İKV Forum

ustax66 yazdı:

Azrailll yazdı:Selamın Aleyküm
Arkadaşlar Loncamızda Hırsız var Dikkatli olun dün oyuna girdiğimde full ejder malzemem( 5 menekşe elmas, 5 akik, 3 mavi kaya, 2komodo dişi, 2örümcek gözü), m2 kadın element, m2 kadın şifa, m2 kadın hedef ve m2,5 kadın buz gözlüğüm çalınmıştır.Kim çaldıysa ya getirsin geri versin yada gitsin anasının .................

Şifremin bulunduğu kişiler: Çağdaş İhsan Alp

Aleykümselam Kenan.

Çarının soyulması üzmekten öte beni şok etti. Amma bu yazı ile, loncada hırsız olduğunu ve yazdığın bu üç isimden biri olduğunu ilan eder gibi imalı yazman beni daha çok şok etti.

Evet Çağdaş, İhsan ve oğlum alp itiraf edin hanginiz kenanın çarı soydu ?

İnkar etmeyin bakın kenan anlamış loncada hırsız olduğunu ve üçünüzden biri olduğunu !!!

Daha önce liderin çarı dahi soyuldu ve onun şifreleri sendede vardı kenan, Mertkan şifresini bilenleri zanlı ilan etmemişti, şifrelerinin msn yolu ile çalınabileceğini söylemişti bana, ama sen eminsin loncada hırsız var ve senin şifreni bilen üç kişiden biri. Pekiyi ecem senin şifrelerini bilmiyormuydu ? ben alparslana kefilim terbiyesini ben verdim. Sen eceme kefil olabilirmisin ve hangi güvenle ...

Hatta belkide alp şifreleri bana vermiştir. Ne dersin olabilirmi ?

Hangi mantıkla bu şekilde alenen kardeşim dediğin insanları zan altına sokabilirsin ?

Beni çok şaşırttın Kenan bu tavır yaşına göre tavır değil.


Çağdaş, İhsan ve alparslan sorguya çekileceksiniz, en kısa zamanda toplantı yapılacak...

Madem konu buraya geldi bende yazayım bişeyler...
1- Mertkan abi beni zanlı tutamaz çünkü mertkan abi ne ürettiyse ne düşürdüyse hepsinde benim de payım vardı.Mertkan abinin çarı diye bişey yoktu ben istediğim zaman girip çıkıyordum mertkan abinin çarına.
2-Ecem kendi çarını neden soysun ?
3-Ben msn kullanmadığım ve herhangi sosyal paylaşım yerlerinden veri alışverişi yapmadığım için şifremi bilenlerin dışında çarımn soyulmuş olma ihtimali yüzde sıfır.
4-Kardeşim dediğim insanların beni nasıl kullandıklarınıda burada anlatamam. Ben bu üç kişiden birinin kesin hırsız olduğunu söyleyemem ama şüphelendiğim bir kişi var ve alp de bunu biliyor buraya tek kişinin ismini yazmamamın sebebide emin olmadığım içindir.
Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır

[table][td]

Savaşçı

[/td][td]

Büyücü

[/td][td]

Şifacı

[/td][td]

Loncadaki Görevi

[/td][td]

Adı Soyadı

[/td][tr][/tr][td]Börteçinexilteri[/td][td]BörteçinexHünkar[/td][td]-[/td][td]Lonca Kurucusu-Lideri[/td][td]Mertkan UĞURLU[/td][tr][/tr][td]Börteçinexsnturk[/td][td]-[/td][td]-[/td][td]Lonca Kurucusu-Lonca İkinci Lideri[/td][td]Ayberk BOZTEPE[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]Börteçinexxusta[/td][td]Börteçinexusta[/td][td]Börteçinexxxusta[/td][td]Lonca Başkan Vekili-Yönetim Kurulu Başkanı[/td][td]Arif YAMAN[/td][tr][/tr][td]Börteçinexatsız[/td][td]BörteçinexxAtsız[/td][td]Börteçınexatsız[/td][td]Lonca Başkan Yardımcısı[/td][td]İhsan YEDİER[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]BörteçinexKenan[/td][td]Börteçinexidikut[/td][td]Lonca Başkan Yardımcısı[/td][td]Kenan KAÇMAZER[/td][tr][/tr][td]Börteçinextengiz[/td][td]Börteçinexşaman[/td][td]Börteçinexotacı[/td][td]Lonca Üye Alım Sorumlusu[/td][td]Alparslan YAMAN[/td][tr][/tr][td]Börteçinexarthur[/td][td]Börteçinexmerlin[/td][td]Börteçinexgaius[/td][td]Lonca Üye Alım Sorumlusu[/td][td]Mustafa OKTAR[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexvifx[/td][td]Börteçinexvif[/td][td]Lonca Forum Sözcüsü[/td][td]Yusuf ATMACA[/td][tr][/tr][/table]

Lonca Üyeleri:

[table][td]

Savaşçı

[/td][td]

Büyücü

[/td][td]

Şifacı

[/td][td]

Loncadaki Görevi

[/td][td]

Adı

[/td][tr][/tr][td]Börteçinexayzıt[/td][td]Börteçinexötüken[/td][td]Börteçinexasena[/td][td]Üye[/td][td]Melek[/td][tr][/tr][td]Börteçinexömer[/td][td]Börteçinexbüyü[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Ömer[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]Börteçinexdoğu[/td][td]-[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Kadir[/td][tr][/tr][td]Börteçinexaybüke[/td][td]Börteçinexayyüce[/td][td]BörteçnexAygECEM[/td][td]Üye[/td][td]Ecem[/td][tr][/tr][td]Börteçinexbeyaz[/td][td]Börteçinexbeyazx[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Beyzanur[/td][tr][/tr][td]BörteçinexKAFKAS[/td][td]-[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Kürşad[/td][tr][/tr][td]BörteçinexİzOoX[/td][td]-[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]İzzeddin[/td][tr][/tr][td]BörteçnexPerseus[/td][td]-[/td][td]BörteÇnexLeqendx[/td][td]Üye[/td][td]Murat[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]Börteçinexamazon[/td][td]Börteçinexgece[/td][td]Börteçinexdoktor[/td][td]Üye[/td][td]Büşra[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]Börteçinexmeriç[/td][td]-[/td][td]-[/td]-[td]Üye[/td][td]Zişan[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexsepya[/td][td]Börteçinexxsepya[/td][td]Üye[/td][td]Çağdaş[/td][tr][/tr][/td][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexkirke[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Murat[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]-[/td][td]-[/td][td]Börteçinexbilal[/td][td]Üye[/td][td]Bilal[/td][tr][/tr][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexzarif[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Cansu[/td][tr][/tr][tr][/tr][tr][/tr][td]-[/td][td]-[/td][td]BörTeçİNexEDA[/td][td]Üye[/td][td]Turan[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]-[/td][td]Börteçinexavcı[/td][td]Üye[/td][td]Mustafa[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexgenius[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Burak[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]Börteçinexumay[/td][td]Börteçınexumay[/td][td]Üye[/td][td]Umay[/td][tr][/tr][td]-[/td][td]BörteçinexNehir[/td][td]-[/td][td]Üye[/td][td]Nehir[/td][/table]

Gözlem Altındaki Üyelerimiz;


Gözlem altında üyemiz bulunmamaktadır.

İzinli Listemiz;



Diğer Üyelerimiz;

Loncamıza Başvuru Koşulları;




:!: Yukarıdaki Üyeler Haricinde Üyemiz Bulunmamaktadır..

Loncamıza Katılan Herkes Forum İmzasına "Buradaki" İmzayı Eklemek Zorundadır.

Fıkra değildir gerçek yaşanmış olay.

rizede kaza geçiren bir işçi olayı ayrıntılarıyla anlatmak için şantiye şefine bir mektup yazmış ki evlere şenlik..

itiraf etmek gerekirse klasik karadeniz fıkralarından biri sandım önce...değilmiş..bire bir gerçek..
"sayın şantiye şefim iş kazası tutanağında planlama hatası diye yazmıştım.bunu yeterli görmeyerek ayrıntı istemişsiniz. şu anda hastanede yatmama sebep olan olaylar aynen aşağıdaki gibi olmuştur.bildiğiniz gibi ben duvar ustasıyım.inşaatın 6. katındaki işimi bitirdiğimde biraz tuğla artmıştı.yaklaşık 250 kg kadar old sandığım bu tuğlaları aşağıya indirmem gerekiyordu.bunun için bir varil buldum.ona sağlam bir bağladım. 6. kata çıkıp ipi bir çıkrıktan geçirerek ucunu aşağıya salladım.tekrar aşağıya inip ipi çekerek varili 6. kata çıkardım.ipin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım.tüm tuğlaları varile doldurup tekrar aşağı indim.tam ipin ucunu çözdüm ki kendimi havalarda buldum ben yaklaşık 70 kiloyum 250 kiloluk varil aşağı düşerken beni yukarı çekti heyecendan ipi bırakmayı akıl edemedim yolun yarısında dolu varille çarpıştık sanıyorum sağ iki kaburgam bu sırada kırıldı tam yukarı çıkınca iki parmağım iple birlikte çıkrığa sıkıştı böylece parmaklarımda kırılmış oldu o sırada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar çevreye saçıldı.varil hafifleyince bu kez ben aşağıya inmeye,varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine kendisiyle çarpıştık sol bacağımın kaval kemiğide bu sırada kırıldı can havliyle ipi bırakmayı akıl ettim ve tabi yaklaşık 3. kat hizasında aşağıya düştüm.sol kaburgalarım sol el bileğimde o sırada kırıldı sanırım. başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin hızla üzerime geldiğini gördüm.kafatasımıda böle çatladığını düşünüyorum. bayılmışım..gözümü hastanede açtım allahın herkezi böyle görünmez kazalardn korumasını diler hürmetle ellerinizden öperim..


duvarcı ustanız cengiz sarıgül.

Selamün aleyküm , hayırlı akşamlar.

Kenan kardeşim çok ani karar veriyorsun , senden ricam kararını bir kez daha gözden geçirmen.

Arif abi ;
Evet Kenan biraz fevri davranmış olabilir ve Lonca üyelerinin bir kaçının isimlerini telaffuz etmiş olabilir.

Bu gün başımdan geçen iki örnekle Kenan'ın neden böyle davranmış olabileceğini açıklamaya çalışayım.

Sabah oyuna girdiğimde Loncamız başkanı (Hunxbaşkan) ın çarına benzer bir çar (Hunxbaskan) açarak ,
biri ;Benden oyun şifremi istedi , haliyle tuzağa düşmedim.
Arkasından , kardeşim (Hunxyamtar) Hidayet'in çarına benzer bir çar açarak (Hunxyaımtar)
yine benden şifre istedi , ben yine tuzağa düşmedim.
Kenan kardeşimizin başına da böyle bir şey gelmiş olabilir.
O da bu yüzden o isimleri telaffuz etmiş ve fevri davranmış olabilir.

Şimdi sizlere düşen Kenan kardeşimin loncadan uzaklaşmasına izin vermemeniz.


Ben Kenan adına gerekli yerlere başvurdum ve Kenan'la görüştürdüm.
İnşallah yakında emeklerine tekrardan kavuşacak.
Loncanıza ve üyelerine sahip çıkın....

Börteçine Loncası üyesi olmadığım için haddimi aşmış olabilirim.
Ama kendimi zorunlu hissettim.

iyi forumlar...

Tekrar söylüyorum:
İsim vermemin amacı onlardan birinden şüphelenmemdir Alparslan abi anlattığın örneğe benzer bir durumum yok.
Şüphelendiğim kişiyi direkt söylemek istemediğimden şifremin bulunduğu kişileri yazmak istedim.
Loncadan ayrılmamın maddi bir sebebi yoktur ben iki maden kaybettiğim için lonca bırakmam kimsede gelip bana al şu madeni sat paran olsun demesin atarım çöpe.Konu kapanmıştır.

Bu arada Alparslan abi sigorta olmadan bakamıyorlarmış eşyaların hangi hesaba aktarıldığına yinede yardımların için çok saol Allah razı olsun

AlpAykan yazdı:Selamün aleyküm , hayırlı akşamlar.

Kenan kardeşim çok ani karar veriyorsun , senden ricam kararını bir kez daha gözden geçirmen.

Arif abi ;
Evet Kenan biraz fevri davranmış olabilir ve Lonca üyelerinin bir kaçının isimlerini telaffuz etmiş olabilir.

Bu gün başımdan geçen iki örnekle Kenan'ın neden böyle davranmış olabileceğini açıklamaya çalışayım.

Sabah oyuna girdiğimde Loncamız başkanı (Hunxbaşkan) ın çarına benzer bir çar (Hunxbaskan) açarak ,
biri ;Benden oyun şifremi istedi , haliyle tuzağa düşmedim.
Arkasından , kardeşim (Hunxyamtar) Hidayet'in çarına benzer bir çar açarak (Hunxyaımtar)
yine benden şifre istedi , ben yine tuzağa düşmedim.
Kenan kardeşimizin başına da böyle bir şey gelmiş olabilir.
O da bu yüzden o isimleri telaffuz etmiş ve fevri davranmış olabilir.

Şimdi sizlere düşen Kenan kardeşimin loncadan uzaklaşmasına izin vermemeniz.


Ben Kenan adına gerekli yerlere başvurdum ve Kenan'la görüştürdüm.
İnşallah yakında emeklerine tekrardan kavuşacak.
Loncanıza ve üyelerine sahip çıkın....

Börteçine Loncası üyesi olmadığım için haddimi aşmış olabilirim.
Ama kendimi zorunlu hissettim.

iyi forumlar...

Aleykümselam alparslan kardeşim, Bir dost olarak alakana eyvallah.

Kararlar, kararı verenler tarafından gözden geçirilir, Kenan kendi verdiği karar ile ayrıldı. İhraç kararı olmadığı için kararlar değişebilir.

Benim açımdan konunun önemi sebep ne olursa olsun ihtimaller ile hiç kimse zan altında bırakılamaz, konuyu duyurma ifadesi,konuyu aydınlatacak bir tarzda olmalıdır.

13 Ağustos Tarihte Bugün

Olaylar
1905 - Norveç'te düzenlenen referandumda, İsveç'ten ayrılma kararı çıktı.
1913 - Harry Brearley, paslanmaz çeliği icat etti.
1922 - Büyük Taarruz öncesinde, Fevzi Paşa ve karargahı, gizlice cepheye gitti. 14 Ağustos'ta birliklerin güneye ve cepheye doğru kaydırılmasına sessizce başlandı.
1923 - Mustafa Kemal, yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı seçildi.
1940 - II. Dünya Savaşı: Alman savaş uçakları (Luftwaffe) İngiliz havaalanlarını ve radar üslerini bombalamaya başladı.
1954 - Pakistan milli marşı, Pakistan radyosundan ilk kez yayımlandı.
1961 - Doğu Almanya yönetimi, batıya kaçışları önlemek için Berlin sınırını dikenli tellerle kapattı. 20 Ağustos'ta bu tellerin yerine, daha sonra Utanç Duvarı denilecek beton duvar örülmeye başlandı.
1966 - Çin Halk Cumhuriyeti'nde Mao Kültür Devrimini ilan etti.
1987 - ABD başkanı Ronald Reagan, İran-Kontra Skandalı'ndaki sorumluluğunu kabul etti.
2004 - 2004 Yaz Olimpiyatları, Atina'da başladı.

BÜYÜK TAARRUZ, BAŞKOMUTAN MEYDAN MUHAREBESİ


Sakarya Savaşı'ndan sonra, kamuoyunda ve TBMM'nde taarruz için sabırsızlık baş göstermişti. Gazi Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922'de Büyük Millet Meclisi'nin gizli bir toplantısında endişe ve huzursuzluk duyanlara açıklamalar yapmıştı.
"Ordumuzun kararı, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye biraz daha zaman lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür" diyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken, diğer taraftan da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırlıyordu. Haziran 1922 ortalarında, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza geçmek kararını almıştı. Asıl amaç, yok edici bir meydan savaşı yapmak, düşmanı çabuk ve kesin bir sonuç alacak şekilde vurmaktı.

Mustafa Kemal Paşa, ordu birlikleri arasında bir futbol maçı organize edilmesi bahanesiyle ordu komutanlarını Akşehir'e davet etti. Böylece Yunanlıların ve İşgal Devletlerinin dikkatleri çekilmeyecekti. 28 Temmuz gecesini, komutanlarla genel taarruz hakkında konuşarak geçirdi ve gereken direktifleri verdi. Mustafa Kemal Paşa, daha sonra 20 Ağustos 1922'de Ankara'dan Akşehir'e giderek, 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi. Çok gizli bir şekilde yürütülen bu olayları kamuoyundan saklamak maksadıyla, 21 Ağustos'da Çankaya köşkünde bir çay daveti verileceği gazete ve ajanslara bildirilmişti.

26 Ağustos sabahı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa(Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı. Büyük taarruz burada başladı. Topçuların sabah saat 4:30'da taciz ateşi ile başlayan harekat, saat 5:00'de önemli noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti. Piyadelerimiz, Sabah 6:00'da Tınaztepe'ye hücum mesafesine yaklaşarak, tel örgüleri aşıp, Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonra, Tınaztepe'yi ele geçirdiler. Bundan sonra, saat 9:00'da Belentepe, daha sonra Kalecik-Sivrisi düşmandan temizlendi. Taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1. Ordu Birlikleri, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye kadar onbeş kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçird. 5. Süvari Kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu. 2. Ordu da cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.

26 Ağustos günü Türk Ordusunun Büyük Taarruz'u, Genelkurmay Başkanlığı'nca TBMM'ne bildirildi. Bu haber Meclis'i coşturdu ve heyecanlı gösterilere vesile oldu.

27 Ağustos Pazar sabahı gün ağarırken, Türk Ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti. Bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insan üstü çabalarla gerçekleştirildi. 27 Ağustos saat 18:00'de, Afyon 8. Tümen tarafından kurtarıldı. Afyon kurtuluşun şanlı ve şerefli müjdesi olmuştu. Başkomutanlık karargahı ile Batı Cephesi Komutanlığı karargahı Afyon'a taşındı.

28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri, başarılı geçen taarruz harekatı ile düşmanın 5. Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlandı. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin süratle sonuçlandırılmasını gerekli buldular. Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak, tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar. Karar süratli ve düzenli bir şekilde gerçekleştirildi. 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekatı Türk Ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. Büyük Taarruz'un son safhası askeri tarihimize Başkomutan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir.

30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları arasında bizzat idare ettiği savaşta tamamen yok edilmiş veya esir edilmişti. Böylece tasarlanan kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam başarı ile uygulanmıştı. 30 Ağustos 1922'nin gurur verici zaferi ile Mustafa Kemal, kaçabilen düşmanın takip edilmesini ve üç koldan Ege'ye doğru ilerlemesini uygun buldu. "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri" diyerek, tarihi emrini 1 Eylül 1922'de verdi. Yunanlılar, İzmir'e doğru kaçmaktaydı. Başta Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis olmak üzere çok sayıda esir ele geçirilmişti.

Ordumuz bu muharebede, on beş günde 400 kilometre katederek, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi. Sabuncu Bel'den geçen 2. Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir'e doğru akarken, bunun solunda 1. Tümen de Kadife Kale'ye doğru yürüyordu. Bu Tümenin 2. Alayı Tuzluoğlu Fabrikası'ndan geçerek Kordonboyu'na ulaştı. Yüzbaşı Şeref Bey Hükümet Konağına, 5. Süvari Tümenimizin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık dairesine, 4. Alay Komutanı Reşat Bey de Kadife Kale'ye bayrağımızı çektiler.

İzmir'de askerlerimiz coşku içinde karşılandılar ve çiçek yağmuruna tutuldular. Süvarilerimizin Kordon boyundan geçişi çok görkemli idi. Kurtuluş zaferinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in kurtuluşunu Belkahve'den seyretti. Türk Ordusunun, 400 kilometrelik bir mesafeyi savaşarak katedip İzmir'e ulaşması içerde ve dışarda hayret ve takdir uyandırdı.

Büyük Türk zaferi karşısında endişeye düşen ve o anda da İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri, savaşı durdurmayı ve Türklerin haklı isteklerini yerine getirmeyi kendi çıkarlarına uygun buldular. Lord Kinross'a göre,"İngiltere, ciddi bir krizle karşı karşıya bulunduğunu anlamaya başlıyor. Halk, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu". 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla, silahlı çatışma durdurulduğu gibi, Edirne dahil Trakya'nın da Türkiye'ye bırakılacağı ve bir ay içerisinde Yunanlılar tarafından boşaltılacağı kabul edildi. Anadolu'da Yunan politikasını yürüten İngiltere Başbakanı Lloyd George, bu gelişmeler üzerine istifa etti.