FIKRA
Temel ile Fadime’ nin Aşkı
Temel ile Dursun çocukluk arkadasıdır…
60lı yaslarda birgün Dursun Temele akşam yemeğine gitmiş.
Temel karısıyla hep aşkım hayatım gibi sözlerle hitap ediyormuş…
Dursun ise bu yıllardır süren aşkı hayretle izliyormus.
Temelin eşinin olmadığı bi ara dursun temelin kulağına eğilerek :
- ya Temel demiş yaş 60 küsür yıldır hala karına aşkım canım diyorsun ne güzel anlasıyorsunuz demiş… Temelde Dursuna dönerek :
- ula çaktırma karımın adını unuttum demiş.
***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)


[right]Arif YAMAN[/right]
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Selamün aleyküm.
Öncelikle ; tüm Börteçine Loncası değerli üyelerinin , sonra , tüm Türk Milletinin ve tüm İslam Aleminin kurban bayramı
kutlarım
Kurban Bayramınız Mübarek olsun.
Allah daha nice bayramlara ulaşmamızı nasip etsin inşaallah.
Büyüklerin ellerinden , küçüklerin gözlerinden öperim.
Esen kalın GÖNÜLDAŞLARIM .....
Öncelikle ; tüm Börteçine Loncası değerli üyelerinin , sonra , tüm Türk Milletinin ve tüm İslam Aleminin kurban bayramı
kutlarım
Kurban Bayramınız Mübarek olsun.
Allah daha nice bayramlara ulaşmamızı nasip etsin inşaallah.
Büyüklerin ellerinden , küçüklerin gözlerinden öperim.
Esen kalın GÖNÜLDAŞLARIM .....
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
SELEMÜNALEYKÜM
Mubarek Kurban Bayramınızı, canı gönülden tebrik eder, Mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını niyaz eserim.
Arif YAMAN
Mubarek Kurban Bayramınızı, canı gönülden tebrik eder, Mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını niyaz eserim.
Arif YAMAN


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
AlpAykan yazdı:Selamün aleyküm.
Öncelikle ; tüm Börteçine Loncası değerli üyelerinin , sonra , tüm Türk Milletinin ve tüm İslam Aleminin kurban bayramı
kutlarım
Kurban Bayramınız Mübarek olsun.
Allah daha nice bayramlara ulaşmamızı nasip etsin inşaallah.
Büyüklerin ellerinden , küçüklerin gözlerinden öperim.
Esen kalın GÖNÜLDAŞLARIM .....
ALLAH razı olsun kardeşim. Güzel Dualar hepimiz için güzelliğe vesile olsun inşaallah.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
CUMHURİYETİN İLANI
Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu.
Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel aşıldı.
Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi, yürürlükte olan siyasî rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hâle gelmişti. Millî Mücadele Dönemi'ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi. Devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi. Buna göre; cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. İlk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmişti. Böylece Türk Milleti'nin tarihinde yeni bir devir açılıyordu.
Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.
Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu.
Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel aşıldı.
Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi, yürürlükte olan siyasî rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hâle gelmişti. Millî Mücadele Dönemi'ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi. Devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi. Buna göre; cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. İlk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmişti. Böylece Türk Milleti'nin tarihinde yeni bir devir açılıyordu.
Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
29 EKİM TARİHTE BUGÜN
1787 - Mozart'ın ünlü Don Giovanni operası ilk kez sergilendi.
1859 - İspanya, Fas'a savaş ilan etti.
1863 - Cenevre'de toplanan 16 ülke, Uluslararası Kızılhaç'ın kurmayı kararlaştırdı.
1923 - Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ve TBMM'deki oylamada Mustafa Kemal Atatürk oy birliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi.
1929 - New York Borsası çöktü ve tüm dünyayı etkileyecek olan Büyük Bunalım başladı.
1933 - Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarında tarihî Onuncu Yıl Söylevi'ni verdi.
1960 - Daha sonra dünya boks şampiyonu olacak olan Cassius Clay (Muhammed Ali), yaptığı ilk profesyonel maçını kazandı.
1961 - Türk yapımı ilk otomobil Devrim, cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e armağan edildi.
1994 - Beyaz Saray'a giren Francisco Martin Duran adlı bir kişi, Birleşik Devletler Başkanı Bill Clinton'a suikast girişiminde bulundu.
2004 – Avrupa Birliği üyesi 25 ülkenin devlet başkanları Roma'da düzenlenen törende Avrupa Birliği Anayasası'nı imzaladı.
1787 - Mozart'ın ünlü Don Giovanni operası ilk kez sergilendi.
1859 - İspanya, Fas'a savaş ilan etti.
1863 - Cenevre'de toplanan 16 ülke, Uluslararası Kızılhaç'ın kurmayı kararlaştırdı.
1923 - Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ve TBMM'deki oylamada Mustafa Kemal Atatürk oy birliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi.
1929 - New York Borsası çöktü ve tüm dünyayı etkileyecek olan Büyük Bunalım başladı.
1933 - Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarında tarihî Onuncu Yıl Söylevi'ni verdi.
1960 - Daha sonra dünya boks şampiyonu olacak olan Cassius Clay (Muhammed Ali), yaptığı ilk profesyonel maçını kazandı.
1961 - Türk yapımı ilk otomobil Devrim, cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e armağan edildi.
1994 - Beyaz Saray'a giren Francisco Martin Duran adlı bir kişi, Birleşik Devletler Başkanı Bill Clinton'a suikast girişiminde bulundu.
2004 – Avrupa Birliği üyesi 25 ülkenin devlet başkanları Roma'da düzenlenen törende Avrupa Birliği Anayasası'nı imzaladı.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
Muhammed Ali CLAY
[/Muhammed Ali (Önceki adı: Cassius Marcellus Clay Jr, (d. 17 Ocak 1942, Louisville, Kentucky, ABD) Bazı uzmanlar tarafından "tüm zamanların en iyi ağır siklet boks şampiyonu" kabul edilir.
Müslüman olmadan önceki ismi Cassius Marcellus Clay Jr olan Muhammed Ali, 17 Haziran 1942'de Kentucky Louisville'de doğdu. Afro-Amerikan ve İrlanda kökenlidir. 12 yaşındayken boksla tanıştı ve kısa zaman içinde National AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası'nda amatör kayıtlara girdi. Yine 1960'ta Roma'da ağır hafif siklette altın madalyayı alarak profesyonel lige döndü. 18 yaşındayken katıldığı Roma Olimpiyatları'nda altın madalya aldıktan sonra ünü giderek artmaya başladı.
1964 yılında 22 yaşındayken, S. Liston'u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Bu zaferden sonra dinini değiştirdiğini ve İslam'a geçtiğini açıkladı. Muhammed Ali ismini aldı ve çok sevdiği boks'a 1967'den 1970'e kadar ara vermek zorunda kaldı. "Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek Vietnam savaşına gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Lisansı ve pasaportu elinden alınınca dava süresince maddi sıkıntılar yaşadı ve iflas ettiğini açıkladı. Ailesinin yardımı ve üniversiteler de para karşılığı yaptığı konuşmalarla geçimini sağladı. 1970'te temyiz davasını kazanıp tekrar boksa döndü. 1971'de Joe Frazier ile 'Asrın maçı'na çıktı ve profesyonel boks kariyerinde ilk defa kaybetti. Uzmanlar üç buçuk sene aradan sonra sadece 2 maç yapan Muhammed Ali'nin bu kadar zor bir maça hazır olmadığı görüşünde hemfikirdi. Fakat o en kısa zamanda tekrar şampiyon olmak istiyordu. Ardından çenesinin kırıldığı maçta Ken Norton'a sayı ile yenilince, kendi ve yakınları dışında bir çok kişi kariyerinin bittiğini sandı. Fakat o azmedip ard arda unvan için rakip olan boksörleri bir bir yendi. Ken Norton'i yenip rövanşı aldı.
1973'te Joe Frazier ile unvan maçı için anlaştı. Arada sadece Joe Frazier-George Foreman maçı kalmıştı. Frazier sürpriz bir şekilde iki raund'da nakavt oldu . Ali böylece önce Fraizer ile maç yapıp arkasından da Foreman'la maç ayarladı ve iki maçıda nakavt'la kazandı. Böylece hem kaybettiği unvanını alacak hem de daha bitmediğini gösterecekti. 1974'te Foreman’ın bahisçilerde 7'ye 1 favori olduğu maçta rakibini hiç beklenmedik bir taktik ile sekizinci raundda nakavt edip hak ettiği unvanı Floyd Patterson'den sonra tekrar elde eden ikinci boksör oldu. 1978'de L. Spinks'e yenilip ardından aynı yıl rakibini yenince Dünya Şampiyonluğunu 3 kez elde eden ilk boksör oldu. O zamanlar sadece 2 Dünya Boks Federasyonu olması değerini daha da farklı kılıyordu. 2008 yılı itibari ile 8 Dünya Boks Federasyonu bulunuyordu. Muhammad Ali'nin faal döneminde en iyi boksörler mutlaka karşı karşıya gelirdi unvanı elde edebilmek için. George Foreman'in 1994 yılında 20 sene aradan sonra tekrar Dünya Şampiyonu olması ve unvanını çok kez savunması, o dönemin boksunun bir çok ülkede neden "Altın 70'li yıllar" diye anıldığını bize anlatıyor. 1978'de boksu Şampiyon olarak bıraktı. Sonra Parkinson hastalığına yakalanmasına rağmen bunu gizleyip büyük para karşılığı iki maç daha yapıp kaybetti. İkisi de o vaktin veya sonrasının Dünya Şampiyonları idi. (eski sparring partneri Larry Holmes ve Trevor Berbick). Profesyonel döneminde sadece 5 kez yenilen, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan Muhammed Ali, 36 yaşına kadar bütün şampiyonlar için tek isim olmayı başardı ve 37'si nakavt olmak üzere 56 maç kazandı.
Ona sadece bir boksör olarak bakmamak gerekir. Çünkü o gücüyle olduğu kadar kişiliğiyle de hep daha iyisini yapmaya çalışmıştır. 1960 Roma Olimpiyatları'ndan döndükten iki gün sonra bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince, altın madalyasını Ohio Nehri'ne atmıştır. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda bu madalyanın yerine başka bir altın madalya kendisine verilmiştir.
İslamiyet'i seçmiştir ve Vietnam savaşına gitmemiştir. Bu durumu şöyle dile getirmiştir: "Benim onlarla sorunum yok." (I'I ain't got no quarrel with them Vietcong'). Unvanlarına el konuldu ve bokstan uzaklaştırıldı. Fakat o yılmadı. Bu süre içerisinde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet'i anlattı. Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu. Verimli işlerle uğraştı. Muhammed Ali, sadece Muhammed Ali isminden ibaret değildir. O, zamanının en iyisidir. 2001 yılında Hollywood tarafından hayatı filme alındı. "Ali" (film)'inde Muhammed Ali'yi Will Smith canlandırdı.
Parkinson hastalığı yüzünden uzun süre Michigan'daki çiftliğinde gözlerden uzak yaşamayı tercih eden ünlü boksör, ringlerde 20 yıldır ağzından düşürmediği "Bütün zamanların en iyisiyim" lafını ispatlayarak bir efsane olmuştur. Muhammed Ali 1984'den beri Parkinson hastasıdır.]
[/Muhammed Ali (Önceki adı: Cassius Marcellus Clay Jr, (d. 17 Ocak 1942, Louisville, Kentucky, ABD) Bazı uzmanlar tarafından "tüm zamanların en iyi ağır siklet boks şampiyonu" kabul edilir.
Müslüman olmadan önceki ismi Cassius Marcellus Clay Jr olan Muhammed Ali, 17 Haziran 1942'de Kentucky Louisville'de doğdu. Afro-Amerikan ve İrlanda kökenlidir. 12 yaşındayken boksla tanıştı ve kısa zaman içinde National AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası'nda amatör kayıtlara girdi. Yine 1960'ta Roma'da ağır hafif siklette altın madalyayı alarak profesyonel lige döndü. 18 yaşındayken katıldığı Roma Olimpiyatları'nda altın madalya aldıktan sonra ünü giderek artmaya başladı.
1964 yılında 22 yaşındayken, S. Liston'u yenip Dünya Şampiyonu oldu. Bu zaferden sonra dinini değiştirdiğini ve İslam'a geçtiğini açıkladı. Muhammed Ali ismini aldı ve çok sevdiği boks'a 1967'den 1970'e kadar ara vermek zorunda kaldı. "Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek Vietnam savaşına gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Lisansı ve pasaportu elinden alınınca dava süresince maddi sıkıntılar yaşadı ve iflas ettiğini açıkladı. Ailesinin yardımı ve üniversiteler de para karşılığı yaptığı konuşmalarla geçimini sağladı. 1970'te temyiz davasını kazanıp tekrar boksa döndü. 1971'de Joe Frazier ile 'Asrın maçı'na çıktı ve profesyonel boks kariyerinde ilk defa kaybetti. Uzmanlar üç buçuk sene aradan sonra sadece 2 maç yapan Muhammed Ali'nin bu kadar zor bir maça hazır olmadığı görüşünde hemfikirdi. Fakat o en kısa zamanda tekrar şampiyon olmak istiyordu. Ardından çenesinin kırıldığı maçta Ken Norton'a sayı ile yenilince, kendi ve yakınları dışında bir çok kişi kariyerinin bittiğini sandı. Fakat o azmedip ard arda unvan için rakip olan boksörleri bir bir yendi. Ken Norton'i yenip rövanşı aldı.
1973'te Joe Frazier ile unvan maçı için anlaştı. Arada sadece Joe Frazier-George Foreman maçı kalmıştı. Frazier sürpriz bir şekilde iki raund'da nakavt oldu . Ali böylece önce Fraizer ile maç yapıp arkasından da Foreman'la maç ayarladı ve iki maçıda nakavt'la kazandı. Böylece hem kaybettiği unvanını alacak hem de daha bitmediğini gösterecekti. 1974'te Foreman’ın bahisçilerde 7'ye 1 favori olduğu maçta rakibini hiç beklenmedik bir taktik ile sekizinci raundda nakavt edip hak ettiği unvanı Floyd Patterson'den sonra tekrar elde eden ikinci boksör oldu. 1978'de L. Spinks'e yenilip ardından aynı yıl rakibini yenince Dünya Şampiyonluğunu 3 kez elde eden ilk boksör oldu. O zamanlar sadece 2 Dünya Boks Federasyonu olması değerini daha da farklı kılıyordu. 2008 yılı itibari ile 8 Dünya Boks Federasyonu bulunuyordu. Muhammad Ali'nin faal döneminde en iyi boksörler mutlaka karşı karşıya gelirdi unvanı elde edebilmek için. George Foreman'in 1994 yılında 20 sene aradan sonra tekrar Dünya Şampiyonu olması ve unvanını çok kez savunması, o dönemin boksunun bir çok ülkede neden "Altın 70'li yıllar" diye anıldığını bize anlatıyor. 1978'de boksu Şampiyon olarak bıraktı. Sonra Parkinson hastalığına yakalanmasına rağmen bunu gizleyip büyük para karşılığı iki maç daha yapıp kaybetti. İkisi de o vaktin veya sonrasının Dünya Şampiyonları idi. (eski sparring partneri Larry Holmes ve Trevor Berbick). Profesyonel döneminde sadece 5 kez yenilen, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan Muhammed Ali, 36 yaşına kadar bütün şampiyonlar için tek isim olmayı başardı ve 37'si nakavt olmak üzere 56 maç kazandı.
Ona sadece bir boksör olarak bakmamak gerekir. Çünkü o gücüyle olduğu kadar kişiliğiyle de hep daha iyisini yapmaya çalışmıştır. 1960 Roma Olimpiyatları'ndan döndükten iki gün sonra bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince, altın madalyasını Ohio Nehri'ne atmıştır. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda bu madalyanın yerine başka bir altın madalya kendisine verilmiştir.
İslamiyet'i seçmiştir ve Vietnam savaşına gitmemiştir. Bu durumu şöyle dile getirmiştir: "Benim onlarla sorunum yok." (I'I ain't got no quarrel with them Vietcong'). Unvanlarına el konuldu ve bokstan uzaklaştırıldı. Fakat o yılmadı. Bu süre içerisinde üniversiteleri dolaşarak İslamiyet'i anlattı. Malcolm X ile yakın ilişkileri oldu. Verimli işlerle uğraştı. Muhammed Ali, sadece Muhammed Ali isminden ibaret değildir. O, zamanının en iyisidir. 2001 yılında Hollywood tarafından hayatı filme alındı. "Ali" (film)'inde Muhammed Ali'yi Will Smith canlandırdı.
Parkinson hastalığı yüzünden uzun süre Michigan'daki çiftliğinde gözlerden uzak yaşamayı tercih eden ünlü boksör, ringlerde 20 yıldır ağzından düşürmediği "Bütün zamanların en iyisiyim" lafını ispatlayarak bir efsane olmuştur. Muhammed Ali 1984'den beri Parkinson hastasıdır.]


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
ONUNCU YIL NUTKU
Cumhuriyetin Onuncu Yıl Nutku
Türk Milleti!
Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!
Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk milleti!
On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
Ankara, 29 Ekim 1933
Cumhuriyetin Onuncu Yıl Nutku
Türk Milleti!
Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!
Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk milleti!
On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
Ankara, 29 Ekim 1933


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
31 EKİM TARİHTE BUGÜN
1517 - Martin Luther, Wittenberg'de 95 tezini kilise kapısına asarak Protestanlığı ilan etti.
1831 - Takvim-i Vekayi yayına başladı.
1864 - Nevada, ABD'nin 36. eyaleti oldu.
1876 - Hindistan'da dev kasırga: 200.000 den fazla kişi öldü.
1919 - Sütçü İmam, Kahramanmaraş'ta Fransız işgalcilere ilk kurşunu attı.
1922 - Benito Mussolini İtalya Başbakanı oldu.
1956 - Süveyş Krizi: Birleşik Krallık ve Fransa, Süveyş Kanalı'nın tekrar açılmasını sağlamak için Mısır'ı bombalamaya başladı.
1989 - Turgut Özal, 263 oyla Türkiye'nin 8. cumhurbaşkanı seçildi.
1992 - Vatikan, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü söyleyen Galileo'nun haklılığını teslim etti.
1517 - Martin Luther, Wittenberg'de 95 tezini kilise kapısına asarak Protestanlığı ilan etti.
1831 - Takvim-i Vekayi yayına başladı.
1864 - Nevada, ABD'nin 36. eyaleti oldu.
1876 - Hindistan'da dev kasırga: 200.000 den fazla kişi öldü.
1919 - Sütçü İmam, Kahramanmaraş'ta Fransız işgalcilere ilk kurşunu attı.
1922 - Benito Mussolini İtalya Başbakanı oldu.
1956 - Süveyş Krizi: Birleşik Krallık ve Fransa, Süveyş Kanalı'nın tekrar açılmasını sağlamak için Mısır'ı bombalamaya başladı.
1989 - Turgut Özal, 263 oyla Türkiye'nin 8. cumhurbaşkanı seçildi.
1992 - Vatikan, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü söyleyen Galileo'nun haklılığını teslim etti.


[right]Arif YAMAN[/right]
- ustax66
- Sığınak Fedaisi
- Mesajlar: 3955
- Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
- Sunucu: Eminönü
- Klan: Arzın Çocukları
- Lonca: Raiders Of Anatolia
Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)
SÜTÇÜ İMAM ALİ
Sütçü İmam, (asıl adı İmam ,süt satarak geçimini sağladığı için "Sütçü" lakabı verilmiştir) (d. 1871, Kahramanmaraş – ö. 25 Kasım 1922). Uzunoluk semtinde süt satarak geçimini sağlıyordu. 31 Ekim 1919 günü hamamdan çıkan 3 Türk kadına Fransız-Ermeni lejyonerleri “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçelerini zorla açmak istemişlerdir. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silahı olmayan Çakmakçı Sait silahlarıyla karşılık veren işgalciler tarafından yaralanmıştır. Bunu gören Sütçü İmam yanındaki silahıyla ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır. Çakmakçı Sait şehit düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Ermeni ve Fransız askerleri Sütçü İmam'ı aramaya başlayınca Sütçü İmam bir atla Ağabeyli köyüne gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. 31 Ekim 1919'da düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, Kahramanmaraş'taki Kurtuluş hareketini başlatmıştır.
Sütçü İmam, (asıl adı İmam ,süt satarak geçimini sağladığı için "Sütçü" lakabı verilmiştir) (d. 1871, Kahramanmaraş – ö. 25 Kasım 1922). Uzunoluk semtinde süt satarak geçimini sağlıyordu. 31 Ekim 1919 günü hamamdan çıkan 3 Türk kadına Fransız-Ermeni lejyonerleri “Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!” diyerek kadınların peçelerini zorla açmak istemişlerdir. Olaya ilk müdahale eden Çakmakçı Sait; “Gâvur oğulları! Dokunmayın bacılarıma!” diyerek Fransız-Ermeni Lejyonerlerinin üzerine yürüdü. Üzerinde silahı olmayan Çakmakçı Sait silahlarıyla karşılık veren işgalciler tarafından yaralanmıştır. Bunu gören Sütçü İmam yanındaki silahıyla ateş açmış ve bir Fransız-Ermeni Lejyoner askerini öldürmüş, bir diğerini de yaralamıştır. Çakmakçı Sait şehit düşmüş yaralanan Ermeni ise ölmüştü. 1 Kasım 1919 tarihinde ölen Ermeni için büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Ermeni ve Fransız askerleri Sütçü İmam'ı aramaya başlayınca Sütçü İmam bir atla Ağabeyli köyüne gitti. Ermenilerin ve Fransızların bütün çabalarına rağmen Sütçü İmam bulunamadı. 31 Ekim 1919'da düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, Kahramanmaraş'taki Kurtuluş hareketini başlatmıştır.


[right]Arif YAMAN[/right]