***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İlk Türk Devleti

GÖKTÜRK DEVLETİ
Göktürk Devleti, tarihte ilk defa Türk adını taşıyan devlettir.
Göktürkler, Türklerin atlı uygarlık ya da bozkır uygarlığından yerleşik uygarlığa geçiş döneminde, Türk boylarının başına geçerek hüküm süren bir hakan sülâlesidir (552-745). Kurdukları devlete de Göktürk Devleti denir.

Başkentleri, Orta Asya’da Karakurum yakınında Ötüken kentiydi. Devlet başkanlarına «kağan», hakan soyundan olanlara "tigin" derlerdi. Devletin kuruluşunda kağan,
Bumin’di. Ülkenin doğu kesimini yönetiyordu. Batı kesiminde ise kardeşi İstemi Kağan vardı, ama geleneğe göre o, doğu kağanına bağlıydı.

Bumin öldüğünde yerine oğullarından biri değil, İstemi Kağan geçti. Göktürkler, saltanatı Avarların elinden alarak devletlerini kurmuşlardı. Bu iki kağan ve onların oğulları zamanında Göktürkler, doğuda Kingan Dağları’ndan batıda Demirkapı’ya kadar bütün Orta Asya’ya egemen oldular. İran Sasani hükümdarı Hüsrev Nuşirevan ile anlaşarak Çin ipek ticaret yollarım ellerine geçirdiler. Türk egemenliğinin batıda yayılmasında ve Batı Türkistan Türkmenleşmesinde önemli rol oynadılar.

VII. yüzyılın ilk çeyreğinde bir durgunluk geçiren Göktürkler, Kutluğ İlteriş Kağan zamanında yeniden canlılık gösterdiler. Ama bu sırada doğudaki Çin tehlikesine, batıdan gelen ve Sasani egemenliğine son veren bir de Arap tehlikesi eklendi.

VIII. yüzyılın başlarında, 706’da Kapağan Kağan komuta ettiği Türk ordusu Çinlileri yenerek Türk devletinin durumunu düzeltirken, batıda Kültigin Kağan ordusuyla Buhara yakınlarına kadar ilerledi (707). Böylece Türkler batıda Araplarla karşı karşıya" geldiler.

Kapağan Kağan 716’da ölünce oğullarıyla yeğenleri Bilge ve Kültigin arasında iktidar mücadelesi başladı. Yeğenler bu savaşı kazandılar ama, ayrılıkçı
Türk boyları ve Çinlilerle uzun uzun uğraşmak zorunda kaldılar. Kültigin 731’de, ağabeyi Bilge Kağan ise 734’te öldüler. Geniş bölgeyi elde tutmak iyice güçleşti. Arap baskısına doğuda Moğol baskısı eklenince iç ayrılıkların da etkisiyle Göktürk Devleti son buldu (745).

Uygarlık
Göktürkler dönemi, Türklerin bozkır göçebe uygarlığından yerleşik tarım uygarlığına geçiş dönemidir. Bu dönemde hayvancılığın yanı sıra tarım da yapılmış, etrafı duvarlarla çevrili kentler meydana getirilmiştir.

Kaya resimlerinden anlaşıldığına göre Göktürkler deri veya keçe çizme ve uzun kaftan giyerlerdi. Savaşırken başlarına tulga geçirir, uzun ve eğri kılıçlar kullanırlardı.

Göktürklerin, Türk dilinin özelliklerine uygun bir yazıları vardı. 38 harften oluşan Göktürk alfabesinde satırlar sağdan sola yazılırdı. Bu alfabe ile yazılmış olan Orhon ve Yenisey yazıtları Türk dilinin VII. yüzyılda gelişmiş bir kültür dili olduğunu gösterir.

Göktürkler Türklerin ulusal dini olan Samanlığa bağlıydılar. Başta Gök Tanrı olmak üzere doğa güçlerine taparlardı. Hakanın hizmet yetkisini Tanrı’dan aldığına inanılır, bu görevi iyi bir şekilde yerine getirmesinin de bir Tanrı buyruğu olduğu kabul edilirdi.

Yazıtlardan anlaşıldığına göre Göktürklerde ölen bir kimsenin ruhunun bir kuş gibi uçup gittiğine inanılır ve onun için "yuğ" denilen törenler yapılır, ardından ağıtlar yakılırdı.



Bilge Kağan Yazıtı
Bilge Kağan ölümünden sonra oğlu tarafından diktirilmiş (735), yazısını da yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Yazıt, piramit biçiminde büyük bir taş kütlesi üzerindedir. Taşın doğu cephesinde 41, dar olan kuzey ve güney cephelerinde 15’er satır vardır.

Batı cephesindeki yazılar Çincedir. Asıl metin ve bugünkü şekil olarak yazıttan bir örnek: «Üze kök tengri asra yağız yir kılmdukda ikin ara kişi oglı kılınmış. Kişi oglında üze eçüm apam Bumin Kağan istemi Kağan olurmış. Olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş». (Üstte mavi gök, altta kara yer yaratılınca, ikisi arasında insanoğlu yaratılmış, insanoğlunun üzerine atalarım babam ve dedem Bumin Kağan ve istemi Kağan tahta geçmişler. Oturmuşlar, Türk milletinin ülke ve kanunlarını idare ve tanzim etmişler).


Orhon ve Yenisey Yazıtları
Moğolistan, Sibirya ve Yedisu eyaletlerinde, Orhon ve Yenisey ırmakları yöresinde bulunan bu Türkçe yazıtlar, Türklerin devlet anlayışı, yurt sevgisi, devlet görevlilerinin sorumlulukları v.b. konularda da açıklamalar yapar. Orhon’dan Tuna’ya, Yakutistan’dan Gobi’ye kadar olan bölgeye yayılarak, bu bölgenin Türk kültürünü meydana getiren bu yazıtların ilk zengin grubunu Kuzey Moğolistan yazıtları oluşturur.

Bu gruba giren Ongin, Kuli-Çur, Selenga, Karabalasagun, Suci v.b. yazıtlarından başka, büyüklükleri bakımından şu üç yazıt çok önemlidir: Bilge Kağan tarafından 732’de diktirilen Kültigin yazıtı, Bilge Kağan oğlu tarafından 735’te diktirilen Bilge Kağan yazıtı ve Tonyukuk’un ihtiyarlık yıllarında bizzat diktirdiği (720-725) Tonyukuk yazıtı. Diğer gruplarda şöyle sıralanabilir: Yenisey havzası yazıtları, Altay yöresi yazıtları, Lena ve Baykal yöresi yazıtları, Doğu Türkistan yazıtları, Orta Asya yazıtları, Doğu Avrupa yazıtları.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

UYGUR DEVLETİ

Uygurlar (Uygur Devleti), Şehir hayatına geçen ilk Türk Devleti olmasının yanında tarih, sanat ve kültürel yönlerden büyük bir medeniyet kurmuş ve günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Uygurlar, kadim Türk tarihinin önemli parçalarından biri olan ve Türklerin en eski topluluklarından olan Töles’lerin bir boyudur. Türk tarihine sayısız kitabe, yazıt ve kültürel eserler bırakan Uygurlar yerleşik hayata geçerek yegane geçim kaynağı olarak tarım ve ticareti seçen ilk Türk topluluğu olmuştur.

"Uygurlar" telafuzunun kelime kökenlerinin Oy(Uy)-Gur hecelerinin birleşiminden meydana geldiği düşünülmektedir. Oy, uymak ve birleşmek, ittifak etmek anlamında kullanılır. Uygurlara Çin kaynaklarında Kao-çi (Yüksek tekerlekli arabalılar) ifadesiyle rastlıyoruz. Türk kitabelerinde ise Dokuz Oğuzlar olarak ifade edilmektedirler. Dokuz oğuzlar ibaresi, dokuz ayrı oğuz boyunun bir araya gelerek oluşturdukları federasyonla güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıkmış bir ünvandır.

Uygurların Ana yurtlarının Orhun ve Selenga vadileri olduğu tespit edilmiştir. Varlıklarını Büyük Hun İmparatorluğu döneminden beri bu bölgede idame ettiren Uygurlar çoğu zaman Dere Beyliği şeklinde kabileler olarak yönetilmiş, kimi zaman kabileler federasyonlarla birleşerek ortak kültürü paylaşmış ve gerek Çin, gerekse bölgesindeki diğer bölgesel güçlere karşı kendilerini korumuşlardır.

Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
Mertkan
Demirci Çırağı
Demirci Çırağı
Mesajlar: 662
Kayıt: 13 Ara 2009 14:18
Sunucu: Tılsım
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Börteçine

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen Mertkan »

Selamun Aleyküm


Doğum günüm için iyi dileklerde bulunan Arif Abim İhsan kardeşim ve AlpARSLAN ım Allah var etsin çok teşekkür ederim.

Arif abim son paylaşımların harika :) okumak keyif veriyor..

Fazla lafa lüzum yok zaten hep bir aradayız Birliğimiz daim olsun..
Resim
Resim

Resim


[right]Mertkan UĞURLU[/right]
(Lonca tanıtım sayfası ve başvuru formu için lütfen resime tıklayınız.)
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İLLERİMİZ
ADIYAMAN

Bugün, Merkez ilçesinin adıyla anılan Adıyaman'ın eski adı Hısn-ı Mansur'dur. Bu ad İ.Ö Vll.yy'da buraya gelen Emevi sultanlarından Mansur İbn-i Canena'nın yaptırdığı Hısn-ı Mansur (Mansur Kalesi) dolayısıyla verilmiştir. Bazı yazarlara göre de kale adını, Abbasi Hükümdarı Ebu Cafer el Mansur'dan almaktadır. Başka bir söylentiye göre ise, Güzel Vadi sözü, zamanla değişikliğe uğrayarak Adıyaman'a dönüşmüştür. Adıyaman'ın "Yedi Yaman" dan geldiği de söylentiler arasındadır. "Yedi Yaman" Putlara inananlara karşı geldikleri için putperest babalarınca öldürülen yedi kardeşe yörede verilen isimdir. Bunların, kentin güneyinde "Yedi Yaman" diye anılan yerde gömülü oldukları söylenmektedir.

YAZILI TARİH ÖNCESİ ADIYAMAN
Adıyaman, Anadolu'nun eski yerleşim yerlerindendir. İl sınırları içinde bulunan Zey, Haydaran, Palanlı ve Gümüşkaya mahallerinde yapılan kazılarda İ.Ö. 3000 yıllarında kalıntılar bulunmuştur. Ayrıca, insanların toplu halde yaşamalarına elverişli çok sayıda mağaraya raslanmıştır. Buralardaki teraslar, balkonlar, ayrı bölmeler, su kuyuları yerleşim yaşamın kalıntılarıdır. Kazılarda çıkarılan araç ve gereçler oldukça ileri bir uygarlık döneminin ürünü olarak yorumlanmaktadır.

Pirin'de değişik arkeologlarca ortaya çıkarılan mağara sayısı 208'dir.Mağaralann duvarlarında o günkü yaşam biçimini yansıtan resimler bulunmaktadır. Dr, Hamit Koşay bu konuda şunlan söylemektedir: "... daha pek yakın zamanlara kadar Anadolu'da Paleolitik istasyonların bulunup bulunmadığı münakaşa ediliyordu...Hatta, Prof. Pittard, Prof. Şevket Aziz Kansu ile birlikte Adıyaman'a yaptığımız tetkik gezisinde tıpkı İspanya ve Afrika'da olduğu gibi, resimli mağara dahi bulduk."

YAZITLARDA ADIYAMAN BÖLGESİ
Bölgenin tarihine ilişkin yazılı bilgiler, İ.Ö. 2000 yıllarında başlamaktadır. Belgelerde, Adıyaman yöresinden açıkça sözedildiği halde, İ.Ö. 1000 Yıllarına değin bu bölge için herhangi bir ad kullanılmadığı görülmektedir. Yazıtlarda Orta Kargamış'ın kuzeyinden yukarıya doğru Orta Fırat 'la Toroslar arasındaki bölgeden sözedilmektedir. Yöreye, önceleri Kummuh, daha sonra da Kommagene denildiği anlaşılmıştır.

Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de (Kaneş) bulunan "Asur Ticaret Arşivi", bölgenin İÖ 2000-1750 Arasındaki dönemine ışık tutacak niteliktedir. Belgelerden; Adıyaman Bölgesinin, Asur ticaret yolları üzerinde olduğu anlaşılmaktdır,
Antakya Ovası'nda . İÖ 1725-1650 arasında kurulmuş olan Alalah ve İÖ 1850-1750 arasında Orta Fırat'ta yaşamış olan Mari Krallıklarının yazıtları bu dönemlere ilişkin bilgiler vermektedir. Ayrıca, Hitit Başkenti Hattuşaş (Boğazköy) yazıtlarında da İÖ 1500 yıllarına ilişkin bilgilere rastlanmaktadır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

KIZILIRMAK

Kızılırmak Nehri Türkiye topraklarından doğarak yine, Türkiye topraklarından denize dökülen en uzun akarsudur. Uzunluğu 1.355 km’dir. Nehir taşımacılığı için kullanılmaz. Başlıca kolları Delice Irmağı, Devrez ve Gökırmak’tır.

Nehir, İç Anadolu'nun en doğusundaki Sivas ili İmranlı ilçesinde Kızıldağ 'ın güney yamaçlarından yaklaşık 39,8° Kuzey 38,8° Doğu noktasından doğar, ilk önce batı ve güney batıya 38,7° Kuzey 34,8° Doğu ya kadar akar, daha sonra yay şeklinde biçimlenir. İlkin batıya, daha sonra kuzey doğudaki Tuz Gölü'nü geçerek kuzey batıya akar. Daha sonra kuzey ve kuzey doğuya yönelir. Burada Delice Irmağı ile 40.47° Doğu 34.14° Batı nokasında birleşir. Sonra zig zaglar çizerek kuzey batıya akar. 41.10° Doğu 34.42° Batı da Devrez Nehri ile birlikte akar.Ve Kuzey doğuya doğru döner. Sonuçta Karadeniz'e 41.72° Kuzey 35.95° Doğu noktasında boşalır. Sırasıyla Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Aksaray, Çankırı, Çorum ve Samsun illerinden geçerken çok sayıda dere ve çayın sularını toplayarak Bafra Burnu'ndan Karadeniz'e ulaşır.

Yağmur ve kar sularıyla beslenen nehrin rejimi düzensizdir. Temmuz ve Şubat arasında düşük su düzeyinde akan nehir, Mart ayında hızla kabarmaya başlar ve Nisan ayında en yüksek su düzeyine ulaşır. Ortalama debisi 184 m³/sn olan nehrin 20 yıllık gözlem süresince en az 18,4 m³/sn'ye ve en çok 1.673 m³/sn'ye ulaştığı tespit edilmiştir.

Nehir üzerine 8 baraj yapılmıştır. Bunlar Kayseri ilinde Sarıoğlan,Yemliha kasabasında kurulmuş olan Yamula Barajı, Ankara yakınlarındaki Kesikköprü, Hirfanlı ve Kapulukaya barajları ile nehrin Bafra Ovası’na kurulmuş Altınkaya ve Derbent barajlarıdır. Nehir üzerine son olarak Obruk Barajı yapılarak 2007 yılı içerisinde su tutumuna başlanılmıştır.

İrili ufaklı birçok gölün bulunduğu Kızılırmak Deltası, Türkiye'nin Karadeniz kıyısında özelliğini büyük ölçüde koruyabilmiş en önemli sulak alanlarından biridir. 321 kuş türünün bulunduğu delta bitkiler bakımından da öneme sahiptir. Deltanın doğu tarafında ülkemizin nadir su basar ormanlarından Geleriç Ormanı bulunur.

Adını suyunun renginden alan, antikçağda ise tuzlu akarsu anlamına gelen Halys adıyla anılan Kızılırmak, Anadolu'da kurulmuş medeniyetlere hep ev sahipliği yapmış. Bugün Kızılırmak Vadisi'nde tarihin her dönemine ait izler bulmak mümkün; kaya mezarları ve yerleşimleri, farklı medeniyetlere ait kaleler, köprüler ve daha pek çok iz.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

3 Haziran tarihte bugün

1098 – Birinci Haçlı seferi ile 8 ay süren kuşatma sonunda Antakya haçlıların eline geçti.
1899 – Kanada topraklarını bir okyanustan diğerine kadar kateden Kanada Pasifik Demiryolu tamamlandı.
1899 – Dünyanın ilk uzun mesafeye elektrik taşıyan 14 mil (22,5 kilometre) uzunluğundaki güç hattı tamamlandı.
1965 – Edward Higgins White uzayda yürüyen ilk Amerikan oldu.
1989 – Pekin'de Tiananmen Meydanı'ndaki büyük gösteriye asker müdahale etti: 2 bin civarında öğrenci öldü.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

I. Haçlı seferi

Birinci Haçlı seferi, 1096-1099 tarihleri arasında gerçekleşen tarihteki ilk haçlı seferidir. Katılan orduların miktarı ve sonuçları bakımından en önemli Haçlı seferidir.

Birinci Haçlı seferi diğer Haçlı Seferleri gibi dalga dalga çoğunluğu dinsel heyecana kapılmış fakat önemli bir kısmı ise şahsı için macera ve avantaj arayan sürüler halindeki Avrupalı Hıristiyanların o zaman Hıristiyan olan Avrupa üzerinden ve Balkanlardan yürüyerek, Müslüman arazilere girmeleri Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti ve hükümdarı Kılıç Arslan elinde bulunan arazilere geçerek savaşıp Antakya'ya varmaları; bir büyük Antioch (Antakya) kuşatmasından sonra oradan Suriye ve Lübnan üzerinden sonra Filistin'e ve Kudüs'e varmaları ve 1099 yılında Kudüs kuşatması, ele geçirilmesi ve katliamı şeklinde gerçekleşmiştir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

KANADA PASİFİK DEMİRYOLU (1885 KANADA)

Montreal ile Vancouver arasındaki 4.696 km uzunluğundaki tek yol, mühendislik tarihinin en büyük kahramanlıklarından olduğu gibi (zamanında “delice bir hareket” olarak tanımlanmıştı) modern Kanada’nın gelişiminde önemli bir faktördü. Hikaye, 1867′de, ülkenin doğu eyaletleri Kanada Konfederasyonu’nu kurduğunda başlamıştır. Batıda, engin düzlükler ve dağlar yer alıyordu. Ötede, Pasifik kıyılarında, ABD ile birleşme konusunda kaygıları olan Britanya Columbia’sı bulunuyordu. 1871′de Britanya Columbia’sı, kıtalar arası demiryolunun 10 yıl içinde yapılması şartıyla Konfederasyon’a katılmıştı.

1881′de çalışmalara başlandı. Müthiş Hollanda Amerikalısı William Van Horne, işin başına getirildi. Kariyerine Illinois Central Demiryolu’nda naçiz bir telgraf operatörü olarak başlayan Horne, haklı bir şekilde kariyer basamaklarını tırmandı. Düzlükleri kesen bu hat, 15 ayda inşa edilmiştir. Winnipeg’deki tedarik üssünden kalkan yapı trenleri, saat mekanizması düzeninde, batıya doğru hareket etti. Her biri, 1.6 km uzunluğunda bir demiryolu için gereken malzemeleri taşıyordu: ray ve kiriş, telgraf direkleri, gereken yerde köprü yapım malzemesi. Yerliler inşaatı seyretmeye gelirdi. Çömelerek, “ateş vagonları ” nı ve onların yaşam tarzının sonunu müjdeleyen makineleri hayranlıkla izlediler.

Yolu, kayalık dağların arasından geçirmek ayrı bir sorundu. Demiryolu, Calgary’deki küçük yerleşim yerinin yanında, Bow Nehri boyunca uzandı. 183 metre uzunluğundaki ray, 4 dakika gibi rekor bir sürede döşenmiştir. Ancak sonradan, yüksek tepeler içinde, 1.628 metre yükseklikten, kavisli Kicking Horse Nehri’nin üzerinden geçip baş döndürücü bir şekilde aşağıya inen Kicking Horse Pass’i inşa etmek için 12 bin kişilik bir orduya ihtiyaç olmuştu. Orijinal plan, Columbia Nehri’ni takip etmek olsa da, A.B. Rogers adlı bir araştırmacı, Selkirk Dağları arasında 241 km kazandıran kestirme bir geçit (bugün onun adını taşıyor) buldu. Demiryolu, heyelanlar nedeniyle, kilometrelerce uzunlukta kar barakalarıyla korunmaktaydı. Daha sonradan en kötü kısmının üzerine bir tünel yapıldı. Kuzey Amerika’daki en yüksek köprü, 61 metre yükseldiğinde ahşap kulelerin taşıdığı Stoney Creek üzerine inşa edildi. Shuswap Gölü’nün yanında, raylar vahşi Coast Dağları’nın ve Van Horne’un “dünyadaki en feci yerlerden biri” diye tanımladığı geçilmesi mümkün olmayan Fraser Canyon’un içinde ilerledi. Burrard Körfezi’ndeki Moody Limanı’nda son bulması planlansa da, Van Horne yolu, bugün Vancouver’in bulunduğu körfeze kadar ilerletti. Bu isim Van Horne’un tercihiydi. Varlığını demiryoluna borçlu olan şehir, Kuzey Amerika’nın batı kıyısındaki en önemli liman haline geldi.

Demiryolu, orta ve batı Kanada’yı yerleşime açtı. Binlerce kişi buraya akın etti. Winnipeg’in demiryolları ve düzlüklerine akın eden göçmenler arttı. Regine, demiryolu sayesinde yaratıldı ve 1882′de buraya ilk tren vardığında Kraliçe Victoria onuruna adlandırıldı. İlk kayalık dağ turist beldesi Banff a ismi, Banffshireli bir İskoç olan C.P.R.’ın başkanı tarafından verildi. 100 yıldan uzun bir süre sonra, büyük bir kahramanlıkla başlayan kıtalararası sefer 1990′da durduruldu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

Uzay yarışı

Uzay yolculuğunda önemli tarihler ;

4 Ekim 1957 -İlk yapma uydu olan Sputnik 1 SSCB tarafından uzaya fırlatıldı ve 4Ocak 1958′e kadar Yer yörüngesinde
kaldı. Artık uzay yarışı başlıyordu.
3 Kasım 1957 -SSCB, 13 Nisan 1958′e kadar yörüngede kalacak olan Sputnik 2′yi uzayafırlattı. Bu kez bu uzay aracının birde
yolcusu vardı: Layka adlı birdişi köpek!
11 Ekim 1958 – ABD’nin Pioneer 1 uzay sondası yaklaşık 115000 km yükseğe fırlatıldı.
3 Mart 1959- ABD’nin 4. uzay sondası Pioneer 4 Ay’ın yaklaşık 60000 km uzağındangeçti ve Güneş çevresinde bir
yörüngeye oturarak ABD’nin ilk yapayGüneş uydusu oldu.
12 Eylül 1959- SSCB’nin Fırlattığı Luna 2 13 Eylül’de Ay üzerine çarptı; böyleceinsan yapımı bir nesne ilk kez doğal
uydumuza değmiş oluyordu.
12 Nisan 1961- SSCB’nin fırlattığı Vostok 1 ilk insanlı uzay aracıydı.Bu araçlaDünyanın çevresinde bir kez dolanan
kozmonot Yuri A. Gagarin uzayaçıkan ilk insan olarak tarihe geçti.
10 Temmuz 1962 – ABD uydusu Telstar 1 Atlantik ötesi ilk canlı televizyon yayınını yaptı
3 Haziran 1965 – Gemini 4 mürettebatından Edward White boşlukta 22 dakika dolaşarak uzayda yürüyen ilk Amerikalı
oldu.
3 Şubat 1966 – SSCB’nin fırlattığı Luna 9 Ay2a yumuşak iniş yapan ilk uzay aracı oldu.
1 Mart 1966 – Sovyet yapımı Verena 3, Venüs yüzeyine çarparak Dünya dışındaki bir gezegene ulaşan ilk uzay aracı oldu
31 Mart 1966 – Sovyet uydusu Luna 10 Ay yörüngesine oturan ilk uzay aracı oldu.
14 – 15 Ocak 1969- Birer gün arayla fırlatılan Soyuz 4 ile Soyuz 5 uzayda kenetlendi veSoyuz 5 in iki kozmonotu uzay
tarihinde ilk kez araç dışında aktarmayaparak Soyuz4 le dünyaya döndü
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

İLLERİMİZ

AFYONKARAHİSAR

Afyonkarahisar, Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde İç Batı Anadolu Bölümü'nde yer alan bir ildir. 2010 TUIK verilerine göre ilimizde merkez ilçe ile beraber 18 ilçe, 89 belde ve 388 köy vardır.

Bilindiği kadarıyla ilk olarak Hitit egemenliğinde olan Afyonkarahisar toprakları, sonra sırası ile Frigya ve Lidya egemenliğine geçti. Daha sonra M.Ö. 16 yüzyılda Pers egemenliğine giren Afyonkarahisar'ı Büyük İskender fethetti. Onun ölümünden sonra Selevkos ve Bergama Krallıkları'nın egemenliğine giren topraklar, daha sonra Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı.Alparslan'ın Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türklerin Anadolu'yu fethiyle Sultan I. Mesut'un emri ile Akronium Kalesi'nin eteklerine Karaşar Türkleri yerleşmiş ve daha sonra kaleye Karahisar adı verilmiştir. Karahisar ve yöresi, Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahrettin Ali'nin "Sahip" unvanı nedeniyle "Karahisar-ı Sahip" olarak anılmıştır. Karahisar-ı Sahip "Vezirin Karahisarı" anlamına gelmektedir. Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın fethiyle ilk kez Türk egemenliğine giren topraklar, 1. Haçlı Seferi sırasındaki Hristiyan egemenliğininden sonra Alaaddin Keykubat tarafından yeniden Türk yönetimine alındı. 12. yüzyılda Germiyanoğullları'nın egemenliğinde olan bölge, sonra Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girdi.

Merkez nüfusu 180.455'tir.Toplam nüfusu 901.326'dır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 81 ilinden biri olan Afyonkarahisar ili, Anadolu yarımadasının batıya yakın ortasında ve Ege Bölgesi'nin iç kesiminde yer alır. İç Anadolu yaylasının Ege kıyılarına açılan bir eşiği, bir geçidi durumundadır. Çevresinde Eskişehir, Konya, Isparta, Denizli, Uşak ve Kütahya illeri bulunur. Kuzey doğudan güney batıya uzandıkça alçalan ovaları ile hem Orta Anadolu'dan ve hem de Ege Bölgesi'nden sayılır. En kuzeyde Eskişehir sınırından, en güneyde Denizli sınırına kadar kuzey doğudan güney batıya uzunluğu 210 kilometredir. Eni ise Kütahya sınırından Isparta sınırına kadar kuzey batıdan güney doğuya 112 kilometredir. Denizli'ye doğru incelerek eni 20 kilometreye kadar düşer, bir parça halindedir.İlin diğer komşu illerle sınırlarının toplam uzunluğu 616 kilometredir.

Tüik adrese dayalı nüfus sayımı verilerine göre Afyonkarahisar'ın genç bir şehir olduğu anlaşılmaktadır.Nüfusun % 41 ini 25 yaş altı nüfus oluşturmaktadır.Toplam nüfus 697.000 kişi iken 25 yaş altı nüfus 284.000 kişidir.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön