***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Tılsım sunucusuna ait Loncaların iletişim, bilgilendirme ve paylaşım alanı
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

dreamtr yazdı:Selam olsun dostlara özellikle İhsanıma cok cok selam eyleyin benden sevgiyle saglıcakla kalın...

Aleykümselm. Eyvallah kardeşim.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

9 EYLÜL TARİHTE BUGÜN

Olaylar

1886 - Bern Uluslararası Telif Hakları Konvansiyonu toplandı.
1922 - Büyük Taaruz'un ardından Yunan ordularını önüne katan Türk orduları, işgal altındaki İzmir'e girdi.
1923 - Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu.
1982 - Türkiye'nin Burgaz Konsolosluğu İdari Ataşesi Bora Süelkan, Ermeni kişilerce öldürüldü.
1991 - Tacikistan, Sovyet Birliği'nden bağımsızlığını ilan etti.
1992 - İspanya, Katalonya bölgesinin özerkliğini tanıdı.
1993 - İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü birbirlerini tanımayı kabul etti.
2009 - İstanbul'da son 80 yılın en yüksek yağışı yaşandı. Su taşkınları nedeniyle çok sayıda insan yaşamını yitirdi, büyük çapta maddi hasar oluştu.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

BÜYÜK TAARRUZ

Sevr antlaşması nı Türklere kabul ettirmeyi gaye edinen İngilizler, Sakarya'dan sonra başlattıkları diplomatik girişimleri bir süre daha devam ettirmişlerdir. Ancak TBMM Hükümeti Misak-ı Milli'den ödün vermek niyetinde değildirler. Sakarya yenilgisinden sonra müdafaa durumuna geçmek zorunda kalan Yunan ordusu, Eskişehir-Afyonkarahisar hattına geri çekilerek, gerekli korunma tedbirlerini alırken, Türk Genel Kurmayı Yunanlılar toparlanmadan taarruza geçilmesi düşüncesindedir.

14-15 Eylül 1921 tarihinden geçerli olmak üzere seferberlik ilan edilerek, 1899, 1900,1901 doğumlular silah altına alınmış, ordunun asker eksiği tamamlanmıştır. Türk kuvvetlerinin araç ve malzeme eksikleri de çeşitli kaynaklardan tamamlanmaya çalışılmıştır. Başta İstanbul'daki silah depolarından büyük fedakarlıklarla kaçırılan silahlar, İnebolu üzerinden Anadolu'ya nakledilmiştir.

İtilaf Devletlerinden kamaları alınarak işe yaramaz hale getirilen Türk topları, ilkel aletlerle kullanılır hale getirilmiştir. Sıkıntısı çekilen bazı silahlar da Ruslardan, İtalyanlardan ve Fransızlardan satın alınarak karşılanmaya çalışılmıştır. 6 Mayıs 1922'de başkomutanlık süresi uzatılan M. Kemal Paşa, artık taaruza geçilmesi düşüncesindedir. M. Kemal bu düşüncesini Haziran ortalarında Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa, Savunma Bakanı Kazım Özalp ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşalara açmış ve 15 Ağustosa kadar hazırlıkların tamamlanması kararlaştırılmıştır.

TBMM bu hazırlıkları yürütürken, barışı engelleyen taraf durumuna düşmemek için, diplomatik çabaları sürdürmüş ve Fethi Okyar'ı Avrupa'ya göndermiştir. İngiltere'nin barış yolunu tamamen kapatması, şimdiye kadar ertelenen taarruz kararının uygulamaya konmasını kaçınılmaz kılmıştır. 26 Ağustosta Türk topçusunun başlattığı taarruzda Türk ordusu, Yunan kuvvetlerinin büyük bölümünü yok etmiş, kaçabilenler de 1 eylül 1922 günü Atatürk'ün verdiği "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle, Türk kuvvetlerinin takibi altına alınmıştır.

9 Eylülde Yunanlılar İzmir'den çıkarılmış, 9 Eylülden 18 Eylüle kadar da Batı Anadolu'nun Yunan istilasından temizlenmesi işlemi gerçekleşmiştir. Böylece 26 Ağustosta başlayan Büyük Taarruz, 15-20 gün gibi kısa bir sürede 200.000 kişilik Yunan ordusunun yok edilmesi ile sonuçlanmıştır.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

SEVR ANTLAŞMASI

Sevr Antlaşması Birinci Dünya Savaşı sonrasında
itilaf devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaşma. Birinci Dünya Savaşı sonrasında
itilaf devletleri, savaştan sonra yenilmiş devletlerle ayrı ayrı barış antlaşmaları yapmışlardı.
Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını
Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde,
Türk Kurtuluş Savaşı başlamış, Ankara''da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu.

Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansında Osmanlı Devletine teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar.
22 Nisan 1920de Osmanlı HükümetiniPariste toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam
Tevfik Paşanın başkanlığında bir heyeti Parise gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti.

Parise gelen Tevfik Paşaya barış şartları bi1dirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu.Fransa Güney Cephesinde
Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluy1a kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler Mudanya ve Bandırmaya asker çıkardılar.Tevfik Paşanın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine İstanbul Hükümeti,Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Hadi Paşa, Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halisten meydana gelen bu heyet Parise giderek, Osmanlı Devleti için ebedî bir leke olan Sevr Antlaşmasını imzaladı ( 10 Ağustos 1920).

Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis " Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti. Bu münasebetle Mustafa Kemal, İdamımıza hükmeden düşmanlarımıza karşı daha azimkârane ve daha kuvvetli mukavemet çarelerini düşünmek gerektiğini söyleyerek, bu antlaşmayı tanımadığını belirtti.

Sevr Antlaşması''nın Hükümleri
• Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadoluda küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakyada Midyenin çok daha doğusundan başlayarak Büyük Çekmece Gölüne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistana verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnundan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardini dışta bırakarak Irak sınırına varacak.

• Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.

• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak.

• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiyenin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak.

• Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler.

• Türkiyenin askeri kuvveti, 10.000i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak.

• Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak.

• Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler, Doğu Anadoluda bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.

• Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon İllerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanının hakemliğine bırakılacak.

• Hicaz, bağımsız bir devlet olacak, Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek.

• Oniki Ada İtalyanlara, Akdenizdeki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak.

• İzmir, Türk Egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistana bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak.

Ayrıca Suriye Fransaya ve Irak İngiltereye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. Türkiyeyi parçalayan ve Türk Ulusunun bağımsızlığını yok edip kölelik durumuna düşüren bu antlaşma, TBMMnin direnç ve inancını arttırdı. Bu antlaşmanın Anadoluda Ulusal Mücadele İradesine kabul ettirilmesi ise olanaksızdı.

İtilaf Devletleri, işledikleri tarihi yanılgıyı bir sure sonra göreceklerdi. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusunun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli''yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti.

Antlaşma uyarınca:

Boğazlar bütün devletlerin savaş ve ticaret gemilerine açılarak, ayrı bir bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon tarafından yönetilecekti.

Ege bölgesinin büyük bir bölümü ve Trakya'daki Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar Yunanistan'a verilecekti.
Osmanlı devletinin sınırları, İstanbul çevresi ve Anadolu'nun küçük bir bölümü olacaktı.

Doğuda iki ayrı devlet kurulacaktı. (Kürdistan, Ermenistan)

Antalya ve Konya dahil olmak üzere İç Batı Anadolu'nun büyük bir bölümü İtalyanlara verilecekti.
Adana, Sivas ve Malatya dolayları Fransa nüfuzuna bırakılacaktı.

Osmanlı devleti sınırları içerisinde bulunan Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlar arasında paylaştırılıp manda altına alınacaktı.

İç güvenliği sağlamak maksadıyla 50.000 civarında asker bulundurulacaktı.

Kapitülasyonlardan bütün devletler içeriği genişletilmek suretiyle faydalanacaktı.

Azınlıklara Türklerden daha fazla hak verilecekti.

Osmanlı anlaşma koşullarına uymaz ve azınlık haklarına riayet etmezse İstanbul Türklerden alınacaktır.

Azınlıklara Türklerden daha fazla hak tanınacak Türk vatandaşlığından çıkmak koşuluyla Türklerde bu haklardan yararlanacaktı.

Osmanlı devletinin imzaladığı son anlaşma olan Sevr Anlaşması devleti fiilen sona erdirmişti.

Sevr'e Tepkiler:
TBMM anlaşmayı tanımadığım ilgili devletlere bildirdi.
19 Ağustos 1920'de çıkardığı bir kanunla Sevr Anlaşmasını imzalayanları vatansız ve vatan haini ilan etti.
Padişahın ve hükümetin Sevr anlaşmasını imzalamış olması halkın tepkilerini arttırmış, bu yüzden direnme gücü kazanan halk ulusal mücadeleye artan sayılarla katılım sağlamıştır.

Sevr antlaşması Türk halkının verdiği kurtuluş mücadelesi sonucunda uygulanamamış, bu yüzden Türk halkı adına I. Dünya Savaşını bitiren antlaşma olarak LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI imzalanmıştır.



Linkler
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

SEVR ANTLAŞMASI

Sevr Antlaşması Birinci Dünya Savaşı sonrasında
itilaf devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaşma. Birinci Dünya Savaşı sonrasında
itilaf devletleri, savaştan sonra yenilmiş devletlerle ayrı ayrı barış antlaşmaları yapmışlardı.
Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını
Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde,
Türk Kurtuluş Savaşı başlamış, Ankara''da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu.

Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansında Osmanlı Devletine teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar.
22 Nisan 1920de Osmanlı HükümetiniPariste toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam
Tevfik Paşanın başkanlığında bir heyeti Parise gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti.

Parise gelen Tevfik Paşaya barış şartları bi1dirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu.Fransa Güney Cephesinde
Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluy1a kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler Mudanya ve Bandırmaya asker çıkardılar.Tevfik Paşanın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine İstanbul Hükümeti,Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Hadi Paşa, Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halisten meydana gelen bu heyet Parise giderek, Osmanlı Devleti için ebedî bir leke olan Sevr Antlaşmasını imzaladı ( 10 Ağustos 1920).

Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis " Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti. Bu münasebetle Mustafa Kemal, İdamımıza hükmeden düşmanlarımıza karşı daha azimkârane ve daha kuvvetli mukavemet çarelerini düşünmek gerektiğini söyleyerek, bu antlaşmayı tanımadığını belirtti.

Sevr Antlaşması''nın Hükümleri
• Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadoluda küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakyada Midyenin çok daha doğusundan başlayarak Büyük Çekmece Gölüne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistana verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnundan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardini dışta bırakarak Irak sınırına varacak.

• Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.

• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak.

• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiyenin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak.

• Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler.

• Türkiyenin askeri kuvveti, 10.000i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak.

• Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak.

• Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler, Doğu Anadoluda bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.

• Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon İllerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanının hakemliğine bırakılacak.

• Hicaz, bağımsız bir devlet olacak, Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek.

• Oniki Ada İtalyanlara, Akdenizdeki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak.

• İzmir, Türk Egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistana bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak.

Ayrıca Suriye Fransaya ve Irak İngiltereye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. Türkiyeyi parçalayan ve Türk Ulusunun bağımsızlığını yok edip kölelik durumuna düşüren bu antlaşma, TBMMnin direnç ve inancını arttırdı. Bu antlaşmanın Anadoluda Ulusal Mücadele İradesine kabul ettirilmesi ise olanaksızdı.

İtilaf Devletleri, işledikleri tarihi yanılgıyı bir sure sonra göreceklerdi. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusunun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli''yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti.

Antlaşma uyarınca:

Boğazlar bütün devletlerin savaş ve ticaret gemilerine açılarak, ayrı bir bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon tarafından yönetilecekti.

Ege bölgesinin büyük bir bölümü ve Trakya'daki Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar Yunanistan'a verilecekti.
Osmanlı devletinin sınırları, İstanbul çevresi ve Anadolu'nun küçük bir bölümü olacaktı.

Doğuda iki ayrı devlet kurulacaktı. (Kürdistan, Ermenistan)

Antalya ve Konya dahil olmak üzere İç Batı Anadolu'nun büyük bir bölümü İtalyanlara verilecekti.
Adana, Sivas ve Malatya dolayları Fransa nüfuzuna bırakılacaktı.

Osmanlı devleti sınırları içerisinde bulunan Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlar arasında paylaştırılıp manda altına alınacaktı.

İç güvenliği sağlamak maksadıyla 50.000 civarında asker bulundurulacaktı.

Kapitülasyonlardan bütün devletler içeriği genişletilmek suretiyle faydalanacaktı.

Azınlıklara Türklerden daha fazla hak verilecekti.

Osmanlı anlaşma koşullarına uymaz ve azınlık haklarına riayet etmezse İstanbul Türklerden alınacaktır.

Azınlıklara Türklerden daha fazla hak tanınacak Türk vatandaşlığından çıkmak koşuluyla Türklerde bu haklardan yararlanacaktı.

Osmanlı devletinin imzaladığı son anlaşma olan Sevr Anlaşması devleti fiilen sona erdirmişti.

Sevr'e Tepkiler:
TBMM anlaşmayı tanımadığım ilgili devletlere bildirdi.
19 Ağustos 1920'de çıkardığı bir kanunla Sevr Anlaşmasını imzalayanları vatansız ve vatan haini ilan etti.
Padişahın ve hükümetin Sevr anlaşmasını imzalamış olması halkın tepkilerini arttırmış, bu yüzden direnme gücü kazanan halk ulusal mücadeleye artan sayılarla katılım sağlamıştır.

Sevr antlaşması Türk halkının verdiği kurtuluş mücadelesi sonucunda uygulanamamış, bu yüzden Türk halkı adına I. Dünya Savaşını bitiren antlaşma olarak LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI imzalanmıştır.



Linkler
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
ustax66
Sığınak Fedaisi
Sığınak Fedaisi
Mesajlar: 3955
Kayıt: 29 Ara 2009 22:45
Sunucu: Eminönü
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Raiders Of Anatolia

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen ustax66 »

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.

Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Atatürk İsmet Paşa'nın katılmasını istemiştir. (Nedeni; Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzayanların vatan haini olarak kabul edilmesidir. Buna bağlı olarak Mustafa Kemal, Lozan'a Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalayan Rauf Orbay yerine İsmet İnönü'yü göndermeyi uygun bulmuştur.) Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler.

Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa'nın Lozan'a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı.

İtilaf Devletleri Lozan'a İstanbul Hükûmeti'ni de davet ettiler. Bu duruma tepki gösteren TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı.

TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milliyi gercekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus degişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk - Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir.

Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na İzmit ve Silivriye yığınak yapmasını emretmiştir. Bunun üzerine İzmit ve İstanbul'a karşı yığınak yapmaya başlanmıştır.

Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başlamış, 23 Nisan'da başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etmiş ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır.


Görüşülen konular

Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'na göre kabul edilmiştir.

Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.

Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.

Adalar:Gökçeada ile Bozcaada Türkiye'de, diğer Ege Adaları Yunanistan'da kaldı. Yunanistan'ın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Böylece, Balkan Savaşı sonrasında imzalanan Atina Antlaşması (1913) gereğince I. Dünya Savaşı başladığında ve savaş boyunca da Osmanlı toprağı olarak kalan Ege adaları Yunanistan'a bırakılmış oldu.

Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.

Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.

Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: "Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır." Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.

Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.

Osmanlı'nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.

Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.

Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.

Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.
Resim
Resim


[right]Arif YAMAN[/right]
Kullanıcı avatarı
YusufATMACA
Işık Hanım'ın Elemanı
Işık Hanım'ın Elemanı
Mesajlar: 246
Kayıt: 01 Eyl 2011 20:39
Sunucu: Tılsım
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Nemesis

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen YusufATMACA »

Selamlar kolay gelsin,

Kimilerinin "Börteçine Loncası" kimilerininde "Börteçine ailesi" olan bu ekip ile başladım Tılsım Sunucusu macerama. 1,5 seneyi aşkın süredir Tılsım Sunucusunda oynamaktayım buna müteakiben Börteçine Loncasında da. Ancak gelişen bu olaylar , loncaya ihanet eden kişi (!) beni derinden yaraladı. Güven kalmadığını anladım.. Loncaya ihanet konusuna fazla değinmeyeceğim ancak şunu söyliyim ki : bu ekipte 1 tane değil 1'den fazla ekibe/aileye ihanet eden üye var. Emre (BörteçnexILouSsI) ile Börteçine ekibinden ayrılıyoruz..Fakat halâ sizler benim abim,ablam,kardeşlerimsiniz. Bir yardıma muhtaç olduğunuz an yanınızdayım..



Saygılarım ve Sevgilerimle,
Yusuf ATMACA.
PASLIBIÇAK - xCENTERx
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Tremexhaqan
Arzuhalci'nin Adamı
Arzuhalci'nin Adamı
Mesajlar: 1055
Kayıt: 05 Ara 2009 16:56
Sunucu: Meran
Klan: Lodos
Lonca: Choosens

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen Tremexhaqan »

ustax66 yazdı:TATARİSTAN TÜRK CUMHURİYETİ

Tataristan Cumhuriyeti (Tatarca: Tatarstan Respublikası; Rusça: Респу́блика Татарста́н), 30 Ağustos 1990 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Ancak, bağımsızlığı Rusya tarafından kabul edilmeyen Rusya Federasyonu’na bağlı Türki bir cumhuriyettir. 3.780.000 nüfusu olan petrol ve maden zengini, bir Türk ülkedir.

6. yüzyılda Hazar Türkleri tarafından kurulmuş Hazar İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla batıya ve kuzeye göç eden Kıpçak boyuna dahil bir Türk kavmi olan Bulgarlar Kağan Asparuk komutasında batıya giderek bugünkü Bulgaristan'ın temelini atarak Tuna Nehri havzasında Birinci Bulgar İmparatorluğu'nu, kuzeye giden Bulgarlar ise Volga Bulgarya devletini kurmuşlardır. Bu iki devleti kuran Türklerin ataları bugünkü Tatarlar ve Çuvaşlar sayılmaktadır. Tataristan bölgesi 1922 yılına kadar Bulgaristan olarak anılmaktaydı. Kazan Tatarları Tataristan'ın isminin Bulgaristan veya Bulgaria olarak değiştirilmesini, kendilerinin Volga Bulgarları olarak anılmasını savunmakta ve Bulgarism akımını desteklemektedirler.


Tataristan Adı
Tataristan devletinin adına kaynaklık eden “Tatar” adını, tarihte asıl meşhur eden Altın Orda Devleti olmasına rağmen, bu ad, komşuları (bilhassa Ruslar) tarafından ve eski, batılı yazarlar tarafından, bazen Asya’daki bütün Türkleri adlandırmak üzere kullanılmıştır. İşte bu devletin yıkılması ile ortaya çıkan hanlıklar da (Kazan, Kırım, Kasım, Astrahan, Nogay, Sibir hanlıkları) Avrupalılar ve Ruslar tarafından, genellikle Tatar hanlıkları olarak bilinse de, bu bölgedeki Türkler, bu adı, ancak 19. asır sonunda kullanmaya başlamışlardır


Konum
Tataristan Cumhuriyeti, Doğu Avrupa’da, Çulman ile İdil (İtil, Volga) nehrinin birleştiği yerde bulunmaktadır.
Ülke, İdil Nehri (Tatar Türkçesi: İdél) havzasının orta kesiminde yer almaktadır. Moskova'nın yaklaşık 800 kilometre doğusunda, 68 bin kilometrekare büyüklüğünde, İdil ile Çulman nehirlerinin birleştiği noktanın çevresinde yer alır.


13. yüzyılda Moğol istilasından sonra bölgede Altın Orda Devleti’nin hâkimiyeti kuruldu. On altıncı asrın hemen başında Altın Orda Devleti yıkıldı ve hâkim olduğu bölgelerde Kazan, Kırım, Kasım, Astrahan, Sibir hanlıkları ve bağımsız Nogay Uruğları ortaya çıktı. Uzun mücadelelerden sonra Ruslar, Kazan Hanlığı’nı yıkarak bölgeye hâkim oldular (13 Ekim 1552). 1552 tarihi başta Tatar Türkleri olmak üzere, Kuzey Türkleri için önemli bir tarihtir. Bu tarihten sonra evre evre Rusların doğuya doğru ilerleme hareketleri sistematik bir şekilde devam etmiştir. 1552'de Kazan'ın düşmesiyle başlayan Rus yayılması 1885'te Batı Türkistan'ın işgaliyle tamamlanmıştır

1917 İhtilali
1917 İhtilali Rusya'da çarlığın devrilmesine ve geniş politik faaliyetlere sebep oldu. Bütün Rusya Müslümanlarının İttifakı toplandı ve ilk defa çarın tayin etmediği bir müftü seçildi. 1917 Haziran ayında Kazan'da toplanan kurultaydaysa “İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarlarının” medeni muhtariyeti ilan edildi. Ardından 120 kişilik Millet Meclisi için seçimler yapıldı. Bu meclis 29 Kasım 1917'de İdil Ural Devleti projesini ilan etti. Bu devlet 1918'de Bolşevikler tarafından ortadan kaldırıldı.

İhtilalden sonra, diğer bazı alanlarda olduğu gibi Tatar yazılı kültürü de kan kaybetmeye başlar. Millî bağımsızlık duygusuyla yazdıkları eserlerle halkı aydınlatmayı amaçlayan ve ihtilali tasvip etmeyen Ayaz İshaki, Sadri Maksudi Arsal, Abdullah Battal Taymas, F. Tuktar gibi aydınlar ülkelerinden göçmeye mecbur kalırlar. Bu durum Tataristan’da birçok alanı etkileyecek büyük kayıplar doğuracaktır.

Bolşevikler Tatar-Başkurt ÖSSC'ni kurduklarını açıkladılar. 23 Mart 1919'da Başkurt, 27 Mayıs 1920'de de Tatar ÖSSC kuruldu. Böylece Tatar-Başkurt ÖSSC'nin yerine iki ufak muhtar cumhuriyetin kurulması bölgede Türk birliğinin parçalanmasına sebep oldu.


Bugünkü Tataristan
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılması sürecinde, 30 Ağustos 1990'da Tataristan da, tam siyasî bağımsızlığını ilan etti. Rusya'dan ayrılma niyetini bildirince, Rusya Parlamentosu buna ret cevabı verdi. Bu bağımsızlık hâlen hiçbir devlet tarafından tanınmamıştır. Ülke, Rusya Federasyonu içerisinde Tataristan Cumhuriyeti olarak bulunmaktadır.

1992 yılında ülkede referandum ile yeni anayasa oylanmış ve % 62 kabul oyu ile kabul edilmiştir. 15 Şubat 1994 tarihinde Tataristan Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasında kurumların konu ve yetkilerinin sınırlandırılmasına dair antlaşma imzalanmıştır
Kırım sürgünü (18 Mayıs 1944) ile Kırım Tatarları doğu sibirya (novosbirsk) , leningrad , volgograd gibi rusyanın moskovaya en uzak şehirlerine sürgün edilmiştir.Bu sürgünden önce Josef Stalin tarafından 14.340 Tatar katledilmiştir.Bunun sürgün diil soykırım olduğunu üstüne basa basa söylüyorum.Kırım Özerk Cumhuriyetinin coğrafi yeri şu anda UKraynadır..


ChoosensxTaTaR
`·.¸¸.·´´¯`··._.·ChoosensxCoLoNeL`·.¸¸.·´´¯`··._.·


BİZ KIRIMDAN ÇIKKANDA,KAR YAĞMADI KAN AKTI! 18 MAYIS 1944


`·.¸¸.·´´¯`··._.·McHakany`·.¸¸.·´´¯`··._.·
Kullanıcı avatarı
AlpAykan
Junon'un Katili
Junon'un Katili
Mesajlar: 4617
Kayıt: 27 Haz 2010 18:22
Sunucu: Tılsım

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen AlpAykan »

YusufATMACA yazdı:Selamlar kolay gelsin,

Kimilerinin "Börteçine Loncası" kimilerininde "Börteçine ailesi" olan bu ekip ile başladım Tılsım Sunucusu macerama. 1,5 seneyi aşkın süredir Tılsım Sunucusunda oynamaktayım buna müteakiben Börteçine Loncasında da. Ancak gelişen bu olaylar , loncaya ihanet eden kişi (!) beni derinden yaraladı. Güven kalmadığını anladım.. Loncaya ihanet konusuna fazla değinmeyeceğim ancak şunu söyliyim ki : bu ekipte 1 tane değil 1'den fazla ekibe/aileye ihanet eden üye var. Emre (BörteçnexILouSsI) ile Börteçine ekibinden ayrılıyoruz..Fakat halâ sizler benim abim,ablam,kardeşlerimsiniz. Bir yardıma muhtaç olduğunuz an yanınızdayım..



Saygılarım ve Sevgilerimle,
Yusuf ATMACA.
Kusuruma bakmayın yine Loncanızın iç işlerine karışacağım ama , sizlerde Yusuf ve Emre kardeşlerimde sevdiğim kişilersiniz.Problem ne ise , giderme yoluna gidelim , bu ayrılık olmasın.
Yusuf bir ara bana ulaş kardeşim , Beni kırmazsın bilirim , Senin Börteçine Loncasından ayrılmanı ve kopmanı istemem.
İlk müsait olduğun anda bana ulaş kardeşim...
Kullanıcı avatarı
xtengiz
Kobra Takipçisi
Kobra Takipçisi
Mesajlar: 943
Kayıt: 04 Tem 2010 21:01
Sunucu: Tılsım
Klan: Arzın Çocukları
Lonca: Börteçine

Re: ***Börteçine Loncası İletişim Sayfası**(Yeni)

Mesaj gönderen xtengiz »

YusufATMACA yazdı:Selamlar kolay gelsin,

Kimilerinin "Börteçine Loncası" kimilerininde "Börteçine ailesi" olan bu ekip ile başladım Tılsım Sunucusu macerama. 1,5 seneyi aşkın süredir Tılsım Sunucusunda oynamaktayım buna müteakiben Börteçine Loncasında da. Ancak gelişen bu olaylar , loncaya ihanet eden kişi (!) beni derinden yaraladı. Güven kalmadığını anladım.. Loncaya ihanet konusuna fazla değinmeyeceğim ancak şunu söyliyim ki : bu ekipte 1 tane değil 1'den fazla ekibe/aileye ihanet eden üye var. Emre (BörteçnexILouSsI) ile Börteçine ekibinden ayrılıyoruz..Fakat halâ sizler benim abim,ablam,kardeşlerimsiniz. Bir yardıma muhtaç olduğunuz an yanınızdayım..



Saygılarım ve Sevgilerimle,
Yusuf ATMACA.
YUSUF dikkat et o laflar altında ezilme bir olayı tam bilmeden tam anlamdan bir kişinin sözüne bakarak bu işi yapıyorsan durduğuna yazık ... Ha çıkmanız beni zerre etkilemez Bu yola Başlarken Biz 3 Kişiydik Siz yoktunuz ..Ama Yusuf Yıllardır Abim Dediğin adama böyle kelimler kullnamak adamlığa yaraşmaz seni tanıyamamşım Söylicek Söz Bulamıyorum !
KÜLTİGİN
Börteçinextengiz
Resim
(Lonca tanıtım sayfası ve başvuru formu için lütfen resime tıklayınız.)
Cevapla

“Lonca İletişim” sayfasına dön