GÜNLÜK ÇOK SEVİNÇLİYİM ÇÜNKÜ BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON OLDU.ÇOK UZUN BİR ARA VARDI;7 YIL.GERÇEKTEN ÇOK ALAY KONUSU OLMUŞTU ŞAMPİYONLUK KONUSU AMA GERÇEKTEN TEKNİK DİREKTÖRÜMÜZ,OYUNCULARIMIZ VE YENİ AÇILAN STADIMIZ HER ŞEYİYLE ŞAHESER.GERÇEKTEN İÇİM İÇİME SIĞMIYOR.UMARIM GELECEK SENE DE ŞAMPİYON OLURUZ.BEŞİKTAŞIM SEVİYORUM SENİ.
Tebrik ederim Beşiktaş'ı, gün boyu ders çalışıp bir, iki saat ara ile foruma bakmak dışında bir şey yapmadığım için bu haberi senin günlüğünden öğrendim. Çok ilginç bir durum
Kıskanmam Hiçbir Allah kulu faniyi Herkes eşit,değil kimse kimseden üstün Bilir O da iti görünümlü kötü caniyi Sözle adam demişler;yaptığı hayır takvasına bütün
Yardım Allah'ın emri,değil asla kıskançlık Senin hayrına kendine,yararı muhtaç sahiplerine İyilik yapmaktan gözü dönülmüş budalalık Sözüm mecliste dışarı,anlayanlar ihtiyaç sahiplerine
Verdiğin vaatleri tut,sevabı kendine Başkaları yapınca mı oluyor kıskançlık? Demiri bük,dağı erit,taşa şekil bundan bize ne? Kıskanç adamın,kıskandığı kişiye dediği kıskançlık
Eski de olsa dosttur,söz çıkarmak yakışık almaz yani Zara vermedikçe zarar alırız,son demli oyunda Böyle olacaksa sözümüzü esirgemeyelim bari Kalemden çıkan son saygı,oyunu ciddiye alan eski dostlara
Kıskançlık;eline hakim olmayan bir şeyin,başka birinin yapmasını görüp özenmesi.Yardım kavramı,evrenseldir.Asla kıskanılacak bir duygu değildir.Hepimiz Allah katında eşitiz.Üstün olan sadece takvadır.Yardımın senin takvanı yükseltir.Ben her şeye elimden geldiğince yardım ediyorum.Çünkü elimden geleni yapmaya çalışıyorum.Asla kesin konuşmayı sevmiyorum.Bu tartışmaya da son vermek istiyorum.
Kurt Mağara operasyonundan günler sonra,elinde hiçbir iş kalmayan genç nefer,özlediği Eminönü'ne dönmek istedi.Eminönü'nde tanıdığı tüm esnaf ve zümre sahibi insanlarla konuştu.En sonunda aklına Arzuhalci gelmişti.Uzun zamandır onunla görüşmüyordu.Bilge insanlarla konuşmayı seviyordu nefer.Hem kültürlenmek hem de Arzuhalci'nin hoş sohbetini dinlemek üzere Çınar Altı'na gitti ve Hamit Pehlivan'dan bir çay alarak Arzuhalci'nin bulunduğu yere gitti.Arzuhalci masada oturuyor ve bir kitap okuyordu.Neferin geldiğini görünce,kitabı hızla kapattı,yüzü güldü ve hemen ayağa kalkarak sarıldı.
- Hoş geldin Aziz dostum! - Hoş bulduk Arzuhalci,nasılsın? - İyiyim,nasıl gidiyor Meteor Bölgesi?Biraz kulağımıza güzel şeyler ilişti. - Güzel,paralı askerlik yapıyordum orada fakat şu an orada yapılacak bir iş kalmadı.Araştırmalar nasıl?Yeni bir şey var mı? - Hmm...Aslına bakarsan var.Duyduğuma yeni bir bölge çıkmış ortaya.Senin de bu keşifte rolün olduğunu düşünüyorum bilmem yanılıyor muyum? - Eeee...Evet,doğru! - Teşkilat İstihbarata seçilmişsin bu arada,tebrik ederim. - Teşekkür ederim. - Konumuza gelirsek;Bu yeni ada bölgesiyle ilgili olarak ben de küçük bir araştırma yaptım.Işık ve Yasemin sağolsunlar bana oldukça yardımları dokundu.Ada üzerinde,daha önceden insan varlığı olduğunu kesin olarak biliyoruz.Ruh taşının bulunduğu bölgedeki kulübe fare adamların tarzı ile hiç uyuşmuyor.Elindeki birkaç fotoğrafı gösterir ve konuşmaya devam eder."Bu kulübe,buraya insanlar tarafından dikilmiş." - Baya araştırma yapmışsın Arzuhalci,peki nasıl? Işık ve Yasemin sayesinde.Bu arada;adada,teşkilatın birkaç adamı hariç,hiç insana rastlamadılar.Arzuhalci bir fotoğraf daha gösterir.Bu köyün yapısına baklırsa,en az 20 yıllık bir yerleşim merkezi olduğunu çıkarabiliriz.Ancak daha eski de olduğunu sanmıyorum.Şu ortada bir direk var,totem gibi.Fotoğrafta net çıkmamış.Bu yapımı ilgimi çekti.Işık,oradaki fare adamların oldukça saldırgan olduklarından bahsetti.Kısacası bu iş biraz tehlikeli olabilir.Ancak o totemin net bir fotoğrafı oldukça işimize yarayacak. - Merak etmeyin,ben de zaten yapılması gereken bir iş arıyordum. - Güzel.İşte bildiğin fotoğraf makinesi burada.Dikkatli ol.Ben hala düşünüyorum.Tek düşündüğüm bunlar değil tabii.
Ada'nın yolunu tuttu nefer.Ölü tazıların çürümüş bedenlerinin arasından geçerek Arz Muhafızları sancağına vardı.Etrafta gördüğü bir Tazı'yı üstüne çekti fakat Arz Muhafızları'na o tazıyı yem ettirdi.Sonra büyülü sözcükleri söyleyerek Depar atmaya başladı.Boydan boya uzun ve dar kumsalda nefesinin sonuna kadar koştu ve bir köy ile karşılaştı.Bu,Arzuhalci'nin bahsettiği köy olmalıydı.Üzerine gelen Tazı,Komodo ve Komodo Binicisi ile başa çıkamazdı.Çünkü çok kalabalıktılar.Son kez kudretini topladı ve Deparladı.Köyün ortasında bir direk gördü.Köydeki Fare Adamlar onu fark etti ve harekete geçti.Yaman artık dayanamıyordu ama son çaresi defansını kullanmaktı.Biraz bekleyerek direndi ve kudretini topladı.Son bir umutla Deparlayarak köyden uzaklaştı.Deparlarken yalnız bir Fare Adam gördü ama can havliyle umursamadan Arzuhalci'nin yolunu tuttu.
Arzuhalci'ye vardığında üstü yara bere içindeydi.Arzuhalci aziz dostunu hemen bir köşeye oturttu ve Suzan yardımıyla yaralarını iyileştirmeye çalıştı.O sıra Yaman,konuşmadan Fotoğraf Makinesini ve Fotoğrafı uzattı.
- Harika.Ben bu fotoğrafı tab edeyim tekrar konuşalım.
Nefer'in yaraları Suzan'ın narin elleriyle iyileşmişti.O sıra da Arzuhalci sevinç çığlığı attı
- Tamamdır,bitti!Öncelikle belirteyim,harika fotoğraf.Bu işi iyiden iyiye öğrenmeye başladın. - Teşekkür ederim. Arzuhalci,hınzır bir ifade ile gülümser."Hımm.Bak sen Tahmin etmeliydim.Totem'e dikkatli bakar mısın?Neye benziyor sence.Tepedeki keskin metallere bağlı zincierler neyi simgeliyor.Bu bir kukla dostum.Dev bir kukla"Arzuhalci içki dolu kadehini kaldırdı. - Böylelikle kesinleşmiş oldu. - Bu fare adamların yerleşim merkezlerinin en fazla 20 senelik olduğunu tahmin etmiştim.Çok safmışım doğrusu.Kuklacının Eminönü'nden ayrılış tarihini biliyor musun?Kuklacı Eminönü'nden tam olarak 1967 yılında ayrıldı.Tahminim Kuklacı bu adayı buldu ve burdaki Fare adamlar da Kuklacı ile beraber Eminönü'nü terk eden fare adamlardan.Onların Kuklacı'ya hala sadık olduklarına hiç şüphe yok.Ancak Kuklacı,eğer adada olsaydı,bizim bu bilgiye bu kadar rahat ulaşamayacağımızı düşünüyorum.Şu olaya bakar mısın?Bundan sonrasının,bence Teşkilat içinde bir giz olmasına gerek yok.Zira nasıl bir bölgede olduklarını bilmeleri fena olmaz.Bence sen bu bilgiyi Teşkilat İstihbarat'a haber ver,ama benden bahsetme.Onlar da bu olayı araştırmaya başlasınlar.Ancak sen de ara ara Teşkilat'ın bulduklarını benimle paylaş.Biliyorsun biz de olan bir şeyler onlarda yok.Adanın diğer kısımlarına da yoğunlaşalım.Hem bu olay enteresan noktalara ulaşabilir,hem de çok ilginç bir şeyler daha var.Emin olduğumda seni de bilgilendireceğim.Aceleye mahal yok. - Tamamdır Arzuhalci.
Tekrardan Meteor'un yolunu tuttu ve Subay'ın yanına giderek selamladı.Arzuhalci'nin tembihlediği gibi anlattı her şeyi.Subay
- Hımmm...Anlattıklarını dinledim.Telefonu senin için santrale bağladım,telefonda seninle özel görüşmek isteyen birisi var. - Teşekkür ederim. Telefondaki ses,kısık ve hareketli bir tonda konuşmaya başlar.Merhaba.Şaşırtıcı savların bana kadar ulaştı.Seninle tenışma isteğimi frenleyemedim.Açıkçası bu savların mantıklılığı konusunda çok şüphem yok.Ya çok zekisin ya da çok iyi kaynakların var.Hangisine sahip olduğun benim için önemli değil.Sonuca ulaşmak için seçilen yola hiç aldırış etmem.Herkesin kendi yöntemleri vardır." - Teşekkür ederim. - .Evet,Kuklacı'nın ekibinden kalan bir grup saldırgan fare adamla karşı karşıyayız anlaşılan.Adanın bilinmeyen yönlerini çözmek,güvenliğimiz için gerçekten çok önemli,anlıyorsun.Adada bize konuşabilecek bir fare adam lazım.Dilimizi çok iyi bildiklerine şüphe yok.Böyle birini bulabilirsen,bir ipucu bize çok faydalı olabilir.Haydi zekanı ya da kaynaklarını konuştur bakalım şimdi.Eğer bu bölge ile ilgili başka ip uçları bulabilirsen,Teşkilat da seni çok mutlu eder. - Anlaşıldı Efendim!
Bugün biraz sıkıldım oyunda açıkçası.Fakat dostlarla bir araya gelip KP kasmak zevkliydi.Hol'de şansımız tutmadı ve Sığınak da atmadık.Bugün yeni aldığım kitabımı okuyorum.Gerçekten çok sürükleyici.Neyse zaten kısa,uzatmaya gerek yok başlayalım.
İlk KP ataklarımız.Fazla kazanmadık bu turda.
Şansım tutmadı demiştim.
Son KP atağımız ve 1 saat içerisinde 500KP,ayrıca bir de Texture Hatası.Yayınlamaktan bıkmıyorum bu hatayı.
Günün Sözü: Lakayıtın hedefi olursa harcanan bir yığın emek,içinde Şeytan himayede o sen değilsin o an demek! -Sagopa Kajmer
Ada'ya doğru yola koyulmuşken aklına Fare Adamlar'dan kaçarken bir çadırın önünde gördüğü Fare Adam gelmişti.Diğerleri gibi ona saldırmamıştı ve diğerleri gibi köyde yaşamıyordu.Bir umut diyerek onun yanına gitti.
- Merhaba,dilimizi biliyor musun?Size zarar vermeyeceğim. - Ne işin var burada?Çok büyük bir belaya bulaşıyorsun.Buradaki akrabalarım insan varlığından hiç hoşlanmazlar.Sakın buradan daha ileriye gitme! - Nasıl yani?İnsanlar ve Fare Adamlar yıllardır kan dökerler.Neyse ki ben onlardan yalnızım ve adım da bu Yalnız Adam. - Sadece Fare Adamlar ve Kuklacı arasındaki ilişkiyi merak ediyorum. - .İyi birine benziyorsun.Ama her göreceğin akrabamı benim kadar insancıl sanma.Sana tavsiyem bir an önce pılını pırtını toplayıp burayı terketmen.Ama illa da ısrar ediyorsan.Ben ve akrabalarımın hepsi bir büyünün ürünleriyiz.Yıllar önce yapılan bir büyü.Kuklacı efendinin yaptığı.Bağlılıkları bir tek onadır.Evet,yıllar önce bu adaya geldik.Evet,o artık burada değil.Birkaç liderimizle birlikte yolculuğuna devam etti.O kadar uzun zaman oldu ki,neredeyse 35 sene,ben bile çok zor hatırlayabiliyorum.Eski topluluğumla artık hiçbir bağım kalmadı aynı adayı paylaşmamız dışında.Aradığın soruların cevaplarını bilmiyorum.Ancak Fareköy yerlileri,Kuklacı'ya fanatikçesine bağlılar ve ben Kuklacı Efendi'nin bile bunu bu boyutta istediğini sanmıyorum. - Peki bir kanıt,belge veya kalıntı var mıdır? - Belki de bizleri bunun için bırakmıştır bilemiyorum.O kadar gençtik ki.Şimdi olsa her şeyi daha iyi idrak ederdim.İlla da bazı cevaplar istiyorsan,Fareköy'ü bir araştırmanı öneririm.Kuklacı'nın bazı notlarını orada bulabilirsin.Tabii çok iyi korunduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Yine isteksizce yola koyuldu ve köye vardı.Gizlene gizlene köye varmayı hedefliyordu.Bunu başardı ve köydeki evleri birer birer aradı.Bir ara 3 Fare Adam gördü ve baltasını hazırladı.Birinin arkasından aniden saldırdı ve öldürdü.Öbürleri silahlarına doğru yöneldiler.Biri daha silahını çekene kadar nefer onu da öldürdü.Öbürü iyi savaşıyordu.Ama Baltanın vermiş olduğu ağır darbelere fazla karşı koyamıyordu.En sonunda o da can verdi.Yaman o sıra etrafı aradı ve bir harita buldu.Harita'da Kukla resmi vardı ve başka da kağıt yoktu etrafta.Haritayı aldı ve Subay'a göstermek üzere yola koyuldu.Subay'a varıp elindekini ve olanları anlattı.Subay:
Hımmm...Demek Fareköy'de bunları buldun.Araştırma yapılacak.
Biraz aranın ardından Subay,Jandarma birliği ile Yaman'ı çağırttı.Yaman'a telefonu işaret etti ve numarayı çevirdi.Hattaki o ses şaşırmış ses tonu ile konuşmaya başladı.
- Bulduğun harita üzerinde incelemeler yapıldı.Haritada hiç yazı yok.Garip bir şekilde bronz tozu ile boyanmış bir X harfi var.Adanın tepelerinde bir bölgeyi gösteriyor.Maalesef bölge ölümcül Taş Kanatlarla dolu.Adada onlara da rastlamak ilginç ve acı bir tesadüf.Bu taş kanatları temizlememiz gerekiyor.Görevi anladın herhalde daha fazla lafa lüzum yok.Şimdi gidebilirsin. - Anlaşıldı Efendim!
Ağabeyinin arkadaşlarından birinin yardımı ile adadaki en uç tepeye gittiler.Burada uçan tuhaf mahluklar vardı.Arkadaşının Ağabeyi sordu:
- Nedir bunlar? - Bunlara Taş Kanat denirmiş.Teşkilat ajanları bunlar yüzüne buraya girememişler. - Hımm...Bakalım kanatlarını kopartabilecek miyiz? (!)
Kuvvetli fizik büyüleriyle Taş Kanatları birer birer öldürüyordu Büyücü.Ön kuvvet tamamen yıkılmıştı.Biraz ileridekileri de öldürdükten sonra son durumu İstihbarat'a bildirmeye gittiler.
İstihbarat,son duruma yine sevinememişti.Harita'da bulunan X tozunu merak eden İstihbarat ajanları,yine Tepeye yerleşememişlerdi.Telefondaki ses buruk bir sesle:
- Merhaba.Ajanlarımız adanın tepesine ulaşmayı başaramadılar.Bu çok utanç verici bir şey.Bu konuda tekrar senin yeteneklerine başvurmak istedim.Orjinal haritanın sende durmasını isteyen kişi bendim.İçimden bir his senin bu işin üstesinden gelebileceğini düşünüyor,ne diyorsun.Haritada bronz tozu ile işaretlenmiş X harfinin olduğu yere git.Burada ne var bul.Bir gömü mü,yoksa bir bina mı nedir bu X.Bunu bul.Şimdi kapatmam lazım.Dikkatli ol. - Anlaşıldı Efendim!
Tekrar Ada'nın yolunu tutmuşlardı.Bu sırada bir tazı gördü.Bir an tazının konuştuğunu zannetti.Başını sallayarak bunun bir hayal olduğunu düşündü yoluna devam edecekken tazının bulunduğu taraftan bir ses duydu:
- Selami Kelaynak Tepenin sonundaki Deniz Fenerinde.
Hayretle yola devam ettiler.Tüm Taş Kanatları birer birer öldürdükten sonra,haritadaki X işaretine vardılar.Fakat burada bir şey bulamadılar.Sadece diğerlerinden farklı bronz renkte bir Taş Kanat vardı.Tam o sırada arkadaki Deniz feneri dikkatini çekti ve oraya koştu.Deniz fenerinde kireçle Ufkabakan yazıyordu.Ev boştu.Selami Kelaynak'tan yine bir bulunamamıştı ve nefer Subay'a durumu bildirmeye gitti.
Bugün öfkeli ve şanssızdık.İnanılmaz derecede talihsiz bir olay yaşadık ve yazdığımız iletiler kaldırıldı.İletimiz kaldırılsın biz onun derdinde değil,doğruyu görülememesinin derdindeyiz.Velhasıl,dini de işlerimizi katıyormuşuz demişler.Ben Sevaptan bahsettim.Konumuz neyse ki bu değil.Biz yalnız olmak istiyoruz,tartışmalara kapalı ve elimizden geldiğince suskun...Başlayalım mı günlük?Bence evet çünkü giderek konunun içine dalacağız.
Ah umutlar ah...Yine kırıldı kendileri.
Sonra Hol Bölgesi'nde "Boş Oda" olarak tabir edilen yere gittim.Xenotim düşmese de,birkaç reçete ve tılsım düştü.Şükür edelim.Sonra üst üste gelen slotlar sonucu aniden öldüm.Büyü bozma'nın süresi vardı.Fazla şey düştü ama çoğu reçete olduğu için fazla fotoğraf almak istemedim.
Bir ara Arz Bölgesi'ne geçtim Hol'de.Bir arz arkada sağ olsun takipte olduğunu bildirdi.Ben de kendisine,kendisinin de yazmaya teşvik etmeye çalıştım ancak yazı işleri ile ilgilenmediğini söyledi.Tercih meselesi.Buradan kendisine teşekkürlerimi iletiyorum.
Günün Sözü: Hayat zulümlü,kader oyunlu. -Sagopa Kajmer(Beyaban)
