1 KASIM - TARİHTE BUGÜN
Olaylar
1512 - Tavan resimleri Michelangelo tarafından dört yılda yapılan Sistine Şapeli ilk kez halka açıldı.
1520 – Ferdinand Macellan’ın filosu, günümüzdeki adı Macellan Boğazı olan 373 mil uzunluğundaki geçidi aştı. 1 Kasım Azizler Günü olduğu için boğaza Macellan tarafından Estreito de Todos los Santos (Bütün Azizler Kanalı) adı verildi.
1755 - Lizbon'da meydana gelen çok şiddetli bir deprem ve ardından oluşan tsunami sonucu yaklaşık 90.000 kişi öldü.
1922 - 623 yıl süren Osmanlı Hanedanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla sona erdi.
1896 - National Geographic dergisi, ilk defa bir kadının çıplak göğüslerinin göründüğü bir fotoğraf yayımladı.
1954 - Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi kuruldu. Cezayir Bağımsızlık Savaşı başladı.
1956 - Macaristan Varşova Paktı'ndan çekildiğini açıkladı. Başbakan Imre Nagy Macaristan'ın tarafsız bir devlet olarak tanınmasını istedi.
1959 - Kongo'da beyaz karşıtı ayaklanmalar sonrası milliyetçi lider Patrice Lumumba tutuklandı.
1962 - Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Mars'a ilk roketi fırlattı.
1998 - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kuruldu.
Doğumlar
1839 - Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Osmanlı sadrazamı (ö. 1919)
1880 - Alfred Lothar Wegener, Alman yerbilimci (ö. 1930)
1935 - Edward Said, ABD'li edebiyat eleştirmeni (ö. 2003)
1944 - Refik el-Hariri, eski Lübnan Başbakanı (ö. 2005)
1980 - Bilgin Defterli, Türk kadın millî futbolcu.
Ölümler
1804 - Johann Friedrich Gmelin, Alman doğa bilimci, böcek bilimci ve botanikçi (d. 1748)
1894 - Aleksander Aleksandroviç, 1881 - 1894 arasında hüküm sürmüş Rus çarı (d. 1845)
1958 - Yahya Kemal Beyatlı, Türk şair (d. 1884)
2002 - Ekrem Akurgal, Türk arkeolog ve bilimadamı (d. 1911)
2008 - Yma Sumac, Peru asıllı, ABD'li soprano (d. 1922)
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
FERDİNAND MACELLAN
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d. 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö. 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu'nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır.
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18'i İspanya'ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı. Bu denizcilere Macellan'ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir.
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, İspanyolca: Fernando ya da Hernando de Magallanes); (d. 1480 İlkbaharı, Sabrosa, Portekiz – ö. 27 Nisan 1521, Maktan Adası, Cebu, Filipinler), Portekizli denizci, gezgin ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu'nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta'nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler'deki Mactan Savaşı'nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları'nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus'a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için "pasifik" (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus'u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır.
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18'i İspanya'ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı. Bu denizcilere Macellan'ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
PATRİCE LUMUMBA
PATRİCE LUMUMBA KİMDİR? (1925 Onalua/Belçika Kongosu/günümüzde Zaire-1961 Katanga), Kongo'lu siyaset adamı. Kongo Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıdır. Belçikalıların kurduğu misyoner okullarında eğitim gördü. Kongo Milliyetçi Hareketi'ne katılarak, 1958'de bu hareketin başkanı oldu. 21 Haziran 1960'ta büyük mücadeleler sonucu Kongo başkanlığını Joseph Kasavubu'dan aldı. Kasavubu, Kongo'nun sembolik cumhurbaşkanı oldu. Lumumba, Kongo birliği için çalıştı, fakat Katanga'nın birlikten ayrılmasını önleyemedi. Kuvvetli bir muhalefetle karşılaştı. Kasavubu tarafından, 5 Eylül 1960'ta görevinden uzaklaştırıldı. Albay Mobutu tarafından tutuklanan Lumumba, önce hapsedildi. Sonra da Katanga'ya götürülerek, 12 Şubat 1961'de öldürüldü. General Mobutu, 1966 yılında Lumumba'yı ulusal kahraman ilân etti.
PATRİCE LUMUMBA KİMDİR? (1925 Onalua/Belçika Kongosu/günümüzde Zaire-1961 Katanga), Kongo'lu siyaset adamı. Kongo Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıdır. Belçikalıların kurduğu misyoner okullarında eğitim gördü. Kongo Milliyetçi Hareketi'ne katılarak, 1958'de bu hareketin başkanı oldu. 21 Haziran 1960'ta büyük mücadeleler sonucu Kongo başkanlığını Joseph Kasavubu'dan aldı. Kasavubu, Kongo'nun sembolik cumhurbaşkanı oldu. Lumumba, Kongo birliği için çalıştı, fakat Katanga'nın birlikten ayrılmasını önleyemedi. Kuvvetli bir muhalefetle karşılaştı. Kasavubu tarafından, 5 Eylül 1960'ta görevinden uzaklaştırıldı. Albay Mobutu tarafından tutuklanan Lumumba, önce hapsedildi. Sonra da Katanga'ya götürülerek, 12 Şubat 1961'de öldürüldü. General Mobutu, 1966 yılında Lumumba'yı ulusal kahraman ilân etti.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer devletlerin, belirli usulî kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.
Avrupa Birliği'nin günümüzde Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açmakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği'nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin organıdır. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgari standartları oluşturmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve diğer devletlerin, belirli usulî kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.
Avrupa Birliği'nin günümüzde Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol açmakla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği'nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin organıdır. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgari standartları oluşturmaktadır.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
GAZİ, AHMET MUHTAR PAŞA
Ahmet Muhtar 1839 yılında Bursa'da doğdu. Babası İpekçi Halil Efendi'ydi. Babası 6 yaşında ölünce dedesi tarafından büyütülen Ahmet Muhtar İlk ve Orta eğitimini Bursa'da tamamladı. Bursa Askeri İdadisini bitirdikten sonra İstanbul'a giderek öğrenimini Harbiye Mektebi'nde sürdürdü. 1860 yılında Harbiye'yi birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı oldu.
Ahmet Muhtar Harbiye'den mezun olduktan sonraki ilk görevi Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa'nın yanında Karadağ Savaşlarına katılmak oldu. Savaş sırasında küçük bir süvari birliğiyle Ustruck Geçidi'ni ele geçirmeyi ve iki yerinden yaralanmasına rağmen destek kuvvetler gelene kadar geçidi elinde tutmayı başardı. Bu başarısından dolayı binbaşılığa yükseltildi. Harbiye Mektebi'ne dönerek bir süre eğitim subayı olarak görev yaptı. 1863 yılında, sonradan Darüşşafaka Cemiyeti'ne dönüşecek olan Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslamiye'nin kurucuları arasında yer aldı. 1864 yılında Abdülaziz'in oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi'nin öğretmeni oldu. Şehzadeye 1864-1867 yılları arasında İngiltere, Fransa, Almanya ve Avusturya gezilerinde refakat etti.
Ahmet Muhtar 1867 yılında tekrar Karadağ'a döndü ve Karadağlı isyancılara karşı karşı büyük başarılar kazandı. 1869 yılında Yemen'e tayin edildi. Yemen'deki Arap isyanlarına karşı kazandığı başarılardan dolayı 1871 yılında 33 yaşında Müşir (Mareşal) rütbesini kazandı ve Yemen'e vali oldu. Daha sonra Şumnu, Erzurum, Bosna-Hersek ve Karadağ'da görev yaptı. 93 Harbi'nin arifesinde padişah II. Abdülhamit tarafından Kafkas cephesinin başkomutanlığına getirildi.
93 Harbi'ndeki rolÜ
Ahmet Muhtar Paşa başkomutanlık görevini üstlenmek üzere 16 Mart 1877 tarihinde deniz yoluyla Trabzon'a, oradan da 30 Mart 1877'de Erzurum'a ulaştı. 27 Nisan'da Rus birlikleri Doğubeyazıt'ı işgal etti. 17 Mayıs'ta Ardahan Rusların eline geçti. Ahmed Muhtar Paşa Erzurum'u savunmak için Zivin'de bir savunma hattı oluşturdu. Komuta ettiği ordu Rus Ordusu'na karşı 25 Ağustos'ta Gedikler Muharebesi, 24 Ekim'de ise Yahniler Muharebesi'ni kazandı. Bu savaşlar sonrası Gazi ünvanını kazandı.
Ancak Alacadağ Muharebesi'nde komuta ettiği Osmanlı ordusu yenilince, Ahmed Muhtar Paşa ordusuyla Erzurum’a çekildi. Ruslara karşı çok daha az bir asker gücüyle savaşmasına rağmen Aziziye Tabyası'nda Rusları defalarca geri püskürtmeyi başardı. İstanbul'dan asker desteği istemesine rağmen asker yardımı alamayınca Kafkas ordusunu Bayburt'a çekmeye karar verdi.
Bu sırada Tuna Cephesindeki Rus ordularının İstanbul'a yaklaşması üzerine İstanbul'a çağrıldı ve Çatalca'da Ruslara karşı bir savunma hattı kurmakla görevlendirildi. Ruslarla Ayastefanos Antlaşması görüşmeleri başlayınca savunma hattını Bakırköy'e kadar çekti. Savaşın son günlerinde Erkan-ı Harbiye başkanlığına getirildi.
Devlet Adamlığı
Ahmed Muhtar Paşa 93 Harbi sonrasında Tophane-i Amire yöneticiliği, Manastır Valiliği ve Üçüncü Ordu müfettişliği gibi görevlerde bulundu. 1882-1908 yılları arasında Fevkalade Komiser görevine atanarak 26 yıl Mısır'da yaşadı. Balkan Savaşı'nda az önce V. Mehmet Reşat saltanatında 22 Temmuz 1912 - 29 Ekim 1912 tarihleri arasında üç ay sekiz gün Sadrazam oldu. Ancak bu görev kısa ömürlü oldu. Balkan Savaşları'nın çıkması üzerine Ahmed Muhtar Paşa'nın önerisiyle 5 Ağustos 1912'de 4. Meclis-i Mebusan dağıtıldı. Sıkıyönetim ilan edildi. 29 Ekim 1912'de de Ahmed Muhtar Paşa sadrazamlık görevinden istifa etti.
93 Harbi'ndeki anılarını savaşın ardından Sergüzeşt-i Hayatım'ın Cild-i Sanisi adlı bir eserde toplamıştır. Ahmed Muhtar Paşa askerlik yeteneğinin yanı sıra gökbilim ve matematiğe ilgi duymaktaydı. Uluslararası saat sistemi ve Miladi takvim sisteminin kullanılmasını Osmanlı Devleti'nde ilk defa ileri sürdü. Bu konuda Islahat-ül Takvim adlı bir kitap yazmıştır. Ayrıca İstanbul'daki Darüşşafaka Lisesi'ni kurucusudur. 1890 yılında açılışını yaptığı İstanbul'un Avrupa tren terminali olan Sirkeci Garı'na ilk önce Ahmet Muhtar Paşa'nın adı verilmişti, sonradan sadece "Sirkeci Garı" olarak anılmaya başladı.
21 Ocak 1919 tarihinde 80 yaşındayken İstanbul’da vefat etti ve Fatih Camii avlusuna gömüldü.
Mirası
Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu Mahmud Muhtar Paşa (Soyadı Kanunu sonrasında Mahmud Muhtar Katırcıoğlu) Osmanlı Devleti'nde Bahriye Nazırlığı yapmıştır. Torunu Sermet Muhtar Alus ise İstanbul konulu yazı ve kitaplarıyla tanınmış gazeteci, yazar ve karikatürist idi.
Kars valiliği ve Kars Tugay Komutanlığı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ahmet Muhtar Paşa’nın karargah olarak kullandığı 19. yüzyılda yapılmış olan konağı restore ederek bir müze haline getirmişlerdir. Müze içerisinde Osmanlı-Rus Savaşları ile ilgili askeri malzemeler, savaş planları, haritalar ve fotoğraflar bulunmaktadır. Bu müzenin girişine Ahmet Muhtar Paşa’nın bir büstü yapılmıştır.
Yazdığı kitaplar
Güzide-i Tarih-i Osmani, Mekteb-i Sanayi-i Şahane Matbaası, 1883.
Riyaz ül-Muhtar: Mirat-ül Mikat ve el-Edvar, Bulak Matbaası, 1885
İstimdad, Matbaa-ı Ceride-i Askeriye, 1887.
Islah-ül Takvim, Matbaat Muhammed Afnadi Mustafa, 1891.
La Réforme du Calendrier, E. J. Brill, 1893.
Muhteriat-ı Cediden Çapı Büyük Seri Ateşli Toplar, Mekteb-i Fünun-ı Harbiye Matbaası, 1893.
Dumansız Barutlar, Matbaa-yı Askeriye, 1894.
Tedris-i Lisan-i Ermeni, Matbaa-i Tigran Civelekyan, 1897.
Deniz ve Sahil Muharebelerinin, Karabet Matbaası, 1898.
Ahvalname-i Müellefat-i Askeriye-i Osmaniye, Tahir Matbaası, 1898.
Rehber-i Umran, Tahir Bey Matbaası, 1900.
Rehber-i Muzafferiyat-i Bahriye: yahut Deniz ve Sahil Muharebelerinin Vesait ve Kavaid Esasiyesi, Karabet Matbaası, 1900.
Hikmet-i Tefekkür, Mensur: Mecal-i Fikret, Manzum, Mahmut Bey matbaası, 1902
Sen Gotardda Osmanlı Ordusu: 1073-75 Seferinin Vakayi-i Esasiyesi, Esfar-ı Osmaniye hatıraları, Kütüphane-i İslam ve Askeri, 1908.
Atabe-i Bülend Mertebe-i Hazret-i Hilafet Penahiye bir Arıza, Teşil-i Tıbaat Matbaa ve İdaresi, 1910.
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Evveli, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ISBN 979-975-333-046-5.
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ISBN 975-333-047-2.
Sene-i Maliyenin Hicri Sene-i Şemsiye ile İstibdaline Dair, Matbaa-i Ebüzziya, 1912.
Takvimü's-sinin, 1915, Yeni Baskısı: Genel Kurmay Başkanlığı, Ankara, 1993.
İstimali Tekerrür Eden Takvim-i malı, Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekası, 1916.
Serair ül-Kur'an fi tekvin ve ifna ve iadet il-ekvan, Evkaf-ı İslâmiye Matbaası, 1920
Serair ül-Kuran, Darülhilâfet ül-Aliye Evkaf-i Islamiye Matbaasi, 1920.
Ahmet Muhtar 1839 yılında Bursa'da doğdu. Babası İpekçi Halil Efendi'ydi. Babası 6 yaşında ölünce dedesi tarafından büyütülen Ahmet Muhtar İlk ve Orta eğitimini Bursa'da tamamladı. Bursa Askeri İdadisini bitirdikten sonra İstanbul'a giderek öğrenimini Harbiye Mektebi'nde sürdürdü. 1860 yılında Harbiye'yi birincilikle bitirerek kurmay yüzbaşı oldu.
Ahmet Muhtar Harbiye'den mezun olduktan sonraki ilk görevi Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa'nın yanında Karadağ Savaşlarına katılmak oldu. Savaş sırasında küçük bir süvari birliğiyle Ustruck Geçidi'ni ele geçirmeyi ve iki yerinden yaralanmasına rağmen destek kuvvetler gelene kadar geçidi elinde tutmayı başardı. Bu başarısından dolayı binbaşılığa yükseltildi. Harbiye Mektebi'ne dönerek bir süre eğitim subayı olarak görev yaptı. 1863 yılında, sonradan Darüşşafaka Cemiyeti'ne dönüşecek olan Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslamiye'nin kurucuları arasında yer aldı. 1864 yılında Abdülaziz'in oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi'nin öğretmeni oldu. Şehzadeye 1864-1867 yılları arasında İngiltere, Fransa, Almanya ve Avusturya gezilerinde refakat etti.
Ahmet Muhtar 1867 yılında tekrar Karadağ'a döndü ve Karadağlı isyancılara karşı karşı büyük başarılar kazandı. 1869 yılında Yemen'e tayin edildi. Yemen'deki Arap isyanlarına karşı kazandığı başarılardan dolayı 1871 yılında 33 yaşında Müşir (Mareşal) rütbesini kazandı ve Yemen'e vali oldu. Daha sonra Şumnu, Erzurum, Bosna-Hersek ve Karadağ'da görev yaptı. 93 Harbi'nin arifesinde padişah II. Abdülhamit tarafından Kafkas cephesinin başkomutanlığına getirildi.
93 Harbi'ndeki rolÜ
Ahmet Muhtar Paşa başkomutanlık görevini üstlenmek üzere 16 Mart 1877 tarihinde deniz yoluyla Trabzon'a, oradan da 30 Mart 1877'de Erzurum'a ulaştı. 27 Nisan'da Rus birlikleri Doğubeyazıt'ı işgal etti. 17 Mayıs'ta Ardahan Rusların eline geçti. Ahmed Muhtar Paşa Erzurum'u savunmak için Zivin'de bir savunma hattı oluşturdu. Komuta ettiği ordu Rus Ordusu'na karşı 25 Ağustos'ta Gedikler Muharebesi, 24 Ekim'de ise Yahniler Muharebesi'ni kazandı. Bu savaşlar sonrası Gazi ünvanını kazandı.
Ancak Alacadağ Muharebesi'nde komuta ettiği Osmanlı ordusu yenilince, Ahmed Muhtar Paşa ordusuyla Erzurum’a çekildi. Ruslara karşı çok daha az bir asker gücüyle savaşmasına rağmen Aziziye Tabyası'nda Rusları defalarca geri püskürtmeyi başardı. İstanbul'dan asker desteği istemesine rağmen asker yardımı alamayınca Kafkas ordusunu Bayburt'a çekmeye karar verdi.
Bu sırada Tuna Cephesindeki Rus ordularının İstanbul'a yaklaşması üzerine İstanbul'a çağrıldı ve Çatalca'da Ruslara karşı bir savunma hattı kurmakla görevlendirildi. Ruslarla Ayastefanos Antlaşması görüşmeleri başlayınca savunma hattını Bakırköy'e kadar çekti. Savaşın son günlerinde Erkan-ı Harbiye başkanlığına getirildi.
Devlet Adamlığı
Ahmed Muhtar Paşa 93 Harbi sonrasında Tophane-i Amire yöneticiliği, Manastır Valiliği ve Üçüncü Ordu müfettişliği gibi görevlerde bulundu. 1882-1908 yılları arasında Fevkalade Komiser görevine atanarak 26 yıl Mısır'da yaşadı. Balkan Savaşı'nda az önce V. Mehmet Reşat saltanatında 22 Temmuz 1912 - 29 Ekim 1912 tarihleri arasında üç ay sekiz gün Sadrazam oldu. Ancak bu görev kısa ömürlü oldu. Balkan Savaşları'nın çıkması üzerine Ahmed Muhtar Paşa'nın önerisiyle 5 Ağustos 1912'de 4. Meclis-i Mebusan dağıtıldı. Sıkıyönetim ilan edildi. 29 Ekim 1912'de de Ahmed Muhtar Paşa sadrazamlık görevinden istifa etti.
93 Harbi'ndeki anılarını savaşın ardından Sergüzeşt-i Hayatım'ın Cild-i Sanisi adlı bir eserde toplamıştır. Ahmed Muhtar Paşa askerlik yeteneğinin yanı sıra gökbilim ve matematiğe ilgi duymaktaydı. Uluslararası saat sistemi ve Miladi takvim sisteminin kullanılmasını Osmanlı Devleti'nde ilk defa ileri sürdü. Bu konuda Islahat-ül Takvim adlı bir kitap yazmıştır. Ayrıca İstanbul'daki Darüşşafaka Lisesi'ni kurucusudur. 1890 yılında açılışını yaptığı İstanbul'un Avrupa tren terminali olan Sirkeci Garı'na ilk önce Ahmet Muhtar Paşa'nın adı verilmişti, sonradan sadece "Sirkeci Garı" olarak anılmaya başladı.
21 Ocak 1919 tarihinde 80 yaşındayken İstanbul’da vefat etti ve Fatih Camii avlusuna gömüldü.
Mirası
Ahmed Muhtar Paşa'nın oğlu Mahmud Muhtar Paşa (Soyadı Kanunu sonrasında Mahmud Muhtar Katırcıoğlu) Osmanlı Devleti'nde Bahriye Nazırlığı yapmıştır. Torunu Sermet Muhtar Alus ise İstanbul konulu yazı ve kitaplarıyla tanınmış gazeteci, yazar ve karikatürist idi.
Kars valiliği ve Kars Tugay Komutanlığı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ahmet Muhtar Paşa’nın karargah olarak kullandığı 19. yüzyılda yapılmış olan konağı restore ederek bir müze haline getirmişlerdir. Müze içerisinde Osmanlı-Rus Savaşları ile ilgili askeri malzemeler, savaş planları, haritalar ve fotoğraflar bulunmaktadır. Bu müzenin girişine Ahmet Muhtar Paşa’nın bir büstü yapılmıştır.
Yazdığı kitaplar
Güzide-i Tarih-i Osmani, Mekteb-i Sanayi-i Şahane Matbaası, 1883.
Riyaz ül-Muhtar: Mirat-ül Mikat ve el-Edvar, Bulak Matbaası, 1885
İstimdad, Matbaa-ı Ceride-i Askeriye, 1887.
Islah-ül Takvim, Matbaat Muhammed Afnadi Mustafa, 1891.
La Réforme du Calendrier, E. J. Brill, 1893.
Muhteriat-ı Cediden Çapı Büyük Seri Ateşli Toplar, Mekteb-i Fünun-ı Harbiye Matbaası, 1893.
Dumansız Barutlar, Matbaa-yı Askeriye, 1894.
Tedris-i Lisan-i Ermeni, Matbaa-i Tigran Civelekyan, 1897.
Deniz ve Sahil Muharebelerinin, Karabet Matbaası, 1898.
Ahvalname-i Müellefat-i Askeriye-i Osmaniye, Tahir Matbaası, 1898.
Rehber-i Umran, Tahir Bey Matbaası, 1900.
Rehber-i Muzafferiyat-i Bahriye: yahut Deniz ve Sahil Muharebelerinin Vesait ve Kavaid Esasiyesi, Karabet Matbaası, 1900.
Hikmet-i Tefekkür, Mensur: Mecal-i Fikret, Manzum, Mahmut Bey matbaası, 1902
Sen Gotardda Osmanlı Ordusu: 1073-75 Seferinin Vakayi-i Esasiyesi, Esfar-ı Osmaniye hatıraları, Kütüphane-i İslam ve Askeri, 1908.
Atabe-i Bülend Mertebe-i Hazret-i Hilafet Penahiye bir Arıza, Teşil-i Tıbaat Matbaa ve İdaresi, 1910.
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Evveli, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ISBN 979-975-333-046-5.
Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi, Mekteb-i Harbiye Matbaası, 1912, Yeni Baskısı: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ISBN 975-333-047-2.
Sene-i Maliyenin Hicri Sene-i Şemsiye ile İstibdaline Dair, Matbaa-i Ebüzziya, 1912.
Takvimü's-sinin, 1915, Yeni Baskısı: Genel Kurmay Başkanlığı, Ankara, 1993.
İstimali Tekerrür Eden Takvim-i malı, Matbaa-i Ahmet İhsan ve Şürekası, 1916.
Serair ül-Kur'an fi tekvin ve ifna ve iadet il-ekvan, Evkaf-ı İslâmiye Matbaası, 1920
Serair ül-Kuran, Darülhilâfet ül-Aliye Evkaf-i Islamiye Matbaasi, 1920.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
BİLGİN DEFTERLİ--Bayan futbolcu
Bilgin Defterli, (d. 1 Kasım 1980 - İstanbul), Türk kadın millî futbolcu. Almanya'da Kadınlar 2. Bundesliga ekiplerinden 1. FC Köln'de oynamaktadır. Türkiye Kadın Millî Takımı'n kaptanlılığı üstlenmektedır.
Futbola Dinarsuspor altyapısında başladı ve daha sonra as takıma alındı. Burada altı sene forma giydi ve 1993 yılından 1997 yılına kadar dört Kadınlar 1. Ligi şampiyonluğu yaşadı. 1997-98 sezonunun başında 2. Lig ekiplerinden Feriköy'e transfer oldu ve sezon sonu ligi şampıyon olarak tamamlayıp 1. Lig'e yükselmeyi başardı.
1997-98 sezonun sona kadar burda oynadıktan sonra 1999-00 sezonun başında Kadınlar 1. Ligi'nin köklü ekiplerinden Delta Mobilyaspor'a transfer oldu. Delta Mobilyaspor için ilk resmî karşılaşmasına 9 Nisan 2000 tarihinde Samsungücü'la oynanan Kadınlar 1. Ligi karşılaşmasında çıktı. Bu karşılaşmada 4 gol atarak takımını galip gelmesinde önemli rol oynadı. Aynı sezon Delta Mobilyaspor'la Kadınlar 1. Ligi Şampiyonluğu yaşadı ve Türkiye Kadın Millî Takımına davet edilmeye başlandı. İki sezon Mobilyaspor'a forma giydikten sonra başka Kadınlar 1. Ligi ekipleri olan Yalıspor ve Kuzeyspor'da oynadı. 2002-03 sezonun başında Hatay Sanayispor'a transfer oldu. Burada iki sezon oynadıktan sonra yurt dışında gelen tekliflerden birini kabul etti ve 2004-05 sezonunun başında Almanya'nın kadınlar futbolunda en yüksek kademe ligi olan Kadınlar Bundesliga'da mücadele eden FSV Frankfurt ekibine transfer oldu.
Bir sezon burada görev aldıktan sonra Kadınlar Bundesliga'sına yeni yükselen Brauweiler Pulheim geçti. Burada bir sezonu Kadınlar Bundesliga'da ve üç sezonu Kadın 2. Bundesliga'da olam küzere dört sezon boyunca düzenli olarak forma giydi. 2009-10 sezonunda Brauweiler Pulheim'le 1. FC Köln takımlarının birleşip 1. FC Köln adını almasından ötürü 2009-10 sezonunda itibaren 1. FC Köln takımında forma giymektedır.
2010-11 sezonunda 14 golle Kadınlar 2. Bundesliga gol krallığında üçüncü olma başarısı gösterdi.
Bilgin Defterli, (d. 1 Kasım 1980 - İstanbul), Türk kadın millî futbolcu. Almanya'da Kadınlar 2. Bundesliga ekiplerinden 1. FC Köln'de oynamaktadır. Türkiye Kadın Millî Takımı'n kaptanlılığı üstlenmektedır.
Futbola Dinarsuspor altyapısında başladı ve daha sonra as takıma alındı. Burada altı sene forma giydi ve 1993 yılından 1997 yılına kadar dört Kadınlar 1. Ligi şampiyonluğu yaşadı. 1997-98 sezonunun başında 2. Lig ekiplerinden Feriköy'e transfer oldu ve sezon sonu ligi şampıyon olarak tamamlayıp 1. Lig'e yükselmeyi başardı.
1997-98 sezonun sona kadar burda oynadıktan sonra 1999-00 sezonun başında Kadınlar 1. Ligi'nin köklü ekiplerinden Delta Mobilyaspor'a transfer oldu. Delta Mobilyaspor için ilk resmî karşılaşmasına 9 Nisan 2000 tarihinde Samsungücü'la oynanan Kadınlar 1. Ligi karşılaşmasında çıktı. Bu karşılaşmada 4 gol atarak takımını galip gelmesinde önemli rol oynadı. Aynı sezon Delta Mobilyaspor'la Kadınlar 1. Ligi Şampiyonluğu yaşadı ve Türkiye Kadın Millî Takımına davet edilmeye başlandı. İki sezon Mobilyaspor'a forma giydikten sonra başka Kadınlar 1. Ligi ekipleri olan Yalıspor ve Kuzeyspor'da oynadı. 2002-03 sezonun başında Hatay Sanayispor'a transfer oldu. Burada iki sezon oynadıktan sonra yurt dışında gelen tekliflerden birini kabul etti ve 2004-05 sezonunun başında Almanya'nın kadınlar futbolunda en yüksek kademe ligi olan Kadınlar Bundesliga'da mücadele eden FSV Frankfurt ekibine transfer oldu.
Bir sezon burada görev aldıktan sonra Kadınlar Bundesliga'sına yeni yükselen Brauweiler Pulheim geçti. Burada bir sezonu Kadınlar Bundesliga'da ve üç sezonu Kadın 2. Bundesliga'da olam küzere dört sezon boyunca düzenli olarak forma giydi. 2009-10 sezonunda Brauweiler Pulheim'le 1. FC Köln takımlarının birleşip 1. FC Köln adını almasından ötürü 2009-10 sezonunda itibaren 1. FC Köln takımında forma giymektedır.
2010-11 sezonunda 14 golle Kadınlar 2. Bundesliga gol krallığında üçüncü olma başarısı gösterdi.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
YAHYA KEMAL BEYATLI
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul’da Vefa Lisesi’nde tamamladı. Paris’e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca’sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten (1912) sonra, İstanbul’da üniversitede çeşitli dersler okuttu (1915-1923),
Urfa milletvekili oldu (1923); Varşova (1926), Madrid (1929) Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.
Büyükelçi olarak Pakistan’a gitti (1948), bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü (1949). Rumelihisarı mezarlığında gömülü. Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968) Kişiliğini Paris’te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel’in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb.) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu.
Paris’e gidişi, II. Abdülhamit baskısından bir kaçış olduğu halde, orada siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.
Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul’da yarattığı için, Yahya Kemal’deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.
Ölümünden sonra dostları ve hayranları tarafından bir Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyeti’ne bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Bu Enstitü’nün yayımlamaya başladığı Yahya Kemal Külliyatı’nda şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıktı: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgariyle (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.
2 Aralık 1884 yılında Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlk öğrenimini İstanbul’da Vefa Lisesi’nde tamamladı. Paris’e giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızca’sını ilerlettikten sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris’ten döndükten (1912) sonra, İstanbul’da üniversitede çeşitli dersler okuttu (1915-1923),
Urfa milletvekili oldu (1923); Varşova (1926), Madrid (1929) Ortaelçiliklerine atandı, Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu.
Büyükelçi olarak Pakistan’a gitti (1948), bir yıl sonra emekliye ayrılarak yurda döndü (1949). Rumelihisarı mezarlığında gömülü. Spor ve Sergi Sarayı civarındaki parka bir anıtı dikildi (1968) Kişiliğini Paris’te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel’in derslerinden aldığı tarih zevkiyle, Fransız şairlerinin (Jean Moreas, Baudelaire, Verlaine, vb.) ölçü ve biçim güzelliklerinde buldu.
Paris’e gidişi, II. Abdülhamit baskısından bir kaçış olduğu halde, orada siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hamid ve Servet-i fünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı, klasik divan şiirimizi Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da "bulunmuş sayfalar" başlığıyla yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür.
Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir. Osmanlı medeniyeti yüzyıllar boyu en yüce eserlerini İstanbul’da yarattığı için, Yahya Kemal’deki İstanbul, Boğaziçi ve Türk musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanı sıra, tarih değerleri de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek çoğuna hikaye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan da alır. İç ahengi her şeyden üstün tutuşu, şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi; "Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu ahengin sağlanmasına daha elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu Yahya Kemal, şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplarda toplamamış, eserleri dergilerde, dağınık kalmıştı.
Ölümünden sonra dostları ve hayranları tarafından bir Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyeti’ne bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Bu Enstitü’nün yayımlamaya başladığı Yahya Kemal Külliyatı’nda şairin ilk üçü şiirlerini; diğeri makale, deneme ve anılarını derleyen şu eserleri çıktı: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgariyle (1962), Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Siyasi Hikayeler (1968), Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Edebiyata Dair (1971), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Tarih Müsahabeleri (1975), Bitmemiş Şiirler (1976), Mektuplar-Makaleler (1977) Hakkında yayımlanan kitapların sayısı yirmiyi geçer.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
EKREM AKURGAL
1932-1940 arasında devlet bursuyla Berlin Üniversitesi’nde arkeoloji eğitimi gördü ve doktorasını verdi. 1941’de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nde doçent, 1949’da profesör, 1957’de de ordinaryüs profesör oldu. 1958-1959 arasında aynı fakültenin dekanlığını üstlendi; 1943-1983 arasında Türk Tarih Kurumu üyesi olarak çalıştı. Avrupa ve Amerika’nın çeşitli üniversitelerinde konuk profesör olarak dersler ve konferanslar verdi. Arkeolojiyle ilgili hemen hemen tüm uluslararası kurumların üyeliklerine seçildi. Federal Almanya Büyük Liyakat Nişanı, Goethe Madalyası ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü ile onurlandırıldı. Önemli bilimsel bir yayın olan Anatolia dergisinin kurucusudur. 1948 ‘de başladığı kazı çalışmalarını günümüzde de sürdürmektedir. Bayraklı, Foça, İzmir, Sinop, Daskyleion, Çandarlı ve Eryhrai’de kazılar yaptı. Kazı buluntularıyla Anadolu kültür tarihine ışık tuttu. İzmir yakınında, eskiden körfezde bir yarımada durumunda olan Bayraklı’da yapılan kazılarda İÖ 3000-300 arasında birbirini izleyen kültür katları ortaya çıktı. Akurgal, bu yerleşmenin antik kaynaklarda adı geçen eski İzmir olduğunu ve kentin adının İÖ 18. yüzyılda Kültepe çiviyazılı metinlerde geçen Tsmurna olduğunu ileri sürer. Bayraklı’daki en eski yerleşmenin Troya II ile çağdaş olduğunu ve Anadolu halkınca kurulduğunu saptadı. Bu höyükte İÖ 1050-300 arasında, İon uygarlığının tüm aşamalarını incelemek olanağını elde etti. Çalışmalarını kazı buluntularına dayandırarak Doğu-Batı ilişkilerinin ilkçağdaki durumunu ve Anadolu’nun bu dönemdeki yerini ortaya koydu. Mezopotamya’ dan Yunanistan’a kadar geniş bir alanı araştırarak ilkçağda Doğu-Batı ilişkilerinin karşılıklı bir alış veriş olduğunu saptadı.
Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye’ de İS 1200-750 arasında yaşayan uygarlığa Geç Hitit Krallıkları adını verdi ve bu tanımı arkeoloji biliminde kabul edildi. Tüm araştırmalarında bileşime varmayı amaçlayan Akurgal, sayısız yayınlarıyla Anadolu kültürünü en iyi tanıtan bir bilim adamıdır. 1985′ te emekliye ayrıldı.
Başlıca eserleri: Griechische Reliefs aus Lykien (Likya’daki Yunan Kabartmaları) 1942, Remarques stylistiques sur les reliefs de Malatya (Malatya Kabartmalarında Dikkate Değer Üsluplar) 1946, Spaethethitische Bild Kunst (Geç Hitit Resim Sanatı) 1949, Zwei Reliefs aus Sinope (Sinop’tan iki Kabartma) 1955,Die Kunst Anatoliens (Anadolu Sanatı) 1961,Orient una Okzident (Doğu ve Batı) 1966, Erythrai: An Ancient lonian City (Erythrai: Eski Bir İon Kenti) 1979, Eski İzmir I Yerleşme Katları ve Athena Tapınağı (1983).
1932-1940 arasında devlet bursuyla Berlin Üniversitesi’nde arkeoloji eğitimi gördü ve doktorasını verdi. 1941’de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nde doçent, 1949’da profesör, 1957’de de ordinaryüs profesör oldu. 1958-1959 arasında aynı fakültenin dekanlığını üstlendi; 1943-1983 arasında Türk Tarih Kurumu üyesi olarak çalıştı. Avrupa ve Amerika’nın çeşitli üniversitelerinde konuk profesör olarak dersler ve konferanslar verdi. Arkeolojiyle ilgili hemen hemen tüm uluslararası kurumların üyeliklerine seçildi. Federal Almanya Büyük Liyakat Nişanı, Goethe Madalyası ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü ile onurlandırıldı. Önemli bilimsel bir yayın olan Anatolia dergisinin kurucusudur. 1948 ‘de başladığı kazı çalışmalarını günümüzde de sürdürmektedir. Bayraklı, Foça, İzmir, Sinop, Daskyleion, Çandarlı ve Eryhrai’de kazılar yaptı. Kazı buluntularıyla Anadolu kültür tarihine ışık tuttu. İzmir yakınında, eskiden körfezde bir yarımada durumunda olan Bayraklı’da yapılan kazılarda İÖ 3000-300 arasında birbirini izleyen kültür katları ortaya çıktı. Akurgal, bu yerleşmenin antik kaynaklarda adı geçen eski İzmir olduğunu ve kentin adının İÖ 18. yüzyılda Kültepe çiviyazılı metinlerde geçen Tsmurna olduğunu ileri sürer. Bayraklı’daki en eski yerleşmenin Troya II ile çağdaş olduğunu ve Anadolu halkınca kurulduğunu saptadı. Bu höyükte İÖ 1050-300 arasında, İon uygarlığının tüm aşamalarını incelemek olanağını elde etti. Çalışmalarını kazı buluntularına dayandırarak Doğu-Batı ilişkilerinin ilkçağdaki durumunu ve Anadolu’nun bu dönemdeki yerini ortaya koydu. Mezopotamya’ dan Yunanistan’a kadar geniş bir alanı araştırarak ilkçağda Doğu-Batı ilişkilerinin karşılıklı bir alış veriş olduğunu saptadı.
Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye’ de İS 1200-750 arasında yaşayan uygarlığa Geç Hitit Krallıkları adını verdi ve bu tanımı arkeoloji biliminde kabul edildi. Tüm araştırmalarında bileşime varmayı amaçlayan Akurgal, sayısız yayınlarıyla Anadolu kültürünü en iyi tanıtan bir bilim adamıdır. 1985′ te emekliye ayrıldı.
Başlıca eserleri: Griechische Reliefs aus Lykien (Likya’daki Yunan Kabartmaları) 1942, Remarques stylistiques sur les reliefs de Malatya (Malatya Kabartmalarında Dikkate Değer Üsluplar) 1946, Spaethethitische Bild Kunst (Geç Hitit Resim Sanatı) 1949, Zwei Reliefs aus Sinope (Sinop’tan iki Kabartma) 1955,Die Kunst Anatoliens (Anadolu Sanatı) 1961,Orient una Okzident (Doğu ve Batı) 1966, Erythrai: An Ancient lonian City (Erythrai: Eski Bir İon Kenti) 1979, Eski İzmir I Yerleşme Katları ve Athena Tapınağı (1983).


[right]Arif YAMAN[/right]
- BilgeTonyukuk
- Çınaraltı Müdavimi
- Mesajlar: 808
- Kayıt: 22 Kas 2010 21:43
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Maşallah döktürüyorsun yine Arif ağabeyim.
Ellerin dert görmesin.

- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
eyvallah İhsan en iyi yaptığım işi yapıyorumBilgeTonyukuk yazdı:Maşallah döktürüyorsun yine Arif ağabeyim.Ellerin dert görmesin.


[right]Arif YAMAN[/right]