Bugün güzel bir gündü.Tüm günümü Hol Bölgesi'nde geçirdim ve kimi zaman sevindim kimi zaman da öfkelendim.Yine de güzel ve kazançlı bir gündü.Emre dostum da sağ olsun bana tılsım konusunda bugün yardımcı oldu.Ayrıca yarın Kıyamet Etkinliğinin son günü.Bakalım sonuçlar nasıl olacak?Sözü kısa keserek,başlamak istiyorum.Haydi,başlayalım!
Sabah iyi başladık.Hedefim bugün örümceklerle dost olmaktı.Sanırsam kendileri ile iyi anlaşmış olmalıyız ki bana böyle bir reçete verdiler.
Sonunda kendisini görebildik.Zaten yazın kesmediğim sakallarım,bu materyal de düşmeyince bizi Survivor yarışmacısına dönüştürmüştü.Teşekkürler Örümcekler.Avada Kedavara!
Acaba hasret mi gideriyoruz örümceklerle.Güzel bir eldiven verdiler bu sefer. :shock:
Örümceklerde yoluma devam ederken bir Arz gelerek "Kolay gelsin" dedi.Eyvallah dedim.Arkama takıldı anladım ki ocağa gidecekti.İsminden ötürü kendisine "Usta geride kal elektrik sana sekmesin örümceklere vururken" dedim."Tamam"dedi.
Daha sonra onu,Arz ocağının oradaki köprüye bırakırken ihanete uğradım.Aklıma Hz. Musa'nın ayağına diken batan köpeğe yaptığı yardım geldi.Orada Hz. Musa köpeğe yardım ettiği halde köpek tarafından ısırılıyordu.Şimdi aynısını ben yaşadım.Hz. Musa'nın da dediği gibi
O köpekti köpekliğini yaptı,ben insanım insanlığımı yaptım
Sonra Emre arkadaşım sağ olsun bana 3 adetÖrümcek Salgısıverdi.Kendisine çok teşekkür ederim.
Daha sonra Emre ve Buğra raylara destek dedi ve ben de intihar ederek bir koşu oraya gittim.Bir de baktım ki adından dolayı "Usta" dediğim arkadaş oradaymış.Bir grup Arz etrafa saldırıyormuş.Biz de olaya el attık.
Günün Sözü: Bazı yıkılışlar, daha parlak kalkınışların teşvikcisidir. -W.Shakespeare
Hep sadece görev listesinde gördüğümüz,ancak belki de dikkat etmediğimiz bu sözcük kalıbı sizce nedir?Cevabını merak ediyorsanız aşağıya bakmanız yeterli olacaktır.
Elektromanyetik tayf veya elektromanyetik spektrum (EMS), evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm elektromanyetik radyasyonu ve farklı ışınım türevlerinin dalga boyları veya frekanslarına göre bu tayftaki rölatif yerlerini ifade eden kavramdır. Herhangi bir cismin elektromanyetik tayfı veya spektrumu, o cisim tarafından çevresine yayılan karakteristik net elektromanyetik radyasyonu tabir eder.
Elektromanyetik tayf, dalga boylarına göre atomaltı değerlerden başlayıp (bkz. Gama ışını veya X-ışını) binlerce kilometre uzunlukta olabilecek radyo dalgalarına kadar birçok farklı radyasyon tipini içerir. Elektromanyetik tayf teoride sonsuz ve sürekli olsa da, pratikte kısa dalga boyu (yüksek frekans) ucunun limitinin Planck uzunluğuna, uzun dalga boyu (alçak frekans) ucunun limitinin ise evrenin tümünün fiziksel büyüklüğüne eşit olduğu düşünülmektedir.
Bugün genç neferimizin başından geçenleri anlatırken Yasemin'e olan duygularını dile getiremediği için,yazarken ben de duygulandım.Ben de zamanın efsane oyunu GTA Vice City'de,daha sonra Tetikçi 2 filminde duyduğum bir duygusal aşk müziğini paylaşmak istedim.
O büyük usta denilen kiși bugün banada saldırdı ve arkadan geldi görmedim. Sonra gelmiș pardon taba geldin diyor depar ile arkadan geliyor ve taba denk geliyor çok ilginç ben bu oyuncuları sorguluyorum. Oturduğum yerden felsefe yapıyorum.
Son mahcupluğun ardından genç nefer içini açacak birini arıyordu.Eski bir tanıdık olan Şarapçının yanına gitti.Şarapçıya varmışken iskeleyi de gözledi ancak Yasemin orada değildi.Şarapçının gözleri gökyüzündeki ufuk çizgisine dalmış elindeki gazeteyle sarılmış şarabını su gibi içiyordu.Yaman selam verdi.Ancak cevap alamadı.Şarapçı bir şey mırıldandı ancak anlaşılmayan bir mırıltıydı bu.Yaman da Şarapçı gibi sırtını kasalara yasladı ve elindeki satırı yere bıraktı.
- Beni hatırladın mı Şarapçı? Şarapçı gözlerini gökyüzünden alarak kafasını yarım çevirmeyle Yaman'a baktı.Şarabın etkisiyle kekeleyerek konuşmaya başladı."Se...Sen...Şu elektrikçi değil misin?"
- Evet,o konu kapandı ama.Çok hüzünlü bir şekilde...
- Belli ki efkar...efkarlısın.Şarap ister misin?
- Hayır,içki içmem ancak anlayabilirsen sana derdimi açabilirim.
Şarapçı Yaman'a doğru döndü ve gözlerini süzdü.Yaman'ın gözünün önünden ise mazi sahnesi geldi ve geçti.
- Zamanında bana Kalecik Karasını sormuştun.Ben de sana sormak istiyorum Sevda Karasını bilir misin?
- ...
- İşte bu sevda karası İstanbul'da burada.İşime başladığım günden beridir gördüğüm birine sevdalandım ancak o beni dostu olarak görüyor.Onunla artık kelam etmekten korkuyorum.
- Ona söylemedin değil mi?
- Ah...Cesaretim yok.
- Sen...Sen Eminönü Neferi.Senin mi cesa...cesaretin yok?Güldürme beni!
- Doğruyu söylüyorum.
- Sen daha ona bir şeyleri bile söylememişken ben sana yardımcı olamam.Sen eğer unutmak istiyorsan Teşkilat'tan alacağın işleri arttır.
- Teşkilat ile aram bozuk. Şarapçı o sıra ağzına götürdüğü şarabını tükürdü."Ne dedin sen?"
- Bu elektrik olayı.Masum bir teknisyen ve Kenan'ı öldürdüm.
- Sana o kimseye zarar vermez demiştim!
- Haklıydın.Keşke bir şeyleri düzeltme imkanım olsa.
- Bak...Benim sana diyeceğim iki şey var ve bu iki şey,senin sorunların hakkında.Birincisi git sevdiğini söyle.Asla bir şey kaybetmezsin.Sen nefersin,korkamazsın!İkincisi ise ya Teşkilat'ı bırak yada sıradan bir üye ol,maceracı ve atılgan olma!
Yaman ayağa kalkarak batan güneşe baktı.Bağırarak bir şiir okumaya başladı.
Nice yaratıklar nice düşmanlar gördü hırslı gözlerim,
Yılanlar,fareler,cinler,hidralar...
Korkmadan,yılmadan hep önde gitti bedenim,
Daima,ilerideydi titrese de cesaretli bacaklar.
Genç yaşımda söz geçiremedim gönül hatırıma,
Bu iri savaşçı bedenimin nedir emeli?
Sevdamla beraber akıttım terimi satırıma
Benim tek korkum dünya güzeli
Arkasına baktığında Şarapçının uyuduğunu gördü nefer.Şiir ona ninni olmuştu.Yerden satırını alarak Şarapçıya baktı."Sohbet için teşekkür ederim."diyerek Arzuhalci'ye gitti.
Genç nefer Arzuhalci'ye vardığında,Arzuhalci araştırma yapıyordu.
- İyi günler Arzuhalci.Nasılsın?
- Ah,dostum ben de seni bekliyordum.Araştırmalarım bitti.Meran şehrindeki enerjiyi inceledim ve Erg'e çok benzediğini fark ettim.Erg'i biliyor musun?
- Hayır,o nedir?
- Bir enerji türü.Fazlası bir insanı delirtebilir ve başka birine dönüştürebilir.Arzuhalci elini çenesine götürerek konuştu.- Tıpkı Vahşiler gibi.Fakat asıl konumuza dönecek olursak;İfliss'in bulunduğu kayaç parçasının yer üstünde nereye denk düştüğünü biliyor musun?
- Neresi?
- Çemberlitaş.Burayı bilebilirsin de bilemeyebilirsin de.İçerisinde Teşkikat Erg santrali var.Eski GB Yeraltı santrallerinden daha büyüktür bu.
- Net hatırlamıyorum.
- Sene 2000'di.Eminönü'nde yer yer küçük sarsıntılar ve depremler meydana gelirdi.Bu santralin bir gelecek olduğu düşünülerek gazetelerde haberi yayınlandı.Arzuhalci bu cümleden sonra altı çizili ifadede konuşmaya başlar."Eminönü'müz için son derece önemliydi.Bir harabenin içerisine santral diktiler.Oraya girmeyi de yasakladılar.Tel örgülerle kapalıdır giriş bölgeleri."
- Peki ya gözüyle görebilen,kanıtlı bir şeyler mevcut değil mi?
- Oraya izinle girmeye çalışanlar oldu ancak hiç izin vermediler.Israr edenler oldu,tutuklandı.Fazla önemli bir konu olamadı.Çünkü işin içerisinde hayatları vardı.O santral çok can kaybı yaşatabilirdi.Fakat gazetede şöyle bir fotoğraf yayınlandı.Arzuhalci dosyalarının arasından bir fotoğraf çıkartarak gösterdi.
- İlginç bir fotoğrafmış.
- Evet.Çemberlitaş'ın Meran şehrinin üzerinde yer alması bizim için ilgi çekici oluyor.Ancak oraya girmek gerçekten güç.Ayrıca şunu merak ediyorum.Orada yaşayıp da görev alanlar,enerji aldıkları merkezi kaynak noktasının birkaç kilometre aşağıda olduğunu yıllardır neden keşfedememişler?Bunula ilgili olarak santralde olan birilerini konuşturmamız gerekiyor.Bu konuya eğer ortak olacaksan araştırmamız gerekiyor.
- Seve seve dostum,seve seve.
Yaman müsaade isteyerek oradan ayrıldı.Orası gibi tehlikeli bir yere gelecek çok az insan vardı.Tanıdıklarını da ölüm riskine atmak istemiyordu.Girişi dahi kapalıydı bölgenin.Oraya girip araştırma yapmak için büyük bir ekip lazımdı,6 kişiden fazla bir ekip.Aklına bir çare gelmişti neferin.Ah çekti içinden ve dizlerinin üstüne oturdu.Borçlu olduğum yere geri dönmek zorundayım dedi kendisine.İstihbarat bu konuda bana yardımcı olabilir diye düşündü.Komutan'a selam vererek Meteor Bölgesi'nin yolunu tuttu.Komutan'da bir gariplik sezmişti Yaman.Genelde tütün çiğnemezdi ancak ağzında bu sefer tütün vardı.Teşkilat Hattı'na vardı ve numaraları çevirmeye başladı.
Raylardan dönerken klan delileri tarafından bir baskına uğramıştık.6 kişilik gruptan 3 kişi kalmıştık.Diğer 2 kişi ile geri gelirken tünelde büyük bir sarsıntı oldu ve yukarıdan bir kayaç parçası birinin üzerine düştü.Rayın başına doğru giderken hayalimde görülen at motifinin yanımızda olduğunu gördüm.Bize bir grup klan delisi saldırırken onları bizden uzak tutarak bizi güvenli şekilde raya başına götürmeye çalışıyordu.Diğer arkadaş onu göremiyordu.O sadece psişik güçler olduğunun kanaatindeydi.Ray başına geldiğimizde de benimle sağ kalan kişi aklını yitirdi.Ben ise toprağın üzerine bağdaş kurarak oturdum.Birkaç saat boyunca sessizce oturdum.Aklını yitiren arkadaş gitmişti.Ben ise olanlardan dolayı gözyaşlarıma hakim olamıyordum.Bir şifacı olarak cana can katmaktan öte,çok can aldırmıştım.Benim davam üzerine ölenler vardı.
Elimdeki gürzümü yere bıraktım.Elime fotoğraf makinesini alarak bu ana kadar çekilen fotoğraflara baktım.Duygu seli yaşanıyordu içimde.Fotoğraf makinesini elimde bağımsız hareket ediyordu.Ben ise hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.Ben hıçkıra hıçkıra ağlarken fotoğraf makinesinin,fotoğraf çekme tuşuna istemeden bastım.Alttan çıkan fotoğrafta bir detay yakalamıştım ve ağlamayı bırakmıştım.Kafamı yukarı kaldırdım ve tünelin tavanını oluşturan kayaçlara baktım.Daha sonra ayağa kalkarak düzgün bir fotoğrafını çektim.Aman Allah'ım!Yıllardır nasıl fark edememiştik?
[Fotoğraflara mobilden yakınlaşarak bakmanız önerilir.Göz detayı isteyen fotoğraflardır.Birçok buluntu vardır,ancak görülemeyecek kalitede olacakları için paylaşılmamıştır.]
Bir taca benzer şey gördüm.Birkaç göze benzeyen karartılar.Dimağımın bir oyunu olmalıydı.Evet,evet!Kesinlikle öyle olmalıydı!Ancak emin olmak için yaklaşarak bakmak istedim.Bir başka detay bulmuştum.
Fotoğrafa yakınlaşarak iç ve dış detaylara bakmak istedim.Bunlar sıradan kayaçlar değillerdi.Bu kayaçların üzerinde insan,yılan benzeri şeyler vardı.Yakınlaştığımda şöyle bir detayı fark ettim.
Bu bir kadındı ve Junon'a benziyordu.Bir başka fotoğrafta ise iç detaya yönelerek iki farklı şey buldum.
Dış detaya baktığımda kadına benzer,kafasında taç olan birinin sağ yukarı doğru baktığını fark ettim.
Ve son olarak da meditasyon yapan 2 farklı adam.Bir adamın üzerinde elmasa benzeyen bir şekil gördüm.
Büyük bir şaşkınlıkla orada yığılmış ve bayılmıştım.Uyandığımda yukarıdaki motiflerden birini gördüm ve korktum.Bu eskilerin düşmanı mıydı acaba?Eskiler ve bizim...
Bugün Labirentteydim.Yani zamanımın çoğu oradaydı.Eski anılar depreşti ve birkaç görevi olana da yardımcı oldum.Bir ara Hol'e de indim,yer altına da.Ayrıca bugün etkinliğin son günü.Bugüne özel 2 şiir yayınlamak istedim.Bugün Bilgi köşemiz de maalesef ki olamayacak.Ve ve ve;3 gün sonra benim ve loncamızın doğum günü.Aslen Eylül doğumlu olmama rağmen resmi kayıtlarda,nüfus müdürünün hatası ile Ağustos doğumlu gözüküyorum.Forumda ilk doğum günümü kutluyor olacağım.Haydi hayırlısı diyelim ve başlayalım.
Sabah loncadan bir arkadaş Dişi Örümcek görevi var deyince biz de soluğu mağarada aldık.Rahat bir kesim oldu.
Hol maceraları ve bitmek tükenmeyen tılsımlar. :evil:
Dün Farabi bugün Fevzi.Hımmm,ortak noktaları "F" harfi.Benim de adımın ilk harfi F.Ne yapıyor 40 yapıyor.Şaka bir yana F harfi ile çelişkili benim karakter.
Eminönü'nde bir arkadaşla aramızda geçen küçük bir muhabbet.Kendisi bölgeden kanvas pantolon yansıtıp "Bu beni zayıf gösteriyor." dedi.Muhabbet mizahla beraber modaya döndü.
Ve son olarak da Batu arkadaşımla gözü sökülmüş akrep önünde öz çekim gerçekleştirdik.
Günün Sözü: Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir. -J. W. Von Goethe