloku'nun çözülmesiyle 1990 yılında sosyalist rejimin yıkıldığı Bulgaristan, komşusu Türkiye ile olan ilişkilerini oldukça olumlu bir temele oturtmuştur. Ülke 1 Ocak 2007 yılında Avrupa Birliği'ne katılmıştır.

Coğrafya
Balkan Dağları (Stara Planina) Bulgaristan'ı kuzeyde Tuna platosu, güneyde ise Trakya platosu olarak kabaca iki coğrafi bölgeye ayırır. Oldukça dağlık bir coğrafyaya sahip olan güney Bulgaristan'da Rodop ve Rila sıradağları yer alır. Ülkenin ve Balkanların en yüksek dağı olan 2925 metre rakımlı Musala Dağı da burada bulunmaktadır.

Ülkenin en önemli ırmağı olan Tuna Nehri, aynı zamanda Romanya-Bulgaristan sınırını oluşturur. Bulgaristan sınırları içerisinde doğup, Yunanistan-Türkiye sınırını oluşturarak Ege Denizi'ne dökülen Meriç (Maritsa) Bulgaristan'ın en önemli nehirleridir.

İller
1. Yukarı Cuma
2. Burgaz
3. Pazarcık
4. Gabrovo
5. Hasköy
6. Kırcaali
7. Köstendil
8. Lofça
9. Montana
10. Pazarcık
11. Pernik
12. Plevne
13. Filibe
14. Razgrad
15. Rusçuk
16. Şumnu
17. Silistre
18. İslimiye
19. Paşmaklı
20. Sofya (Başkent)
21. Sofya
22. Eski Zağra
23. Eski Cuma
24. Varna
25. Tırnova
26. Vidin
27. Vratsa
28. Yambol
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ALEMGİR ŞAH

Alemgir Şah I (4 Kasım 1618 – 3 Mart 1707) 1658′den ölümüne kadar Babür İmparatorluğu’nu yönetmiş olan şah. Ayrıca Evrengzeb olarak da bilinir. Tam adı Ebu Muzaffer Muhiddin Muhammed Evrengzeb Alemgir’dir. Kendisi altıncı Babür şahı idi.

Kendisi dindarlığı ve çoşkunluğu ile tanınırdı. Koyu bir dindar ve şeriat kanunlarına tam tamına uyan biri olan Alemgir Şah, kendinden önceki Babür şahlarının diğer dinlere olan toleransını göstermemiş, kendi devrinde çok sayıda Hindu tapınağı yokedilmiş ve çok sayıda gayrimüslim müslüman olmuştur. Ayrıca cizye yeniden alınmaya başlanmıştır. Alemgir Şah Babür İmparatorluğu’nu 48 yıl boyunca yönetmiş, imparatorluğu en geniş sınırlara ulaştırıp Hindistan Yarımadası’nın neredeyse tamamını ele geçirmiştir.

Alemgir Şah, Şah-ı Cihan’ın üçüncü oğluydu. Babasına karşı isyan ettikten sonra Şah-ı Cihan onu büyükbabası Cihangir Şah’ın yanına sürmüştü. Cihangir 1627′de öldükten sonra ailesinin yanına geri dönmüştür.

Şah-ı Cihan eski Türk geleneğine göre oğullarına valilikler vermiştir. Alemgir’i de şubedar (vali) olarak Deccan bölgesine atadı. 1644 yılında Alemgir’in ablası Agra da kaza sonucu ölünce babası Alemgir’i valilik görevinden aldı.

Alemgir 1647 yılında babası tarafından kardeşinin yerine Badahşan bölgesine vali olarak atandı. O sürede Alemgir Şah askeri yeteneklerini kanıtladı. Daha sonra Multan bölgesine atandı ve Safeviler’e karşı bir operasyon başlatıp Kandehar’ı almaya çalıştı ancak başarısız olup yine babasının gözünden düştü.

1652 yılında yeniden Deccan bölgesine atandı. Ancak artık değişmişti. Diğer dinlere karşı hoşgörüsüzlüğü bu dönemde başlamıştı. İlk yıktırdığı Hindu tapınağı bu dönemdedir. Alemgir Şah, 1657 yılında Golconda Sultanlığı’na ve 1658 yılında Bijapur Sultanlığı’na saldırmış ve her iki saldırıda da tam zaferin eşiğindeyken babası tarafından geri çağırılmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ZERRİN ÖZER

Yaşamı
4 Kasım 1957 tarihinde Ankara'da doğdu. 1970'li yılların önde gelen sanatçılarından Tülay Özer'in küçük kardeşidir. İlk, orta ve lise eğitimini bu ilde tamamladı. Anne ve babasının ayrılığı çocukluk yıllarının mutsuz geçmesinin en büyük sebebi oldu. Müziğe olan tutkusu Amerikalı şarkıcı Janis Joplin hayranlığı ile büyüdü. Kendi çalışmasıyla 1975'te katıldığı TRT yarışmasında birinci olmasının verdiği heyecan ve cesaretle müziğe yoğunlaştı.Bu yolda ablası Tülay Özer'in büyük desteğini arkasına aldı.İlk plağı olan Bizler ve Sizler - Yalvarırım adlı 45'liği 1976 yılında, uzun yıllar bağlı kalacağı Kent Plak tarafından yayınlandı. Takip eden dönemde, Türkiye'nin en ünlü orkestrası, İstanbul Gelişim Orkestrası ile caz ve dans müziği yaptı.

1979 yılında ilk dikkat çeken çalışması Esin Engin aranjeli, sözlerinde ve müziğinde Orhan Gencebay imzası bulunan 'Gönül' ile patlama yaparak, 1980 yılının 45'liği seçilen ikinci ve son 45'liği "Gönül - Yaman Olurum" ile Altın Plak ödülünü almaya hak kazandı. 1980 yılında ilk albümü "Seni Seviyorum" adıyla piyasaya çıktı, onu aynı yıl içersinde "Sevgiler" izledi. Artık kapılar açılmıştı. Hem de Paris'e kadar ... 1982 yılında, Paris'te, Eyfel Kulesi'nde, 'Binbir Gece' adı altında Türkiye'yi tanıtıcı konserler verdi. Sadece bununla da kalmadı, bir yıl sonra Paris'teki Olympia'da bir resital için sahneye çıktı.

1981 yılında "Ve Zerrin Özer" albümüyle arabeske yöneldi. Bu yöneliş sanatçıya olan ilgiyi artırdı. 1982'de "Gelecek Misin?", 1984'te "Mutluluklar Dilerim", 1985'te "Evcilik Oyunu" ve "Kırmızı" adlı albümleri çıktı. Kırmızı albümünde "Eminem" ve "Dom Dom Kurşunu" şarkılarını "İntuv Ene" ve "Merhaba Ya Habeyip" adlarıyla Arapça seslendirdi. 1987 yılında son LP'si "Dayanamıyorum" adlı albümü çıktı. Ertesi yıl çıkan "Dünya Tatlısı" albümüyle (ilk CD'si) yeniden pop müziğine dönüş yaptı. 1990 yılında çıkan "İşte Ben" albümüyle en iyi albüm ödülünü kazandı. Aynı yıl müzisyen Alper Önal'la evlendiyse de ertesi yıl boşandı. 1991 yılında "Sevildiğini Bil" albümü yine çok sattı ancak ertesi yıl çıkan "Olay Olay" albümü beklediği ilgiyi görmedi ve bu hayalkırıklığı sanatçının müziğe birkaç yıl boyunca küsmesine yol açtı.

1996 yılında "Zerrin Özer" albümüyle müziğe dönen sanatçı, ertesi yıl "Zerrin Özer 97" albümünü çıkardı. 2000 yılında yaptığı "Bir Zerrin Özer Arşivi" best of albümüyle ikinci kez en iyi albüm ödülünü kazandı. 2001 yılında yine eski şarkılarından oluşan "Ben" çift CD&MC olarak piyasaya çıktı. Peşpeşe piyasaya sürülen bu iki albümüyle toplam 1,5 milyonu aşkın satış gerçekleştirdi. Ertesi yıl yaptığı "Ölürüm Ben Sana" albümü beklediğini veremese de, 2005 yılında yaptığı "Ve Böyle Bir Şey" türkü-caz albümüyle beklenen ilgiyi gördü. Bu albümü de Altın Plak'la ödüllendirildi. Sanatçı, 2006 yılında Levent Süren ile evlendi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

ZEKİ RIZA SPOREL

Türk Milli Takımı’nın ilk kaptanı Hasan Kâmil Sporel’in kardeşidir. Futbola küçük yaşta Kadıköy’de başladı. Fenerbahçe’nin genç takımlarında yetişti. 1916’da birinci takım kadrosuna alındı. 19 yıl aralıksız olarak Fenerbahçe birinci takımında santrafor oynadı. Bu süre içinde Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük golcülerinden biri olarak kendini gösterdi. On beş yıl Fenerbahçe takımının kaptanlığını yaptı. Fenerbahçe birinci takımında 468 gol attı. Milli Takım, İstanbul Karması, kulüp karmaları ve çeşitli hazırlık maçlarıyla attığı gollerin toplamı 800’ü geçti. 16 kez Türk Milli Takımı’nda yer aldı. İlk milli takımımızda oynadı, Türk Milli Takımı’nın ilk iki golünü atmak onuruna erişti. 16 milli maçta 15 gol attı ve 36 yıl süreyle Türk Milli Takımı’nın Gol Krallığı’nı elinde bulundurdu. Bir Milli maçta 4 gollük rekoru (19 Haziran 1924 Helsinki, Finlandiya maçı) vardır. Aynı zamanda usta bir tenisçi olan Sporel, 1934’te Türk Milli Tenis Takımı’na seçildi ve Balkan Tenis Şampiyonasında, ikinci bir spor dalında da ay-yıldızlı formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra Fenerbahçe Kulübü’nde 26 yıl süreyle yöneticilik yaptı; genel kaptan, başkan olarak görev aldı. 1945-1947 arasında Su Sporları Federasyonu Başkanlığı’nda bulundu. 1937′ de, dönemin Başbakanı Celal Bayar ile birlikte Moda Deniz Kulübü’nü kurdu. Bayar Mekte-i Alisi’ni (Veteriner Fakültesi) bitirmesine karşın, kısa bir süre subay olarak orduda çalıştı, sonra sivil yaşama geçti, ticarete atıldı. 1950 -1957 arasında İstanbul milletvekili olarak TBMM’de bulundu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

GİRİT

Coğrafya
Girit Yunanistan'ın 13 idari bölgesinden biridir. Yunanistan'ın en büyük, Doğu Akdeniz'in Kıbrıs 'tan sonra ikinci büyük, Akdeniz'in beşinci büyük adasıdır. Girit Ege Denizi'nin güney sınırlarını belirler ve yüzölçümü 8,336 km²'dir. 2005 itibariyle nüfusu 650,000'dir. Adanın uzunluğu 260 km olup, genişliği ise Diyon burnu ile Litinon burnu arasındaki 60 km'lik en geniş mesafeden, doğu ucundaki Yerapetre kıstağında sadece 12 km'lik bir mesafe arasında değişmektedir. Girintili çıkıntılı sahil şeridinin toplam uzunluğu 1,000 km'ye ulaşmaktadır. Yunanistan anakarasının yaklaşık 160 km güneyinde yer alır.

Ada oldukça dağlık bir araziye sahiptir ve bu özelliğini en batıdan en doğuya uzanan aşağıdaki sıradağ zincirleri boyunca korumaktadır:

Lefka Ori veya 'Ak Dağlar' (en yüksek noktası 2452 m)
İdi sıradağları (en yüksek noktası Psiloritis 2456 m)
Dikti dağları (en yüksek noktası 2148 m)
Bu dağlar zincirinin arasında Lasiti, Omalos ve Nida ovaları gibi verimli düzlükler, Diktaion ve Idaion mağaraları ve ünlü Samarya geçidi gibi tabiat harikaları yer almaktadır.

Girit iki farklı iklim kuşağının etkisindedir: ağırlıklı olarak Akdeniz iklimi ve yer yer Kuzey Afrika iklimi. Bu durumuyla Girit özellikle ılıman iklimin etkisi altındadır. Nemlilik denize yakınlığa göre değişmekte, ovalarda kışın kar yağışı istisnai kalırken dağ zirvelerinde sık sık görülmektedir. Yazları sıcaklık 25-35 derece arasında değişmektedir. Güney kıyılarında yer alan ve Kuzey Afrika ikliminden etkilenen Mesara ovası ve Asterusya dağları gibi bölgelerde yazlar daha sıcak ve uzun geçmektedir.

Adanın ekonomisi
Evvelce tarıma dayalı olan Girit ekonomik yapısı 1970'lerden itibaren temelden değişmeye başlamıştır. Tarım ve hayvancılık ada ekonomisinde hala önemli bir paya denk gelmekle birlikte, adanın ikliminden ve engebeli coğrafyasından kaynaklanan engeller nedeniyle tarıma dayalı sanayi üretimi belli bir düzeyin ötesine gidememiş, ancak özellikle turizm ile bağlantılı hizmetler sektörlerinde kaydadeğer ilerlemeler sağlanmıştır. Yine de özellikle zeytincilik adada oldukça gelişmiş olup, resmi kayıtlara göre 300.000 zeytin ağacı bulunmaktadır. Girit'te kişi başına düşen yıllık gelir Yunanistan ortalaması ile aynı düzeyde olup, işsizlik ise ülke genelindeki oranın yaklaşık yarısı düzeyinde seyretmektedir.

Adada üç büyük havaalanı bulunmaktadır: Heraklion'daki (Kandiye) Nikos Kazancakis havaalanı, Hanya'daki Daskaloyannis askeri havaalanı ve Sitia'daki yeni açılmış sivil havaalanI

Tarih
Ada, Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu egemenliklerinden sonra Arap işgaline uğramış ve 828-961 arasında Abbasiler'e bağlı Hafsiler tarafından yönetilmiştir. 6 Mart 961'de tekrar Doğu Roma egemenliğine girmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun çözülme döneminde Venedikliler tarafından ele geçirilmiştir.

Girit, 1645'de I. İbrahim saltanatı döneminde Sünbül Ağa hadisesinin tetiklemesi üzerine başlatılan fetihle Osmanlı idaresine geçmiş, Venedik Cumhuriyeti'nin ada üzerinde 1204'den beri devam eden hakimiyetine böylece son verilmiştir. Adanın hemen hemen tamamı ve bu arada Hanya ve Resmo gibi önemli kentler Osmanlı İmparatorluğu tarafından kolaylıkla fethedilebilmişse de, en büyük merkez olan Kandiye kalesinin alınması 24 yıl sürmüş, 1669'da Fazıl Ahmet Paşa tarafından tamamlanabilmiştir.

Adanın Osmanlı hakimiyetine geçişi ile Venedik Cumhuriyeti 'nin Doğu Akdeniz'de yüzyıllardır süregelen önemli rolü son bulmuştur. Ege Denizi'nde ve Mora'da Venedik hakimiyetinde kalan birkaç küçük ada ve kale de müteakip yıllarda Osmanlı Devleti tarafından alınmıştır. Bu durum, Osmanlı fütuhatı açısından, Fatih Sultan Mehmet zamanından beri teker teker alınan Ege adalarının ve kıyı kalelerinin ve nihayet 1571'de Kıbrıs'ın (yine Venedik'ten) alınmasının mantıklı bir uzantısını teşkil etmiştir.

24 yıllık fetih süreci ve hemen sonrasında, ilki Batı Avrupa medeniyeti açısından, ikincisi de Osmanlı kültür mozaiği bakımından önem arzeden iki ilginç gelişme cereyan etmiştir. Ada halkı 450 yıl süren Venedik yönetimi bünyesinde orijinal bir entelektüel kültür ve zümre yetiştirmiş bulunmaktaydı. Bu oluşumda Girit'in antik çağlardan beri muhafaza ettiği özgün benliğin ve 1453 'den sonra Bizans kültür odaklarının artık tarihe karışmalarının veya köklü bir kimlik değişimi yaşamalarının da etkisi olmuştur. Osmanlı fethi ile birlikte Venedikli Girit kültürel birikimin temsilcilerinden bir kısmı eski idarecileri ile birlikte Batı Avrupa'ya geçmişlerdir. Batı Avrupa 'da aydınlanma çağı ruhunu besleyecek olan bu Giritli aydın şahsiyetler arasında en önemlisi İspanyol resim sanatının temel taşlarından biri haline gelecek olan El Greco, veya asıl adıyla Domenikos Theotokopulos'tu.

Aynı dönemde bir kısım Giritli de doğuya yöneldi. O dönemde olgunluk çağına ermiş bulunan Osmanlı bürokratik geleneğinin düzenli kayıtlarından takip edilebildiği üzere, fethin hemen ardından Girit yerli halkı arasında bir ihtidâ (İslamiyet’i kabul) süreci yaşandı. Osmanlı'nın Venediğe kıyasla dini inançlara müsamaha ve vergilendirme konularında ada halkı açısından kurtarıcı kimliğine bürünmüş olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.

Girit'teki 250 yıllık Osmanlı yönetimi altında bu nüfus zaman içinde adaya Türk göçleri ile karıştı. Sonraki yüzyıllarda Girit Türkleri, bir yandan özgün bir kültür geliştirirken, bir yandan da Osmanlı Devleti'ne ve Anadolu'ya geri göçten sonra da Türkiye Cumhuriyeti'ne yönetim, edebiyat, bilim, eğitim alanlarında önemli katkılarda bulundular.

II. Dünya Savaşı'nda
Girit Adası İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal edildi. İngiliz birlikleri, 3 Kasım 1940'ta Yunan Hükümeti'nin izni ile Girit'e indi. Mihver güçleri tarafından anakara Yunanistan'ın işgali 6 Nisan 1941 tarihinde başladı ve Yunanistan ile birlikte Commonwealth ordularının müdahalelerine rağmen birkaç hafta içinde bu işgal tamamlandı. Kral II. Yorgos ve Emmanouil Tsouderos Hükümeti Atina'dan kaçmak zorunda kalarak 23 Nisan tarihinde Girit'e sığındılar.

Anakara Yunanistan işgalinden sonra Almanya, Girit ve Balkan seferinin son aşamasına geldi. (20 ve 31 Mayıs 1941 tarihleri arasında) on gün süren Nazi Almanyası ve müttefikler (İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Yunanistan) arasındaki sert ve kanlı çatışmaların ardından Girit adası da Almanya tarafından işgal edildi.

20 Mayıs 1941 sabahı, Girit tarihinin ilk büyük havadan saldırı başladı. Üçüncü Reich "Mercury Operasyonu" (Girit Muharebesi) kod adı altında Girit'e bir havadan işgal başlattı. General Kurt Student komutasındaki 17.000 paraşütçü, Maleme, Heraklion ve Rethymnon olmak üzere hava meydanları ile üç stratejik konumlara indirildiler. Paraşütçülerin amacı Kraliyet Donanması ve hala denizleri kontrol eden Yunanistan Donanmasının çökertilerek Anakara Yunanistan'da ki Luftwaffe tarafından helikopterle takviye gelişini sağlamak için üç havaalanını işgal etmek ve kontrol etmekti.

Müttefikler 1 Haziran 1941 tarihinde Girit adasını tamamen boşalttı. Alman işgalcilerinin zaferine rağmen, özel eğitimli Alman paraşütçüleri, Müttefik askerler ve yunan sivil direnişçileri, çok ağır kayıplar verdiler. Adolf Hitler bu yüzden savaşın geri kalanında bu tür büyük ölçekli hava operasyonlarını yasakladı.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İZAK RABİN

srailli asker ve siyaset adamı. Rus göçmeni bir ailenin oğluydu. 19 yaşında Haganah'a girdi. Filistinli Yahudilerin milisi olarak 1948-1949 Arap-İsrail Savaşı'na katıldı. 1963'te İngiltere'de kurmay okulunu bitirdi. Komuta kademelerinde yükseldi. 1964-1968 yılları arasında genelkurmay başkanlığı yaptı. 1968-1973 yılları arasında ABD'de İsrail büyükelçisi olarak görev aldı. 1973'te İşçi Partisi'nden parlamentoya girdi. Mart 1974'te çalışma bakanı oldu. 13 Haziran 1974'te Golda Meir'in istifasıyla başbakanlığa getirildi. Başbakanlığı sırasında geniş destek sağlayamadı. Eşiyle birlikte bir ABD bankasındaki gizli hesabı hakkında gerçek beyanda bulunmadığı anlaşılınca Nisan 1977'de İşçi Partisi lideriyken siyasî yaşamdan çekilmek zorunda kaldı. Daha sonra tekrar siyasete atılarak savunma bakanı oldu (1984-1990). İkinci kez 1992'de İşçi Partisi'nden başbakan oldu. Araplarla barışa karşı çıkan tutucu bir Yahudi tarafından öldürüldü.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

5 KASIM - TARİHTE BUGÜN

Olaylar
1605 - Guy Fawkes İngiltere'de Westminster Sarayı'nı havaya uçurmaya kalkıştı.
1840 - Afganistan, İngilizlere teslim oldu.
1854 - İngiliz-Fransız Birleşik Donanması, Kırım Savaşı’nda Rus donanmasını yenilgiye uğrattı.
1914 - İngiltere Kıbrıs'ı resmen ilhak etti.
1924 - Çin'in "Küçük İmparator"u Puyi, krallık sarayından çıkarıldı. Mançu unvanları iptal edildi.
1925 - Benito Mussolini, İtalya'daki sol partilerin tümünü kapattı.
1930 - İlk televizyon reklamı Londra'da gösterildi.
1956 - Sovyet tankları Macaristan'daki ayaklanmayı bastırdı; Janos Kadar başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu.
1986 - Yanmasının 45 yıl ardından İstanbul Ortodoks Fener Patrikhanesi'nin yeniden yapımına izin verildi.
2006 - Eski Irak cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'e, Şii kasabası Duceyl’de 148 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezası verildi.

Doğumlar
1615 - İbrahim, 18. Osmanlı padişahı. (ö. 1648)
1943 - Sam Shepard, oyun yazarı, yazar, oyuncu.
1948 - William D. Phillips, Nobel Ödülü sahibi ABD'li fizikçi.
1960 - Tilda Swinton, İngiliz oyuncu.
1991 - Lyubov İlyuşeçkina, Rus buz patenci.

Ölümler
1879 - James Clerk Maxwell, İskoçyalı matematikçi ve fizikçi (d. 1831)
1944 - Alexis Carrel, Fransız cerrah ve fizyolog (d. 1873)
1956 - Art Tatum, ABD'li caz piyanisti (d. 1909)
2005 - John Robert Fowles, İngiliz yazar (d. 1926)
2006 - Bülent Ecevit, Türk siyasetçi, gazeteci, yazar, şair ve Türkiye başbakanı (d. 1925)
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön