Bugün biliyorsun ki bir nikahımız vardı.O yüzden sana yazamadım.Bugünü mecburen boş geçtim.Yarın tam takır yazmaya devam edeceğim.Galiba forum moderatörleri,teşvik ödülü vermeyecekler bu etkinlik.Sağlık olsun.İşte dediğim gibi yarın bu sayfalara mürekkebimi akıtmaya devam edeceğim.Ayrıca YankeeGoHome adlı kullanıcıyı tebrik ederim Ölüm Oyununu kazanmış.Son olarak da 3.dakikasından sonra beni benden alan,oyunumuzun müziğini sizlerle paylaşmak istiyorum.3.30'da da arkadan gelen bir bağırma sesiyle giren gitar sesleri beni benden alıyor.
Bugünlük böyleydi,esen kal günlük!
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 24 Tem 2016 20:26
gönderen VoiceOfVoiceless
Demek düğün
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 24 Tem 2016 20:34
gönderen Retaliation
VoiceOfVoiceless yazdı:Demek düğün
Oooo bizim yöre.Alırım valla.
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 24 Tem 2016 21:00
gönderen YankeeGoHome
Teşekkür ederim Umarım sizde bu zevki yaşarsınız
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 24 Tem 2016 22:10
gönderen Retaliation
YankeeGoHome yazdı:Teşekkür ederim Umarım sizde bu zevki yaşarsınız
İnşallah ancak benim OkO'da pek iddiam olmuyor.
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 25 Tem 2016 11:01
gönderen Retaliation
-Yeni Umut Işığı-
Çemberlitaş
Çektiğim fotoğrafları kontrol ettiğimde Arzuhalci'nin çektiklerinden bir fark görmedim.Bu denli ona göstermeye de gerek yoktu.Meteor Bölgesi'nden geri dönerken,Lodos Kraterinin ilerisinde birkaç kişi toplanmış,havalandırma borusunu inceliyorlardı.Yanlarına giderek sordum.
- Ne oluyor burada? - Şu havalandırma borusundan Çemberlitaş'a geçeceğiz ancak şifacımız eksik.Eğer cesaretin varsa ve kudretin yerindeyse sen gelebilirsin. - Seve seve!
Havalandırma borusundan sürünerek içeri girdik.İçeri girdiğimde bir oda içerisindeydim.Sonra solda yer alan bir başka odaya girdim.Etraf tozlanmış kitaplarla doluydu.Buranın bir fotoğrafını çektim ve arka odanın da.Santral kapısından çıkarak dışarıyı dolaştık.İlerlerken bir mezarlık gördüm ve fotoğrafını çektim.Mezarlığın ilerisinde kocaman bir küre gördüm.Uzun bir şeydi.Onun da fotoğrafını alarak geniş koridorlu bir yere girdik.Gruptan biri hızlı adımlarla önümüzdeki şalteri indirdi."Bunu kapatmazsak,yol üzerinde 1000 Volt akım yeriz."dedi.Şartelin de fotoğrafını aldım.İlerilerde güç kontrolleri ve küçük küreler vardı.Daha sonra büyük bir bu bölgenin sonuna gelmiştik...Galiba...Dev bir kapı bizi karşıladı.Büyücülerden biri bir anahtar çıkarttı ve dev kapının solundaki küçük kapıyı açtı.İçerideydik.Savaşçı derin bir nefes çekerek konuştu."Yaşam Merkezi."
Yaşam merkezine girdiğimizde 2'ye ayrılan yoldan önce sağa döndük.Yolu boylu boyunca takip ettik ve yolun sonuna vardığımızda,yerde hareket edebilen mayınlar vardı.Onların fotoğrafını çektim.Sağda bir laboratuvar vardı ancak mayınlardan dolayı oraya giremeden geri döndük.Öbür yolu bitirdiğimizde bizi bir robot ve kapı karşıladı.Kapı mekanizmasını harekete geçirdik be içeri girdik.Bizi teknoloji ile dolu bir meydan karşıladı.Birkaç garip monitör vardı.Fotoğrafını çektim.Daha sonra ruh taşını kullandık ve ilerledik.Ruh taşından çıktık ve bir başka odaya girdik.Etrafta birkaç poster,ses kayıt cihazları ve silah parçacıkları vardı.Oranın da fotoğrafını çekerek bölgeden ayrıldık.
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 25 Tem 2016 17:09
gönderen Retaliation
-Bir Fincan Kahveden Eskiye-
Nefer Eminönü'nde dolaşırken,Teşkilat'tan olmayan dostları,Çınar altı ahalisini ziyaret etti.Hamit Pehlivan'dan bir fincan kahve aldı ve tam Arzuhalci'ye geçecekken Yusuf Ağabey nefere seslenerek oturmasını işaret etti.Yaman iskemleye oturdu.
- Hoş geldin genç.Her gün koşturursun buralarda.Sormaz mısınz bu adamın da bir derdi var mıdır diye? - Şey... Yusuf Ağabey gülerek konuşmasına devam eder."Telaşlanma.Benim de ne derdim ne olacak değil mi?Yılları eskittik burada.Şimdi sana anlatacağım güzel bir şey var.Geçen gün adaya uğradım.Jandarmalar da sağ olsun bana yardımcılar oldu.Sen oraya çok ayak basmışsın,Hamit öyle dedi.Kıyametten önce balıkçıların uğrak noktasıydı bu ada.Ancak asıl meselemiz buranın tarihi ile. - Tarihi mi? - Evet..Bir balıkçı şair arkadaşım anlatmıştı hikayeyi.Buradaki kayaların altında tüneller varmış ve burada Eski Romalılardan bir topluluk yaşarmış.Çok sıra dışı şeyler yaşanırmış burada.Ara sıra küçük depremler oluşurmuş.Bu küçük depremler,kayaların dibine oyulmuş bir köyün,öte alemden insanlarla kurduğu bağlantılar dolayısı ile gerçekleşirmiş.Tabi hepsinin yalan olduğu aşikar.Ancak adada tanıştığım defineci bir pehlivan,içeriden garip sesler gelen,kurumuş bir kuyu keşfetmiş. - Adada bir kuyu hatırlamıyorum ama tam detayına inemedim,zaten Teşkilat bizi belirli yerlerle sınırlandırdı. - Heh işte oralarda bir kuyu varmış.Etrafında ölüler dolaşırmış bu kuyuda.Bizim pehlivan gizlene gizlene kuyuya gidecekken bir tazı ısırmış.İşte o korkuyla kaçmış bizim pehlivan.İşte o günden sonra tanıdığı kişilere olaydan bahsetmiş.Bir ara gözü pekleşmiş olmalı ki bana gelip "Var mı ağabey,tanıdığın defineci" diye sorduğunda "İşim olmaz" dedim.İşte bu olaydan birkaç gün sonra gazete aldım Savaş'tan.Savaş'ı bilirsin. Nefer şaşkınlıkla kafa salladı. - Onun gazetesinde "Sır Ölüm!" manşetiyle gördüm biçareyi.Yazık,suda yüzüyormuş cesedi,kıyıya vurmuş.Yüzü koyun yatarken sırt üstüne çevirdiklerinde ne görsünler;adam meğer alnından kurşun yemiş.Ne talihtir ki onu vuran bir çeteci imiş ve o da 100 metre ileride ölü bulunmuş.Kertenkeleler vücudunu paramparça etmişler.Neyse ki ayak kısmını yememişler çeteci eskisinin.Cebinde bir bez bulmuş Jandarma.Bezi alıp İstihbarat'taki kanıt masasına koymuşlar.Bir bacaksız gelerek o bezi çalmış.Jandarma,bacaksızı kovalarken önüne çıkan akrep tarafından sokulmuş.Yani şimdi bez de bacaksız velet de kayıp.İnsan ister istemez meraklanıyor.Bu pehlivanı öldürecek bu kadar önemli ne olmuş olabilir ki?İşte bu yüzden seninle bunu konuşmak istedim.Senin çevren geniş,İstihbarat'tansın da.Eğer bir şeyler bulursan bana da söyleyiver. - Bunun İstihbarat'la alakası yok Ağabey.Bu meseleyi halletmeye çalışacağım.Hatta şimdi araştırmaya başlıyorum emin olabilirsin.Yaman gözlerini kısarak güler ve fincandaki kahvesini yudumlar.Cellat satırı silahını çıkartarak Eminönü sokaklarında kaybolur.
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 25 Tem 2016 19:05
gönderen Retaliation
-Kayıp Velet ve Çeteci-
Neferin aklına ilk Meteor Bölgesi geldi.Yani velet oradan biri olabilirdi ama Meteor'da yaşayan hiç çocuk görmedi.Tek çare Eminönü'nde aramaktı.Aklına Umut geldi.Bacaksız,çok meraklı bir kişiliğe sahipti.Bir gün bu merakı yüzünden Teşkilat yüzü bile göremeden ölebilirdi.Ama belki de ileride bu merakın getirdiği cesaret ona birçok şey de kazandırabilirdi.Çok ürkek bir yapısı vardı,nazikti.Üzerine gidildiğinde hemen ağlardı.Yaman Camiye vardı.Hızla Umut'a giderek:
- Bir bez arıyorum Umut,böyle şeylerle sen ilgileniyorsun,aşırı meraklısın biliyorum. - Ne bezi ağabey.Umut sürekli gözlerini kaçırmaya çalışıyordu.Dişleri birbirine vuruyor,ağzı titriyordu. - Yalan söylüyorsun!Seni tanıyorum.Yabancı biri gelip senin şu an ki ifadeni görse yalan attığını hemen anlar. Çocuk ağlamaya başladı.Hıçkıra hıçkıra konuşmaya çalıştı."Ağabeylerden biri dedi bana,o bezi alırsan ganoderma vereceğim.Ganoderma bulmak çok zor ağabey.Eminönü'nde hiç yoktur belki de. - Bana olayı anlat Umut! - Sadece o bezi aşırmamı istedi.Bunu neden yaptırdığını bilmiyordum bile.Bunu isteyen ağabey de,eski zincircilerdendi.Tövbe etmiş,Eminönü'ne yerleşmiş biri.Mezarlığın karşısında oluyor genelde.İçinde bir kolye vardı,onu aldı bezi de bana verdi.Baaaakkk...Ben de misketlerime kese yaptım. Çocuk cebinden çıkardığı keseyi yavaşça nefere uzatırken,nefer keseyi hızla aldı ve iplerini çözdü.Misketler yere saçıldı.Bezdeki sembol tanıdık gelmişti.Umut ürkerek sordu. - Beni hapse atmayacaksın değil mi ağabey? Yaman,çocuğun ensesine hafifçe bir tokat attı."Bir daha hırsızlık yapma sakın."
Eminönü'nün üst sokaklarından dolaşarak mezarlığa vardı.Çeteci bir iskemle çekmiş,elindeki hançeri biliyordu.Neferin geldiğini görünce ayağa kalktı.
- Bakın kimleri görüyorum.Hoş geldin.Gene iş yapmaya mı geldin? - Evet.Anlat bakalım şu bez,kolye ve kuyu üçlüsünü.Bezi çaldırdığın çocuktan her şeyi öğrendim. - Demek tüm istediğin bu.Velet ne diyorsa doğrudur.Beni bilirsin bedavaya iş yapmam.Sivri Ada'ya takılıyorum bu sıralar.Oradaki ölülerden güzel şeyler kapıyorum.Altın gibi değerliler Kıyamette.Alıcısı kolay çıkıyor hele de efsuncular.Onlar çok ilgileniyor böyle şeylerle.Sadede gelelim;bana 20 adet Kara Kemik getir ama bozuk mal olmasın.Bende yamuk iş olmaz.Getir kemikleri,al bilgileri. - Anlaşıldı,tamam kemiklerle döneceğim.
Yaman yola söylenerek çıktı.İçinden"Köpeğe kemik lazımmış!"diyerek sert adımlarla Sivri Ada'ya vardı.Çetecinin bahsettiği araziye vardı.Bir iğne sesi burada yankı yapabilirdi.Çok sessizdi.Yaman bir adım attı.Ayak sesi öyle bir yankı yapmıştı ki yerin atından Kemik Kafa çıktı.Yaman Cellat Satırını kavrayarak"İşte av zamanı!"dedi.Yaratıklar dayanıklıydı ama fiziksel saldırılarda hemen ölüyorlardı.Yaman yaratığının kafasının altından hızlıca geçerek vücudundaki birkaç kemiği kırdı.180 derece dönüşle satırını havaya kaldırdı ve kafasına doğru olan tüm kemikleri boydan boya kırdı.Yaratık artık yavaş yavaş yere çökecek iken son bir sıçrama ile kafasına vurdu ve yaratık yerin altına geri çekildi.Kırılan kemiklerden işe yarayacak olan birkaç taneyi yanına aldı nefer.Bir başka av için arayışa çıktı.Bir başka Kemik Kafa'da ise,Kemik kafanın atak yapmasını bekledi.Kemik kafa,kafasıyla neferi ezmek için kafasını toprağa doğru kuvvetle savurdu.Nefer,geri çekilerek boşa savrulan kafanın üstüne çıktı ve satırını kemiklere doğru savurdu.Son bir kez de kafasına satırı sapladı ve aşağıya atladı.Buradan birkaç tane kemik alıp Çeteci'ye geri döndü.
Re: YaMaN-Retaliation Günlüğü
Gönderilme zamanı: 25 Tem 2016 19:50
gönderen Retaliation
Merhaba Sevgili Günlük;
Bugün oyuna geç girdim yine.Zira tercihler için bir liste,okuldan da diploma aldım.Noter falan diyen arkadaşlarım oldu diploma için.Gerekmiyor diyenler de oldu hala anlamış değilim.Neyse,biz oyuna dönelim.Oyunda sürem kısa olduğu için sırf Sığınak turlarında bulundum.Lafı kısa keserek başlamak istiyorum.
Bir turda düşenNucleus Kolye.
Bu da Motorin'den düşen bir asa.
Daha sonra Batu arkadaşım yeni bir şifacı açmış.Ona birkaç tılsım aktaracaktı.Kendisine yardımcı oldum.Şifacısıyla geldiğinde karakterin bana benzediğini,sadece suratında bıyığı olmadığını fark ettim.
Son olarak,Emre'nin de bize katıldığı turdaİksirlerdüştü.
Günün Sözü: Çalışma uçup gidebilen bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlık. -Victor Hugo
Ametist;SiO2, mor renkli bir kuvars türü. Genellikle mücevher olarak kullanılır. Renksiz, şeffaf kayaç kristali, kuvarsın en saf halidir.
20. yüzyılda ametistin rengini sahip olduğu manganezden aldığı düşünülmüştür. Fakat, bazı otoriteler rengin organik bir kaynağı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ferrik tiyosiyanat önerilmiş ve mineralde kükürtün saptandığı belirtilmiştir. 2005 yılından itibaren, ametistin renginden yabancı (katışkı) atomların sorumlu olduğu düşünülmektedir.
Isıya maruz kaldığında, ametistin rengi sarıya döner. Genel olarak sarı kuvars cevherlerinin (sitrin, dumanlı kuvars ve diğerleri) genel olarak yanmış ametist olduğu söylenmektedir. Kayacın yeryüzüne çıkmış uzantılarında, ametist damarlarının renklerini kaybetmeleri muhtemeldir. Ametistin sertliği 7'dir.
Popüler bir değerli taş olan ametistin çeşitli renklerine farklı tanımlar verilmiştir. Örneğin, "Rose de France" genellikle açık pembemsi lavanta veya leylak gölgeye sahiptir. En değerli rengi ise kırmızı parıltılara sahip koyu menekşe rengi olanıdır; bu renkteki ametist "Sibiryalı" olarak adlandırılır. İsminden de anlaşılacağı gibi bu renkteki ametist genellikle Sibirya'dan çıkarılsa da, Sibirya dışında Uruguay ve Zambiya başta olmak üzere başka bölgelerden de çıkarılmaktadır.
Bulunduğu yerler; Brezilya, Uruguay, Bolivya, Arjantin, Zambiya, Namibya ve diğer Afrika ülkelerinde bulunur.Türkiye'de ise Balıkesir - Dursunbey ilçesinde, Erzincan ve Ordu'da da ametist yatakları olduğu bilinmektedir.