Günler , aylar , yıllar birbirini kovalarken taze beyin birden büyümüştür.Büyüdükçede sorumluluklarını yerine getirememe hali içini kemiriyor sosyal hayattan nasibini alan taze beyin artık tek yaşayabildği ve zevk alabildği yer oyundaki arkadaşları ve sohbet havalarıydı.
Askerliğinin gelmiş olması ve birde okul hayatının bitişi onu normal insanlardan farklı kılıyor gibi hissediyordu.Anne ve babasının sürekli nasihatlerine kulak asmaya çalışan eleman Babasının yakın arkadaşı olan Terzi Mümtaz bey'in yanına gitmeye eline altın bilezik takmaya karar verir.
2 ay sonra ...
Ailesi tarafından almış olduğu terbiye ve ahlaka hayran kalınan taze beyin babasına söz getirmemek için çabalıyor , dayanmaya çalışıyordu.Oyun şehvet ve bağımlığının vermiş olduğu o his işini yapmaya ve adaptasyon sıkıntısına neden oluyordu.Her anında bu daim olacaktı.Öyle bir bağımlılıktı ki her aklına geldiğinde başka başka konuları düşünüyordu.Aklından silip atmak istiyordu , bunuda Merve'yi düşünerek giderebiliyordu.Onunla hayatını birleştirmek ve güzel gelecek kurmak istiyordu , ama düşünüyordu sonra ben kimim ki ? askerliğe gitmeye vaktim az kaldı elimde neyim var ? Geleceğim sadece Bir terzi dükanında usta olmakmıydı ? Hayatım bitti bitti diyip ahh çekiyordu.
Terzi mümtaz bey mahalledeki tek terziydi.10 yaşında bir oğlu ve 18 yaşında bir kızı vardı.Terzi dükkanının üstüde mümtaz beyin eviydi .Öğleye yakın mümtaz bey'e hep yemek gelirdi ailesi tarafından , bu yemeği oğlu levent getirirdi.
Taze beyin " EMRE " Levent ile şakalaşır , iyi bir abi , kardeş oluvermişlerdi.Okul zamanı gelmişti ve Taze beyin Emre dükkandayken akranlarını ve arkadaşlarını okula giderken görünce dahada içleniyordu.Okula gitseydi şuan 12.sınıfı okuyor olurdu. Ama aklınde hep şu vardı . Adam olabilmek için okul okumak şart değildi .
Yine birgün Mümtazbeyin oğlu levent okuldayken , emre ise harıl harıl çalışırken Üst camdan birisi " Babaaa , babaa , yemek hazır, işin yoksa yukarı gel ! " diye seslendi seslenen mümtazbeyin kızıydı.
Bu sesi duyan ve bir yandan pantolon paçası diken Taze beyin Duyduğu o muhteşem ses ile divane olmuştu .Tanıdık geliyordu sesi , kalbi küt küt atmaya başlamıştı.Olabilirmiydi ? O babasını çağıran kişi Merve olabilirmiydi ?
Ustası taze beyin emre'ye Hadi oğlum yemeği soğutma iş yoğun yukarıya gelemeyeceğimi söyle ve yemeği al gel .Dükkanda ustası ve kendisinden başka birisi olmadığı için tahmin ediyordu kendisinin gideceğini pantolunu nasıl bırakacağını ve inneyi nereye bırakacağını şaşırmıştı.Eli ayağı birbirine dolanmıştı adeta .
Okul zamanında şairlerle ilgiliydi.Enterasan hayat yaşamları etkilemişti onu en sevdiği ve en haz duyduğu şairde Genç yaşta annesini kaybeden ve vatanından ayrılan Ahmet Haşimden bir başkası olamazdı.Aklına şu dizeler geldi merdivenleri adımlarken ...
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Her adımında kalbi birkez daha atıyor ve içinden " Allah'ım inşallah o değildir.Nasıl bir çırak olarak karşısına çıkarım ki .Hem hazır değilim buna kalbim dayanmayabilir " diyordu . Ve Yaklaşıvermişti kapıya .Kapı beyaz renkte tahta kapıydı."Çalmasam kapıyı çekip gitsem beni bu halde görmese ? İştende çıkarım" , ama babasına vermiş olduğu söz ?
O değildir ya diyip cesaretlenip kapıyı üç kez ses duyulmayacak şekilde korkarak vurdu " tık tık tık "
Sanki kapının çalmasını bekliyordu .Karşısında babasını bekleyen ve yeni çırak tuttuğunu bilmeyen kızı birde karşısında okuldan kendisini sevdiği ama söyleyemediği Emre'yi görünce şaşırdı ve duraksadı ...
Taze beyin Emre ise Okulda çocuk iken saçı açık şimdi ise eşarplı , kapalı görünce önce tanımadı sonra oda şaşırdı.Ne söyleyeceğini bilemedi ağzından sadece tek kelime çıktı ." Yemek " ...
Kapı ile merdiven arasında gidip gelen Çırak emre ecel terleri döküyordu adeta .
Koşarak yemeği getiren Mümtaz beyin kızı Merve :
- Buyrun
- dıtttttttt ( Emre yerlerde )
Gözünü açtığında tahta sandalyeye zor oturmuş ve üstündeki gömlek yaş haldeydi . Dükkanda sanıyordu ama evdeydi ve etrafında aynı sahneyi yaşamak istemiyordu .Ve " Canım nasıl oldun " diyen annesi vardı .Nihayet rahat bir nefes almıştı o an . Ustasına bakıp yüzü kızaran Taze beyin anladılarmı diye telaşa kapılacakken " Emre yarın sabah bekliyorum , geçmiş olsun sadece biraz tansiyonun düşmüş yok birşeyin dedi ve Taze beyinin Babasına " Sabri şuna bir soğuk tuzlu ayran yapında yarın işi aksatmasın , Haydi alasmaladık" der ve gülerek gider.
Gidemeyeceğini ve olaylarıda ailesine anlatamayacağı Taze beyin git gel arasında kalmıştır ve uykuya dalmıştır .
-Yarın emre İşyerine dükkana gidebilecek mi ?
-Ailesini gitmemeye ikna edebilecek mi ?
-Birdaha Merve'yi görse aynı durum teşkil edecek mi ?
- Ve sevdiği kişiyi yerde heyecandan bayıldığını gören Merve şuan ne hallederdeydi ?
Devamı sadece sizin klavye tuşlarınızda ....