725. sayfa (Toplam 899 sayfa)

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2012 00:25
gönderen ustax66
DİCLE NEHRİ

Dicle Nehri Türkiye’de doğup birçok kolları olan ve Irak topraklarına geçip orada Fırat’la birleşerek Şattülarap’ta Basra Körfezi'ne dökülen nehirdir. Nehir ana kaynaklarını Doğu Anadolu dağlarından ve dipten sızma yoluyla Elazığ yakınlarındaki Hazar (Gölcük) gölünden alır. Türkiye’nin önemli akarsularındandır. Doğu Anadolu dağlarından çıkar, Basra Körfezi’ne dökülür. Toplam uzunluğu 1900 km’dir. Türkiye topraklarında kalan bölümün uzunluğu ise 523 km’dir. En önemli kolları Batman ile Garzan, Botan, Habur, Büyük Zap ve Küçük Zap’tır. Debisi ortalama 360 m³/sn dir. Eylül ayı ortalarında 55 m³/sn ile en küçük, şubat sonunda 2263 m³/sn akımı ile büyük değişiklik gösterir. Akarsuda genellikle yaz sonu kuraklığı ve sonbahar başı yağış noksanlığı nedeniyle su azalır. Buna rağmen kış sonu yağışı ile ilkbahar başındaki karların erimesinden oluşan su ile kabarır.

Uzunluğu 1900 km (Bunun Türkiye topraklarında kalan kısmı 523 km) olan Dicle, Güneydoğu Toroslarda Maden Dağları kesiminde, Hazarbaba Dağı'nın güney tarafında, Yıldızhan yanındaki bir kaynaktan çıkar. Eskiden Hazar Gölü'nden beslenirdi. Şimdi gölle bağlantısı kesilmiştir. Kaynaktan çıktıktan sonra Maden ilçesinin önünden geçerek, Maden Çayı adını alır ve güneydoğuya doğru dar ve derin vadilerden geçip Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının doğu kesimine paralel akar. Burada nehir vadisinin tabanı 600 m’ye iner. Diyarbakır’ın güneyinde 8 km mesafede doğuya yönelir. Bundan sonra kuzeyden Toros Dağları yamaçlarından inen başlıcaları Anbarçayı, Kuruçay, Pamukçayı ve Hazroçayı, Batman ve Garzan sularını alır. Güneyden ve Mardin eşiğinden inen sel yatakları Göksu ve Savur Çayı Dicle’ye katılır. Raman Dağının güney eteklerinde dar boğazlardan geçerek Botan Suyu ile birleşerek onun doğrultusunda güneye döner.

Dicle Nehri, güneye doğru akarken Cizre ilçesinin içinden Habur Suyu kavşağına kadar 40 km uzunlukta Türkiye-Suriye arasında sınırı meydana getirir. Habur Suyu ile birleştikten sonra Irak topraklarına girer. Dicle, Irak toprağında çöküntü çukurdan akarak, dar boğazları aşar Musul’da Büyük ve Küçük Zap sularıyla birleşir. Mezopotamya ovasına iner, bundan sonra Bağdat yakınlarında Fırat’a 35 km yaklaşır. Burada yine İran’dan gelen Piyale Nehri ile birleşir. Bu birleşmeden sonra tekrar Fırat’a yaklaşır ve Kurna yakınında Basra’nın 64 km yukarısında Fırat’la birleşerek Şatt'ül-Arab ismini alır. Basra Körfezi'ne dökülür.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2012 00:31
gönderen ustax66
FIRAT NEHRİ

Fırat nehri, Türkiye'nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağıdır.
Fırat nehri Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Gaziantep il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına girer. Irak'ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşerek Şatt'ül-Arab'ı oluşturur ve Basra Körfezi'ne dökülür. Nehrin en önemli kolları Murat, Karasu, Tohma, Peri, Çaltı ve Munzur Çayları'dır.
Toplam uzunluğu 2.800 km ile Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 1263 km'dir. 720.000 km² su toplama havzasına sahiptir. Fırat Nehri'nin rejimi Türkiye'deki diğer akarsulara göre daha düzenlidir. Mart ile Haziran ayları arasında yavaş yavaş kabarır, Temmuz ile Ocak ayları arasında çekilmiş olmasına rağmen yine de bol su akışı olur.
Fırat nehri 'nin en önemli kollarından olan Akarsu Sivas Kösedağ'dan doğmaktadır.

Nehir üzerine Türkiye’nin en büyük barajları inşa edilmiştir. Bu barajlardan Keban Barajı (Elazığ), Karakaya Barajı (Malatya-Elazığ), Atatürk Barajı (Adıyaman-Şanlıurfa), Birecik Barajı (Birecik) ve Karkamış Barajı (Kargamış) Barajları tamamlanmıştır. Ayrıca Fırat'ın suyu inşa edilen 2 adet Şanlıurfa tüneli de Harran Ovası ve çevresine yıllardan beri suya hasret topraklara suyu ulaştırmıştır.

Fırat nehrinin Türkiye de en hızlı aktığı yer olan Erzincan da her yıl yüzlerce turist rafting yapmak için buraya akın ediyor. Henüz rafting Türkiye de pek benimsenmese de özellikle Avrupalılar tarafından çok sevilen bir spordur ve aynı zamanda spor yapmak için Türkiye ye geldikleri dallardan en önemlisidir.
Fırat isminin kökeni

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2012 16:28
gönderen Joule
Cansuxcansu Adlı oyuncu loncanızdamı yoksa oyunumu bıraktı.Yada Börteçinexzarif Bİ bahsedermisin kardeş

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 21:15
gönderen ustax66
16 EKİM TARİHTE BUGÜN

1793 : Fransa kraliçesi Marie-Antoinette başı giyotinle kesilerek idam edildi.
1924 : Topkapı Sarayı müze olarak ziyarete açıldı.
1934 : Çin'de "Uzun Yürüyüş" başladı.
1946 : Nürnberg Duruşmaları'nda ölüme mahkum edilen 12 Nazi'den onunun cezası infaz edildi; Hermann Goering infazdan birkaç saat önce intihar etti.
1946 : Fevzi Çakmak önderliğinde bir grup İnsan Hakları Cemiyeti kurmak üzere başvurdu.
1951 : Pakistan Başbakanı Ali Han 1951'de öldürüldü.
1964 : Çin ilk atom bombasını patlattı.
1964 : İngiltere'de İşçi Partisi iktidara geldi. Harold Wilson başbakan oldu.
1966 : Türkiye- Sovyetler Birliği milli takımlar futbol karşılaşmasında Türkiye 2-0 kazandı.
1966 : Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e yazdığı mektubu kamuoyuna açıkladı. İnönü, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idamlarının durdurulmasını istedi.
1978 : Polonyalı Kardinal Karol Wojtla Johannes Paulus II adıyla papa seçildi.
1980 : Eski başbakanlardan Nihat Erim'i öldürmekten tutuklu Ahmet Karlangaç hücresinde ölü bulundu. Karlangaç'ın intihar ettiği öne sürüldü.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 21:19
gönderen ustax66
Joule yazdı:Cansuxcansu Adlı oyuncu loncanızdamı yoksa oyunumu bıraktı.Yada Börteçinexzarif Bİ bahsedermisin kardeş
Ben uzun bir ara verip, tekrar oyuna döndüm bu dönemde görmediğim gibi ara vermeden öncede okul sebebi ile seyrek girerdi oyuna, başka verebileceğim bilgi yok maalesef.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 21:26
gönderen ustax66
TOPKAPI SARAYI

Topkapı Sarayı (Osmanlı Türkçesi: طوپقپو سرايى), İstanbul Sarayburnu'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahlarının yaşadığı saraydır. Bir zamanlar içinde 4.000'e yakın insan yaşamıştır.

Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m² dir.

Topkapı Sarayı, saray halkının Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı ve diğer saraylarda yaşamaya başlaması ile birlikte boşaltılmıştır. Padişahlar tarafından terk edildikten sonra da içinde birçok görevlinin yaşadığı Topkapı Sarayı hiçbir zaman önemini kaybetmemiştir. Saray zaman zaman onarılmıştır. Ramazan ayı içerisinde padişah ve ailesi tarafından ziyaret edilen Kutsal Emanetler Dairesi’nin her yıl bakımının yapılmasına ayrı bir önem verilmiştir.

Fatih Sultan Mehmed 1465 yılında Topkapı Sarayı'nın inşaatını başlatmıştır.
Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müze gibi ziyarete açılması Abdülmecit dönemine rastlamıştır. O dönemin İngiliz elçisine Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eşyalar gösterilmiştir.Bundan sonra Topkapı Sarayı Hazinesi’ndeki eski eserleri yabancılara göstermek gelenek haline gelir ve Abdülaziz zamanında, ampir üslupta camekanlı vitrinler yaptırılır, hazinedeki eski eserler bu vitrinler içinde yabancılara gösterilmeye başlanır. II. Abdülhamid tahttan indirildiği sıralarda Topkapı Sarayı Hazine-i Hümâyûn’un pazar ve salı günleri olmak üzere halkın ziyaretine açılması düşünülmüşse de bu gerçekleşememiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 3 Nisan 1924 tarihinde halkın ziyaretine açılmak üzere İstanbul Âsâr-ı Atika Müzeleri Müdürlüğü’ne bağlanan Topkapı Sarayı önce Hazine Kethüdalığı, sonra Hazine Müdüriyeti adıyla hizmet vermeye başlamıştır. Bugün ise Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü adıyla hizmet vermeye devam etmektedir.

1924 yılında bazı ufak onarımlar yapıldıktan ve ziyaretçilerin gezebilmeleri için gereken idari önlemler de alındıktan sonra Topkapı Sarayı 9 Ekim 1924 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. O tarihte ziyarete açılan bölümler Kubbealtı, Arz Odası, Mecidiye Köşkü, Hekimbaşı Odası, Mustafa Paşa Köşkü ve Bağdat Köşkü’dür.

Günümüzde büyük turist kitlelerini kendine çeken saray 1985 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne giren İstanbul Tarihî Yarımada içerisindeki tarihi eserlerin en başında gelmektedir. Günümüzde müze olarak hizmet vermektedir.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 21:35
gönderen ustax66
LİYAKAT ALİ HAN

Liyakat Ali Han (1 Ekim 1895, Karnal, Hindistan-16 Ekim 1951, Ravalpindi, Pakistan), Pakistan'ın ilk başbakanı.
BiyografiSİ:
Büyük toprak sahibi bir ailenin oğluydu. Aligarh ve Allahabad'dan sonra Oxford'daki Exeter College'da hukuk öğrenimi görerek avukat oldu. 1923'te siyasete atılarak önce Birleşik Eyaletler Yasama Meclisi'ne, ardından da Merkezi Yasama Meclisi'ne seçildi. Tüm Hindistan İslam Birliği'ne girdikten kısa bir süre sonra bağımsızlık mücadelesinin önderi Muhammed Ali Cinnah'ın en yakın çalışma arkadaşlarından biri oldu. Bağımsız Pakistan devletinin kurulması için verilen mücadeleye katkıları nedeniyle Müslüman halkın saygısını ve derin sevgisini kazandı. Bağımsızlığın ilanından sonra Pakistan'ın ilk genel valisi olan Cinnah tarafından başbakanlığa getirildi.

Bu görevi sırasında, Pakistan'ın izleyeceği iç ve dış politikanın temellerini atarak yeni devletin kuruluşunda önemli rol oynadı. Cinnah'ın ölümünden sonra milletin önderi ilan edildi. Hindistan'la ülkesi arasındaki anlaşmazlıkları barışçı yollardan çözme politikasına karşı çıkan fanatik çevreler tarafından 1951'de Ravalpindi'de bir suikast sonucu öldürüldü.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 22:33
gönderen ustax66
FOTO SENTEZ

Fotosentez nedir?
Yeşil bitkilerin, ışık enerjisi yardımıyla, karbondioksit (CO2) ve suyu (H2O) birleştirerek organik besin yapması olayı. "Karbon özümlemesi" de denir. Bu olay bitkilerin kloroplastça zengin olan yeşil kısımlarında olur. Fotosentez, basit ve yüksek yapılı bütün klorofilli kara ve su bitkileriyle az bir bakteri türünde cereyan eder. En çok yapraklarda olur. Mantarlar fotosentez yapmaz. Fotosentez sonucu, glikoz, su ve oksijen meydana gelir. Glikoz, meydana gelen diğer elementlerle birleşerek kimyasal yapısını değiştirerek, diğer karbonhidratlar, yağlar ve aminoasitlere dönüşür. Güneş enerjisi fotosentez aracılığıyla kimyasal bağ enerjisine dönüşerek meydana gelen besinlerde depolanır. Sindirim sonucu besinlerin yakılmasıyla açığa çıkan bu enerji, hayati enerji olarak kullanılır. Güneş, hayat için en önemli enerji kaynağıdır. Güneşsiz hayat düşünülemez. Karanlık deniz diplerinde yaşayan canlılar da üst tabakalardan diplere çöken besinlere muhtaçtır

Fotosentezin genel formülü şöyledir:
nCO2 + 2nH2O + Işık enerjisi › (CH2O)n + nO2 + nH2O
Fotosentez olayı, formülde ifade edildiği gibi basit bir olay değildir. Birçok ara reaksiyonlardan sonra gerçekleşir. Bu ara reaksiyonlardan birçoğu bugün bile bilinmemektedir. Reaksiyonları iki devrede incelenir: Işık devresi, karanlık devre.
Işık devresi
Kloroplastların grana bölgesinde gerçekleşir. Granalar klorofilce zengin yeşil taneciklerdir. Bu devre maddeler halinde özetlenirse:
a) Klorofil molekülleri, ışık enerjisini emerek hareketlenir ve elektron kaybederek elektron alıcı durumuna geçerler. Işık enerjisi böylece kimyasal enerjiye dönüşmüş olur. Klorofil, emdiği enerjiyi bir molekülden diğerine aktarmasıyla fotosentez reaksiyonlarında katalizör görevi yapar.
b) Kimyasal enerji ile su parçalanır.
c) Serbest kalan O2 açığa çıkar. Açığa çıkan O2 , suyun ayrışmasından meydana gelmiştir.
d) Suyun parçalanmasından açığa çıkan hidrojen iyonları suya dönüşmemek ve kaçmamak için NADP tarafından tutulur. NADP (nikotinamid adenin dinükleotit fosfat) hidrojen taşıyıcı bir koenzimdir. TPN (trifosforidin nükleotit) de denir.
e) Hidrojen tutarak NADPH2 moleküllerine dönüşür.
f) Klorofilden ayrılan elektronlar elektron taşıma sistemine geçerken açığa çıkan enerji ile ATP molekülleri de sentezlenir. Dikkat edilirse, kimyasal enerjiye dönüşen ışık enerjisinin NADPH2 ve ATP moleküllerinde depolandığı görülür.
g) Kloroplastlarda ışık karşısında ATP sentezlenmesine "devirli fotofosforilasyon" denir. Bu devrede sadece ATP sentezlenir.
h) Karanlık devre reaksiyonları için gerekli olan ATP ve NADPH 2 ’nin sentezlenmesine "devirli olmayan fotofosforilasyon" denir.
Karanlık devre
Kloroplastların stroma bölgesinde gerçekleşir. Stromalar protein tabiatındadır. Bu devrede ışığa ihtiyaç yoktur. Aydınlıkta da karanlıkta da olabilir. CO2 ’nin devreye girmesiyle başlar. Hidrojen ile CO2 reaksiyonlar sonucu birleşerek karbonhidratları (organik besinleri) meydana getirirler.
a) CO2 beş karbonlu bir şeker olan ribulas difosfat tarafından tutulur.
b) Altı karbonlu kararsız ara madde ve üçer karbonlu iki fosfogliserik asit (PGA) meydana gelir.
c) PGA, NADPH2 tarafından sağlanan (H) atomu ile birleşir. PGAL (fosfogliser aldehid) meydana gelir. PGAL triozfosfattır.
d) Triozfosfat molekülleri ikişer ikişer birleşerek heksoz difosfatları, difosfatların atılmasıyla da altı karbonlu şeker olan heksozlar sentezlenir. Reaksiyonlar sonucu glikoz sentezlenir. (Karbon devri için gerekli enerji, ışık devresinde sentezlenen ATP ve NADPH2 ’den sağlanır.)
e) CO2 ’nin ve H2 ’nin glikoza katılışına kadar 12 çeşit enzim görev yapar. Glikoz molekülleri bir enzim yönetiminde nişastaya çevrilirken su açığa çıkar.
f) Bir molekül CO2 ’nin karbon devrine sokulması için 3 ATP ve 2 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. 6 mol CO2 ’den, 1 mol glikoz meydana gelmesi için 18 ATP ve 12 NADPH2 moleküllerine ihtiyaç vardır. Gerekli ek ATP molekülleri, devirli fotofosforilasyondan elde edilir.
Bakterial fotosentez
Işık enerjisini kullanarak organik bileşikler yapan bakterilere fotosentetik bakteriler, fotosentez işlemlerine de bakterial fotosentez denir. Bu organizmalardaki fotosentetik pigment, klorofil -a’ya benzer olup, bakterioklorofil adını alır. Bu pigment ışık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürür. Bu enerji de karbon bağlarında kullanılır.
Bakteri ve bitki fotosentezinde bir diğer önemli fark; bakterilerde, karanlık devre reaksiyonları için suyun hidrojen kaynağı olarak kullanılmamasıdır. Onun yerine hidrojen sülfür (H2S), hidrojen gazı (H2) veya çeşitli organik bileşikler kullanılır. Fotosentetik bakteriler anaeroptur. Serbest oksijene ihtiyaç duymazlar. İnorganik maddelerden organik madde yapılırken, su parçalanmaz ve serbest oksijen açığa çıkarmazlar. Mesela; mor ve yeşil sülfür bakterilerinde hidrojen kaynağı H2S’tir. Bu bileşik parçalandığında, hidrojen atomları, elektronlar ve serbest sülfür açığa çıkar. Bakterial fotosentez sonucunda bakteriler, sülfür kristallerini sitoplazmalarında biriktirir veya hüclerinden dışarı atarlar.
Fotosentez hızını etkileyen faktörler
1. Işık: Işık şiddetinin belli bir noktaya kadar artışı, fotosentez hızını artırdığı halde, belli bir noktadan sonraki artışlar, fotosentezin hızını etkilemez.
2. CO2 yoğunluğu: CO2 yoğunluğunun artışı, belli bir noktaya kadar fotosentez hızını arttırdığı halde, belli bir noktadan sonraki yoğunluk artışı fotosentezi etkilemez.
3. Sıcaklık: 30°C’ye kadar sıcaklık artışları, fotosentez hızını artırdığı halde, sonraki artışlar fotosentez hızını düşürür. 30°C’den sonraki sıcaklıklarda protein yapısında olan enzimler bozulmaya başlar. 60°C’de çökelir.
4. Yaprak ve stomaların (gözenek); yapı, sayı ve şekli de fotosentezi etkiler. Geniş yaprak ve bol stomalı bölgelerde fotosentez artar.


Kaynak: http://fotosentez.nedir.com/#ixzz29UZujjiQ

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 22:42
gönderen ustax66
İLGİNÇ BİLGİLER

♥ 18 Şubat 1979 yılında sahra çölüne kar yağmıştı.
♥ ABD’de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapiste ya da gözaltında tutulmaktadır.
♥ Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.
♥ Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı.
♥ Amerika’da her saat 40 kişi kanserden hayatini kaybediyor.
♥ Amerika’da satışa sunulan ilk cd, Bruce springsteen`in "Born in Theusa" albümüdür.
♥ Amerikan havayolları, uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir.
♥ Aslanlar bir günde 50 kez sevişebilirler.
♥ Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği vardır.
♥ Avustralya’daki tuvaletlerin sifon suları saat yönünde akar.
♥ Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.
♥ Başkan John F. Kenndy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
♥ Baykuş mavi rengi görebilen tek kustur
♥ Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
♥ Bir Big Mac hamburgerin ekmeğinde ortalama 178 adet susam bulunuyor.
♥ Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.
♥ Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
♥ Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar.
♥ Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor.
♥ Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılar.
♥ Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı kaldırabilir.
♥ Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir kopeğinki kadar gelişmiştir.
♥ Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
♥ Bir kromozom bir genden daha büyüktür.
♥ Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
♥ Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
♥ Birinin yüzünü hatırlamak için beynin sağ tarafı kullanılır.
♥ Buckingham sarayında 602 oda bulunuyor.
♥ Bugüne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kg
♥ Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın İshigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
♥ Bugüne kadar ölçülmüş en büyük buz dağı, 200 mil uzunluğunda ve 60 mil genişliğindedir ve Belçika’dan daha büyük bir yüzölçümüne sahiptir.
♥ Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
♥ Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.
♥ Çocuklar baharda daha fazla buyuyor.
♥ Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
♥ Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
♥ Döllenmeden sonra çocuğun boyu 5 milyon kat buyur...
♥ Dünyada her dakika iki tane düşük şiddette deprem olmaktadır.
♥ Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur.
♥ Dünyadaki hayvanların yüzde sekseni altı ayaklıdır.
♥ Dünyadaki ilk telefon rehberinde sadece elli isim yer almıştı.1878 yılının şubat ayında ♥ Connecticut New Haven’da yayımlanmıştı.
♥ Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve tüketicisi cinliler.
♥ Dünyanın en büyük şeker ihracatçısı Küba’dır.
♥ Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor=.
♥ Eğer Barbie gerçekten yaşasaydı vücut ölçüleri 97–72 82 cm olacaktı.
♥ Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak vardır.
♥ Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiştir.
♥ En fazla asfaltlı yola sahip ülke Fransa’dır.
♥ En yakin oldukları noktada, Rusya ve Amerikanın birbirlerine uzaklıkları dört km `den daha azdır.
♥ Erkekler kadınlara göre on kat daha fazla renk koru oluyorlar.
♥ Eskimo dilinde kar yağışlarının farklarını tarif etmek için kullanılan yirmiden fazla sözcük vardır.
♥ Fareler kusamaz.
♥ Filler zıplayamayan tek memelidir.
♥ Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.
♥ Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak. Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.
♥ Gözleri açık tutarak hapşırmak imkânsızdır.
♥ Gözlerimiz hiçbir zaman büyümez. Ama burnumuz ve kulaklarımızın büyümesi asla sona ermez.

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2012 22:52
gönderen ustax66
ÇANAKKALE BOĞAZI

Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı'nın iki katıdır ve en dar yeri orta tarafında 1300 m'dir. Burası güneyde Çanakkale kenti kuzeyde Kilitbahir'in olduğu yerdir. Boğazın en geniş yeri 7 km, uzunluğu 60 km'dir. En derin noktasının derinliği 167 metre olan boğazın ortalama derinliği 65 metredir. Batı yakasını Gelibolu Yarımadası, doğu kıyılarını Biga Yarımadası oluşturur.

Boğazın her iki yakasında kaleler vardır. İlk defa Türk kuvvetleri 1356'da Süleyman Paşa ile Çimenlikhisar kalesini fethetti, Çardak kalesini yaptı. Yıldırım Bayezid Bizans surlarını yıkıp iç kaleyi düzeltti. Fatih Sultan Mehmet, Rumeli'de Sestos (Kilidülbahir-deniz kilidi), Anadolu'da Aydos (Seddülbahir-deniz seti) kalelerini yaptı.
Batıdan boğaza girilirse Rumeli kıyısı boyunca Seddülbahir, Kirte, Kilitbahir, Eceabat, Boğalı, Büyük Anafarta, Kumköy, Uzundere, Küçük Anafarta, Cumalı, Bayırköy, Burgaz, Gelibolu, Yeniköy ana yerleşimleri görülecektir. Anadolu tarafında ise Kumkale, Erenköy, Kuzuköy, Çanakkale, Nara, Yapıldak, Bergos, Lapseki, Çardak yerleşimleri vardır. Boğazın Rumeli kıyısı Tekeburun'dan Çankaya burnuna, Anadolu kıyısı Kumkale burnundan Çardak'a uzanır.
Çanakkale Boğazı, Balkanları(Avrupa) Gelibolu yarımadası boyunca Önasya'dan ayıran uzun dar bir boğazdır.

Mitoloji
Mitolojide Çanakkale Boğazında geçen iki öykü vardır.
Altın Post; Altın bir koça, erkek kardeşiyle binen Helle boğazda koçtan düşer ve boğulur. Bu yüzden Çanakkale Boğazının isimlerinden biride Hellenpontus(Helle'nin denizi)tur.

Hero ve Leander;Bir Afrodit şenliğinde birbirini görüp vurulan Sestos ve Abydos kentli iki aşıktır, Hero ve Leander. Hero her gece boğazı Leander'in yaktığı bir mum ışığında geçer ama bir gün Leanderin babası fırtınalı bir günde işaret mumunu yakar, boğaza atılan Hero ise boğulur.

Tarih
Boğazın antik isimleri Dardanelya (Dardanos'un Geçiti) ve Hellespontus (Helle'nin Denizi ) 'dur.
Boğazın Avrupa yakasındaki antik kentler; Sestos, Gelibolu
Asya Kıtasındaki antik kentler; Truva, Abidos, Dardanya, Lapseki
Persler, antik Yunanistanı istila etmek için bu boğazı aşmıştır ve Dünya'nın ilk boğaz köprüsünü burda gemileri halatlar ile bağlayarak kurmuştur. Köprü yıkılıncada, Pers hükümdarı denizi adamlarına kılıç ve sopalar ile dövdürerek cezalandırır.

Büyük İskender, Granikos Savaşını boğazı geçerek aynı isimli ırmak yakınlarında gerçekleştirmiştir.
Büyük İskenderin kumandanlarından Lysimakhos, boğazın Saroz Körfezi kıyısında kendine bir başkent kurarak, Trakyaya hükmetmiştir.

Gelibolu Yarımadasındaki Çimpe Kalesi Osmanlıların Avrupa ilk ele geçirdikleri toprak parçasıdır.
Çanakkale Boğazı I. Dünya Savaşı'nda tarihte ender rastlanan bir savaşa ev sahipliği yapmış; bu savaş sonucunda toplam 500,000 kişi hayatını kaybetmiştir.